12 Kasım 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

12 Kasım 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'Cumharıyet TELGRAFLAR Fransa'da maiî bir rezalet Prof. Marks'la mülâkat Bir çok âyân azası ve piskoposların da dahil bu Konservatuvara getirîlen maruf üstat, lunduğu bir ihtilâs çıkanldı, mecliste fırtma koptu musikimiz hakkında neler düşünüyor? Parîs 11 (A.A.) Meb'usan meclisi Bâle'deki ticaret bankasina ait mes'ele hakkında sosyalist meb'us. lardan M. Albert'in verdiği istizah takririnin müzakere edileeeği tarihi tesbite davet edilmiştir. Bu takdirde hazineye ait bazı ihtüâslar hakkında hükumetin almak istediği ted. birler de sorulmaktadır. Maliye Nazın bu hususta tahki . kat yapmağa başlandığım ve bu is. tizaha aît müzakerenin geri bıra • kıltnasını îstemiştir. Takrir sahibi M. Albert'in bu tahkikatı çarçabuk ve tam surette yap. mak hususunda hükumetin verdiği sözü ehemmiyetle kaydetmiş, tsvjçre bankalarından birinin bir tngiliz bankasina Paris'teki mümessiline günde 100 bin krank kredi açması için emir verdiğini duyduğunu söylemiştir. M. Albert'in son günlerde yapı . lan taharriyet neticesinde Bâle'deki bankanm müstahdemleri üzerînde 245 bin frank ve yalnız numaralan değil, fakat Maliye Nazınnın da iyice bildiği bazı isimlerin yazılı olduğu bir cetvel bulunduğunu hatır . latmışhr. Maliye Nazırı bu beyanata itîraz etmiş ve bunlann doğruluğunu kabul etmek istemetniştir. M. Albert'in bu cetvelde Dahttiye Nazınnın muttali olduğunu, çünkü emniyet müdürlüğü müfettişlerin den birinin bu cetvel üzerinde 4 sa. at tetkikat yaptığını açikça söyle nvatir. M. Albert bu isimleri a çığa vurmak istememiştir. Bunun ü. zerine mecliste gürültü kopmuştur. Nihayet M. Albert bazı isimleri zikretmiştir. Bunlann arasında âyan azasın dan Nieillard, Jourdain ve Scharmeck da bulunmaktadır. Meclis istizah takririnin derhal müzakeresini istemiştir. Hükumet bütün mes'uiiyeti meclise bırakmak suretile bu dileği kabul etmistir. Bundan sonra M. Albert'in bu ih • tilâs mes'elesinde lekelenmiş bir kaç mühim şahsiyetin, bu meyanda iki piskopos ile bir takım büyük sanayi erbabınm isimlerini de ortaya at . nuştır. Fazla olarak M. Albert'in ts • viçre bankalarınm bir kaçmın daha hazineye ait ihtilâslarda kolaylık gösterdiklerini ve bu suretle vuku bulan ihtilâslann her sene 4 milyar frangı bulduğunu ehemmiyetle kayd etmistir. M. Germair» Martin hükumetin uh. desine düşen vazifeyi tamamile yaptığını, çünkü bu ihtilâs vak'asının hükumetin gosterdiği teyaklcuz ve basiret sayesinde ortaya çıktığını söylemiştir. M. Germam Martin hükumetin yapılan tahkikata karışamıyacağını, fakat adlî tahkikatın macerasını takip etmesine nezaret edeceğini de sözlerine üâve eylemiştir. Sosyalist meb'uslardan M. Nincent Auriol bu mes'elenin iç yüzünün meydana çıkanltnası hususunda arkadaşlarının hükumete itimat ettiklerini söylemiştir. Bunun üzerine sosyalist mes'us • lar verdikleri takrirde meclisin hükumet tarafindan yapılan beyanatı kaydettiğini ve bu mes'elede suçlu olanların isimlerinin tamamile nesri hususunda hükumete itimat gösterdiğini beyan etmişlerdir. Bu takririn somında hazineye ait ihtilâslann men'ini istiyen bütün fırkalann M. Auriol tarafından teklif edilen tak. riri kabul etmeleri lâzım geldiği de kaydedilmiştir. M. Heriot, bu husustaki beyanatında demiştir ki: «Hükumet vazifesini yapmaga başlamiştır. Hükumet hatır ve gönüle bakmaksızm hakikati ortaya çıkarmağa çalısmakta devam edecektir.» Bu sözlerden sonra meclis, teklif edilen tak riri 4 sosyalist meb'usun muhalefetine karşı ittifakla ve el kaldırtnak suretile kabul etmistir. Viyana 8 Konservatuvanmızm düzeltilmesi isile meşgul olmaği üzerine alan profesör Joseph Manc bu akşam lstanbul'a hareket ediyor. Profesör Marx her sene iki defa vatanımıza giderek bu san'at müesse semirin ilmî seviyesini kontrol edecek, ona usul dahilinde terakki im • kânlan teminine çalişacaktır. Viyana'da musiki ile meşgul olup ta Man'i tanımıyan yoktur. Kendisi uzun senelerdenberi buramn nmsiki akademisinde harmoıvîe muallimidir. Yetiştirdiği talebeler arasında şrm • diden şohret kazanmış gençler var. Marx ayni zamanda Viyana'lılann çok sevdükleri bir bestekârdır da. Eir çok şarkılan, sonatlan, symphonieleri her zaman zevkle dinlenir. Çok cana yakm bir adam olan bu san'atkâra bütün talebeleri adeta âşıktırlar. Bundan on beş yirmi gün kadar evvel profesör Mant tstanbul'daki vazifesi münasebetile burada çıkan Wiener Journal gazetesinde Türk musikisine dair bir makale neşretti. Makale hakkimızda çok güzel, çok kıymetli fikirler ihtiva ediyordu. Bu yazıyı okuduktan sonra, üstadm memleketimizde neler yapmak istediğini, millî san'atımız hakkında. neler düşündüğünü okuyuculanmıza bildirmek istedim. Kendisile gorüştüm. Çok alâkadar oldu. Beni bir kaç defa evine çağırdı. Düsüncelerini uzun uzun anlattı. Bu düşünce leri» esas kısımlannı yazıyorum: < Şimdiye kadar bir kaç Türk talebesi yetistirdım. Bunlann hep*i istidatlı, kabîliyetli gençlerdi. Bu itibarla tstanbul'a sevinç ve hevesle gidiyorom. Orada çabuk mkişafa müsait bir nruhJt bulacağıma « m • nun. Her şeyden evvel flhn seviyesini tesbit etmek, bu seviyeye gore bir metot kurmak lânmdır. Elde bulu nan muallimlerden azamî istffade ancak bu şekilde temin edilebilir. tstanbul şehrj için kuvvetli orkestra da yetiştirmek lâzıtndır. Bu zanno • lunduğu kadar müskül bir fs degfl dir. tntizam ve ahenk mes'elesidrr. Böyle bir orkestraya malik olduktan sonra evveJâ musikili hafif kome diler ve îleride ciddî operalar temsil edilebüir. Mütemadiyen hafîf mu • sfki ile halkın zevkini bozmak dogru değfldir. Fakat yalmz ağtr garp e serleri dmletmek te yanlıştır. HaTk her zaman, henüz yabancısı bulun duğu garp san'atkârlannı dinlerse, îstenilen gaye elde edilemes. Gaye ş«dur: Asrî ve mrllî bir mnsîki yaratmak, yahu< daha doğrusu millî musikiyi asrilesiîrmek, onu bütün dünyaya hitap edebilecek bfr seviyeye çıkarmaktır. Halka yalnız Bet hofen'i, yalnız VağnerM dmletmekle bu nasıl temin edilebilir? Benim kanaatimce, meselâ Bethofen'in senfonilerinden birinrVı çalın • dığı bir konserde, e«ki Türk san'at . kârlannın eserleri ve halk şarkılan da dinletîlmelidrr. Her şeyden evvel millî levki korumak şarttır. Esasen mevcut olan millî his, garp tekniğile kuvetlendiği zamandır ki Türk mu. sikisi herkese hîtap edebilen bh* san'at olacaktır. Rus'lar böyle yap mışlardır. Bundan yüz sene evvel Rusya'da, dünyaca tanmmıs büyük bir san'atkâr yoktu. Onlar Avrupa'ya talebe gonderdiler, Avrupa'dan hoca getirttiler. Memlekete garp musikisini yaptılar, fakat hiç bir zaman sizin rahatsızhğuuz... «Beni de rahatsız ediyor!> gibi bir şey söyliyecekti belki; devam etmedi. Pertev'in beni ailemden istemesi, Pakize'nin bunu benden gizlemesi, şimdi ikisinin de benim tereddüdü • mü hissederek etrafımda yalvarır gibi bir hal almaları beni eğlendir meğe başlamıştı. Hatta Pertev'le benim aramda bu bahsin açılmasını bile istiyordum. Bakalım neler söyliye cek! Nasıl olsa yann sabah ben bu evden çekilip gideceğim, konuşmakta ne zarar var? Pertev sordu: Soğuk mu aldmız? ö y l e galiba. Yorganınıza iyi sarılını;, biz çıkalım. Hayır, oturunuz. Hayır, çıkalım. Pakize'ye işaret etti. tkisi de ayağa kalktılar. Ben ısrar ettim: Oturunuz, dedim, kuzum, beni yalnız bırakmayın». yerli san'atlanm atmadılar. Ve boylece millî seciyelerini kaybetmeden tekâmül ettiler. Bugün beynelmilel musiki âlemmde Rus'lann mühim bir yeri vardır. Türk musikisi de me deniyet dünyasında lâyık olduğu mevkii kazanmalıdır. tlmî bir şe • kilde çalışıldığı takdirde bu, kolay Iıkla kabildir, çünkü Türk esasen san'atkâr bir ruha maliktir. Bu bir iddia değil, bir hakikattir. Münase bette bulunduğunuz memleketler san'atınızın tesiri altında kalmışlardır. Rus'lan misal olarak söyliyebi • lirim. Çaykovski, Rinmski Korsakof gibi eski ve Strawinski gibi yeni Rus san'atkârlan bir çok eserlerinde musikinizden ilham almışlardır. Millî gayenizm tahakkukunda ufak bir hizmetim bulunacak olurva kendrmi bahtiyar addedeceğina. İs tanbul'daki varSeme sevinçle gidiyorum.» Millî musikimizin yu^ası olan Konservatuvarımızın ilmî bir şekilde ıslahına karar verilmeai, bilhassa bu îş içm profesör Man'ın seçilmesi büyük takdirlerle karşılanacak isabetli bir harekettir. Bu kıymetli v« esi az bulunan san'at hocasmdan azamî istifadeyi temin etmeğe çalış • malıyız. Biz dünyantn en san'akâr miilet lerinden biriyiz. «Türk musikisi yoktur> diye bagiranlar bir şeyden an lamıyan msanlardrr. Turk'ün kendi yararhğı bh rausikisi vardır: Halk musîkiisi. Her halkın halk musîkisinde u mumî olarak bazı temayüller bulunur: Fransız musikisi nes'e, tspan yol musikisi îhtiras, Alman musikisi saminnyet terennüm eder. Bizim halk musikimizde «dehâ» vardır. Bu dehâyı benîknseyip bütün dünyaya duyuracak olan bir dâhiye muhtacız. Onu yetiştireceğiz. • mts ffADtR YAD/ GÜNÜN AKİSLERİ Mekteplerde aç çocuklar İki gün evvel, mekteplerdeki aç çocuklar için bir fıkra yaz • mıştım. Sabahleyin gazetede çıkan bu yazıya akşam üstü pos • tacı üç cevap getirdi. Gösterilen hassas alâka mevzuun ehemmi • yetine lâyıktır. Her mektup, altındaki imza mn üstünde bir teklif taşıyor. Tekliflerin üçünü de hulâsa edeyim: j 1 Lâtife Nevzat Hanîmefendi, Himayeietfal'den, ıztırabm büyüklüğüne yakışır bir canlı Iıkla çalışmasım istemektedir: (Yaşamanın bu kadar gfiç • leştiği bir zamanda hiç kimse hayır cemiyetlerine kendiliğin den gelip te aza yazılmaz. Hiç kimse bu cemiyetlerin kapısını çalıp ta iane getirmez. Semt semt dolaşacak, aza, iane toplıyacak heyetler lâzımdır.) diyorlar... 2 Bahrisefit Felemenk Bankası Muhasebecisi Vefİk Bey, aç mekteplilerin gizli derdini ta içinden duymuş bir baba ıztıra bile konuşuyor. Ona, kendi ço cuklan bu faciayı daha evvel haber vennisler: ( Baba, mektebe gotürdüğümüz yemekleri içimize sinerek yiyemiyoruz. Yemekhanenin pencerelerinden bakan aç arkadaç lanmızla gozgöze geldikçe lol malar boğazımıza diziliyor.) Vefik Beyİn de bîr teklifi i Lokantalarda hesap pusulalanna yüzde on Himayeietfal pulu yapiştırtmak! 3 Mutekait kaymakam Ce * vat Bey, aç çocuklara yapılacak yardımı Hilâliahmer'den bekli yor. Kırmızıay'a ait bir kaç mi nettarlık hatırası sıralanan me tubunda: (Harpte, yanginda, zelzelede, tufanda, hasılı her felâkette, muztaripleria ,Ir4m,dadına koşan bu şefkat ocağının, ayn bir teskilâtla bu i# için de çalışmasım) istemektedir. Tekliflerin üçü de iyi, üçü de güzel ve bunlardan daha güzel olan da gösterilen bu tez alâka... Bugün mektep sîralannda aç okuyanlar, yann memleketi el ' lerine alacak olanlardır. tstikbalin, bu midesi boş, kafası dolu neslini, bir sıhhat mes» elesi, bir nüfuz mes'elesi olduğu kadar, yarının içtimaî nizamı namına da ehemmiyetle düşünme » miz lâzımdır sanırım. İngiltere ve Alman tez:»•• Sir Jon Simon etrafb izahat verdi Londra 11 (A.A.) Avam KamarSsîntfa muhalif amele fırkası » \ m dan M. Attle tngiltere'nin haricî siya «>ti halclrmda at*d*<]aki takrîrî •ermek Kübâ'da müthiş felâket Şiddetli kasırga sehirleri mahvetti, 1000 klşi öldü, maddî hasar büyük... Nevyork 11 (A.A.) Kuba'da çıkan bir kasırga esnasmda ölenlerîn «iîktan şimdi 1000 kî*i kadar tahmîn edilmefctedir. Kasırga saatte 200 mîl «Br'aHe esmîş ve bilhassa Puerto Prm cipe'de çok şiddetli olmuştur. Bu k kasırga SanteCrey, Delsur ce Camaguay şehrini tamamile harap etmistir. Santa Crey şehrindeki su set leri yıkılmıştir. Şehrin her tarafını su basmıştır. Bununla beraber ahaliden bif çoğu tam vaktinde evlerinden çıkabilmişlerdir. Fakat maddî zarar ve hasar pek çoktnr. Li manda bir çok gemiler batmıştir. En siyade nüfus zayiatı kayde•^^^^^•^^^^^•^^^^^••^^^^^ «urettle bur mfizakere kapuı açmıştır. «Meb'usan mecluinin fikrine göre yakında toplanacak maiî ve îktisadî konferansın movaffakiyetle neticelenmesi için süâh kuvvetlerinin bütün mületler rnüsavi hıtulmak esasma gore derhal, umumî ve esash surette azaltılması projesine tngiliz hükumetinin açıktan açığa ve süphe götürmiyecek bir tarzda muzaheret ettnesi ve Çin • Japon ıhtilâfı hakkında tetkikat yapan Lytton komisyonunnn vasıl olduğu neticeleri terviç ve iltizam suretile Mflletler Cemiyeti misakı ahkâmtnı muhafaza etmesi yapıiman lâzım gelen en mfihim iştir.» Hariciye Nazın Sir Jhon Simon, Çin • Japon ibtilâfı mes'elesi hakkmda şn cevabı vermistir: «Her saman oldugo gibi şimdi de bu mes'elenin heyeti omumiyesi hakkında Mflletler Cemiyeti fle makul bhr surette bir arada ealışmakta devam ediyoruz.> «Ahnanya'nm Avrupa hükum*tle • rinin birac evvel likrettiğim resmî te • minatina istirak etmesi lâzım gelir. Bu tarzda verilen bir teminatm mes'uliyetini kabul eden tngiliz hüku meti Alman hükumetmin hukuk tnu • saviliği hakkındaki talebinin aşağida »oyîîyecegim serait dahilnde is'af edflmesi ftkrindedir. I Almanya'nin silâh kuvvetlerini azaltmaM hakkındaki madde diğer mflletlerin silâh kuvvetlerinîn tahdidi hakkında vucude getirilecek ayni mukaveleye dahil ednmelidir. Bu yeni muka vele Versay muahedesinin Almanya'nin silâhlanndan tecridi hakkındaki mad • deleri yerine kaim olmnlıdtr. II Almanya'nin silâh kuvvetlerî dilen Camagtıey'de evler lamamîle yıkılıp harap olmu», münakalât mkitaa uğranustır. Jamaique adası da bir kasırga yüründen çok zarar görmüştür. Muz mahsulü tamamile harap ve mahvolmuştur. ölüler yakıîacak Havana 11 (A.A.) Ekser oîüler denizden duvar gfbi yükselen sahilin bir kısmını istilâ eden dal gaya kurban gitmişlerdir. Eyaletlerin üçünde kasırga 10 binlerce murabba kilometre vüs'atinde işlenmiş topraklan harap etmistir. Sıhh! şartlan pek fena olduğu içm salgınlann önüne geçilmek üzere oesetler yakılacaktır. izmir'de bOyOk bir un fabrikası yandı îzmir 11 (Hu. Mu.) Filîbeîi Mehmet Hulusr Beye ah büyük un fabrîkasında yangın çikmış söndürülmesine çok çalışılmışsa da mümkün olamamıs fabrika kâmilen yanmıştır. Fabrika tigortalıdır. Sigorta bedeli cüz'i fakat zarar iki yüz bin liradan fazladır. M. Şevki ispanya'da feyezanlar Valence 11 (A.A.) Valenee «yaleti dahilinde vuku bulan kasırgalar hortumlan bir çok köyleri harap etmistir. Eyalet dahilmdeki meydanlardan birinde 7 ki*Uik tayfasile birlikte ortadan kaybolan brr balıkçı gemisinin mürettebatından iki kişin^n cesetleri bulımmuştur. Başka bir balıkçı gemisi daha ortadan kaybolmustur. Muğla'da tütün Piyasası açıldı Muğla 11 ( A . A . ) Tütün piya sası dün öğleden sonra açıldı. tnhisar tdaresi de piyasaya iştirak etti. Fi. at olarak kumpanyalar 100, Inhisar ldaresi yüksek ve nefis mallara azami 120 kuruş verdi. Bir kaç saat içinde 110 bin kilodan fazla tütün satıldı. nin tahdidi diğer mflletler hakkında Italya ve Macar Başvekilleri mülâkatı Roma 11 (A.A.) M. Mussolin! Macar Başvekfli ile uzun uzadıya sa • mimane görüşmüştür. Bu mülâkattan sonra Macar Basvekili, Hava Nazın Ceneral Balbo'yu ziyaret etmistir. Roma 11 (A.A.) M. Mussolini Macar Basvekili ile ikinci defa görüa müstür. Bu görüşmeler umumî vaziyet ve bilhassa Italya ile Macaristan'ı alâ kadar eden mes'eleler ve bir de iki memleket arasındaki iktisadî münase * betleri bir kat daha genislestirmek imkânlan tetkik edilmiştir. tki hükumet adamı arasmda h*£ bir ihtilâf noktası olmadığı müşahede edilinciye kadar takip olunup iki mejnleket ahalisinin arzusuna tevafuk eden siyasetin devam edilmesi kararlastınlmıştır. Akşam M. Mussolini tarafmdan Macar Basvekili şerefine mükellef bir ri yafet verilmiştir. Geçmiş olsun, dedi. Teşekkür ederim, girsenize, •girsene... Rahatsiz etmiyeyim! Ne resmiyet bu, canım, buyurunuz! Pertev girdi. Pakrze ona bir sandalya bulmuştu. Ayak ucuma oturdu. Fakat güzlerinde ıiık bir şefkatle yüzüme bakıyordu. Ben de gözlerimi bir müddet ondan ayıramadım: Nasılsınız? dedim. Fakat bu sualimi sonra dan «na • sılsın?» diye tashih etmek istedim. Çünkü, Pertev Avrupa'ya gitmeden evvel biz onunla senli benli konuşuyorduk; fakat Avrupa'dan geldik ten sonra aramıza bir resmiyet girdi. Bazı eski zamanlan hatırlıyarak birbirimize «sen» diyor, bazı da bütün maziyi unutarak «siz» diye hitap edi' yorduk. Fakat benim tashihime meydan bırakmadan o, resmî cevap verdi: Teşekkür ederim, dedi, fakat YUSUF ZtYA M. Norman Daws Cenevre'ye gitti Roma 11 (A.A.) M. Norman Davvis dün Floransa'dan Roma'ya gel» mistir. Cenevre'ye gidecek trene bin mek üzere bugün Milano'ya hareket edecektir. Halyafda bir dere tastı Roma 11 (A.A.) Calabre'de Reggio'da bir dere taşmış, üstündeki köprünün yıkılmasına sebep olmuştur. Bu eyalette hüküm süren fırtına ve feyezanlar neticesinde 16 kişi ölmüştür. kabul edilecek tadfl usuüerinin ««aynına aynı müddet zarfında tâbi tutulmahdu*. III Almanya yeniden silâhlanmak niyerinde oimadığmı bildirmiştrr. Fa kat sadece diğer milletlerin malik olmasına müsaade edilen askerî kuvvetlere kendisinin de sahip olmasma müma • naat edflmesini arzu ettiğini ilâve ey • lemiştir.» Cumhurıyet Nüshası 5 Kuruştur ÖIQ bulunan kacakçı Urfa 10 Senelerdenberi hudutta kaçakçılık etmekte olan Haleb'in Bap kazasından Ali enuCp hududunda ölü olarak bulunmuştur. Buna da ehemmiyet vermemele rinden korkarak, Pertev'e döndüm: Oturunuz, siae bir şey söyle mek istiyorum. İki kardeş te durdular. Oturmak için hâlâ bir tereddüt geçiriyorlardı. Ben tekrar: Allah aşkma oturunuz, dedim. Birbirlerine bakıştılar ve oturdu lar. Fakat ben ne söyliyecektim? Bu bahsi ben açabilitr miydim? Hayır, fakat lâkırdıyı oralara getirebilir dim. Pertev'e dedim ki: Demin Pakize ile aramızda bir münakaşa vardı. Artık o her bildiği şeyi bana anlatmaz oldu. Pertev derhal mes'eleyi anladı: Mecbur olmuştur, dedi. Neden mecbur oluyor, ben... Pertev birdenbire ayağa kalktı, başımın ucuna geldi ve hiç tereddüt etmeden dedi ki: Aramızda böyle kapalı konuş mak ayıp. Uçümüz de her şeyden ev Abone. T u r k i v e şeraiti • içln Senelik Altı ayhk Üç aylık Bir ayhk 1400 Kr. 750 400 150 için 2700 Kr. 1450 800 Yoktur BVYÜK HtKÂYE: 45 Sinema Delisi Kız SERVER BED1 dım. Devam etti: Bizim senînle arkadaşiığımız öyle kolay kolay yıkılır zannetme, dedi. Biz seninle kaç defa ne büyük kavgalar yaptık ta gene barıştık. Şimdi dargın değiliz ki... Evet, şimdi dargın bile değiliz. Aramızda her şeyi hallederiz. Fakat bunlan bırakalım da seninle daha mühim mevzularda konuşalım. Tam bu sırada kapı vuruldu Anladım ki bu annemden, babamdan başka biridir; belki de Pertev! Girinîz, dedim. Kapmm eşiğinde Pertev goründü, Fakat bir türlü içeri girmek istemi yordu. Peki? Senden korktum. Belki bir denbire reddediverirsin diye. Reddedeceğim varsa daima ederirr. Bunu aileme açmakla ne kazanırıınız? Bilâkis daha fena edi yorstnuz. Pakize kederli bir düşünceye var. dı: Belki, dedi, fakat başka çare var mıydı? Sen olmayınca onlar. Sonra benim gene kızmamdan korkarak elrmi tuttu, çekti, öteki elinin içine aldıt Ben seni gene, ben seni daima severim! dedi. Se»î titriyordu. Ona acıdım. Bir anda bütün sinema ümitlerim, emellerim «özümden düştü. Şes çıkarma vel arkadaşız. Sen diyeceksiaı ki bu samimiyet daha evvel lâzrmdı. Belki. Fakat senin halin bizi tereddüde düşürdü. Fakat belki bunda da ha • tamız var. Olsun. Kabul. Yalnız şimdi her şeyi açık konuşmamıza hiç bir mâni yokl Pertev'in bu sSzieri hoşuma gitti. İşte o kadar. Söyle bakalım, ne imiş, efendi hazretleri. Sen benimle evlenmek istiyorsun, malum, sonra? Bu sualleri sorar gibi yiizttne ba kıyordum, dedim ki: Ben de böylesini beğeniriı demin onun içm Pakize'ye sitem diyordum. Açık konuşalım. Söyl< niz. Ve daha az resmî konuşalıt Peki... Söyle! Pertev odada gez&tdi, sonra gelî eski yerine oturdu, bir sigara yak mak için paketini cebinden çıkar fakat gene yerine koydu: tçiniz, dedim, iç, kuzum, iç.

Bu sayıdan diğer sayfalar: