9 Mart 1932 Camhuriyet SON TELGRAFLAR Yeni Adliye tayinleri Hukuk mezunu üç hanım müddeiumumî ve hâkim tayin edildi YENİ ADLİYE Ankara 8 (Telefonla) Yeni adliye tayinleri tasdiki âliye iktiran etmiştir. Yeni tayinler şunlardır: Trabzon müddeiumumiliğine sa bık adliye müfettişi Ekrem, Bursa müddeiumumiliğine Urfa aslîye reisi Sakıp, Balıkesir müddeiumumiliğine sabık adliye müf ettişi Faik, Nevşehir asliye reisliğine Maraş sulh hâkimi Cemîl, İstanbul asliye azalığına Ankara aza mülâzimlerinden İsmail Hakkı, Cihanbeyli müddeiumumiliğine hukuk mezunlarından Hüseyin, Beyazıt müddeiumumiliğine Hayri, Cezre müddeiumumiliğine Arif Hikmet, Şabanözü sulh hâkimliğine Nevzat, Van aza mülâzimliğine Hüseyin Rauf, Antalya müddeiumumî mua vinliğine İbrahim Cemal, Gedus müddeiumumiliğine Abdülkadir, Dervari hâkimliğine Mehmet Fahri, Ergani müddeiumumiliğine Tahsin, Baskale sui hâkmliğine Cemil, Mardin aza mülâzimliğine Pulat, Kars aza mü lâzimliğine Veli, Urküp müddeiumumiliğine Macit, Adana müddeiumumî rauavinliğine Mürüvvet H., îzmir müddeiumumiliğine Sevki, Ankara aza mülâzimliğine Melâhat H., İs tanbul aza mülâzimliğine Mefharet H., Osmaneli sulh hâkimliğine Hakkı, Mudanya müddeiumumiliğine Sadık Tahsin, Kırkağaç müddeiumumiliğine Celâl Otman, Bursa aza mülâzimli ğine tsmail Hakkı, Adapazar aza mülâzimliğine Cemal, Balya müddeiumumiliğine Talât, Mecidozü müd deiumumiliğine Emin, Uluburlu müddeiumumiliğine Besim, Çerkeş müddeiumumiliğine Cemal, Çölemrek müddeiumumiliğine Mehmet Nuri, Karacaveran sulh hâkimliğine Or han, Ankara sulh hâkimliğine Ah met, Babaeski müddeiumumiliğine Mehmet Fehmi, Saray müddeiumu miliğine İbrahim Hakkı, Kütahya müddeiuraumî muavinliğine Mehmet Hayrettin, Ordu ağırceza reisliğine Sarkikarahisar asliye reisi Cevdet, Malatya hukuk hâkimliğine Milâs hukuk hâkimi Mehmet Ali, İsparta asliye reisliğine Eskisehir azasından ibrahim Hakkı, Erzurum ağırceza reisliğine Ordu müddeiumumisi Meh met Sadık, Ankara asliye ceza reisliğine Ankara azasından Mustafa Asım, Balıkesir hukuk hâkimliğine sabık Bursa asliye reisi Arif, istanbul sulh hâkimliğine istanbul müstentik azası Ahmet Cevdet, istanbul aza mülâzimliğine Ankara sulh hâkimi Ali, istanbul azalığına Diyarbekir müddeiumumisi Haydar, Izmir asliye a zalığına îzmir müddeiumumî mua • vinlerinden Suat, İzmr ağırceza azalığına Muğla müddeiumumisi İsmail Kemal, Aydın ağırceza reisliğine Nev sehir müddeiumumisi Ahmet Mithat, İstanbul sulh hâkimliğine Ankara sulh hâkimi Mustafa Celâlettin, Muğla müddeiumumiliğine Adana ağır • ceza azasından Şadi, Çorum müddeiumumiliğine Balıkesir sulh hâkimi Mehmet Saffet, İçil müddeiumumiliğine Urfa müddeiumumisi muavini Ahmet Emin, Aksaray müddeiumu • miliğine sulh hâkimlerinden Mehmet Ali, Manisa müddeiumumiliğine Aydın müddeiumumisi Sadık, Ankara Ferhat, Ankara müddeiumumî muamüstentikliğine Ankara aza mülâzimi vinliğine Adapazarı müddeiumumisi Mehmet, Dörtyol müddeiumumiliğine hukuk mezunlarından Nejat, Kısrak sulh hâkimliğine hukuk mezunlarmdan ömer Beyler tayin edilmişlerdir. Halk ne düşünüyor? Büğday mes'elesi ve karilerimiz Bir cok karilerimiz, teklifimiz hakkındaki fikirlerini birer mektupla bildiriyorlar [Buğday mes'elesi hakkındaki nok' tai nazarımızı anlatırken karilerimize de bu hususta ne düşündüklerini sor~ muştuk. Gelen cevaplardan bir kısmım, bugün, berveçhi ati rnz:] hakkındaki mütalealar, aşağıda arzettiğimiz hususat nzari dikkate a • lınarak tatbik edilirse daha adilâne bir iş yapılmış olur, kanaatindeyiz. Türkiye halkının üçte ikisinin çiftçi olduğunu söyliyorsunuz. Biz de mütebaki üçte birini maaş ve yevmiye ile geçinen müstahdemin ve işçi diye Galata'da ömerabit hanında tückabul edebliriz. Binaenaleyh memcar ve kumusyoncu Ahmet Nuri Bey leket mes'eleleri hakkmda mütalea mektubunda ezcümle diyor ki: yürütülürken mes'eleyi yalnız bir cTürk iktisadiyatının ve sanayiinin cepheden değil her iki cepheden tetvalidi hiç şüphe yok ki Türk çiftçi ve kik etmek, her iki taraf ı da tatmin eyköylüsüdür. Köylünün istihsalâtı palemek daha doğru bir hareket olmuş ra etmezse Türk ticareti ve san'atolur. kârı durur, vergi tahsilâtı kalır, yani Una konacak resmin her halde nısmemleket iktisaden atalete girer. Gefını işçiler verecektir. Çünkü işçi ekçen sene köylü mahsulünü ümit ettiği meğine katık bulmakta müşkülât çekgibi değil, hatır ve hayaline getir • tiğinden fazla ekmek yemek mecbumediği bir f iatla, yani yok pahasına satmağa mecbur kaldı. Borcunu ödi riyetindedir. Binaenaleyh bugün kazancından %10 buhran vergisi veren yemedi. Yeni ihtiyaçlarını tedarik eişçi günde yiyeceği asgarî ekmek için demedi. Zarar iki surette oldu. Tüclâakal bir kilo un resmi verecektir ki car eski alacaklarını alamadığı gibi stok mallarını da satacak müşteri bu bu resmin nısfını buhran vergisile lamadı. Borçlarım karşılıyamadı, ya mükellef olmıyan çiftçi alacaktır. iflâs etti ve yahut hali acze düştü. Memleketimize hariçten buğday Bizim geçen seneki mahsulümüz ihtigetirmeğe muhtaç olmamak ve çiftyacımızdan başka azami yirmi bin çiyi buğday zerine teşvik etmek übere vagon tahmin edilebilirdi. Bunun on tedbir ahnırken işçiyi de buhran verbin vagonu biralık arpa, sert buğday, gisinden kurtarmalıdır. Esasen u yulaf ve mısır olabilirdi. Bunlar da mum vatandaşlara ve bilhassa ka • komşularımızın bu nevi mahsulâtına zançları pek ziyade olan tüccar, sercins itibarile tefevvukları hasebile nabest meslek eshabı ve fabrikatörlere sıl olsa satılabilirdi. Satılamasa bile şamil olmıyan buhran vergisinin lâğvı kalacak bakiye bizi korkutmazdı. ile umuma şamil bir un vergisi vazeBuğdayı geçen sene asgarî altı ve dilecek olursa bundan hem çiftçi, hem azamî on bir kuruşa sattırmış, memde devlet bütçesi müstefit olmuş, hem leketin her köşesinde ekmeği on iki Hâ on dört kuruş fiatla istihlâk et • de adilâne bir hattı hareket takip edilmiş olacaktır.» tirmiş olsaydık bugün hem köylümüz malını iyi sattığı için borç ve vergisini miadında tediyeye muvaf • Usküdar'dan Mehmet Enver imzafak olacak, hem de müstehlik şehirsile yazılan bir mektupta deniyor ki: ler esnaf ve tüccarları mallarını sata«Ekmeğe yapılacak zam değirmenbileceklerdi. Bugünkü iflâs ve hali ci, yahut fınncı vasıtasile ahnırsa âciz hâdiseleri de görülmiyecekti.» faydah olmaz. İttihaz olunacak bu tedbirin isabetini takdir etmekle beEskisehir Tütün İnhisarı başmü • raber buna cezrî bir necat çaresi dürlüğü birinci ikinci şubeler âmiri diyemeyiz. Cudi Bey mektubunda diyor ki: Benim fikrim şudur: Ziraat Ban«Gazetenizin evvelki gündenberi kası para verip tarlasını rehin alarak meşgul olmakta bulunduğu bu mes'e köylüyü borçlandıracağına mahaliî Ie ile bir vatandas, bir ferdı vatan ambarlar te*U edip köylünün buğ • sıfatile bendeniz üç buçuk ay evvel dayını satın almalidır. Bugfin çiftçiyi meşgul oldum. «Cumhuriyet» in ekbekliyen mühlik akibetten kurtarmak meğe zam yapmak hakkmda bugün için bu da kâfi değildir. Ziraat Banserdettiği mütalea ve teklifi biraz kası piyaaaya nazaran buğdayını hiç fark ile ben 30 tesrinisani 931 tari • olmazsa (3) kuruş fazlasma mu hinde bir mektupla Başvekil tsmet Pa Hz. ne arz ve teklif eyledim. Ayni bayaa etmeli, müstehlik vatandaşlara mutavauıtları ortadan kaldırarak bu seyi 1/3/1932 tarihinde bir mektup buğdayı bizzat banka satmahdır. Bu ile malî komisyon reisi Gümüşane da salâhiyet ve kanun ile olur.» meb'usu Hasan Fehmi Beye de yaz • dım. Buğday ve ekmeğe bir miktar zam icrası hem köylüyü, hem de bütçeyi kurtaracak, memur tabakasını da kısmen ferahlandıracaktır. Bu fikir üç buçuk aydanberi kafamda yer etmiş bulunuyor. Gazetenizin teklifini çok doğru, çok Lindberg'in çocuğu hâlâ yermde buluyorum. Bu eiim badirebulunamadı den halâs yalnız bu şekilde olabile • cektir. > Nevyork 8 (A.A.) Lindberg'in küçük oğlunun kaçırılmasındanberi 5 gün geçtiği halde yapılan bütün taZindankapı'da 73 numaralı tuz harriyet ve teşebbüslere rağmen çoiraalâtanesi sahibi Bahri Reu gön cuk hakkmda sarih hiç bir malumat derdiği bir mektupta şu mütaleayı alınmış değildir. serdediyor: NewJersey Valisi çocuğun ha«Buğday mes'elesinde köylünün yatta bulunduğuna dair kat'î hiç bir vaziyetini ıalah etmek için şehirlmin iz olmadığını beyan eylemiştir. de kuvvei işiirayesini çoğaltmak lâ • Yeni tevkifat zımdır. O zaman buğday fiatlan kenBristol 8 (A.A.) Çocuğun iadesi diliğinden yükselecektir. Sehirli buiçin 50,000 dolar fedyei necat is gün yediği ekmeğin miktarını aydan aya indiriyor. Geçen sene günde yarnn temek üzere Lindberg'e gönderilen mektubu yazmış olduğu zannedilen okka ekmek yiyenler bugün çeyrek ekiki kadmla iki erkek polis tarafından mekle iknfaya mecbur oluyorlar. Çünkü tertip olunan tuzağa düşmüşler ve iktisadî buhran, işsizlik köylerden tevkif olvmmuşlardır. fazla şehirleri tazyik etmektedir» New Haven «Connecticut» 8 (A. A.) Lindberg'in kaybolan çocuğu Karilerhnizden «Tanrıverdi» im hakkmda malumat verileceğini bezasile gönderiliyor: yan eden Tony Meslo ismindekî şahıs polis tarafından tevkif olunmuşBuğday müstahsillermin ve ayni zamanda devlet bütçesinin korunması tur. [HEM NALINA MIHINA înhisarlar için Verilen karar Bir umumî müdürlük ihdas^diliyor Ankara 8 (Telefonla) İnhisarların Ankara'ya nakli mes'elesi içi*a iki komisyon teşkil edilmişti. Bu komisyonlardan birincisi mes'uliyet Vekile ait olmak üzere üç înhUarın 25 şube halinde idare edilmesini muvafık görmüştür. Ikinci komisyon ise inhisarların bir inhisar müdürü mnomisinin idaresi altında bulunmasını teklif etmiştir. Vekâlet ikinci komisyonun teklifini muvafık bulmustur. Buna nazaran üç inhisar idaresinin birer müdürü olacak, bunlar müdürü umumiye merbut bulunacak • ardır. Müdürü umuminin maiyyetinde ayrıca bir hukuk müşaviri, bir he • yeti teftişiye reisi, bir memurin mü dürü, bir muhasebe müdürü, bir de mubayaa heyeti bulunacaktır. İnhisarIar Vekâleti bu teşkilâtın Ankara'ya ne suretle nakli kabil olacağını tecrübe için inhisarların yeni şekilde bu sene için İstanbul'da ça • lışmasını muvafık bulmaktadır. Ispritizme inanır mısınız? I Bir tüccarın düşünceleri Proje iade edildi .uıııım Miuıl!!llll|fl!!|l||l llllllini'lllllllllllllllllllllllffllimıimııııiHmıı İnhisar müdürleri dün de Tütün tnhisar İdaresinde toplanarak tevhit mes'lesi etrafında müzakeratta bulunmusl ardır. Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti tarafından inhisar müdürlerinden mürekkep komisyonun hazırladığı ra por bazı noksanları tamamlanmak üzere komisyona iade edilmistir. İnhisar müdürleri, eski raporu tekrar tetkik ederek dört inhisar ida • resinin tevhidinden sonra hâsıl ola cak şekle ait projeyi hazırlamakta • dırlar. inhisarların Ankara'ya nakli bir sene için geri kaldığı cihetle komis • yon yalnız inhisarların birleşmesi kabil olan şubelerine ait işlerle meşgul olmaktadır. Bu işi Ziraat bankası yapmalı Bir memurun fikri Malî Komisyon Raporunu hazırladı Komisyonun tesbit ettiği esaslar dün bir defa daha gözden geçirildi Yunanistan'da Siyasî vaziyet Venizelos çekilirse De mokratlar gelecek! Atina 7 (A.A.) Atina Ajansı bildiriyor: Kabine reisinin dünkü beyanatı bütün gazeteler tarafından uzun uzadıya tefsir olunmaktadır. Yunanistan'ın istediği malî muavenet Ankara 8 (Telefonla) Malî ko lira olacaktır. mes'elesinde Cemiyeti Akvam Malî Malî komisyon tetkikatında inhimisyon iki gündür hazırladığı raporu komisyonu tarafından ittihaz ulunabitirmiş gibidtr. Komisyon bugün tek sarların ticarî birer müessese oldukcak kararlar hakkmda siyasî mehaları halde muamelelerinde bu vazi rar toplanmış, raporun esaslarım son filde nikbinlik gösterilmektedir. Muyetlerinin hâkim bulunmadığını görbîr defa daha gözden geçirmiştir. halefet reislerinin şimdiki vaziyet müştür. Komisyonun raporunda bir çok karşısındaki tavır ve hareketleri ayni Bundan başka, devlete ait raatbaa mehafilce ehemmiyetle kaydolun • maddeler vardır. Bu maddelerde yaların çokluğu anlaşılmış, biri İstan • maktadır. Ekser gazetelerin kanaapılabilecek tasarruflar anlatılmakta, bul'da, biri Ankara'da bulunacak iki hükumete bu hususta tetkikat icrası tine göre sayet Yunanistan'ın talebî matbaa hariç, diğerlerinin lâğvi mütavsiye edilmektedir. is'af edilmiyecek olursa demokrat itnasip görülmüştür. tihadı fırkası reisi M. Papanastashı Komisyon, raporunda buğday Komisyon, memur maaşlarını tetyeni kabineyi teşkile memur edile mes'elesine bilhassa ehemmiyet ver cektir. Kendisi tabiî bu hususta di • miş, fakat alınması lâzım gelen ted kik ederken (30) liraya kadar olan ücretlerden buhran vergisi alınmasını ğer fırkalarm müzaheretine muhtaç birler hakkmda kat'î mütalea ileri ve memurlardan tekaüdiye hissesi ke olacaktır. »ürmemiştir. silmesini ileride düsünülecek birer Komisyonun tetkikatma göre yeni M. Papanastasiu vaziyeti hazıra tene bütçeıinin varidatı (150) milyon tedbir olarak tesbit etmiştir. dan bahsederken maliye komisyo .»ı»ıımıui!i!llllllinnniıttlllll!IIIKt!ll!inilf[!ll!lll!mıınm nunun kararı malum olmadıkça hiç bir mütalea dermeyan edilemiyeceÜç tayyarecimiz Mardin'e kar yağıyor ğini söylemiş ve tekrar kabine reisli ğine geçtiği takdirde masrafın kısılAdana 8 (A.A.) Yüzbaşı Zeki Mardin 7 (A.A.) Mardin'de kar ması beş sene müddetle bütün borç Beyin kumandasında üç zabit ve üç pi yağmakta, soğuklar devam etmekte larrn amorti servisinin tatili faizlerin lot ve bir Amerika'lı tayyareciyi hâ • dir. Bu sene kışın siddetinden çölde kodrahmi olarak ödenmesi ve dahilî mii biri askerî biri sivîl iki tayyaremiz borçların daha az faizli borçlara yunlardan ve bilhassa kuzulardan te • dün konya'dan sehrimize gelmbiştir. dolunan tedbirleri tatbikte tereddüt lefat vardır. Telefat miktart henüz belli Tayvarecilerimiz tayyare meydanın tahvili gibi kendisince mübrero adideğüdir. da karşılanarak misafir edildiler. Ya • etmiyeceğini ilâve eylemiştir. Bugün 6 ıncı gün! Bir imalâtane sahibi diyor ki Edirne'de nehirler taşmağa başladı Edirne 8 (A.A.) Tahmin edil <Ü$ veçhile nehirler yükselmeğe başladı. Lod osdevam ettiği için tuğyana maruz kalacak mahallâtta tedbirler ahnmaktadır. ruı hava müsait olduğu takdirde Di • yarbekir'e hareket edeceklerdir. Bu seyahat tesis edilecek olan hava hatla • rnıı ve istasyonlarının tesbitile alâka dardır Tayyareciler yere inmeden evvel şehir üzerinde dolaşarak Tayyare Cemiyetine yardım için halka propaganda beyannameleri atmışlardır. ~ 6emlik'te bir cinayet Bursa 7 (Hutusî) Gemlik avu • katlanndan Halil Rifat B. 18 yaştnda bir kız olan hizmetçisini dün kazaen göğsünden kurşunla yaralamıştır. Hizmetçinüi yaraları iki tanedir ve tehli kelidir. Bir işçinin mütaleası Reisicumhur ve Halife oimaği kuran sabık meclisi meb'usan reisi Celâlettin Arif Beyin «Yeni Gün» de intişar eden vesikaları, ispritizme vasıtasile Hülefayi Rasidinden ve Hazret Peygamberden alınan tebligat ve evamirden bahsediyor. Bu vesikalardan anlıyoruz ki Celâlettin Arif Bey, bir ispritizme me raklısıdır ve ispritizmeye adamakıllı iman etmiştir. Medyomluk eden bir Frasız kızı vasıtasile ervahla konuşuyor, onların istikbal hakkındaki kehanetlerini ayni hakikat diye kabul ediyor. ispritizme müsbet bir ilim midir? Her halde değil! Fakat ilim ve fen adamları arasında ispritizmeye ina nanlar olduğu gibi hiç inanmıyanlar da var. Bazı ispritizme tecrübeleri oluyor ki insanı hayretten hayrete düşürerek inanmağa mecbur ediyor. Gerçi, bazan bu tecrübelerin şeytana pabucunu ters giydirecek kadar kur« naz hilekârlar tarafından tertip e dilmiş bir kaşkarikodan ibaret ol duğu meydana çıkıyorsa da, bir mucizeye benziyenleri de çoktur. Ben, meşhur İngiliz muharriri Kanon Doyl'un çocuğunun ruhunu ça ğırıp resmini çıkartmış olmasına rağ» men, hiç bir zaman ispritizmeye inanmadım. Bilhassa resimlerde dalavere yapmaktan kolay bir şey yoktur. Sonra, ekseriya ruh resimleri fotoğrafta beyaz bir cisim olarak tesbit ediliyor. Ruh bir cisim değildir ki fotoğrafı çıksın, sonra, neden siyah veya koyu renkli olmuyor da hep beyaz oluyor, onu anlamıyorum. Üç ayaklı masa ile ruh daveti gibi şeylere inanmamakla beraber, gör düğüm bir iki medyomun yaptıklarına ister istemez inanmağa mecbur oldum. Bir kaç sene evvel, bir yaz günS Taksim bahçesine gitmiştim. Orada yapılan numaralar arasında bir de ispritizme tecrübesi vardı. Bir adam bir medyom kadının gözlerini kalın siyah bezlerle herkesin huzurunda bağlıyor, sonra ona, seyircilerin bütün istediklerini yaptırıyordu. O gün, gazeteci arkadaşlardan M. Primi de, kadını idare eden adama bir kâğıt verdi. Bu adam kâğıdm üatündeki yazıyı okudu ve yirmi beş metre uzaktan gözleri b&ğb' kadına. elindeki sihirbaz değneği ile bh* işa« rette bulundu. Kadın sahneden indi, halkın arasından gecerek kalabahğm arasında dosdoğru gelip beni buldu. Yakama sarılarak çekmeğe başladı. Gitme mek istedim. Daha kuvvetle asıldı. Harikulâde bir kudret gösteren bu kadın, aldığı emre itaat etmek için, belki de beni sırtlayıp sahneye kadar götürür, diye düsündüm ve kendisina itaat ettim. Gözleri bağh olmasına rağmen, beni kolumdan tutup kolayca ve doğruca sahneye götürdü. Orada saçlarımı karmakarış ettikten vo yüzümü okşadıktan sonra, durdu. Aldığı emir bitmişti. Sahneden mdim. M. Primi, bu işe herkesten ziyade hayret etmişti. Çünkü kadını idare eden adamın eline verdiği kâğıda yazdıklarını medyom aynen harfi harfine yapmıştı. Bu, önceden mü • rettep olamazdı. Çünkü M. Primi onların değil; benim tamdığım bir zatti, ben oraya tesadüf en gitmiştim. Onun yazdığı kâğıdı adam yüksek sesle değil, içinden okumuştu. Kadın bir işaretle onun, içinden okuduğu şeylerî yapmıştı. Hem de gözleri görmediği gibi kulakları da hiç bir şey işttme den yapmıştı. Celâlettin Arif Bey, Hülefayi Reşidinin ruhları tarafından vaki olan kat'î ve mütevali vaitlere, emirlere ve tebliğlere rağmen halife oiamadığına göre, ispritizme ile istikbali keşfet menin imkânsızhğı anlaşılıyor ama Takshn'de gör düğüm kadmın ve diğer emsalinin yaptıklarına bakınca da «ispritizme» diye bir şey olduğuna inanmak lâzım geliyor. CUMHURlYETin edebî tefrikası : 26 MEZAR KAZICILAR Fakat ne yapsın? Dünya böyle. Aşk gem, dizgin, özengi din lemez bir öyrek hergelesimiş işte.. Karşı duramıyor, zaptedemiyor ki.. Minnoş olmasavdı belki bunlar... Yazıyor! Yazıyor! Katili iki saat içinde tutan polisın adını yazıyor! Cumhuriyet! Yeni Gün! Min noş'un ölümünü yazıyor! Hasan af&lladı. Köfeyi dolduran çeşitli kalabalık giirültülü seslerle konuşuyordu. So kuldu. Herkesin elinde bir srazete vardı. Ne olmuş ki? Diye rasgele bîrîsine sordu. Hiç. Ne olacak? Zımba Tahsin terledi. Kulakları uğulduyordu. O • raya düşüverecekti. Şöyle bir toparlandı. Dişlerini sıktı, omuzlarmı oynattı ve kendine geldi. Her gazeteden bir tane aldı. El âleme sormaktansa gazetelerden öğMüellifi: AKA GÜNDÜZ renmek daha iyidi. Kimse de bir şeygene bir karıyı vurmuş. den şüphelenmezdi. Tenha bir kah Minnoş'u mu? veye girdi ve gazeteleri heceliyerek o Esnaf Yıldızı diyorlarmış. kumağa başladı. Bir iki saat sonra Bir delikanlı lâfa karıştı: mes'eleyi tastamam öğrenmişti. Min Ben tanırım. «Bodrum Bar / da noş aylardanberî Zımba Tahsin'in çahsırdı. Ama belli idi önceden.. Ko dostu imiş. Yani bütün manası ile ca barın yıldızı idi. Nesine lâzımdı raetresi .. Son zamanlarda kavgalan Zımba Tahsin gibisini dost tutmak. çoğalmış. Dün gece gene kavgaya tutuşmuşlar. Zımba kıskançlığı artır Sebep neymiş? mış. Bütün kavga bîr delikanlı yü Esrar, rakı, kıskançlık.. zünden çıkmış. Bu delikanhyi kimse Guya bir ırgat mı, garson mu, kazmacı mı ne ile Zımba'ya hız ve tanımıyormuş ama, Minnoş'a hep altm verirmiş. Ameleye benziyormuş. resimiş te o da... Kavga azınca Minnos son söıünü söy Karı kıkırdamış mı? lemiş. Ben o delikanlıyı seviyorura Daha o saat! işte, ne yapacaksan yap! Diye hay Yazıyor! Yazıyor! kırmış. Zımba Tabsin de iki meme • Hasan'm dili damaŞı kuru'du. A • sinin üstüne iki bıçak atınca kızcağız vurt kemiklerine diş ağrısından f ena oracığa cansız yığıla kahnış. Katil bjr sızı yapıştı. Ayuçları birdenbire yakalanmış. Kızın ne anası, ne ba • bası, hiç kimsesi yokmuş. Cenazesi hastanenin ölü odasmda hniş. Be lediye hesabına gömülecekmiş. Çok parası olduğu rivayet ediliyormuş ama, nerede olduğunu kimse bilnri yormuş. Hasan gerindi. Şakaklarını iki av. cu içinde sıktı. Muammayı çöz müştü. Minnoş'un hasta annem dediği yalanmış meğer. Para koparmak için. Kızoğlan kizım demesi de haybe imiş. İşte kırk kişiden sonra Zımba Tahsin'e bal gibi metreslik ediyor muş. Peki araa kendisine niçin bu kadar naz ediyordu? Onca parasını çektiği halde yalnız bir defa, o da iki parraağının ucu ile göğsünü okşatmıştı. Zarar yok. Hepsi helâl olsun. Mademki son nefesinde Vrendisini sevdiği belli oldu. Son nefesinde değil.. ölümü bu yüzden oldu. Belki sevdiğini söylemekten çekiniyordu. Zımba duyar diye.. Canma tak edmce söyleyiverdi işte. Hasan'm aşkı büsbütün arttı. Ama kaç para eder. Karı iki bıçakta gümIedi gitti. Yanındaki masaya oturan bir kaç delikanlı gene bu vak'ayı konuşu • yorlardı. Hasan bir enayî tavrı takınarak sordu: Karının cenazesmî ne yaparlar şimdi? Turşusunu kuracaklar değil ya, götürürler fıkara mezarhğının bir köşesine tıkıverirler! O bize lâzım değil, biz Zımba Tahsin'e yanıyoruz. Kabadayı adamdı vesselâm. Tahsin ağabey denildi mi bir taneydi valla billâ! Hakkın var. Beni bir gece madamın meyhanesinde dört Macar köşeye sıkıştırdılar. öyle gafil avlandım ki... Derken Zımba Tahsin içeri girivermesin mi? Allah gönderdi. Vaziyeti gördü. Beni de tanıymca ulan bu ne kancıklık! Dört kişi hir kişiye salar mı? Hergele dölleri! Diye haykırdı. Azılı Macar'lar Zımba'nın sesini işitince tanıdılar, hemen açıl dılar. Zımba'nın elinde Kâmil ustaya yaptırdığı mercanh bıçak parhyor du. Herifler servoş mervoş, tekirem mekirem diyerek savuştular. Yazık oldu. ölende mi kabahat, öldüren • de mi demişler. Elbette ölende... Dalyan gibi adamı bırak, git elin bîlinmez delîkanlısına âşık ol.. Yakalanmazdı, bir kaç kişiyi yerdi ama, her halde bir mandep seye basmış olacak. Ben işi biliyorum. Gözlerimle gördüm de.. Nasıl oldu bakalım? Tahsin ağabey kimse ummaz diye terzi Karabet'in bekâr odasma gider. İşi anlatır. Sabaha kadar kalayım. İzimi kaybetsinler. Sonrası Allah kerim! Der. Karabet ona yüklüğün içinde yatak serer. Merak etme Tahsin Ağabey. İstediğin kadar kal der.. Der ama Tahsin ağabey sı • zmca fıstıkçı Mişon'la polis Arnavut Bayram Efendiye haber eder. Mabadi var ^ ,