14 1932 Cttmkanyet SON TELGRAFLAR »anghay'daki müzakere ehir edildi kago'da Japonya aleyhinde bir nütayiş yapıldı, polisler halkı döğdüler Tokio 13 (A.A.) Changhai müzarah tehir edilmiştir. Mançuri'ye gidecek olan Cemiyeti cvam komisyonu evvelâ Changhai'a mek üzere Mobe'den hareket et stir. Şikago 13 (A.A.) Uç polis meıru, komünistler tarafından Japon nsoloshanesi öniinde yapılan bir nüıyif esnasında yaralanmışlardır. Polis, mütearnzlardan birini tevkif neden evvel yarı ölii haline geti • ıciye kadar dövmüştür. Piyade ve rarı polisler, nümayişçileri dagıtmış, gerek niimayişçileri ve gerek se•cileri ayırt etmeksizin sopa ile dovislerdir. Bu esnada vak'a mahalline tralyözlü polis otomobilleri gel • stir. bulunmağa şitap etmiş olmakla bah tiyardır.» Laypzig sergisinde.. Türk paviyonu en fazla beğenilen, en fazla ziyaretçi celbeden paviyon oldu Küşat gününe ait tafsilât NALINA MIHINA Medyomlar istikbali Keşfedebilirler mi? Irak Sefirinin Itimatnamesi Elçi Hz. le Reisicumhur Hz. nin nutukları Ankara 12 (A.A.) Reisicum • hur Hz. bugün Çankaya'daki köşk • lerinde yeni Irak Elçisini resmen kabul buyurmuslardır. Elçi Hz. itimat namesini takdim etmiş ve türkçe ola rak şu nutku îrat eylemiştir: I Reisicumhur Hz.; Müfahhara metbuum biraderîm Berlin 13 (A.A.) Boersen Ku • Haşmetlü Kral Birinci Faysal Hz. nin rier, M. Lloyd George'un Çin Japon beni nezdi devletinizde fevkalâde ihtilâfı hakkındaki bir makalesmi neşmurahhas ve orta elçi sıfatile tayin retmektedir. buyurduklarını müs'ir itimatnameyî Sabık Ingiliz nazırı, biiyük devletleri Zatı Riyasetpenahilerine takdim etve hattı hareketi hâlâ memleketlerin mekle şeref kesbeylerim. kendi silâhlarının kuvvetine istinat et • Irak ile Türkiye arasında çoktanmek mecburiyetinde bulunduklan barp beri teyemmünen mevcut olan mü ten evvelki vaziyet içinde bulunduğu nasebatı haseneyi idame ve iki komşu muzu göVeren Cemiyeti Akvamı şid ve kardeş milletler arasındaki muLayipzig sergisinde Türk pavyonunun methali detle tenkit etmektedir. habbet ve samimiyeti muhafasa ve Laypzig'de Laypzig sergisi müna Laypzig, 7 (Hususî) Beynel • Mumaileyh diyor ki: tezyit için gerek Zatı Devletlerinden n&ilel Lyapzig ilkbahar sergisi dün, sebetile matbuata verilen bir ziya «Çin'in nazannda büyiik devletlerin ve gerekse Türkiye Cumhuriyeti hü yani 6 mart 1932 pazar günü resmen fette ilk defa olarak söz söylüyor. Bu niifuzu mühim surette tenakus etmiştir. kumeti tarafından ibzal buyurulan itibarla her şeyden evvel bana bu fıraçıldı. Sergi münasebetile şehrin büHarp, Çin milletini zaob raot alhna almayet ve müzahereti son Ankara zi tün caddeleri bir an kovanını hasatı bahşedenlere teşekkür borcumu mıştır. Şimdi bu millet gayet munta • yaretleri esnasında bizzat görerek ifa etmek isterim. Evvelâ yeni Tür tırlatacak kadar kalabalıkiı. Kırk zam bir organizm haline gelebilir.» memnuniyet ve teşekkürlerini her va iki muazzam sergi binası mütema kiye ile^eski Türkiye arasında siyasî M. Lloyd George, netice olarak di • kit izhardan hâli kalmıyan muazzam ve içtimaî sahalarda hiç bir münadiyen dolup boşalıyordu. Bu meyanyor ki: metbuum ayni hissîyat ile mütehas^ps da Türk pavtyonunun bulunduğu sebet bulunmadığını tesbit edeyim. «Bu hal, bu memleket için biiyük bir olarak beni nezdi Devletlerine izam Cenevre 13 (A.A.) Cemiyeti AkZeytinyağı ile su nasıl birbirile kayRing Messhaus binası ecnebi pavitarakki demektir. Fakat bunun Japonya ve Zatı Riyasetpenahilerinin şahsî naşamazsa yeni Türkiye ile eski Türm kâtibi umumiliği, Amerika Ha yonlarım ihtiva ettiği için ziyaretçiiçin manası ne olacaktır?» âf iyet ve saadetlerile necip Türk mil lerin bilhassa tehacümüne sahne ol • kiye'yi de birbirile birleştirmenin imiye Nazın M. Stimson'un Cemiyeti Çin demir fabrikaları yapacak letinin refah ve ikbaline müteallik kânı yoktur. Hasta adam öldü. Şimdi muştu. Paviyonumuz bu binanın en cvam biiyük meclisinin cuma giinü teroenniyatı kalbiyelerini arzeyle • Berlin 13 (A.A.) Çin'de demir arada bir uçurum vardır, bir çöküş müsait bir yerinde, güzel bir köşede samı ittihaz etmiş olduğu karar hakmekliğimi de ayrıca tavsiye buyur . imalâtı fabrikalannın insasına möte • ve bir yeniden yaratılış vardır. Kısayüz elli metre murabbalık bir yer işadaki beyanatını nesretmiştir. muslardır. allik olan projenin tanzimine devam eca yeni Türkiye vardır. Biz yeni Türgal ettiğinden ilk akm buraya yapılCemiyeti Akvam azasından olan dilmektedir. İki komşu dost millet ve hükunaet dı. Ziyaretçiler güzel halılarımızın, kiye'mizle gurur duyuyoruz. Yarı fletler, uzak Şark'taki tehlikeli kargaarasındaki samimiyet ve muhabbetin nefis üzüm ve incirlerimizin, mensuÇin hükumetinin garanti olarak 10 raüstakil bir memleketten diğer millıklar hakkındaki hattı hareketlerinde, senede tediye edilecek % 7 faizli have iyi komşuluk bağlarınm takviye cat mevadı iptidaiyesi ve orman mah letlerle ayni haklara malik kayıtsız jşterek tasavvurlarında birlik ibraz ve idamesine bütün mevcudiye zine bonoları vereceği söyleniyor. Gasullerimizin önünde esas tetkikat ya ve şartsız müstakil bir millet can mişlerdir. Biiyük meclis, ayni zaman ranti edilecek para miktan 20 milyon timle çahsmağı gayet mukad parak bizden fiatlara, tediye şeraitine landı. Kurunu vustai, ve Asyai bir ı hem Parit ve hem de Cemiyeti Akdes bir vazife addettiğimden bu bap ve f irmalara dah malumat ahyorlar, dolardır. sultan ve halife devletinden modern jn misaklannda mevcut olan bir sulh ta muazzam biraderimin bana tevdi adreslerini veriyorlar ve Izmir'deki, Şanhayşek zehirlendi mi? ve lâik millî bir devlet çıktı. Haremi ıniyeti irae eylemiştir. Bu itibar ile buyurdukları mes'uliyetleri kemali ve fesile medenî dünya için bir gaLondra 13 Tokio'dan haber veİstanbul'daki tüccarlanmızla derhal itün milletler, ayni sesle sulhtan bahiptihaçla uhdeme aldun. îşbu mukad muhabereye girişeceklerini söylüyor ribeler diyarı olan Türkiye'den hâlâ riliyor: Buraya gelen son haberlere gödebilirler. Biiyük meclisin icraatı, hu . des vazifemin ifasını kolaylaştırmak lardı. Paviyonumuzdaki eski ve yeni hürriyet ve istiklâllerini kazanmamış re Çin kumandanı Jeneral Şanhayşek ıku düvelin ahkâmını ve muahedelerin ağır surette hastadır. Rivayetlere göre için bana pek elzem olan Zatı Dev • yüz milyonlar için bir istiklâ! timsali Türkiye'ye dair fotoğrafı propaganasını teşkil eden intizam ve adalet letlerinin ve Cumhuriyet hükumetidoğdu. Işte biz bu yeni Türkiye'yi da kısmı ve grafiklerde ziyaretçilehüviyetleri meçhul bazı kimseler jene nin müzaheret ve muavenetine selef rin büyük alâkasını celbediyordu. ensiplerini ifadeye vâsi mikyasta me ralın yemeğine gizlice tehir katmışlar, millî kahramammıza, Gazi Mustafa lerim gibi mazhar olacağımı ümit eır olacaktır. Amerika hükumeti, bu Kemal'e, kurtarıcı ve yaratıcıya borçŞanhayşek zehirlenerek ümitsiz bir şeZarif paketçikler içine konulmuş dcim. Reisicumhur Hz. iticeyi elde etmek için tesriki mesaide kilde yatağa düsmüştür. luyuz. Gazi Türkiye'si artık dünyada olan Karabarun üzümleri, süzme inReisicumhur Hz. nin cevabı bir kültür unsurudur. Gazi Türkiye'si 'iHnnuımıııııınünilllltliniIülllllllhimillllllllUIIHIIIIIIinilıınııuıııııı cirler ve sigaralar kendilerine hediye asırların uyuşukluğunu ve durgunluReisfcumhur Hz. bu nutka türkçe olarak tevzi edilince zairlerin memğunu yenmek ktiyor. Gazi Türki şu cevabı vermişlerdîr: nuniyeti bir kat daha artiyordu. ye'si teknik inkılâbın hasretini çekiMuhterem Efçi Hz.î müfahham Paviyonun duvarlannı süsliyen lev yor. tptidaî bir ziraat memleketinden metbuunuz ve necip biraderiniz Haşhalar ve resimler de geienlerin ho müterakki ve muntazam işliyen bir metlu Irak Kralı Birinci Faysal Hz. şuna gidiyordu. Bunlar arasında Türk millet iktisadiyatma geçmek istiyor. nin zatı samilerini nezdime fevkalâfındğını yiyenlerin Zaro Ağa kadar Ve bu gayeye en kısa zamanda varde murahhas ve orta elçi sıfatile tayin yaşıyabileceğine, Hazreti Havva'nın mak azmini taşıyor. Yavaş yavaş tâbuyurduklarını bildiren mektubu Âdem'e elma değil, tzmir inciri ver biri artık türkçe değildir. Fakat madmemnuniyetle alıyorum. diğine dair olan resimli levhalar ve dî vasıtalar itibarile fakiriz. Cünkü Haşmetlü Kral Hz. nin Türk milyazılar bilhassa neş'eli bir alâka u nihayetsiz harplerle yıpranan TürkiYeni Delhey 13 (A.A.) Son deIeti ve şahsım hakkında iblâğına zaLondra 13 (A.A.) Kambiyo yandınyordu. ye avni zamanda bir istismar mevzuu recede galeyan halinde bulunan tı asilânelerini memur buyurmuş olluamelâtındaki faaliyet, geçen hafKüşat günü Berlin Büyük Elçimiz idi. İşte bu mahdut vasıtalarımızla müslüman ahali, polise karşı bir çok duklan dostane hissiyat ve teraennis piyasanm vaziyeti üzerinde mü • Kemalettin Sami Paşa ile ticaret mü memleketimizin gayrimahdut inkişaf taarruzlarda bulunmuştur. Polis meyattan çok mütehassis oldum. im bir tesir icra etmiştir. imkânlarını tahakkuk ettirmeğe çaTürkMer ve Irak'lılar arasında raev messilimiz Necdet Bey de paviyonuAni kalkınma piyasayı mütehayyir murlarından biri hançerlenmiştir. muzu ziyaret ettiler, paviyonun miIışıyoruz. Türkiye, sanayi memle cut karşılıklı hürmet ve muhabbet Ahali, bir camiin civarında mu • tmiş ve devlet eshamı ile bevnel • marî ve teşhir tarzından fevkalâde ketleri için şayani dikkat bir mah nilel esham üzerinde bu halin tesiri hafaza vazifesini gören polisleri taşa duyguları üzerine kurulmuş olan samemnun kaldılar. reçtir. Ayni zamanda ecnebi sermamimî komşuluk münasebetlerunizin tutmuştur. Camide bulunan bütün örülmüştür. Laypzig Şehremini, Almanya'nm yesi için de kazanç vadeden bir plâsidame ve takviyesine çalışacağmıza halk tevkif edilmiştir. Süpeküiasyon, İngiliz lirasınm teman memleketidir. Fakat yalnız bir daîr beyanatınız bîlhassa memnuni pek maruf şahsiyetlerinden doktor effüü ümidile yapılan mubayaat şekHerr Göndeler dün öğle vakti Şehreşartla: Yaşamak ve yaşatmak!.. tarını geçmiştir. yetimizi mucip oldu. inde tecelli etmiş ve filhakika lira manetinde elli kişilik bir ziyafet ver Münhasıran bir tarafın kazancını tetngiltere'nin haftalık bilânçosuna •6 frangı 3,77 doları bulmuş ve geçİki komşu ve kardeş millet in ar • min eden islerle yaptığımız tecrübenazaran tedavül mevkiinde bulunan zularma olduğu kadar hakiki men di. Bu ziyafette Türk olarak Kema niştir. lettin Sami Paşa ile ticaret mümesler bize çok pahalıya oturmuştur. banknotların miktan 354,375,000 Satış muameleleri bilâhare bu faafaatlerine de muvafık bulunduğu kasilimiz Necdet Bey, doktor Vedat Ingiliz lirasına baliğ olmuş ve bu su naatini beslediği bu dostluk ve kar • iyeti tevkif etmiştir. Memnuniyetle satın ahrız, ve gitretle geçen haftaya nazaran2,o99,000 şılıklı itimat siyasetinin daha ziyade Nedim Bey ve ben bulunduk. ŞehreIskonto fiatmın % 4 e indirilmesi mini yemekte irat ettiği bir nutukta tikçe daha çok satm almak isteriz. lira artmıştır. inkişafı esasalı arzularıımzdandır. ;ibi yapılan kat'î müdahaleler İn Türk'Ierden, Türk paviyonundan Fakat ayni zamanda satmak ve gitBu tezayüt, memleket dahiline yafiliz lirasımn kıymetinde husule gelMeşkur olmasını samimiyetle dile bilhassa uzun uzadıya bahsetti. tikçe daha çok satmak ta isteriz. pılmakta olan altın satışlarına hamle diğim mesainizin ifasmda benim şahniş olan tereffüden bir miktarın' Çünkü bilirsiniz ki bir raemleketin Dün akşam Harmonie salonlanndilmektedir. caybettirmiştir. sî müzaheretime ve Cumhuriyot hü da Alman ve ecnebi memleketler satın almak kabiliyeti satmak kabi İngiliz lirasınm yükselmesine kar kumetinin itimat ve hüsnü niyetine Bunun üzerine spekülâsyon İngi • liyetile mütenasiptir. tşte Lapyzig matbuat erkânı için verilen ziyafete, şı, gümüş fiatı tenezzül etmiştir. Gü daima istinat buyurabileceğinizden iz devlet eshammda yeniden ger sergisine iştirakimiz di?er milletlerle Laypzig'e gelen heyetler arasından îinlik husule getirmiştir. Fakat fia müş fiatı esasen Çin ve Hindistan sa emin olabilirsniz Elçi Hz. olan iktisadî münasebetlerimizi takyalnız Türk heyeti davet edilmişti. :ın düşeceği ümidi ile yapılan satışla tışları dolayısile ağırlaşmış ve ons viye etmek arzumuzun en canlı bir Sergi idaresi reisi ile Şehremini ve 17 1/2 pense düşmüş idi. Sonra sperın tetiri altında bazı esham en yük daha iki maruf zevat tarafından söy misalidir.» külâsyonlarm tesiri altında peşin sek seviyelerinin fevkine çıkmıştır. Doktor Vedat Nedim Beyin bu lenen nutuklardan sonra ecnebi olaPiyasanın geçen hafta göstermiş muamelede ons 18 1/6 ve vadeli muanutku üç muazzam salonu doldu • rak yalnız Türk'Iere söz söylemek Ankara 13 (Telefonla) M»clis alduğu faaliyet, son zamanlarda pek melede ons 18 1/2 pense çıkmıştır. ran yüzlerce davetli tarafından müsaadesi verildi. Bu fırsattan isti mefkut olan itimat âmilinin uyanmış Ons 110 şüing 50 pense düşmüş o yarın saat ikide toplanacaktır. Ruzvcbravo Türk!» sadaları ve şiddetli alfade eden Millî Iktisat ve Tasarruf olduğunu göstermiştir. lan altın kısmen ziyanlarını telâfi e namede ihtiyat zabitleri kanununun Cemiyeti mümessili doktor Vedat Ne kışlarla karşılandı. 4 üncü maddesine bir fıkra ilâvesi Bu hafta zarfında bir çok istikraz derek 113/8 olmuştur. dim Bey ezcümle dedi ki: Türkiye paviyonu bugün de sa • Hafta nihayetinde, İngiliz lirası 3 hakkındaki lâyiha ile Seyrisef ain ida tahvilleri piyasaya çıkarılmıştır. Her bahtanberi dolun bosanıvor. « Laypzig böyle bir akşamı ilk dolar 36 ve 92 1 /8 frank kıymetinde resinin 927 hesabı kat'isine ait Divanı defa&ında bu tahvilleri iştira için vu defa yaşamıyor. Fakat bir Türk ZEKtDOĞANOĞLU Muhasebat tezkeresi vardır. ku bulan müracaatler, istikraz mik idi. Lloyd George'un Çin Japon ihtilâfı hakkında bir makalesi Sefirin nutku Cemiyeti Akvam hakkında Amerika hariciye nazırı ne demiş? ıgiliz lirası ükseliyor Hint halkı Galeyan içinde ondra Borsasında spe Delhi'de Müslümanlar, külasyon yapılıyor polise taarruz ettiler Mecliste bugün Neler konuşulacak? Dünkü yazımda Darülfünun mü • derrislerinden Salim Beyin îspiritize, ipnotizme, manyatizme ve telepati mes'eleleri hakkında anlattığı iki macerayı yazacağımı söylemiştim. Bunlann birini aşağıya bırakıyorum, diğerinî de yarın yazacağım. Avrupa'nın bir çok memleketle rinde olduğu gibi Yunanistan'da da bu islerle mesgul bir cemiyet vardır. Bu cemiyete Yunan ilim ve f en adamlarından büyük bir kısmı dahildir. Bu cemiyet azası, umumî harpte, Yunanistan'm harbe istirak edip etmemesi mevzuu bahsolduğu zaman bir f kaç yüksek medyom va«< asile istikbali keşfetmek istemisler, harbe girmenin mi, bitaraf kalmanın mı ve eğer harbe girilecekse hangi tarafla girmenin memlekete faydalı olacağını öğrenmeğe çalışmışlar... Medyomların hepsi, Yunanistan'm, itilâf manzumesile harbe girdiği takdirde, muzaffer olacağını, İstanbul limanmda Yunan harp gemileri ve istanbul sokaklannda Yunan as « kerleri dolaşacağmı, Ayasofya'ya Yunan bayrağı çekileceğini, İzmir'in, hatta Istanbul'un muhakkak Yunan'lıların eline geçeceğini, söylemişler. Bu islerle mesgul âlimler de medyomların bu tebşiratmı nesretmişler .. Aradan seneler geçtikten sonra, medyomlann kehanetleri tahakkuk etmeğe baslamış, İzmir Yunan işgaIme girmiş, Yunan zırhhlan Boğaztçi'ne demirlemiş, Yunan askerleri ts* tanbul sokaklannda dolaşmış, Aya sofya'ya değil ama, Istanbul'un hemen her tarafma Yunan bayrağı a sılmış . Fakat sonra, birdenbire işler bozulmuş, Türk zaferi bütün kehanetleri sıfıra indirmiş. Halbuki medyomlann istikbale ait keşiflerinde, yalnız, galibiyetler, muvaffakiyet ler, zaf erler varmış, Anadolu'da Yunan ordusunun usmyaeağı hezimete ve Yunan siyasetinin ve milletinin düçar olacağı felâkete dair bir kelime, hatta bir ima bile yokmuş. İspiritizme ve sair mümasil ilim lerle mesgul olanlar, şaşmp kalmışlar. Medyomların haber verdikleri « nin büyük bir kısmı tahakkuk ettiği halde, sonu neden acaba bu kadar ters çıktı? Medyomlar, neden hezi met ve felâketî, zerre kadar olran görüp haber veremediler? Bn tnes'elenin halli için meşhur mütehassis, Profesör Şarl Ri*e (Charles Richet)ye müracaat etmişler. O da, bu mes'eleyî şu suretle halletmiş: Çünkü gerek medyomlar ve gerek o medyomlar a bu sualleri soranlar, hep vatanperver Yunan'lılardı, yalnız zaferi ve bu zaferin vereceği mes'ut netîceleri düsünüyorlardı. Mağlubiyet ve f elâketi kat'iyyen akıllanna bile getirmiyorlardı. Onun içindir, ki yapılan kehanetler, hep zaf er müj » delerinden ibaret kaldı. Aksini dü • şünseydiler medyomlar fena haberleri de muhakkak bildirirlerdi. Bu tarihî macera da göateriyor ki medyomlar, istikbali keşfetmiyorlar, sadece; istikbali keşfe çalışan, kehanet yapmak istiyen adamların dimağlarındaki düşünceleri, fikirleri, emelleri, arzulan ve hulyalan naklediyorlar. Yunanistan, harbe girme • den evvel medyomlann yaptıklan bu keşiflerin hepsi birden yanlış çıkabilirdi. Meselâ, Amerika harbe girmeseydi ve itilâf zümresi mağlup olsaydı, medyomlardan istikbali soran Yunan vatanperverlerinin nikbinane kehanetleri, sonunda değil, daha başmda tahakkuk etmiyecekti. Hâdisat ve vekayiin kısmen istenildiği gibi cereyan etmiş olması, medyomlann evvelce istikbale ait söylediklerine muahharen bir hakikat süsü vermis* tir. Hulâsa, telepati vasıtasile bir insanın düşündüklerini, istediklerini, bir raedyomun aynen düşünmesi, i*temesi ve bilmesi mümkündür ama istikbali keşfetmesi ve görmesi im • kânsızdır. CUMHURİYET'in edebî tefrikası : MEZAR KAZICILAR Müellifi: AKA G0NDÜZ yuvası idi. Fakat hmzır ay! Hain ay! Deyyus ay! Her otuz gün içinde on gecesini Hasan'a haram ediyordu. Ayın ne fena, ne korkunç gözleri vardı. Bu korkuyu ilk defa, Minnoş ile konuşurken duymuştu. Minnoş gene cevap vermiyordu. Gene naz lanıyordu. Fakat Hasan söylüyordu. Hasan ona dünyanın ve kalbinin en iyi şeylerinden haber veriyordu. Mezarın üstüne abanmış, Hasan'ca ve gönlünce mırıldanıyordu. Tam o sırada cilâlı bir el, pırıltılı bir pençe Hasan'ın toprak üstündeki başına doğru yavaş yavaş uzandı. Hasan ürktü. Başını biraz geri çekii. Cilâlı kol, kim bilir hangi ecnebinin kolu da biraz uzandı. Hasan titredi, kol da titredi. Hasan birdenbire fırladı. Alaca karanhk içmde arkalarından baktı. Gidenleri, inişin sonuna ve göremiyinciye kadar gözlerile takip etti. Gözden kaybedince başını kal • dırıp havaya baktı ve havaya ağız dolusu bir küfretti. Barakayı acele acele kapadı. Mezarlığın demir parmakhğını kilitlediKendini soseye attı. Bütün vücudu bir ürperti içindeydi. Ağır ağır yürürken arasıra havaya bakıyor, küfrediyor, tükürüyor, dişlerini gıcırdatıyordu. Çünkü aylı geceler bir haftadanberi başladı. Hasan ay ışığından korkuyordu. Ay doğduğu geceler sevgili kansı Minnoş'un yanına gideraiyordu. Minno* kansı ve Minnoş'un mezarı aile Cilâlı kol orada kaldı. Kıpırdıyor du. Sanki mezan deşip Minnoş'a saldırmak istiyordu. Hasan dona kalmıştı. Kaçmak istedi, kaçamadı. Karısını düşmana teslim edemezdi. Etrafma bakmdı. Ve şakaklarından sızan, avuçlarını dolduran soğuk terIeri sildi. Anlamıştı. Çarpık bir ay doğmuş, mezann ötesindeki servinin dalları arasından buraya ışık uzat mış. Kol gibi, pençe gibi, cadı çengeli gibi bir ışık. Hasan gülümsemek istedi. Gü lümsiyemedi Disleri kenetlenmişti. DÖTiüp barakaya gitmeği düşündü, dönemedi. Belkemiği baftan başa buz kesilmişti. Dizleri sanki çatırdıyordu. Bir müddet öylece kaldı. Ta, çarpık aym cilâlı pençesi Minnoş'un bağ rından çekilinciye kadar. Artık duramadı. Son kuvvetini tophyabüdi. Barakaya girdi. Kapıyı sürraeledi. Lâmbayı söndürdü. Döşeğine uzandı. Ah bu koyu karanlık, ah bu elle tutulacak kadar katı karanlık! Karanhk ne iyi şeydi. Karanlık her şeyi siliyor, örtüyor ve onu karısı ile başbaşa ve başkalarına görün mez bir nur içinde bırakıyordu. Nerden çıktı bu ay? Bu akşam ikisini yalnız bırakmadı. ömrünün mutuna pençe uzattı. Fakat ayırmak kabil mi? Hasan'ı işte ölüm bile Minnoş'tan ayıramıyor. Eh, bu akşam buljşmadılarsa ne olur ki? Gözlerini ka paymca Minnoş rüyasma girer. Gözlerini kapadı. Minnoş gelmedi. Sağa döndü bekledi. Gelmedi. Sola döndü. Nafile. Uyudu mu, baygmhk mı geçirdi. Her halde kendinden gecmisti. Ne kadar geçtiğini bilmiyordu. Derken ağır bir sada.. Gözlerini açmadan mırıldandı: Ay uluyor! Hakikaten uzaktan bir köpek uluyordu. Köpeğin uluması bitince gözlerini açtı, açması ile titriyerek ge • rileraesi bir oldu. Kapıdan, yüz pa • ralık simit kadar iki sarı göz, iki pınltılı ve korkunç göz Hasan'a dikil miş, bakıyordu. Hasan yüzükoyun kapanmak is tedi. Yüzünü döner dönmez, vastığın üstünde de iki gözü gördü. Bu hangi sihirbazın gözleriydi? Bu iki kere iki göz; horozlar ötüncüye kadar, yoldan geçen eşekler anırıncıya kadar ve sabah treninin gürültülü düdüğü çınlıyıncıya kadar bakmakta devam etti. Gözlerini açtığı zaman bütün kemikleri ağrıyordu, her tarafı ter içindeydi. Yavaş yavaş doğruldu. Kapıya baktı. Kapıda, bebekleri Kaymış, iki büyük ve bomboş göz gördü. Bunlar, içeri ışık vermek icin marangozun kapıda açtığı iki delikti. Hasan ürperti içinde mırıldandı: Yezit ay, işte buradan baktı. tşte buradan yastığımın üstüne ka dar uzandı. Acaba bu, görünmez bir kudreHn tenbihi mi idi? Yaptıklannm, ettik lerinin çok kötü olduğunu mu sövlemek istiyordu? Hasan'a niçin birdenbire musallat olmuştu? Bunları düşünüyor, fakat cevapla rını bulamıyordu. > Imamm öğrettiği peri duasını da unutmuştu. Hasan işte bu geceden sonra aydan korkmağa, ay ışığından kaçmağa başlamıştı. Şimdi de Yukarıçarşı'daki han o • dalarını dolaşarak bir hemşeri bul • mağa gidiyordu. Yemek maarafını ödedikten, han kirasını verdikten sonra hangi hemşeri kabul etmez. Aylı gecelerde seher vaktine ka • dar, böyle, dort tarafı kapalı han o> dalarmda gecirir ve erkenden nıe zarlığa giderdi. Fakat karanlık geceler... Onlar mutlu gecelerdL Zifrri ka • ranlıklar Hasan'ın en özden dostları idi. Onlar Hasan'Ia Minnoş'un sevdalarına bekçilik ederlerdi. Ayın biteceği geceyi zihninde he> saplıyarak bir hana girdi. İki tam dık buldu. Bir şişe rakı aldılar, pea • cerenin camını açtılar ve tahta ke penklerini kapıyarak bes numara lâmbayı yaktılar. Mabadi var