>14 Temmuz 1932 { Çocuk masalları m e r a k h BÎZÎM MEMLEKETTE COCUKLAR FAYDAU BTLGJUR Baobap yagı ve yemişi Asrî hapisaneler Amerika hapisanelerinden bahsedilirken bunların ekseriya cennet gibi birer yer olduğu söylenir durur. Fakat Cenubî Afrika'da Pretorya şehrindeki hapisane Amerika'dakileri gölgede bırakacak derecede tekemmül etmiş görünüyor. Bu hapisanede 500 e yakın mahpus vardır. Bina kışın kaloriferle ısıtıldığı gibi yazın da hususî hava cereyanları iîe serinletilmektedir. Her odada sıcak ve soğuk akar su mevcuttur. Ban yoların adedi 500 katil, hırsız ve dolandırıcı efendilerin her gün yıkanabilmelerini temin edecek kadar kâfidir. Lâkin bunlar bir şey değil. Her odada radyo için bir kulak ahı zesi vardır. Maamafih mahpuslar bu rahat ve eğlenceyi kendilerine kâfi bulmamışlar, ayrıca arala • rında bir kulüp yapmışlar, va * kitlerini briç, poker ve sair is • kambil oyunlarile geçiriyorlarmış. J Baobap, bilhassa sıcak memleketlerde yetişen büyük bir ağaçtır. Madagaskar ve Avustralya adalarında kesretle bulunur. Govdesi çok kalındır. Kutru otuz met< reyi geçen ler bile vardır. İşte bu azamet ve ihtişamından dolayî dır ki bazı yerliler Baobap ağa • cının mukaddes olduğuna hük metmişlerdir. Gövdesine ve dal • lanna herkes kendi eşyasindaıl bir şey asar ve murat ettiği işi nin olmasıni bekler. Bu itikat dö • layısiledir ki Baobap ağacının 1 nesli ortadan kaybolmamîftnv 1 Yoksa dallan rastgelenin bir tane koparıp gitmesini tahrik edcodt kadar güzeldir. 1 İçinde f ındık gibi özü bufaman bir meyva verir. Yerliler bunu kaynar suya atarlar ve yüze çi kan yağını toplarlar. Doktor Maki Babıl'ı [Geçen fıafta çıkan kısmın hulâsası. Babıl ismınde kuçuk bir oduncu var. Annesi Rırı hastalanıyor. Babil annesının derdine çare buîmak ıçın meşhur doktor MakVye gıdıyor. Babu'ın nezaket ve saf. feti Makı'nin hoşuna gittığı için ona sade annesinin değil, butun hastalann derdme kolayca çare bulacak usulu oğretıyor.1 seîâmetledı Antika bir vapur İ VİİZ SCH6* Senin, dedi, yolda gelirken ötekine, berikine yaptığın iyilikleri haber aldım. Binaenaleyh sade anneni iyi etmek değil, sana da bir miikâfat vermek istiyorum. Al şu yüzüğü. Bu parmağında oldukça yalnız annene değil, hangi hastaya ilâç yapacak olsan iyileşir. Fakat bu sırrı kimseye açma. Eğer açarsan cezası büyüktür! Babil'in artık Maki'ye nasıl teçekkü^ettiğini tabiî tahmin edersiniz. Ihtiyar doktor bu iyi kalpli yavruyu selâmetlemek için ta kapıya kadar teşyi etti. Babil koşa koşa kulübeye döndü geldi. Anne, anne, dedi, hastalığına yapılacak ilâcı öğrendim. Hakikaten kadın bir haftaya varmadan pirü pak olup ayağa kalktı. Tam o sıralarda hükümdarm en küçük kızının da miithiş bir illete tutulduğu, gelen doktorlardan hiç birinin buna çare bula madıkları söyleniyordu. Babil o vakit : Anne, dedi, müsaade edersen gidip şu hiikümdarın kızını da iyi edeyim! Riri bir müddet düşündü. Hastahktan kurtulduktan sonra oğlu ile sakin ve rahat bir ömür geçirmek istiyordu. Tekrar ondan ayrılması müşküldü. Fakat başkalarını da f elâketten kurtarmak ta insanlar için bir vazife değil mi İdi?. Pekâlâ yavrum git, dedi, insan yapacağı iyiliği bir an evvel yapmahdır. Babil yola çıktı. Az gitti, üz gitti, dere tepe düz gitti. Bir haf ta sonra hiikümdarın bulunduğu şehre vâsıl oldu. Hemen saraya koştu. Hiikümdarın huzuruna çıktı: Affedersiniz, dedi, kızınızı iyi etmeğe geldim. Hükümdar onu baştan aşağı süzdükten sonra: Bu yaşta, dedi, sen nesin? Doktor musun, sibirbaz mı&ın, âlim misin? Efendira ne âlimim, ne doktorum ve ne de sihirbazım. Fakat kızınızı iyi edebilirim. Pekâlâ! Babil, zavallı kızı yatakta sap san, zayıf ve hareketsiz buldu. Annesi başınm ucunda ağlıyordu. Herkesin bildiği otlardan bir iki çeşit getirtti. Kaynatıp kıza içirdi. O sırada da: Yüzüğümün hürmetine şu hasta iyi olsun!. Diye içinden temennide bu lundu. Bir hafta sonra genç kızın renği ve kuvveti yerine geldi. Ben iyi oldum!. Diyerek yataktan fırlayıp kalktı. Bu hal hükümdarı ve karısını ne derece sevindirdi, tabiî ta savvur edersiniz. Hükümdar Babil'e istediği kadar altın, elmas, inci gibi kıy metli şeyler verdi. Kendi arabasile ta kulübesine kadar yolladı. Tabiî o günden itibaren Babil ile annesinin hayatı değişti. Güzel bahçeli bir konak yaptırdılar. Bir iki r ak, hizmetçi tuttular. Kendi haılerinde sâkin ve rahat yaşamağa Fakat malum ya bu dünyada hakikî saadet kimseye nasip değil. Komşuları bu hali kıskan mağa başladılar. Hele Gori ismindeki zengin bir köylü çocuğu: Şu oduncu parçası böyle i*> ler yapsın da ben niye miskin miskin oturayrm? Diye düşündü. Hemen kendisinin her türlü hastalığı tedavi etmekte olduğuna dair dört tarafa haberler saldırdı. Tam o sırada memleketin valisi hastalanmış, hiç kimse bu derdin önüne geçeme mişti. Gori bunu duyunca he • men : Ben tedavi ederim! Diye koştu. Bağdan bir kaç adı sanı belirsiz ot toplıyarak valiye içirdi. Efendim vay sen misin bunu içen. Bir karın ağrısıdır başladı. Vali: Bu çapkın beni zehirlcdi! Dedi ve Gori'ye 50 kamçı vurulmasını emretti. Zengin köylü çocuğu bu cezaya çarpıldıktan sonra Babil'e tabiî büsbütün kızmıştı. Bu işte elbette bir sır var! Diye düşündü. O günden itibaren Babil'in harekâtını takip ve tarassuda başladı. Parmağındaki acayip yüzüğü görünct: Keramet bunda! Şeklinde kararını verdi. Bir akşam Babil tenha yollardan evine dönerken ansızın başına bir sopa vurup yere serdi. Parmağından yüzüğü alıp onu da öldü zannile nehre attı. Hemen yüzüğü parmağına takarak koşmağa başladı. Fakat sopanın tesirile yalnız bayılmış olan Babil'in suya atılınca aklı başına gelmişti. Yüzerek sahile çıktı. Gori'yi jan darmalara tutturup yüzüğünü geri aldı. Bu suretle de hayır işlerinde kullanılacak olan tılsımlı yüzük bir hilekârm elinde dolandırıcıhk vasıtası olarak kalmaktan kurtuldu. Herkese iyilik yapmağı vazife bilen temiz kalpli sahibini tekrar buldu. SON lik eski yelkenliler mevcuttur. Fakat bu kadar eski vapurlar yofcj tur. Çünku yelkenliler bir nevi «tek» denilen ağaçlardata y i! *> & ki çelik ve demirden ya pıldıklan için deniz suyu onlari çabukça esldtmektedir. KOçuk yavrular Cumhuriyet okurken Yefmiş iki tnillet Daha bitmedi. Mahpuslara arasn*a sinemaya, tiyatroya ve sair yerlere gitmek için de müsaade verilmektedir. Hatta, yanke sicMerden biri mezuniyeti esnasında da bir cürüm ika etmiş. Keza içki ve tütün de bol bol kullanılabiliyormuş. 3 Hali hazırda blemekte olan en eski vapur İngiliz kumpanyala rından birine mensup olan «Germanya» vapurudur ki tam 56 seneliktir. Germanya tam otuz sene Amerika hattında işlemiş, Liver • pol Nevyork postasını yap.nıştır. tnşa olunduğu tarihten bu ana kadar tam 9 milyon kilometrelik mesafe katetmiştir. Hâlâ da sa • pasağlam bir haldedir. Uzun seneler daha seyir ve sefer yapabileceği tahmin olunuyor. E... e... etin okkasının üç akçe olduğu devirlerde yapılmış. O devrin in • saııiarı nasıl sağlamsa tabiî va purları, her şeyi öyle! ıııııımiMiııııııiHiNmııimıııııııııımıııııııımııııııııııııiMiıııııııınıııt» Bu da bir şey değil.. Mahpuslar matbaamsı küçük bazı tertibat vücude getirmişler, orada piyango biletleri basıyorlarmış. Bu piyango biletleri de şehirde satılıyor muş. Bu biltlerin kazanacağı mü kâfatlar da çalınma eşya imiş. Suza şehrinin Miumi manarast ve Hatta piyangoda kazananlardan Fıçı adası ahalisinden bir muharip birine bir hafta evvel evinden çararlar. Okyanosya kıt'asuıda Fıçı a lınan bir şey düşmüş! Bugür. hîsrr^n iclerine mede daları ahalisinin burunları ek niyet girmiş olmakb. bcıaber beseriya tabiî şekilde ise de dudakI Temmuz bilmecesi j lan çok kalın ve saçları, sakalları line bir usturpa asmadan evinJen dehşetli serttir. Kadınlar başlarını çıkan erkek yoktur. Elbise ola rak giydikleri şey bellerine dolaA tıraş ettikleri halde erkekler uS 1 dıkları ağaç kabuklarından ya zun saç sahverirler. Fıçı adalan u R M T ahalisinin Kralının saçını tanzime pılan ve «tapa» ismi verilen bir nevi kumaş parçasıdır. Kadmları tam on iki berber memurdur. E nisbeten daha kapalı giyinirler ve Fıçı adalan ahalisinin boyları bunların içinde ecnebi memleketuzun ve vücutleri mütenasiptir. A LT] Derilerinin üstüne yaptıkları döv lerinden getirilen kumaşları da kullananlar vardır. melerden son zamanlarda yavaş 5 K Fıçı adalan ahalisinin teşkil etyavaş vaz geçmektedirler. M Zaten bu dövmeler evvelce ka tikleri yerli hiikumetin merkezi vaktile Levuka şehri idi. Bir kaç dınlar a mahsus süslenmelerden Şu yukarıki boş hanelere öyle senedenberi «Viti Levü» sahili idi. Erkeklerden muharipler ise harf ler koyunuz ki soldan ;ağa üzerinde Suza'ya naklolunmuş korkunç görünmek için yanak doğru okunduğu zaman her larını ve ahnlarını dilim dilim ya tur. biri manalı bir kelime olsun. IIIIIIHIIIUIIIIIIIIMIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIINIIIIIIIIIIIIIIIMIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIHMIMnilllllllllllllllllinillllUlllllllllllllfllllllllllllllllllllilllMllllllllin Yukarıdan aşağıya okunduğu vakit te bu ayın en hoş şeyle rinden biri meydana çıksın. Doğru halledenlerden bir kişiye 5 lira, bir kişiye bir İş Bankası kumbarası takdim edile • cek, resimleri gazetemize basılacaktır. Diğer 100 kişiye muhtelif hediyeler. Herhangi mükâfat kazananların resimleri de bize fotoğraflarmı gönderdikleri takdirde gazeteye basılır. Cevaplar ağustosun birînci gününe kadar «Cumhuriyet Çocuk sahifesi muharriri» adresine gönderilmelidir. Hal suretleri daima gazeteden kesiîmiş cetveller üzerine yapılmalıdır. Bu şartlara riayet etmi yenler hediye kazanamazlar. Or3u İsmetpaşa mektebi dördünçü sjnıf talebesi h'ep bir arada Y • Hediye kazananlar ç M A Tl TTf "vT R Mektepli ler arasında Geçen defaki bilmecemizi doğru iialledip hediye kazananlardan bize fotoğraflarını göndermiş olan beş kişinin resmini dercediyoruz. Yu kanda: Edirne Kırkağaç yatı mek tebi kâtibi oğlu Alî Necati, Konya tatbikat mektebinde Turan, ortada Ad'ana Refika Rifat biçki yurdu talebesinden Nimet Emin, Aşağıda î negöl îsmet Paşa mektebi 27 Alî, Beyazıt Karakol «okağı 9 Hatice Nermin Hanımlar ve Beyler. Hediye kazananlar ancak büyük listede isimlerini bulduktan sonr* matbaamızdan hediyelerini istiye büirler.