9 Kasım 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

9 Kasım 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhuriyet ANKARA MEKTUPLARI Her türlü sergüzeşt havası ortadan kalkmalıdır! Yeni Yunan Başvekili M. Çaldaris haricî işlerde eski siyaseti takip edecek Atina 8 (A.A.) Atina ajansı bilidiriyor: Başvekil M. Çaldaris, gazetecileri kabul ederek şunları söylemiştir: «Yunanistan'da parlâmentoya istinat eden rejîmîn muntazaman işliyebilmesi noktai nazarından hükumetîn teşekkülü çok mühimdir. A. zasi muhaiefetin 3 firkası arasından seçilmis olan hükumetim, en tabiî şartlar içînde îktidar mevkiine gelmîştir. Bu bütün fırka reUlerSnin tahakkukuna hizmıet ettiklerî bir neticedir. Bu netîcede »ahsan âmil olduğumdan dolayı çok memnu num. Çünkü rejim mes'elesinin hal. Vn» t?*eV»büs etmek suretile şîmdiye kadar bütün fırka'arın beraber çalınmastna mani olan engelleri ortadan kaidırmış oldum. Yunanistan'ın siyaM tekerrülüne bunun fevkalâde bir ehemtniyeti vardır. Diğer fırkaların hükume tin mesaisini sekteye ııŞratacak her şeyden içtînaD edeeekleri ve uzlaşma yoltmdaki hatlı hareVetlerfle hükumetin teskin sÎY"*etini t»Vdir etmekte ©ldtıklarını isbat edeeekleri ümidindeyim. Maliye ve iktisat mes'elelerine gelince: Hükumet liberal fırkasınm esaslanna itiraz etmeksizîn kolavca ta. hakkrık ettirilmiyeeeği mütaleasmda bulunduğu bir siyaset takip edecektir. Bütçe masraflarmtn azamî derecede azaltilmasi, yalnız mem . leket iktisadiyatının düzelmesi icin bir hareket noktası olarak kalmı yacak ayni zamanda alacakh dev letlere de müracaat ettiğini göstermiş olacaktır. Hükumetim şu kanaattedir kî, taahhütlerin yerine getiril mesi yalnız beynelmilel bir ahlâk mes'elesi değil, fakat ayni zamanda Yunanistan'ın menfaatleri iktiza sındandır. Binaenaleyh, Yunanis . tan mnlî taahhütlerinin iktisat buhranından mütevellit yeni şartlara uydurvimasını alacaklılnrından iste meden evvel masraflarda son bir kere d«Ka tenkihat yapılması zarurîdir. Bu »uretle aiacakhlanmız, Yunanistan'a kolaylıkla rösterilmesinin zarurî olduğuna daha yakın . dan kanaat getirmiş olacaklardır.» Haricî siya»et hakkında M. Çaldirîs dem'ştir ki: «Hükumet bütün devletlerle ve bilhassa komsularile olan yaklaşma siyasetine hararetle c?ev*m etmek arzusunda?lır. Millî birlik kabtnesi azası sıfatile ve daha tonra erki hükumetin tiyasetini tasvîo etmistim. Halk fırkası ötedenberi Yuna nistan'ın komsularina karşı uzlaşma sîvasetini iitizam etmi* olmakla büyük bir iftihar duyar. Ne kadar parlak gözükürse gozüksün, her türlü sergüzeşt hevesi ortadan kal* dırılmalıdir. Bütün dünyanm içinde bocaiadığı iktisat zorluklan aneak böyle bir siyasetin tnümkün ve iyî olacağı hususundaki kanaatimizi takviye etmektedrr.» Haydi bir cevap vereyim! Güreş müsabakasında Balkan şampiyonluğunu aldık. Pehlivanlıkla hiç alâkası olmıyan bir Türk bile bu şereften kendisine bir pay çıkarabilir, öğünebilir, sevi nebilir; hatta büyücek ve ağır bir pencereyi açmağa, hatta büyücek ve ağır bir karaman koyu nunun sırtını yere getirmeğe gücü yetmiyen sıskalar, çocuklar ve ihtiyarlar bile. Hatta ben bile bu şereften kendime bir pay çıkardım, öğündüm ve sevindim. Fakat gene bu sahifede, Yusuf Ziya, her Cumhuriyet muharri rinin sevincine, başkaları tara fından ikmal edilmeğe muhtaç olmıyacak kadar mükemmeli yetle tercümanlık ettiği için, ben aynca bir şey yazmayı fazla bulmuştum. Bürhanettin (Felek) Bey arkadaşımız, dün, pehlivanlarımızın bu muvaffakiyetinden bahsederken, kendisini bir çöp sıklet gü reşinde sanarak beni çapraza almak istemiş. Bir sene kadar evvel, futbolcularımızın ecnebi takımlanna üstüste yenilmelerini ayıplıyarak yazdığım seyleri hatırlatıyor ve bu güreş muvaffa kiyeti için bir kelime yazmadı ğımı ileri sürerek: «Mağlubiyetten hicap duyanlar, galibiyetten hepimizden fazla mütehassis olmalıdırlar ki, o ilk teessürlerinin samimî olduğunu isbat etsinler!» diyor. Çubuk bentleri Ankra, yakında yemyeşil bir tabiat ve zengin bir köy halkı ile çevrelenecektir Ankara teşrinisani ( Husu • •î) Ankara'nın 11 kilometre şi malinde muazzam bir baraj yapılıyor. Btı baraj, Çubuk çayının yatağı altindan, yani toprak içinde akan ve çayın yüzünden gelen sulan toplıyarak Ankara civarına can vere. cektir. Ankara'da tabiat yeşil değil, sap. sarıdır ve toprağm suya sanki ezelî bir hasreti vardır. Anadolu yayla sının her tarafında olduğu gibi bu. rada da sık sık toprağm çatlak du. daklan bu hasreti bağırır. O vakit taşhk ve hasis tarlalann üstünden zavallı çalışkan Türk köylüsünü ta can evinden yakan samyeli esers Kuraklık ve açlık korkusul Çubuk barajı Cumhuriyetin »u »îyasetinin bir çaheseri halinde bu korkunç deve karsi yükseliyor. Ye. rin bağlan deşilerek bulunan sağ. lam teınel tizerinde beton bir kale, her gün biraz daha kendini gostermekte ve ovaya ümit vermektedir. Haznesi 12 milyon ton su alacak olan bu baraj, bir taraftan dolarak bir taraftan boşalacağma gore 18 milyonla 20 milyon ton arasında bir «u biriktirecektir. Bununla Ankara sehrinin temizlik ihtiyacı caddeler her gün yıkanmak suretîle tatmin edildikten ve istasyon karşısında bir göl şeklinde yapılacak büyük ha j vuzu doldurduktan sonra Ankara kilometre uzunluğundaki binlerce ve Sincankoy ovalannm otuz kırk hektar arazisi sulanacaktır. Sula . nn çehirden geçirilmesi neticesmd«ki zayiat yalnız 1 , 5 2 milyon tondan ibaret kalacaktır. Büyük havuzun mütemadlyen dolup boşalacak olan «uyu, damlası kaybedil . meksizin buğday başaklannı sula. , mak üzere tarlalara sevkedilecek tir. Baraj gelecek teşrînlerde bitmiş olacak ve artık Ankara'daki mfis . tahsil, merhametsiz goklerden yağ. mur dilenmek iptidaîliğinden kurtularak, elmde sulama idaresinin cüz. danı, o yıl kaç defa ve ne kadar mahsul alacağmı evvelden hesapli . yacaktır. Cumhuriyet hükumetinin tasav vur ettiği müstahsil iste budur. Ta. biate tâbi ve ona mağlup olan de. ğil, tabiate tahakküm eden bir müstahsil... Modern teknik başta olmak üzere her türlü imkânlan ve vası talan ile bu müstahsilin elinde ve istifadesi altmda bulunacaktır. Bunun için su siyaseti simendifer siyaseti kadar ileride tutuluyor. Ya. nn bu siyaset belki simendifer siyasetinden de üstün tutularak Türk. elinde toprağm altındaki ve üstün. deki bütün sular inzibat altına alınacak, birikmis olanlar akıtılmak ve birikmemiş olanlar toplanmak yolile tarladaki Türk mahsullerine can vermeğe gonrferilecektir. üç milyona malolan Çubuk bara. jı, bugün bile, bahsettiğimiz su si yasetinin nümune halinde tek kal mış bir eseri değildir. Buhranm bir set gibi karşımıza dikilmış olma. sına rağmen Bursa'da, Manisa'da milyonlarca liralık buvük ameliyat ve msaat devam ediyor. Cumhuri . yet hükumeti buralara harcanan paranın yarm toprağın altından feyiz ve bereket halinde yüz misli île fışk'racağmdan emindir. Nafıa Vekâletinm su mühendisleri, iki yıldır, bütçede fazla para olmadığı için hazır vakit bulmuşken bütün memleketin ru işlerinin yola, düzene konması üğrunda yapılması lâzim gelen fennî etütleri yapıyor lar. Bugün ancak üç beş mmtakada görülen su ameliyatı ilk ferahlık yıImda bu hazır etütlerd'en Utifade edilerek bir çok ovalarda derhal ve ayni zamanda baslıyacak ve Türk köylüsünün biraz kalkımp canlan. ması bir gün mes'elesi olatnasa bile bir mevsim mes'elesi halini ala caktır. O vakit yayla Anadolu kısmmdaki köylü ilk defa size yiyecek, çesitleri çoğalmıs tft ziraatin saye. sinde müreffeh bir hayata doğru sağlam adımlar atacaktır. Ankara ovası ise Çubuk barajı ile lyı hayahn nimetlerini yağmur. rfan mahrum ovalanmızdan içok daha evvel tatmış olacak ve Ankara şeljri yemyeşil bir tabiat ve zengin bir köy halkı tarafmdan çevrelenecektir. AÜ SÜREYYA Güzellik müsabakası 1932 de, sekiz güzelden bir Dünya Kraliçesi çıkaran gazetomiz, 1933 güzellik müsabakası nın kayıt defterini dün açtı. öyle samyoruz ki, bu yıl, Kerimau Hanımın bes kıt'a üzerine çek « tiği Ay Yıldız'lı bayrağı yeri*den indirtmiyecek bir çok gü zellerle karşılasacağız. lzmir'in üzümü, Bursa'nın ke» tanesi, Samsun'un tütünü kadar, memleketimizin güzelleri de eşsizdir. Fakat, toprak altında gizlî kalmış servetlerimiz gibi, düne kadar peçe altında gizli kalan bu güzellikler de herkesin meçhulü idi. înkılâbm kaldırdığı siyah örtü altından çıkan yüzlerle, bir anda dünyanm gözlerini kamaştırıverdik! Bir millet, âlimlerile, san'at kârlarile olduğu kadar güzellerile de övünebilir. Asrın zevkine uygun bir güzellik, yalnız hilkatin yuğurduğu bir et güzelliği değil, zekânm aydınlattığı, »anatın işlediği, terbiyenin yonttuğt* bir güzelliktir. Her milletin, kendi üstünlü • ğünü tanıtmak için binbir çareye baş vurduğu bir devirdeyiz: O limpiyatlarda çarpısan futbolcular, tenisçiler, güreşçiler, koşular hep bu millî dava uğruna çıpmıyorlar. Sinema perdeleri, tiyatro sahneleri, resim sergileri, radyolar, hep bu gaye için göl gelerini kımıldatıyor, aktörlerini gezdiriyor ve renklerile, seslerile, dünyanın gozünü, kulağını bü • yülüyor!... Biz, asırların, yabancı hafızalara işlediği ayağı şalvarlı, burnu halkah Osmanlı hayalini büsbütün silmek için herkesten ço) çahşmağa mecburuz. Güzellik müsabakamız, Türk kızlanna, zengin ve masrafsız bi« Avrupa seyahati, sonsuz ve kârh bir şöhret fırsatile beraber boyle serefli bir hizmet imkânını da veriyor.. YUSUF ZtYA întihabattan M. Norman Davis Roma'da.'. Sonra vaziyet Ben bu galibiyetten mütehas sis olmamıs değilim. Hislerimi niçin yazmadı ğımı da yukanda ıtnHiHiiHiıııiHiınıiHiıııııııııııtııııınnııımınmi"""'"' izah ettim; fakat şunu ilâve et mek isterim ki, pehlivanlanmı zın muvaffakiyetinden duydu ğum sevinç, futbolculanmızın mağlubiyetlerinden duydtı ğum acıyı gideremez. Ben o Hitler Başvekâleti iste man futbolden bahsetmiştim, zaNazır, Duçe ile miihim ayni sahada fikirlerimi ayni tees • mekte berdevam! bir mülâkat yaptı sürle saklıyorum. Pehlivanlık biIKrUn 8 (A.A.) Romn 8 (A.A.) M. N » m « D zim an'anevî sporumuzdur; futuris ile M. Mussolini, uzun uzadıya gö • mnhabirinden: bolde de bu dereceye varmamızı Gazeteierin h»»men hepsi, intîhabatın rüşmüşlerdir. neticelerini ve Nasyonal sosyalîstierin ve daha son maçlardan birinde Mükâlemenin teslihatm ve bDhassa maelubivetini memnuniyetle kaydet olduğu gibi ecnebi takımlara deniz teslihatının tahdidi mes'elesi hakmektedirler. 40 yenilmemizi temenni etmek kında eereyan etmif olduğu zannedilMaamafîh bazı mehafîlde bir parlâneden bir kabahat olsun? Bür m<?ktedir. mento bloku temsyüJunün teressOm etMülâkatın hitamında M. Dauns, tahanettin Bey, ancak, güreşte olm»kfe olduğu zannoiunuyor. mnmen memnun olduğunu beyan etmişduğu gibi, futbolde de küçük büNasyonalist Aügememe Zeitung, kayük bir şampiyonluk ele geçi bineyi «Fırkalar fevkinde kabine» formü'ünü terketmege davet evlemekle Cenevrede müzakereler rebildiğimiz gün sesini yükselteberaber Nazi'lere ikMdar mevküne istibilir. Şimdilik pes perdeden koCenevre 8 (A.A.) Teslihatm tahrak için tekliflerde bulımacagı umidini nuşmağa devam etmek vaziyetindidi konferansı divanı, Belçika murahizhar eylemektedir. dedir. Nihayet, unutmasın ki, hası M. Bourquin'in raporu üzerine büDiğer taraftan înt'Tıabatta m^glup tün akit hükumetler murahhaslarından pehlivanlık müsabakasında yecıkan Sosyal Demokratlann organı bnmürekkep daimî bir komisyonun teslinilen Romanya'lı Bodo ben de lunan Vorttfaerts gazetesi, şimdi komühatın tahdidine müteaÜik umumî mu • niııriere güler yfir göstermektedir. ğilim ve galip Nuri de kendisi kaveienin icrasını temin ve gerek kenB'j g»z^*e yaztvor: Almanya'da Sovdeğildir. Hatta Güre^ Federas vetizmin ihdas edflin ediimiveceSi mes'di arzusile veya her hangi bir devletin yonunda azalığı bile yoktur gaelesi, mevzuu bshis değildir. Yalnız talebi uzerine mahallinde tahkikat icra liba. edilebilmesi teklifini müttefikan kabul etmiştir. Her devlet, kend! arazisinde tah • Kİkat ve tetkikat yapılmasını istiyebi lecektir. cumhwivet ve demokrasinin yasayıp e yasamıvacaRi m^vzuu bahi h'. Komü nîstler. bizimle beraber irticaa karşı mücadele mi edncVr, yoksa ona yardım mi *»d»ıc^klerdir? Hhler'in beyannam»'în^en »nls»«ıl dığı veçhil N»Tİ'«er, itfiâfeirizliklerm d«r< V«T geçmeğe hiç te mütemayil değ'l^îrler. Nasiri efkârlarından b»rî o'an H»m bourger Tageblatt, Nezi'lerin iktidar mevkîn'i tpmamın» s^h»n olmağı ıstemek hakkına m%lık olduklarmı yazı yor. Rusya'nın bayramı Çamur yağmuru Kalenin mühim bir nutuk söyledi Moskova 8 (A.A.) Tas» ajansindan: Tesrînîsani ihtilâlinin 15 înci yıldSnümünü tes'it maksadOe Moskova'daki büyük tiyatroda mutantan merasim yapılmışhr. Merkezî icra komttesi reisi Kalintne, 5 senelik plânı 4 senede tahakkuk ettirmiş ve Rusya'yı büyük bir smaî ve zhaî memleket halme getirmif olan sosyalist teşkflâhnın muvaffakiyetmi izah ve teşrih etmiştir. Kalinine, kapitalist memleketlerde hüküm surmekte ve vahameti gitgide artmakta olan buhrana mukabil Sovyet Rusya'da iktisadî ve ziraî muvaffakiyetler elde ediitniş olduğunu söylemişÜr. tngiliz Sovyet itilâfuım feshirjlen bahseden Kalinine, şoyle demiştir: « tngiliz muhafazakârlan bu hi lâfnameyi feshetmek suretüe gayelerini elde etmislerdir. Siyasî mes'eleler, iktisadî mes'elelere hâkim olmuştur. Fakat muhafazakârlar, bu manevralann diğer memleketleri de müteessir etmis olduğunu unutmuslardır. Bundan sonra sulh davası bahsinde elde edilmis olan neticeleri hatırlatarç.k söyle demiştir: « Bir çok ademi tecavÜT misakIarı aktedilmiştir. Frensa ile de bövle bir mîsak aktedilmesi ihtimal dahüindedir. » rum. Annem düşündü. Ben gene sesi mi çıkarmıyordum. O, evvelâ kendi kendine söylendi: Peki... Şahinde Hanıma ne diyeyim? Bir hafta... Bir hafta... Sonra bana döndü: Bu akşam söz bekliyorlar on lar.. Omuzlarımı silkerek, şikâyetli bir sesle: Ne yapayım anne, Dedim, benim ne kabahatim var? Daha evvel söylemiş olsaydınız... Annem biraz daha düşündükten sonra: Pek âlâ, dedi, sen de bu gece Şahinde Hanımın yanına gelirsin, biz salonun yanındaki odada... Sözünü keserek: Gelemem! dedim. Annem de, babam da yüzüme baktılar. Ben onların bir zayıf an larından istifade ederek şimarmağa başlamıştım. Kömür bayramı Zonguldak, bayramı coşkun tezahürat ile tes'it etti Zonguldak 8 (Hususî) Zon« guldak'ta kömürü ilk defa bulan U zun Mehmed'in kömürü keşfiniı 103 üncü yıldönümü munasebetil» Halkevi tarafmdan tertip edilen ih tifal havanın yağmurlu olmasmı rağmen çok parlak ve co«gun te*a hüratla yapıldı. Uzun Mehmet bah çesinin açılma merasiminden sonrı 1 Belediye ve Fırka reislerile Havza nın en genç maden möhendisi hey« canh nutuklar söylediler. Vali B. tarafmdan Uzun Mehm« abidesinin ve müteakiben Uzun Mehmet caddesinin açılma resmi yapıldı. Zonguldak meb'uslarmm tebrik tel yazılan okundu. Merasime Halkevi bandosu ve bütün Halkevi mensuplan, izciler, orta mektep talebe»i, memurlar ve bütün teşekküller, madenciler, maden ocaklan amelesi ve halktan binlerce kişi iştirak etmiştir. Maden mektebi talebesi ve amele bandonun iştirakile madenci marşını söylemişlerdir. Şehir baştan başa donatılmıştır. Amele ve halk »evinç içindedir. Uzun Mehmed'in memleketi olan Ereğli'de ve vilâyetin diğer kazalarında da kömür bayraüU hararetle tes'it edilmektedir. lunca yatağıma girmeğe de mi hak» kım yok? Annem sordu: i Ateşinvarmı? 1 Bilmiyorum. Geldi. Avcunu alnıma koydu. Bh* saatlik halecandan başıma kan çıktığı için, alnım belki sıcakt^. Annem durakladı: t Evet... Biraz... j Ah, bu ana baba şefkati... BenİM biraz hasta olduğumu zannedince annemin yüzüne merhamet doltfuj babam yanıma gelerek, tatlı bfat ] sesle: Nen var, Sabiha? Diye sorduı Hiç... Diye kekeledim .. Sv) ğuk almışım galiba... Babam kızarmış yüzüme bakaj rak: Haydi, yat öyle ise, yat, istirft hat et, dedi. Sonra annemi kolundan tuttu: Uiabadl varl Giresun'a 12 dakika çamur yağdı Giresun 8 (A. A.) Bu gece saat 9 da buraya simsek ve gök gürültüleri arasında dolu şeklinde 12 dakika çamur yağmiştır. Sabahleyin görünen bu garip hâdise her. kesi hayrete düşürmüştür. Bu h&disenin bir siklon neticesi olduğu anlaşılmaktadır. Dil Cemiyetinde dünkü içtima PEYAMi SAFA Mahallî idareler müdür muavinliği Ankara 8 (Telefonla) Mahallî idareler müdür muavinliğine mülkiye müfettişlerinden Hüseyin Sabri Bey tayin edilmiştir. muhabirl bildiriyor: M. Von Papen'in dün akşam Mareşal Hindenburg'u ziyaretini müteakıp, siyasî mehafilde Mareşalın Başvekile itimadını muhafaza edeceği iddia edili • yordu. nun yüzünü görünce hemen gevşi yorsun! Asıl sen gevşiyorsun, Ne söy liyeceğini şaşırıyorsun. Biz seninle ne konuştuk? Biz demedik mi ki... Babam elinin tersile anneme doğru bir hareket yaparak: Peki... Dedi, sen konuş bakalım! Ben karışmam, ben sizi dinli yorum, haydi bakalım. Annem bana doğru geldi: Kızım, dedi, sen kararını vermek, yani Pertev mes'elesi hakkın da bir karar vermek için düşünmek istiyorsun, değil mi? Evet. Ne kadar sürer bu? Oh... Içim rahat etti. Nihayet... Nihayet... Bir hafta! Cevabını verdim. Annem babama dondü ve sordu: İşittin mi ne söylüyor? Babam kaşlarını çattı: Senin kulagın duysun! Ben artık bu işten hiç bir şey anlamıyo Yeni kazanç Vergisi projesi Ankara 8 (Telefonla) Bülçe Encümeni bugünlerde yeni kazanç vergisi projesinin tetkikine başlıyacaktır. Bu projenin bir iki ay içinde kesbi kanuniyet etmesi ve senei maHye iptidasmda mevkii tatbika konmasi muhtemeldir. Ankara 8 (A.A.) T. D. T. Cemiyetinden: T. D. T. Cemiyeti bu. gün saat 15 te umumî kâtip Ruşen Esref B.m reisliği altında toplanmış ve derleme klâğuzu ve derleme fişleri sorgulan üe derleyicilerm göz önünde tutacaklan noktalar 0zerinde konuşulmuştur. Derleme fiçlerinde cevaplan ya. zılacak sorgular kararlaştınlmış, derlme işinde derleyiciye yol gostermeğe yarayacak maddelr de kabul edilmisth*. Derleme klâğuzu projesinin bir çok yerleri gözden geçirilmistir. Heyet yann saat 14 te toplanarak klâğuz projesi üzerindeki konuşmalan ileri götürecektir. Ankara 8 (Telefonla) Baytar müdiri umumiliğine YUksek baytar mektebi rektörü Sabri Bey tayin edilmiştir. Annem öfkeli bir sesle: Dur da sözümü bitireyim, dedi. Gelemem, diye ısrar ettim. Fakat babamm tehlikeli bir ba kışile karşılaşınca, daha pes perdeden alarak sordum: Sen konuşursun işte. Ben ge leceğim de ne olacak? Sen onlara hiç çıkmıyacak mısın? Hastayım, anne, başım ağn yor. Şimdi yatacağim. İsterse Pakize benim odama gelir. Annem başını sağa sola sallıya rak: Bahane, hep bahane bunlar... dedi. Vallahi değil, billâhi değil... Sus. Bir şeyciğin yok. Fakat bir kere inat ettin. Babam tehditkâr bir sesle: Hâlâ mı inat? Diye sordu. Ben iddiamda ısrar ettim: Bahane değil, inat ta değil, hastayım. Hastayım. Artık hasta o Yeni baytar mOdiri umumisi Hindenburç. Papen'in itimadtm muhnfaza e^vor Borlin 8 (A.A.) Havas ajansi BÜYÜK H1KÂYE: SinemaDelisi Kız SERVER BEDI Bekledîm. Gelip önümde durdu: Peki, dedi, öyle diyelim, bu hal ne vakite kadar devam edecek, onu söyle! Hangi... Hangi hal? Diye kekeledim. Bu, bu işte, senin halın! Kıpkırmızı olmuştum: Anlamıyorum, diye mırıldandım. Annem araya girdi ve evvelâ babamı hafiften azarladı: Aman, dedi, bey, kafan kızdı mı insanla konuşmasını unutursun. Babam anneme döndü: Ya... dedi, öyle mi olduk şimdi? Aşağida: «Bu kızın hakkından sen gelirsin!» demiyor midin? O B#n lnkâra karar Tertfım ve sordum: NRSII alâka? Yani... Tanıdigın, ettiğin, beğendiğin biri... Anlamamazlıktan geldim: Var tabiî, bir çok arkadaşla nm... Nasıl arkadaş? Mektep arkadaslan, komsu lan... Hayır. Erkek, erkek! Kuvvetli bir sesle cevap verdim: Hayır, yok! Babam ayağa kalktı ve odanm içinde sinirli sinirli dolasmıya başladı. Gene eyvah... Galiba yalanımı haxmedemiyor. Ne diyeyim? Ne yapayım?

Bu sayıdan diğer sayfalar: