1 Camhttriyei 25 Mayıs l9?3 MARTA MAK KENNA ı Yuzlu Z Şehir ve memleket haberieri Ankarada Yeni binalar r Hilâliahmer Haf tası Hilâliahmet mektir. Bu şefkat yurduna aza olunuz. Siyasî icmal Amerikanın teklifleri Silâhlan bırakma konferansı, Fran • sa ile Almanya arasmdaki noktai nazar zıddiyeti yüzünden bir çıkmaza girmişti. Konferans bundan kurtulamadığı takdirde iki taraf bildiği gibi hareket edecekti. Yani Almanya tekrar süâhlanacak, gayet büyük olan sanayöni ağır ve hafif esleha ve mühimmat kna line tahsis edecekti. Buna karsı Fransa ile müttefikleri, A'manyayı silâhlan • maktan ve bir gün hudutlaruu tevsi etmekten men için vakit geçmeksj^n recrî tedabire tevessül eyliyecekler, yani harbe girişeceklerdi. Bu vaziyet karşı • sında cihanın iktısadî ahvalini düzeltecek iktısadî konferansm toplanmasuıa hacet kalmıyacaktı. Çünkii bütün dünya, mevcudiyeb'ni kurtarmak içm ken dı derdine düşmüş olacaktı. Bu felâkete mâni olmak için Ingüiz Başvekili Mister Makdonalt ile Ame • rikanın yeni Reiskumhuru Mister Rozvelt zâhirde miinferiden, hakikatte ise müttehiden hareket ederek müetsir bir surette müdahalede bulundular. tngiliz Başvekili malum plânı tekUf etti. Diğer taraftan gene onun eseri ilhamı olan dörtler misakı ileri sürüldü. Amerika Reisicumhuru malum beyannamesile Almanyayı yeni den iimide düşürerek Hitleri tamiri gayrikabil bir söz söyle • mekten menetti. Alman Başvekili nutkunda gayet mutedfl ve itilâfçuyane bir lisan kullandıktan başka silâhlan bı rakma konferansmdaki Alman başmu rahhasınm şimdiye kadar takip ettiği hattı hareketi değistirtti. MaJumdur ki Alman murahhası, tn • giliz plânınm ilk kısmını teşkil eden ordu mevcutlan meselesinin miirakeresi esnasında berrî Avrupa devletleri or • dularuHn bir usul ve mikyasta ohnasma ah maddenin simdilik plândan ihraç edilmesinden, bu tşin konferansm teşkil edeceği daimî komisyonda Uerde mü* zakere edilmesinde ayak diremiştir. Bu yüzden konferans müzakeratı bir çık maza saplanmıştı. Knnkü ba madde tn* giliz plânınm en mühim esaslarmdan birini teşkil ediyordu. Alman hükume tine göre konferansm asıl vazifesi silâhlan ve harp levanmmı tahdit ve tenkis olduğundan bu defaki mukavelede bu* nun esas tutulması lâzımdı. Simdi ise M. Nadolni mezkur maddenin ihracı tektiftni geri almış, tngiliz plânınm aktolunacak mukaveleye esas oTmasını kabul etmiştir. Fakat Alman • ya, ordulann bir mikyasta olması maddesinde müsait davranmakla beraber esleha ve han> levazum meselesînde müsavpt talebinde muhakkak ısrar edecekti. Konferans bu yüzden tekrar a • kamete mahkum olabiltrdi. Bundan baf ka Fransa, silâhlan bırakmadan ve a za'tmadan evvel devletlerin emniyet v< selâmetmin herhangi bir tecavuze karst Amerika da dahil olduğu bütün büyük devletlerin zamân ve kefaleti altma aluv •nasmda sonuna kadar ısrar edecektir. Fransa silâhlann biifiil ve hakikî surette azaltılmastnm roüessir bir kontrola tâbi tutulmasında dahi ısrar edecektir. Amerika Reisicumhurunun, malum beyannamesinden sonra verdiği tali • mat üzerine konferanstaki Amerikan murahhası Mister Nonnan Davis taarruzî silâhlar ilga olunarak Almanya ile diğer devletler arasında biifiil müsa vat tesis edilmesini, silâhlann üga, tenkis ve tahdidi is'erinin konferans tara fından teşkil edilecek daimî bir komiı • yon tarafmdan iyice kontrol edüme • sini, tecavüzün izah olunmasmı, böyle bir tecavüz vukuunda milletler arasmda yapılacak istisareye Amerikanın iştirak eylemesini teklif etmiştir. Amerika bu amelî tekliflerle Avrupa islerine kanşmağı kabul etmiş, Almanya ve Fransanın şimdiye kadar ayak diredikleri noktalarda burjan tatmin edecek azamî taahhüt altına girmiş oluyor. Cenevredeki silâhlan bırakma kon^eran • sının, cihan iktısadi konferansrauı Londrada toplanmasmdan mukaddem müa bet bir surette neticelenmesine artdt bir mâni kalmamtşhr. Yalnız Avrupa dev • letlerinden bazılarmın silâhlan bvak • mak ve sulhu muhafaza etmek işlerinde samimî davranarak tefemıat kabüm den işler içm müskülât çıkarmamalari şarthr. Çevıren: AB1DIN DAVER Ben de araba ile beraber gitaem olmaz mı? Bu ruretle kimseye sormadan çiftliği kolayca buluruz. Sayenizde atncamı görmüş olurum. Bunu yaparsanız çok iyi olur. Size çok mînnettar olurum. Marta Brugese giderken askerî üniforma giyerek Müze, kütüpane ve hapitüysüz, beyaz tenli bir Alman neferi olmuştu... sane binaları nasıl olac * sinin malı olsa gerekti. Çünkii ce • keti kısa, pantolonu uzun ve Holdu. Bereekt versin ki güneşliksiz yuvarlak kasket, saçlarımı içine saklıyacak kadar büyüktü. Kaputla kunduralar fena değildi. Şimdi tüysüz, pembe yanakli, beyaz tenli bir Alman neferi olmuştum. Alnaan ordusunda yeni silâh altına alınan genç smıfların efradı arasında bövle kız jribi neferler pek çoktu. Sükutî arabacinin vanma atladım. Araba yollandı. Beygirlerin boynundaki çıngıraklar çok gürültü ediyordu. Arabacı asker, kısa boylu, tıknaz, palabıyıkh bir adamdı. fkide birde kara bıyıklannı elinin tersile okşuyordu. Soluk mavi srözleri manasizdı. Benim askerî rolüm, zahiren onda hiçbir hayret ve alâka uyandırmamıs olacak ki ağzını bile aç • mıyordu. Birkaç defa bisikletli jandarma kollan yanımızdan geçtiler. Hafif siiratli ile bir kasabaya geldiğimiz zaman arabacı bana kalın bir puro uzattı. Maksadını anladım. Sehir, hayli aydınhktı, sokaklarda birçok asker vardı. Nakliye arabasmın üstünde bir puro sigarasının kırmızı ateşi bunlara karsı iyi bir tesir yapacaktı. Sükutî Wîllynin yardımüe kocaman sigarayı yaktım. Bir iki nefes çeker çekmez bu adi puronun dümanı gözlerime, burnuma, boğazıma kaçtı, ökrürükler, bas dönmesi ve mide bulantısı başladı. Fakat Sükutî Wülyyi raüşkül bir mevkide bırakma mak için puroyu atamıyordum. Yalnız rüzgâra karsı tutarak mütemadiyen yanmasını temin ediyordum. Biraz sonra sönen puroyu attım. Willy bir tane daha ikram etmez mi? Herren reddettim. Ankarada yaptırılacak müze, kütüpane, hapisane binaları i • çin Avrupada tetkikat yapmağa memur edi • len Güzel San'atlar akademisı mimarî muallı • mi M. Egli bu tetkik seyaha tinden dönmüştür. Profesör Egli, tetkikatı hakProfesör Egli kında gazetecilere şu izahatı ver mistir: « Vazifem Ankarada inşa ediIecek olan müze, kütüpane ve hapisane hakkında tetkikat yaparak bir plân hazırlamaktı. Bu maksatla Viyana, Berlin, Frankfurt, Beırn, Ce nevre, Zurih ve daha birçok şehirlere giderek oradaki müze, hapisane ve kütüpane b'nalarını gezdim ve plânlarını tetkik ettim. Bu sehirler içinde en güzel kü tüpaneyi Cenevre ve Bernde gör düm. Cenevredeki Cemiyeti Akvam kütüpanesi tamamile yeni olmak la beraber ihtiyaca kâfi değildir. Muhtelif memleketlerin verdkleri tahsisatla inşa edilmekte olan bu binaya siyasî sebepler dolayısile muhtelif milletlere mensup be? mimar nezaret etmektedir. Bu müna sebetle tarzının ne olduğu anlasılamıyor. Kendisile görüştüğüm kütüpane müdürleri bana Berndeki gibi bir bina yapmamızı tavsiye ediyorlardı. Binaenaleyh model olarak Bern kütüpanesinin binasını kabul ettim. Gördüğüm müzelerin iyi ve fena taraflan vardır. Bunlardan en çok hosuma gideni Almanyadaki Ber gama müzesi olmuştr<~. tnşa edilecek hapisanenin plânı hakkında bir karar vermek için tatbik edilecek ceza sistemini bilmek lâzımdır. Mahkumlar tarlada ve yahut başka bir yerde çahştınla cak olursa bina da ona goVe inşa edilmelidir. Avusturyadaki hapisaneler, içinde akar sıcak ve soğuk suyu bulu • nan ve her türlü istirahati cami höcrelerden müteşekkild'ir. Mahkumlar bu hapisanede kendi evlerinden daha rahat oturabilirler. Buraları insana adeta muntazam bir otel odası htssmi vermektedir.» Balkan Ticaret ^ Türk şefkati de Odası toplanıyor J baş Yarmdan itibaren biifiil işe başlıyor Balkan Ticaret odası iç na iştirak etmek ü?ere şehrim'zde bulunacak olan mu>*ahhasların he men heps; bugün îstanbula geleceklerd'r. Dün yalnız Sırp murahhaslarından M. Marodiç gelmiş ve Tokatlıyana misafir edilmistir. Bir kısım murahhasların bugün geç vakit gelmeleri ihtimali düsü nülerek ilk toplantınm ya<ın öğle den evvel yapılması takarrür etmiştir. Bu içtimala Balkan Tcaret odası filen de kurulmus ve faaliyete geçmiş olacaktır. Odanın şimdiye kadar olan idare heyeti daha ziyade bir heyeti mütesebbise mahivetinde idi. Bundan sonra Balkan Ticaret odasınm gene merkez bürosu İstan: bulda olacak, d ğer beş memleket te de birer şubesi bulunacaktır. Merkez bürosunda kâtibi umumilik vazifelerini Abdülhak Sinasi Beyle Balkan devletleri murahhaslan arasından seçilecek diğer bir zat ifa edecektic. tstanbul Ticaret odasındaki Türkiye Yunanistan ticarî münasebetlerini tetkik eden komiteler dün öğleden evvel toplanarak raporlannı bir defa daha gözden geçirmislerdir. Bu komiteler rapoMarını cumartesi gününden itibaren faaliyete geçecek olan Balkan Ticaret od'asındaki Türk murahhaslanna vereceklerdir. Hilâliahmer haftası bugün lıyor. Sevgilerimiz arasında kendisine adeta mukaddes bir yer ayır dığımız bu şefkat cemiyeti, sessiz Marta Alman neferi oluyor Yüzbaşı, gözlerîni yerdeki halıya dikmiş düşünüyordu. 1yi ama sizin için bir seyahat vesikası almak hemen hemen kn kânsizdır. Bu cevap karşısında fena halde meyus oldunt; fakat yesim p«k kısa sürdü. Yüzbaşı Fashuyel gülümsedi ve ellerini uğuşturarak ilâve etti: Maamafîh, gene gideceksiniz. Marta. Akhma fevkalâde bir fikir geldi. Bu ilhamm ne olduğunu ne kadar düşünseniz, behsederim ki bulamazsınız. En tath tebessümürole biraz da cilve ederek sordutn: Rica ederim. »öyleyin. Marta, Brugese Alman askeri olarak gidersiniz. Sevincimden dilim rutufanustı.. Merak etmeyin Marta* dedi. Siztn Alman askeri olmanız gayet kolaydır. Bizim askerî arabalarda arabacı neferin yanında daima bir askerbulu«duğurıu görmüşsynüz dür. Iste bu asker, siz olacaksmız. Hem fiz, ne güzel bir nefer olursunuz. Boyunuz uzun. bir pantolon* bir ceKet, bir kaput, bir de hizmet kasketi. tamam. Vallahi amcanız bile sizi hakikî bir Alman askeri sanır. Fakat yüzbaşrm, tehlikeli bir hareket değil mi, bu? Maamafîh, bana bir takım nefer üniforması gönderir ve arabacı neferin namus ve ketumiyetini tekeffül ederseniz, bu sergüzeşte atılmağa hazırun. Marta. Size en iyi arabacı neferimi, Alman ordusunun en nazik ve çn sıkı ajfrzlı askerini göndere • eeöim. Bütiin seyahatiniz esnasında, bu nefer sizinle iki kelicne bile ko nusmıyacaktır. Kendisme, giizel Martayi sağ ve salim götürüp getirmesini emredeceğim. Bu emrimi «Sükutî Willy> nin tamamile ifa edecegjne gözii kapalı yemin edebüirim. Brugeste nasıl hareket edeceğime, jizli telefon merkezini nasıl bula cağıma dair hiçbir plânım yoktu. Vaziyete ve tesadüfe göre iş görecektun. Belkî de hayatimı müdafaa için silâh kullanmam lâzim gele • cekti; fakat silâh götüremezdim. Yalmz, hastaneden kimseye gösterrfieden bir sişe kloroform aiarak ceVinıe attıtn. Kullanmasmı bilen bir kadııun ejipde bu, mükemmel bir silâh olaiilirdi. Kuvvetli bir erkeğe karsı kadin, daima zayıfhr ve böyIe bir mücadelede silâhlar gayrnnüsavidir ama kadın giizel ve zeki ise is degifir. O ffün, hastane sertabibinden de 24 saat i z i n aldim. Ertesi akşam, karanlık çokerken araba kazinçnun arka kapısına geldi. Hemen koştum; arabacı nefer yerinden atladı. Bir selâm caktıktan sonra bana biiyük bir paket uzattı. Paketi açtım. Kocaman bir çift as • ker kundurası ile bir takım fena halde eskimis ve lekeli bir nefer imiforması cıktı. Babam Sükutî Williye yardım «derek ayirdığımız fazla eşyayı arabaya yükletirken ben de hastabakıcı elbisemi değistherek nefer kıyafe tlne girdim. Bu üniforma bir kaç ki ve feci nice muharebeler gizliyen sulh rfevresinde de faaliyetten g«ri kalmıs değildir. Sefalete ve hastahğa karşı açtığımız harpte de, heran, gözlerimiz bir Hilâliahmer imdadı arıyor ve onun dakikasında yetiştiğini gö>*üoyr. Hilâliahmere ya<~dım, milli birl'ğimizi müdafaadan başka bir şev değildir; daha doğrusu kendimizi müdafaa ve kendimize yar • dım. Yurttaş! Ondan, yani kendinden yardımmı esirgeme! Hilâliah mer Türk şefkati demektur. *•* Bugünden itibaren H lâliahmer haftası baslamıştır. Bu münasebet • le bu hayır ve şefkat müessesesine aza kaydine başlanmıştır. Dün kenidsile görüşen bir muharririmize Hilâliahmer tstan bul meıkezi reisi Ali Paşa demiştir ki: < 25 mavıttan itibaren 30 mayısa kadar Hilâliahmer haftasıdır. Bu müddet zarfında vesaiti olan şubelerimiz müsamereler tertip ede ceklerdir. Her sube Hilâliahmerin gaye ve h'zmetleri hakkında halka konferanslar verecektir. Bu hafta zarfındaki müsamere ve konferanslardan ve diger propapandalardan maksat, halkımıza Hilâliahmerin kıymet ve ehemmiyetîni izah ederek aza kaydolmağa da • vetten ibarettîr.» Hafta münasebetile Yerlimallar pazarının İstanbul ve Beyoğlu şu b»lerirde F'lâl'ahmere ait birer vitrin tertip edilecektir. Hilâliahmerin faaliyetlerini ve cemiyet dahilindeki büyük rolünü halka anlatmak için gelecek seneye kadar bir HilÂl''ahmer piyesi telifi de düsünülmektedir. : Bir Beraet Çatalca müstahkem mevkii mu hasebecisi Şerif Bey aleyhindeki, suiistimal yapılmasına meydan ve • recek surette vazifesini ihmal da vası, dün Ağırceza mahkemesinde neticelenmiş, suçlu Şerif Bey bera at etmiştir. Kasabalardan ve köylerden geçtikçe nöbetçilerin «dur!» emirleri ile karşılaşıyorduk. Gelenin bir askerî araba olduğunu görünce ses çıkar mıyorlardı. Ağaçlıklar ve kurunu vustadan kalma satoların kasvetli heyulâlarile dolu olan Bruges mın • takasma girdiğimiz zaman, nöbetçiler sıklaştı, «dur!> emirleri çoğaldi, fakat Sükutî Willy: 52 inci makineli tiifek bölüğü! Diye mukabele edince geçmemi • ze müsaade ediliyordu. Masimin • gever yani makineli tiifek sözü, her kapıyı açan bir anahtardı, san ki... Fakat bir defasında iki bahriye silâhendaz neferi, ellerinde bir fenerle yolumuzun üstüne çıktılar. Willy durmağa mecbur oldu. Benim ödüm patladı. Sükutî Villynin ağzı ilk ve son defa açıldı: Budalalar! Fakat bütiin yol müddetinee bir daha, bana başka lâkırdı söylemedi. Bahriye silâhendaz neferleri, bizim şahıslanmıza pek aldınş etmediler. Hemen arabanın arkasına geçtiler ve üstündeki musambayı açarak altındaki eşyayı kanstırmağa basladılar. Sükutî Villy ayağa kalktı ve bahriye neferlerine bağırdı: 52 inci makineli tüfek bölüğüne mensup olduğumuzu işitmediniz mi be? Bu kadar yetismiyor mu? Çekilin geri, diyorum size! Bu hiddetli emri verirken gözle • rinde öyle vahsi bir parıltı vardı ki ve belinden çektiği iri tafcancasmı öyle tehditkâr bir sekilde salliyordu ki korkumdan titredim. Bahriye silâhendaz neferleri, ne yapacaklanm saşırmışlardı. Arabayı kanshrmaktan vazgeçtiler, yo lun etrafındaki karanlıklarda kayboldular. Bir tanesi tekrar gelip özür diledi. (Mabadi var) OşBeırl Çoeukları koruma yurdu Belediye tarafından Galatada açılacak olan çoeukları koruma yurdunun tamir ve tadiline, elektrik, soğuk ve sıcak su tesisatmm yapılmasına başlanmıştır. Bu işler hazi • ran nihayetine doğru bitecek, yurt açdacaktır. Kaçak tütün verip mısır almak istiyen kadın mahkum oldu Dün dokuzuncu ihtısas mahkeme • sinde, elli yaşlarında Fatma ism'n de bir tütün kaçakçısı muhakeme e • dilmiştir. Bulgar muhacirlerinden olduğunu söylüyen ve tzmitin Akmeşe köyünden olan Fatmanın üzerinde dört kilo elli gram kaçak tütün yakalanmıştır. Fatma sorgulara şu cevabı ver mi*tir: «Bu tütün eskiden kalmıştı. Fakirün. Bunu verip mısır alacaktım.» • Mahkeme neticede kendisini elh ay hapse mahkum etmiş, ancak tü tünü vererek ekmek yapmak için mısır almak istemesi cezayı azaltıcı sebeplerden görülerek cezası üçte bir nisbetinde ind'rilerek dört ay hapse ve 18 lira elli kurus para cezasına karar verilmiştir. Muhakeme için köyünden gelmis olan Fatma, karardan sonra tevkif edilerek hapisaneye götüırülmüştür. Bulhane mflsameresi Şirketi hayriye tarifesi neden şikâyeti mucip oluyor? Dun, Şirketihayriye Heyeti teftisiye reisi Izzet Beyden su mektubu aldık: «16 mayıs 933 salı günkü nüshanızda tarifelerimizden sikyet eden îki mektup neşredilmis. Bir fena tesadüf eseri olarak geç kalan aşağıki izahatı erzediyorum: Tarifeyi yaparken bütün bü • yük müessesattan ve tabiî başta hükumetten devam saatlerini sorarız. Geçen eseneler bu saatler sabah 9, akşam 6 idi ve tarife de buna tamamen uygun ve her sınıf memurlar memnun idi. Bu sene biz taHfeyi tatbika başladıktan sonra hükumet, devam saatlerinn değiştirildiğini, yani yarunşar saat evvele alındığını bildirdi. Sefer tertibatı bizde çok ehemmiyetlidir. Ve bir iskelenin amele, talebe, esnaf, memur birçok sınıf sakinlerinin ihtiyaçlarını, herkesi mümkün mertebe memnun ed*ecek şekilde bir tertip içine almak gibi cidden biiyük güçlükler, müşküller ve karışıklıklarla doludur ve her cüzü az veya çok diğerlerine bağlıdır. Birinde bir tebeddül, bazan, bütün tertibahn değişitirilmesini icap ettirir. Bahsolunan seferler de o nevidcn dir. Binaenaleyh hükumetin iş'arı üzerine maalesef bir şey yapama • dık. Tarifeyi halile tatbikte devam mecburiyetinde kaldık ve bu yüz den o haklı şikâyetler vukua geldi. Fakat izahatımız anlatır ki bu işte bize kusur isnat edilemez. Yaz tarifesinde tabiî lâzım gelen şeyler yapılır.» Gülhane alttncı tıbbî müsameresine 28/5/933 pazar günü saat 17 de başlanacağından bütün doktorlar davet edilmektedir. Bir teberrö Emlâk ve Eytam Bankası ırmum müdürlüğü tarafından Verem mü cadele cemiyetine yardım olmak üzere beş yüz Türk lirası teberrü edilmiştir. Bu teberrua Verem mücadele cemiveti teşekkür etmektedir. Erenköy sanatoryomunda 2 haziran cuma günü Hilâliahmer Cemiyetinin açtıgı Erenköy sanatoryomunun yıldönümü olması müna • sebetile öğleden sonra saat üçtesanatoryomda merasun yapılacaktır. tekaOt olmak istiyen muallimler İlk mektep muallimlerinden ba zıları maarif idaresine müracaat ederek tekaütlük talebinde bulun muşlardır. Bunların istidatları mu ameleye konmuştur. Yakında vekâ lete gönderilecektir. Verem Mücadele Cemiyetine aza oiunuz Verem mücadele cemiyeti farmakoloğlar birliğile temas etmiş ve şehrin her mıntakasındaki eczacı lara aza kaydetmeleri için makbuz göndermeğe karar vermi^tir. Bu münasebetle aza kaydedilecek zevatın mahallelerindeki eczanelere müra caatleri rica edilmektedir. Galatasaray talebesinin tenezzühü Galatasaray lisesi ticaret ve bankacılık kısmı son smıf talebesi yarm Yalovaya bir seyahat tertip etmiş lerdir. Seyahate Galatasarayın iz cazı iştirak edecektir. BüyükDil Müsabakamız İştirak şartları ve hediyelerimiz Müsabakamıza herkes girebiür. tcinde sayı ib'barile en az Arap, Acem ve ecnebi söz bulunan, cazip ve sevimli bir türkçe ile yazılmıs on hikâye veya nesre mükâfatlar vereceğiz. Göndenien yanlar arasından otuz lanesini seçerek gazetemizde nesredecegiz ve okuyuculanmızm da intihabiIe bunlarm içinden on tanesini ayırarak, değerleri sırasîle: Birinciye: Zarif ve iyi Bir altırt saat, markalı Gazi Osman Paşa mektebinin tenezzühü MUHARREM FEYZl Fakat: 1 Gönderilecek yazılar gazetemizin kıt'asına göre bir buçuk sütunu geçmiyecektir. (Takriben 800 900) kelime). 2 Yazılar tercihan yazi makinesînde ve kâgıtlann yalnız bir tarafına yazılmıs olacakfar. 3 Yeni türkçe kelimelerin hangi mehazlerden ahndıklan veya muharrir tarafından icat edilmiş olduğu yazmın sonımda aynca zikredilecektir. Not: Müsabakamıza yazı kabul etmeğe başladık. Bir hikâye veya nesir parçası telif etmrk istemiyenler. ecnebi veya Türk edebivatlanndan beğendikleri bîr parçayı öz türkçeye çevirip gönderebilirler. Bu takdirde hanei müellifin eserinden iktibasta bulunduk Iannı zikretmelidirler. Gönderüecek j'azılann üstünde (Dil Miisabakasi) kaydi de buIunmalıdiT. Tütün İnhisarmda 12759 liraja zimmetine geçiren memur Zimmetine 12,759 lira geçirmiş olan Kartal tütün inhisan sabık memınru Asım Beyin muhakemesine, dün, ağırceza mahkemesinde devam edilmistir. Dünkü celsede hesapların tetki • kine ait olan resmî rapor okunmuş • tur. Bu raporda suçlunun 12,759 lirayı zimmetine geçirdiği tesbit edilmistir. Rapor okunduktan sonra mahkeme heyeti muhakemenin mevkufen icrasına karar vermiş ve suçlu mahkemede tevkif edilmistir. Muhakeme suçlunun vekilinin bulun ması için başka bir güne bırakılmif • Halkevinde giizel bir karar Halkevi köycülük şubesi tarafın dan takip bürosu nam''e yeni bir büro teşkil edikniştir. Bu teşkilât civar köylerdeki köylülerin tstan bula »it işlerini burada takip etmek suretile köylere büyük yardımlarda bulunacaktır. İkinciye: Zarif ve iyi markalı bir gümüs saat, üç&ncüye: Zarif ve iyi markalt • "• miirehkepli kalem. ' •* Dördüncuden onuncuya kadar: Müelliflerinin imzasile birer kıymetli tser hediye edeceğîz. Beynelmilel cerrahî kongresi Kahirede eylulde topianacak beynelmilel cerrahî kongresine Türk operatörleci de davet edilmişlerdir. Gazi Osman Paşa mektebi senelik tenezzühiinü Heybeliadada yapmıştır. Tenezzühe 600 den fazla talebe iştirak etmiştir. Adada bir çok eğlenceler ve spcr müsabakaları tertip edilmif ve kazananlara hediyeler dağıtılmıştır.