1 Mayı» 1°32 CutnJıurıyet" İ Bu hafta üç yeni filim var! Bu haftaki yeni filimlerin üçü de ingilizcediı\ Bunlardan biri operet, ikisi faciadu* Blrinci retitn: Ingiltere kupa finalin avt çizgisirti geçmek üzere iken Boyd topu, avt çizgisinden biraz hariçten dan de Netocaatle'in açık oyuncusu Boyd topu sürüyor İkîncı resim: Top ortalamak üzere bir bacağı üzerine yaslamyor üçüncü resim: Boyd çengelliyerek ortahyor. (Kale direğile avt çizgisinin ayni hizada olmanntopun çizgiyi geçtiği sarahatle görün üyor) Feshane Fabrikasında Felâket gecesi Melek'te «Felâket gecesi» oldukça iyi tertip olunmuş bir faciadır. Eğer rejisör bir takıra sun'î tesadüflerle işi amerikanvari bir dram şekline dökmemiş olsaydi daha ziyade muvaffakiyete mazhar damgasını taşıya caktı. Çünkü temsil «*den san'atkârlar en kuvvetlilerinden »eçilmiştir. Cim Tovner zengin fakat içkiye düşkün bir adamdır. Karısı Fanni de onun bu serseriyane hayatmdan bıktığı için ilk tesadüf ettiği adamın kolları arasına düşmüstür. Binaenaleyh her ikisi için de aile ocağı bir işkence mahallidir. Fanni nasıl bu kederini sevgilisile geçird'iği an larla unutmağa çalısıyorsa Cim de ayni veçhile bir şantözün, Rozi Dugan'ın refakatile zevkiyap oluyor. Nitekim işte bu akşam da Rozi ile buluşuyorlar ve onun evine gidi yorlar. Fakat Rozi'nin ayrı yaşa makta olduğu kocası kanlı katil Toni bir müddettenberi kadmla tekrar barısmak ça/ejerini aramakta ve Cim'i fena halde kıskanmaktadır. O da arkalarından eve geliyor. Cim'i öldürmek jstiyor. Lâkin zengin a • damın yathğı oda küitli, anahtarı da Rozi'dedir. Kadm anahtarı ver mek istemeyince ona kıyıyor. Ertesi gün meydana çıkan cinayet tabiatile Cim'e yükletiliyor. Karı koca kısa bir müddet azap ve haiecan içerisinde yaşadıktan sonra zabıta asıl katili meydana çıkarıyor ve Cim ile Fanni bu felâketten müte nebbih olarak biri içkiden, öteki de hiyanetten vaz geçiyor. Yen: ve mes'ut bir hayata kavuşuyorJa». Toniya ayni akşam bir başka adam öldürtmek meşhur ve zengin bir muganniyeyi bir kapıcımn kız kardeşi yapmak gibi mübalâğalı ertrikalardan sarfı nazar kordelenin heyeti umumiyesi mükemmel alâkayı celbediyor. Cim'i temsil eden üstat Ingiliz aktörü Clive Brook sinema seyircile rînin eski bir âşinasıdır. Şehrimizde evvelce geçen «Silik çehreler* ve «Hortlak» taki muvaffakiyeti heniiz batırlardadır. Clive Brook'un temsil tarzı Emil Yanings'inki gibi gayet tabiî, ağır ve fazla jestten muarradır. Bugün 41 yaşında olan san'aikâr gençliğmde gazeteciHk etmiş ve keman konserleri vermiştir. Umumî harpten evvel tiyatroya intisap eden Clive Brook, harpten sonra sinema aktörlüğüne başlamıştır. Evlidir. Biri oğlan, biri kız olmak üzere rki ço cuğu vardır. Ilk defa şehrimizde Maurice Cheva'ier'nin «Sevimli mülâzim» fil minde aptal, asil kız rolünde gör düğümüz Miriam Hopkins «Felâkât gecesi» nde fevkalâdedir. Clive Brook'a tam partöner olacak bîr kudret gösteriyor. Son şarkıyı söy • lerken duyduğu ve bize aşladığı teessür Marlene Dietrich ayarında bir artist mevkiine yükseldiğini gösteriyor. Miriam Hopkins Amerika'da Savanna'da doğmuştur. Darülfiinun inezunudur. Sahne hayatına ilk defa şarkıcı olarak atılmış. sonra istidadının facia artistliçinde olduğunu gorerek o şubeye temayül etmistir. Nitekim hali hazırda filimde de bu ijanrı tercih etmektedir. Fanni'yi yaşatan Kay Fransi beiki rejisörün hatasi yüzünden fazla saf ,ve hareketsiz görünüyor. Kendine âşık bulacak kadar faaliyete geç • miş bîr kadın bu derece sükunetli hareket etmez. 1 Kay da aslen Amerika'lıdır. Kali^orniya'da doğmuştur. Diğerleri gibi Kay da bir mürfdet tiyatro artistliği ettikten sonra sinemaya intisap ey lemiştir. Bilhassa çok şık giyinmekle maruftur. Nitekim bu filimdeki tu*aJ«tl«ri ve körkü de fevkalâdedir. PAZARDAN PAZARA En büyük hakikat Spor zihniyetimiz, spor tenkitlerimiz ve spor teşkilâtımız, boy ölçüşmek istedîğimiz Avrupa'dan fersah fersah geridir rasyonunu. Güzel cür'et doğrusu .. İstanbul mıntakasına hntisalen muhtelif mıntakalardaki heyetlerde söyle birer beyanname neşredebi lirler: «Gelen takım Patagonya takımıdır», «gelen takım A üc yıldiz millî takımıdır», «gelen takım Z takımı bile değildir» ve saire... Böyle bir şeye, biraz mantıkî düşünse, en evvelâ gülmesi lâzım ge len İstanbul mıntakasıdır. Fakat o, ağlanacak şeyler yapmağı tercih ediyor. tşte bu, senelerdenberi rengârenk nizamnamesinden, katmer katmer heyetlerinden şikâyet ettiğimiz, basitleşmesini, cezrileşmesini istediği miz spor teşkîlâtımızın garip işierinden bir misaldır. Yapılan itham üzerine Futbol Federasyonu elindeki vesafkle iktifa etmiyor, keyfiyeti Macar Federasyonuna br defa teyit ettirmek istiyor ve Peşte telefonunu açıyor. Dikkat ediniz: Telefon açılır açVfm*2' Macar federasyon merkezi çıkıyor, sanibl salâhîyet bir zat telefona geliyor, ko • nuşuyorlar, yanm saat geçmeden telgraf veriliyor ve bir buçuk saat sonra Türkiye Federasyonu Reisi Macar Federasyonunun «takımın Macar B millî takımı olduğu hakkındaki telgrafını alıyor. öyle bir teşkilât ki her zaman müracaatleri karsılıyabilecek, her hangi bir iş hakkında derhal ve resmen cevap verebilecek salâhiyettar bir zat orada bulunuyor. öyle bir teşkilât ki günlerce sürünebilecek bir işi iki saatte hallediyor. tşte bu da Avrupa spor teşkilât • larından bir nümune. Aradaki farkı takdir etmek, tstanbul mıntakasının hareketindeki maksadı anlamaktan daha kolaydır. Avrupa'da spor işlerinde takip edilen dürüstiden, tenkitlerde göste rilen vekardan bir nümune olmak üzere bir vak'a daha zikredeceğim: Geçen cumartesi İngiltere'de Wembley stadyomunda Ingiltere kupası f inalı yapıld*ı. Arsenal ikiye karşı bir sayı ile yenildi ve kupayı kaybetti. Ilk golü Arsenal yapmıştır. Buna bir müddet sonra Nevvcastle mukabele etmiş ve beraberlik sayısım atmıştır. Fakat bu beraberlik sayısı şu şekilde yapılmıştır: Newcastle'in açık oyuncusu Boyd topu avt çişgisine doğru sürmüş, top çizgiyi geçtiği için Arsenal futbolcuları kımıldamamişlar, | Boyd buna rağmen büyük bir maha retle topu ortalamış ve Allen Arse nal'lıların durgunluğundan bilistifade golü yapmış. Arsenal itiraz etmiş, uzakta kaldığı için avt olduğunu görSpor işlerinde galibiyet ve mağmiyen hakem gol vermiş. lubiyetten duyulacak şey millî bir seErtesi gün gazetelerde çıkan çok vinç ve millî bir teessürdür. Bunu mahirane almmış sinema filimleri tomillî serefle karıştırmamak lâzımpun avta kaçtığını sarih ve kat'î bir dır. surette isbat etmis, fakat .. 3 Federsayon, yani her mem Fakat Arsenal'in meneceri Çap • lekette olduğu gibi, futbol işlerinin man diyor ki: «Ben avt olduğunu en yüksek bir makamı, diğer bir fefarketmedim. Newcastle galibiyeti derasyonla mutabık kalıyor ve o hakketti ve bizden çok iyi oynadı.» memleketin B millî takımını getirtiSpor münakkitleri diyorlar ki: yor. Yalnız bir mıntakanın spor iş • «Galibiyet Nevrcastle'in hakkıdır. ler ile uğraşmakla mükellef bir heyet Fotoğraflar hakemin yanlışhğım çıkıyor ve beyanname neşrediyor: meydana çıkardı, fakat o bunu gö «Bu gelen millî takım değildir, yapıremezdi. Maçı çok iyi idare etti.^ lan maçlar beynelmilel müsabaka değildir, tekzip ederiz, protesto e Federasyon diyor ki: «Topun avta deriz.v çıktığı sabit olmuştur. Fakat hakem kararını ancak sahada ve derhal deKimi tekzip ediyoruz? 1 Farzı ğiştirebilir. Oyun bitmiştir, hake • muhal aldanmış veya aldatılmış bile min karan karardır.» olsa evvelâ hususî bir surette ikaz Arsenal diyor ki: ^Mademki boyetmemiz icap eden mafevk bir heyeti. ledir. Bize düşen Nevvcastle'i tebrik 2 . Bir millî temsile geldiğini yalnız etmektir.> millî federasyonunun bayrağını fe Sportmenlik kaidelerini bu misalderasyonumuza vermekle bile isbat lere yakın bir şekilde tatbik edebil etmiş olan bir misafir kafilesini. diğimiz gün sporumuzun ilerliyece • 3 O kafileyi daha evvelki muhabeğine emin olabiliriz. ratına istinaden Istanbul'a gönder • miş olan diğer bir memleket fede Sadun Galip Görmiyen gözler Opera'da «Görmiyen gözler» deki renkli kısmı filmin baş langıcına koymak kabil olsyadı daha ziyade alâkayı celbedecek bir kordele olacaktır. Bu bir operet, fakat ayni zamanda hissî bir vak'ayı mevzu olarak al mıs bir operettir. 1 «Gormiyen gozler* füminden bir sahne 2 T '7ah Harry genç bir Bankhed * Namus lekesı* nde 3 . Mtryam Hopkıvs « Felâket gecesiu nde muganni ve bes niyor. Bu sefer Levingston'un evine tekârdır. Ne pahasına olursa olsun ona teslim olmak için değil parayı şöhret ve muvaffakiyet kazanmak iade etmek üzere gidiyor. emelindedir. Arkadası Cim'le diğer Fakat Levingston aklına koyduğu iki kız Goldi ve Dolores dördü bir şeyi mutlaka yapan bir adamdır. Ellikte numara yapmağa karar veri za'nın muhaleferi karşısında o sırayorlar. da tesadüfen masanın üstünde bu Dolores'le sevişen Harry'ye ev • lunan kızgın bir damgayı kadının velâ talih pek te güler yiiz göster göğsüne basıyor. Elza da bilmuka miyor. Cim iîe Goldi ekmeklerini çıbele eline geçirdiği bir tabanca ile karmak için bir turneye çıkmağa Levingston'u yaralayıp kaçıyor. mecbur oluyorlar. Fakat döndükleri zaman Harry*yi milyoner olmuş buO sırada vak'a mahalline karısını luyorlar ve bakıyorlar ki servet takip eden Cefrey geliyor. Miicrim Harry'nin tabiatlerini de değiştir diye onu yakahyorlar. Lâkin Elza miştir. Kendilerine soğuk muamele müthiş bir heyecan ve halecan içe ettikten maada Dolores'e de aldır risinde her şeyi itiraf ediyor. Karı mamakta yüksek tabakadan bir takoca birbirlerine karşı olan mer • kım şuh kadınların peşinden koş • butiyetlerinin derecesini anhyarak maktadır. kucaklaşıyorlar. Elza rolünü, «Günahım!» filminin Fakat bir zaman geliyor ki sür • mümessilesi Tallulah Bankhed bü • düğü sefahat hayatı onu yoruyor, tün kudretile candan oynuyor. Hele h»sta ve kör ediyor. Tabiî imdadına son muhakeme sahnesinde göster koşan ancak eski dostları ve karısıdiği heyecan çok canlıdır. Geçen dır. Bu vak'a ancak çok geç olmakla hafta hakkınd'a lâzım gelen ma beraber aklını başına getiriyor. ömlumatı verdiğimiz için burada tek rünün geri kalanını âlil fakat mes'ut rarına lüzum görmüyoruz. karısının yanında geçiriyor. Cefrey'i temsil eden Harvey SteHarry'yi temsil eden Haryy Richfensen ve Levingston'u oynıyan Irman bu filimde biraz da kendi hu ving Pichel yeni meshur olmağa susî hayatını oynamıştır. Çünkü ınübaşhyan artistlerdendir. zikhol artistliğinden ve bestekâr *** lıktan yetişmiştir. Sesi güzeldir. Dolores'i yasatan Joan Bennett, AmeDiğer sinemalar tenzilâtlı fiatlarla rika'nın meshur aktbrlerinden Ric • ikinci vision filimler gösteriyorlar. hard Bennett'in kızıdır. Kız kardeşi Constance Bennett kadar değilse bile gene oldukça yüksek artistlerdendir. Bu filimde olduğu gibi çok defa maLimon suiistimali sum kız rolüne çıkar. Limon suiistimali hakkında gümGoldi'yi temsil eden Lilyan Tashrük müfettişleri tarafından yapılan man meşhur aktör Edmund Love'un tahkikata devam edilmektedir. Mükarısıcfır. Jkinci derecede roller oyfettişler limon muvaredatını tetkik nar ve çok sarışındır. ederlerken bunların hangi aylarda ve ne miktarda olduğunu manifesto Namus lekesi kayıtlarile karşılaştırmağa lüzum görmüşlerdir. Manifestolar üzerinde Elhamra'da dünden itibaren tetkikata başian «Namus lekesi» evvelce sessız omıştır. larak Pola Negri tarafından temsil edilmiş bir piyestir. Maamafih filim yapılırken bir takım haridl manza Maruf bir filozof geldi ralar ilâve edilmiştir. Mevzuu me raklı ve seyirciyi peşinden sürükleMeşhur Ingiliz filozoflarından Mr. yip götürecek kadar kuvvetlidir. Ernest Wood bir kaç gün evvel zev • cesile birlikte şehrimize gelmiştir. Cefrey iş âlemine yeni atılmış, muvaffak olursa fazia para kazanaIngiliz filozofu dün W. M. C. A da cak, fakat şimdilik mütevazi haya(madde ve zihniyet hakkındaki asrî tından memnun bir gençtir. Fakat düşünceler) mevzuu etrafında bir kon karısı Elza çok haris ve ikbalperestferans vermiştir. tir. Kumara, eğlenceye son derece Filozof, dün kendisile göriişen bir düşkündür. Nitekim bir gece davetli muharririmize su sözleri söylemiştir: oldukları bir kulüpte kumar yü « 24 senedenberi Hindistan'da zünden 10 bin dblar borçlanıyor. Ko yerleştim. Irade, hafızahın talimi, dü • casına haber vermeden bunu ödiyeşüncenin temerküzü gibi mevzular ü bilmek için kendisine emanet edilen zerinde müteaddit eserler yazdım. Şimpara ile bir borsa işine girişiyor. Ondiye kadar otuz memleket dolasarak da da kaybediyor. Şimdi ne yapacak? konferanslar verdim. Bu seyahatimi tenezzüh maksadile icra ediyorum. Faötedenberi peşinde dolaşan zenkat imkân buldukça konferanslar da vegin Levingston'a iltifat eder gibi göriyorum. Buraya gelmeden evvel Trirünüp parayı ondan almaktan başka yeste, Zagrep, Belgrat ve Sofya'ya uğçare yok. radım. Buralarda konferanslar ver Lâkin Levingston'un 10 bin dolar dim. Kanm da Sofya'da bir konferans mukabilind'eki teklifi kendisine tesverdi. Buradan Yunanistan'a, oradan da lim olmaktır. Heyhat kabule raec Mısır tarikile Madras'a döneceğim. bur.. Madras'ta Hintli'lerin felsefe lisanı olan Ona gideceği akşam kocasmm (santkrit) çe yazılmış eski Hint eser • zengin olduğunu bütün borçlarını 3lerinî tngilizceye tercüme ediyorum.» diyebilecek bir hale geldiğini öğre Tiftik ile karışık yünden ilk defa kumaş yapıJdı Sanayi ve Maadin Bankasına merbut olan fabrikalardan Fes hane fabrikasında memleket ik tisadiyatı için çok nafi neticeler verebilecek bir usul kesfedilmiştir. Bu keşif tiftik ile yünü karıştırarak bir çok nevilerde kumaş yapmaktan ibarettir. Bu usulü fabrika müdürü Şevket Turgut Bey bulmuştur. Şimdiye kadar Avrupa'da en yüksek kumas fabrikalarında bile yüne tiftik karıştırılması kabil olamamıştır. Bu keşif mahreçsizlikten dolayı fi atları mütemadiyen düsen tiftiklerimize memleket dahilinde yeni bir istimlâk sahası bulmak ayni zamanda millî fabrikalarımızın mamulâtmı evsaf itibarile yük • seltmek itibarile çok şayani kayıt ve takdirdir. Evvelki pazarın bayrama tesa düfü, geçen pazar rahatsızhk, iki haftadır beni karilerimden uzak bıraktı. Halbuki bu on beş gün zarfında bir taraftan Türkiye futbolunda, diğer taraftan beynelmilel futbol âleminde dikkate şayan hayli hâdiseler oldu. Bizde en mühim vak'a, Macar B millî takımının Istanbul'u ziyareti ve millî takimımızla yaptığı iki maçtır. Bu iki maç ortaya ne hakikatler çıkarmadı*. Meğer bizde futbol işlerinden anlamıyan yokmuş, meğer herkes W sisteminin âlimi imis, meğer spor teşkilâtımızdaki hercümerç bizim sayıp döktüğümüzün çok üs tüne çıkmış. . Bence bu vesile ile ortaya çıkan en büyük hakikat; spor zihniyeti miz, spor tenkitlerimiz ve spor teşkilâtımızin, bu yolda zorla boy öl çüşmek istediğimiz Avrupa'dan fersah fersah geride olduğudur. Buna misal mi istiyorsunuz ? işte Sanayi ve Maadin Bankası umu size bir kaç tanesi: mî müdür muavini Ali Sami Bey, 1 Dacar'Iar bizi 21, 41 yen bu mes'ele hakkında, dün bir mudiler. Buna mukabil bir gazetemiz aşağı yukan söyle bağırdı: «Macar harririmize şu izahatı vermiştir: futbolcuları acemidirler, onlarla oy Türkiye'de tiftik fiatının ihracat yapılamaması dolayısile çok namağa tenezzül etmemeliyiz.; Geçen pazar Avusturya •millî takımı düştüğü malumdur. Bankamız, bu Macar'ları Viyana'da 82 gibi bü • mevzula bir senedenberi messcul yük bir farkla mağlup etti. Buna mukabil Avusturya futbolunun dikolmuş, bu bapta Avrupa'da tetkitatörü Hugo Meisl 5u sözleri söy kat yaptırmış, mütehassıs fabri ledi: «Macar'lar daima en kuvvetli kalarile, Almanya'da (Hartman), ve kıymetli rakiplerimizdir.» Bu iki İngiltere'de (Prem Smikh) fab düşünce arasınd'aki fark, sadece hakkettiğimiz bir dersten ibarettir. rikalarile muhabereye girişmisti. 2 Başkaları çıkmış, yaziyorlar, Neticede safi tiftiği işliyecek tesöylüyorlar: «Millî şeref. . Milli şesisatın hususî olması ve buna bürefe yazık oluyor.» Ne oluyoruz?. . yükçe bir sermaye tefrik edilmesi Başka milletler de beynelmilel maçlâzım geldiği anlaulmıştır. lar yapıyorlar, yeniyorlar, yenili yorlar, takımın iyi oynadığından, feBankamıza merbut müessesatna oynadığından bahsediyorlar, fakat tan Feshane şirketinin fabrika hiçfcir zaman: «Ah, millî şeref elden müdürü Şevket Turgut Bey. mu • gittis> diye bağırmıyorlar. Çünkü onlar pek iyi takdir ediyorlar ki çok ahharen yaptığı tecrübelerde yün ile tiftiği muhtelif nisbetlerde bir kıskançlıkla, üstüne titrenerek mevzuu bahsedilmesi lâzım gelen «millî birine karıştırmağa ve buna hu • şeref», ricalimizden bir zatm hususî susî bir apre vermeğe muvaffak bir mecliste söylediği gibi «her hangi olmuştur. Bu sayede memleketin bir futbolcunun potininin krampo nundaki çiviye bağlı değildir.> Eğer tiftik istihsalinin ince kısmına mahalli sarf bulunmu?. daha kaba maazallah öyle olsaydı, her milli takım kendisinden daha usta, daha kısmı ile de masa örtüsü ve dö • kuvvetli takıma yenildiği için hiç bir şemelik kadif eler yapılmasına im millette «millî şeref» kalmazdı. Bu garip zihniyete göre son zamanlarda kân hâsıl olmuştur. millî şeref i kaybedenler: tspanya'ya Bu suretle bugün millî imalâyenildiği için Yugoslavya, Avusturtımızın kıymeti, tenevvü itibarile ya'ya yenildiği için Macaristan, İs de artmış ve şimdiye kadar ha • viçre'ye yenildiği için Çekoslovakya, ftalya'ya yenildiği için Fransa, A riçten getirtilen tiftik, pardesü • vusturya'ya yenildiği için İtalya. . lük fazla yumuşak bazı mamulâ tın ithaline lüzum kalmamış olacaktır. Tiftiğin girebileceği mamulât, paltoluk kumaşlar zabitan kaputluğu, askerî kumaşlar, piyasa şayakları, pardesülükler> kostümlükler, battaniyeler, yol kilimleridir. Tiftiğin yün ile işlenebilmesinde gösterilen muvaf • fakiyet gerek bir millî mahsulde istihlâk sahası bula rak onu kıymetlendirmek, ge rekse imalâtımızın envaını ve kalitesini yükseltmek noktasından çok mühimdir. Bu tecrübeler ya pıhrken bu işte küllî alâkası bu • lunan tiftik cemiyeti fabrikaya her nev'inden kâfi miktarda tif tik göndermiştir.» Darölfünunı spor kulübü dağıld Bundan bir müdet evvel tesis olunan «Darülfünun SDor kulübü» dağılmış tır. Kulübe Halkevi'nde verilen oda ile salon istirdat olunmustur.