Sı.Hat ^nmhttrîyet '• SON TELGRAFLAC MÜLÂHAZALAR^ İki Küçük Misal! DSnkS Cumhuriyet'in radyo s3tu « nuna bakınız. Berlin'in programmda saat 24,35 te charp yaralilan, dullan, oksuzleri menfaatine bir müsamere» olduğuno göreceksiniz. Berlin radyosu bonu bir salondan nakletmisür. * Komedi Fransez ber sene, san'attan çekilen ve ahir ömürlerinde malî müşkülât çeken «thtiyar ardstler» menfa* atine bir musamere tertip eder. Tarihini şu anda habrbyamadığımız bu müsamerenin tafsflâtnu her sene Fransız gazetelerinde okuruz: Şu kadar bin frank hasılat olmus, bu para filân füan artistlere taksim olunmustur, diye... * Malul gazilerîmizin halini bnrada anlatmamıza lüzum yok. Bu biçare va tandaslar Bride bir toplanıp kendilerine yapılacak yardunı beklemeği karariasbnrlar. Teskii ettikleri bir heyet surada burada tesebb&satta bulunur. Bnmeynr, şimdiye kadar kaç taneri dişe dokunor bir moavenete nafl olabOmiftir? • Bir zamanalr fShretfle Türk sahneshü elinde tutan Otello Kâmfl bugun açtır. Kelimenin tam manasile aç. Kendisine •ağlamken bir sey yapılamıyan bu mütekait san'atkâr son bir ameliyatla iki ayagmi birden kavbetmis bulunuyor. Kâmil'in, bu zavallı zamanında hiç olmazsa kammı doyuracak bir kaç kurus verüebilmesi için, menfaatine bir musamere tertibini Dariilbedayi'den rica ettik. Oldo, olovor, derken iste 3ç avdor buna dair en ufak bir canlılık eseri bile göremiyoruz... Yukanda iki kuçuk mısaBni zfltrettiğimiz msaniyet mes'elelcrini utedi • ğiniz kadar büyGltebüir, istediginiz kadar nmomnestirebilir ve nihayet istediginiz tarafa teşmil edebilirsmiz. Bu hususta her zihin yoroşunuzda su neticeyi bulacaksmız: îşte onlar! tste biz! Son söz Kadro vak'aya rasgelmedim. Buna mukabfl ta flk makalesinden işi sahsiyata döktü. Uzun uzadıya benim ihtiyarhgımdan, fikirlerunin eskimiş oldugundan, harp sonu cereyanlanndan, harp sonu fikriyatından, benim yalnız bir ilim ve bilgi nâkili olduğumdan, kendisinin ise inkılâbımızm ve muhitimi • zin ta içlerine kadar hulul ederek oradan dâhivatte bir «inhıkion» fle tamamen yeni ve orijinal ve yarahcı nazariyeler çıkardıgmdan bahsedip durdu. Fakat ayni zamanda da benim fikirlerimden hangisinin eskidisini, hangi • sinin yerine yeni fikir geldgini, ve o esrarengiz harp sonu füdrlerinin ve cereyanlarnun neden ibaret oldugunu bir tek kelime fle tasrih etmedi; ve bu sahada pek ziyade sıkıstınldığı zaman • lar, soyledi^i soz bu oldu: «Efendi siz eskimis olduğunuzdan fikirleriniz te • bellür ve tesahhus etmiştir. Biz isek henüz pek yeniyiz, henüz oluş halinde • yiz. Fikirlerimiz de dinamik ve alâstikidir, harp sonu fîkirleridir.» Anlaşıldı ki hürriyeti inkâr, ve Istîhsal vasıtalarfle iktısat terakümlerinin devlete aidiyeti, Kadro diktatSriügü «nbi fîkir kınntılan, harp sonu fikriyah diye almrmş, ve bunlartn Türk sabasma nakli de oriîinai ve dâhiyane bir tntuib'on mahsulü «nbi rek'*m edfliyor. Vakta ki bütün bu fikirlerin, eskimiş ve köhnemiş dedikleri Agaoglu Ahmet Beyden iki kat daha köhne olduga ve tam 1847 senede rıkan komüntst manifestile mevdana ahldıöi isbat edflerek bu hususta saiâhiyet satii*bi muharririerm •> serieri intishat edfldi sıkılmak bilme • yen Şevket Süreyya Bey gario bir tavnr fle su cevabı verdi: «Zannediyorum Iri Ağaoğiu Ahmet Bey bütün bunlan bir beyaz Rus kitabmdan almısbr.» Devletin ıstikametini tavin etmek, ve yeni nes'i arkasmca sürüklemek gibi yüksek iddialaria meydana ablmıs o'an birisîn'Ti, bürünmüs oldufro. sahte flinı sebesi bu suretle yırtıhp ahl'nca, zavalh bö+Sn Mtün sootladı ve cidden acmacak yollara sapfa. Bu yoüardan birisi benim yazimî tahrif etmek ve sahte bir vedkaya dayanarak üzerime iki uzun makale fle yüklenmekb*. Benim yazdıSim cümle su rdi: «Sanki klâsk Iiberal devletler: tngiltere, Fransa, Amerika, fsvîçre. tskandrnavva mniet'*»rine dünya içmde hak vermiyoriar mı?» Şevket Süreyva Beyîn kalemînde bu cümle su sekii almısh: «Sanki klâsik Iibera^ devletler tnnitfere, Fransa, A merika ve s. Mflletiere dünya içinde h=,k vermîyorlar mı?» Şevket Sürevva Bev bu sahte vesikaya dayanarak: «Goruvor musunuz ey ahali! AJa • o$lu Abmet Bev müs^mlekecfliŞi tasvip ve terviç edivor. Bakmrz AğaoSlu müstemlekeci devlet'erin mflletlere hnrrivet ve »stikJÂl verdikİTİni yazıyor. Ey Ahmet Bev, bunu n>»sıl yazarsmnc. buna nasıl viedanımz kabul eder ilâh... bir b'rad ve poz ki yalnız panayır aktör'erine mahsusbır. Ves"V<»nm sahte oldi'fu taMatîle isbat edfldi. Cürmü meshut halinde yakalanan bu arTnm SIITK'Î de son m*kaIesinde bu hâdisevi sovle tasvir ediyor: «Ben bu cümWe haklı olarak müstemlekeci bazı mPlt'erin ken^i t»bnve»inde bulunan rmTeMeri nasıl haklanndan mahrum ettikle""nî anlatarak cevao vermeğe çalıstım. Fakat siz son yazmızda dîvorsunuz k>, ben'm m^ksadnn kendı mille*''»''ni <rhan îcind<» haktan mahrum etmed'lkVrini sÖvl«»me'kti.» Bu da bir tahriftir. Zira ben as'a boy1» bir s'nz sSv!em«"""i. P**« m;»'»»1«mden al'nmış ve tahrif edflmîş cümle yi makalemin as'mdaki metni fle vanyana getirerpk ci"n'enin tahrif edilmis old»3trnu isb«>t etthn. Tahrîf Pe itham olunsn nmVlîife dujten v»T'Me avnen hareket ederek tabrif edfldiîri iddia olıman cîîrn'«»vi ve onun muharref oldo^u sovlenilen seklini vanvana getirer^k iddianm vaki olma ^'Sını isbat etmekti. Fakat Şevket ^^f^v» hrmu yaom««>r ve yaparnaz. Çünkü cürüm vakidir, snbittir. Yapsmaimca da tahkir ve küfür vadbine dokülerek ism içmden çtk< Mnhadi 8 tneı KİSLERİ Gene mektubunuzdan bir parç» ahyorum: [Diğer sınıf insanların yorgunluğunu dinlendiren tiyatro ve sinema gibi eğlendirici yerler bize haramdır. Ayda yılda bir kere bile gidemeyiz. Evde oturup ça lışmak lâzım... Hele hastalanmjz, ailelerimizin, yahut milletin sevdigi fertler olursa, yardım edememek, eli bağh kalmakla hasıl olan acılarımız hudutsuzdur. Bu türlü elemleri diğer mesleklerle nasıl mu kayese edebilirsiniz?] Cevap: Meslektaslannız arasmda, ayda yılda bir olsun sinemaya, tiyatroya gidecek vakit bu> lamıyanlar olabilir. Fakat bunlar, boş saatlerini za • vallı hastalannın ıstrapla nnı dindirmeğe vakfetmis, ömürIerini kitap sahifelerine gömtnüş insaniyet ve ilim fedaileri midirT Asla! Günlerini, hekimlikle alâkası olmıyan bin türlü ise taksim etmis dostlarımzı siz benden iyi tanırsınuc. Bunlann arasında, tenekecilik, kiremitçilik nevin den garip garip ticaret işlerile tababeti telif edenler bile var galiba!... Bütün bu misaller goz onünde dururken muhterem meslektas * lannızın ayda vılda bir eğlenceye vakit bulamayıslanna siz da benimle beraber gülünüz aziz profesörüml Hesn sizlerin sinemaya gitmemo nize ne hacet?... Bizim perdeda gorebildiğimiz bütün sinema şehirlerini siz senenin dört mevsi • minde akın akin dolasmıyor musunuz?... ' Sinema ve tiyatro, bizim gibi fakirlerin eğlencesidir üstadım! lddianızın ikinci kumına ge lince: Milletin 5len bOyükleri arkasmdan herkes, duyus kabiliyeti nisbetinde göz yası doker. Bunda, kimsenin kimseye üstünlük iddiaıına hakkı olamaz. Fakat, ben size bir sual sorayım: Bir kıs günü, yırtık elbiseler, yamalı kunduralar içinde titriyen, gıdasızhktan kurumuş fakir talebesi karsısında kırk lira. aylıklı, Darülfunun mezunu bir muallimin duyduğu acı nisbetinde, acaba günde kık lira kazançh doktorlanmız bir acı duyarlar mı?... Son cumlenizde: [bu memlekette sermayesiz ve emeksiz para kazananlar dururken hayatlarını zehirlercesine çahsarak ancak insan gibi yaşamak imkâmm temih edebilen doktorlara hücum et meonemi] tavsiye edîyorsunuz. Muhterem doktorum, bu ser mayesiz ve emeksiz para kazandığını söylediğiniz insanlara, milletin ne gözle baktığım ve ne isim verdiğini biliyorsunuz. Ben, tababet gibi yüksek bir ilim şubesine mensup olan sizlere, kimsenin böyle bir gözle bakmasıni dilemem! İnsan gibi yaşamak babsine gelince, on bes milyon Türk içinde insan gibi yaşamak yalnız on beş doktora nasip olan zengin hayat ise, lânet olsun böyle in sanlığa! Cevabımın sonu yanna efendim... Yeni Fransız kabinesi Kabine Meb'usan Meclisinde M. Herriot'nun müzahereti ile itîmat kazandı P»rîs 4 (A. A.) M. naladîer, dün meVusan meciisinde hükumetin beyanttarrteuni okumuştur. j Beyann»menîn okon*n»«ın<Jan btraz «onra medis, istizah takrirlerinin tnüzaParis 4 (A.A.) Meb'usan mectisi ISHMO talpîr'"rînîn mÜT^k^resîne devam etmektedir. tçtfma'arda fazla heveean yolrhjr. Asıl mG«"ka*f«T»r, eel*# hari cinde olmustur. Sosyalistler, fcftfcumete ftnntt etrnŞe karar ver^'^erdir. Paris 4 (A.A.) M«*'usan meeIi' : "de reve nvÎMdat ed^m^den evvel M. Herriot, M. D«ladier* nin eomhoriyetçiierin bfivük bir ekserivet vücude getirmeleri Iehlnde beyanatta bolno • musha*. Mumaflevh, dentiştîr kit «Cumhurivet kuvveti 3e comburiyete ftimidı yeniden nyandırmak isb'yoruz.» M*rkece kadar ozayıp giden alkıslar, M. Herriot'non IMJ tem*ımisini selâm'tmtstır, sosyalistler tükut etmis • lerdir. Paris 4 (AA.) «Havas ajami» bfldirivor: «M. Herriot'non mecfisin dünkü eelsesindeki müdahaTesî sîddetli bîr intiba h*sil etmfo ve eeUeden tonra bt> hnsusta heyecanh tefsirler yapılmıt, mütalealar serdedilmistir. Hatta banI«n b'zrat M. Herriot'non bir temerkü» fHnmi haval te^kki ett>Ws oldunmu iddîa etni'>ktedir1er. M. Herriot'non mBtnkün oldu^o kadnr jrenis bîr demokrasi ekserivefj teşkili lehmdeki temennileri meclNîn merkez fırkalan tnrafından teveccühfe karsılanmıstır. Yalnız sol cenah mântebası, bu temenni dolayısile hayrete düşmîrt ve hatta hasmane bir vazivet alır gibi görünmflstür. M. DaTadier, nvılî projeleri hakkın* da meclise salı fiünS malumat verecegi» ni sovlemîştir. Bu projelerin tetkîki es« nasmda mumaileyh yeniden dünkS beyanahnı tarvip ehnis olan ekseriyete RioVacaat edecektir. Paris 4 (A.A.) Meb'osan meciM 181 reye karsı 376 reyle Daladier kabin*sine itfmat beyan etmiytir. Gazeteler, bo sabahki yazılarmda M. Herriot'non mech*«teki mödahaiesinin merkez ve radScal fırkaları arasmda bir tttihat hasol bddoftona delalet eylemekte o'dt»*nna yazmaktadır. münakaşası Bir doktorumuza cevap Bîr senedenberi Ankara'da «Kadro» namında bir mecmua çıkıyor. Bu mecmuanın «Fikir Uderi» Şevket Süreyya Bey atb birisidir. Ayni adam bilahare ctnkılâp ve Kadro» isminde bir kitap çıkanyor. Kitap zaten mecmuada dagınık olarak yanlmış fikirlerin toplu bir sekilde ifadesidir. Ben kitabı tenldt ediyorum. Fakat flk makalemde bfle kitabın üslubüe tasıdığı fikirleri beyenmediğimi kaydetmekle beraber gerek mecmua ve gerek kitap hakkındaki hislerimi de şu cumle üe soylemekten çekinmiyorum: cAramızda dolduruunaz açurumlar vardır. Buna rağmen ben meemuayı memnuniyetle karsıladun ve büyük bir hevesle okurum. Çünku onda taze bir havanın serinliğini duyuyorum. Çünku o hem ciddt, hem de heyecanlıdır. Çünkü o memleketin dddî mes'elelerüe mesguldiir. Varsm benim duygularuna, diişüncelerime oymastn. Bunun ebemmiyeti yoktur. EIverir ki tazelik olsun, hayat olsun, fikir olsun, hareket olsun.» Ben bu satırlan yazarken karsımda haldkaten ilimle cihazlanmış, fleri sürdüğü fikirieri malâmatOe teyit ve takviye edecek ciddî, samimî bir fikir adami bulundugunu zannediyordum; o derece ki makalelerimi Yunus Nadi Beye verirken kendisine aynen söyle demiştim: «Bir muddettenberi memleketimizde fikir hayab bir durgunluk manzaraM gösteriyor. «tnkılâp ve Kadro» sahibi ise bana ciddî ve dolu bir adam hissini veriyor. Meydana athgı muhfan mes'eleler etrafında kendisile bir mü nakmsa açılırsa, rHdr hayatmuzda belki bir oyanıklık hasd olur.» Yunus Nadi Bey bu fikrime istirak etti. KendbOe beraber b8t6n makaleleri okoduk. tlmî mahiyette oldugo, ve »ahsiyat ve taşkınlığa yer verilmemiç ol du^u kabul edüerek raakaleler nesredOdi Vakıa, daha o zamanlar Şevket Sflreyya Bey hakkmda ihtaratta bulunan yok değüdi. «Onunla mesgul olmayuuz, onu biz iyi biliriz, yüksekten afap tutan, fakat cidd! malumattan mahrum akide ve kanaatlerini degistiren birisidir.» Fakat, ben o zamanlar bu sozlere İnanmak istemedim. Lâkin makalelerîme verilen cevaplar, ve bu cevaplara karsı yazdığım yazJara mukabü yazılan makaleler benim yu • kanya kaydettieim sabrlan yazarken ve Yunus Nadi Beye söylediğim sozleri soylerken, ne kadar aldanmif oldugumu ve bana ihtaratta bolvnanlarm ne kadar haklı olduklarun bariz bir surette isbat etti. Şevket SSreyya Bey mkılâbmnzm îdeolojisini kurmak iddiasüe meydana bir kaç muhim füdrler ahp duruyordu. Fikirler şunlardır: 1 tnkılâp namma hürriyeti inkar, 2 Isbhsal vasıtalarfle iktuat terakümlerinin devlet elinde toplanması, 3 tnkılâp namma bu esaslan bötün vatandaslara ister istemez kabul ettîr mek. Ben bu fikirieri ve onlarm. delilsiz, subutsuz, mücerret düsturlardan ibaret olan ifade tarzmı tenldt etthn. tnkılâ • bımızın ideolojisi denüen bu fikirlerin, hfirriyet uzerine kurulmuş olan Türk mkılâbmdan alınmamıs oldugunu, başka yerlerden, başka mkılâplardan, snf takIit yolile gelmiş oldugunu, bizim memleketimizde istihsal vasıtalarile ikbsat terakümlerinin devlet elinde toplanmasına ne ihtiyaç ve ne de imkân olma dığını, başka yerierde devletin geniş müdahalelerini icap ettiren âmülerin neden ibaret oldugunu ve nasıl husule gebniş bulundugunu bizde ise henüz bu âmillerin mevcut ounadığım ve isHkbalde de olabîlmesi için her şeyden evvel ferde, ferdin inkiçafuıa yol vermek lârrnı geidiğini uzun uzadıya bir çok tarihî vak'alara ve flmî miitalealara davanarak isbat ettira. Ben bu tenkitleri yazarken, hâlâ samimî ve dolu saydığım Şevket Süreyya Bevm mukabfl ilmî deHller ile, tarihî vak'alar ile reddetmeğe çahsaeagmı zannediyordum. Fakat bevhat! Yazdığı cevaplarda ne Omî bir mütaieaya ve ne de tarihî bir pek kibar şeylermif... Arbk bakışlardald, duruşlardaki korku gitti, saygı bitti, sevinç söndü! Ay, bunlar yeni kiracılar mı? Müzehher'in koluna girdim, yüriitüyorum; Müzehher, yüzüme bakmıyor. Hastalan var, baksana... Hasta mı bu taze Yanmdaki beyi mi? Hanım, ince hastalık mı acaba? Müzehher'in kolu b'triyor, sıkı tutmasam, düşecek! Ben de ürpermeler geciriyorum! Fakat nasıl oldu da mahalle halkı beni tanıyamadı? Bir kere gelmif, evi gezmiştim. Sonra Müzehher'in yatağını geb'rdim, karyolasını kurdum. Haklan var. Eşyalann taşmmasına, koltukçunun arkadaşı bakivermişti. Yeni komşulanmız, eski komşulan • mızdan daha nazik çıkblar: Mahaüemize hoş geldiniz, safa geldiniz... tnşallah uğurlar, kademler getirdiniz! Gülümsiyerek selâmlıyorum. Mahalle çocuklan, usul usul NiyazTye Mr. Roozevelt'in Yeni beyanatı Amerikan kongresi içtimaa çağrılacak Vaşlngton 4 (A.A.) Mr. Roo cevelt dün aksatn Vmeent Astor i«mindeki yatı ile Wrm*frin«Vten hareket etmiştir. Müşariinîleyb, gavbubeti esnasmÜa telsiz vasıtasile Miami ile tetnas halinde bulunacak ve her gün mat" buata bir telsiz gönderecektir. M. Roose^el», hareketinden evvel gazetecilere beyanatta bulunarak «azırlannınjistesmi {ki martta ve recefmi ve bütceyi tevzin etmek ve sabık idarenin ihmal veya tebir «t *fmis olduğu mjs'eleler bakkında icap eden karan ittihaz eylemek Ozere kongreyi husıısî surette toplamak tasavvurunda oldujımu soylemiştir. Bhmmgham 4 (A.A.) M. Nevill Chamberiain bir mıtuk irat ederek, Amerikn'dan smvdive kadar gelen habflTİerin en iyismin M. Roose~ velt'in Str Lindsay'i Londra'ya git ~ meden evvel göVüsmeğe davet etmiş Oİmnsı haberi olduğurtu beyan etmis" tir. M. Chamberlam, M. Roosevelt'in bu bareketinfn şeci ve akluelhne sabip ve mümkun olduğu kadar süratle tetnasa girmenîn faydanm müdrik bir adamm isi olduğunu kaydetmif ve demistir ki: «M. Roosevelt'în bu beyanatı yakinda girişeceŞrmiz müzakeratm terakki edeceğme ve îvî bir neti»» bir ye Mançuri'de gene Harp başlıyor! Japonya'nın bu sefer niyeti Pekîn'e doğru... Tolrfo 4 (A.A.) Tebol eyaletm. de Jaoon askeri harekâbnm ba?lamasma dair henuz kat'î bir karar veril • memis ise de vaziyetin, mus'ihane bîr bal soretine bağlanması Smitleri de kalamifo* Reuter aiansmnı bir nıonabıri tara* fradan «01111811 bir suale cevao veren Harbiye Nezareti erkânmdan bir zat, Japon ordosunon barekete gecmeğe karar vermif oldojhmo sSviemistîr. Bu zat, askeri harekâtra Pekîn ve Tiençin rnintakalarma sîrayet edip et * miyeceği hakkmda bir şey söylememiştir. GAN DO İngîlere ve Cenevre konf eransı Cenevre 4 (A.A.) Silâhlan btrakma konferansı umumî komîsvonunda tneıiiz murahhası M. Eden, îtalvan morahhasına cevaben bir nutuk söyKyerek tngiltere'nin Mületler Cemiyetme gir mek ve Lokarno mis^kını imza etmekIe Avruna'da girisebilec»*i teahhStlerin #on haddine vardığinı biidirmiştir. tn^ütere yenl teahhuUere girifnriyeoektir. M. Benes, Franstz piânmı kabui etmekte oldugunu büdirmiş ve demiştir ki: « Çekoslovakya bu plânm Hoover plânı ve Ingiliz tekUflerile ne soretle telif edilebOeceğini tetkîke hazırdır. Avruoa, yakmda Avrupa'ya aît bff taavua misakı projesi kabul edecektir.» . M. Benes, boyle bir misak aktedil • mese bile butfin Avropa miTletlerinhı iştirak edebfleceği mütekabil bir mua • venet mtsala aktini iltizam etmiştir. tngtlterefntn Cenevre*dcki hatti harekett ve Çin*liler Şanghay 4 (A.A.) tngiftere'nfn Cenevre'de Msnçori raes'eletmde ittihaz ehnts oldojra hatta hareketî, Şnmc hay ve Nankin Çin'lileri arasmda mfial nyandırmıstır. Japon aleyfatarlan ce mivetleri federasvono tngiHere hüku • metîne bir tel?raf eekerek lngSGz Çin mGnasebatîIe iki memleket arasmdaki ticart mSnasebetTer menfaatme olarak Jaoonya lehindeki hattı hareketmi terkp'rnes'ni talep etmiştir. C. H. Fırkası umumt idare heyeti içtimaı Ankara 4 (A.A.) C. H. Fırkası Utnumî İdare heyeti bugün toplan* mıştır. Fırkayı alâkalandıran mubtelif nes'eleler konuşubnuş, Samsun vilâyet idare heyeti reisli*"ine tavin olunan Antalya meb'asu Dr. Nazift Şe • rif Beye Samsun Fırka vaziyeti üzermde malumat verilmiştir. Umumî idare heveti salı günkü topiavtisinda caaslı çahsmak programmı mözakere edecektir. Konya 4 (A.A.) Bu gece yan smdan beri kar yağmaktadır. Beyşehri Konya arasmdaki mönakalât kann çokluğundan durmuftur. Ermenak hükumet konagı yan mış, evraklar kurtarılamamıştır. Yangm nüfus dairesinden çıkmıçtır. Tahkikat yaoılmaktadır. mı sakırdatmıyor; ahlar, ofar mı etmiyor, neler yapmıyor? Kosuvor, duruyor, kovahyor, tas ahyor, kaçıyor, »oluyor, dinlenmeden fleri abl yor. kap&klanıyor, kapaklanmasfle tıçn>rr.ası bir oluyor, geri dönüyor, saklanıyor, susuyor, birden düdük Sttürmege başlıyor. Ve bütün bunlan bir hamlede, bir kaç dakikanın içinde yap.yor, sonra her sesin, aksini ayn yelpazeliyerek dakfl^alarca alay ediyor. Ve bütün bu gürültüleri çıkaran, akislerini yelpazeliyerek alay eden sanki o, değflmis gibi derin, rahat bir uykuya dalıyor... Ah, flk geldigimis, Müzehher'i otomobflle getirdiğimiz gün!... Motörün sesi, boş arsalarda oymyan çocuklan, etrafımıza topladı!... Hemen hepsinin babşlannda, duruşlannda; korko, saygı ve sevinç var. Daha mahalleye saparken soförün, kaşlannı çabp başını çarpıhşmdan boralardan hoşIanmadıguıı anlıyorum! Çocuklar, otomobilin etrafını kuşatır kuşatmaz, soför muavini kapıyı açıp yere atladıı BOyOk bir hava seferi hazırlığı Londra 4 (A.A.) Tayyared James MoIHson pazartesi sabahı Lympne tayyare karargâhından hareket ederek uc gBnde 7 bin kilometre katetmek «uretile cenubî Amerika'ya gitmek tasavvurundadır. Buna muvaffak olursa tngiltere'ti cenubî Amerika'ya bağhyan Hk tayyareci olacaktır. Recep Bey ^nkara'da Ankara 4 (Telefon'a) Fırka Kâtîbi Umumisi Recep Bey bugün An « kara'ya geldi. Meb'us'ar, fırka teskilât amirleri ve diğer bir çok zevat tara fından karşilandı. Ankara'ya kar yaifdı Ankara 4 (Telefonla) Dun gece, başhyan kar bogün de devam ettî ve ancak aksam üstü kesiierek erimeğe basladu Her taraf bembeyazdır. Romanya'nın bazı şehirlerinde örfî idare ilân edilecek Bükres 4 ( A . A . ) Romanya'nm bazı yerlerînde örfî idare ilanı için bükumetin meclisten mezuniyet istemek hususundaki karanna son anaele tahrikâtlan sebep olmuştur. Bu tahrikârta komünistlerin faaliyeti gorulmuştur. Müzakere esnasmda hükumet umucnun hürriyetine riayet edileceğini ve istisnaî tedbirlerin ancak asayişi muhafazada kullanıla cağma dair temmat vermistir. Defolun... Bana bakıyor: Beyim, bflmezsiniz bunlann ne numarasız oldoklannı... Çivi atar, lâstikleri patlabrlar. Çocuklarm korkmakta haklan varl Otomobfle binmiş olmak, gozlerinde insanhk payeshn büyültüyor! Fakat sevinci anlamıyorum... Evin sokagı o kadar bozuk, dar ki araba flerlemiyor. Pencereler, kapılar kımıldadılar. Donunun uçkuru boynundan geçirilerek bağlanmış, açık, kirli san saçlı, topaç gibi bir çocuk, yan aralık bir bahçe kapısma doğru, yuvar ynvar kosuyor: Haminne... Seyahatler geldi! Sevincini de anlıyorum... Bizi seyyah sandılar. Müzehher*!, kalm atkıya sardrnı, otomobflden çıkardım, yeni evimize doğru yürüyorum. Pencere, kapı kenariannda kımıldıyan başlarm, arhk çeldnecekleri bir şey kalmadı... Dlkkatle, inceden inceye süzüyorlar. Feyzi ustanm yeni kiraalan da Konya'da kar Yunan'lıTarın viza harcı Ankara 4 (Telefonla) Tunanîs lan'dan transit olarak geçen vatandaşIardan viza harcı olarak alraan 16,60 alhn drabmi altm frank olarak tesbit edflmittir. CUMHVRİYErin tefrikan: 67 Tipi Dindi! Yazan: MAHMUT YESARİ Çünkü yangm yerinin havaya ve esyaya tabakküm eden korkunç eli, ugultulan, cığlıklan, bâtün sesleri, yayıyor, kovuklara dağıbyor, kor kuyulara hapsediyor! Onun, yalnız, geceleri, kendine has bir homurtusu var: Bazan bir kadın kahkahası oluyor, çmgırakb y'an nhgı gibi ötiiyor... Bazan bir sflih gibi patbyar, karanhkları tehdit ediyor. Cevap bekler gibi bir saniy^ dura.a dinliyor, sonra bu ıslığı, yahiıt bu silâ'ı sesini, yelpazeliye yelpazeli/e binbir koşeye aksettiriyor. Bazan da derin bir oykuya dabyor, gecej;rce uyannnyor. Bazan d» coşuyor, fariadan gazele, gazeiden kahke .h»*a, kahkahadan naraya, naradan ferjrada geçiyor... Silâh mı atmı/rr, kama yaklaşıyoriar. Zavallı Niyad; yeni arkadaşlann bunlar, i$te... Evin kapısmı açıp ta iceri girdigimiz zaman, Müzehher, kısa, fakat ta içten, derinden, bir çığlık kopardı: Aman ağebey... Bu ev, dışansmdan göründüğünden daha küçük! Merdivene doğru yürüyorum: Biraz küçükçe, evet... Müzehher, dört ayak merdivenden sonra evin birinci ve sonuncu olan tek kabna çıkınca, ikinci bir çığlık koparmaktan kendini alamadı: Ağabey, eşyalann bu hali ne, böyle? Bir öksürük, Müzehher'in sesini bkıyor. Fakat bu öksürük, boğuk bir kabkahayı da andınvor: Ben de, eşyalar, diye öğünuyorum. Esyaıruz var da sanki! Buz gibi bir el kalbimi sıkıyor: Eşyalanmız emanet duruyor, Müzehher... Buraya nasıl taşırdık? Müzehher'in sesinde kararmı vermiş bir insan metaneti var: (Mabadi var) YUSUF ZfYA 6and;'nin karısı tevkif edildi Bombay 4 (A.A.) Gandfnin zevce«i bugün tevkif edilmiştir. Tevkifinin sebebi malum değOdir. Bu tevkif, mumafleyhanm 13 ay zarhnda üçüncü tevkifidir. Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur • Senelik Altı aylık Oç ayhk Bir ayhk Türkiye Hariç şeraiti • 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktur