1 Temmuz 1933 Camftartyet' SON TELGRAFLAQ I ^r^ ^^m^r^ Bana kalırsa ^^»^»^ ^^^^^ ^•^^••"^ ^ ^ ^ ^ ^ Selânik mebus intihabatı bııgün yapılacak Halk biiyük heyecan içinde; hükumet sıkı inzibat tedbirleri aldı, muhalifler neticeden memnun Alina 1 (Husus) Selânik intihabatı bircak defalar tekrar edildiği gibi Ubii vazi«etrnden uzaklasmış, Yunanıstamn ve iki mukabil fırkalann istikbalini ta yin edecek bir sekil almıştır. Hükumet M. Venizelosun nutkunun tesirini azaltmak için buna ehemmiyet vermijor gibi görünmekte, muhalifler ise peıtembe gecesindenberi Selânik halkmın kendi lerine yaptıklan tezahüratm zaferi te min ettiğinden emin bulunmaktadırlar. Halkçdar ve bunlarla birlikte çalşan hükumet taraftan farkalar mensupkn da muhaliflere karşı mukabil bir taplantı yapmışlardtr. Selânikte yapılan bu içtimada Jeneral Metaksas, Kondlis ve başvekâlet müsteşarı konuşmuşur ve her biri M. Venizelosun nutkunt rauayyen kıstmlanna cevaplar verraşler dir. Bilhassa Jeneral Kondili» memleket meselelerinin gayrhabiî bir surette halline taraftar olmadıgnu söylemftir. mî surette vaki olan bir tebliğde kanuna muhalif her tiirlü beyanatm lüzurr.u takdirinde silâh kuvvetfle de olsa hemen menedileceği bildirilmektedir. Kitaplarımızın şekilleri ütüphanemde fransızca ve türkçe khaplarm kendilerine mah sus tavırları, duruşları var. Hayır! Bu duruş kelimesi fazla. Çünkü türkçe kitaplar durmazlar, onlara doğru yaklaşan ellerimin rüzgârile fırtınaya tutulmuş gibi sallanırlar, yalpa vururlar, sağa sola yatarlar. Viran evlerin iki yanına vurulan payandalar gibi onları da büyük lugat kitaplarile, kamusla'la desteklemek ister. Meselâ şu büyük edebiyat tarihi, ki iri cüssesine, ağır ve dolgun hacmine bakarsanız cidden sağlam birşey sanırsınız; fakat bu kabadayüığın altında hazin bir teknik sefaleti gizlidir: O da ayakta duramaz, batrmş bir gemi çarpıklığile yanpiri yanpiri bir yana sarkar. İçinde bulundukları sıranın asayişini bozmadan, herhangi bir türkçe kitabı çekip alabilmek için, yanındakileri rutmağa, incitmemeğe, sevmeğe, okşamağa mecbursunuz. Bazan muvaffak olamazsmız, şirazeleri bozuluverir, kiminin kapağı çıkar, kiminin yaprakları fırlar, kiminin bir köşesi kopar, toptan isyan ederler. Enleri, boylan birbirini tutmaz, alacalı bulacalı, abraş renkleri birbirine dahna dargmdır; kimi içeri kaçar, kimi dışarı fırlar. Bakımsız bir ağzın çürük dişlermi hatırlattıklan içm iki çatal kır nruzı perdenin ketum dudaklar gibi onları örtmeleri lâzım gelir. Fransızca kitaplar dişlerinin bahannı teşhir etmekten sıkümıyan sıhhatli bir ağız neşesile gülümserler. Aralaruıda tam bir askerî disiplm vardır: Hepsi hazuol vaziyetinde, bir sıra, bir boy. Ekseriya bir seri kitapta ayni renkler. Hangi tabi tarafmdan basdmif olursa olsun bu kitaplar yanyana gelince bir • birlerine yarım rrulimetre bile tefevvuk iddia etmezler, arkalarmdaki yanlar bfle ayni hizaya düşer. Herhangi biri, kendisine doğru uzanan parmağınızın davetine çabucak, dimdik, sımsıkı icabet eder. Kabahat biraz Kurunu Vustai bir halde kalan ciltçilik tekniğimizde ise de epeyce de kitap basanlardadv. Tabile rimiz muayyen birkaç formayı müştereken tesbk ve kabul etmemişlerdir. Hele battal forma dedikleri berbat bir şekü vardır ki hâlâ kitaplanmızın çoğunu gözden ve elden düşürmek için kâfi bir kabahğa mahkum etmiştir. Türkçe kitaplann teknik ve e»tetik bakmndan bu çürüklükleri ve biçimsizUkleri içime dert oldugu için Remzi kitaphanestnin geçen gün bastığı bir lritabm gibelliğini ştrrada methetmek • ten kendimi alamıyacağım: Hasaa Ali Beyin «Dönen Ses» ismindeki şür mecmuası. Baskı güzelliği ve mükemmeliyeti olarak hemen ilk ömek telâkki ettiğimiz bu eserin kendisile şekli arasmda bir uygunluk buJunmasmı da «terim. Fakat, doğrusu henüz oku • mağa baslamadım. Yalnız cüdinden, kâğıdtndan ve basknından bahsediyorum. Bütün tâbtlerimizin ayrı kitap nevileri için müşterek formalar kabul edecek • Ieri güne kadar kütuphanelerimizin türkçe kitaplarla dolu raflan üstündeki perdeyi veya kapaklan açarken içimiz daima bir tiksinti nöbeti geçirmeğe hazırlanacaktır. 1HEM Yalnız biz değil; rakipleMısır seferleri ilga edilmemelidir NALINA MIHIIMA rimiz de böyle söyKiyor Birinci sahifeden mabat çen yeni teşekküle tebligat yapılıncıya kadar seferlere fasıla verilmesini mahzurlu gördüğünü, bu itibarla hükume • tin vereceği emir, seferlere devam mahiyetinde oldugu takdirde şimdiden muzır bir emrivaki olmaması için bir hafta daha seferlerin kesilmiyeceğini ve bu müddet zarhnda kat'î hattı hareketi tesbit etmek üzere Vekâletin emrini beklemekte olduğunu bildirmiştir. Londrada bulunan İktısat Vekili Beyin bugünlerde seferlere devam için emir vermesi beklenmektedir. Evvelki gün Mısırdan gelen Ankara vapuru, yeni teşekkülün ilk haricı sefermi tekrar yapmak için salı günü tek rar İskenderiyeye hareket edecektir. Bundan sonra Vekil Beyin emrine göre, mesele kat'iyyen ve tamamen hallolunacaktır. Bu suretle, Seyrisefainin tarihe kanşmasile İskenderiye hattının da orta dan kalkacağı endişesi bertaraf edil • miştir; diyebiliriz. Silâhları bırakma ı Selânikte tevkifat Mükâfat vadedildi Muhalifler bu zevataı notuklamdan Atina 1 (A.A.) Adliye Nanri, memnun obnaımşlardır. M. Papaoasta*M. ve Madam Venizelo»a karşı yapılan yu ile M. Kafandaris cumhuriyelp »•'suikatt faiHertni meydana çdcarmak ü km cumhuriyet rejmine vaki »lacak zere, müddeiumummhı 300,000 drahherhangi bir taarruzu defedebihcegmi milik bir mükâfat vadetmesine müsaade soylemişlerdir. etmiştir. Hükumet mehafili tarafradan simresnnnnııtıtnıııııııtıııı»™»»"*»'""'""""1" Atina 1 (Husus) Dün gece Selânik muhafız kıtaatına mensup on zabit tevkif edilmiştir. Bunlar hükumete karsı hareket edecekleri şüphesile yakalan mışlardır. Bu haber »iyasî mehafilde ve üciincü orduda fena bir esir bırakmutır. Harbiye Nazm Jeneral Kondilise *uikast yaparağı iddiasile yakalanan Giritli Bundikakimi hakkmda tevkif müzek keresi kesilmistir. Selânik 1 (Telefonla) Memleketin asayisi yolundadır. Sıkı askerî tedabir alınmıştır. HalkU »inirlilik çok fazla olmatraa ragmen ittihaz edilen tedabir sayesinde hiçbir hâdise zuhur etme mektedir. . ^ Tuna federasyonu Sofya müzakereleri Yeni fikir Avusturyada iyi karsılandı İktısat muahedesi görüşmeleri devam ediyor Sofya 1 (A.A.) Tîirk • Bulgar Viyana 1 (A.A.) Tuna devticaret muahedesî müzakerelerine fetlerinm bir grup teşkil etme* fikri dün baslanmistır. Türk murahhas • 'Avusturyada iyi bir *«kilde karşı • lan Tevfik Kftmil, Naki ve Cemal lanmifhr. Ziya Beyler Başvekil M. Muşanof Reichspoıt gazetesi şöyle razı tarafmdan kabul edilmişlerdir. Bulyor: gar murabhaslan Harîciye Nezareti M. Pol Banlurun Fransız nedi konsolosluk isleri müdürii M. Vaçof, sinde verdiği ton beyanat, ort» Avticaret nezareti müdürlerinden M. rupada, iktısadî tazyik neticttinde Kalinof, zîraat nezaretî umutn kft mühim neticelsr verecek hâdistlerin ttbi M. Kuçef gümrükler müdürü hazirlanmakta olduğunu gÖstetiyor. Mitkoftur. Bu gaz%t« Londra konferaisın • <!an az Ürnit beklendiğini gösteri yor. Devletlerin iktısadî gruplır halinde toplanraağa mecbur olaeak • lanm, bu nefîcenin, dörtler nisakıAnkara 1 (Telefonla) Maarif Venm imzalannası ve Fransa ilettal küi ReşH Galip Bey bagün Ahlatbelmyanin yaklafnası dolayısile ktlay • deki hafriymt mahaflme giderek tetldkat laşacağmı yızıyor. ta bulunmuçtur. Dörtler ırisakı, diyor, (ansdıluss) Hafriyatta yeniden birçok e«erler DUihtimalini oAadan kaldirmiştır. Eğer lunmuftur. M. Pol Bonlurun beyanati miisbet Bu meyanda üç yeni mezar da vardtr idüfüncelere ittinat ediyona, Avrutta. siyasetirin tanzimat projel«ri ile Bu mezarlıklardaki kemikler iyi mahafa rnejgul olamk bütün diğer meıele • ıa edibnif bir sekilde bultmmuşlardır. Ieri ikiuci riâna atması lâ*« tele Mezarlarda bakır bilezikler ve baktr eektir. kı>olar, üç te altın yuzük zuhur etmiştir. Bunlarıa 5000 »ene evvelki Etmalara ah oldugu zannedilmektedir. yah bulabilmek için sararma işletilen hatlar bile vardır. Şimdi sizin İstanbul İskenderiye seferlerini ele alalım. Yalnız bu iki liman arasmda tesis edilen bir hattın kâr getiremiyeceği gün gibi aşikâr bir haki • kattrr. Bu itibarla bundan iki sene evvel açılan bu hattın nakliyat ücretleriie kâr temininden daha baska maksatlarla te • as edildiğine hükmolunmak lâzım gelir. Eğer bu maksatlar yoksa bu hat neden tesis edildi; bu maksatlar varsa şimdi niçin ilga olunuyor ? «Siz olsanız ne yaparsınız?> diyor sunuz. Biz devlet müessesesi değiliz. Evvelâ hattı kurtarmak çaresine bakar. bunun için masrafı tetkik ederiz. İstanbulİskenderiye seferleri 200,000 lira zarara roalolıryormu». Yalnız iki liman arasında yapılan seferler için bu zarar coktur. Bunu indiririz. Masraf asgarî hadde indikten sonra da gemileri yol ü^erinde bulunan başka limanlara uğratırız. Meselâ İstanbul • İskenderiye »«ferlerini •apan vapurlar, Radosa niçin tığramazDiğer taraftan Seyrisefainin Isken • lar. Suriye limanlariie ne diye iş yapderiye acentalığını ifa eden Mısırlı Emin mazlar? Yahya Paşa ve M. Polnaver de mufasHat bu tedbirlerden sonra da. zara • sal ba telgrafla Vekil Beye müracaat rını kapatmıyor mu? Şirket heyeti idaederek bu hattın, kâr ve zaran kendiresini toplar ve hükumete müracaat etlerine ait olmak üzere tsletmesini de meğe karar veririz. ruhde etmeğe hazır olduklannı bildirHulâsa, bugün dünya yüzünde para mişlerdir. kazanan hiç bir deniz hattı yoktur. E • Rakiplerimiz ne diyorlar?, ğrr hükumetler bunlara yardım etmeTürk gemilerinin İstanbul İsken • selerdi vnpur kumpanyalannın ve va • deriye seferlerinin ilgası için acaba bu pur sefer'erinin vaziyeti bambaşka o hatta bize rakip mevkünde olan ecnebi lurdu.» vapur şirketleri ne diyorlar? Görülüyor ki limanımıza ençok vaGemicilerimizin, iktısatçılarımızın mü pur uğratan bu ecnebi kumpanyasmın talealarmı sütunlarutMza geçirdikten müdürü, İskenderiye seferlerini ilga etsonra bir de bunu öğrenelim dedik. memizin aleyhinde bulunmaktadır. Ve Derhal itiraf edelim ki bu şirket belki de kendi kumpanyasmm lehine ollerden bizim mütaleamıza muvafık cemamakla beraber hakikati açıkça söy vaplar alacagunızdan hiç te emin de l^mekten çekinmemektedir. ğildik. thracat Ofisi de hattın kalRakip olmak vaziyeti, sonra Türkün dırılması aleyhinde millî menfaati mevzuu bahsolan bir bahiste bir Türk gibi düşünemiyecek Haber aldığımıza göre, İskenderiye Ieri, göremiyecekleri, bassas olamıyacak seferleri kaldırıldığı takdirde Mısır ve ları endişesi kendilerinden alacağımu Yunanistana ihracatımızın azalacağınt cevapların sıhhati hakkmda biri teredehemmiyetle nazan dikkate alan thra düde düşürüyordu. cat Ofisi bu hattın lâğvedilmemesi için Ecnebi vapur kumpanyalannın Is • tanbul mümessiUerinden ilk göriiştüğümüz zat bizim noktai nazanmuı tama men teyit edecek cevaplar verdL Bu suretle iddiamızdaki isabeti bir kere daha ve en vazıh bir sekilde anladık. Kumpanyası bizim İskenderiye hattımız gibi yüzlerce hatta vapur bleten bu ecnebi diyor ki: « Deniz mSnakalâtı başladığı tarihtenberi hükumetler masraflaruu koruyamıyan dışhatlara yardım edegel mişlerdir. Bu yardımların manası hükumetlerin dıshatlarda yapılan seferleri faydah gördükleridir. Meselâ ttalya hükumeti kara suları haricindeki hatlan üç kısma ayırmış hr: 1 Vücutleri elzem hatkr* 2 Faydalı hatlar 3 Serbest hatlar Vapur seferleri bu tasnifteki dereceIeri nisbetinde muavenet görürler. Serbest hatlar müstakar olmıyan hatiardır. Bu hatlann vapurlan bugün bu limanda iş olur, oraya işlerler. Ertesi gün de bir başka limana gidip gelmeğe başlarlar. Bunların seferlerinde intizam yoktur. Bu itibarla muntazam seferli, müstakar bütün hatlar İtalya hükumetinden muavenet görürler. Vekâlet nezdinde teşebbasatta bulunacaktır. ilâhları baı kma konferaoH, în* gikere, İtalya ve Fransanm tasviplerile birinctteşrinin on arh» sına tehir ve talik edildi. Bu karara yalnız Almanya itiruz etmiş; fakat rtiraran dinletememiş. Temmuz ve ağustos sıcaklarmda, C » nevrede çalısdır mı ya? Gerçi, orada da Leman gölü varsa da yazın deniz kenarlan ve deniz banyolan, herhalde dzha safalı olur. Onun için silâhlan bırakma konferansmın içtimaları ve mü • zakereleri bırakmasuıı haklı görmeli dir. Ama diyeceksiniz ki Büyük Harp 1914 senesi ağustosunda patlamış v« o cehennemî sıcaklarda Avrupa milletleri kanteri içindekanteri tabiri çok yerindedir boğuşmuşlardır. Yaz sıcagmdı harp olur da silâhları bırakma konfe ransında içtima olmaz, olur mu? Bu sozünüzde haklısınız ama dinliyen kim? Fransız murahhasına göre, tatilden maksat, hükumetlerin mühim kararlar arifesinde iyice düşünmek istemeleri imiş. Cihan efkârı umumiyesi, bütöi milletlerin hakikaten sulh isteyip ist» mediğini anlamak istiyormuş... Aylarca ve aylarca müzakereden sonra, silâhlan bırakma îçin hâlâ dü • şünmek istemek gibi beylik lâkırdılardan sızan bir hakikat vardır ki o da bu konferanstan müsbet bir iş çdtmasına ihtimal olmadığıdır. Çünkü devletler birbirlerine zerre kadar emniyeti olmı yan müsellâh ve muhasım insanlara ben ziyorlar. Biri, silâhmı bıraktı mı, karşısındakinin hemen kurşunu yapışbraca • ğını düşünyor ve korkulu rüya görmek» tense uyanık yatmak haytrlıdır, diyor. Diğeri, şu karşımdaki bir yanılıp ta silâhmı bırak«a da üstüne çullansam diy* fusat kolluyor. Bu vaziyette, silâhlan bırakma konferansı, daha birçok yaz ve paskalya tatili yapar, murahhaslar parlak nutuklar irat ederler, bir sürü komisyonlar toplamr. El bombası tecavüzî silâh addedilir de 48 lik deniz topu, oyuncak addolunur. Hulâsa, konferans birçok işler görür, fakat silâhlan bırakmağa karar veremez. Bazı insanlar vardır ki birşeyin hayali ile geçinir, lâkırdısile teyemmüm ederler. İşte bu kon • ferans ta silâhlan bırakmanın lâkırdı sile teyemmüm edip duruyor. Birşey değil; konferans ve konferanstaki gevezelikler, her birinde müyonlarca issiz ve muhtaç insanın bulunduğu milletler için beyhude masraflara maloluyor. Çünkü murahhaslar silâhlan bırakarmyorlar ama Cenevrede birçok para btrakıyorlar. Son tehir kararı karşısında: Vu^lat, gene mi kaldı. guzel. baska bahan Demektense «Paydos!» demek daha münasip olmaz mı? Ahlatbelinde yeni asan atika bulundu Gazi Hazretleri Birinci aahifeden mabat mekte olan talebe Hayruilah Efendiye şu »ualleri sormuslardır: « Attilânın Romahlarla harbi, Afrikadan İsoanvaya geçen ilk Arao or dusu kaç kniden mürekkepti? Bunla rm içinde kaç Türk bulunuyordu? Bu ordu nereye ayak bastı. hangi istika mete doğru gitti ve ve ilk olarak hangi şehri zaptetti? Sevr ve Lozan muahedelerînin mu • kayesesi, Ege denizi iklimile Adaiar denizi iklimi arasındaki farklar.» Gazi Hazretleri Hayruilah Efendiden sonra imtihan edilen Nejat Efendiye de yurt bilgisi dersinden «devletçilik ve fertçilik nedir? teşriî kuvvetler, kanunlar nasıl yapılır?» Coğrafyadan «şimendifer siyaseti, Türkiyede 1914 ten sonr« yapılan şiraendifer hatlan, garbî Anadolunnu ehemmiyeti», tarihten «eski medeniyet, Etilerle Mısırlılar ara sındaki muharebe» suallerini sormuş • Iardır. Bundan sonra gene talebeden Ahmet Efendiye de «İlk zamanlarda Asyadaki Türk kavimleri, göçebe yollan, Asyanın ortasındaki büyük denizin kuru ması, Asur, Elan ve Akat medeniyet • lerinin Mısır medeniyetile mukavesesi, Anadoludaki Türk medeniyetieri, Eti, Sumer ve Mısır medeniyetlerinden hanyisi daha eskidir? Bizdeki reisicumhur ıntihabatile Almanyadaki reisicumhur intihabatı arasındaki farklar nelerden 1 ibarettir?» suallerini tevcih etmi«l»rd'' . Reisicumhur Hz. saat 21,30 da Dolmabahçe sarayına avdet buyurmuşlar dır. Onu niçin öldürdün? Canü. Canü. Kahkahalarla gülerek. Deli mi oldun, dedi. cansır taş parçası öldürülür mü? Sadece kırdım. Niçin? Canım öyle iste|İi. Ahlâksiz!. Deli gibi üstüne fırladım. Bacaklarını tekmeliyor, yüzünü gözünü tırmalıyor, kendini müdafaa etmek istiyen ellerini ısırıvordum. Nihayet yere yuvarlandık. tkimiz de bir topaç gibi yerde sürünüyoruz. Onun beni sımsıkı saran kollarının arasında vücudüm kıpırdamıyor, ellerim, ayaklarım işe yaramıyor. Yalnız dişlerim önüne resgelen yeri koparmağa uğraşıyor. Bu sırada Talha!.. diye bir ses ^İWseliyor. Bu sesi îkimiz de tanıyoTUZ. Talhanın kolları gevşeyip açıhyor. Benim dişlerim sımsıkı kapanıyor, bemen kalkıyorus. Nanuk Şehit korucuların Aiielerine yardım Maarif Vekâletinde Yeni tayinler Ankara 1 (Telefonla) ilk tedma' Müdiri umumisi Ragıp Nurettin Beyin müfetttsi umumî ol?cağı, yerine Ktz K« sesi müdürü Avni Beyin getirilecegi, maarif müstesarhğına Talim ve Terbiya heyetinden Avni, yüksek tedrisat mü* diri umumiliğine Talim ve Terbiye heyetinden Rüştii Beylerin, Kız lisesine muallim Tezer Hanımın tayin edilecekleri söylenmektedir. . Bursa 1 (Telefonla) 'Vali Zeynelâbidin, meb'us Rüştii, jan darma kumandanı Muhittin ve Haikevi koycülük komitesi reiıi Ali Rjza Beyfer bugün Yenişehiregiderek geçenlerde iki caniyi takip ederken seh't olan Ayazma kövü koTUCUSU İzzettin Efendinin a'.lesine 300 lira mükâfatla kanunen verlmesi lâzım jçelen 200 liravı verm'«'jrdir. Ayni hâdisede yaralanan k»ucu Halil Efcndiye de 100 lira v»ril • m'.'.tir. Orhaneli soygununda şehit olan Ali Asanın ailesi, hükumetin rer diği 1000 lirayı İ) Bankasma jatfmıştır. iktısat mötehassısları Maarif Vekili ile göröştüler PEYAMt SAFA Ankara 1 (Telefonla) Ankaraya gelen Amerikalı iktısat mütehassısları bugün Maarif Vekili Bey tarafmdan kabul olunmuşlardır. Bu göriişmede Maarif Vekili müs • takbel maarif ıslahat esaslarımızı, tedris usullerinde iktısadî gayelerin neler olacağını izah etmis, bu mevzu üzericje uzun müddet görü'ülmüstür. Lehistanı protesto Alman topraklarında Leh tayyareleri dolaşmış Berlin 1 (A.A.) Volf ajansından: Hava isleri nazırımn aldığı bir kaç rapordan anlaşıldıgına göre beş Leh askerî tayyaresi Pomeronyada Buotow sehri ile Baltık denizi sahili arasındaki sahada Alman toprağı üstünde bir saatten fazla bir müddet dolaşmıştır. Bu tayyarelerden biri ancak 200 metro yüksekten uçmuştur. Bunun üzerine Alman hükumeti bilhassa vahim bir mahiyette olan bu yeni tecavvr' * * '• hükumeti nezdinde siddetli surette protestoda bulunmustur. tümü unuttum, söyliyeceğimi şaşırdım, bir kere daha dadımın buruş mağa başliyan yüzüne, koca gövdesine bakarak: Peki dadı, üzülme, dedim ve yorganımı başıma çekerek ilk defa üzüntüsüz ve yatar yatmaz derin bir uykuya daldım. Sabahleyin bir çok karışık rüya • lar arasında dadımı gelinlik elhiselerile görerek uyandım. Dadım evlenip gittikten sonra Talha daha tahammülfersa bir hal aldı. Benim üzüldüğümü anladığı için «vah, vah küçük hanım!.. Da dınızın gelin olması sizi nekadar üzdü. Renginiz günden güne soluyor. Geleceçini bilsem haber yollarım ama.. Şaban Ağayı nasıl bırakır?» diye alay ediyor. Bu sözler beni o kadar kızdırıyor ki zihnim karışıyor, düşünemiyo • rum; cevap veremiyor, sözde aldırmıyormuş gibi arkamı dönüp uzaklaşıyorum izmitte dikilecek Gazi heykeli Ankara 1 (Telefonla) İzmitte dikilecek Gazi heykelinin muayene ve kabulü için Maarif Vekâleti Asari atika • miizeler müdürü Hâmit Zübeyir, An kara müzeleri müdürü Osman Ferit, İstanbuldan heykeltraş İhsan Beylerden müteşekkil heyet yann tzmite gidecektir. Veni Kastamonu Val'si Kastamonu 1 (A.A.) Viliye timiz vaiiliğine tayin edilen Fuat Bey şehrimize gelmiştir. Fransa dışhatlanna yardım eder. İngiltere hazinesi de vapur kumpanyalannın zararlannı kapatabilmek için her sene yüz binlerce lira verir. Bir hattın kârı ve zararı o hattın nakliyat hesaplarile anlaşılamaz. Topladığı nakliye ücretleriie masrafınvkorumıyan bir hat bv zarara mukabil memlekete iktısadî ve siyasî birçok faydalar temin edebiliri. Devletler bayraklarmın ecnebi su îarın " • fla'ga'andığım görmek isterıf r Yalnız böyle mühim ve esaslı bir maksat için değil, birkaç fazla seyBir gün de bana damdan düşer gibi: Meral, anlayışıma göre »em yalnız dadını severdin. Şimdi kimi seviyorsun? Yeni alman kocaman bebeğimi gösterdim: t İşte şunu, dedim. Rak ne jriizel, öyle seviyorum ki onu!» ve bebeğin dudaklarımı üsüten şişkin pembe yanaklarını öptüm, optüm. Hiç sesini çıkarmadı. Fakat ak şam gezmeden dönüsümde oturma odamıza girince bebeğimi yüzü gözü parçalanmış, odanın orta^ına arkası üstü atılmış gördüm. Beynime fırlıyan kan başımı döndürdü; gözlerim irileşivor, bulutlanıyor, oda da herşey gölgeleşiyor. sallana sal lana uzaklaşıyor; yerde yatan za vallı bebek te uzaklaşıyor ve uzaklasırken büyüyor, büyüyordu. Koridorda bir ayak patırdı»ı.. Döndiim. Karnmda sırıtarak. Talha duruyordu. Bütün kuvvetimle ba • ğırdımt Cumhuriv^t Nüshası 5 Kuruştur Abone 140"» Kr. Senelik Altı aylık 750 400 Üç aylık 150 Bir ayhk şeraiti) I Türkiye ıçın f Hariç ıçm /700 Kr. 1450 800 yokfu" Büvük hikâye: 7 Yazan: Perihan Ömer Oölge Çiçeği mıştım. Birden yatağımda doğrula rak bagırdım: Söyle çabuk söyle. Göğsümden boğazıma kadar yükselen bir acı ile onun ağlamamak Zavallı kadın gene costuğumu anhvarak telâ^a düsüyor. Bin lürlü için buruşan yüzüne bakarak tekrarladım: nasihatler veriyor, Köyünden jaha kıVi'k iken cıkbŞınd^n, orada kîm Çabuk söyle dadı, ne var': sesi kalmadığından, hem benim gibi Bu sefer, o, önüne bakarak, kızararak söylemeğe başladı: SÜSIM bîr küçük hanımın orada yapamıvaca^ından kahsediyor. Ma«allah sen artık büyüdün. Dadına pek ihtiyacm kalmadı. Eh, Fakat bir gece beni yatırıp yorgabenim de işte bu yastan sonra kıs nımı sıkı sıkı örttükten sonra yü züme iğilerek korka korka gözle metim çıktı. Hani istediğimden derime ^9karak: ğil, ama, kısmet. Allah rahmet ey lesin. Beyefendi sağ olsaydı diinya Meral, kızım, yavrum, dedi, sana birşey söyliyeceğhu. Ama sa da evlenm^z, sirlerden ayrılmaz dım. Ama ş>mdi is öyle değil. kın üzülme, ve dadına darılma. Fena bîr şey »oyliyeceğinî anla • O kadar hayret ettim k! iiziin • Ne olur dadı.. Beni al gStür. Bi* burada oturnıyalım. Hani sen anlatırdın.. Bir kİyün varmış. İşte or^va gidelim. Bey merdivenin son basamağında durmuş, hayretle bize bakıyordu. Sonra kaşlarını çatarak oğlunu a • zarladı: Kendinden küçük bir kız ço cuğu ile döğüşmeğe utanmıyor musun? Ben bir kaç adım gerîliyerek on* ları seyrediyorum. Baba oğul uzun uzun bakıştılar. Talhanın cevap ver» mediğini görünce ben atıldım: O beni dövmedi ki? Ya?.. Ben onu dövdünt.. Ne için? ...,„ Niçin mi? Çünkü onu sevmiyorum da ondan!. Namık Bey sesini çıkarmadan oldugu yerde bir kaç saniye daha durdu. Bir bana, bir yere baktı, sonra döndü ve ağır ağır merdivenleri eikarak uzaklaştı. Yalnız kalınca bana yaklaşan Talhanın yüzüne bila bakmadan odama koşup kapandım.