Cumhartyet' SÖN TELGRAFLAO Amerika İtalya iîe de müzakereye başladı Gümıük mütarekesi fikri ilerliyor, Fransa mütarekeyi kabul edeceğini bildirdi ' Va«ington 3 (A.A.) ttalyan MaKye Nazın M. Yung kendisini Nevyorka getiren vapurun yolda gecikmesi yüzünden M. Rozvelti görmeğe ancak dün akşam gidebilmiştir. M. Rozveh ile M. Yung arasında yapılan bu ilk konuşmada bilhassa gümriik tarifeleri mütarekesi görüsülmüstür. M. Rozvelt Fransa ve tngiliz ve Arjantin murahhaslarile yapbğı mülâkatlar hak* kında M. Yunga malumat vermiştir. Gümriik tarifeleri sahasmda bir mötareke yapılması teklifini ttalyatıra kabul edeceği zannolonmaktadır. Vaşington 3 (A.A.) Fraroız elçici dünya iktısat konferansı toplanmcıya kadar gümriik tarifeleri hakkında bir mötareke yarjı'masma, bn mütareke mukavelesine dolarm ve tngiliz lirasınm kıymetten düsmesine mâni bir çare olarak gümriik resimlerinde baa değişiklikler yapılmanna imkân verecek bir madde ilâvesi fartile Fraiuamn razı olduğuna Hariciye Nezareti müsteşarma bOdir miştir. rük tarifeleri mutarekesî hakkında yapbğı beyanatta dolann kıymetten düs • mesine mâni bir çare olmak üzere gümrük tarifelerinde değisikukler yapümasmı mümkün kılacak bir maddenfn mütareke mukavelesine derç ve ilâvesine Amerikanın hiç bir îtirazda bulunmıyacaemı bildirmîstir. Budda hakkında bir eser « Kimim, neyim, nereden gelip nereye gidiyorum, bu hayat ve mükevvenat nedir?.. Işte önünde mütehayyir kalınan muazzam muamma budıır.» Rus ihtilâlmden sonra beyazlaria kızıllann cidaünde Siberya'dan bir kur tulus çaresi bulabflmek için kendUmi Moğolistan dağ ve ovalarına vermis o • lan Polonyalı bir mühendisin dikkat ve ibreti calip uzun sergüzesti içinde Budda dintnin Moğollar arasındaki mevkii en ziyade merak tahrik edici miişahede ve hikâyelerle yazılmısbr. Budda dmi zamanla bir çok tagayyürlere uğratıl mıs olmakla beraber bazı mabetlere ve bazı eşhasa müteallik olarak verilen malumat ve tafsilâtta bir takım esashnoktaların sezllmesi mümkün oluyor. Kubilâym dahi kabul ettiği bu Budda dininin her halde tetkike lâyık bir mevzu olduğunda şüphe yoktur. Haydar Rifat Beyin nefrettiği Budda iaknli kttap hiç ohnazaa bizim için biraz yukanda arzettiğimis aebepten dolayı tam zamanmda gehniş bir eser oldu. Onu dikkatle okuduk. Haydar Rifat Beyin Buddasmm Edwar Şure isimli bir muharrirden tercüme olduğu anlaşıh • yor. BeHd mevzuun ebemmiyetinden dolayı müellifin kendi eserini biraz fazla itina 9e yazuı tercümeyi az çok guçlestirmiş. Bummla beraber bu eserle Budda hakkında güzel bir Hdr edini liyor. Husosüe müelKfm zaten o yol daki füdrlerme zamime olarak Hay dar Rifat Bey Budda dininin hıristiyanlık ve ulâmlıkla alâka ve müsabehet lerine isaret eylemiftir. Kkap buhassa ba noktai nazardan çok alâka uyandı na bir mahiyeti haizdir. Zaten beseri yetin iükada taalhîk eden buluslan, belki medeniyetin insicammdan daha müessir bir teselsülle birbirine bağh gi bidir. Eski Yunanistamn bOe fikriyat itibarile Hindistana çok borçlu olduğu tesbit olunduktan sonra FUistin üe Ara • bktanda ondaa daha muahhar olarak zuhur etmif hâdiselerin Hindistana bağlanışı daha tabiî gör&lmek lâzımdn. Eğer hakikî insan medeniyeti beşerfyetm tabiat ve kâinah örten boynk sım idraküe ölçnlecekse insan şaunmun ilk esash kaynaklannı bulmak içm Hin • distana kadar çıkJtnak zarureti vardv. Hükatin esrannı anlamağa mütevecdb olan beşeri gayretlerm en yüksek dereceleri her yerden evvel ve her yerden ziyade Hindistanda yücelmiçtir denilebüir. Hkküstam uzun müddet tetkik etmis olan bir Fransı» âlhni orada buklağu hak&aderden mütehayyir olarak: Hindistanm on bin sene evveDd mazismin Fransaya istScbal ohnasmı temenni ederdim. Diyor. Haydar Rifat Bey de Buddanuı mukaddemesinde söyle soylemektedir: c Budda dmi Qe moseviKk, hnistiyanhk ve islâmlık araamda vücnhla münmsebetler tesbit edümistir. Bu dine dair tetküder diğer dinlerm bütün hü • kümleri ozerme yeni ve en esash bir projektör vazifesini görmeğe başlamn br.» Hmdistanda hükatin smrma ait derm i»tiknahlar yahuz Budda ile baslamıs degüdir. Beserin hakSd menşd neresi oldugunu bflmiyorsak ta Hmdistanda bugün dahi gıpta ile temaşa olunan idraklerin esküiği öyle üç beş bm sene ile ifade olunamıyacak kadar derin ve irak mazüere uzanır. Ne hacet, orada Buddanm ztıhuru simdiki halde m3âttan bey veya alh asv evvele irea olunmakta olup hakikî bir tetkikle Musa nm, tsanm ve sairenin bu büyük idrak ve kabfliyete nisbetle mevküeri birer naçiz telmiz mevkiidir demekte haki katen hata yoktur. Halbuki Hindistanda Himalâya sahikalarmı andıran düşünüslerin ific bashyanı Budda da değil dir. Brahma tefekkürlermin bir din üslubu De cemiyete malolusu Buddadan lâakal alü asır evvel takakkuk etmis bir keyfiyetti. İnsan kafasnun kâinah hu • dutsuz bir varlık vahdeü hahne irca edebflmek için Brahmadan da evvel on binlerce senelik bir hayat geçirmis olduğunda süphe mi vardır? Hmdistanm din bahsinde kayde sayan olan bir fazileti şuradadır ki orada uyanırsa? Çekmeceyi görürse, i«terse? «Neden boş?» diye sorarsa? tçindekileri benim aldığımdan şüphe ederse? öfkelenir de fena bir şey olursa? Ona bütün bu kansık vaziyeti nasıl anlabrdım? Nrtekim uyandı ve öksürdü. Ben hemen çekmecenin bulunduğu sandalyenin önüne geçerek durdum ve gör mesine mâni oltnağa çalıstım. Gözlerrâi açtı. Fakat beni g'. memiş olacak ki: Sabahat! dedi j Ef endim. Sabahat... Başucuna gittrm. Gözleri tavana bakıyor ve beni görmüyordu. Bir elini yorganm üstüne çıkardV 0 ç gün içinde kadavra gîbi zayıflıyan bu ele acıdım ve elimi uzatarak tuttum. Hâlâ gözlerini bana çevirmi yor ve beni görmüyordu. Sabahat, dedi. Senin oUun hep... Fakat boros... gerek Brahman dini küIUyatmı teşkl eden kitaplann sahipleri ve gerek Budda esasen hakikati görmeğe çah;mıs ve ona muvaffak oldugunu zannetmiş âlim ve mütefekkirler olup bizzat kendüerinin gaip â'eminden msanlar arasmda her hangi bir vaztfeyi ifa etmek üzere gönderilmiş olmak iddiahuı yoktur. Hmdistanda, ihata olunduğu muazzam esrar karsıstnda doğru düşünmek, doğru görmek gayretinde olan bir ta • kım büyük adamlann sÖzleri ve hare ketleri büâhare âciz ve cahü beseriyet tarafından az çok hurafelerle kansık birer din halme irca olunmoştur. Bu hâ • diseyi az çok peygamberlik iddiasında bulunmuş olan diğer zatlann hayatlan etrafuıda ve bilhassa mabadinde de gorebilfriz ama bilhassa Hmdistanda meselâ Buddanm hayah etrafında ha • lrikat tamamen bundan ibarettir. Bu adam strnna erilecek hakikatin azameti ile beseriyetin aczi, gafleti, sefaleti ve ıshrabı önünde hayrederin en buyuğüne uğramıstır. ZavaHı kısaniann hayatlarında acınılacak nokta da o zaman ve bu zaman bilhassa budur. Kimim, neyim, nereden gelip ne • reye gidiyorum, bu hayat ve bu mfi • kevvenat nedir? tste o gün ve bugün önünde mütehayyir kalman muazzâm muamma budur. Bu muammaya akla yakm cevap ve rebflmekte cidden büyük hüner ve marifet vardır. Beserin hakikî medeniyeti ba sahadaki idrakinkt derecesme tâbi > dir. Budda samanında ne anlaşılnnş • tı, simdi bilinen nedir? Üzerinde hay retlerle doroiacak mevzo. Buddanın haldkî adı Siddaratadr, ve ba bir hükümdar oğludur. Hakltati anlamak askSe tacını, tahhm, ailesmi ve memleketini bnrakra kaçtığı zaman mensup olduğu kavim ve kabüeye nisbetle Şakya • Muni adnu abnıstk Dağlarda ve ormanlarda on senelik bir inziva hayabnı takiben hakikati ögrenip geriye döndükten sonra Budda unva • nmı aldı. Zaten hintçe Budda hakitati bilen, âlim ve münevver demektir. Buddanm baluşanda Hindistanm o zamana kadarki anlayularma nisbetie biz pek büyük bir yenilik görmüyomz ama kendi anlav laruu ifadede o kadar kanaatle, o kadar askla, o kadar mu habbetle yüksektir ki caba simdiye kadar dünyaya onun topuğuna yetisebilecek kaç büyük şair gelmistir, diye kendi kendimize soroyonr*. BBâhare zavafh msanlar tarafmdan peygamber yapılan, hatta peygamberlik derecesmde bnakılmayıp ülâhiyet derecelerine yükseltüen Budda esasen buyük bir haldm ve yöksek bir saâr, yani sadece bir însandır. Hatta kendi samimî kanaati budur. Omn anlayısma göre zaten msanlığm ba derecesi büyük bir paye dir. tki sey ona kuvvetie isgal etmis tir: Beserıyetm sefalet ve ıshrabı, muhitin ve mükevvenatm meçhultyetL Bu meçhulü imkân haddinde ortadan kakhnr • ken yerlerde sürimen bu sefîl beseriyete fmdat edebOmek: tste bu hk Buddaya nihayetmz bir sefkat ve muhabbet kaynağı ohnuş ve onu anhıyumın yüksekH ği msbetmde daha ziyade msan kJrmsbr. Şu hikâyeye bakm: «Bh gün brr kadın geldi. Çocugunu yılan soktuğunu söyliyerek bir ilâç istedi. Budda kendisine bir parça karahardal bulmasını söyledi. Fakat bunu eski öyle bir evden alacaksm ki, dedi, orada baba, ana, çocuk ve hizmetci ö'memis olsım. Baygın çocuğu kollannda, kadm, evden eve kostu. Kimse karahardalı esrrgemiyordu. Fakat Slüm felâketi görmemiş böyle bir ev bulamıyordu. Birinde baba, öbüründe oğul, ötekinde kız ölmüştü. «Kadm yeniden Buddaya geldi' • . Evlâdım ne bir şey yiyor, içi yor, ne gülüyor. Onu dere kenannda bağm içîne bıraktım, ve serin ayaklanna kapanarak derman aTamağa geldim. ölü vermemiş evi nerede bulayım1 BaIlkönce bir şey anlamadım. Susuustu. Boroş?.. Nedir bu? öksürdü: ' Su! dedi. * ' Vermek üzereydim. tstemem, dedi. Hep tavana bakan gözierinin içi kıpkurmızı idi. Tekrar elimi uzat tnn ve elmi tuttum. Gene baısladı: Sabahat. Rahmetlinin yadîgândır o. Dokunma ona. Ansızın hatırladım. Babam annemi aldığı vakit ona bir boroş hediye etmişti. Annem ona çok sever, takmaz ve mukaddes bir şey gibi saklardı. Galiba o da çekmecenin içinde idi. Tüylerîm ürperdi. Ne oldu bu çekmecenin îçindekiler? Boroş ta mı gitti? Babam gene gözeirini kapamıştı. Anlaşılmaz bir ikî şey daha söyledi. Sonra uyumağa VP çabucak horlamağa başladı. (Mabadi var) fHEM NALINA MİHINA Bulgaristanda Kaybolan Türk gazetecileri Bulgar Ajansı verilen haberi tekzip ediyor Sofya 3 (A.A.) Bulgar ajansı bildiriyor: Bulgaristanda bir takım Türk gazetecHerînin kaybolduğuna dair tstanbulda çıkan «Haber» ga zetesinin verdiği malumat doğ ru değildir. Bulgar mehafili meıkur gazetenin Bulgaristan hak • kında verdiği haberlerin umumiyetle doğru olmadığını teessüfle gör mektedir. Sancaksız ordu inemalarda ve resimli gazete • lerde her gün görüyoruz: Jeneral Gouraud, bir Fransa alayına merasimle »ancak veriyor. Sinyor Musolini, ttalyan hava kıtaatmm bayrağuu öpüyor. Her Hitlerin önünde resmi geçit yapan Alman ordusunun başında eski ve yeni alay sancaklan dalgalamyor. lsmet Paşanın şerefine Moskovada yapılan büyük askerî merasimde yüz • lerce Sovyet bayrağı, Yakup Kadrinin dediği gibi, Volga olmuş akıyor. Bir kaç gündür tstanbulda askerî meratim yapıhyor. Askerliğimizin bugünkü ve yannki Utikbali olan gençler Harbiyeden orduya, Liselerden Harbiyeye geçiyor. Ecdadunızm alh yesüli bayrak* lannm dalgalandığı, tarihî GüBıane parkmda, muzaffer cumhuriyethnizin timsali olan Taksim abidesi karşumda yapılan bu merasimde her şey vardır > yalnız bir şey yoktur: Sancak! Ben, ba eksiği kaç senedir, her resmi gecitte görüyor, alay sancaklannm hasretini içimde hissediyorom. Cumhuriyetin ilânından sonra tabödir ki, üzerlerinde sırmalı padişah ar * malan bulunan Saltanat devrinin alay sancaklan, cumuhriyet kıt'alarmtn başı üstünde vatanı ve Türklüğü temsil ede* mezdi. Onun için saltanat gibi saltanatm alay sancaklan da ilga edödi. Fakat, o vakfttenberi on bir sene geçti, on bir senedîr alaylanmız sancaksız... Dünya* nm hiç bir ordusu, sancakstz değildir* Orduda sancak vatanm, milletin, d e v letin bir timsalidir. Asker, onun gölgesl altmda and içer; asker onun gölgesi al> tmda carpısır; asker zaptettiği yere Ona dikerı asker, bir felâkete oğrarsa ilk önce ona düsmana vermemeği dfişanür; nihayet, asker, onun gölgesi altmda gazi veya şehit ohır. Sancak, canlı ve ateşli bir gSz gibi alaylara zaferin yolunu gösterir, sancak« vatanm kendisi imiş gibi askerlerinm başı üstünde dalgalamr; onlaria hemhal olur, en sıkmhlı anlarda süngülerin özerinde bir ümit güneşi gibi yanar, en zof hücumlarda onun bir bakışı ySreklerl tutuşturur, asker* fevkalbeser bir kudret verir. Sancağının altmda harbedoi asker, vatanm kendisine baktığmı hi«sederek hârikalar, mucizeler yarabr. Sancağuu seven ve ona selâmlamalî istiyen bir Türk «rfatile gözlerim het ^üğü kıt'anın üstünde şanh sancağın anyor. Bir zamanlar, alay sancaklan için galiba bi» müsabaka açdmış ve bazı nümuneler yapılmıs, hatta resimleri gazete sütunlarma kadar geçmîştL Bunlann bazılan çok sevksiz ve çirkin şe> kil'erdi. Fikrimce al atlastan beyaz ay yıldızh, bpkı bayrağunız gibi, bir sancak yapmak ve etrafma sırma saçak geçirmek kâfidir. Çünkü, bayrağımızdan daha güzel, daha sevimli, daha cana yakm bir sancak yapmak îmlrfrnmı ta* savvur etmiyorum. ' Kahraman askerlerimizra saflan Bt> tünde vakur ve muhteşem sallandığmi görmek ittediğimiz muzaffer sancağtmızın, bir an evvel, büyük merasimle alaylara verildiğini görmek, en büvük bir emel ve en samimî bir temennidir« Gümriik tarifeleri ve Amerika . Fransa mütarekeyi kabul ediyor Hariciye Nezareti müsteşanntn beyanah Vasmgton 3 A (.A.) Amerikan Hariciye Nezareti müsteşan M Filips, M. Norman Davisin dünya iktısat konferanteldif etmeğe memv edild<'Sİ *tSm Vasington 3 (A.A.) Hariciye Nazm M. Hull beynelmilel tkaret oda smm Amerikan şubesi tarafından verilen bir aksam ziyafetinde şu beyanatta bulunmustur: « KömSr tarifeleri sahasmda itir dal noktasma dönmek yohmo bütim dünyaya Amerikanm göstermesi lâzım gelir.» M. Hull müfrit bir infiradın dünya «ulhu için büyük bir tehltke olacağı tu, Amerikan hükumetinin gümriik resimlerinin kaldınlmasma yahut simdi den asağı bir hadde bulunan nisbetTerin fndirilmesine deği fakat tahammül olunabuir, makul ve mutedil tariflere taraftar olduîhmu söylemiştir. M. Hull M. Rozveltin gümrük tarife leri hakkmda kongreden genis salâhiyetler isrtyecesTni ve d*hilî vaziyet hak • kmdaki görüs ve dUsünüşlerini etraflı surette anlatmak için persembe akşa • mı beynelmilel ticaret odasmda bir nu» tvk sövlivece$mi bildirmistir. Radvom hırsızlıjı Roma 3 (A.A.) Bolonya ga zetelerinfn verdikleri bir habere göre Mussolîni hastahanesinden yüz binlerce Iiret değerinde radyom çalınmıştır. 6uraba hastanesi memurlarının baremi Ankara 3 (Telefonla) îstan buldaki Guraba hastahanesi dok " torlan ile sıhhiye memurlannın ba~ rem cetveli Evkaf bütçesinin mfl zakeresi eınannda nazan dikkate alınmak üzere Basvekâletten Mecli se gönderilmistir. Cetvele göre hastahanenin 12 doktoru yedinci dereceden, 55 lira aslî maaşlı baseczacı 40, diğer iki eczacı 35 ve 30, hem şireler 14 lira mac/h olaeaklardır. «»muoHflllllllffllffllBllllllllllllllinilllHIIIIIlMBiiMm Hükumetçe Yıktınlan binalar Hükumet Meclise yeni bir lâyiha gönderdi Ânkara 3 (Telefonla) Hükumet tarafından imar maksadile veya resmf binalar yapılmak üzere yıktınlan binalar hakkında Maliye Vekâletince hazırlanan lâyiha Meclise gelmîstir. Buna göre 1330 »enesinden itibaren ba »uretle hükumetçe yıktınlan binalarra sahiplerine bunlann yıktrnldığı tarihlerde alelusul te»bit edilen kıymetleri nisbe tinde tahvil verilecektir. Yıkılan mallanna mukabil kendilerine mesken tah*is edilip halen bunlan işgal edenlerin borçlarile evvelce kendilerine tahtis edilen yerleri bihnüzayede aatın alanların taksit borçlan bu tahvillerden mahsup edilecek ve fazlası tah»U ve satış tarihinden itibaren 20 taksitte istenecektik. Tahviller devlete ait «mvalin satışlarında başabaş kabul olunacaktar. ' Beiediyeler tarafından yıktınlan bînalar hakkındaki ahkâm bondan müstesnadır. Yeni Şurayı Devlet lâyîhası Ankara 3 Adliye ve Dahiliye encümenlerinden mürekkep muhtelit encümen yeni Şurayı Devlet Iâ yihaaını tetkik etmekte ve evvelâ prens'pler görüsülmektedir. Hüku * met reisinin Şuramn tabiî reisi olmasını, muvazzaf reisin ikinci reis unvanını almasmı, vekillerin de tabiî aza added^lmesini istiyenler vardır. Şura azalığı için hükumetin meclise namzet göstermemesi kararlaştınl * mıstır. Hitler neler Yapacak? Alman Başvekilinin yeni ve tnühim bir nutku Berlin 2 (A.A.) Volff ajansı bildh'vor: Basvekfl M. Hitler, dün Tempelhof meydanmda söyleTSği büyük nutkunda Almanyanm kalkmması için ilk sene plânmı ankttmısbr. Bu nutuk meyantnda toplanmış olan bir buçuk mflyonluk bir halk kütlesile, Reich hüku • meti azalan, Reîchswehr ve Alman hükumetleri mümessilleri, sefirier heyeti bütün Alman ve Avusturya amele murahhaslan dinlemişlerdir. Basvekil demiştar ki: c Smıf mücadelelerinin bir remzi olan bir mayu günü Alman mflletinin kalkmması, terakkisi ve birujH remzi olacaktv.» M. Hitler, Alman nHOetimn siyasî istıraplanndan bahsederek mflletm dahilî mücadeleler içinde bütün hayatî kuv vetlermi eritmif olduğunu ehemmîyetle kaydettikten sonra bütün milletin müttefikan yardımile tahakkuk edecek olan programmm muhtelif noktaiarmı bildirmiştir. Bu noktalar şunlardır: Bu sene mecburî iş hizmetmin konulması, hususî tesebbüsün iktısadî hayatta kurtanlması, ve butun iktısat haya • tmın esası olmak üzere Alman, koylü Ankara 3 (Telefonla) Cenevrede smıfmn terfihi. 931 martında imza edilen yol işaret Basvekil işsizlik meselesmin ehemmilerinin birlestirilmesi beynelmilel mu • 1 yetini kaydederek issizligin her vasıta kavelesinin tasdilri hpHf"*» " lâyiha 3e iş bulmak suretüe ortadan kaldınlMeclise gelmistir. Mukavelename eskiden mevcot yol işaretlerinin nihayet beş ması lâzım geldiğini söylemlsnV. Gene aene sarfmda beynelmilel sisteme irca Schsadî kaBnnma programında Başvekü simdiki faiz miktarlannm da değişHrilmı ve yeniden yapılacak olarJarm m» kaveleye göre yapümasun muUzammm mesi lüzumuna kanîdir. Nihayet Al dır. manyanm umumî siyasetine temes eden, M. Hitler Ahnanyanın sulh arzusunu bir defa daha teyit ettikten sonra demistir ki: Fakat harice kafî olarak deytAnkara 3 Dahilî istikrazm Brinci m'z ki: «Siz hiçbir zaman bizim boytertip hisse senetleri ancak gekcek sene numuzu eğemezslniz. Tekrar kuv • sahşa çıkarüacaktır. Birinci tertipte yavetlenen Alman milletini artık müyıijmljif histe atnvit içkt nrînci tertibin savat hakkmdan mahrum etmeğe çıkmasmı bekliyeceklerdir. Adlî te$kilftt tedricen rapılacak Ankara 3 Yeni adlî teskUât kanununun tatbikah dört mtyon liraya ihtîyaç göstermekte »Iduğundan bu paranm senelere taksimi suretile tedricen yapılması düaünül • mektedir. Ankara 3 Bütçe encümeni tetkikatım bitirdiğinden bütçe cet velleri, mazbata ve merbutatı baskıya verilmiştir. Haftaya mecliste müzakerelere basalanacaktır. Bötçe müzakeratı Halk Fırkası llmumî idare heyetinin içtimaı Beynelmilel seyröseferişaretleri mukavelesi Ankara 3 (A.A.) C. H. F. Umumî idare heyeti bugün toplandu Sam sun, Erzîncan fırka idare heyetüe kasa reislen'rtin yeni intihaplan tetkik ve tasdik edüdi. Yoklama yapılacak intihaplarla bu yoklamanın nerelerde nasd yapılacağmı gösteren talîmatname muzakere ve kabul olundu. Kütahya vilâyet umumî meclisi encümen intih'Jiı etraftnda fırka vaziyetini tetkOc için oraya gidip Re'miş olan Esat Beym raporu görüsüldü. asla muvaffak olamıyacaknmz.* Amele s'ndikalarının îâğvı ikinci tertip dahilî istikraz hisseleri Beırlin 3 (A.A.) Dün sabah amele sendikaiarma karsı yapılan seri ve siddetli bh müdahale ile amelenin Marksist sendikacılığından kurtanlması hareketi başlamıştrr. Sendikalara ait bütün binalar ve bankalar polis teskilâtı tarafından ifgal olunmuştur. Amelenin menfaatinden ziyade kendi menfaatleri için çalısmif olan Marksist sendikacıları hakkında hususî tedbîrler almmış ve bunlardan 50 si tevkif ecFiImiştir. zihnime musallat olmuştu. Uykum kaçtı ve dirildim. Şunu gidip yukandan alsam?.. Gayrimtiyarî yerimden kalktım, odadan yavaşca çıktım, sofada biraz durarak etrafı dinledim. İçimde büyük bir sıkınh ve kocku vardı. Nihayet küçük odaya çıktım, çekmeceyi aldım ve babamm odasına getirerek bir sandalyenin üstüne koydum. Gözlerimi üstünden ayır mıyordum. Ona bir anahtar uydurmak hatınma geldi. tğildim ve anahtar deliğine baktım. Elim de kapağa gitmişti. Biraz kaldurayım dedrm, kapak açılmaz mı? Çekmece kilitli değilmiş ve içerisi de bomboştu. Evet, bombo?! Bir iğne bile yok. Hayretle doğrulmuştum. öyle bir şasaladım ki oraya buraya koşmak istiyordum. Babamm karyolasmdaki somya gıcırdadı. Korku ile o tarafa baktım. Babam yatakta dönüyoardu. Ya Millİ tefrikarmz : 50 Yazan: SERVER BEDt Hep Senin İçin! Onu kucağıma aldım ve ta asağı kattaki odasma Kadar taşıyarak yatağma yatırdım. Titriyordu. Sımsıkı örttüm. tğilerek alnmdan da öpmüştüm. O da... beni yanağımdan öptü. Tavaşça odadan çıktım ve babamın odasma girdim. Uyuyordu. Bir koltuğa uzandım ve ben de, birden bire, bütün vücudümde nîhayetsiz ,bir yorgunluk duydum. Gözkapaklanm ağırlasmiftı ve birer kurşun perde gibi gözlerimin üstüne iniyordu. Artık bir sey düşünmekten zi • yade bir takım hayallerin kendi kendine tıralanmalarına, belirip aönmelerine suurumu tesiim edi yordum. Artık, babamdan, Hicrandan ziyade Sabahatin hayali sık sık diriliyordu. Ben çekmeceyi kucak larken onun kopardığı çıglık, mindecin üstüne düsmesi ve kıvranması, o anlarda geçirdiğim korkular, duyduğum merhamet, ve onu kucakla dığım zaman vücudünden etime geçen sıcakhk ve yumusaklık duygusu hep hatınma geliyordu. Fakat, yavaş yavaş, tekrar çekmeceyi dü•ünmeğe basladım. Niçin Sabahati yatırdıktan sonra çekmeceyi alıp bu odaya getirmemiştim? Fakat anahtar onda. Ne zacan var? Çekmece burada dursun da! Sonra içimde yeni bir mesele doğdu. Birdenbire dikkat ettim ki Sabahat, hep bu çekmece yüzünden fenalık gecirdi. Tam ben çekmeceyi alırken sinir nöbetine tutulmuştu. O buhran sahte değildi, fakat hakikî olmakla beraber, gene vicdan azabma, kockuya benziyordu. Tekrar mahut çekmece na senin evlâdın ölü diyorlar.. Buna inanırsam çıldıraeağım. « Kardeşrm! Göriryorsun ki bu derdi görmemiş bir yer, yurt yok! Her» kes tarafından paylasılan dert bir kişii ye daha az düser. Sana bir deva olsay» dı bütün kanımı yoluna heder etmeğe hazırdrm. Metin ol, git çocuğunu göm)..> Beseriyetin Bbrabma Budda kadar ortakhk etmtş az msan vardır. Onun teselli noktalan, bulduğn hakikat nirengileri rfluhakkak tsadan, Mosadan ve emsalmden çok yüksektir. Bir kere Budda zaman ve mesafe mefhnmlanm çiğneyip geçmistir. Hudutsuz bir kâinat ?çinde en yüksek son tahlü fOhakîka ancak bu neticeye müncer olabüir. Sonra Mirvananm ebediyetinde saadet bulmuştur. Haydar Rifat Bey Mirvanayı mutlak adem, kâfnatm mutlak külliyetidir, diye ifade etmis. Hayv, Mirvana mutlak varhk, yok oknan ihtimal ve imkânı olmıyan ezeB ve ebedî bir varlık demektir. Bizce Buddanm en yüksek anlayış larmdan biri buradadır. Yokluk yok tur, varlığm yok olması üıtimali yoktur. Bu hak>kat kâinabn hudutsuzluğu kadar müthiş diğer bir haldkattir. Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Abone • Senelik Altı avhk Üç aylık Bir avlık şeraiti • * » 1400 Kr. 750 400 150 Türkiy . H ari« İÇİB 2700 Kr. 1450 800 Yoktur