Camharive' yeti haiz olarak gitmiş buhındukları kabul edilmesine göre bunlara menşe olarak gösterilen Orta Asya'nın aytıi zamanda bu medeniyetlere da. hi menşe tutulması lâzım geleceği zarurî bir netice halinde kendiliğinden ortaya çıkar. Fakat bu gibi hükümlerin, ne kadar keskin ve kat'î olurlarsa olsunlar, sadece mantıkî istintaçlara dayatılması doğru ola mıyacağından müşahede, tetkik ve tecrübe vesikalarının da araştırıhnası lâzım gelir. Asrımızın başına kadar Orta As. ya'dan geçmiş olan seyyahlardan bir | çokları seyahat istikametleri ve güzergâhları ne olursa olsun yolları üzerinde şehir harabeîerine tesadüf «ttiklerini, bu medeniyet mezarlarına çok kere hiç bir ömür ve yaşayış devri te»bit etmeksizin . yazmışlar. dır. Bu kayıtlar, insanların ve medeniyet lerin menşeini an'anevî beşiği araştırmakla iştigal eden âlimlerin gözünü Orta Asya'ya çektnekte bir mertebe âmil olmuştur. Orta zaman sonlanna gelinciye kadar belli başlı, tanınmış Orta Asya ve uzak Şark seyyahları şunlar dır: Çang . Kiyen • Çin Ceneralı M. E. 141 de Yueçi'Iere elçi gönderilmek suretile Soğd'iyan havalisine geldi. M. E. 126 da Çin'e döndü. Fa Hiyen . M. S. 399 la 415 arasında Çin'den Hotan'a kadar geldi, oradan Hind'e inerek deniz yolundan memleketine döndü. Hiyuan Tsang M. S. 629 la 645 arasında bütün Türkistan'ı ve Hind'i dolaştı. Jean du Plan Carpin 1245 te Papa IV üncü İnnocent tarafından Karakurum'a gönderildi. Güyük'ün Hakanhk tahtına çıkış merasimi esnasında orada bulundu. Gillaume de Rubrouck . 12531255 arasında elçilikle Karakurum'a kadar gitti. Marco Polo 1275 te Hanbahk'ta Kubilây nezdine vardı. 1292 ye kadar 17 yıl onun maiyetinde kaldı. Yolda 3 sene geçirmek sureti'e 1295 te Venediğ'e döndü. Seyahatnamesi türkçeye tercü me edilerek memleketimizde taııı. tılan Ibni Batute'den başka mehaz teşkil edebilecek kıymette müslü • man, TUrk seyyahları da vardır. Coğrafya âlimi Karl Ritter, 1817 de: «Muasır taharri ve tecessüs hissinin hemen münhasıran Afrika içlerine saplanıp kalması neden icap ediyor? Halbuki, araştırıcı ruh boşeriyetin yüksek Velelerini alâ . kadar edecek, hali mazi ile aydınlatacak şeyleri Orta Asya'da bulabi lir.» Diye haykırıyordu. kılması lüzumu ileri sürülmüştür. Fakat zamanın Türk ve Türkistan kelimelerini çok sevmiyen cereyanı bu teklifler sert, açık ve örtüsüz çatmakta geciktnemiştir. Ujfalvy zikrettiğimiz eserinin 26 ıncı sahifesinde Pietrement isminde bir âlimin Paris'teki Antropoloji cemiyetinin bir içtimaında Arileri Balkaş gölii le Aia Tav arasındaki mıntakaya yerleştirmek için ileri sürmüş olduğu teklife karşı pek hiddetlenen Karl Penka'nın: «Arya'larm ilk vatanını öteden beri ve bugün dahi Mongolik ırka mensup kavimler tarafından iskân edilen bir mıntakaya yerleştirmekten daha mantıksız ve manasız bir şey tasavvur edilebilir mi?> Diye çıkıştığını anlatmaktadır. Halbuki, Gobineau bu sözlerden 30 yıl kadar daha evvel, 1850 de Arya'ları Asya'ya yerleştirmekten başka çare olmadığını görmüs ve bunun için de Orta Asya'dan daha münasip bir yer olamıyacağını düşünerek: «Orası sert ve çetin iklinıi ile kuvvetli ırklar yetiştirmeğe bilhassa elverişli görünür. Buzlu, şiddetli rüzgârlan, kısa yazları, uzun kışları, bir kelime ile fenaları iyilerinden çok şartları ile memleket medeniyetçi dehayı uyandıracak, inkişaf ettirecek, yaratacak bütün vasıflardan mahrum bir manzara çös • terir. Fakat bu kadar çetinliğin yanında ve bütün bu şiddetlerde giz lenmiş meziyetlerin hakikî sembolü halinde, toprak bağrında payansız maden zenginlikleri taşıyor. Bu hey. betli memleket en başta gelen bir defineler ve mücevherler ölkesidir. ... Fakat bu sahaların asıl şöhreti ne altınından, ne elmaslarından, ne kürklerinden, ne misklerinden gelecek; onun emsalsiz şerefi beyaz ırkt yetiştirmiş olmaktırs demişti. ve Sus medeniyetlerinin menşe itibarile akraba oldukları gürünüyor. Bu aslî akrabalık her ikisinin de evvelce yanyana bulundukları bir mıntakanın mevcudiyetini telkin eder. Bu mıntakanın neresi olduğunu gösterecek vesaika henüz malik değilsek te, Babil sahası olamaz. Çünkü, Prof. Sayce'ın dediği gibi burası bir bataklıktı. Ve ancak medeniyetle mücehhez bir halk gelip buraya yerleşebilirdi. Bu bataklık iki ırmağın feyezanlarmdan ileri geliyordu. Bundan başka Ano'nun en eski medeniyeti zamanında Mezopotamya Acem körfezinin suları altında idi. nin teessüsünden sonra). (S. 67). Avrupa'nın kablettarih devrine ait malumatımıza göre her hangi bir tezada düşmüş olmak korkusuna uğramaksızın diyebiliriz ki, Hazarın meverası Neolitik Avrupa'ya arpa, buğday ve koyun verdiği halde, mukabilinde çok muahhar za manlara kadar hiç bir şey ahnamıştır. (S. 73). Ano'da aletler arasında üçüncü kültüre ait olarak bulunan orak ta zikre lâyıktır. Buna benziyen orak. lar aynen Turova'da bulunmuştur. (Cilt. I. . Fasıl IX.) Bakır ve boncuğun menşei kat'î olarak muayyen değilse de, bunların Orta Asya'dan geldiğine dair pek az şüphe vardır. (Cilt I. S. 40). Başlangıcı arzın derinliklerinde gömülü olan ve tepesinde iskelet ler bulunan bu uzun mazi kültürü. ne (yani Türkistan Ano medeni • tine) baktığımız zaman uzak bir devre ait, Mezopotamya ve Mısır'ın malum olan kültürlerinden daha eski bir devirde 2000 yıl imtidat eden bir medeniyetin mürtesem hayaline bakmış oluyoruz. Daha baş. Iangıçta faal bir köy hayatı görü • yoruz. Kadınlar iplik büküyorlar, ^okuma dokuyorlar, ekip biçiyorlar, zahireyi değirmen taşında öğütmeği, fırınlarda ekmek pişirmeği biliyorlardı. Çömlekçilik »an'atkirları kaplara şekiller veriyorlar, Islak killerden kapların etrafına yer yer halkalar yapıyorlar ve uzun zaman. Iardan miras kalan boyalarla üzerIerine şekiller çiziyorlardı. Tarla larda erkekler toprağı sürüyor, vahşi hayvan sürülerini, atları ateşte sertleştirilmiş oklarla avlıyor ve dağlarda koyunları kovalıyorlardı. hayvanların geldiği yerden çıkmış olduğu ve bunların ilâhlaştırılmacı ehlileştirilmiş olmalarile tev'em tutulduğu neticesine varamaz mıyız? Eğer bu doğru bir telâkki olarak kabul edilirse, öküzü mabut kabul eden dinlerin menşei hakkında hiç bir şüphe kalmaz. Milâttan 3000 yıl evveline ait olmak üzere Ano'da bulunan pişmiş topraktan öküz heykelcikleri de bunu teyit eder mahiyettedir. Her halde öyle bir nazariyenin ortaya ahlmasını, bilâhare yapılacak taharriyatın vereceği neticeler i karşılamak üzere müsait buluyoruz. Zerdüşt muakiplerinin mezhebinde de bu itikadın bulunması eski Türkistan'ın kültür mıntakasının te. kaddümünü görmek itibarile bilhassa ehemmiyetli bir noktadır. Zen • davesta'da öküz ve mevaşinin yük sek kıymeti hakkında bir dua var. dır. (Cilt 2. S. 441 . 442). Şimdi Orta Asya'nın en uzak mazisinden ayrılarak yeni zamaniara doğru sür'atle bir iki müellif daha dinliyelim: Human Origans isimli eserinde (Londra 1892 S. 29, 30, 57, 59, 71, 82) Etilerin, Sumerlerin, Elâmlıların, Hiksosların, turanî oldukların . dan kat'iyetle bahseden lngiliz müverrihi Samuel Laing: tTahmin edildiğine göre Çin yazılarının in • şiap ettiği Hiyeroglifler Orta As ya'nın Steplerinde ehlî hayvan sü. rülerile yaşıyan bir kavim tarafından icat edilmivtir» der. (S. 67). Müellif ayni sahifede Mezopo tamya ve Çin lisaniyab mütehassısları ve bunlar arasında bilhassa Bell, Terrien de La Couperie tarafların • dan eski Mezopotamya ve Çin dil . lerinin Turan dil ailesinin Türk veya Ugriyen kısımlarından çıkmış olduklarımn i»pa£ edildiğini töyle mektedir. Kasaturah otcmobil Dün gece Pangaltı'da plâkaları bezle örtülmüş bir şekilde duran bolşevik Hasan'm 2158 numaralı oto mobili arandığı sırada kanape al tında bir kasatura bulunmuştur. Ayni zamanda seyrüsefer vesaikînde noksanlık görüldüğünden hakkında tahkikata bakamnıştır. Esrar ve eroin.. Dün gece Ağacami'inde taşlar üzerinde sızmış bir sarhoş görülmüş tür. İsparta'Iı marangoz Mehmet A • tıf olduğu anlaşilan sarhoşun esrar ve eroîn kuilandığı anlaşıldığın*)an hakkmda tahkikata başlanmutır. Bu ırmakları ilk defa olarak iradelerine boyun iğdirmiş olan halkın daha evvel bir vahada medeniyet hayatı yaşamış ve epeyce inkişaf etmiş bir mühendislik san'atine vâkıf olması lâzımdır. thtimal ki Sus'ta yerleşme, Mezopotamya mınta kasına doğru yapılan muhaceret merhalelerinin sonuncusu idi. Şimalî Kurganın ikinci kültüründe deve, keçi, renkli çömlekçilik nevilerinin zuhur ettiğini görmüş tük. Ano devesinin Babil ve Asur'da bulunmamış olması bu devenin Ano'. ya şarktan gelmiş olabileceğini te yit eder. Bu ana medeniyetin eski de virleri henüz nüfuz edilememiş karanhklar içerisinde kaybolmakta . dır. Orta Asya'nın müttehit büyük medeniyeti inkısama uğramazdan evvelki devirlerde Ano halkmın bu müttehit medeniyetle münasebetlerinin ne olduğunu henüz bilemiyo • ruz. Çünkü Asya'nın başka yerle • Beçeriyetin barbarhktan mede rinde daha eski medeniyetleri bul. mak için henüz hafriyat yapılma niyete intikali mıştır. (Cilt I. Sahife 64.) Bu manzara beşeriyetin bar • barlıktan medeniyete bilfiil intika Ano kültürîerinde görülen farklidir. Ehlî hayvanlarımızın başlan • lar muhtelif vahalarda müstakil Atalarımızın öz mümessilleri kültür tekâmülleri geçiren halkla • gıcını ve kadim dünyada inkılâp Pek küçük bir tavzih ile bu tarif yapmak üzere atın insan kontrolü rın burayı istilâ ettiği, fakat müşbugün dahi doğrudur. 1850 yılından altına konmasının başlangıcını bu terek olan noktaların inkısamından zamanımıza kadar ilim, medeniyet rada görüyoruz. (Cilt I. S. 42.) evvelki miişterek büyük medeniye atalığını Gobnieau'nun kumral Domuz eğer Ano'da ehlileştiril • te ait olduğu istidlâl edilir. Bu meDolikosefalinden alarak Brakisefal miş değilse, her halde TürkUtan'ın deniyette insanların evlerde yaşaAlplerine emanet etmek, yani malı başka bir vahasında ehlileştirilmiş mağı, çömlekçilik san'atını, iplik hakikî sahibine vermek yolunda yü bükmesini, ve ziraati bilmiş olduk. olacaktır. Bu hayvan Avrupa'ya rümüştür. O Ataların öz mümessille Iarında hiç şüphe yoktur. Tedfin koyunla beraber getirilmiştir. Ko leri bugün dahi orada oturuyorlar ve usulü ise ihtimal ki daha eski ve yunun menşei ise Ano'dur. Bunların Avrupa'ya getirilmesi suretile Türdaha umumî bir kültüre aittir. (Cilt burada oturanları da işte kendile. kistan kültürünün Avrupa üzerin I. S. 65) rine ait bu mes'eleleri konuşuyorlar! deki tesir ve nüfuzu bir kere daha Orta Asya'da kadim medeniyetAno'da en eski kültürün teessü • isbat edilmiş oluyor. (S. 357). ler olup olmadığı hakkında sünden evvel Orta Asya vahası inkıçok münakaşalar çıkmıştır. Bil samının iki merhalesini görmüş oluAvrupa'nın kısa boynuzlu mevaşi • hassa Gobinean, Kumral Do yoruz. Bunun bir çok bin seneler sinin Asya'dan getirilmiş olduğunu likosefali oradaki beşiğe yer bir kaç defa söyledim. Bunlar dün demek olduğunda bir çok Etnolo . yanın en eski mevaşisidir. Ve Bo» leştirmeğe karar verdikten sonra bu jistlerin müttefik olduğunu zanne Nomadicus denilen uzun boynuzlu nun isbatına çok çalışmıştır. Seyadiyorum. Ma&mafih ev inşasından yabani nev'in mütekâmil zümresi evvel insanın ta balta ve taş ok ucu hat merakhlarımn, çoğrafyacıların, dir. (Cilt 2. S. 364.) kuilandığı devre kadar geçen za siyasî memurlar hatıratının kütüp man, şüphesiz ev inşasından en eski haneler dolduran müşahedeleri buDeve kemikleri yalnız üst taba rada tekrara hacet görülmiyecek ka Ano kültürüne kadar olan devirden kalarda, şimal Kurgan'ının bakır En mv.kemmel insan tipi çok daha fazladır. Bütün bunlar dar malum ve münteşirdir. Tam ve devrine ait ikinci kültüründe bulun. llmî ruhtan ziyade hissî veya simahallî ve mıntakavî kültür tekâ • muştur. Binaenaleyh devenin son • hakikî surette Arkeolojik metoda yasî düşüncelerden doğan bir ceremüllerini gösteriyor. Bu inkısamın radan ehlî bir hayvan olarak geti uygun taharri ise Raphael Pumpelly yan da bu sıralarda bir nevi Avrupa sebebi de gene mıntakavî mütezayit rilmiş bulunması çok muhtemeldir. riyasetindeki heyet tarafından ya . milliyetçiliği veya Avrupa'lılık guru pılmış olandır. kurma hâdisesinde aranmalıdır. Maamafih kemiklerin daha eski rile beşeriyet ve medeniyet menşeOrta Asya halkına ziraati öğretabakalarda hiç bulunmamış olmaTamamile ayni mahiyette olmalerinin Afrika veya Asya'da aran ten gene bu kurma hâdiseleri olmuş sı, yabani devenin buralarda yaşa . makla beraber Grünwedel, Von Le ması yerine doğrudan doğruya Avtur. Tabiatin yavaş yavaş kıtlaştırmamış olduğunu ispat edecek bir seCop, Berezowski, Oldenbourg, Kozrupa'da araştırılması, daha doğrusu dığı gıdayı insan kendi zekâsile bep teşkil etmez. Tanrı dağlarının lov, Pelliot, ve bilhassa Aurel, Stein Avrupa'dan çıkarılması lehinde disun'î olarak çoğaltmağa muvaffak cenubunda yabani deve bugün hâSven Hedin ve Huntington'un tahardiniyordu. 1842 den sonra sür'atle oldu. lâ yaşamaktadır. rileri sayılabilir. Son yıllarda 1927 ilerliyen ilk Mezopotamya medeni. Mezepotamya ve Elam Tarihten evvelki devirlere ait at den beri . Amerika'h âlimler Mogoyeti delâletleri bu sonuncuların hıhakkındaki malumat nakıs olmak medeniyetleri listan jeoloji ve Paleontoloji tetki zını pek ziyade durdurmuş olmakla la beraber, bir çok otoriteler Orta Tecrübeler sonraları sun'î sula beraber meşhur Fransız diplomat ve katile uğraşmaktadırlar. Bunların Asya'yı ehlileştirmiş atın beşiği ola. ma çarelerini öğretmiştir. Bu saye . arasında ilk ve o zamandan bugüne muharriri Gobineau'nun bayraktarde arzın çorak mıntakalarında iskân rak görürler. (Cilt İl. S. 384.) son, bütün ilmî esas ve usullere mulığı altında her biri bir teklif jlpri mümkün olmuştur. Bu Asya'da Metabık en mühim taharri şüphesiz Milâttan evvel 6000 tarihlerinde sürerek davaya sadakatte devam zopotamya ve Elam medeniyetleri Rephael Pumpelly heyetinin Hazar göçebe halk vasıtasile Ano medeniediyorlardı. Zaman zaman Arya'Iı, ni mümkün kılmıştır. şarkında Merv kasabasına yakm yetinin Hindistan'a geçmiş olması Homo Europoeus . Avrupa adamı, Ano'nun en eski kültürleri rasınmuhtemel görülür. Hindistan'la beAno mevkiinde yüksek ihtisaslı meHomo . Nordicus Şimal adamı. Hinda gördüğümüz müktesebatın Garp raber başka mıntakalarda da münasai arkadaşlarile birlikte yapmış duarya'h, Hind'u Avrupa'h v. s. v. teki Neolitik kültürlerle gösterdiği sebet başladığı, bazı madenlerin it. olduğu hafriyattır. Bundan alınan • namını verdikleri ve en mükem• benzerlik tesirin, eğer bir tesadüf hali, bazı hayvanların intişarile anneticeler bilhassa iki büyük cilt mel insan tipi saydıkları eski zaman mahsulü değilse, Garp'ten Şark'a laşılır. halinde toplanmıştır. Bunlardan kahramanmm beşiğini yerleştirecek değil, mutlaka Şark'tan Garb'e gitOrta Asya medeniyetinin kıdemine Çok ehemmiyetli bir nokta.. yer bulamıyarak Pamir'in garp ve tiğini ve bu müktesebatın daha evtaalluk eden kısımlardan ancak Bu zamana kadar Türkistanİran ya şimal sırtlarından öküz ırmağı vel zikrettiğimiz vahalar âleminde hüküm mahiyetinde bîr kaç parça. vadisine, oradan Avrupa Rusyası'meydana geldiğini düşünmek lâzım medeniyeti mıntakası haricî tesir ve yı alıyoruz: nüfuzlardan azade olarak inkişaf nın ortasında Dinyeper kıyılarma dır. Bu müktesebat atın ehlileştiriltaşıyıp duruyorlardı. Hatta bir araetmiştir. Ve ehlî hayvanlar burada Raphael Pumpelli garbî Türkismesinden sonra kendi hudutlarını Iık bir Alman âlimi Avrupa'da bir Otokton (yerli) idiler. Bu ehemmitan'm Ano medeniyeti için şu Kroaşmış ve bu ehlileştirme, devenin Pamir ihdasını düşünerek Gobineanoloji cetvelini yapıyor: yetli bir noktadır. Hayvanların eh . ehlileştirilmesi ile birlikte münaseu'nun kumral Dolikosefalini şimalî Cenubî Kurgan'da demir 500 yıl lüeştirilmesinde tabiat ve iklim şartbetlerin genişlemesini mümkün kıl • Almanya'da Taunus dağı eteklerindevri M. E. ları değişikliğinin büyük tesiri ol mıştır. (S. 65 66). den indirmek istedi. Fakat bu 880 muştur. Zira, kurak mıntakalarda Cenubî Kurgan'da bakır 2200 » Bilhassa tekiden söylemek iste . metre yüksekliğindeki dağ yavru kalan hayvanlar açlık yüzünden devrinin sonu M. E. diğim şey Cümudiyeler devrinin sunun Pamir'le pek mağrurane muinsanlara yaklaşmışlardır. (Cilt 2. Cenubî Kurgan'da bakır 5200 ?• araya girmesi ve iç mmtakaların kayese etfilemiyeceği anlaşıldığın . S. 438) devrinin başlangıcı M. E. şeraitinde tahavvülller meydana dan Taunus menşei Avrupa menşci Şimalî Kurgan'da bakır 6000 » getirmesi beşerin fikrî ve içtimaî Ano'da bulunan uzun boynuzlu ile birlikte Victor Hehn, Ujfalvy ve devrinin başlangıcı M. E. hayatının tekâmülünde ilk âmiller hayvanlar Milâttan evvel 8000 se diğer âlimler tarafından şiddetle hüHayvan ehlileştirmenin 8000 » olduğunun anlaşılmakta olması fiknesine aittir. Ayni hayvan Babil'de cuma uğradı. başlangıcı M. E. ridir. ve Mısır'da Milâttan evvel 4000 ilâ Şimalî Kurgan'm teessüsü 9000 » 3000 yıl evveline ait olarak bulunu . Isviçre dağlarmdaki gölierin keAsya'nın muhitî sahalarından ve M. E. yor. narları da tfevamlı bir doğum yurdu diğer dünya kıt'alarından ayrılmış (Cilt I. S. 60) olan Orta Asya'lılar, tedricen kü olamadılar. Karl Penka'nın Arya'hBinaenaleyh, bu hayvanların oralar için tskandinavya'nın serin su Binaenaleyh bu medeniyet]erin çük gruplara bölünerek iskâna el larda Otokton (yerli) olarak ehlileş ları kıyılarında bîr ilk vatan kur ikisini de (yani Ano ve Sus mede verişli sahalarda ayrı ayrı teessüs tirildiğini mümkün görmiyen her mak teşebbüsü de derslerini Parisniyetlerini) Asyai telâkki edebiliriz. ederek aslen bir, fakat teferruatta kes milâttan 6000 yıl evvel vaki mu. te veren Viyana'Iı Ujfalvy başta olBunların cümudiyelerden evvel Avfarklı mütenevvi kültürler meyda . haceretlerle bunların tran, Mezopomak üzere bir kaç hücumda yıkıldı. rupa ve Afrika'dan mütecerrit olana getirdiler. (S. 66) tamya, Mısır ve Orta Afrika'ya nakBugün yeni vaftizlerle hâlâ isim de rak inkişaf etmiş medeniyetler ol ledilmiş olduklarında müttefik kalGeçen sahifelerde söylenenler ğiştirmekte olan ve bîzim öğrene . duğu da anlaşılmaktadır. Bu tecermalıdır. Uzak Şark'ta Çin'e ve Ce. den, salim bir surette bazı mühim bildîğimiz son adı Homo Caesius o rüdün sebebini I ve IV üncü bahis. nup'ta Hindistan'a da ayni surette istidlâller yapılabilir. Bu istidlâllelan bu (kumral Dolikosefal) kenlerde cümudiyeler devrinin tesiri • re esas olmak üzere onları burada intişarlar vaki olduğu kabul edil disine ana yurt arıyanların ellerinne atfettim. Bu mütecerrit mmtakamelidir. Filhakika Çin'lilerin ver tekrar edelim: Asya'da hububat den tutarak diyar diyar dolaşmakyı Garp'te Hazar ile Mezopotamya, dikleri malumata göre bu hayvan ziraati Milâttan 8000 sene evvelin ta devam etmektedir. Şark'ta, Hindukuş ile Tanrı dağları lar Çin'e Milâttan 4000 yıl evvel den çok daha evvel keşfedilmiştir. Bilhassa 1850 ile 1900 arasındaki arası olmak üzere gösterdim. İhti gelmiştir. (Cilt 2. S. 440). (Şimalî Kurga'nın en eski müstameyarım asırlık zamanda çok hararetli mal ki bunun da daha şarkında ve resinin teessüsünden evvel). MevaMısır'hlar öküzü, boğayı, mabut bunlardan müstakil Gobi mmtakası. yürüycn bu araştırmalarm bir çok şi, domuz, koyun ve ağlebi ihtimal telâkki ediyorlardı. Hint'liler de m ihtiva eden saha dahî zikredile • rfefalar Orta Asya'ya, Türkistan'a at ehlileştirilmesi Ano'da M. E. mukaddes kitaplarında bütün ha . SÜir. 8000 ile 6000 arasında yapılmıştı, yatlarının membaını öküze izafe etatfamTarı tarafından asıî oraya baBirbirinden çok uzak olan Ano (yani Şimalî Kurgan müstameresi • miçlerdir. Bundan bu dinlerin de bu Son muhaceret! Halkalı'da bir cinayet B?:ırköy'üne tâbi Halkalı ko yünde 18 yaşlarmda Ahmet tarafından bıçakla yaralanan 55 yaşla • rında Akif Ağa Cerrahpaşa hasta nesine kaldırılnvştır. Akif Ağanm yaraları ağırcadır. Ahmet, yakalanmıştır. Söz atana balta! Lutfi Efendi isminde bir zat re • fikası ile birlikte, Ayazağa köyüne giderken, Eşref isminde bir sabikalı kend'1erihe söz etmiştir. Bu »özlerden hiddetlenen Lutfi Efendi elinf. ^eçirdiği bir balta ile Eşref'i ağır surette yaraladığından yakalanmıştır. 42 mağlup olduk 5 inci .'ahifeden mabait dori gene kafa ile aldı ve kafa Ü£. ikinci golü yaptı. Pek az sonra Karagümrüğ'ün gayet kuvvetli bir şutunu Bakırköy kalecisi öyle bir plonjanla kurtardı ki herkes buna hayret etti. Bundan sonra oyun daha hızlaştı ve sertleşti. On dakika kadar Bakırköy kalesinin önünde âdeta tek kale oynanıldı. Yirminci dakikada kornerden gelen bir pası sağ haf Hikmet santrhaf Lutfi'ye ve:di, Lutfi de bununla üçüncü polü yeptı. Ondan sonra bir çeyrek her tki taraf ta boşuna çabala dılar ve birinci haftaym üç sıfırla Karagümrüğ'ün Iehine bitti. Bttkırköy'lüler ikinci kısma girerler ken kaleci ile beraber dört oyuncu değiştirJiler ve ikinci kısım başladığı zaman Bakırköy'lüler daha canlılık gös • term«;ğe başladılar. Oyun başladıktan biraz sonra nasılsa Mahmut Ali'nin ayağından kurtulan topu Bakırköy'lü To • dori mukabil kaleye tıkarak^akırköy'ün ilk golünü yapblar. Bundan sonra Karagümrük'lüler büsbütün ba^kalaştılar, o sahada şimdiye kadar göstermedikleri bir oyunla ve muhlelif fasılalarla rakiplerine bir gol daha attılar. Bundan sonra hakem birbirlerine vurdukları için Bakırköy'den bir oyuncu ile Karagümrük'ten Mahmut Ali'yi cyundan çıkardı. Bunlar çıktıktan biraz sonra Karagünvük'lü Rafail bir gol daha yaparak gol adedi beşi buldu. Bakırköy'lüler ise oyunun bit mesine beş dakika kala penaltıdan bir gol daha yantılar ve bu suretle rakip lerine iki bes mağluo oldular. Denilebilir ki turnuvanın dünkü son oyunu şimdiye kadar Çukurbostan'da görülme mış çok heyecanlı bir oyundu. hkit tmparatorluğu hakkında mühim bir eser Milâttan 1500 sene evvelinden beri Karadeniz şunalinde, Avrupa'yı Asya'ya birleştiren büyük bir tmparatorlukları olduğunu bildiğimiz lskit'lerin tarih, san'at ve medeni • yeti hakkında en mühim eserlerden birini yazmış olan Ellis H. Minns diyor: «Rusyatun cenubunda tarihten evvelki devirlere ait olarak bulunan eserler arasında bilhassa dikkat ve alâka çeken evani keşfedilmiştir. Zira bunlar Ege kültürü ile bir müşabehet göstermektedir (S. 135). Von Stern, Schmidt ve Much Şimalde bulunan eserlerin Ege mıntakasınara bulunanlardan daha eski olduğunu, binaenaleyh tesirin ikinciden birinciye doğru olmıyacağını ileri sürmüşlerdir. Hatta Von Stern Cenubî Rusya'dan gelen bu tesirin Grid'e kadar istilâsını ilerleten bir san'atkâr halk tarafından yapılmış olacağını düşünmektedir. (S. 141). Eski Türk'lerde olduğu gibi İskitlerde de altın makbul bir madde idi. Hemen bütün eserlerinin altın • dan olduğu görülüyor. (S. 269). Sibirya'da yayılış olan bu san'at, Asya Steplerinde çiçeklenmiş ve Çin'e de giderek Çin arkeolojik eserlerinde tersim edilmiştir. Çin ile Sibirya san'atı arasında karekter itibarile bir müşabehet vardır. Bu ırkî bir münasebete veya hiç olmazsa bir tesir ve mifuza delâlet eder, ve yahut başka bir izah tarzı olarak bunların her ikisinin de Orta Asya san'atından alındığı kabul edilebi Iir.» (S. 280). Türkistan'a üç büyük ilmî seya hat yapmış ve materyal itibarile pek kıymetli eserler yazmış olan Aurel Stein'den Orta Asya'da ve Türkis tan'da muhtelif devirlerde medeniyetler yaşamış olup olmadığına de lâlet edebilecek bazı parçalar alı yorum. «Hodar vadisinin tam ağzında, buralarda tarihî devirlerde meydana gelen tahavvüllerin gözle görü lür vesikaları bulunmuştur. Bura nın takriben bir mil şarkında 300 kadem irtifamda bir kayalık var • dır ki, tepesine çıkıldığı zaman bü yük ve iyi sıralanmış taşlardan inşa edilme bir çok mesken harabeleri nin bulunduğu görülür. Etrafı da sur harabelerile muhattır. (S. 1314) Bojo . Kot mıntakasının biraz cenubu garbisinde satıhtan yüz kadem aşagıda müzeyyen çanak çömlek parçalarüe karışık yanmış insan kemikleri bulundu. Biraz daha karıştırıhnca giimüş ve diğer madenî müzeyyenat ta elde edildi. Burası • nın tslâmiyetten evvelki devirlere ait bir mezarhk olduğu anlaşılmış tır. Bu san'at tipinin daha eski bir menşee ait olduğu ve uzun asırlar temadi ettiği anlaşılıyor. Fakat tam bir müddet tayinine elverişli vesika bulunamamıştır. (S. 24 . 25). Tagaş vadisinde ziyaret ettiği miz eski bir kurganda tayin edile miyen eski tarihlere ait harabeler bulunmuştur. Burada çaylardan su alıp tarlaları sulamağa mahsus ve Ak Tam'a kadar uzıyan kanalla . ra tesadüf edilmiştir. (S. 56). Dün geceki ziyafet Galatasaray Fenerbahçe ku lüpleri tarafından dün gece Suadîye plâjında mükellef bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette Vali Muhittin, muavin Hâmit, Cevdet Kerim Beylerle bütün sporcular hazır bulunmuşlardır. Ziyafet gece geç vakte kadar devam etmiş ve çok neş'eli bir gece geçiriimiştir. Ziyafette Vali Bey bir nutuk irat ederek Fransız sporcularını selâmlamıştır. Rasing kulübün kafile reisi de bir nutuk söyliyerek Türkiye'de gördükleri hüsnü kabul ve samimiyeUen dolayı tesekkür etmiştir. Süleymaniye Bursa'da galip Bursa 8 (Hu. Mu.) Süleyma niye birinci takımı Bursa'ya geldi. İdman İnkişaf takımımızla maç yaptı. Süleymaniye galiptir. Maçta Ali Hikmet Paşa ile İzmir Valisi Kâzım Paşa ve binlerce seyirci vardı.• ' Silivri'de spor faaliyeti Silivri 2 temmuz İki aydanberi Çatalca ile Silivri futbol takımları a rasında iddialı maçlar yapılmakta idi. 17932 cuma günü kat'î netice a Iınmak üzere Çatalca birinci, ikinci takımlarile Silivri (A) ve (B) takımları arasında yapilan maçta Çatal ca'nın ikinci takımı Silivri'nin (B) ta. kımına 31, Çatalca'nm birinci takımı da Silivri'nin (A) takımına 21 mağIup olmuşlardır. Oyun saat 16 da eski futbolcularımızdan eczacı Şeref Beyin idaresi altmda başlamış ve Silivri takımlarının baştan son daki kaya kadar bariz hâkimiyeti altın da pek heyecanlı bir şekilde devam etmiştir. Silivri ve Çatalca'lılardan mürekkep kesif bir halk kütlesî oyunu büyük bir alâka He sonnna k« . dar takip etmiştir. Saii MmM (Yarın devam edeceğiz)