Faydalı bilçiler j Bizitn metnlekette çocuklar f$p Meraklı şey ler Isimsiz sokakiar j H î KÂYE, Bundan yirmi sene kadar evveldi. Hükumet Ameri • kada Peru şehrine Sadi Bey isminde bir konsolos gondermişti. Sadi B. bir miiddet Peruda oturduktan sonra memuriyeti lâğvedildi. Memlekete dönmek üzere Kallo limanından vapura bim!>. Vapur evvelâ Buenos • Ayrese uğrıyacak, oradan mifti. Kendi kendine: 1da Atlas Okyanusunu da geçip Av Keşke aynayı gösterip te nıpaya gelecekti bunlan kızdirmasaydım. Ya • ' Sadi Bey ayni zamanda oldukhut ta kayıklanna binmeseydim! ça mahir bir ressamdı. Vapurun diyordu. makinesi bozulup ta tamir için Fakat Patagonyah vahşiler kiiçük Patagonya limanlanndan ressama eziyet ve işkence olarak birinde durduğu vakit fırutttan fazla birşey yapmamakla bera istifade ile civardaki güzel manber onu bir ağaç gövdesine bağzaraların resimlerini yapmak ülayıp hareketsiz bırakmışlardı. zere karaya çıktı. Yemek olarak süt, yoğurt çiğ et Sahil boyunca aşağı yukarı vermişlerdi. Buna diyeceği yokdört be* yüz metre kadar uzaktu. Lâkin içecek olarak verdiklaşmıştı ki kenara yanlannda beş leri sıcak hayvan kanı midesini on köpek birçok erkek, kadm bulandınmştı. ve çocuğu taşıyan bir kayiğın Sadi Bey yedi içti günlerce o yanaştığını gordü. ağaca bağlı kaldı. Hatta uyku • sunu bile orada uyudu. PatagonBunlar karaya çıkar çıkmaz yalı vahşiler Sadi Beyin eşyala doğru Sadi Beyin yanına gelmişnndan birçoğunu hayretle sey • lerdi. 0 da bu kadar teklifsiz bir rediyorlar, husıuile boya takımmuamele karşısında korkmamı* lanna dokunmağa korkuyorlar» içlerinden beş on kelime fngiKzce dı. bilen biri ile konuşmağa başla mıştı. Bir gun içlerinden ingilizce bileni bir iki muhafızia geiip Erkekli kadınlı hepsinin de Sadi Beyi çözdü, birlikte resira rileri bakır gibi, saçlan »ık ve takımlarrmn yanına götürdü. siyah, gözleri küçüktü. Kadm • Küçük boya tulumlannı gös larının erkeklerinden daha zeki lererek sordu: ve nazik oldukları yuzlerinden Bunlar yenir mi? belli oluyordu. Hayır yenmez. Sadi Bey alây olsun diye çan O halde demek zehirli, »en tasından bir ayna çıkanp kadınbunlarla düşmanlarım mı öldülard an birine verdi. Kadın o zarüyorsun?. mana kadar hiç ayna görmemiş Hayır... Bunlarla tahta ve olacak ki camm içindeki hayalin ya muşamba üzerine bir insanın, kendisinin olduğunun farkına bir hayvanın yahut başka bir varmadan elini aynanın arkasışeyin resmi yapılır. * na saldırdı. Orada gördüğü in Peki amma resim nedir? eanı yakalamak istiyordu. Hani kayıkla beni buraya Sadi Bey bu sürprizinin pek getirmeden evvel birşey göster hoş bir tesir yapmadığıni görünmiştim. tşte onun içindeki ha ce çekilip gitmek istedi. Fakat yal gibi birşey... bakır renkli insanlar onu bırak öyleyse haydi benim res • fnadılar ve kayıklannı görraeğe mimi yap bakayım! idavet ettiler. Sadi Bey yarım saat içinde Sadi Bey bu davetten hiç şüpvahşinin kabataslak bir portrehelenmedi. Bilâkis onlarm fok sini vücude getirdi. Patagonyah balığı kemiklerinden yapılmış bunun tıpkı kendisine benzedi • silâhlarını görmek için bu teklifi ğini görünce hem sevinç hem bir fırsat addetti. de şaşkınlık neticesi müthiş bir Fakat ressam onlari muayene feryat kopardı. île meşgul iken kayık birden Bu sese kadın, erkek, çoluk kalkmış, bir takım küçük adalaçoçuk hepsi koşup geldiler: rm ortasında uzaklaşmağa baş Bu beyaz, dediler, muhak* lamış, gemi ve sahil gözden kaykak bir büyücü! bolmuştu. Sadi Bey onlann kulübeleri • Bir iki saat yol aldıktan sonra nin ve hayvanlarının bir grup tenha bir kayalığa yanaşan ka halinde bir resmini yaptı. Vahyık Sadi Beyle Patagonyalı vahşilerin bu defaki sevinçleri daha şileri ıssız bir yere çıkarmıstı. kuvvetli oldu. Burada ağaç dallarından yapıl • Herkes kendisine art kulübe mış ve üzerleri hayvan derileri ve hayvanı tanıyarak ötekine ifJe örtülmüş birçok kulübeler vartiharia gösteriyordu. Biraz sonch. Sadi Bey fena halde mütees fa onîard'a birşeyler konuşma sirdi ve hayatmdan ümidini kesğa başladılar. Bu müzakere bitince ingilizce biletı vahşi: Efendimiz, dedi, sen de ilâhi bir kuvvet var. Seni esir aldığımızdan ve bir miiddet burada alıkoyduğumuzdan dolayı bizi affet! Yann seni istediğin yere götürüp bıraka • cağu. Hava ve hayat tnsanlann, hayvanlann, nebatlann yaşamfesında biliyorsunuz ki başlıca âmillerden biri de havadır. Nebatlar da tıpkı insanlar ve hayvanlar gibi nefes alıp ve • rirler. Havadan vucutlerinin idamesine yarayan oksijeni aldıktan sonra geri kalan hamızı karbonu dışanya çıkanrlar. Fakat bazı nebatlann nefes alıp vermeleri bu bash tarzda vulcu bulmaz. Hatta onun içindir ki uzun muddet nebatların ancak geceleri havadan oksijen çekip vücutlerini besle • dikleri hakkında bir kanaat hâsıl olmuştur. Halbuki mesele hiç te boyle değildir. Nebatlann nefes alıp ver mesi de gece ve gundüz daimidir. Yalnız nevar ki gündüz bu faaliyet bazı tertibat sayesmde gizli kahr. Yeşil yapraklar günese maruz kaldıklan zaman havadaki hamızı karbonu çekerler. Hava hüc • I Pek çocuğunuz bilir ki Ameriluda böyük şehirlerde her sekağa ayrı bir isim vermek müş külâtı karşısında onlari da ev » ler gibi numara ile zikretmek ihtiyacı hâsıl ohnuştu. Şimdi Al* manlar da bu usulü taklide kalkıştılar. Mannhein şehrinde yeni yapılan kısımdaki sokaklara isim vermediler. Onlari alfabe • nin muhtelif harf lerile v« rakanv larla zikre kalkiftılar. Meselâ c Şirin bir yauru, otomobili ve köpegi Hayvanları tanıgalım C yahut U sokağı... 7 inci sokak gibL Bizim gibi sokakları isimlerle yadetmeğe alışmış Almanlar i « çin hiç füphesiz önce bu felril bi« raz güçlüğü mucip olacaktır. Fakat alışıldıktan sonra muhak • kak ki daha pratiktir. Yalnız gitgide beşeriyet sokakiar gibi insanlan da isimlerile değil, onlara birer numara vererek, bu numarasalarla kendîlerini çağır • mağa kalkarsa haiimiz neye va< nr bilmeyiz. sana saldırmazlar. Fakat beymz* Ayılar, diğer vahfi hayvanlara ları böyle değildir. Onlar cananazaran Avrupada en fazla buIunan ve en ziyade tanmmış olanlardır. Ayılarm, tüyleri uzun, postlan kalın, başlan uzundur. Par • maklarmın fizerlerinde değil ayaklaruun üzerlerinde yürür ler. Uzun ve kuvvetli tırnakları ağaçlara kolayhkla tırmanma lannı temin eder. Ayılar suratlanndan müt • hiş zeki göriinürler ve burunla Bambu ağacmdan kâğft Çinliler ve Mıiirhlar vaktile pa» pirus denilen nebattan gayet basit ve adi bir kâğıt yapmağı keş • fetmişlerdi. Bilâhare kâğıt knaU de diğer işler gibi gün geçtikçe terakki et« ti ve paçavradan, muayyen cin* ağaçlardan kağıt yapılmağa baslandı. Fakat k&ğıt imalinde kullanı • tnsanda teneffüs cihazt •j •«• Varnlmaf bir riyah ayı vardırlar. Beyaz ayılar Skandi • navya ve Rusyanın fimali gibi soğuk memleketlerde yafarlar. Ayılar gayet ihtiyatkârdırlar. Tanımadıklan, bilmedikleri esyaya, mahlukata rasgeldikleri zaman derhal uzaklaçırlar, ya hüt ta burunlan yerde yavas yavaş yaklaşırlar. Beyaz ayılar, sade et yerler. Kendi avladıkları balıkları bil hassa küçük foklar, morinalar ve balinaları yemekle geçinirler. İlkbaharda buzlar çözülmeğe başladığı vakit beyaz büyük buz parçaları üzerinde kalıp fimali Avrupa memleketleri sahilleri • ne kadar gelirler. Beyaz ayılar diğer cins ayı • lardan daha buyuktürler. tçle rinde boyu 3 metreyi, ağırhğı beş yüz kiloyu geçenler vardır. relerin içinde aslî unsurlanna ayrılır. Oksijen serbest kalınca dı şanya çıkar ve tekrar havaya karışır. Ağaçların hürreleri için m ihim bir gıda teşlril eden hamızı» karbon oraıarda kal.r. Bunun için âdeta ı'cnebilir ki nebatlar ve ağaçlar sırf hava »aresinde ya;ayıp büyürjer. ŞimdiBeyaz ayılar av ararlarken n da çok kuvvetli koku aln*. Bir çokları etten ziyade otlar ve a ğaç köklerile geçinir. Mutedil memleketler orman • larmda ve dağlarmda yasıyan lar soğuklar başlayınca bazı a ğaç ve tas kovuklanna çekilirler ve aylarca uyurlar. Bunu, bizde «ayı ine girdi» tabirile ifade e derler. Ayılar tahrik edilmedikçe in OUNDUZ Sebatların gece ve gundüz nefet alıp vermeleri ye kadar pek yanlış olarak oğrenilen malumatın aksine toprak • tan aldıklan gıda hemen hiç gibi dir. Yalnız mantar vesaire gibi hava ile katH teması temin edecek vasıtalara malik bulunmıyan nebatlann topraktan istifadeleri esashdır. tnsanda ise nefes aldığı zaman ciğerlerine giren havanın tahlil olunarak oksijenin kanının tas • fiyesine yaradığı, nefes verirken zehirli hamızı karbonun da dısanya defolduğu malumumnzdur. Haziran bulmacası Şu gördüğünüz murab baın kapan raamış boş hanelerine öyle harfler koyu nuz ki soldan sağa doğru: 1 inci sıra: Düzgünlük topluluk. 2 inci sıra: Harcanan şey. 3 üncü sıra: Dinlenme za manı. 4 üncü sıra: Kalının aksi. ., * 5 /«mtr giirbüzlmrindem biri daha 5 inci sıra: Serbest. 6 ıncı sıra: Bir renk. Manasına gelsin, yedinci sıra da allfabenin harflerinden biri olsun. 1 inci haneden itibaren sıra ile iğri bir hiza teşkil eden her kelimenin illk harfleri de bu ay çoğumuzun başından geçmekte olan bir hâdiseyi bildirsin. Doğru cevap gönderenlerden birinciye 5 lira, ikinciye bir tf Bankası kumbarası, uçuncüye Foto Etemde 6 kartpostal 1 ağ randisman yaptırma hakkı, diğer yüz kişiye muhtelif hediyeler verilecektir. Cevaplar 1 temmuza kadar «Cumhuriyet Çocuk sahifesi muharriri» adresine gönderilmeli ve mutlaka gazetede çıkan cetvel üzerine doldurulmalıdır. Bu sartlara riayet etmiyenler mükâfat kazanamazlar. r lan Amerikada, Kanadada, Rusyada, Skandinavyada mevcutağa^ lar her gün biraz daha azalıyor. Bir zaman gelecek ki kâğıt yap mak için ağaç bulunamıyacak. Bu na mukabil muhtelif tnetmleket lerde her an gazetelerin sayılan ve sahifeleri fazlalaşmakta, neş • rolunan kitaplann, mecmualann adetleri artmaktadır. Bunun için kâğıt yapıiabilecek yeni bir madde aranılmıya baş landı. Birçok ağaçlar ve otlar teo rübe edildi. En nihayet AmerikaIılar Bambu denilen ağaçtan kâğıf yapmağa muvaffak oldular. Hem bu kâğıt ucuza mal o! • makla beraber gayet dayanıkb görünüyor. Güçlükle yırtıhyor. Dünyanın muhtelif taraflan» da Bambu ağacı çok çabuk yeti* şebilir. Bacnbunun elyafinm yüz* de ellsi kâğıt imaline yaramak • tadır. Ittanbuldan maada yerlerde balanan kiiçük okarlartmız bize bilmece halli gönderdikleri zaman mektuplarına mektep adreslerile birlikte ev adre$lerini de yazmayı anutmannlar. Simdi tatildir. Mektepler kapalıdır. Mükâfat kazamrlarua doğrudan dogruya kendileri • ne göndermek holay elur. *