•!aıı Camhariyet' SON TELGRAFLAC Bana kalırsa Bir cevap I İstanbul malî teşkilâtı lâyihasının son şekli Bütçe Encümeni bütün kadroyu 227 kişiye ve masarifi 570,000 liraya tenzil etti Anlrara 1 (Telefonla) tstanbul maliye teskilâtı lâyihası bötçe encümeni tarafmdan ikmal edflmistir. Bu lâ yiha, eumartesi günü Mecliste müzakere edilecektir. Lâyiha, gerek maliye, gerek bütçe encömenlerinde oldukça tadilâta uğraımşnr. Hükumetçe teklif edflen kadro mevcut tefküâtm kaldmlmasfle elde edilecek tasarruflar kısmen karsılık teşldl etmek uzere yeniden ilâveler yapılmak esasma müstenit olarak memur adedin de 302 ve bunlarm maaslarmda 639 bîn köstır Iıra bîr fazlahk arzetmekte îdi. Müstabdemin adedinde de 124 ve tahsisatlarmda 100 bra lîra fazla mevcuttu. Malı'ye encümeni tıalkın ihtiyaçlan ve bilhassa vergi adaletini temin noktasmdan olduğu kadar hazme hu • kukunun da gözetilmesi itibarile !ü • aramlo gördüğü bu teskilâtta 700 lcüsur bin liralık masrafm veni kadro tedricen tatbik edildikçe Malı'ye VekâleH blît • çesmde tedricen yapılacak tasarruflarla karsı'anabfleceçi hakkmdaki mütaleaya istirak etmemif ve Malive Vekâletile mfctereken yeni bir kadro hazıriamıshr. Bu kadro ile idare edilen memur ve müstahdemin adedi 227 ve senelik tahsisatlan da 570 bin liraya mdirilmistir. tstanbul mahallî idaresüe Ankara Be lediyesi bu maksatla kanunla te«çil edibniş olan vüâyet hususî idareleri te kaüt sandığuıa bütcelere mevdu maas tettiplerinin yüzde ikisi nisbetinde bir parayı hersene verecelkerdir. 1683 numaralı tekaüt kanununun neşrinden sonra kendi isteği veya kanunî sebepler fizerine tekaüde sevkedilen tstarbul mahllî idaresi ve Ankara Belediy«i memurlarile bunlarm yetimleri de bu kanundan istifade ederek tekaüt ve yetim maaşı alacaklardtr. Ankara 1 (Telefonla) Katf ti • caret muahedeleri akti için mfizakereye baslanmu veya başlanacak olan devletlerle ticaret muahedeleri akti hakkmdaki 1679 numarah muaddel kanuna müzeyyel 16S3 numaralı kanun lâyihası, ordu ikramiyesi kanununun jandarma hakkmda da tatbikma dair olan 1614 sayüı kanun lâyiha, Maarif Vekâletince hariçte bastınlacak mdrtep ki taplarmm ihale sureti ve khaplann ban masraflarmı karsılamak özere ihdas olunacak mektep kHapIan sandığı hakkmdaki 1612 numaralı kanun lâyihası comartesi grünü Mecliste muzakere edilecektir. Ankara 1 (Telefonla) Hazine alacatı olarak muhtelif henplara kay dolunan paralardan bazılanrun tasfiyesine dair olan lâyiha Millet Meclisine sevkedilmiştir. Cumartesi gima müza • kere edilecektir. Miiteferrik lâyıhalar tdarei hususîyelerden maaş ctlamar Haâneden alaeağt olanlar . Ankara 1 (Telefonla) Vüâyet hususî idarelerinden maaş alan memur ve rauallimlerm tekaüt maaslan hakkmdaki kannna mözeyyei olan kanan l&yihası encâmenlerce müzakere edilerek bhSrflmis ve meclis heyeti omumiyesine •evkedflmistir. Bu lâyihanm »on sekline göre tstan bu! mahallî idaresi ve Ankara Belediyeiî memurlan da tekaüt kanummdan is • tifade edeceklerdir. Bunlarm yetimle • rfne aylık tahsis edilecektir. Encthnen tarafmdan lâyihaya 23 ni•an 1336 tarihinden evvelki zamana ait vergi ve restmlerden bakaya göriilen paralar bilfilüzum defterleri doldurmakta ve memurlan meşgul etmekte olduğundan kayftleri kapahlmak özere affıni teminen Maliye Vekili Beyin muvafakatile bir madde ilâve olunmuştar. Akşam gazetesinde bizim kitap yakma müsabakasından bahseden bir arkadasımız, Vâlâ Nurettin Bey meselenin eğlence tarafına gözlerini kapıyarak ciddî tarafını şisirmiş, diyor ki: «Bu sakim zihniyeti Türkiye hudutlan içine niçin sokmak isteaıeli? Bu anket, yarının tatbikatının bir pruvası olabilir.» Arkadaşımız biliyor ki ben bu müsabakayı Fransada çıkan Vu mecmuasından ilham alarak yaptım. Hitlerin kitapları yakmasına Fransızlar kadar gülen olmamıştır. Nitekim Vu ünecmuası da «Reine nehrinin öbür tarafında çıkan bu kitap yanğınını komik bulduğunu» müsabaka ilânında yazmıştır. Ben de böyle bir anketin eğlencesini faydasmdan asağı bulmadığımı kaydetmiştim. Bu gibi araştınsların okuyucu ile kitap arasındaki miiphem ve karalnık münasebeti biraz aydınlığa çıkarmak itibarile fayda«ı da inkâr edilemez. Telâşmı ve endisesini biraz liizumsuz bulduğum Vâlâ Bey, tefekkür âleminde hüriyetten üstün hiçbir kıymet tanımıyan benim gibi herhangi bir muharririn zihniyetiIeHitlerin darkafa«ı ara»ında hiçbir yakınlık bulunmadığına emin olmalıdir. Dünyanm bütün kitap yangınlannın üstune bir tulumbaci gibi yürümeyi feref telâkld ederim. Eğer Aksam muharririnin kunmtusu, böyle bir müsabakanm kendi eserleri haklnnda verebiIeceği netice hakkmda cansıkıcı bîr «hissi kablelvuku» dan doğmuyorta cidden nafiledir. PEYAMI SAFA Bursa Halkevi köylüyü İHEM NALINA MIHINA yükseltmeğe çalışıyor Tarihin mazarratı! Köylünün sıhhatini korumak ve yaşayışını düzeltmek için var kuvvetile faaliyette.» Bursa (Husu sî) Her milletin en kuvvetli istinat noktası olan köylü; sim diye kadar bîz<fe pek ihmal edilmis bir vaziyette idi. Köy lünün sıhhati ile yaşayış tarzile yakından alâka dar olmak, onIarla doğrudan doğruya temas etmek hemen hiç bir tesekkülün baflıca isi ve vazif esr olamamıstı. Bilip tanıdığraıız bütün teşekkülleî gayelerinde; kasaba ve şehkler den baslıyarak köye doğru git meyi esas it tihaz etmişlerdi. Muhitten merkeze dogru yapılması lâzım ge len hareket ve hamlelerin da köylerlnden blrlnde sancak meras tml yapılıyor >e ha faydalı ola oarsa köylüler blr konferans dlnllyor cağını nedense sebze, buğday, üzüm ve böcekçilik giketiremiyorlaırdı. Güdülen bu yanlıs yolun son günlerde bi senenin muhtelif mevsimlerinde çı kan mahsullerin hepsile uğrasıhnası eiHalkevleri tarafmdan değiştirile rafmda çok açdc sözlerle köylüyü irsat rek doğrusunun ve en güzelmin bulunadiyordu. duguna sahit oluyoruz. Baska yerlerde Sonra her köye birer ilâç sandığı bıolup biteni bihniyorum, fakat Bursa rakılıyor ve bu ilâçlann niçin ve ne *uHalkevi; bu isin büyüklüğünü kavrayan retle kullanılacağmı gösterir birer de teskilâtçı ve hamiyetli arkadaşlarile kötalimatname veriliyordu. Sıhhat grupu yü sehre yaklastırmak için geceli günda köylerdeki hastalan derhal toplatadüzlü çahsmıya baslamıs bulunuyor. rak rauayene ediyordu. İlâçlar sunlardı: Bakmız nasıl: Asitborik, garbonat, asprin, antiprin, Buradaki Halkevi köycülük şubesi hamızılebin, tendirdiyot, afyon ruhu, anin; diğer subelerin hepsinden kalabamonyak, nane ruhu, inğiliz tuzu, hardal bk azası; bir mektep talebesi intizamile tohumu, hintyağı, gaz ben, sargı bezi, köy ve köylü islerile uğrasıyor. Bu supamuk. benin (sıhhat, terbiye, imar ve ziraat) Bir köyde mektep ve muallim yoktu. namlan altmda calışan dört grupu varHalbuki sokaklarmda yüzlerce gürbüz âve. Her cuma, köycülük komtesi ile bu çocuğ>n etrafımızda pervane gibi do gruplara mensup ikiser kişiden mürekkep heyelter sekiz on köye giderek gün laştığmı gördük. Beş yaşmdaki bir çocuğa ( Mustafa Kenudi tanırmısın?) lermi köylünün muhtelif isleri etrafmdiye ş^rduk. Basmı sallıyarak tanıdığıda görusmek ve kendilerine yasayıs ve nı söyledi. Fakat vazifesini tarif ede kazanç yolarmı öğretmekle geçiriyormedi. Yalmız resmini biliyorum dedi. lar. Bu cuma günü heyetle ben de buBiraz i>üyijkleri, pek alâ biliyorlamuf. Iundum. Gördüklerim beni cidden çok (Bizt kurtaran) diyorlardı... mütehassis etti. Her uğradığımız kÖyde Bir çocuğa da (Sen fesi bilir misin?) heyetin erkek azası, erkeklerle, kadın dedik. Çocuk basını yukanya doğru salazası da kadmlarla temas ediyordu. ladı. Fakat bir müddet düsündükten Heyet köye vanr varmaz evvelâ muhsonra aklına gelmiş gibi bize döndü ve: telif kollardan köyün içine dalarak bir Ha! ondan terlik yaparlar!) dedi.. tarama yapıyor ve evlerinde, sokakTabiî bu masumane cevaD karsısmda larmda^ tarlalarmda gördükleri nok kahkahalarla güldük. Ve büyük inkılâsanlan tesbit ederek köylü ile birlikte bımızın gelecek nesiller üzerinde uyanyapılan umumî toplantıda bu noksandıracağı hayreti düsündük. lar bfrer birer köylüye anlıyacaklan bir lsanla • misallerle izah edilerek Bütün bunlar yapılırken gözümüzün yapılacak isler notlar halinde köyün önünde bir manzara vasdı. Köylü, kenmuhtaıına bıraktliyor ve kendilerine bu disini uyandıracak, kendisine doğru yoislerin nihayet iki aya kadar yapılmış lu gösterecek her kuvvetin yardımına bulunmasım bildiriyordu. Hatta bir teşnedir. Yeter ki ona bu yolu samimi köyde köylü kadmlann erkeklerden dayetle, feragatle ve bilhassa alçak göha ziyade alâka göstererek: nüllülükle gösterenler bulunsun... Tabiatin cennet kadar güzellikleri içmde Erkeklerimiz yapmazsa siz bize yaşıyan bu köylülerin şimdiye kadar söyleyin! Biz yapanz, dediklerini isibir cehennem azabı icinde ömürleri • tiyordut. ni israf etmis olduklarını görerek a n Yapılacak isler basitti. Köy evlerinin yorduk. içleri gibi dışlannın da kireçle badana edümeM, sokaklann temizlenmesi, halâsı olmıyan e/Iere lâğımlı halâlar yapılması, her köyc*e bir okuma odası açılması, çeşme sularının yollarda ba taklık yapacak sekilde akıtılmaması, köy meydanlarma birer bayrak direği düdlerek burada sabah akşam bayrak merasimi yapılması, meyva, sebze ve ekmlf>e ariz olan hastahklarm derhal hükumete bildirmesi... Terbiye grupu da; if ve eğlence zamanlannm aynl ması ve bos zamanlarda medenî insan gibi yasanmıya ahsılması, yemek iç • mek ve giyinmek işlerine de ehemmiyet verilmesi, köylünün muayyen bir mahsule belbağlamayıp meselâ meyva, yetlfk var, olmaz... Kendîsine bütün kalbimle teşekkür ettim. Yere indiğim vakit: tnşallah hastanız iyileşir... Ben de dua edeceğim, dedi. * Ona tekrar tekrar teşekkür ederek şoförü uyuyan bir otomobile yaklastım. Hâlâ nereye gideceğimi brlmiyordum. Şoför uyandı. Otomobile bindim ve köşeye büzüldüm. Nereye gitmek istedi?im sorulunca: Bayoğluna! demisim. Ne işim var orada? Polisin en faal olduğu mıntaklarda dolasmanın sırasi mı? Fakat, midem eziliyordu. Galatada henüz bir kahve açılma • mış olduğu icin Beyoçlunun sabahcı pastahanelerinden U'rinin karanlık ve tenha bîr köşesine kapaği atmak nîyetinde idim. Galatasaraydan ileride indim ve bir Rus pastacısının ikinci katına çıkarak, benden başka hiç kimse olmıyan bir küçük salonda oturdutn. Halkevleri hiçbirşey yapmasa bile îöiriidüğü bu yolda mem'eketin en bü yük medan istinadı olan kalabahk bir kütleyi cehaletten kurtarmış ve kendilerini medenî ve hakikî hayata kavus turmus olacalrtır ki; bu memlekete bundan büyük hizmet olamaz. Musa 1 iltnem ne vakit ve nerede okumştum: Tarihin zaralı bir kumustum: Tarihin zararh bir rih dersi okutulmaması lâzım geldiği îddia ediliyordu. Bu iddianın büsbütiin yanlış olmadığını gösteren deliller karşısmdayız. Bulgarlar, Od • rînde bilmem hangi çanmizm ke mikleri yatıyor, diye tutturmuşlar, Edirneyi bîzden almağı kendilerine ateşi sönmez bir mefkure yapmış lar, bu çeşit aıçkgözlü hırslan yü zünden, kaç senedir, başlanna gelmedik felâket kalmadığı halde, içtnde bir tek Bulgar kalmamış o • lan Edirneyi Bulgaristana ilhak hulyalanndan bir türlü vaz geçemiyorlar. Gene ayni tarihî ihtiraslarla Ma> kedonyada, Garbî Trakyada, Dobrucada gözleri ve bu memleketleri ahnak için durmayıp çalışan cemi ' yetleri var. Tarihin zaranna bu, bir misal! tkinci misali de iki gün evvel baxı Yunanlı dostlarımız verdiler. 480 sene evvel, İstanbulun alındığı ve son Bizans tmparatoru Kostantin Pa leologun öldüğü gün Atinada bir takicn merasim yapıldı. Kralcılar «Kral isteriz» diye bağırdılar. Türkler, tstanbulu aldıkları gü nün yıldönümlerinde yaptıklan merasimden, Yunanlı dostlarına ve Yunan dostluğuna hürmeten kaç senedir vazgeçtikleri halde, garip de ğil mi ki, Atinada bir takım Yunanlı lar, bes asır evvelki tarihî hâdi • seleri ü\i etmek ve bu hâdiseler etrafındaki sönmeğe yüz tutmus kin ve husumet ateşlerini alevlendirmek istiyorlar Tarihte btrçok milletler büyüyüp küçülmüşlerdir; birçok devletler kâh yok olmuş, kâh tekrar canlan mıslardır. Bundan sonra da, yer yüzünde, kimbilir, daha neler olacak • tır; fakat tarihin üzerlerinden asırlar geçmiş hâdiselerini mutla • ka ihyaya açlışmak lâzım gelirse Bult garlann, yalnız, bir zamanlar hü • kümran olduklan, Tuna boylanna v« Balkanlara değil, ilk vatanları olan Orta Asya boz kırlanna da göz dikmeleri iktiza etmez mi? Büyük tskender, küçük Asyayı, Mısın, Babili zaptetıniş, Hindistana kadar gitmiştir. O halde son Bizans tmparatoru Kostantin Paleologun bh* yeniçerinin palasi altmda can verdiği gün yerine, emsalsiz bir cihangh olan büyük tskenderin 33 yaşında öldüğü, yahut ta iki bin bu kadar sene evvel doğduğu günün, yıldönümünü tes'it ederken «Kral hatta Imparator iseriıl» demek daha doğru olmaz mı? Tarihin, bazan mOletleri böyle sapıttığı görülüyor. Fakat kabahat tarihten ziyade, şifa verici bir ilâcı haddinden fazla almak suretile ken« dini zehirliyen fertler gibi, millet • lerin kendilerindedir. Milletlerin mazi ve tarihlerile iftihar etmek haklandır, fakat bu mazi ve tarihi aynen iadeye çalış • mak; ham bir hayaldir ki ona da lanları hakikatin sillesi, çok geçme • den uyandırır. Dün yenilen tokatın acısı da, uzak mazinin mefahiri gibi unutulmamak lâzım gelir. Çün kü tarih her ikisini de yazar. îktısat konferansi Amerika heyetinin müdafaa edeceği tez Nevyork 1 (A.A.) Ralph Morri«on ile Amerikan heyeti murahhasası Dünya îktısat konferamtna iştirak etmek özere Londraya hareket etmişlerdir. Çinde mütareke Muhafızgücünün Japonya 200 milyon dolar Yıldönümü tazminat istiyor Pekîn 1 (A.A.) TienTsînin resmî mambalanndan verilen haberlere göre, dün imzaianmu olan mStareke sadece askerî mahiyettedir. Murahhaslar, simdSd haJde, Seddi çinin sbnalinde bulunan arazinin Çm • liler tarafmdan tekrar isgali ile Mançen Kuo kuvvetleri meselelerini görflşmektedirler. Müzakerahn korkuldugundan az bîr muskülâtla flerlemekte oldugu g3runüyor. Siyasî mehafüdeld mtiba, Çin11 murahhaslarm umumî bir anlaşma yapmaga saiâhiyeileri olmadıgı mer • kezindedir. TîenTsm telgraftarî, Japonlarm 4 istediklermi gosteriyor: 1 Mançu Kounun tanmması, 2 Şimalî Çinde Japon harekâh masrafını korumak uzere 200 milyon dolarhk bir tazminat. 3 Japon kuvvetlerinm Lotaiyın sarkmda demiryolu fizermde kalmala • rma musaade. fey 4 Çin kıtaatanm ricat hattmın evvelce gosterüen hat olması.. Dün Ankarada parlak merasim yapıldı Ankara 1 (Telefonla) Muhafız gucâmm yıldönümü munasebetiie bu Rİin sehfr icinde tezahürat ve soor sa hasmda senl9c yapılmıştır. Saat dokuzda pivade alavı ve suVari bölnkleri, bataryalar ve alay toplanma mahaDinde kntlulanma merasimi yaprms ve bu münas^i'etle alay kumandanı kaymakam tsmafl Hakki Bev alavm tarihçes'nden bahis bir nutuk söylemistir. Saat 12 de bütun spor şubeleri sehir dahilinde gecit resml yapmis ve zafer abidesine çelenk konmus ve ba münasebetle alay zabitlerinden Şefik Bey bir nutuk söylemistir. Alaym bölükleri arasmda yapılan mSsabakalardan sonra dokuzuncu bö lük mangası soyunma, giytnmede bi rinci gelmistir. 100 metre suratte dördüncS bölükten thsan birinci gelmiştir. Taburlar ve süvari grupu arasmda yapılan halot musabakasmı üçuncu tabu run takımı kazanmıştır. 4^100 metre bayrak yansmda sövari grupu birind gelmistir. Aiafranga gureş gösterif içm yapıl nuşttr. Alaturka gâreste Haüt tbrahim 3e Nuri baskalarile güreşte kazanmı» ve aralarmdaki karşnaşmada berabere kal mıslardır. Basalüda Hüseyin birind, Mustafa üdnci, başta, tsmafl birinci, Hüseyin ikinci gelmişlerdir. Beğim, meraklanmayra o kadar, çıkmadık canda ütnit vardır, demlsti. Hatta bana o kadar acıdı ki Şehzadebaşma kadar götürmeği bile teklif etti: Belki acele ile yanmıza para almamışmızdrr. Otomobile binip te ne yapacaksınız? Ben sizi oraya a trveririm, dedi. O kadar insaniyetli bir adama benziyordu ki ona cinayetimi i• tiraf etmek ve arkadaşhğını kazanmak gibi abes ve tehlikeli arzular bile duydum . Kamyon Karaköye yaklaşıyordu. Tophane önlerinde sabahla kar • şılaştık. Gün ışığını görünce içime hafif bir cesaret dolmuşhı. Fakat nereye gideceğim, nereye, nereye?.. Karaköyde inerken elimi cebime atınca şoför boynunu bükerek bileğimi tuttu: Yok, dedi, olmaz vallahi... Kabul etmem... Bizde de biraz msani M. Rozveltin tavtiyeleri Vaşington 1 (A.A.) Dönya fch•at konferansma gideeek olan Ameri • ka heyeti, Nevyork tariküe Londaraya hareket etmiştir. Son dakOcada M. Rozveltten aeri netice almalan ve nutuklan kısatmalan hususunda talimat alrrostır. Hulâsa olarak heyetin grayeleri su olacaktır: 1 Dövizlerin istikran ve gütnrüklerm azalhlması suretile beynelmüel ti • caretin yeniden ihyası. 2 BeynelmHel bir hareketle buğday, gümüs ve baskca diğer mahsuller krymetlerinin yeniden takdiri. 3 tsçfler için yeni iş buhnak üzere hükumetlerin müstereken ve ayni xa • manda nmumi hizmetler programlarî yapmalan. 4 Merkezî bankalar vasıtasüe kredilerîn genişletflerek hususî islerin inkişafma yardnn etmek ve fiatlan yükseltmek. Profesör Malş hakkmda Arkadaşım Peyami Safa, evvelki gün profesör Malş hakkmda bir fıkra yazmış, eserlerini sonıyor, ilmî şahsiyetini araştınyordu. tsviçrede tahsilini ikmal etmiş bir arkadaşım, dün bana profesör Malşın Cenevre Darülfünununda müderrislik, ve Cenevre kantonunda Maarif Nazırlı ğı ettiğini, teskilâtçı bir darülfünun adamı olarak tamndığmı, bütün dünya darülfünunlan hakkında çok esaslı tetkikatı ve fikirleri bulundu ğunu söyledi ve profesörün yalnız tsviçrede değil, darülfünunlular âleminde idJarecÜiği, teşkilâtçılığı ile tanınmış bir adam olduğunu, bu itibarla darülfünun teşkilât ve ıslahatı için herhangi meşhur ve yük sek bir âlimden daha faydalı olacağını ilâve etti. Arkadaşımm söylediklerini bir hakikatin tecellisi için yazmağı lüzumlu Borçlar meselest tondra 1 (A.A.) «Time»» gazetesi dünya üctuat konferanst açılacağı bir orada Amerika hükumetinin borçlu devletlere karsı alacağı vaziyet hakkmda bu devletlerin malumattar olması 15zumundan bahsediyor. «News chroniche» M, Rozveltin borçlar mukavelesinin yeniden tetkikine aleyhtar olmadığını fakat kongrenin m » halefetinden çekindiğini yazıyor. Japonyanın maksadt ne imif? Vasington 1 (A.A.) Şerefme verilen bir ziyafette M. tskii, Japonyanm Çinde takip etmi ? olduğu sîyaseti an • Iatmış ve Paris misakmm, muahedelerm bozulmasmı, iktısadî boykota} yapılmasmı mfllî siyaset sflâhı olarak kanun harici ilân edibnesi lâzım geMiğini söyle mıştır. Kazanç lâyihası geri kalıyor Ankara 1 Meclise verilen yeni kazanç vergisi lâyihasının bu devrede çıkanlmıyacağı anlaşıl maktadır. Yeni Maliye teşkilâtı lâyihasının da teahhur etmesi muhtemeldir. Evvelâ arkam kapıya gelecek tarzda bir sandalye seçmiştim. Bundan maksadım, koridordan geçmesi ve beni tanıması ihtimali olanlardan da sakınmakh. Çünkü salon kapı smın kanatları yoktu. Süt, yutnurta.. gibi kuvvet verici şeyler ısmarla dıkian sonra, (bulnları beklerken, dirseklerimi masaya dayadım ve basımı avuçlarımın içine aldım. Ah, polisin elinden kurtulmak, yalnız kalmak ve müthiş hahralanmın esaretine düsmek te fena! Ka rakol, tehlike, şüphe, tehdit, korku insARi biraz oyalıyor, hakikat felâ ketinl unutturuyor. Böyle kendimle başbaşa kalınca saniyesinde anlıyordum ki en büyük düsmanım kafamdır, bu kırılasiye kafam, icinde hailelerin, alçakça cinayetlerin fMmi dönen korkunç mahfaza. Avuçlanmı şakaklarıma bastırarak pittikce artan bir ağrıyı sanki ezmeğ > çalışıyordum. MHlî tefrikamız : 78 Hep Senin İçin! SofSr fîlozof bir delflcanlı imis. Hastanın başma bir felâket gelmesi ihtimalini de hesaplıyarak beni en fena neticelere karşı hazır bulun • durmağa karar verdi ve dedi ki: 1 ölümlü dünya. tnsan her dakika ya canciğer sevdiği bir insa nın, yahut kendi kendisinin ölümüne hazır olmalı. Şoförlük te belâlı şeydir ha... Direksiyonu bir çarpıttm mı tahtalı köyü boylarsm. tn • sanm hergün her saniyede aklı başında olmaz ya, bir kere de sapıta cağı rutar. Yolda bos otomobillere raslıyorSuk. Birkaç kere tereddüt geçir Şunlardan birine atlıyayım mı dedim. Yok beğim, dedi, buradan Ka Yazan: SERVER BEDt raköye anasinm nikâhmı Uter. Dosdo&ru gidiyoruz işto... Sesimi çıkarmadım. Fakat içim den korku eksilmiş değildi. Ya ar kamızdan polisler otomobille jreliyorlarsa?.. Ya her iskeleye telefon ederek bizim kamyonu çevirtirlerse ?. En uzak ihtimallere bürünerek her an burnumun ucuna kadar gelen korkudan tamamile kurtulcnak mümkün değildi. Bazı bazı şoföre söylediğim ya Ian» kendim de manarak can çekişen babamm evine gidiyorum sa nıyordum. Fakat, onun ve Sabahatin çoktan toprak altmda olduklarını birdenbire gözümün önüne getir • dikçe manasız küçük çığlıklar kopanyor ve şoförden utanıyordum. Birkaç keret Cumhurıyet Nüshası 5 Kuruştur Abone. şeraiti* Senelik A!tı aylık Oç ayhk Bir aylık Tür(dye içîn ıçın Hariç içiB (Mabadi var) 1400 750 400 150 Kr. 2700 Kr. 1450 " 800 Yoktur