CumKurtyet Ya hürriyet, Ya ölüm! TEFR1KA: 3 : AL/ /VAC/ &= Dil anketi ==; I 79 uncu liste Ankara 1 (A.A.) T. D. T. Cemiyetinden: Karsılıklan aranacak arapça ve farsça kelimelerin 79 numaralı listesi sudur: JMİLLET, 8MVAMMA r """" Meyva ihracatı azaldı Harpten evvel senede iki milyon kilo yaş üzüm ihraç edilirken bu miktar 300 bin kiloya düsmüştür tzmir (Hususî) Memleketimiz ikliminin ve topraklarınm inbat kuvvetî sayesinde elde edilen meyvalar haricî ticaretimizde büyük roller ifa etmektedir. Ecnebi piyasalarma ekserisini kuru olarak gönderdiğimiz meyvalardan çekirdeksiz ku • ru üzüm ile kuru incir yalnız Eğe mmtakasında istîhsal ve Ege mmtakası limanlanndan harice sevko • lunmaktadir. thracat istatistiklerinde oldukça mühim bir mevki tutan fındıklar i • se Karadeniz havalîsinin belli başlı mahsullerinden birini teşkil eder. Türkiye umum ihracat miktar ve kıymetmin hemen 5 6 da birini tutan meyvalanmızın bu büyük mevkiini daha vazih bh* surette tebarüz ettirmek için son üç sene zarfındaki ihracat istatistiklerini gozden geçirmek icap eder. Yukandaki rakamlardan anlasılacağı üzere yas meyva îhracatınra ticareti hariciyemizdeki raevkii he men hemen hiç mesabesmdedir. Umumî harpten evvel yalnız Ege mıntakasmdan ecnebi tnemleketlerine iki buçuk milyon kilo sofralık yaş üzüm gonderiliyordu. Son senelerdeki yaş üzüm sevkiyatımiz münhasıran Mısıra olmak üzere 200 • 300 bin kilodan ibarettir. Harpten sonra birçok milletler vitaminin sıhhat üzerindeki yüksek tesirlerini takdir ederek pişmemiş maddeleri ve bilhassa fazla taze mey va yemeğî ter«ih eyletnektedirler. Vasatî Avrupa memleketlerinde, ezcümle Almanyada Rohesser ve çiğ madde yiyenler namile birçok cemiyetler vücude getirilmiştir. Bu sebeple harpten sonra her memle ketin faş meyva ihracatı seneden seneye arttnağa başlamıstır. Kom • şu memleketlerden Yunanistan bu fırsattan istifade ederek yaş meyva ihracatına var kuvvetile sarTİmış tır. Yunan istatistiklerine gore bu memleketten Misrra 1929 senesinde 8 milyon kilo ve 1930 senesinde 5 milyon kilo ya* üzum gonderilmisth*. Yunanistandan son seneler zarfinda Avusturya ve Almanyaya, teerübe mahiyetmde olmak üzere dani tngiltereye, tsveçe ve diğer raemleketlere külliyetii miktarda yas üzüm »evkolunmurtur. Bulgarista • nın Hafız Ali namile tanmmış yas üzümleri vasatî Avrupa piyasala • nnda yüksek fiatlarla satılmakta • dir. Bulgar istatistikleri de Bulga ristandan sevkolunan yas ürfhn miktan hakkinda şu malumah verîyors 1926 senesinde Bulgaristandan harice 155 bin kilo yaş üzüm gönde rilmiştir. Bu rakam 1932 senesinde 6 milyon 300 bm kiloya baliğ ol • muştur. Yugoslavyadan 1932 sene sinde Avusturyaya 1880 ton, Al • manyaya, 320, Çekoslovakyaya 780, ton yaş üzüm ve binler ce ton eîma, Armut ve erik sev kedihniştir. ttalyadan diğer mem leketlere gtSnderiIlen elma, armut, şeftali, kiraz gibi meyvalann miktan 1930 senesinde takriben 2 mil yon kental, 1931 senesinde bh* bu çuk milyon kentaklir. Fazla istihsal senelerinde rekoltelerimizin mühim bir kısmını ma liyetinden daha ucuza satmak ve yahut hiç satamamak tehlikesine maruz kalmamak için ve bundan cnaada memlekette mebzulen yeti şen, fakat bilğisizük yüzünden ha rice gönderilmiyen muhtelif cins teki yaş meyvalanmmn vakit ve zamanmda hariç piyasalara »evki ve bu suretle memlekete büyük servetler celbi için ciddî mesaiye ve e saslı teşkiÛta ihtiyaç vardır. Bu akşamki program îercih ediniz: VtTANAî 2130 Wagnerin operalarından par ealar. TARŞOVA: 21.20 Senfonik konser. BÜKREŞ: 21,05 Rigoletto (Verdl). Millî Bulgar tarihi nasıl yazıldı? ... Birgün, Manastırm kâğıtlarını karıştırırken, vaktile bir Bulgar milleti olduguna dair bir takım el yazılarına tesadüf ettim Milliyet 2MİNNET 3MINTAKA 4MİSAK 5MVADİL 6MUAF 7MUAMELE 9MUASIR 10MUCİZE 11MUKADDERAT 12MUKADDES 13MUKAVVA 14MÜLK, MÜLKlYET Yeni karşılıklar Litte : 67 İTŞA: Açığa vurmai, IKBAL: Uğur, İKIİM: Sıcaklık sogukluk, İKRAMIYE Emek karşılığı olmayan para, vurgun, İKRAR: Söylemek, IKTIBAS: Bir yerden almak, İKTISAT: Yolile harcamak, K TİRAN: Yakın varmak, yaklaşmak, İKTİZA: işe yarama, İLÂN: Yaymak, İTİ BAR: Baymak, sayğı, ITİDAL: Ortada bulunmuş, İTİRAZ: Suçun bagışlanmasını dileme. Çubuklu 37 lnci mektep muallimleri *•# İFŞA: Yayma, IKBAL: Uç, İKRAM: Ağırlama, IKRAR: Söyleme IKTIBAS: Alma, İKTISAT: Biriktirme, İyi kullan ma, IKTİRAN: Yaklaşma, İKTIZA: İşe yarama, İLAN: BUdirme, İTİDAL: Orta, İTİRAZ: Karşı gelme, ITIBAR: Saygı. Üsküdar 19 uncu mektep muallimleri • • • ANKARA: 12,30 graınofon 18 keman konseri (Ekrem Zeki Bey) 18,40 graınofon 19,30 fransızca ders 20 ajans haberleri tSTANBUL J ı 18 gramofon ' 9 alaturka saz: (Müşerref Hanım) 20 saz: (Tanburacı Osman pehlivan) 20.30 saz: (ÜlkH H ) 21,30 gramofon 22 ajans, borsa haber leri, saat ayan. VtYANA : 18,25 konser 19 muhtelif tonfe ranslar 20,05 orkesrra 20.35 havadisler 20,40 orkesrra devam edi * yor 21,20 konferans 21.50 R. Vagnerin operalarmdan parçalar • 23,35 havadisler 23,50 dans musikisi (plâk larla). BÜKREŞ v 18,05 radyo ork'estrâsî 20,05 ton ^ ferans 20,25 gramaofon plâklan20,45, konferans 21,05 gramofon plâklari le: (Rigoletto) Verdmin 4 perdelik o ] perası. BUDAPEŞTE : '18,05 konferans 18,35 ork'esrrâ tötî' seri 19,35 muhtelif 20,15 plâklar 23,35 havadisler ve tsigan musikisi. PARİS (Pos»e Parisien): 20,05 musahabe, gramofon plâk'arî21 konferans 21,35 senfonik konser. VARŞOVA : 18,05 hafîf musiki 19,05 dansing 20,35 tefrika, havadisler 21,05 mu sahabe 21.20 senfonik konser 23.05 edebî bahis 23,20 dansing. ROMA : 21,05 havadisler. plâklar 21,35 konferans 21,50 muhtelif musiki parealari 23,05 gramofon konsr^j 24 havadisler. ŞİMALl İTALYA RADYOLARI 18,05 salon musikisi 20,05 hava • 'disler ve plâklar 22,05 senfonik or < kestra konseri • 24,05 havadisler. Umum îhracattmtz Bin t o n 669 618 667 Milyon lira 15T151 127 1929 1930 1981 TVynoroz manastîrinîn ömum! manzaTam Bu manastır Milâdan 893 senesinde Oh rldalı flç Bulgar tarafından tesls olunmustur. Manastırın kütüpanesi eakl Bulgar muharrlrlerin eseri olan birçok el yazılarını havldlr. Manastırın sakin höcrelermde Bulgar lntlbah devrlnln müessisi olan Papaz Atete Paiasl Bulgar kralları ve Bulgar kavmi hakkmdaki eserinl yazmıstır U bugünku Bulgar edebiyatının temelini bu kltap teşkil eder. (Bir Bulgar kartpostalının arkasındakl yazıdan). f 2 Fakat, 1760 senesinde, Makedonyada, Pirlepede, bir Bulgar papası peyda oldu. tsmi «Otets Paissi» idi [ l ] t Meşhur Aynaroz manastmnda yetişen «Otets Paissi», uzun boylu, saçı sakahna kanşmış, acayip yü • sündeki büyük İki siyah gozu ı*le Insanı kendine doğru çeken ve vaktini tozlu kitap mahzenlerinde ge çiren bir yan meczup tipi idi. Bir gün, manashnn kâğitlanm karıshnrken, vaktile bir Bulgar milleti ve bu milletin Balkanlarda hatta bir de devleti olduguna ait bir ta • kim el yazilanna tesadüf etti. O el yazılannda anlatılan çarlı, •araylı, kiIiseH'ntfn'etle bu cahil ve perisan kalabalık arasmda bir münasebet bulmak ve bu çoban süriisünün o eengâver milletin bir devamı olduguna, oiabileceğine inanmak kabil değîidi. Ancak, papaz, derin merak içinide, kâgıtların arastndan kafasina «ızan.ı«ıii güde güde, araştirmalara Siri#tL Bu araştırmalar esnasmda başka bir srün. seyahat ettiği bir sehrin manastınnda. «Sirakus» isminde bîr papaztn 1601 tarihinde yazılmıs ve Slâv milietlerinin tarihini tetkik eden kâğıtlannı buldu. Okudu ve bunlan da ele geçirince, birdenbire, cezbeye tutulmuş bir halde, eski kâğıtlann içinden kendinine baki • > pibi sreleı Bulşrar milletinin, ta• ' rihini yazmak aklına geldi. Odasına kapandı. Okuduklan ile hayallerini birbi rine kanstırdı. Ve 1762 de «Bulgar milletinin, çarlarınm, azizlerinin tarihçesi» diye i'.k Bulgar tarihini yazdı. Bu kitabın ilmî hiçbir kıymeti yoktu. Fakat, doğan millî bir hissin ilk aiâmetî olmak itibarîle çok ehemmiyetli, dikkat uyandıran bir hâdise teşkil etti. Müsveddeler hiçbir zaman ba • srlmadi. Ama elden ele geeç geçe, okuna okuna, halk kütleleri arasmda, az zamanda yayıhverdi. Bu ilk Bulgar tarihi, «Otets Paissi» nm buluşunu ve söylediklerini tasvip eden birçok mühim adamlann ilâveleri de sonuna yazılmca, bu yük bir tomar tutarak Bulgarlığm en yiiksek millî vesikası hükmüne girmekte gecikmedi. Alâka genişledi, derinleşti. Bir kara cübbeli papaz, sarp bir tabiatin dağlan ve ormanlan ara sında kalmış, yolunu şasırmış bir cemaati, mukaddesleştirilen kitabınin seslerile haykırarak, kendisine gelmeğe çağınyordu. fste, başinda ortodoks kilUesinin külâlıı, aflinde bu kftabın feneri, göğsüne demirden bir haç asmış olan bu yan meczup papas «Paissi» Jdir ki, öne düserek, değil birbirini, Katta kendini dahi kaybetmiş avare Bulfar kalabaiığına yol gösterdi. Bir kere fikir ortaya atılmca, etrafına hemen kalabalık toplandı. Derhal mürîtler peyda oldu. Cok ffeçmeden, Bulfar rnilletinde. «Narkos» tan ayılan bir hastanın ilk saskinlıklan ve derin bir ansefalit letarjikten uyanışın ilk gerinmeleri ' m Bugun BulgarUtanda çalışan sayı«z vatanî teeşkküllerln en btiyük ve kuvvetlilerlnden blrl, kendisine bu papazm ismlni takarak «Otets Paissi» diye anü maktadu. kendini gösterdi. «Paissi», bu kitabına, «Bulgar olmaktan utanma!» diye bashyor ve Bulgara vaktile atalannın Karpatlardan geldiğini, bugiin yaşadığı topraklarda kuv > yetli bh Bulgar çarlığı vücude ge • tirdiklerini anlatarak ilk Bulgar Kralı «Asparuh» tan, çar «Assen» lerden, çar «Krum> lardan, çar «Boris» lerden ve Bulgarliğa ortodoksluğu kabul ettiren çar «Simeon» dan ve Slâv alfabesini «Kiril ve Metot kardeşler» isminde iki Bulgann içat ettiğinden, İncilin bu i ki Bulgar tarafından Bulgarcaya çevrildiğinden, ve Ruslara bile yazip okumağı Bulgarlann öğrettik lerinden bahsediyor ve «Şarl Kent yer yüzlinde ancak bir kulübede o rurabildiği devirlerde Bulgar carlannın mermer saraylan, altın kub beli kiliseleri vardı. Ey Bulgar, Bulgarlığa hor bakma!» dîyordu. Bu sözier, esasen hayal içinde yasamağı seven ve aksülamele hazır Bulgar kalabahğı üzerinde, kâfuri şınngası gibi derhal tesirinî yarath. Bu adam, belki sarlatanlann u • sullerini kullanarak, fakat süriinün yeşil, siyah, cnavi bütün gözlerini kendisine çekmeğe ve onu îpnotize ettikten sonra istediği noktaya sevketmeğe muvaffak oldu. Uyusuk Bulgar milletinin damarlarına yeni bir kan asılıyarak ona millî bir ihtiras, kendi kendine sa • hip ve nakim olmak idealini verdi. Bu ihtiras, Rus kilisesinin içine dagıhniş ve Yunanlılasmış Bulgar papaslannda ve Uhri manastinmn yetiştirip meydana attıği hocalar da, kavbolmus benliklerîni arayıp bulmak, süriinün basma geçerek onu muayyen ve aydınhk bir hedef e ulaştırmak sevdasim yaratti ve «Paissi» nin arkasmdan birçok, yüzlerce başka papas ve hoca peyda olarak, bunlar Bulgarlıem fikrî terbiyesî için geceyi gündüze katarak çalısmağa ve hazırlık devresini tamamlamağa koyuldular. Paissinin ileri sürdüğü ve dörtte üçünü hayal ile yaldızladıgi fikir, bu münevverlerfn dilmde ve ka^eminde işlene islene daha vazih, daha anlaşılır bir hale sretirilerek daha sonra millete maledilmek ameliyesine ghişildi ve Bulgar uyanışı, bu suretle, bu kapıdan asağıya dogru dagıian bir işık vayılışı halinde ve sistematik, şuurlu bîr surette kalabahğa sira • yet ettirildi. Bulgar milletinin evvelâ kafası dolduruluyordu. Bir kere kafası iyi doldurulursa ar<|V. kimsenin itme sme lüzutn kalmadan, istenilen yere kendili£inden yürüyeceği iyîce biliniyordu. (devam edecek) TEŞEKKÜR Cerrahpasa hastanesi operatoru Muhterem Bürhanettin ve muavinleri Dr. Galip Ziver, Hazıtn ve Mustafa Beyefendilerin yardımlarile yavrumuz Kiryakoya pek mahirane yapılan ameliyattan dolayı ailemizin derin hürmet ve alenî şükranlarmı takdim eyleriz. Hristo Ekmekçioğlu (4100) Meyva ihracatırmz 101 24 1929 104 2? 1930 85 27 1931 Kuru meyva ihracahnm ticarî müvazenemizdeki mevkii bu suretle anlaşıldıkfrın sonra asil temas etmek istediğimiz mevzua geçiyoruz. Umumî harpten evvel ecnebi memleket piyasalanna sevkohman Türkîye kuru meyvalan adeta rakipsiz bh* vaziyette bulunuyordu. Harptetn sonra bu gibi emteamtz, bilhassa kuru üzümlericniz Kaliforniya, Avusturulya, Girit ve lran üzümlerinin müthiş rekabetile karşılaşmıstır. Bundan raaada Otava konferansi mukarreratı dolayısile Avustu**alya üzümünü himaye maksadile tngilterenin gümrük kapılan üzümlerimize karsı bir derece kapatılmıstır. Vaktile en büyük müsterimiz olan Amerikalılar, Kaliforniya incir müsUhsilIerini himaye içîn incirlerimizi her sene daha az miktarda satın alıyorlar. Kuru meyvalanmızın hariç piyasalardaki vaziyetini sağlamlastırrnak icin maliyet fiatlarım aşagıya m dirmek, dahilî ve harici nakil va gıtalarını ucuzlatmak, •mallanmıza yeni yeni mahreçler bulmak gibi tedbirler arasmda meyvalanmızdan mühim bir kısmınm Avrupa piyasalanna yas olarak sevki hususu ehemmivetle derpis olunmaktadır. Yas meyva ihracatımızm son senelerdeki vaziyetini devlet istatîs • tiklerimiz * suretle ifade etmek w Ton Taze üzüm Elma. armut, Taze incir Limon Portakal Yekun Bin lira Ton 22 285 0.8 22 185 514.8 İFŞA: Açığa çıkanna, duyurma, İKBAL: İşi yolunda olma, istek, İKLTM: Yerin sıcak veya soğukluğu, şar, ülke, İKRA MİYE: Armağan, tanşuğ, İKRAR: Açıkça söyleyiş, doğru deyis, İKTİBAS: Sözü olduğu gibi alma, yaran İçin alma, İKTISAT: Artunlı oluş, tutumlu olu§, İKTİ RAN: Yanına varma, yanına gelme, yanına yaklaşma, İKTİRAN: İki yıldızın biribirine yaklaşınası, İKTİZA: Gerek, İLAN: Açığa vurma, duyurma İTİBAR: Ömek alma, korkusuzluk, İTİDAL: Orta gidlş, İTİRAZ: Söz çürütme. Eyüp 36 ıncı mektep muallimi İ. Hakkı • *• İPŞA: Yayma, meydana çıkarma, İK BAL: İstek, talih, İKLIM: Bir yerin havası, suyu, yağmuru, İKRAMIYE: Armağan, İKRAR: Suçunu söyleme, İKTİBAS: Tıpkısını yazmak, İKTISAT: Alıs.verişini bilmek, bol harcamamak, IKTİRAN: Yaklaşma, yanasma, İKTİZA: İşe yarama, İLÂN: Meydana çıkarma, yayma, İTİBAR: Kıymet verme, İTİDAL: Yavaşük, uy gunluk, İTİRAZ: Bir düşünceyi çürütme. Üsküdar 25 incl mektep muallimleri *»* İFŞA: Açığa çıkarma, açığa koyma, saklamama, IKBAL: İstek, iş yolunda, İKLIM: Bolüm dönemeci, İKRAMIYE: Bağı&lama, İKRAR: Sözleme, olaun deme, İKTİBAS: Çıkarılma, ödünç alma, İKTISAT: Yerinde harcama, korumlu olma, tutumlu olma, IKTİRAN: Yaklaşma, karşılaçma, bitim, İKTİZA: Oluru, İLÂN: Bildlrme, dağıtma, tanıtma, İTİBAR: Baolıyarak, değer, İ n D A L : Ortalama, orta olma, ortası, İTİRAZ: Çürütme, çurubmeğe çalışma, olduğunu söyleme. Üsküdar 46 ıncı mektep muallimleri *•• Biresun Hlmayeietfaline bir ecnebinin teberruu Cenevrede ismini bildirmek !ste • miyen, insanî duygularla mütehassis bir zat beynelmilel çocuklan bimaye birliği vasitasiie kimsesiz çocukların ihtiyaçlanna sarfolunmak üzere Glresun Himayeietfal cemi yetine bin tsviçre frangı teberru ettnistir. \ Tipi Dindi! ROMAN 1930 Bin lira 11 155 0,2 2 136 304,2 1931 380 6034 132 3237 9806 İFŞA: Boşboğazlık, ağızdan kaçırma, İKBAL: Yükseliş, İKRAMIYE: Armağan, İKRAR: Suçunu söylemek, İKTİBAS: Örnek almak, İKTISAT: Tutum, İKTİRAN: Yaklaşma, İKTİZA: Yokluk, yoksulluk, İLÂN: Yaymak, İTİBAR: Sayılır olmak, İTİDAL: Ortalık, yavaşlık, İTİRAZ: Karşılık verme, istememe. Üsküdar on beginci mektep muallimleri *•• n 179 3065 12 13 2616 5885 Yazan: MAHMUT YESARİ ZEKİ DOĞANOĞLU Yakında çıkacak! KAR1LER1MIZE KOLAYLIK: Yapağı ihracatı niçin azaldı ? Ticaret ve Zanire Borsasının hazırladığı rapora göre 1932 »enesinde yapağı vaziyeti eski senelere göre çok değişmiştir. Bilhassa 1913 te en mühim bîr ihraç maddemiz olan yapağı, 1932 de eski vasatilere nazartan Ijnszde 27 derecesinde bir noksanlık göster miştir. İhracatın azalmasma başlica sebep, memleketimizdeki yerli mensucat ve kumaş fabrîkalandır. Bu fabrikalar yerli yapağılan işledik lerinden ihracat azalmış, yapağınm da kıymeti yükseimiş, geçen sene 42 kurusu bulmuştu. Son günlerin fiatı da 43 kuruştur. Geçen sene mem leketimizden 3463 ton yapağı ihraç edilmiştir. Tiftik fiatları dOzeliyor Memleketimizm baslıca ihr?£ maddekrinden olan tiftnt krizden fazla müteest>?r olmus ve geçen sene en renı v»ziyete dijsmöstö. Hukumetm b'ftiği ta. kasa hhal etmesi Bzerine fiat vüktelmiş ve stoklar birdenbire azalımştır. Bilhassa son ayiarda Rnsyaya yapılan devanjlı ihracarm onSmSzdeki mev simde de devam edecefi anlasılmak • tadır. Memleketimtzden yılan almak üzere bazı talipierm müracaatte bulunduklarını yazmıştık. Ba fnmalardan biri yılandan başka eğer varsa mühim mik • tarda kaplumbağa satm alabileceğini de bildirmistir. Bu müessesenin kam • lumbağa için verdiği fiat 50 frankla, 100 frank arastndadır ki asağı yukan bir koyun parasıdır. Kaplumbağala rın bövle rafbet görmesme sebep verem hastahğına karşı bir serum için lâzım olmasıdır. Aylık abone Hasusile vflâyetlerdeki bir çok karflerimiz gazetelerini munta • zaman kendi adresierme alabfl • mek için bizden bazı kolaylıklar is temektedirler. Ba aziz karilerin arzularıııı yerıne getırmek uzere Cumhuriyet için aylık abone usulfi ittihaz etmeğe karar verdik. Ay • lık abone bedeli yalnız Mülga Medisi Mesayih reisi Mehmet Sükuti Efendi müptelâ olduğu sektei kalpten vefat etmistir. Ce nazesi bugünkü cuma günü saat ikide Topkapı haricindeki koskün den kaldınlarak Merkezefendi kabristanına defnedilecektir. VEFAT Litte : 68 MAARİF: Bılgiler, MABET: Tapılacak yer, MACUN: Kaynamış. tatlı, MADEN: Büyümiyen parca, MARIFET: Büme. ustalık, MARUF: Bilinen, tanman, tanmmış, MASLAHAT: lyilik yolu, İş, MASUNİYET: Sağlamlık, MATBUAT: Basılmış yazılar, MAZBATA: Derlenen düşünce, MAZBUT: Ele geçirilmis, MAZERET: Eksiklik, MAZMUN: İç, MAZNUN: Kuşkulu klşi, MAZHARIYET: Elde etme. Eyüp 36 ıncı mektep muallimi I. Hakkı * * * MAARİF: Bilgiler, bilgi işlerini düzen ve kovalıyan beylik kol, MABET: Tapın yeri, kulun tannya tapınıp ondan bağış ve iyüik dilendiği kutlu yer, MACUN: Yoğuruk ve yapışkan nesne, bir türlü çocuk tatlısı, yapıların yank ve deliklerini kaj^mak için sürülen nesne, MADEN: Değlmli toprak, eritilerek türlü kılığa sokulabilen nesnelerin her biri, ocak, kaynak, MARİFET: Bilgi, zenaat, ustalık, (soytarılık), MARUF: Tanınık, bilinen, adı sanı yayık, MASLAHAT: Düzenli yol, barışıklı çığır, iş, MATBUAT: Basıklar, olaganları bütüne anlatan yazılar, düşünce ve kuruntularm kafa ve gönülden yapraklara devşirilmesile ortaya gelen toplu yazılar, başma yazı birikintileri, MAZBATA: Beylik yerlere yapılan toplu dileklerin yazıldığı yaprak, dileme yaprağı, bir işin bitiminin son sözlerini özliyen yaprâk, MAZBUT: Alınmış, ele geçirilmis, yazılmıs, kütüğe geçmiş, derli toplu, belli, duraklı, MAZERET: Engel, ayak çelen, isteğin tersine olarak çıkagelen, MAZMUN: İç, öz, anlatır, MAZHARIYET: Kavuşma, ulaşma, aide etme. Polis mektebi dahiliye 1 inci komiseri Derviş Emin Kaplumbaja da istiyorlar 150 kuruş.. tan ibarettir ve tabiî peşin olarak gönderflmek lâznndır. Bu usul idarece fazla mesaiyi icap eden külfetli bir meşgale olduğu için abonelerinin inkrtaa uğramamasmı ıstiyen karuernmzın paralannı idareye vaktinde yeti • şecek veçhile döndermekte devam etm^lerî îktiza edecektir. GOmrukteki şekerler fktısat Vekâleti, gümrükteki seker lerden bir mayısa kadar gelmiş olanlann mSrtanra sormuştur. Verilen cevapta, o tarihe kadar hariçten bir milyon kilo feker gelmiş olduğu bildirilmi» • tir. Suriyede buğdaydan alınan resim 0 P ER A Mösyo, Madam ve Bibi sinernasi Bugün A RT i STİ K sınenrısı İhracat Ofisinden : Suriyeye gönderilen buğdaylardan şimdiye kadar kıymeti üzerinden %40 ithalât resmi almırken 9 mayıs 1933 tarihindpn itibaren eayri safi 100 kilodan 33 frank olarak resim alınmağa başlanılmıştır. Buğday unundan kıymet üzerin den ahnmakta olan % 5 0 resim iki misüne iblâğ edilmiştir. Çavdar, çavdarunu, arpa, yulaf, muır ve irmik resitnlerinin tadilâtı hakkında ihracat ofisinden malumat alınmalıdır. GRAND OTEL Martha Eggerth Celecek perşembeye kadar 4036 303& Fransızca kopyesi Marie Glrry Jean DAX FLAURELLE ' Geiecek çarsambava kadar Şikago sergisini görünüz Sergiyi görmek istiyenler Galatasarayında NATTA, M1LLI Tiirk Seyahat Acentasma müracat etmelidirler. Birinci sınıf teyahat etmek istîyenlere yeni kolaylıklar.