temmuı ŞON TELGRAFLAO SEYAHAT NOTLARI: 6 Cumhuriyet İLMÎ MUSAHABE Fransızlarm yeni bir tahtelbahiri battı Yalnız 7 kişi kurtuldu, facianın sebebi simdilik Cherbourg 8 (A.A.) Promethee Fransız tahtelbahri meçhul bîr se bepten dolayı Levi burnunun 7 mil şimalinde 75 metre derinliğinde batmıstır. Mürettebattan 49 kişi ile mühendis ve amele olarak diğer bazı insanlar da tahtelbahirde bulunmakta i düer. Yalnız mürettebattan 7 kişi kaza esnasında tahtelbahirden denize fırlatılmış olduklarından kurtulabil mişlerdîr. Cherbourg 8 (A.A.) Promethee tahtelbahrinin battığı yer tahtelbahire bağlı bulunan ve kaza esnasında gemiden ayrılan telefon şamandırası sayesinde tayin edilmiştir. Artiglio ve Ro»tro gemileri Pro mete'yi kurtarma ameliyesine iştirak için yola çıkmış'.ardır. Sağır ve dilsizler mektebinde Sofya, haziran 932 Bugün bana mihmandarlık etmek lutfunda bulunan Darülfünun mezunu iki muallim Bulgar kızı ile belediye bahçesinin köşesinde traoıvaya bindik, bir çeyrek sonra büyük eski bir kilisenin önündeki zümrüt gibi yemyeşil çimenlerle süslü bir bahçenin önünde durduk. Kızlarm küçüğü burada inelim, mektep şuracıkta dır, dedS. Bahçeden geçerken kız lardan biri bu gördüğünüz parkın yerinde bundan üç sene evvelisine kadar eskiden kalma bir taş bina vardı. Atfına zindan diyorlardı, helediye yıktı, bahçe yaptı, dedi Yiirüdük. Bir köşenin başında tahin renkli dört katlı taş bir binayı göstererek işte mektep budur, detfi. Birinci katta müdür odasına gittik. Müdür elimi sıkarken: Şprehen zi doyç Alman'ca bilir misiniz? dedi. Zer venik pekâz! Cevabım üzerine mihmandarlarıma bulgarca şunları söyledi: Mektebimi göstermeden kendisine söyleyiniz ki biz burada yokluk içinde çalışıyoruz. Ben ve arkadaşlarımda feragat hissi olmasa bu işi yürütmek mümkün oîmazdı. Tabiatin haksızlığma kurban olan sağır ve dilsiz çocukları konuşturmak, okutup yazdırmak, on lara tarih, coğrafya# hesap, yurt bilgisi, elişleri öğretmek ve onları cemiyeti beşeriyeye bir yük olmaktan kurtarmak bizim için çok zor, fakat sevaplı bir meşgale oluyor. Müdür lâkırdısını bitirdikten sonra ben de suallerimi sordum. Edindiğim malumatı anlatayım: Sofya'da sağır ve dilsizler mek tebi tesis ed'ileli 33 sene olmuş. Bu müddet zarfında altı yüz sağır ve dilsiz tahsilini bitirmiş. Elyevm mektepte 23 ü kız olmak üzere 76 çocıık varmış. Mektebe 8 ile 14 yaşında olan çocukları alıyorlar. Tahsil müddeti sekiz sene. Mektebin leylî ve nehârî talebesi var. Fakir çocuklar para vermiyor. Vaktü hali müsait olanlardan senede 600 levadan S O leOO vaya kadar ücret alıyorlar. Mektebm dokuz muallimi var. Bunlardan ikisi kız, hepsi de muallim mek tebi me zunu. İkişer sene müdürün yanında staj gördükten sonra muallim olu • yorlar. Müdür tahsilini Almanya'da yapmış. 25 senedenberi müesseseyi idare ediyor. Kırk altı yaşında, adi İvan Şinkof. " '*••» " Mektebin senelik bütçesi bir nıilyon üç yüz bin leva. Bu parayı hükumet veriyor. Dilsizler öğleye kadar ders okuyorlar. öğleden sonra elişleri yapıyorlar. Erkekler kamişten iskemle ve sepet örüyorlar. Marangozluk yapıyorlar. Kızlar dokuma işleri, tfantelâ ve dikiş öğreniyorlar. Müdürün muavini Kızanlık'lı M. Dobreff, çok temiz Türk'çe konuşuyor. 24 senedîr bu müessesede çalışıyormuş. Müdürün delâletile sınıfları do laştık. Evvelâ birinci sınıfa girdik. Muallim burada harflerin teker t**ker, sadasını öğretiyordu. Bir sene zarfında iki heceli hatta üç heceli kelimeleri bile ckuyabiliyorlarmış. Muallim tavanı gösterdi. Hepsi birden tavan diye haykırdıIar.Bulgar'lar da tavan diyorlar. tkinci sınıfta tahsil daha biraz ileri gitmîş ve tedricen son olan sekizincide kıraat, coğrafya, hesap ve saire öğreniyorlar. Yalnız hepsinin de sesleri çok çirkin ve yekâhenk veya ahenksiz. Tabiî işitmedikleri için seslerini idare et mesini bilmiyorlar. Kulağın ses terbiyesinde ne ka dar kuvvetli bir âmil olduğunu in sanlar bu dilsizlerin konuşma ve okuma tarzını gördükten sonra tfaha iyi anlıyor. SEÜM SlRRl Biraz düşündükten sonra dedim ki: Evet... Kalbînizin eırarı... Ben bunu öğrenemeseydim çıldırabilir dim; biraz resimle meşgul olduğum için her şeyi gözümle görmek iste rim. Kalbinîzin de adeta fotoğrafisini görmek istiyordum. Halbuki siz en küçük duygunuzu bile gizliyecek bir tabiatte yaratılmıştınız. Bilmem hatırlar mısınız? Bir gün ben sizin ağzınızı aradım ve size sordum: En mahrem dostunuz kimdir? Benim pek çok dostum vardır, fakat hiç birine kalbimi açmam, dediniz. Sonra uzun uzun düşündünüz, ve gayet iyi aklımda, gene şu ağacın dibindeki otlardan birini kopardınız, parmağınıza sardınız, çözdünüz, gene sardınız ve içinizi çekerek dediniz ki: Ben hayatımda hiç kîmseye açılamıyorum. Bu tabiatim beni çok fena ediyor, bazan hasta oluyorum, fakat ne yapayım? Elimde değil. mechuldür sebep olmaksızın birdenbire sulara gömülmüştür. Kurtarılan 7 kişi ba Iıkçı kayıkları tarafından tahlis edilmişlerdir. Deniz tayyareleri nerede oturduğunu tayin için hemen istikşafata baş. lamışlardır. Mağruk sefinenin kur tarılması için bütün tahlisiye vesaiti harekete geçirîhniştir. Maamafih bütün bu ameliyeler cereyanların şid detinden ve denizin kaza mahallinde fazla derin olmasından dolayı çok müşkül gibi görünmekteir. Cherbourg 8 (A.A.) Protnete tahtelbahrinin süvarisî, geminin suyun sathında tabiî bir şekilde sey retmekte olduğu ve gövertede 15 kişi bulunduğu sırada bir kaç saniye i çinde sular arasında kaybolduğunu, bu esnada hâsıl olan yan dalgalarile suyun yüzünde kalan göverteden bir çok insanların suya süründüklerini beyan etmiştir. Süvari bundan başka bu îzah edilemiyen felâketin yanlış bir manevradan ileri gelmesi ihtimali olduğunu söylemiştir. Dalma kapakları dalış esnasında sür'atle kapatılmış bulundugu tak dirde tahtelbahrin tahlisi ümit edilebilir. Bir tahtelbahir avcısı avizo ile birlikte 4 romorkör, 3 tahtelbahir ve 3 deniz tayyaresi taharriyat yapmaktadırlar. Bahriye Nazırı kumandan Calia'ya bir telgraf göndererek kurtarma ameliyatının icrası için Artiglio tahlisiyesinin gönderilmesinde ısrar evlemîştir. Promete'nin izi bulundu Kptaamn töyledikleri.. Tahtelbahir neden battı? Cherbourg 8 (A.A.) Kaza ne bir çarpışma veya karaya oturmaktan ve yahut ne de bir enkaz ile müsa • derae etmekten ileri gelmemiştir. Deniz altında 2000 ton hacmi istiabisinde bulunan ve son defa inşa edilmiş olan bu ciizü tam henüz tam bir mükemmeHyetle seyredebilecek halde bulunmadığından diinkü deniz sathında yapılan tecrübeler bilhassa lüzumlu görülen tertibatın ittihazı için yapılmış bulunmakta idi. Kaza alelâde şiddetli cereyanlarla kabaran sular üzerinde vukua gel miştir. Sefine süvarisi ile 6 zabit ve bazı tayfalar geminin gövertesinde bulunuyorlardı. Tahtelbahir zahirî hiç bir Amerika Reisicumhuru Hoovr teklifi münakaşa na yeni bir namzet ediliyor tndianapolis 8 (A.A.) tçki »leyhtarı millî fırkası mümessiller meclisi azasından M. Upahaw'yî Ame'*°j'Hta Vİyaseti cumhur intihabatmda kendi fırkasının namzetliğine se çilmiştîr. Ayandan Mister Pora,ch, içki a leyhtarı fırkaların bu bapta daha ehemmiyetli kararlarına intizaren mezkur namzetliği kabulden imtina eylemiştir. Cenevre 8 (A.A.) Terki tesli hat konferansının umumî komisyonunda Hoover teklifatına ait miinakasalar başlamıştır. 7. Kanada murahhası M. Dupre, prensip itibarile Amerika teklifle rini methetmiş, fakat bunların hu susî ahvali hesaba katmamakta olduklarını söylemiştir . M. Garton de Wiart, Hoover teklifatının hususî silâh imalâtı hakkında derin bir sükutu ihtiva etmesine rağmen lehinde bulunduğunu söylemiş ve bu mes'elenin bir neticeye isali hususunda ısrar eylemiştir. BOyflk Britanya tayyare devri müsabakası Londra 8 (A.A.) Kral tarafından vazedilen kupa için iki gün müddetle devam edecek olan Püyük Britanya hava devri müsahakasına ikisi kadın olmak Uzere 82 müsabıkın iştirakile bu sabah baş lanmıştır. Kabul edenler Bir casusluk mes'elesi Paris 8 (A.A.) İstintak hâkirai Leh'li talebeden Feribel Strom ile Romanya'lı ressam Meileri istiçvap etmiştir. Bunların her ikisi de Fantomas işinden dolayı maznun bulunmaktadırlar. Strom, dinleme merkezlerile tayyare motörlerinin plânlarının kendi evinde bulunması sebeplerini şayani memnuniyet bir tarzd'a izah edernemistir. Kendi aralannda ve FantcVas ile muvacehe edilen maznunlar yekdi ğerlerini tanımamakta olduklarını beyan etmişlerdir. Cenevre 8 (A.A.) Tahdidi teslihat konferansına iştirak eden Meksika, Çin, tsveç, Estonya, tsviçre, Arjantin ve Romanya murahhasları Hoover tekliflerine esas itibarile iştirak ve bu teklifleri kabul ettiklerini bildirmişlerdir. M. Boncour, küçük itilâf hüku metleri ve Leh murahhasları ve M. Politis ile görüşmüştür. Tahdidi teslihat ve Japonya Tokyo 8 (A.A.) Bahriye nazırı namına beyanatta bulunmağa salâhiyettar mümessil, dün avam kamarasında M. Baldvin'in tahdidi teslihat hakkındaki teklifini mevzuu bahsederek Japonya'nın biiyük harp gemilerile kruvazörlerin tonilâto miktarlarının azaltılmasına taraftar olduğunu, fakat büyük saffı harp gemiieri hakkında teklif edilen rakamlara muarız bulunduğunu, bundan başka Japonya'nın kruvazörler hakkında teklif edilen rakamlar hususunda düşünmek için kendisine vakit bırakılmasını istediğini soy lemiştir. CUMHURlYETin tefrikası: 17 Çalınan Gönül SERVER BEDl öyle bir adam da yok. öyle bir adam yok mu? Kabil değil, bütün İçerenköy tanıyor, hero biz kendisile konuşmadık mı? Gülmeğe başlarfım. Nişanlım Nebahat Hanım, iki elimi de tutarak gittikçe azan bir merakla soruyordu: Söyleyiniz, söyleyiniz! Her şeyi öğreneceksiniz. Bu b kadar meharetle tertip edilmiş bir muzipliktir ki eğer sizi çıldırasıya sevmeseydim, ne tasavvur, ne de tatbik edebilirdim. Fakat ya o ağaç arkasındTan kaçan gölge! Hepsini öğreneceksiniz Söyleyiniz! Biraz sabır... Söyleyiniz, sabredemem. Defterlerimi okudunuz mu? Tabiî... Yoksa o kadar zah . mete ne lüzum vardı? Demek bütün... Kalbinizin sırlarını biliyorum. öyleyse, bildiğiniz şeyleri bana ne soruyordunuz? Bilmiyor gibi görünmek ve sizin nasıl idarei kelâm edeceğinizi görmek hoşuma gidiyordHı. Hem de, benden biraz şüphe ettiseniz... Sizden hiç şüphe etmedim... İtiraf ederim ki dünyanın bü tün Şarlok Holmes'lerini davet etseydiniz gene bu işin içinden çıka . mazlarmış. . Cenap Şehabettin'e Muharrirlerden, heykeltraşlardan, res« samlardan, doktorlardan mürekkep ağırbaşlı bir heyet karşısında 1932 Güzeüik Kraliçesi intihap edildi. Bu esmer, heykelî, saf bir kızdı. Dolgun ve serpilmiş bir vücut, gözleri alan Millî irfammız için güzel bir haeder. bir ten, yumuşak ve gölgeli saçlar, gareket ve münakaşa sahası teşkil edeİlim yollarında en tehlikeli rip bakışlı, siyah, ayni zamanda hem ceğine büyük ümitler veren (Ede şey, gayeye erdik zannile durmak, yırtıcı, hem de okşayıcı gözler, ahenk biyat gazetesi) nin ilk nüshasında bir de daha kestirme bir çıgır bultar kolların sonunda incecik eller, ke • mak gafletile muharrik değiştirme(resmi küşat) vazifesini, muhterem merli ayaklar, sütun gibi bacaklar, büğe kalkışmaktır. ruhiyat müderrisi Şekip Beyin, ilimtün şahsında güîümsemesile kaybolması de kararsızlığı işaret eden çok saİlmî hareketlerde İ3tikrarlar vubir olan nefis bir vahşi hal var. Yana mimî bir yazıları ifa ediyordu. cude getiren ukteler, bu sebepten ğın klâsik ciddiyetini tesirlî gamzelerle Gençliğin âkibetine karşı duyudolayı çok tehlikelidir. çukurlaştıran ve 18 yaşına mahsus bir lan ve ruhun öz noktasınd'an feve > Ilmin yolculuğuna hazırlananlar, sıra küçücük ve mükemmel di». ran ettiği meydanda olan bu asil bu bitmez ve tükenmez yollarda en Kahir bir ekseriyetle seçildi. Müsa endişeyi, ayni kanaate tamamen işmükemmeli değil, daha mükemmeli bakaya girenler arasında çok güzelleri arıyacağını bilmelid'ir. tirak edilmese bile hürmetle karşıde vardı. Fakat bu gözkamaştıncı ra • lamamak kabil değildir. (Atom) geçen zamanlarda, fizikî kibe karşısında gölgede kaldılar. Zaten ruhî infilâklar, kaynak ilimler muharrikinde, tehlikeli bir Zevk mes'elesi... Güzellik münakaşa larını akıldan ziyade histen, müsbet ukte rolünü oynamış, kendini madedilir mi? Ben, kendi hesabıma, onu vakıalardan fazla mücerret mef denin en küçük cüzü, yani münte fasılasız arıyorum ve bulunca beni ahp hası olarak tanıtmıştı. Hele son zakurelerrfen alır. Uzerine titrenen götürüyor. Onun karşısında duyduğum manlarda bunun da kendinden da içtimaî emellerin tehlikeye doğru türlü türlü hislerin kurbanıyım, esiriyim, ha küçük varhklardan teşekkül etgittiğini zannedenlerde artık akıl ve şuursuz ve kör kurbanıyım. tiği ve parçalanabileceği anlaşıldı mantığın peşinde ihtiyath admlarla Güzel bir mahluk, berveçhi peşin, beda tehlike zail oldu. yürümeğe, ne vakit ve ne de tahamnim reylerimi alır. Mükemmel iki el, mül kahr. Gençliğe her şeyden evvel teikin ahenkli bir inhina karşısındaki aksülâ ed'ilmesi lazım gelen şey, ilim yol Böyle vaziyetlerde kendini hislem, benden cıkan bir ektoplazm'm, larının namahdudiyetidir. Yeni yetisin cazip ve seri dalgalarına kaptırikinci bir benliğin tezahürlerinden başşeceklerin erişilecek gayelere değil mıyanların samimî olduklarından ka bir şey değildir. Ben bunları ne tayeniden yeniye açılacak ufuklara bile şüphe edenler bulunurintizar etmeğe alıştırılmaları lâ dil edebilirim, ne de üzerlerine tesir İşte muhterem müderrisi ifrata zımdır. yapabilirim. sevkeden ve dimağdan yüz çevirip Takip edilecek terbiye si?'emimiz, adeleye sarılanları haklı bulmak kiBende, daima arkasından gittiğim ve bakasız gayelere değil, tükenmez nayesini sarfa mecbur eyliyen te hiç tatmin edilemiyen bir mükemmeliyet hareketlere teveccüh etmelidir. sirin, anî maruz kaldıkları (vecit ihtiyacı vardır, ki başkalarının güzelli ve infial) in tabiî bir neticesi olduIncimat etmiş gibi görünen müğinde titrer ve çınlar. Onu kendime matearifelere istinat eden bilgilerin ğuna şüphe yoktur. lediyorum ve artık bu ne onların, ne âkibetlerinden daha ziyade kor (Humanitere tnsanî) ilimlere de benim güzell'ğimizdir. Sadece gü kulur. karşı ta on dokuzuncu asırda sezilzelliktir. Ve bu bana yetişir. Mesafe ve zaman mefhumlarının meğe başhyan ve gittikçe kesafetini Onu ruhumun bir köşesinde kapterki, kâinatta müstakim ve müte artıran ihmal, garp medeniyetinin mak, üstüne titriyerek korumak iste vazi hatlara tesadüf imkânsızlığı en çürük hayat akidesini teşkil et rim; ona hararetli bir ibadetle tapmırnn nın isbatı, acaba bambaşka prolı tiği, itimada lâyık bir çok garp m'' ve bu âlicenap ilâhe, beni hayatta hır • siplere dayanan yeni bir riyaziye tefekkirlerinîn de bu hakikati itiraf pahyan, azaltan, yaralıyan ne avrsa sistemi doğurmıyacak mı? eyledikleri malumdur. Insanları baka ve devamından işhepsini uzaklaştırarak mükâfafamı veBu teseyyüp yüzünden ruhî mestibaha düşürmiyecek ilim d'alları, netlerini birer birer kaybeden dünya rir. gene kendi mütevazi adımlarile tergençliğini ilmî imana bağlıyan telBu yorucu intihap esnasında Keri • kibî bir mahiyette viicude getirmckler, bereket versin yalnız bunlardan rrvan Halis karşısında duyduğum hisler le meşgul oldukları tabiî ve fizikî ibaret değildir. çok karışıkfar. Bu hisler, onu bu kadar ilimler dir. Henüz mühmel bir vaizyete düşgüzel bulmaktan, daha güzel olmasmı Kâinatta mutlak surette tedvin memiş bulunan bir çok ilimler azaistemekten, onun fani olduğunu bil edilmiş ilimler değil, ancak müte mî faaliyetlerine devam etmekte mek azabmdan, onun güzelliğini etra • vali ve müteselsil şeniyetler vardır. dir. Bilhassa tabiî ve fizikî bilgileri İşte bu şaniyetlerin tetkikidir ki bize fımdakilere zorla kabul ettirmek iradebu kanaatin en kudretli şahitleri osinden mürekkepti. Çünkü, ister lehi bilgileri bizzat tedvin ettirir. larak göstermek mümkündür. Bunme, ister aleyhime olsun, ben ifratı seİşte asıl var olan ve her zaman lar riyazî ilimler gibi mütebellir müverim ve renklerin, zevklerin münakavarhğmı muhafaza eden ve edecek tearifelere de istinat etmez. Esas olan şey, mütevali safhalarında bize kaynakları olan tecrübe ve müşaşa edilemiyeceğini bildiğim halde ben kâh kuvvet, kâh madde şekillerinde hedenin açmakta devam ettiği pü ayni hizadaki insanları bu sansasyonizmgözüküp lâyuat bediî cilveler, tecelrüzsüz yolların daimî yolcuiarıdır. le dolu görmek arzusundayım. liler ibraz ed'en harekettir. Her gün daha vazih inkişaflara daBen bu tatlı yüzde, bu güzel baca • yanan bu tebeddül ve teced'dütler, Varlık hareketin neticesi, hareket ğın çizgisinde, bu mağrur, kabarmıs ilmî imanı sarsmak şöyle dursun, ise varlığm üssülesasıdır. göğüste, bu çırpınan küçük elde titri daima büyüyen ümitlerle takviye ABDÜLFEYYAZ YEVFİK yen ve gözlerini bu derece karanlık ve yanağını bu kadar çiçeklenmiş gösteren hayatın sırrını anyordum. Ayni zamanda da hâkim bir simayı bir çocuk yü • ( Birinci sahifeden mabalt ) (Birinci sahtfeden mal>ait) züne çeviren tebessümün muammasmı Kraliçelerin bulundugu kısundaki halk, nacaktır. da anyordum. Keriman Halis Hanımı tekrar ve yakuıAlman tamirattmn gayri olan Güzellik kraliçesi, bu, benim kendidan görmek için alkışlamıya başlamıştı. sine bütün kıymetini bildirmek istediğim tamirat komitesinde Bir hırıstiyan madamı ayağa kalkarak, Lozan 8 (A.A.) Hususî mükâbir unvandır. Gelecek sene elinden alı Kraliçelerin bulundugu masaya doğru Iemat neticesind'e Alman tamiratının nacağı için mevhum bir unvan mı ? Habüyük bir heyecan içinde Fransızca olagayri olan tamirat komitesi bu akyır! Bir unvan hiç bir zaman mevhum rak bağırdı: şam M. Muşanof «Bulgaristan», *Mi olamaz. Ona bir kere sahip olmak, da Kraliçemizi görmek isteriz! halakopulos «Yunanistan», Valko ima sahip olmak demektir. Çünkü ta Bunun üzerine, Keriman Halis Ha «Macaristan», Titulesco «Romanya», biatın kendisine bahşettiği müstesna nım, kırmırı tuvaletinin üstünde buluOsuki «Çekoslovakya» ve Fotiç «Yugüzellik, bu fani dünyada kendisine venan beyaz ceketi çıkardı ve sandalya goslâvya» taraflarından imza edi rilmiş bir rehineden başka bir sey de lardan birinin üstüne çıktı. Alkışlar teklecek protokol metninde mutabık ğildir. tşte beşerî güzelliğin bir parçasına rar bütün bahçeyi sarsıyordu. Herkes, kalmıştır. Beyoğlu'nun kibar muhiti ve halk, 1932 «ahip olan kız. Bu unvanı mestolarak Mezkur protokol, müteakıben niTürkiye Güzellik Kraliçesinin pek nadir taşısm ve günü gelince, bunu kendînden haî heyeti umumiyenin nazari tas bulunur bir vücut ahengine, her türlü sonraki nesillere devretsin. Bu onun kavibine arzedilecektir. tenkit arzusunu yenen kuvvetli bir cadmlık vazifesi ve şerefidir. zibeye malik olduğunda âdeta mütte LÜSİYEN ABDÜLHAK HAMtT fiktiler. Masalardan masalara intikal eden bütün fikirler bu merkezde idi. Bundan sonraki nüshalarımızda BelNevyork 8 (A.A.) Devri âlem çika'daki müsabakaya ait resimli ve çok tki gündenberi şehrimizde bulu seyahati yapmak üzere hareket edikkate lâyık tafsilât vereceğiz. rfen Amerika'lı tayyareci Mattern nan Adliye Vekili Yusuf Kemal Bey ile refiki Griffin kontrol cihazları daha bir hafta kadar Istanbul'da nın işlememesinden dolayı Rusya kalarak Çamlıca'daki ikametgâhlaKız ve Erkek Muallim mektebi mezunları kendi aralannda bir Me dahilinde Minsk şehrinin 50 kilo rında istirahat edeceklerdir. Yusuf metre uzağında karaya inmeğe meczunlar Cemiyeti teşkil etmek iste Kemal Bey bu müddet zarfmda bazı mektedirler. Bu cemiyet daha ziyade bur kalmışlardır. Tayyare harap olhususî işlerile meşgul olacaklardır. muştur bir kulüp şeklind'e olacaktır. ^ ^ gözlerini açıyor ve başını sallıyordu: Sonra da dediniz ki: etferse bütün insanları öldürerek Sahi, sahi... dedi, bakınız, ben Biri eline bir neşter alsa, göğonları ele geçirmek mecburiyetinde bunları tamamile unutmuştum! Fasümü yarsa, içinden kalbimi çıkarsa, olduğumu hissettim. Yoksa rahat uykat hatırlasam da ne ehemmiyeti varaçsa, okusa, kapasa, yeritıe koysa ku uyuyamıyacaktım. Bu ihtiyaç, o dı? Sizden şüphe etmek akhmdan o kadar rahat edeceğim ki... Adeta anda, içime o kadar birdenbire, o geçer miydi? bir ameliyattan sonra ağrılarından, kadar şiddetle doğdu ki hemen defEvet, ben defterlerinizin yerini sancılarından kurtulan bir hasta gibi terlerinizi nereye sakladığınızı öğböylece öğrenmiştim. Onları ele gerahat edeceğim. renmek istedim ve tekrar ağzmızı çirmek için bir gece siz uyurken odaSonra da merhum zevcinizden bah aradım: nıza girmek ve çalmak lâzım geli settiniz. O çok sessiz bir adammış. îyi ama, dedim, böyle defter yordu. Üç dört gün viodanımla müSizi açacağı yerde, büsbütün sükutî yazmak ekseriya tehlikelidir. Günün cadele ettim. Bu bir hırsızlık mı olurolmanıza sebebiyet vermiş. Ben tek birinde şunun bunun eline geçer. du? Hırsız ne demektir? Kendi madrar sormuştum: Ben sağken hiç kimsenin eline dî ihtiyaçlarmı temin etmek için Yazı yazar mısınız? Bana ka geçemez; öldükten sonra da ehembaşkalarını kıymetli eşyasından mahlırsa sizin tabiatinizde bir insan için miyeti yok! Dediniz. hatıralarını bir köşeye kaydefcmek Niçin sağken hiç kimsenin eline rum eden adam değil mi? Benim faydalıdır. geçemez? Diye sordum. böyle bir maksadım yoktu; sadece O zaman bu defterleri yatak o Hakkımz var, dediniz. ruhunuzun içinde kapalı kalan hisleri danızda iki kilit altmda nasıl sakla öğrenmek ve defterlerinizi size iade Bunu yapıyor musunuz bari? dığınızı anlattmız. Anahtarlarınızı etmek niyetinde idian. Fakat, diye Diye sordum. uyurken yastığmızın altında, uya düşündüm gene, bunun da hırsızlık Evet, bazı bazı... Hakikaten nıkken de hep yanınızda taşıdığınızı tan ne farkı var? Birinde maddî eşya biraz rahat ediyorum. Onları, teksöylediniz. rar tekrar okudukça da açılıyorum. çalmıyor, ötekinde manevî; birinde Ben bunları anlattıkça, nişanlım Siz bunu söyleyince, bende, bu çalınan şey paradır, mücevherdir. Nebahat Hanım, birdenbire uyanan defterleri elime geçirmek için (Mabadi var) hatıralarının verdiği hayret iiçnde delice bir arzu doğdu. tcap Hareket varlıktır! Bence••• Güzellik müsabakası Adaleye sarılmış görülen gençlikten ümidimizi kesmekte haklı mıyız? Kraliçe gidiyor Lozan'da itilâf Amerika'lı tayyareciler Rusya' da inmiye mecbur kaldılar Muallimler kulübii