u: • <.unuturıyet SON TELGRAFLAB I Bana Kalırsa Gene £en ve edebiyat I BULGARÎSTAN MEKTUPLARİ İtalya borcunu ödüyor Fransız ve tngiliz Başvekilleri bugün borçlar mes'elesini görüşecekler Londra 7 ( A . A . ) M. Hoover, kengreye göndermiş olduğu beyanna raede şöyle diyor: « Başlıca müşküllerimizin menşei, ecnebi memleketlerin iktiıadî zaaflarıdır.» «Bizîm en büyük ihtîyacımız, fiatlan saglamlaştırmaktır, bunu ise daimi bir şekilde yapabilmek için tun'i çareler kâfi değiidir. Belki bu iş cihanda umumi surette itimadı tesis ederek emtiamıza mahreçler bulmakla kabil olur. Bu da milletlerin teşriki mesai etmelerini iltizam eder.» Vaşington 7 ( A . A . ) Son daki kada biidirildiğine göre M. Hoover, M. Stimson ve M. Mill» harp borçlan hakkntda goriismüşlerse de âcil hiç bir tedbir ittibazina karar vermemişlerdir. Kongrenin önümüzdeki müzakere • lerinde bilhassa kânunuevvelde tngil tere'nin yapması lâzım gelen tediyatın arzedeceği müşküller ile fazla miktarda altm mevcudu olmasından ve ikti»adî vaziyeti mükemmel bulunmasın dan dolayı borcuno kolaylıkla ödiyeceği zannolonan Fransa'mn tediyatı tn«rzuu bahsolacakbr. tngiliz lirasının yeniden düşmesmfrı tevlit edeceği vahim netîceler dola yısüe efkin umiHniyeyi yalmz tngiliz tediyatı meşgnl etmektedir. Rusçuk'ta kulüp hayatı Alemdar kulübü nıemleketin spor ve eomivet havatmda çok hizmet ediyor m İSLERİ İngiliz Başvkili Paris'te Paris 7 ( A . A . ) M. Mac Donald, Fransa Başvekili M. Herriot'dan biraz evvel, buraya vâsıl olmuştur. Kendisi saat 6,45 te gelmiştir. M. Mac Donald, hiç kimseye beyanatta bulunmaksızın doğrudan doğruya tngiltere sefarethanesine inmiştir. Geçenlerde «Bana fenden bahsetmeyinizN diye bir fantezi yazmıştım. Böyle yazıların gayesi bir ha kikat söylemek değiidir. Yalmz, insanların hayatında, muaşeretinde, medeniyetinde göriilen garip, gülünç veya sadece hayret verici tezat'arı mübalâğalı hükümlerle göstermek . ; t r. Ben de fen denilen şeyin iyi veya fena gayeler için ayni kuvvette bircr vasıta olarak kullanıldığını an lattıktan sonra, bir de hikmet «a vurmustum: • ' F n i • e n eserler fani. edebî eserler ebedidirler.» Bu alelâde kelime oyunu, sayilı fen adamlarımızdan bîrile baska bir değerli okuyucumuzun beyinlcrini altüst etmiş. Dün, kıymetli Salih Mu. rat Bey dostumuz, <Cumhuriyet» te bir tnakale neşretti ve beni hak yokına çağırdı. Bundan baska, «eski Darüsşafaka mezunlarmdan Gedikpaşa'da mukim Mazlum» Bey isminde mütefennm bir zaltan da ayrıca bir sitem mektubu almıstım. Gördüm ki o yazımın fantezist edasına bu iki zat ta hiç dikkat etmemişler ve mes'eleyi ciddî tara • fıudar. almışlar. Böyle de olsa, dün Salih Murat Beyin makalesinde yazdığı gibi.Fen aleyhindeki fikirlere harpten sonra sıkça sıkça tesadüf ediliyor.» Avrupa ve Amerika'da ciddî fen alcyhtarları var. Bunlar arasında fennî âietleri birer oyuncak, makineyi insan ırkının düsmanı sayanlar pek çokiur. Darülfünun müderrislerin den Münir Bey, dostumuzun «makine» ismindeki son çıkan eserinde bu davanın karsilıklı delillerini bu lursunuz. Bu küçük ftkrada o büyiik mes'ele, ancak fantezi hudutlan içinde behse girer. Fakat iki muanzım da bana fennin ebedî olduğunu isbat için ök'.it veya Arsimet kanunlarınm asırlar • danKeri yaçadığından bahsetmiıtler dir. Bir an için bu mes'eleyi ciddî tarafından alarak söylemek isterim ki, bu kanunlar ilmin vardıklan ne. t'celerdir. ^tlim> baska, <Fen> baskadır. O kanunlara dayanarak yapılan aletler . ki fennm hududu için. de kalırlar • fanidirlerr. Bugün bu harla isliyen bir otomobil, kağnı a. ra^asından daha güiünçtür ve ginem^ yerine lanternmajik seyretmek çocukları bile oyalamaz olmuştur. Demek ki bahsimîzin mevzuu olan ftnnî icatlar, tekâmülün kurbanı dırîar ve fanidirler. Fakat bugün eski Yunan komecîi muharriri ?Aristophane» nin bir piyesini okursa nız hâSâ kahkahadan kendinizi alamazsınız. Asırların edebî tekâmülü, bu eserlerin içindeki esrarlı htıyati mnddeyi ekşitememiştir, bozama mıştır. Halbuki gene o devirde kullan'lan bîr dokuma tezgâhı bugvinkü sanıyîde kullanılabilir mi? Biz hâlâ <Shnkespeare» nin eserlerini s«yre diy^ruz, fakat o devirdeki fennî aletîerin bugün yüzüne bile bakına vız! PEYAMt SA.FA Halkevinde bir toplanb Evvelki akşam, Halkevinde, 1* « tanbul'un tanınmış okur yazarlanndan büyük bîr kısmı birleştiler. Toplantı, Halkevinin çıkardığı «Yetıi Türk Mecmuası» na dair konuşmak içindi. Reis Hâmît Beyin zeki ve »evimli idaresinde sohbete başladık. Eğer, fikirlerin renkleri olsaydı, Kalkevi salonunun her duvari bir ressam paletrne dönerdî! (Yeni Türk) ün, daha güzel, da. < ha faydalı olmasını konuşmak i *in gelenler arasında, Abdülkadir Ziya Bey gibi mecmuanın yilda bir çık • masını istiyenler, ismini unuttuğum bir zat gibi haftalık olmasını arzu edenler, Avni Bey gibi satışı ve zi* yanı düşünülmeden durmaksızın neşini dileyenler, Mehmet Emin Bey gibi de yirmi beş liralık ilân para sını çok görenler vardı! Ben, bu çeşit çeşit fikirler ara sinda en ziyade Avni Beyin müta • teasını beğendim: Satış düşünülmeden, para düşünülmeden neşriyata devam!.. Yalmz merak ettiğim bir şey var: Bu mecmuanu» neşrinden maksat, galiba Halkevinin dokuz şubesinde toplanan f ikirleri, hisleri yaymaktır. İlim ve san'at mensuplan, onun »a. hifelerine sırlannı değil, düşünce !<*rmi, duygularını tevdi edecekleı 5u halde, mecmuanın mümkün ol duğru kadar çok latılmasmı, çok ckunmasını istememiz gerekmez mi 7 .. Para bahsine gelince, bunda da Avni Beyefendi gibi cömert düşü . netniyorum: Halkevi m«cmuası, henim bildiğim hizmet etmek için çıkıyor, huvardalık etmek için de£il! Bir mecmuanın hizmeti ise, batır dığı lfralann adedile değil, sattığ* nüshalann adedile ölçülür! Bu aralık, mecmuanın taşra ha. yilerinden de soz açıldı: Bir kı^mt borcunu göndermiş, bir kısmı gelecek ay göndereceğim deraiş, bir kı«mı da henüz cevap vermemiş.. M<>crnua idaresi, bu sonunculara faturarlannı yollamak suretiie bir ihtards bulunmuş! Bu nazikâne ihtar da pek hosuma g'tti doğrusu.. Artık işi yoksa (Yeni Türk) bu eski kurtlardan cevap bekliyedursun! Anadolu'da kitap ve gazete sa • tıcıhğı edenltc, unıumiyetle doğru, çalışkan, borcuna sadık inşanla'r dir. Arasıra çıkan kapkaççıları eski matbaalar pek iyi tanır ve onlara, kitap, gazete değil, cevap bile vermezler. Bu kurnaz avcılann gıdası acemi kuşlardır. Bir hafta Ateşoğ • lu Mehmet, öbür hafta Demiroğlu Hasan, daha öbür hafta Topuzoğlu tbrahim diye çeşit çeşit adresler ve imzalarla her yeni çıkan gazete>e ve her yeni açılan mecmuaya baş vururlar. Bu Ateşoğllannın, De . miroğullarının, Topuzoğullarının, hakikatte ne oğlu olduğunu, ancak bir kaç yüz liralık takıntıdan sonra anlarsınız! Bütün bu idarî kusurlara, mec muanm ilk nüshasını takdimdeki acemiliğe, edebî çeşnisinin azhğına, tertip yanlışlarımn çokluğuna rağ . mcn, sevinerek söyliyelim ki, Yeni Türk'ün ikinci sayısi birinci sayısından, üçüncü sayısı ikmci sayısından daha güzel, daha canlı çıkmıştır. Bu tekâmülün, hiç durmadan böylec«« devam etmesi için çalısmak, yıltiız Halkevi mecmuasını idare eden arkadaşlara değil, bütün ya zarlarımıza, bütün okurlanmıza, he. pimize düşen bir vazifedir. Chemberlain de Paris'e gitti Londra 7 ( A . A . ) M. Neville Chemberlain, Paris'e gitmiştir. ttalya borcunu ödüyor Roma 7 ( A . A . ) Büyük Meclis, hükumeti 15 kânunuevvelde Ameri ka'ya tediyatta bulnnmağı davet eden bir takriri kabul etmiştir. Italya'nm hissesi 1.245.437 dolardır. 2 4 milyon liret demek olan bu para 15 haziran 1933 vadesinden evvel yeni bir itilâf akti için müzakerelere girişilebilmek maksadile ödenecektir. Paris 7 (A.A.) M. Mac Donald ile M. Neville Chamberlain, M. Herriot ve M. Germain Martin'm yann Paris'te borçlar mes'elesi hakkında gö rüşmeleri kuvvetle muhtemeldir. Yukanda Locre koyü Tiirk talebelert, aşağıda Alemdar knlübü ve Benkovskı oyuvculart bir arada Rusçuk (Hususî) Kânunusani 928 «enesinde, Yıldız, Ertuğrul ve Ittihatspor cemiyetlerinin birlesmesinden «Alemdar» spor kulübü meydana getirilmistir. Ezcümle btrinci futbol takımı ikinci küme finaline kalan «Benkovski» takımı ile yaptığı bir müsabakada 2 . 3 gibi az bir farkla mağlup olarak birinciliği kaybedip bu sene lik maçlarında ikinci kalmıstır. Bundan maada musikiye, turisliğe, kızakçılığa, yüzücülüğe (yetiştirdiği yüzücülerden en güzid'esi, simdi Beylerbeyi'li Salim Beydir) de ehem miyet vermistir. Askerî bandoda bes sene hizmet eden (kemal, tu • rumba, piyano ve ilâh) ve noti bilen Mehmet Emin Ef. gibi genç bir Türk muallimin idaresinde (20) kişilik bir orkestra da meydana getirebilmiştir. Küçüklere mahsus ta ayrıca tambura orkestrasi vardır. Yeni idare heyeti, reis muallim tsmail tbrahim Ef. nin riya*etinde çaIısmakta ve saydığım subelerden maada kitaba, cfaha zengin kiitüp haneye de fazla ehemmiyet vermektedirler. İstanbul'dan bir çok yeni eserler (yeni harfle) ısmarlanmıştır. Kış günleri bir çok piyesler, balolar, konserler verilip ahalimize hoş ve şen geceler yaşatmaktadır. bir Türk ekseriyeti olan bu köyde hakikaten iftihar edebilecek seyler gördüm. 1925 senesinde, hükumet ve Belediye ianelerile Türk ahalisinden toplanan (2,000,000) iki milyon Ievaya güzel bir mektep yapmıslar. Bu m*itebe varidat temin edebil mek için hükumetten «650» dekar tarla alabilmişlerdü*. Bugün bu tarlarlar sayesinde mekteplerini idare etmektedirler Mektepte talebenin adedi «472» dir. Muallim kadrosu sekiz kisiden ibarettir. Bilhassa basmuallimleri Ahmet Çapar oğlu, mektebi iyi idare etmekte, ve encümenin bütün Bulgar ve Türkçe muamelâtını ifa etmektedir. Yakın bir zamanda ilk mekteplerine rüstî bir sınıf ta ilâve etmek emelindedirler. Muallim Çapar oğlu köyünde, bir de hayır cemiyeti teşkiline muvaffak »Jabilrais, . ihtiyar ve genç bu cemiyete seve seve aza kayded'il mislerdir. Şimdi kış mevsiminde bu cemiyet sayesinde verilen müsame reler ve tiyatrolar köylü amcalara şen ve satır geceler geçirebilmek fırsatmı temin etmiş olacaklardır. Bu muallim heyetini tebrik etmek bir vazifedir. FTEM <Kuvvet hakkm Olmalıdır !» Reichtag Meclisi İse basladı Çin Japon ihtilâfı Miî tlk içtima oldukça gii rültülü geçti letler Cemiyetinde Ber'in 7 (A.A.) Havas aiansı muhabîrinden: Temmuzda feshedilmîs olan R»yistag'ın Reisi Nazi meb'u»la.dan yüzbaşı Goehring dün yapılan înti habatta 543 reyden 279 unu altnak mretile tekrar rei* intihap edilm:? tir. Ilk celse, tam bir sükun içinde arılnvştır. M. Goehring'in intîhabından »on. " «fs»»«*ya. îvtton komisyonunun kara yeı<>îi az«dan olvo riya»et mev leme aldun raporda vâ«ıl oldufru neti .«»leri ve dermeyan ettiği mütalealan ta kiinde bulunan M. Von Litzman, mamile tasvip ve kabul etmektedir. Çün «kahrolsun Hitler!> diye basrıran komünistlerin bu nidalarile sık sık kâ, kuvvet bakkın olmalıdır.» Cenevre 7 (A.A.) Büyük mecliste inkıtaa uğrıyan bir nutuk söylemiştir. Lytton raporunun münakaşası esna Rundan sonra intibap olunan M. »ında Irlanda mümessili, meclisten bu Goehring, kür»üye gelerek vazife raporu kabul etmesini, Milletler Cemi»ipi kanunu esasiye muvafık ola . yeti misakma harfiyyen riyaet edilmerak îfa edecegini »öylemistir. »ini temin ve yeni Mançuri hükumetini M. Goehring, hitabetinde ezcümtanımaktan istinkâf eyletnesini talep etle .'unları söylemîştir: miştir. « Von Papen hükumetinm faaM. Benes, Çin'lilerin ecnebiler aley • liveti ve Son siyasî pazarliklan otohindeki tedbirlerini ve bilhatsa siste riter hüküm telâkkisini sartmifttr. matjk boykotajlan takbih etmekle beSüngü kuvvetile pek çok «eyler raber Japonya'nın da misaklara mu • yapılabilir, fakat müruru zamanla halif bir çok işler yapmış olduğunu s ö y bunlarm kâfi olmadıkları crörülür. lemişrir. Bu «ebepten dolavi, Milli Müdafaa Mumaiieyh demiştir ki: Nazinnın Basvekil olmasına müte . «ssifiz. Cünkü, kücük ve fakat mü« Çin ile Japonya kendi aralarınkemmel bir ordu, bütün Alman milda dostane bir »urette uyusamadıklan let'"ne ait olacak yerde gündelik sitakdirde Milletler Cemiyeti istikbalde yasî mes'elelere karısacaktır. beynehnuel vesfcalara rmyet edümesinm temhti aırusunda azimkârane bir kaOrdunun cephesi, barice karşı rar ittihaz eylemek mecburiyetindedir.» olmalı, menafiimizi ve Almanva'mn tnevcudiyet ve bakasını müdafaa Isveç murahha»ı M. Unden de yeni etmelidh*. Mançuri devletinm tanmmast aleyhin Ordu, hiç bir zaman, dahili 2a . dedir. bıf<«.nın bir aleti olmamahdır.» Büyük devletler mümessillerinin ta Meb'usl^rdan M. Esser «Merk»r* rafeyinden birmm lehine olarak tefsir Rayistağ ikmci reisi intihap edil edilecek olan fikirlerini ortaya atmak ümistir. rere kurraye çıkmakta i*tical etmemeBerlin 7 (A.A.) Rayiştae mecl«rî fayet tabüdir. lisi. rV?njdan dopruva veya dola Bunlarm rolü, müzakeratm nihaye yısile hükumet aleynirde olan bir tinde bir «telifi beym» rolü olacaktır. komünist ve bir sosyalist takririni re^detmiftir. Parlâmento içtim=»lannın muvak A n W a 7 (Telefonla) Yarınki katen tehiri lehinde bir ekseriyet Mi'Vt M«clisi ruznamesinde bir mü tesekkül etmis olduğu zannolunuyor. naksıa lâyihası vardır. Cenerre (A.A.) Mffletler Cemîyeti büyiik meclisinde Lytton raporunun tetkiki emannda M. Madariaga, şu beyanatta bulunmuşhır: «Mületler Cemiyeti büyiik meclisinin vazifesi, Mîlletler Cemiyetinm nüfuz ve hâkbniyetini eski haline getirmekten ve Milletler Cemiyeti misakmdaki prensipleri meydana çıkararak tatbik etmekten ibarettir. 'fr* Köy maarif hayatı Locre göyime gittim. Kalabahk Karacabey'de Seker fabrikası Çek şirketi yakında in şaata başlıyacak Bursa 5 (Hu. Mu.) Karaca . Bey'de bir şeker fabrikasının yapılmasına Vekâletçe telgrafla müsaade edAniftir. Fabrikayı yapacak olan Çekoslovakya'nın (Ersne Brünner) fabrikasını temsilen Halil Bey Bursa'ya gelmiş ve icap eden tertibatı almıya baslamıştir. Hatta İktısat Vekâleti bu fabrikanın tesisi için sür'at dahi tavsiye etmiştir. Mukavele nihayet üç beş gün zar. fında Ankara'da imza edilecek ve derhal fabrikanın inşasına başla nacaktır. Karacabey halkı bu vazî yetten haberdar edilmiştir. Halk pancar zer'iyatına hazırlanmaktadır. Eşyalann kıymet ve ehemmiyetleri, bir kaç dakika içinde bu kadar değişiyor, demek! Artık ben, tamamile şahsından mes'ul olan bir adam degilim... Ağlamak, hakkım değil... Sevmek, âşık olmak hakkım değil... Barlarda sabahlamak, meyhanelerde sızmak, işsiz dolaşmak, serseriliğe vurmak hakkım değil... ö l mek bile hakkım değil!... ölmemeğe çabalıyacağım... ölmemeğe, yaşamağa mecburum! Evde, cocuklar, yalmz... Korkuyorlar... Ben, şimdi, bütün haklarını kaybetmiş, bütün haklanndan vazgeçmeğe mecbur bir insanım!... Müsterek hayatta, haklar da müsterek; onda, Müzehher'in de hakkı var, Niyazi'nin d<? hakkı var. Dün gece, her şey gözümden silinmişti, her şey bitmişti! Hayır! Simdi yeni bir hayat bas lıyor... Kırkına yaklaştığım halde, büsbütün yabancısı olduğum bir hayatın içine gireceğim... Dil Cemiyetinde Dünkü ictimalar Ankara 7 (A.A.) T . D. T. Cemiyetinde toplanan gramer kolu, kolbası, Ahmet Cevat Bey tarafından yazılmağa baslanmış olan gramerin tasnif kısmım okumuş ve gelecek içtimada buna dair münakasa yapmağa karar vermistir. Gramerin yazılmasma devam edil mektedir. Bu toplamşta bütün orta mektep ve lise muaHimlerine gönderilecsk bir mektup ta hazırlanmışbr. Bu mek tupta muaHimlere kelimelerin teşkîli istenmektedir. Ankara 7 (A.A.) T. D. T. CemiKâtibi umumiliğinden: Bugün nesriyat kolu ve ıstılahlar komisyonu toplanmıştır. Ilk toplantısını yapan nesriyat kolu cemiyetin bültenini basmak, gazetelerde dil üzerine yazılar yazılmasını tesvik etmek ve bunlara istikamet vermek, cemiyetin seçeceği türkçe sözleri yazılarda kullanarak halka yayamak esasları üzerinde bir cahş • ma programı hazırlanmağı konusmuştur. Kol önümüzdeki çarşamba günü saat yet; Gözlerim kurudu, ağlamıyorum; îçimde ağlamak isteği de yok... Yeni bir hayatın esiğindeyim!... Neler göreceğim? Nelerle karşılaşaca ğım?... Bilmiyorum!... Bilirsem, ne olacak? Saatin yelkovanını tutup geriy» alabilecek miyim? Hiç durmadan akıo giden zaman selini durdurabilecek önüne geçebilecek miyim?... Uzaklara gitmiş yolculan, yollanndan çevirebilecek miyim?... Dün, bugün olamıyacak.. Mazi olmağa mahkum bir yann var. . Zayıf olup, insanlara, kendimi ezdirmek fırsatmı vermemeliyim!... Tasarruf haftası Hazırlıkları Ankara 7 (A.A.) tktisat ve ta sarruf haftasının yaklaşması münase • betile memleketin her tarafında hara retli hazırlıklar yapılmaktadır. Bir çok yerlerde tasarruf haftası programları hazırlanmıstır. Hafta içinde umumi yerlerde kahve ve çay yerine yerli mah sullerimizin istihlâki kararlaştırıhnıstir. Yerli mahsulâtımızın revacının artınl masını temin için konferanslar ve mü samereler tertip olunmuştur. Bu münasebetle bir çok şehirleri mizde yerli mallar sergisi açılacakttr. Tasarruf haftası yerli mallanna karşı günden giine artan alâkanm canlı bir misali olarak geçecektir. 14 te gene toplanacaktır. Istılahlar komisyonu ıstılahları ha zırlama prensipi üzerinde konusmalarına devam edecektir. Yann merkez heyeti saat 15 te tekrar toplanacaktır. Sokaklar, bana bu sabahki kadar hazin, kirli, pis, süflî görünmemişti... Kapı önlerine bırakılmış ağızlanna kadar dolu pash, yamru yumru tenekeler; kaldınmlara, sokak ortalanna atil. mış çöpler arasında sirtı yaralı, sıska aç köpekler dolasıyorlar!... Bir kapının dibinde, yırtık paçavra esvaplan vücutlerini örtemiyen çıplak iki ço cuk, birbirlerine sokularak krvnlmış yatıyorlar... Bunları evden mi atmışlar araba? Yoksa hiç mi evleri olmamış? Bu çocuklan sckağa atan'ann yüreği, . zavaüıların baslarını koydukları taştan daha mı katı? Biri, daha pek çocuk! iğildim, baktım, mışıl mısıl, uyuyor... Senin suçun, günahm n e 7 Bazı insanlar.r günahları, dünyiya relmis olmalanc'ır. Bütün ömürle'ince çektikleri yalmz bu günahlannın cezasıdır. , bu manzaralann yabancısı de YUSUF ZtYA DüftDn evinde öldörülen talebej Edirne 6 Burada bir düğün evinde sarhoşluk yüzünden genç bir lise talebesi öldürülmüştür. Katil sarhoş bir çobandır. Faciaya sebep talebenin sarhoş çobanı düğün evine sokmamak is temesidir. K?til kendi kendini zabrtaya tesüm etmiştir. ğilim. Şurada, burada sabahladığıro r«" celer. apartımana, pansiyona dönerken, daha ne îçacısı olanlannı görmeğe alısığım. Lâkin bugüne gelinciye kadar, kapı diplerine lavnlmış uyuklıyan ço» cuklardan birinin üstüne iğilmiş bakmamıştım. Çocuğun, ne de sevimli yüzü var. Göğsümde bir şey tıkandı, nefesim darlaştı; Niyazi akltma gelivermişti! <Mabadl var) Bugönkö meclis CUMHURlYET'in tefrikaMt: 10 Tipi Dindi! Yatan: MAHMUT YESARİ Marika, «iş«y>» lâvabonun üzerine bıraktı; mıhlanmif gibi durdu. Gözlerinde isli bir donukluk vardı. Birdenbire iki elfle yüzünü kapadı, hınçkıre hınçlora ağlamağa basladı... Odanın içmde, panltısı görülmiyen bîr şimşek çakmıştı »anki... Damarla nm yandı; gözlerimden sızarak derimi yaka yaka inen yaşlan durduramı yorum... Boğazımdaki kuruluk geçti; içimde bir ferahlık duyuyoram. Babamı, acaba göremiyecek mi • yhn?... Müzehher; bizi bekletme! diyor! Ayağa kalktım, gardropta tek kalan yedek esvabımı alırken Marika'ya baktm. Vöcudu sarsıla sartıla »clıyordu. Onu, sağ omzundan tuttum. Bir şey mi söylemek, yoksa susturmak mı istiyordum? Bu, bence meçhuldü. Beynimm içine soğuk bir demir iğne saplanmıştı. Genç kız, hınçkınyordu. Başım, o • nun sol omzuna düştü. Sıkışan, darla • şan göğsüm genişliyerek, açılarak ağlıyordum... Sanki kız kardeşim Mü zehher'in omzuna başımı dayamış ağlıyordum... İnsanlan, feiâketler dağıtıyor, felâketler yakınlashnp birleştiriyor... Yaşla dolu jrözlerimin önüne, Niyazi'nin hayali dikildi! Evde cocuklar, yalmz... Belki büsbütün yalmz kaldılar... Yalnızlıktan korkuyorlar... Onlan bekletmemeli... Marika'nm çenesînden tuttum, yüzünü yüzüme doğru çektim, kalbimîn bütün minnetile kız kardeşhni öper gibi yanaklanndan öptüm: Teşekkür ederim, yavrum! Gözlerimi silmeliyîm... Kendimi yese kaptırmanm sırası, zamanı de^il... Giyindim; brovningî arka cebime koyarken, galmekten kendimi alamadım. Cumhurıyet Nüshası 5 Kuruştur Türkiye Hariç 2700 Kr. Gök yüzü kapan'k... Havada boğucu bir sıkıntı var... Biraz yağsa, serpis. tirse, bu sıkıntı dağılacak... Uğrultulu bir rüzgâr, bulut kümelerini deli deli savuruyor... Hem üşüyor, hem terliyorum... Biri gelecekmiş te, geç kalmıs, gelmiyormuş! gibi bekJeme ürpertileriie yüreğim titriyor. Rüzgâr beynimin içinde uğuldu. yor.. şeraiti Senclik Altı ayhk Üç aylık Bir ayhk i ç i n 1400 750 400 150 Kr. 1450 800 Yoktur