»21 T«fHni«rv*t fCamhuriyet SON TEL.GRAFL.AQ • Bana kalırsa Fen ve edebiyat ANKARA MEKTUPLARI Romanya Sovyet'Ier ile muahede yapacak mı? bildiriyor: tzvestiya gazetesi, «Sulh baltalanı yor» başlıgile yazdığı bir makalede di« yor kit «Usak şarkta vaziyet çok vabiro bir şekil aldığı bir sırada Sovyet hükumeti soğukkanldığını bir an için olsun elden bırakmadı. Ve sulh siyaseti, öyle bir sükunetle devam etti ki en ileri militaristler bile sulhu bozmak teşebbüsünden hiç değilse şimdilik vaz geçtiler. Sovyet hükumeti Fenlandiya, Estonya, Letonya ve Lehistan ile ademi tecavüz misakUrı imzaladı. Sovyet sulh siyasetinin bu muvaffakiyeti Fransa'da Sovyet düsmanlarınm tahrikâtına rağmen Sovyet'lerin sulh siyasetine doğru yürüyen unsurları kuvvetlendirdi. Sovyet Rusya'nın bütün konuşmaları içinde ademi tecavüz misakını istemiyen yalnız bir Romanya vardır, faka* bu memleketteki ademi tecavüı misakı düşmanları, uzun müddet Sovyet'lerin sulh siyasetine karşı duramazlardı. Şimdi Romanya'yı idare edenler Sov. yet'lerle ademi tecavüz misakını isteyip istemediklerine dair kat'î bir cevap . • • A ^ f t UB**tBMABB** I I I Rus'Iar bu mes'eleyi günün en büyük ve en mühim mes'elesi addediyorlar 20 (A.A.) Tas AJansı Fransız • Alman Münasebatı M. Heryo Alman Sefirıne bir ziyafet verdi Parİs 20 ( A . Â 3 ~ M . Herriot, M. Fon O«sch serernw bir ziyafct vermif bu nyafetto Alman sefareti ve Fran» Haridye Nezareti erkânı ile siyaset âlemine menrap bir çok zevat hazır bulunrouştur. Ziyafetin hitaminda M. Fon Hoescb, Maresal Hmdmppr» ve Alman hükumeti namma M. Herrîot'ya Goethe maM. Herriot, mumaileyh'e teşekkür etmis ve Fransa hükumeti namına kendisine Sevres porseleninden mamul bir masa nediye eylemif ve M. Fon Hosch'un meziyetlerinden, ihtisas ve kiyasetmden takdirle bahseylemiştir. M. Fon Hosch, hararetle teşekkür etFransız "Alman miikâlemeUrî Parîs 20 (A.A.) VVolff ajansı tebliğ ediyor: ' Alrnanya'nîn ith'alâti kontenjana tâbi tutmak hususundald projeleri hak • kuıda dün öğleden sonra ziraat nezaretinde başlıyan mükâlemelere bugün 'de devam edOecektir. Bruning'in tenkitleri Cologne 2 0 (A.A.) Merkez ftrkajının bir içtimaında nutuk söyliyen sabık başvekil M. Brünmg ezcümle deraiştir ki: «Von Papen kabinesi, ancak şan ve seref pou'tflcasmi takip eylemektedir. Şhndiki kabine Hitlerdler hakkında pek acemice bir siyaset takip eylemistir. HitlercUerin hBkumete istirake idavet edflmesini temenni eylerim, siyasette basma kalıp tabirler kullanmak ve Üamiî politikaya ait bir taknn mütalealarm tahh tesirinde davranmak daima bir batalı bareket tarzıdır.» Hindenbmrg'an tıhhati Berlin 2 0 (A.A.) Maresal Hin • denburg'un dSşerek vahim surette yaralanmis olduğuna dair bir sayia deveran etmistir. Bu haber, asılsizdır. Reisicumhur, bir hafta evvel ratip bir toprak üzermde ayağı kayarak düşmüş ise de kendisine hiç bir şey olmamıstır. Almanya'da issizler azalıyor Berlİn 20 (A.A.) VVolff ajansı Okuyucularımızdan Gök Kaya Bey, bana bir mektupla soruyor: «Edebiyat detnek yalnız kitap ve mürckkep mi demektir? Biz. mucize haline gelecek maddenin, yani keşfin vc ibdaın âşıkıyız. Meselâ: Edison edebiyatı, Maıkoni edebiyatı, Pikard edebiyatı... Farzedelim ki dünyanın bütün nazarî malzemesi, yani fikrî hamulesi bizde olsunl Bundan ne çıkar? Bakınız. Ankara 17 (Hususî) Bu ço geçenlerde bir Alman kadını, parasütle { vermelidirler. Romanya bütün Avrucukların talebe oldukları ben söy • 6350 metre yükseklikten atlamif. Ne pa'nın dilediği bu misakı imzahyarak lemesem de kendiliğinden anlasıla. güzel edebiyat değil mi?» Şark Avrupa'sında sulhu kuvvetlen'dicaktır. Onlara iki gün evvel Maarif Çok güzel edebiyat! Fakat Alrecek mi yoksa, sulhu akim bırakmrjc Vekâletinin koridorlarında tesadüf man kadınının 6350 metreden istiyen ve bunun için en iyi yerin Roettim. İçlerinde ikisi böyle bir maceraya atılacaklarına hiç ihtimal manya olduğunu düşünen unsurlara atlayısı değil, Gök Kaya Beyin verilmiyecek bir çağda, 1314 yaşbeynelmilel siyasette yardım mı edeyazdıgı bu satırlar! Çünkü, mülarında id'iler. Yüzleri güneşten yancektir ?» cerret sözlerden ziyade, müfahmıştı. Bütün iradelerinin ateşi san. Yeni Romen kabinmn teşekkül etti faas maddenin harikalarına baki gözlerinde toplanmıstı, insana Bükreş 20 (A.A.) VVolff ajan parıl parıl parlıyan gözlerle bakı yılan bu okuyucumuz, kuru ve sından: yorlardı. faydasız edebiyata fennin müsM. Maniu, yeni Romen kabinesinin Geçerken ilk bakısta dikkatim bet ve maddî eserlerini tercih teşkili vazifesini kabul etmistir. bulundukları köseye doğru kayma. ediyor, fakat bu aşkmı söyliyeBükre, 20 (A.A.) M. Maniu, dı değil. Fakat kendilerile donüfte gazetecilere demiştir ki: bilmek için gene vasıta olarak konuftum: Uğradığım odada bas. « Yeni kabineyi M. Titulesco da gi edebiyatı kullanıyor. larından geçeni kısaca dinledikten recektir. M. Vaida ise kabine ancak İçinde miisbet ve maddî yaratsonra alâkam artmiftı. Yasını başını Romanya Sovyet ademi tecavüz mumaların güzel ihtirasını taşıyan bu almış muhataplarımın çok cür'etli ahedesinin imzasından sonra girecek • buldukları bu tesebbüsün sahiple . rir. ÇHnkti Vaida Titulesco ayrılığı, bu Gök Kaya Beyler, yazı masalarini yakmdan tanımak için içimrfe mes'ele üzerinde olmuştur. Bununla berında oturup gazetelere mektupuyanan merakı yenemedim. raber bu iki devlet adamının hususî lar çırpıştıracakları, yani edebiSorgulanma terbiyeli bir lisanla münasebetleri çok iyidir. RomenSovyat yapacakları yerde lâboratucevap verdiler: yet konuşmalarma devam edilecektir. varlarda çahşsalardı birer yavru Balmumucu Dumlupmar mekBu konuşmalar ancak M. Litvinofun Edison veya Markoni olamazlar tebi mezunlarıyız... Evet, tstanbul'Cenevre'den ayrdması ÜMrine tehir dan yaya geldik. Niçin mi? Oku •dilmişb', başvekâletten başka hiç bir mı idi? Ben fen aşkı dedikleri mak için... Orta mektebi bitirdik. nezareti üzerime almıyacağım.» ihtirasın bizdeki samimiyetine, Bizim kimsemiz yok. Meccanî leylî böyle mektupları okuyarak değil, yazılmak için imtihana girecektik. kendini Alman kadını gibi 3650 Müdür bizi kampa götürdü. Dönünmetreden atan Gök Kaya Beylece vakit geçraisti. Biz de Ankara'ya gelmekten baska çare bulamadık. ri görerek inanacağım. Yalnız bu tstanbul'da yol parası vermeden mektupların ifade ettikleri büAnkara'ya gelebilmek için baş vur. yük iştiyaktan yann bir Türk fendukları Vali Muhittin Bey kendilerine ni doğabilir. Çünkü, her seyle bebu isten vaz geçmelerini söylerais ve raber, f enni de yaratan edebiyatbirer işe yerleştirmeyi teklif etmif. tır. Dante üç asır evvel «İlâhî koÇocuklar kabul etmemisler. Vali Bey ankara 20 (Telefonla) 46 i ısrar ettnis. Nihayet canı sikılmış: medi» sini yazmasaydı, Markoni kinci komiserin dabil olduğu müsa Daha fazla okuyup ta ne ola . çeyrek asır evvel telsiz telgrafı baka imtihanı neticesinde bîrînci kocaksıniz? Reisicumhur olacak de icat edebilir midi? miserliğe terfi eden 19 memur şu ğîlsiniz ya! demiş.. memuriyetlere tajrin olunmuşlardır: PEYAMİ SAFA tçlerinden bîrisi buna cevap ver. tstanbul Polis mektebi 2 inci komiş: mUeri Dervîş Bey Polis mektebi ko Ne biliyorsunuz, efendim? miserliğme, Diyarbekir 2 inci ko Belki oluruz. miseri Hamdi Bey Van komiserliğiÇocuklann söz dinlemedikierini ne, Manisa 2 inci komiseri Nail Bey gören MubHtin Bey çaresiz kalarak Ankara 20 (Telefonla) Ma Ankara sivil komiserliğine, Kırkla Bilecig'e kadar seyahatlerini temin liye Vekili bugün Maarif Vekilini reli 2 inci komiseri Abdullah Bey etmis. Bu suretle Bilecig'e trenle, makamında ziyaret ederek uzun Kirklareli komiserliğine, tstanbul' ondan ötesmi de Ankara'ya kadar müddet görüstü. Bu ziyaret esna da çahfan 71 nuraaralı 2 inci komiyaya gelmisler. Şimdi de gecede sında maaşlarını alamıyan mual ser Lutfi B«y Çanakkale komiserlibes kuruş vererek sabahçı kahve limelr mes'elesinin görüşüldHiğü ve Ierinden birinde yatıyorlarmif. ğine, Kütahya 2 inci komiseri Naz halledildiği anlasılmaktadır. Dört zavallı yavrunun macerası mi Bey Bilecek komiserliğine, Er Maarif Vekâletinde dünkii içtima şimdilik bundan ibaret. Şimdilik, zurum 2 nci komiseri Fuat Bey Trabdiyorum, çünkü, Maarif Vek&leti . Ankara 20 (Telefonla) Maazon komiserliğine, Kocaeli 2 inci konin kendilerine büyük bir yardım rif Vekâletinde Vekil Beyin riya miseri Fethi Bey Ankara komiser yapabHmesi ihtimal i çok zayıftır. seti altında toplanan bir komisyon liğine, Ankara 2 inci komiseri tsmet Vekâletin elind'e bir kanun var. Bu umumî maarif isleri hakkında mü. Bey Ankara komiserliğine, Denizli kanuna göre muayyen adette ali zakeratta bulundu. 2 inci komiseri Mehmet Ali Bey Denabilecek olan leylî meccanî talebe, babalannm zenginliğine, fakirliğinzli komiserliğine, Ordu 2 inci ko ne veya kendisimn yetim veya ök miseri Hamdi Bey Ordu komiserli • Muğla 20 (A.A.) Yağmursuzsüz olduğuna göre değil, zekâsı ve ğine, İstanbul'da çalısan 83 numa luktan bu sene, bal mahsulünün ya bilgisi umumî bir müsabaka imti ralı 2 inci komiser Fehmi Bey tstanrıya yakm eksik olacağı tahmin edi~ hanile anlafilarak devletin sarfedebul komiserliğine, 106 numaralı Ke liyor. Bütün vilâyette 41,131 an koceği paranın tamamen yerine raas vanı vardır. Bu kovanlardan 76,585 mal Bey İstanbul komiserliğine, tzruf olduğu tahakkuk ettikten sonkilo bal ve 17,814 kilo balmumu a mir 2 inci komiseri Hakkı Bey tzmir ra ahnıyor. lmacağı tahmin edilmektedir. komiserliğine, Bolu 2 inci komiseri Bizce bu cesur ve cür'etkâr ço Atnasya 20 (A.A.) Uzun zaAli Bey Bolu komiserliğne, Adana cukların seyahati hâdisesinin açığa 2 inci komiseri Lutfi Bey Adana ko mandanberi Amasya ve havalisine vurduğu bir hakikat var. O da su: yağmur yağmıyordu. Bu gece yağ miserliğine, tstanbul 2 inci komiserDevlet bu çocuklara muayyen bir mur yağdı ve bir saat kadar sürdü. tahsil devresme kadar yaptığı yarlermden Mîthat Bey tstanbul komidımı kesmekle onların serbestçe inserliğine, tstanbul polis ikinci komikisaflanna artık imkân kalmıyor seri Ziya Bey tstanbul komiserliğine, tzmir esrafmdan Kapanizade Tahir demektir. Zevabire bakarak bu çoKars 2 inci komiseri Galip Bey Kars Beyin kerimeleri Atıfet Hanımefendi cuklann Muhittm Beyin nasihatleri. komiserliğine tayin olunmuslardır. ile değerli gençlerimizden Izmit memne kulak asmamakla kendi ayaklaleket hastanesi başdoktoru Nail Hakkı rma gelen bir nimeti teptiklerine tebliğ ediyor: Beyin evlenmeleri Sofya elçfliğimizde belki hükmedilebilir. Fakat onların Alman mesai nazvı M. Schaeffer, işda istedikleri gibi, istedikleri sabada sizlere ve yardmta ihtiyacı olanlara ve. ve sefaret erkânuun huzurile icra edilmiftir. Bu münasebetle sefarette Elçi yetiomek hakkını neden inkâr et rüecek munzam tahsisat hakkmda hüTevfik Kâmil Beyefendi tarafmdan humeli? kumetin neşrettiği emimameye dair Demokrasi her şeyden evvel vasöylediği bir nutukta bu sene ağustos ve susî bir ziyafet verildiği gibi sefaret başkâtibi Zeki Hakkı Bey tarafından da tandasa serbest inkisaf hakkını ve. eylul aylannda işsizlerin sayısmda Ünyon kulüpte ayrtca bir akşam yemeği ren idare usulü demektir. Bu yav 300,000 kisiye yakm bir azalma göriilverilmiştir. Tarafeyne saadet dileriz. rularrn memleket uğrunda can feda düğünü bilhassa kaydetmistir. İstanbuTdan Ankara'ya yaya gelen dört çocuk! Halledilecek bir mes'ele Kimsesiz çocuklar ne olacak? eden babaları sağ olsaydı belki on. ları en yüksek tahsil derecelerine kadar okutacaktı. Onlar memleket için öldüler. O halde bu vazife camiaya intikal etmistir. Kimsesiz çocuklara devlet elile ve devlet hesabına orta tahsil ver . mek onları büsbütün okutmamak tan iyi olmakla beraber arzu edenlere hiç olmazsa bir lise tahsili vermek lâzımdır. Hayatta hiç bir des. tekleri olmıyan bu zavalh yavrulardan bir kısmının zekâsı müsabaka imtihanlarmda umumî seviyenin üstüne çikacak derecede olmasa bile bu, onların lise tahsili yaomak imkânlarmdan mahrum edîlmelerine sebep teşkil etmez. Vakıâ devletin tahsil çağındaki bütün çocukları sadece okutmak . tan bile âciz olduğu bir zamanda birbiri ardınca gelen muharebele rin, istilâlarm babasız ve kimsesiz bıraktığı ve tahsilleri ayni zamanda iskân ve iaşeleri ile temin edilebile. cek olan bu yavrulara bir de lise tahsili vermek gibi büyük bir mas rafa katlanamıyacağı düsünülürse bütün bu mülâhazalara hak vermek imkânı kalmaz. Fakat bir camiamn teskilâtı yalnız devlet makanızması değildir.. Hususî, resmî bir çok hayir müesseseleri vardır. Biz üç teşekkül tanıyoruz ki bu bahiste kendilerine ehenuniyetli vasifeler düstüğüne füphe yoktur: 1 Maarif Cemiyeti 2 Evkaf 3 Himayeietfal Cemiyeti Bunlarm her üçü de ayrı ayrı veya birlikte hareket ederek büyük sehirlerde birer talebe pansiyonu vücude getirerek bu pansiyonların idarelerine yetecek masrafları da temin etmek suretile kimsesiz ço . cukların lise ve yüksek tahsillerine devam edebilmeleri için Maarif Vekâleti emrine verebilirler. Bundan ba»ka ziraat, baytarlık tahsilleri, köy hocalığı (amma raünhasıran köy hocalığı) gibi çok rağbet görmiyen mesleklerde ve halen orta devir bilgi ve yaşayış «artla . rından kurtulamıyan bazı şark vi lâyetlerimizin medenî seviyeye çı karılması gibi büyük millî işlerde devlete lâzım olan tâli unsurları, kendilerine tahsilin maddî imkân ları verilerek bu çocuklar arasm . dan yetistirmek mümkündür. Her balde memlekette bakir bir enerji deposu halinde bir kimsesiz çocuklar mes'elesi vardır. Bu ço cuklar yeni Türkiye'nin cemiyetin bugünkü terkibini değistirmek için giristiği büyük savasta kendilerinden büyük istifadeler edilmesi mümkün olan özlü ve ateşli unsurlar olabi lirler. Bu mühim mes'elenin umumî ma. arif işlerfni tetkik etmekle meşgul olan yeni Maarif Vekilimizin keskin nazarlarından kaçmıyacağını ümit edebilrriz. ALt SÜREYYA UMÜN AKiSLERı Yeni işleı Bazı işlerin, yalnız TürkMere verilmesi için yapılan kanun, iki buçuk ay sonra tatbik edilecek miş. Gazeteler, şimdiden listeler neşretmeğe başladı: Bine yakm garsonluk, yedi «ekiz yüz kahvecilik, beş altı yüz piyazcılık, bir o kadar da sütçülük açılmak ü zere imiş.. Garsonluğu, kahveciliği bil mem. Fakat piyazcıhğa simdiden binlerce talip çıkacağı muhak kaktır! Ancak, benim asıl merak etti • ğim sey başka: Barlarm hali ne olacak?.. öyle ya, bu kanun, ar« tistliği de Türk'lere mahsus »an' atlar arasında sayıyor. Dünyanın her köşesinden av • lanıp getirilen ve her dilIe:«Kar« nım aç.. Para ver.. Seni seviyo • rum!» demesini bilen o adamcıl yosmalrın yerlerine kimleri ko yacağız? Bir sımf insan vardır ki, haf tanın bir kaç gecesini, gözleri, yüzlerinin gecesinde beyaz yıl • dızlar gibi yanan zenci cazbantçıların coşkunluğunu seyretmekle dinlenir.. O madenî borular dan, o karışık aletlerden fışkı ran boğazlanmıs ördek, kaz, hindi seslerini dinliyerek eğlenir.. ve kazancının bir kısmını, o her davete, dudaklarında kızıl bir tebessümle koşan bar kuşlarına yem gibi serpmekten zevk alır! Şimdiye kadar, bu ehlî kuşlar, küçük kursaklannda bizjm lok malarımızı hep yabancı diyar • lara taşıdılar.. Fakat bundap sonra?.. Tuluat sahnelerinden kantocu kızlan mı tophyacağız?.. Gar denbar sahnesine Şamram Hanımı, Dumbullu İsmail Efendiyi mi çıkaracağız? Ne olacak? Dilencilerin bile mektebî olduğu bu marifet dünyasmda bir artist mektebi olraaması ayıptır. Fakat, Darülbedayi mektebînîn . bile kapandığı bu kurak aiinlerde bir artist mektebi istemck te safdillik değil midir? YUSUF ZİYA Yeni polis Komiserleri 19 ikînci komiserın terfüeri yapıMı Maaşlarını Alamıyan muallimler Maryosera meselesi Belediye aleyhindeki hüküm temyiz edildi Sabık Yıldız müsteciri Maryosera'ya verdikleri sermayeyi alama dıklarından dolayı Babayan Efendi ile bazı zevatın Belediye aleyhine bir dava açmıs oldukları hakkındaki haberler üzerine tahkikat yaptık. Hâdisenin sekli şudur: Babayan Efendi veya bafka zevat tarafmdan Belediye aleyhine açılmıs bir dava yoktur. Yalnız Maryosera iflâs ettikten sonra muamelâtına alacakhlar namına vaziyet eden Sindik masası, Belediye aleyhine bir dava açarak Maryosera'ya verilen otuz iki bön lrranm Sindik masasına verilmesi lâzım geldiğini ileri sürmüştür. Belediye ise Maryosera'nın iflâsından evvel kendisile sulhan uyusula rak bu paranın verildiğini söylemektedh*. Dava Ticaret mahkemesinde Belediye aleyhine neticelenmis ve temyiz ediltniştir. Bu bususta Mah kemed Temyizin kararma intizar edilmektedir. Ben hissettim ki bana birşey açmak istiyor. Acaba aşağıda annemle bir şeyler mi görüşrü? Karşnna geldi ve masanın kena rına ilişerek yüzüme baktı: Sabiha, dedi, babamm maa sından kesmişler ha?.. Evet. Ne biliyorsun? Annem mi söyledi? Evet, şimdi söyledi. Oradan buradan biraz konuştuk, senden dr bahsettik. Demek annem benim mes'eleyi ağabeyime de açmıştı. Şimdi gene bir sürü nasihatler dinliyecekthnSuratımı astım ve bekledira. Ağabeyim evvelâ söze şöyle baş. ladı: Sen beni sever misin? Tabiî, dedim. Benim tahsilimi yarıda bırak mamı ister misin? İstemem. Mabadi var Memlekette kuraklık Evlenme Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur Abone. şeraiti • Senelik Altı ayhk Üç ayhk Bir ayhk Türkiye içifi için 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktur BOYÜK HtKÂYE: 27 Sinema Delisi Kız SERVER BEDt ladılar. Pakize beni bir kenara çekti: Allah aşkına, dedi, »u sinema bahsini biraz kes! Bu bahsi ben açmıyorum ki, siz açıyorsunuz! Peki, peki, fakat kes, keselim! Keselim. Fakat gene masanın üstündeki resimleri karıştıran ağabeğim, sinema bahsini açarak ne dese beğenirsi niz? Ben kız olsaycTım, ne yapar, yapar, sinema artisti olurdum! Allah allah!.. Bizim birader be. ye bu heves nereden geldi? Eski • den o da benim sinemacılığımı ayıplıyanlardandı. Hayretle yüzüne baktnn. Acaba gey*zelik için mi Pertev b'eni dalgmlığımdan uyandırdı: Ne ise, dedi, bundan sana ne? Andre Roan ister yalancı olsun, is terse doğru sözlü olsun, onu burada mfinakasa etmenin faydası yok. Görüyorum ki sen hayalen bu artist lerin içinde yasıyorsun. Ahlâkları na varıncıya kadar onları düfünü yorsun, bu kadar ileri gitme! O sırada ağabeyim Mecdi odadan içeri girdi. Deniz lisesinden geli yordu. Pertev'i senelerce görmediği için kucaklastılar. Mecdi masanın üstündekî resim leri görünce: Aman, dedi, bu gece hep bir • likte sinemaya gidelim! Sonra Peırtev'le kjonu;mş>ğa söylüyordu, yoksa ciddi mi idi? Anlamak için dedim ki: Hah!.. Buldun!.. Bu mutaas sıp melmekette sinema artisti ol mıya kalkarsan seni tefe koyup çalar lar. Ağabeyim, bahriyelilere mahsus o yanpiri tavırla omuzlarını silke rek: Herkesin sözü bana vız gelir, dedi. Pakize güldü: Masallah, terakki var, sen eskiden böyle söylemezdin, dedi. Yok, doğrusu, parlak iş! Ben hemen ağabeğime yaklas tım ve yakasmı tutarak sordum: Meselâ ben sinema artisti ol sam ister misin? Ağabeğim biraz düşündükten sonra: Hayır, istemem! dedi. Gb'rdün mü ya?.. dedim, sen de herkes gibi mutaassıpsm! Değilim, mutaassıp değilim, fakat bizim memlekette olmaz böy le sey... Bir iki defa bizde de millî filim yapacak oldular, yüzlerine gözlerine bulaçtırdılar. Hayır, dedim, ben burası için söylemiyorum, Avrupa'ö*a... Canım, sen de Avrupa'da kaç para edersin? Konuşuyoruz efendim, mese Iâ diyorum, Avrupa'da sinema artisti olsam, olabilsem, canın mı sıkılır? Memnun mu olursun? Ahlâkın bozulmadan muvaf fak olur da iyi bir artist olarak tanınırsan memnun olurum, neden olmıyayım? Oh, yüreğime su serpildi, ağabeyimin bu sözleri benim için büyük bir senetti. Hatta evden kaçarken ona da bir mektup göndermeyi ve «sen böyle dememismi idin?» diyerek bu sözlerini hatırlatmayı dü sündüm. O sırada ağabeyim beni süzüyordu: Yok, dedi, senin iyi bir artist olacağma aklım yatıyor. tstidadm var. Fakat bu muhitte böyle şeyler olmaz. Avrupa'rfa bulunsaydın, belki. Şaka söyler gibi dedim ki: Zaten benim niyetim de evvelâ Aşrupa'ya gîtmek, orada biraz çalısmak, hazırlanmak! Zengin ol saydın beni gönderir miydm? Ağabeyim de şaka söyler gibi cevap verdi: Elbette, elbette!.. Fakat ben de seninle beraber gelirdhn, baş ucundan ayrılmazdım. Pakize ile Pertev artık bu sinema bahsinden iyice sıkıldılar ve gitti Ier. Ağabeyim mektep elbiselerini değistirmek için odasına çekildi, ben hâlâ avcumda bumburuşuk duran mektubu bir köşeye sakla dım, resimleri de ortadan kaldır . dım ve pencere önündeki koltuğa oturarak hulyalar kurmağa başladım. Yarım saat sonra ağabeyim tek rar odaya girdi ve bir şey söyleme. den etrafımda gezinmeğe başladı.