?Os5» 9 TesrinUanî Halkçılığın semereler£ "Cumhurlyet' Çatalca'da mükemmel iki h fan yurdu açıldı Orta mekteple yirmi kişilik talebe yurdunun küşat merasimi Sakarya nehri Üzerinde... Bursa'daki Soygunculuk Bir liranın Başından Geçenler Tefrika numarası: 24 Yazan: Kemal Ragıp Büyük ve çok mükemmel Bursa Emniyet Müdürü tahkikat yapıyor bir köprü yapıldı Bilecik 25 (Hususî) Sakarya'yı geçmek için senelerdenberi iptidaî sal ve kayıklardan istifade edilirdi, suyun azaldığı mevsimde kayığı ih mal ederek geçitlerden geçmek isti: yen araba ve atlılar çok kazaya ığ ~ rardı. Suyun öbür kısmındaki köy ve kasabalar çok sönük ve fakir kalmıştı. Hele, kış günleri münakalât ta~ rocmile durduğundan sal ve kayık tan da istifade edilemediği için o kıs. min iktisadî hareketleri de dururdu. Cumhuriyet hükumetimizin kudreth eli bu mühim işî de halletti. Binlerce lira sarfedilerek ileride üzerinden tren hattının bile geçebileceği kadar muazzatn bir köprü yapıldı. Sakar ya'nın en büyük ve en ehemmiyetli köprüsünün yakında resmi küsadı yapılacaktır. Daha şimdiden Gölpazarı kazasının çok mümbit ovasına pan ear ektirmek için müracaatler baş Iamıştır. Halk sevinç içindedir. ÖMER FARUK Bursa • ' susî muhabhjmizden) Os manlı Bankasını soyanlann yakalanması için burada büyük bir faaliyet vardır. Emniyet müdürlüğü civar vilâyetlerin emniyet müdürltlklerile temasa geçerek «^ guncular hak Bıtrsa Emniyet Müdürü kında kendileMustafa B. rine icap eden malumah vermiştir. Bunlarm er geç ele geçirileceklerine muhakkak nazarile bakılmaktadır. Zabıtaya verilen eşkâle uygun gelen tiplerden bazıları teşhisi için banka memurlarına getirilmişlerdir. EşkâIin en ziyade meshur sabıkalılardan San thsan üzerinde temerküz etmekte olduğu da söyleniliyor. Emniyet müdürlüğü bu soygundan sonra şehir dahilind'eki devriyelerin adedini artırmıştır. Soygunun olduğu gece Bursa'dan her istikamete hareket eden otomobillerin numaraları ve içinde bulunan yolcuların eşkâl ve hüviyetleri de Belediye seyrü sefer teşkilâtı vasıtasile tamamen alınmıştır. Banka soygunu esnasında memurların dağınık bir vaziyette vazifelerile meşgul bulunmaları soyguncuIarın ilk muvaffakiyetlerine en büyük âmil olmuştur, denebilir. Bahusus herkes kendi işile meşgul bulunduğu sırada ikinci müdürle görüşen yabancı bir şahsın her hangi bir müsteri olmaması hatıra bile gelir şey değildi. Banka binasının, olur oîmaz her hangi bir sesin dışanya sızmıyacak şekilde mazbut bulunması ve ancak bir kapı ile caddeye bağlı olması da soygunculara bu kadar hudutsuz bir cesaretle iş gördürmüştür. Maamafih banka memurları her çareye bas vurarak haydutlar üzerrae atılmayı birbirlerile fransızca konuşarak kararlaştırmışlarsa da bu fikri tatbik edecek bir fırsat ele geçmemiştir. Çok kere memurların goğüslerine dayanarak tabanca, kendilerini oIümle karsı karşıya getirmişken haydutlar a zaman zaman cevap verdikleri nazan dikkate alınırsa pek o kadar itidallerini kaybetmedîklerine hükmetmek lâzım gelir. Bühassa içinden 3400 lirası alınan kasanın üst gözündeki binlerce liranın da ayni akıbete uğramaması için veznedar Yusuf Bey büyük bir fedakârhk göstermiş ve haydudun tabancası göğsüne â*ayanmi8 olmasma rağmen gozü açtırmamak için kendisini oyalamış ve atlatmağa muvaffak olarak banka menaf ii hesabına cansiparane müdafaada bulunmuştur. Burada en ziyade merak edilen nokta: Haydutlann 3400 Iirayı aldıktan sonra buna kanaat etmiyerek bankanm daha pek çok parası olacağını ve onu çıkarmalannı açıkça ve ölüm tehdirfile soylemiş olmalarma rağmen asıl mühim parayı ele geçirmeden bankadan çıkıp gitmeleridir. Hâdisenin cereyanına nazaran, soygunun 45 dakika devam ettikten sonra üstüste üç defa kapmın çalmmasmdan ve her seferinde birer kişinin bankaya girmesinden haydutlann şüphelendiklerini ve bu şüphe üzerine çıkıp gittiklerini kabul etmek lâzım gelir. MUSA Yemînler etti; yalvardı; kadını kandırdı. 0, zavallı da inandı Kadın her zamanki gibi ellerini yüzüne kapadı: Ah, ne olacağız acaba?.. Deii. acı acı güldü: Sen ölmek istemiyorsun ama, günün birinde ben seni öldüreyim de baV... Kadın onun gözlerinden korktu, titredi. Şakava vurmak istiyormuş gibî gülümsedi: Nasıl?. Nasıl olduğıınun tarkına ' ile varmazsın, merak etme. . Hiç acı çekmezsin... Duymazsın bile... Söylesene nasıl?. Haniva bazan sarhoş olmıyor muyuz?.. Bütün dünyayı unutmak, başka bir âleme dalmak için zehirli ilâçlarla kend'knizi tath bir uykuya koyvermiyor muyuz?.. tşte gene bir gün ben sana o ilâçlardan verirken bir daha uyanmamak için ne kadar çok lâzımsa o kadarını birden veririm. Uyuruz, her zamanki g'bi hulyalı, tath bir uykuya dalarız... Bir daha da uyanmayız .. Hele sen hiç farkına bile varmazsın.. Olsa olsa sitemler edersin: «Gene bana bunları içiriyorsun... Çok fena oluyorum. Sokak ortalarında düşüp bayılacağım, günlerce hasta oluyorum.. Yeter, artık içVme .. Hiç lnmıldıyacak halim kalmadı. Bugün de basım ne kadar uğulduyor... Ne yaptm?. Yoksa daha başka ilâçlarda mı karıştırdın .. Ama, ne iyi... Ne tatlı...» Diye söylene söylene kendlnden geçeceksin!.. Bir daha ayılmıyacaksın... Bu tjüzel gözlerin bir daha açılmıvacak .. Kadın titredi: Ben de bir daha içmem oyle ise... öteki hâlâ acı acı gülüyordu. Kadın büsbütün korktu: Hem artık bir daha buraya da gelmiyeceğim... Sen büsbütün deli olrfun galiba!.. Çılgın genç bir kaç saniye ona bakti. Sonra Mrdenbire değrşti. Tath tatlı güldü: Korktun mu sevgilim?.. Yalan soyledim. Şaka ettim. Seni korkutmak için yaptım. Inandın mı?. Ben sana nasıl kıyarım?. Bu güzel gözleri kendi elimle nasıl söndürürüm?. YemmJer etti. Yalvardı. Şaklabanlıklar yaph. Kadını 'handırdı. O da inandı. Zavallı kadın, gene inandı!.. Hâlâ titriyordum. Vahşetle, ihtirasla çarpınan bir kalbin bütün f ır. tınalarını, ben cüzdanın arasında, bu delinin göğsüne en yakın bîr yerden dinHyebiliyordum. Asıl şimdi söyledikleri yalandı. İlk sözleri pek doğru idi. Sonra kadının korktuğunu görünce bunları ağzından kaçırdığına pişman olmuştu. Onu kandırmak, buraya tekrar getirebilmek, o zehirleri beraber içip koklamak, kanlarını kanştırmak, böylece birbirinin göğsünde sarhoş olmak, işte o zaman akhndan geçen deliliği yapmak için şîmdi de uzun uzun diller dökülüyordu. Korktum. Bu deli, söylediklerini mutlaka yapacaktu *** Ertesi gün gene buluşacaklardı. Deli, her zamanki gibi o zehirlerden almak için gizli bir ecza deposuna gitti. Her vakit aldığından daha çok istedi. Ecza kaçakçısı yüzüne baktı: Bu kadar çoğunu ne yapacaksınız?.. tkide bir girfîp gelmek güç oluyor da... Gelmişken biraz fazla alayım bari... Aman dlkkat ediniz.. (Doz) unu kaçırırsanız bir daha uyanamaz* sınız, ölürsünüz... Güldü, acı acı güldü: Merak etme, canım.. Ben bilmiyor muyum?.. tlâcı cebine koydu. Cüzdanını açtı. Sekiz on tanemizi birden eczacıya verdi. Sonra geriye ne artıyor diye şövle bir baktı. Dudaklarını büktü. tçin için: Şu kalanlarla da bugünlük bL raz yiyecek, içecek alırım. Zaten başka paranın ne lüzumu var?.. Bundan sonra parayı ne yapacağım? Diye söylendiğini duydum. Çırpındım. Bu delinin ne yapacağını biliyordum. O güzel kadını da, onunla beraber kendisini de bir kokain serhoşluğu arasında, bîr morfin uykusu içinde öldürmeği artık iyiden iyiye aklına koymuştu. Bu zehirleri işte onun için alıyordu. Ya, benim buna vasıta olmam, ne meş'um bir tecellidi!.. Şimdi beni ecza* ciya vermese biraz sonra bakkaldan son nafakasını alırken oraya verecekti; yahut ta gene onun cebinde kalacaktım. Cebinde kalıp oniarın son daklkalarını görmek büsbütün acı olacaktı. Dünkü sözlerden sonra ne de olsa zavallı kadının içine bir korku girmişti. Bu zehirli sarhoşluğa kendini kaptırmak istemiyecek, kaçıp kurtultnak için ne kadar çırpınacakh... Bu deli de onu aldatmak için kim bilir neler yapacak, ne diller dökecek, güzellikle kandıramazsa belki de zorla sarhoş edip uyutacak, bir daha uyanmamak üzere uyutacaktı. Sonra kendisi de onun yanina ır* zanıp orada ölecekti. Bunları görmek daha korkunçtu. Bu çılgın, bu günahkâr maceranın, hîç olmazsa son sahnesinde bulunmamak için kaçtım. Eczactnra çekmesinde bir köşeye kıvnldım^ kaldım. 12 Büro Trtnastnm Çatalca orta mektebi ile Ça • talca H. Fırkası Talebe yurdu dün merasimle açıldı. Bu iki irfan yurdunım açılması, Çatal ca'ya hakikî bir bayram günü manzarası ver mişti. Halk se vinç ve heyecan içindeydi. tstanbul'dan gelecek heyeti karşıla • mak için, ince ince yağan yağ mura rağmen, kadınlı erkekli büyük bir kala balık mektep binasının önündeki meydanda toplanmıştı. meraslmlnde Cevdet Kerlm B. ntctuk trat ederken. . .Son itilâflar Suriye ile pürüzlü işler nasü hallolundu? Fransız'larla yapılan demiryolu ve Türkiye Suriye emlâk işi an • laşmaları ayın on beşinde neşredi lecektir. Emlâk mes'elesinde anla*ma şöyle olmuştur: Bizkn yurdumuzda Suriye'lilere ait ve bir takım muamelelere tâbi tutulmuş emlâk vardır. Suriye'de de gerek asıldan Türk olan veya hiyar hakkını kullanan Türk'lerin em • lâki vardır. Bu anlaşmıya göre her iki tarafa da emlâk için tam bir serbestî veriltniştir. Demiryolu anlasmasına gelince Adana'dan kalkarak Meydanıek • ber'de Suriye hududuna girrfikten sonra tekrar Çobanbey'den itibaren hududumuzu teşkil eden ve ora . dan Nusaybin'e kadar uzanan bir demiryolu vardrr Bu demiryolunun Adana, Top rakkale, Fevzipaşa kısmı devlet demiryollarına geçmektedir. Demiryolunun Toprakkale, Tayaf, Fevzipaşa, Meydaniekkefve Çobanbey, Nusaybin kısımlan kurulacak olan bir Türk şirketi tarafından işletilecek . tir. Bu sirketin sermayesi Fransız'lar tarafından temin olunacaktır. Bizim de sermayeye iştirak hakkımız anla<mada kabul edilmiştir. Bu Türk şirketi Suriye tarafında kalan şirketle anlaşarak demiryol bo. yunca trenleri işletecektir. Anlaş manın bir maddesine gore şirket te«ekkül etsin veya etmesin AdanaFevzipasa kısmı altı ay sonra devlet demiryollarına gececektir. tttanbul'dan giden heyet Istanbul'dan Çatalca'ya gx den heyet, tam «aat dokttzde Belediye önün den hareket etmerastmmde Mektebin ti. Kafile bir otomobille, iki otobüsten mütelenlere teşekkür etti. Vali Muhittın şekkildi ve bunlarm içinde Vali Bey de kısa fakat çok güzel bir hiMuhittin, Fırka idare heyeti reisi tabeyle kurdelâyı kesti ve alkışlar Cevdet Kerim, Daimî encümen azaarasında açılan kapıdan mektebe sından Avni, Tevfik Beylerle Nakiye girildi. Bu sırada talebeler ziyaretHanım, Fırka idare heyetinden Neçilere birer hatıra olarak rozetler cîp ve Ali Rıza Beyler, Maarif mütaktılar, şeker ve lokum dağıttılar. dürü Haydar, Belediye Fen müdü Talebe Yurdundahi merasim rü Ziya, Teftiş heyeti müdürü TevOrta mektep böylece açıldıktan fik, Belediye yazı işleri müdürü sonra, Halk Fırkasınm Talebe yurHaluk, Maarif müfettişi Nurullah, duna gidildi. Çat?lca'nın yegâne Çatalca'nm sabık kaymakam vekili güzel ve büyük binası bu yurda tahKemal Beylerle gazeteci arkadaşlasis olunmuştu. nmız bulunuyordu. Şehir bandosu Kaza Belediye reisi burada bir da otobüsler^n birinde idi. nutuk irat etti, Cevdet Kerim Bey Yolda iki yerde mola verildi. bu nutka mukabele etti. Yurdun öÇatalca kaymakam vekili Kenan nünü hıncahınç dolduran ve ekseriBeyle Belediye reisi, heyeti Büyükyetini civardan gelen köylüler teşçekmece'de karşıladılar. Mevkii kil eden halka bu yurdun ne gibi müstahkem kumandanı Fuat Paşa şerait altında ve niçin kurulduğunu da Çatalca'da heyete iltihak ettL îzah ettL Bu sene, içinde, 20 köylü Orta mektebin açılması yavrunun barınacağı bu uğurlu biKasaba bayraklarla donanmış, naya, gelecek sene daha fazla tabir iki yere taklar kurulmuştu. Evlebe ahnacağını söyliyerek bu okuvelâ hükumet konağı ziyaret edil • muş yavruların muhitlerinde yapa di. Oradan orta mektebin bulunducakları tesirleri ehemmiyetle kay ğu binaya gîdildi. Talebe ve halk detti. mektebin önündelri meydanlığı dolCevdet Kerim Beyin hitabe»!r»den durmustu. Şehir bandosu Îstiklâl sonra kumandan Fuat Paşa kurde • marşi çaldı, orta mektep müdürü lâyı kesti. Yurdun kapısı da açıldı. Hüseyin Bey bir nutuk söyledi. Bu Fırkanın mükemmel bir eseri nutku memleket gençliği namına Yurt hakikaten güzel, temiz ve söylenen sözler takip etti. Bundan îhtiyaca uygun bir şekildeydi. Kü • sonra, kaymakam vekili Kenan Bey tüpanesi, genfa mütalea salonu, yekurulan bu irfan müessesesinin e • mekhanesi çok muntazamdı; hele hemmiyeti hakkmda bir nutuk söyyatakhanesi pek düzgündü. Her taliyerek bu hususta himmeti görü Rüşvet... Ecza kaçakçısı, akşam üzeri •vine dönerken Wr paket sigara almak için beni tütüncüye verdi. Aran çok geçmedi. Bir başkası geldi. O da sigara aldı. Beş liralık bir kâğrt uzattı. Tütüncü beş liranın üstünü sayarken beni de ona verdi. *•* 7,5 kuruşa horoz IİTir''an bildirildiğine göre II gm'da bir tavuk azamî 10, horoz 7,5, piliç 4 ve 5, hindi 3 0 4 0 kuruşa sahlmaktadır. lebenin, karyolası, dolabı, yataği ve battaniyesi, elbiselerini asacak yeri, hatta kirli çamaşırlanm ayı • racak kısmı bJe yepyeni ve mükemmeldi. Talebeden Rifat Ef., ziyaretçile re hitaben bir teşekkür nutku söy ledi. Kendilerine yapılan bu büyük iyiliği çalışkanlıklarile ve memlekete faydalı olarak odeyeceklerine arkadaşlan namına da söz verdL Bundan sonra davetliler mekte • bin yemekhanesmde öğle yemekle rini yediler. Kaymakam bey misa firleri saat 21 den Hibaren verile cek baloya davet etti; fakat gelenlerin mühim mazeretleri ve işleri olduğundan misafirperver Çatalca'lılann bu davetlerine icabet imkânı bulunamadı. Vali Muhittin Bey şehir bando sunu bıraktı ve heyet namına baloda bulunması için de eski kayma kam vekili Kemal Beye müsaade verdi. Sant tam üçte tstanbııl'a avdet etmek üzere yola çıkıldı. Yolculu ğun dönüş kısmı da çok eğlenceli. geçti. Belediyenin Daimî encümeni azalan bu vesile ile ihale edilen yollar üstünde bir tetkik daha yapmış oldular. Bu arada Mimar Sjtıan'ın şaheserinden biri olan köprüsü, uzun bir teknik bahsinin açılmasma sebebiyet verdi Daimî encümen den Avni Bey zarif nüktelerini bu seyahat şerefine bol bol ibzal ederek köprü, yol ve apartıman inşaatı arasında mukayeseler yaptı, münasebetler buldu ve bu yol ve yolsuzluk fıkralarını o kadar yolunda an. lattı ki, yollann fenalıği yüzünden I çekilen yorgunluğu bile unutturdu. Bu büyük bir inşaat müteahhidl imiş, ertesi günü yazıhanesine gittik. Herkesin ağzında bir fabrka lâkırdısı dolaşıyordu: Fabrikanın resimleri.. Fabrîkanın plânları.. Fabrikanın mühendisleri... Anladım: Onlar bir fabrikanın inşaat işlerini taahhüt etmişlerdi. Bir aralık: Fabrikanın memuru geldi... Diye fısıldaştılar. Gelen adamı müteahhidin odasına aldılar. Bu memur, inşaata nezaret etmek için tayin edilmişti. Müteahhit onu, ta kapıdan karşıladı. Çaylar, kahveler ikram etti. Uzun uzun konuştular, resimlere, plânlara baktılar. {Mabadi var) Piyango vuran koşuatı! Hüseyin Efendinin Gümüş'ü 4 senede 20,000 lira mükâfat kazandı Mersin 5 (Hususî) Sonbahar at koşulan yapılmış, çok muntazam ve halk tarafından fevkalâde rağbet gör • müstür. Tav koşusunda Ceyhan'h Ali Efendinin al Dervis'i birinci ve Adana'lı Mustafa Efendinin doru Ceylân'ı ikinci gelmiştir. Birincye 125, ikinciye 25 lira ikramiye verilmistir. tkinci kosu Toros tecrübe koşusa o lup mesafesi 2500 metre ve ikramiyesi 175 lira birinciye, 25 lira ikincive idi. Sekiz at istirak eden bu kosuda Tar sus'lu Bilâl Efendinin al Feryad'ı birinci ve Adana'lı İbrahim Efondinin kızıl kır ah Tayyar ikinci gelmiştir. Üçüncü koşu Çukurova koşusunda mesafe 3500 metre ikramiye 200 ve 50 lira idi. Yedi ahn istirak ettiği bu kosuda bir çok yanslar ks»">nan ve koşu meraklılannca maruf olan Gerdanlı Hüseyin Efendinin Gümüş'ü birinci ve Kozan'lı Ali Efendinin al Ceylân'ı ikinci gelmiştir. Gerdanlı Hüseyin Efendinin ifadesine nazaran dört senedenberi mfiteaddit koşular kazanan Gürmh'ün kazandığı ikramiyeler 20,000 liraya i>aliğ ohnustur. öğle ziyafeti ve balo < Furugi Hz. Fabrikalarda (Birind sahifeden mabait) üçte motörle Boğaziçi'ne giderek Beykoz fabrikasuu ziyaret etmiştir. Fabrikada bir saat kadar kalınmış, misafirimiz ayakkaplan, çanta ve bavullan ve diğer mamulâtı nvrı ayn tetkik ederek betenmis ve mü essese müdiriyeti ve diğer Türk miitehassıs ve isçilerini ayn ayn takdir ve tebrik etmiştir. Misafirlerimize, Beykoz fabrikasm dan sonra Beylerbeyi sarayı gezdiril miştir. Furugi Hazretleri maiyetindeki zevat ile dün gece Darülbedayie gide • rek temsili başından nihayetine kadar kendilerine tahsis olunan localardan sevretmislerdir. Iran Hariciye Nazın üe diğer misa firler bugün Heybeliada'da deniz Iisesini ve tahtelbahirlerimizi gezdikien sonra Gölcüğ'e giderek donanmamızı ziyaret edeceklerdir. Bu akşam saat beşte, şehrimizde bulunan İran kolonisi tarafından Furugi Hazretleri şerefine Perapalas otelinde bhr çay zivafeti verflecektir. Misafirlerimiz yann serbest bulunacaklardır. Vali Muhittin Bey tran Hariciye Nazın »erefine yarm Vali konağınd» bir çay dyafeti verecektir. îstanbuFa eğlenceli bir döniiş Mersin'de Kerdavlı Hüseyin Efendintı 20,000 lira ikramiye kazanan Gümuşü Koşulardan evvel yapılan atletizm müsabakalan bilhassa Mersin tdman Yurdu ve jandarma mektebi gürbüz halatçdan arasuıdaki halat çekme müsabakası çok heyecanlı olmus ve Yurt lular galip gelmislerdir. Çarşıda yapüan tâk Tdlebe Yurdu onunde Lutfi Aü