^Cumhuriyet Meşhur Casusla Yazan: BERNDORFF 11 Türkçeye çeviren: ABİDİN DAVER DOKTOR HASAN SURMESİLE Osman Şerafettin Cağaloğlu Nurosmaniye caddesi No. 19 Telefon: 893 Muayene zamanı cumadan maada öel«den sonra (Yenibahçe hastanesi) dahilî, sari hastalıklar mütehassısı Süslenen gözlerin cazibesine dayanılmaz. Sıhhat ve içtimaî muavenet Vekâletinden: lstanbul'da son birinci teşrin aymda çoğalmağa başhyan kîlil vak'alarının devam ederek muhtelif »emtlerde hastalar zuhuruna tebep olmaktadır. Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti bu vaziyeti nazari dikkate alarak hastalığın önüne geçilmek için, alınan umumî tedbirlerden başka, son zamanlarda Avrupa ve Amerika'nın bazı mahallerinde tatbik edilmiş olan ve bizde de bir kısım vilâyetleriınîzde yapılarak iyi neticeler göstermiş bulunan kızıl aşısının tstanbuld'a da tatbikına karar vermiş ve bunun için icap eden tertibatı aldırrmştır. Bu aşı 1 12 yaş arasındaki çocuklara tatbik olunur. Aşı şimdilik Istanbuul'un, talebesi arasında kızıl vak'alarî çoğalan ilk mektep talebesine umumîî bir surette tatbik edilecektir. Bununla beraber arzu eden ailelerin 1 12 yaş arasındaki çocuklarını aşılatabilmeleri için de aşağıda isimleri yazılı mahallerde birer aşı istasyonu tesis edilmiştir. Bu istasyonlara müracaat edecek çocuklara PARASIZ aşı tatbik edilecektir. Getirilecek çocukların evvelâ kızıla tutulmağa istidadı olup olmadığı, yani aşılanmağa ihtiyacı bulunup bulunmadığı ciltleri üzerine yapılacak ufak bir aşı ile anlaşıldıktan sonra asıl aşı tatbik olunur. Asıl aşı birer hafta fasıla ile 4 defa yapılır. Birinci aşıdan sonra hafif kırıklık ve hafif ateş gibi haller görülebilirse de çocuk için zararsız olan bu haller müteakıp ikinci, üçüncü ve dördüncü aşılarda görülmez. Kızıl aşısının hiç bir tehlikesi olmadığından arzu eden aileler şimdiye kadar kızıla tutulmamış olan 112 yaş arasındaki çocuklarını serbestçe aşılatabilirler. Bu suretle hem kendi çocuklarını hastalıktan korumuş ve hem de hastalığm ortadan kalkmasına yardım etmiş olacaklardır. Aşı tatbikatına 26 te^rinisani cumartesi gününden itibaren başlanacağmdan alâkadarların her gün saat 2 4 arasında semtlerine göre aşağıda isimleri yazılı istasyonlara müracaatleri rica olunur. lstanbul'da Beyazıt mevkii tababeti. Beyazıt nahiye merkezi için » » Beyoğlu » Beşiktaş Kadıköy Üsküdar Bakırköy Sarıyer Beykoz dedir. Edimekapı süt ve mektep çocukları bakım evir de. Eyüp Beledive Dispanserinde Belediye başhekimliği «Kaymakamlık binası dahilindedir.» Kasımpaşa Belediye Dispanserinde. Akaretlerde süt ve mektep çocukları dıspan?erinde. Mühürdar caddesinde Belediye dispanserinde. Açıktürbe'de süt ve mektep çocukları dispanserinde. Beîediye Başhekimli^inde. Belediye Başheki.iıliğinde. Belediye Başhekimliğinde. leşrınUaıu *.*> Matmazel Doktör, elliye yakın jandarma ile altı köpeğin elinden nasıl kurtuldu? Bu suretle biraz daha koştuktan sonra kövyn dışına çıktılar. Yomfanağa baslayınca yavaş yavaş akıllan baş larma srelmişti. Şimdi hızh hızlı yürüyoriardı. Tam otomobile yetişmekten ümiti kesip te eeri dönecekleri zaman, biraz flride bir hendeğin îçînden çıkan duman aievleri görerek gene koşmağa başiadılar. Asla yetisemiveceklerîni zannettikleri otomobil volun kenanndaki hen de&e devrilmis, alevler içinde yanı yordu. tlk akdlanna gelen şey, kadının otomobilin alünda kaldığını zan n«tmek oldu. öyle oluo olmadığını anlamak irîn, alevlerin biraz bafiflemesmi bek'ediler. NıTıavet vangm söner pibi oldu. Nndarma bir ağaçten büyük dallar kırdı. Onlarla otomobilin enkazını itti. ler, karıstırdılar. Aarbanm altında yanmıs insan cesedine benzer bir *ey yoktu. O zaman kuşu kacırdık larını anladılar p"ia a«Rdan <*ney zaman geçmisti. Hemen geri döne r»k köye geldiler ve en yakın jandarma karakohma mes'eleyi haber verdiler. Telefonlar isledi. Piyade, ivarbJbiri]tletli ^»ndarmalar, etraf a dağıiarak ber tarafta casus kızı aratnağa başladılar. Mülâzbn ile bir kaç jandarroa da polis köpekleri va»ıtasile otomobilin vanından itiba ren kızm «zini aradılar. Köpekler izi 'dular. fausun orm*na kaçtıgı anîa«1dı. Jar>darmalar, ortnana girdi1er, köpekler izi takiben navlıyarak ilerliyorlardı. Ann* Marie Lesser, köpek sesle rjnin «StHkçe yaklaştığım duyarak bütün kuvvetile kaçıyordu. Elliye yakın jandarmanın ve beş altı köpeğin elinden kurtulması için bir mucize lâzımdı. Bilhassa köpekler, yerleri koklıyarak kızın izi üstünden aynl mıyorlardı. Bu gidişle ergeç ona yetişeceklerdi. Anne Marie bir an bir ağaca çıkmağı düşündü; fakat ses**rmi duyduğu köpeklerin nihayet kendini bulacaklajnna şüphe yoktu. Bu vaziyette yorgunluktan düşiin eeye kadar kaçmak, tek kurtuluş ça* • 3 * resı ıdı. Bir müddet sonra, Vöneklerin havlamalan daha yakmdan aksetme*» başladı. Biraz daha sonra, jandar maların seslerini de işitti. Ormanın ağaçlan, kaçanla kovahyanların bir. birlerini görmelerine mâni oluyordu. Kız, camnı disine taktı, ağaçlann arasında sür'atle koşarak mesafeyi biraz açtı. Gerçi kurtulmaktan büs bütün ümidini keseeek kadar tabannx ve zayıf iradeli değildi ama kendi kendine: Bir mucize olmazsa yakalıya caklar beni, diyordu... Ve nihayet bu mucize oldu. Bir. denbire bir bora çıkarak çok şîddetli bir yağmur boşandı. Mevsim ilkbahar olduğu için ağadar henüz to • murcuk haiinde idi. Yaprakların a çılmamış olması yüzünden sağanaklar îki dakîka zarfında ormanın içini de, içindekileri de sırsıklam etmişti. Casus kız da, jandannalar da, kö pekler de, zemin de fena halde is . Iandı. Anne Marie'nin ayağmda bereket versin ki gayet kısa ökçeli spor kunduralan vardı. Ona rağmen, islak ve kayağan zemin üzermde artık kosamıyor, ancak güçlükle yürüyebiliyordu. Bu yağmur da nereden çıktı? Kurtulmak ihtimali daha azaldı, diye düşünüyordu. Haberi yoktu ki asıl onu bu yağ mur kurtaracaktı. Eline geçirdiği bir kırık dala dayana dayana ve kaya kaya yürürken kulağı arkada idi. Birdenbire köpek seslerinin baska bir istikamete doğru uzaklaştığını f arketti ve o istikametin aksine doğru yol almağa başladı. On dakika sonra, köpeklerin havlaması uzak bir uğultu gibi geliyordu. Hiç ümit etmediği bir zamanda takipten kurtulmustu. Köpekler, jandarmaları yanlıs bir istikamete gö türmüslerdi. O anda yalnız kacıp kurtulmağı düşünen genç kız. kö • peklerin baska tarafa gitmelerinin esbabını bulmak için fazla zihin yormadı. P yalnız: Izimi kaybettiler, diy,» sevinerek yoluna devam ediyordu. Köpekler öncedan kızın izini mükemmelen takip ederken sonra ne den kaybetmislerdi? Çünkü sağanak halinde yağan yağmur yerleri fena halde ıslatmıs olduğu için, kızın ko~ kusu kaybolmuş, köpekler de izi bulamıyar^k baska bir istikamete gitmislerdi. Anne Marie Lesser, biraz sonra, ormanın içinde dar bir patikaya rasgeldi ve bu yolun kendini mutlaka bir yere götüreceğine etnin olarak onu takip etti. Bir müddet daha yü rüdükten sonra bir kanala geldi. Orada bir an durarak dinlendi. Ne yapacağını düsünürken küçük bir mo. törün sevkile kocaman bir nehir dubasının sakin suların üstiinde ağır ağır kayarak geldiğini gördü. He men elbiselerini çıkarıp bir paket yaptı, bunu sırtına bağladıktan sonra suya girerek yüzmeğe başladı. Yük10 dubanın alçak burdasmı tutabil. mek için uzun müddet yüzmeğe lü. zum yoktu. Kendini yukan çekti ve küpeşteye sarılarak sürüne sürüne güvertede ilerlemeğe başladı. Sa hilden görünmekten korktuğu için ayağa kalkamıyordu. Böylece büyük teknenin kıç tarafma kadar geldi. Orada, gayet ihtiyar bir Holanda gemicisi dümen kullanıyordu. Çırçıplak re sırsıklam bir güzel kızın birdenbire yanıbaşında peyda oluverdiğini görünce ihtiyann aklı başından gitti, korkudan ağzmdaki pipoyu düşür dü. Anne Marie biraz nefes aldıktan sonra, vazîyetin icabını anladı. Intîyar, işte sana üç bin frank. Biraz ıslak atna zararı yok, kurutursun. Eğer geminizde beni saklar ve hududun öte tarafma geçirirseniz bu paralar sîzindir. Yalnız şunu bil ki beni iyi saklamak lâzımdır. Elmas kaçakçılığı yaptığım için, gümrük kolculan beni kovalıyorlar. Pey ola. rak şu bin frangı al bakahm. thtîyar gemici bağırarak karısım çağırdı. İhtiyar kadın, kamaradan çıkıp geldi. O zaman işler sür'tale yoluna girdi. Aşağıda, dubanın ambannda, binbir çeşit eşya arasında bir küçük kapı vardı ki geminin içini büyük bir dikkatle aramadıkça bulunamazdı. Kaçakçılığın ihtiyar Holanda'lı gemiciye pek yabancı bir iş olmadığı bu gizli kapıdan anlaşılı yordu. Gemicinin karısı kapıyı açtı, içerideki boşluğa bir kaç yastık, bir iki örtü ve battaniye attı. Anne Marie buraya girdi. thtiyar kadın, ıslak elbiselerini kuruttnak için alıp götür. dü. Genç kız, hududu geçinciye kadar bol bol sıcak çay içti ve bol bol helecan geçirdi. Fakat geçirdiği imtihan ve heyecan henüz bitmemisti. (Mabadi var) NEVLiDi NEBEVî Babamız merhum Ahmet Fethi B. ruhuna 2511932 tarihine musadif cuma günii öğle namazını müteakıp Çemberlitaş'ta Köprülü Mehmet Paşa ca münde mevlidi nebevî kıraat oluna caktır. Arzu buyuranların teşriflermi rica ederiz. Merhumun ailesi MÜZAYEDE İLE SATIŞ İkinci teşrinin 25 inci cuma günü sabah saat 10 da Beyoğlu'nda Osman bey'de Samanyolu sokağında (tramvay istasyonu karsısmda Ahmetbey soka ğından girilince birinci sokak solda köşede Ananyan apartımanı) Bornstain aparbmanınm 4 numarah dairesinde mevcut ve Madam Bornstain'a ait gayet nefis esyalar müzayede suretile satılacaktır. Gayet zarif asrî ve şen füme ağacından mamul 11 parçadan miirekkep yemek oda tak;mı, büfe, dresuar, otomatik masa, maroken 2 koltuk ve 6 sandalyeden ibaret, mükemmel yatak oda takımı, flör dü Japon kaplamah aynalı dolap, düşe tualet, 2 şiffonier, 2 komodin ve iki kişilik karyoladan ibaret, defa gayet zarif 4 parçadan iba ret ve kübik usulü yrtak odası, mavun ağacından mamul yaTirane odası, 3 parça yazıhane koltuk ve kütüphane, kadife döşemeli asrî kar.ape, 2 koltuk, 2 sandalye ve masadan mürekkep »a lon takımı, defa kadife döşemeli 1 kanape, iki koltuk, Sahibinin Sesi iyi halde bir gramofon, kadife ve ipekli perdeler, misterler, çini ve demir sobalar, Limoi komple tabak takımı, kristal şekerlikîer ve kompostolvklar, bakara kadeh takımı, bronz okfide ve albatrı avizeler, portmanto, kolonlar, sedefli tabureler, tavlu, hava gazocağı ve *air lüzumlu eşylar. A. Bord markalı nefis bir piyano. Bir çok Anadolu ve Acem haiı'arı ve seccadeleri. Dünyanm en sıhhî. en mükemmel, en lâtif sürmesidir. Nebatattan müstahzar bir harikai san'at olup gözlere sihrifüsun verir. Kirpikleri uzatır ve kuvvetlendiriı. Çapak yapmasına mâni olur. Her kadın için zarurî ve ebedî bir ih tiyaçtır. AvTupa'nın terkibi meçhul ve madenî sürmelerinden sakınınız. Sür medan'.ığı ile beraber (Yirmi) lüks ve büyük ( 3 0 ) kuruştur. Hasan Ecza deposu. Hali tasfiyede Tl'rk Ticaret ve Sanayi Bankası korniserliğinden: Tasfiye haVnde bulunan Türk Ticaret ve Sanavi Bankasında alacakları bulunanlann alacaklarının kayıt ve tesbitine ba?lanm!ş olduğundan alacak lılann Kânunuevvel ayının beşinci günü akşamına kadar alacakları miktannı beyan ve ellerinde bulunan vesikaları ibraz ve ita etmek üzere eyyamı tati liyeden maada hr gün saat ondan on ikiye ve saat on altıdan on sekize ka dar Bahçekapfsında Tashanda beşinci katta mezkur şirketin ha'.en bulunduğu dairede komiserliğe müracaat etmeleri lâzımgeleceği ve bu müddet zarfında müracaatle alacaklarını kaydettirmiyenlerin konkurdato müzakeresine kabul edilmiyecek'.eri icra ve iflâs kanununun 2^2 inci maddesi hükmüne tevfikan 'îlân olunur. SATILIK KAMYONET Az kullanılmış Ford markalı bir adet kamyonet satılıktır. Talip olanların görmek için Nişantaşı'nda Ahmetbey sokağında Benz garajına ve pazarlık için Katırcıoğlu Hanında 45 numaraya müracaatleri. Hariciye Vekâletinden: Elyevm Hariciye Vekâletinde 14 üncü dereceden mevcut münhal memuriyetlere talimatnamesine tevfikan müsabaka ile memur alı nacaktır. Müsabaka imtiham 1 kânunuevvel 932 de saat 10 da Hariciye Vekâletinde yapılacaktır. Müsabakaya iştirak için, taliplerin memurin kanununun 4 üncü maddesindekilerden başka aşağıda yazılı evsafı da haiz olmaları lâzımdır: Hukuk, Mülkiye, Ulumu siyasiye, Iktisadiye ve îçtimaiye ve Fakülte derecesindeki Yüksek Ticaret mektepleri veya Hariciye Mesleği ile alâkası bulunan mümasil Yüksek mekteplerden birinden mezun olmak. Müsabaka imtiham şöyledir: 1 Hukuku Medeniye, Hukuku Düvel, Hukuku Hususiyei Düvel, tktisat, Maliye ve tarihi siyasî ( 1815 ten zamanımıza kadar ) hakkında tahrirî ve şifahî sualler. 2 Türkçe ve fransızcadan tahrir ve tercüme. 3 Müsabakada üssünr>izanı doldurmak şartile en fazla numara alanlar kazanmış olacaktır. Müsavat halinde fransızcadan maada bir ecnebi lisamna sebebi rüçhandır. vuku Satmalma Komisyonundan: Nafıa Vekâleti 110,000 adet kayın yol ve 1014 adet kayın makas traversi kapalı zarfla münakasaya konulmuştur. Münakasa 11/12/932 tarihine musadif pazar günü saat 15 te Nafıa Vekâletinde icra edilecektir. • Taliplerin cari seneye ait Ticaret Odası vesikası ve teminatı mu vakkatelerile birlikte ayni gün ve saatte Komisyona müracaat etme leri lâzımdır. Talipler bu husustaki şartnameleri birer lira mukabilinde Ankara Nafıa Vekâleti Levazım Müdürlüğünden tstanbul'da Haydarpaşa'da Liman tsleri müdürlüğünden tedarik edebilirler. Darülfünun Mubayaat Komisyonu Riyasetinden: Tıp Fakültesinin 1 kânunuevvel 932 tarihinden 31 mayıs 933 gayesine kadar ikinci altı aylık yaş sebze ve yaş ve kuru meyva kapalı zarf usulile münakasaya konulup 30 ikinciteşrin 932 tarihine mu sadif çarşamba günü saat on beşte mutedil görüldüğü takdirde ihalesi icra kılınacağmdan talip olanların teminatlarını Darülfünun muhasebesi veznesine ve teklif mektuplarmı da mubayaat komisyonu riyasetine tevdi eylemsleri ilân olunur. Taliplerin mektep şehadetnameleri, askerlik vesikaları, hüsnü hal ve sıhhat şehadetnameleri ile hüviyet cüzdanı veya suretlerini jstida ile 25 teşrinisani akşamına kadar Vekâlet Zat tşleri Müdürlüğüne tevdi eylemeleri ve 1 kânunuevvel 932 de Ankara'da Vekâlette hazır bulunmaları ilân olunur. Nafıa Fen Mektebi Müdürlüğünden: Mektebimizin 932 malî senesi ekmek ihtiyacı hakkında 24 teş • rinievvel 932 tarihinde yapılan münakasasına talip zuhur etmedi ğinden bu kere alenî münakasa suretile münakasasımn icrası ta karrür etmekle taliplerin yevmi ihale olan 8 kânunuevvel 932 perşembe günü saat 14 te Gümüşsuyu'nda kâin mektepte münakit ko • misyona depozito akçelerile beraber müracaatleri. rın içinde bir insan cesedi vardı. Yüzü koyun yatırılmış, içeri sıkiftırıl nrk için bacakları korkunç bir şe . kîlde bükülmüştü. Markam öne doğru eğilmiş, do nup kalmıştı. Vans sakin bir sesle: Hat lâmbayı söndürmeyiniz, dedi, Markam siz de eleinizi bana doğru uzatınız. Fakat kapağa do kunmamağa dikkat ediniz! Ellerini büyük bir ihtiyatla me zarın içine soktular. Onlara bakar . ken bütün vücudümün dehşetten örperdiğini duydum. En ufak bir sal • lantı yarım tonluk taş kapajtı kol larına düşürecek ve iki çift kol bir anda kopacaktı. Hat ta benim gibi korkudan sapsan kesilmişti. Alnın . dan terle boşanıyor, gözlerini faltaşı gibi pçmış bu çok tehlikeli ameliyeyi seyrediyordu. Ceset yavaş yavaş a ralığa geldi. Dışarı çıkarıldı ve korkunç bir gürültü ile zemine düştü. Bu sukutun tevlît ettiği sarsıntı kapağı kaydırdı. Hepimiz geriye doğru sıçradık. Hiç birimize bir şey ol . madı. Yalnız Hat geri atılırken is kemleye çarptı ve yere yuvarlandı: Hay Allah belâsmı vermesin, Mister Vans, ayağım burkuldu. Zavalh polis müfettişine acıdım. Bir yandan ayağım uğuşturuyor, bir yandan da cesedi görmeğe çalışı yordu. Markam götleri cesette kekeledi; Skarlet, ha! Vans bir baş işareti ile onu tasdik etti. Skarlet'in çehresi havasızlıktan mosmor kesilmişti. Vans: Ben ona müzeye «relmemesini tembih etmiştim! dedi. Tehlikeyi kendisi de biliyordu. Buna rağmen buraya gelmiş. Aklı sıra faciaya mâni oltnağı kurmuş. . Markam alıklaşmış, öyle duru yordu: Kim yaptı, fail kim... Bulmalıyız. Araştırmalıyız. Evet... Fakat müşkül bir iş... Hiç bir delil yok... Durun hiyeroğ lifli mektup... Evet bu mektubu bel. ki bulacağız, bu gece plân tamamlanacaktı. Fakat Skarlet işe karıştı. Acaba o da biliyor mu idi ki... (Mabadi var) Istanbul Belediv esi ilânları İstanbul Belediyesinden: Takside çalışan otomobiller bu sene sonuna kadar talimatname mucibince behemehal muayyen renge boyanmıs olacaktır. Boyanmamış otomobillerin yeni senenin birinci gününden itibaren seyrüseferine sureti kat'iyede müsaade edilmiyeceği ilân olunur. buraya müncer oluyor, dedi. Birden elektrik cereyanına tı.îtul muş gibi titredi. Avazı çıktığı kadar bağırdı: Hat, buldum. Bana bir kırıko lâzım. Bir kırıko... Demin bulduğumuz olabilir. Pencerenin önünde duran ve he nüz muayene ediltnemiş bulunan siyah tas lâhde doğru koştu. Çok yüksek... Hayjr bir is kemle olmadan yetişilemez. O da yetişememiştir. Ha. Şu iskem'e.. Bakın o iskemle dün gece orada değildi. Dikili taşın yanında duruyordu. Skarlet onu kullanmıştt. tskemleyi aldı, ötesine berisine baktı: Yukarı tarafı sıyrılmış... Alâ, mes'ele anlaşılıyor. Hat biraz çabuk ol. Ver şu kırıkoyu... Hat söyleneni yapN. Vans kırıko. yu iskemlenin üstüne koydu. Ağzını taş mezar kapağının dışan taşan tezyinatına 5iki£t*rdı. Hepimiz nasıl bir manzara ile karşılaşccağımızı anlamadan bek leşiyorduk. Vans'ın etrafına toplanmıştık. Kırıko yavaş yavaş hareket etti rilmeğe başladı. Kolun her çevrili . şinde madenî bir çatırtı işitiliyordu. Yarım ton ağırlığındaki granit me zar kapağı parmak parmak yukarı kalkmağa başladı. Hat gördüğü tehlike karsısmda korkarak bir adım geri çekildi: Mister Vans kapağın diğer uçtan kayması ihtimali var. Pek kor kulu bir vazivet! dedi. Hayır, Hat, hayır... Düşmiye. cek! Kapak sekiz parmak kadar ara Ianmıştı. Vans kırıkoyu iki eli ile hareket ettiriyordu. Dokuz parmak, on parmak, on iki parmak... Vans kapağı sarsarak muvazenesini tecrübe etti. Pek sağlam, korkacak bir şey yok! dedi. Hat cebinden elektrik Iâmbasım çıkarmış, mezarın karanlık boşlu ğuna çevirmişti. Birdenbire dehşetle haykırdı: Aman yarabbi, bu ne! Ayaklarımın ucuna basarak omuz. larmın üzerinde baktım ve bu müthiş şeyi ben de gördütn. Taş meza • 932 senesinin en güzel zabıta romanı: 57 13 temmuz cinayeti Yazan: S. S. VAN DİNE Vans şaşırmıştı. Yesi o kadar fazla, o kadar aşikârdi ki Markara onun yanına gitmeğe ve kolundan tutmağa mecbur oldu. Bana kalırsa bu isi yeni esas lar üzerine tetkik etmeliyiz, Vans! Yeni esaslar üzerine mi? Ha . yır, yeni esaslara lüzum yoktur. Bu gece burada bir facia vuku buldu. Fakat biz buna mâni oltnak için geç kaldık. Tedabiri lizimeyi vaktile ala büirdik. Tedabiri lâzimeyi mi? Müm kün olan her şey yapılmıştır. Bu hâdise mes'elede yeni bîr unsurdur. Hatıra gelmiyecek bir unsur, anlıyor musunuz? Bu, esas plânda yoktu. Vans yanımızdan uzaklaştı. Kendi kendine söyleniyordu: Onun izini bulmalıyım. Mutlak bulmalıyım. Tercüme eden: ÖMER FEHMİ Gözleri yerde müzeyi arşınlan . tnağa başladı. Hat hâlâ taş mezar ların önünde idi. Gözleri renkli hiyeroğliflere dalmış, sigara içiyordu. Vans'ın muhakemesine, tetkik ve keşif kabiliyetine karşı derin bir itimat besliyen Markam onun düştüğü yeisten son derece sıkılmıştı. Vans taş mezarlara göz gezdirir. ken birdenbire durdu: Otomobillerde kullanılan bu kırıkonun burada işi ne? Gösterdiği alâka teessürden bu nalan fikrini oyalamak için olacaktı. Aleti bir sandığın içine attı ve bir heykelin kaidesine oturdu. Hat ile Markam bu keşfe hiç ehetnmiyet vermedüer. Vans salonda dolaşmasına devam ediyordu. Müzeye gel diğimizdenberi ilk defa olarak bir sigara yaktı. Markam her türlü rauhakeme