:15Kânunusanî 1932? 'Cotnhttftytt SON TELGRAFLAC istasyon yapılıyor Ankara 14 «Estern» telgraf kumpanyasile Londra'da kâin Markoni kumpanyası birleşmisler, bir lhnited »irket tesis etmislerdir. 3unun üzerine Estern kumpanyası hükumetimizle mevcut mukavelenin feshile yerine bir telsiz mukavele • namesi aktini teklif eylemiştir. Hükumetitniz bu teklif i mütehassıslara tetkik ettirmis, Estern mukavelesinin feshi takriirinde telgraf vari • datmin sencde 140,000 lira kadar çoğalacağı anlasilmıstır. Bunun ü zerine kumpanyaya Türkiye'de son terakkiyatı cami mükemmel bir istasyon insa ve hükumet emrine vermesi, bunun azamî 300,000 lira tutacak bedelm\n faizsiz olarak tak sitle ödenm<ui mukabeleten teklif olunmuftur. Kumpanya bunu kabut etmiştir. Projesi hazırlanmış bulu nan mukavele esaslarma göre kumpanya İstanbul'da gösterilecek yerlerde Türkiye ile Büyük Britanya arasında mükemmel ve devamh bir irtibat teminine müsait bir verîci ve bir alıcı istasyonu kuracaktır. Is tasyonlann bedeli 678,458 altın frank olarak tesbit edilmistir. Bu para nın ilk taksiti istasyonların işlemeğe basladığı tarihten en fazla bir ay sonra verilecek. diğer dört taksii te müteakıp senelerin ayni gününde ödenecektir. istasyonların insaatı mukavelenin aktinden itibaren bir sene zarfında ikmal olunacaktır. İstasyonla* işledikleri tarihten sonra posta ve tel • graf îdaremizin malı addcdilecekti.. Yeni istasyonlartn işlemesi başlar baslamaz, Estern telgraf kurapan • yasüe hükuınetimiz arasındaki mukaveleler mönf esih olacak ve bu ta • rihten itibaren Istanbul • Odesa kablosunun nısfils Çesme Sakız kablosunun Türkiys kısmı ve bu kablola • rın karaya çıkiıklan noktalarla Is • tanbul ve İzmir telgraf merkezleri arasındaki kara hatları, bu kabloların isletilmesine müteallik bulunan malzeme, Boğaziçi'nin iki sahilini birbirîne rapteden kablolar müstesna olmak şartile (bunlar posta ve telgraf idaremize intikal edecektir) Estern kumpanyası Türkiye'deki bütün te • sisatma serbestçe sahip olabilecek tir. Hazırlaapn mukavelename teati edilir edflmez mevkii mer'iyete geçecek, istasyonların faaliyete başla • raası tarihinden itibaren 20 sene muteber olacaktır. Hükumet Estern telgraf kumpanyasile mün'akit mukavelenin feshi ve yeni Iimited sirketi ile bir mukavele akti için kendisine salâhîyet verilmesi hakkında Meclise bir kanun lâyihası tevdi etmiştir. Bizde otomobilcilik Bizde nasıl başladı? Memleketimize motörlü vasıtalar nasıl ithal ediliyor? 1 [HEH NALJNA MIHINA Fransız kabinesini, gene Avrupa ile Telsiz muhaberesi M. Laval teşkil etti IstanbuPda iki biiyük M. Briyant'tan inhilâl eden Hariciye Nezaretini Basvekil kendisi aldı Pari* 14 (A.A.) Kabine teşkil edilmistir. M. Laval. Basvekil ve Hariciye Nazındır. M. Catala Dahfliye, M. Tardieu Harbive ve M. Fould Ziraat Nezaretlerini deruhde etmişlerdir. Diğer nazırlar yerlerinde kalmışlardır. Dahîliye ve ziraat nezaretlerindekî tnüstesarlar değişmemişler • dir. M. Laval kabine arkadaşlanm M. Doumer'e takdim ettikten sonra matbuata bervechi ati beyanatta bulunmuştur: «M. Briand'ı ziyaretim esnasmda yeni bükumete müzaheret ve yar dıtnını esirpememesini ve istediği şekilde biiyük tecrübe ve salâhiyetlerinden hükumeti müstefit etrnesini şiddetle ısrar ettim. Bugün bu mes'ele hakkında M. Briand'la tekrar görüşeceğim. Hükumet salı günü meclis huzuruna cıkacaktır.». Matbuatın mütaleaları Paris 14 (A.A.) Üçüncü Laval kabinesinin tesekkülü, matbuatta pek o kadar fazla tefsirata yol açmamaktadır. Gazeteler, buhranın sür'atle halledilraiş oimasından dolayı memnuniyet izhar etmekte ve yalnız M. Laval'in beynelmilel biiyük konfe • ranslar arifesinde daha genis bir mfllî ittibat kabinesini t^skil'»» mu vaffak olamamasına teessüf eyle mektedir. Gazeteler, M. Laval'in Londra'da, Berlin'de ve Vaşington'da kazanmış olduğu muvaffakiyetler dolayısile Hariciye Nezaretine tabiî namzet olduğunu yazmaktadır. M. Laval'in Lausanne konferansına M. Flandin ve Cenevre'ye M. Tardieu ile birlikte gideceği zannolunmaktadır. Cenevre'nin diplomati denilen ve yedi senedenberi Fransa'nın harici •iyasetini idare etmiş olan M. Bri and'ın çekilmesi umumî teessüflerle karşılanmaktadır. Gazeteler, M. Herriot'un fırkasının teşettütünü de ayni hisle karşila maktadır. Sözün kısası! I ,* T * Futbolcuların son Atina mağlu biyeti etrafmda münakaşalar devam edivor. Çok lâzımmış ve bulurursa sanki bir ^ey olacakmış gibi harıl harıl mağlubivetin mes'ullermi an • yanlar var. Bana kalırea bu işte bep mes'ulüz. Sporu kâfi derecede himaye et • medikleri için hükumetuniz de, be lediyemiz de mes'uldür. Speru yalnız heyecanı için seven, fakat meselâ Yunanistan'da olduğu gibi, spora yardım etmiyen zengin • lerimiz mes'uldür. Spor işlerini idare edemiyen idarecilerimiz de mes'uldür. Spor yaptıkları ve mühim millî maçlarda vazife deruhte ettikleri halde kâfi derecede fedakârhk ve feragatle çahşıp hazırlanmıyan sporcular da mes'uldür. Spora memlekette daha büyük bir ehemmiyet verilmesini temin icin esaslı ve devamlı neşriyat yapmadıgıtnızdan dolavı da biz mes'ulüz. tşte, sözün kısası... Otomotril te kamyon atiı •nakü vasıtalanm Hayat mücadeledir; her mücadelede mutlak surette bir mağlup, bir de galip vardır. Bu mühim düstur nakil vasitlanna da tatbik edilecek o • lursa şu neticeye vâsıl olunur: Hayvanla nakil işmi, arabalar; araba ile nakil işini otomobiller veya alelu • mum motörlü vasıtalar (binek, kamyon, traktör, ilâ..) mağlup ederek bir çok hususatta bunların yerini tut makta veya tutmak üzere bulun maktadır lar. Artık asnmızda iş görmek ve görülen isten istifade ederek yasamak anrak motör ve motörlü vasıtalar ile mümkiin olmaktadır. Bugünkürae• deniyet; motör ve motörlü vasıtala • rın miktarı ve kuvveti ile ölçülmek tedir. Bu kuvvet ve kudretin yükselmesini sevgili memleketimizde de arzu etmiyen ve bunun için de çalışmıyan bir fert tasavvur edilemez. Bu arzunun tesirî aitında bazı düşüncelerimi efkâri umumiyeye arzetmeği bir vatan ve memleket borcu olarak telâkki ettim. Sahifelerini memleket men faati için her zaman açık bulundu • ran muhterem <'Cumhuriyet» e bir makale silsilesi halinde yazıyorum: her gün biraz daha mağlup edtyo> % M. Briand lehinde samimi tezahürat Paris 14 (A.A.) Siya«î mat buat mümessilleri bu sabah M. Briand'ı ziyaret etmişler ve kendisine yakın vakitte iadei afiyet temenni eylemişlerdir. Mümessüierin reisi olan M. Val • fori siyasi raatbuatı M. Briand'a hağlıyan samimî bağlar üzerinde ısrar eylemiştir. M. Briand, gösterilen tezahürattan çok mütehassis olduğunu söylemiş ve güler yüzle gazetecilerin heoeine teşekkür etmiştir. virmişlerdir. Bu bal, bir iki ay evveIme gelinciye kadar böylece devam etmekte bulunmuştu. Maksadun Cumhuriyet'in lutufkârIığını sui istimal ederek Türkiye otomobil tarihini yazmak değil ve belki yakın maziden ders alarak istikbale matuf işleri tetkik etmek ve sevgili Türkiye'ye ve Türkiye halkına müf it olrnaktır. Umumî harp ile istiklâl harbi esnasındaki fevkalâde vaziyeti hikaye etmekte de bir fayda yoktur. istiklâl mücadelesinden bugiine kadarki vaziyeti tetkik edecek olursak ati için ahnacak tedbirleri bulabiliriz. Bu tetkikat başlıca şu esaslara istinat eder: Bıçak kemiğe dayandı Almanya artık tamirat borçlarmt veremem, diyor, Avusturya zaten, bitik bir halde... Bulgaristan da, Almanya gibi, para veremiyecegim söylüyor, Macaristan'ın da ayni şeyi söyliyeceği muhakkak... Veremezler, çünkü artık bıçak kemiğe dayandı. Büyük harbin gslipleri tamirat diye bir şey tutturmuşlar, mağluplan sağnnal inek gîbi sağıyorlar... Çocuk Mahkemelerî Adliye Vekâleti tasavvuru tetkike başladı 1Almanya Silâh istiyor! İngiltere teslihatın tah didi için fikrini söyledi Londra 13 Almanya'da tamirat parası vermemek hususunda b&şliyan cereyanm bu kcdarla kalmıyacağmi gösteren bazi alâtnetler vardir. Alman'lar diyorlar ki: « Biz silâhsız kalmağı, diğer devletlerin silâhiarmı tahdit edeeeklerine binaen kabul ettik. Halbukı seneler geçti, tahdidi teslihattan e ser yoktur. Diğer devletler de bizim gibi küçük bir ordu ile iktifa etmelidir. Akti takdirde onlar muahedeye riayet etmemiş olacaklardu*. B>naenaleyh biz de komşularımızın kuvvetile miitenasip bir ordu Hjlunduracağız.» Almanya gibi altmış milyonlnk muazzam bir mOletin, bpkı Afrika müstemlekelerinin zencileri gîbi Fransa'nın ve sair harp alacakhlannın hesabma, senelerce ve seneierce çalışması, bu asırda kabul edilecek Memleketimize motörlü vantaiar bir şey midir? Fakat gel de bana, nastl giriyor? dini, nnanı para olan Fransa'ya a«Iat! Ya bu tamirat borçlarmm Ss • Memleketimize motörlü vasıtayı tüne sünger çekecekler, yahut ta bv sokan birinci derecede Avrupa ve Aiş kanla temizlenecektîr. Eski tamîmerika'daki fabrikalann Türkiye rat borcu için yeni tahribat... Tarîlî mümessileri, ikinci derecede fabrikabir tekerrürdep ibarettir. lann Türkiye'de tesis ettikleri teş • kilâtbr. Az veya çok sermayesi olan bir şahıs veya her hangi bir şirket Avrupa ve Amerika'daki fabrikalardan birisinm vekâJetini alarak peşm tediyat yapmak veya vadeli banka mektubu vermek ve yahut ta nısfını peşin ve nısfı diğeruu de banka mektubu vermek suretile motörlü vasıta geth* • mekte ve getirdiği motörlü vasıtayı taksitle ve pek nadir olarak da peşin para ile satmaktadır. Sabş taksite bağlanırken ekseri yetle motörlü vasıta kıymetinin altıda ilâ onda biri peşin ahnmakta, bakiye kalan kısım, sekiz ilâ on iki aylık taksiti ere aynlmaktadır. Teminat olarak ta ya otomobil karşılık tutulmakta veya bir kefil gösterilmekte dir. Bu şerait dahilinde uzun taksitlere muvafakat ve otomobili karşılık kabul eden, her hangi bir kefili muteber addeden ve ucuz satış yapan acentalar çok otomobil satmağa mu vaffak oluyorlardı. Fakat bu satışm sekameti anlaşılmakta gecikmedi; tasfiyeler, iflâslar ve sarsıntılar kendmi gösterdi. Hele küçük sermaye sahipleri pek çok mutazamr oldular. Bu zararlar yalnız acentaların şahıslarına veya şirketlerine tnünhasır kalsaydı pek o kadar ehemmiyeti hazi olarak karşılanmazdı. Fakat halkra zaran ve bilhassa vatanın ikti sadiyata taalluk eden âli menfaati, hepsinden daha mühimdi. Otomobil îmal eden fabrikalann da Türkiye otomobil ticaretine karşı emniyetleri kalmıyordu. Bugun bütün fabrikalar peşm tediyat olmadıkça Türkiye için sipariş kabul etmiyorlar. Otomobil ve diğer motörlü vasıtalan halk niçin alıyor ve neden oto • mobilcilîk ederek zengin olmağı kuranlarm çoğu neden mahvolmuştur? Bunlan da gelecek raakalede izah ederim. yıftın, dikkat et, daha fazla topla nacaksın. Zehra O şışmaniığradan memnun. Müeyyet, bütün, hareketi sevmi yen, rahatına, süsüne düşkün ha • nrmlara mahsus kayıtsız bir gülüşle: Beni iğnelemeden olamazsın, Zehra! Senm gibi sabahtan akşam a ka dar çalışıp, çengele dönmeli, deği? mi? Feriha sordu: Çahşıyor musun? Nered* calışryorsun, Zehra?.. Müeyyet, Zehra'nm cevap vermesini beklemedi: Zehra, her gün bir icat peşinde koşar, her gün ortaya yeni yeni fikirler atar, altı aydanberi de Babıali'de bir kitaphane açtı, yeni zaman hanımı erkek gibi çalışmalı imiş. Çöl Güneşi Zehra'nm elini sıktı: Aierin Zehra, zaten belli idi, senin herkese benzemez bir k u olu Ankara 14 (Telefonla) Adliye Vekâleti çocok mahkemeleri teşkili mes'elesi ile ehemmtvctli surette mesgul olmzğa başlaınışbr. • Vekâlet haplsaneler nizamnamesini Heyeti Vekileden geri abmştır. Bizde otomobilcilik nasıl başladı? Sıhhİye Vekiü • . •»r/i ı. Hıracatımız için Mühim bir teşebbüi Ankara 14 Bizimle en tazla tna^hari müsaade millet esasına müstenit olarak ticaret muahedeai aktetmis bulunan bükumetler bu muahedelere btrer liste ilâve*i tekli r edi lecektir. Bundan maksat baslica ihracat mallaritnızın bu memîeketlere tenzUâth gümrük tarifesi ile itb^'inı temindir. Çünku bir çok hükunvtler muahedelerin akti sırasmda t»tbik ettikleri gümrük tarife nisbetlerini bilâhare arttırmışlardır. îngütere'de bir nutuk Hürriyet ilân edilmeden pek az evvel AMülhamid'e Avrupa fabrika lanndan birisi bir binek otomobili hediye etmiş, şoförü de Avrupa'dan getirtilraiş idi. Mezkur otomobil Yıl dız'da Abdülhamid'in huzurunda çalıştınldı. Abdülhâmit bunu gördükten sonra bu seri vasıta ile sui kasitler yapılması mümkün olduğunu ileri sürerek otomobilin bir garajda hapsedilmesini ve bu gibi vesaitm memlekete sokulmamasını irade etti. Hürriyet ilâr edildikten pek az sonra evvelâ orduya, müteakıben de memlekete otomobil girmeğe baslamıştır. Balkan harbinden sonra da memlekette bir otobüs sirketi tesekkül etmiş ve harbi umumide bu otobüs sirketi ciheti askeriyeye intikal ederek bu vaziyet mütareke devresine ka dar devam etmiştir. Harbi umumide, ordumuzda Al raan ve Avusturya otomobil kollarının ve ayrıca ciheti askeriyenin otomobil ve otomobilcilik için pek çok çalısarak bir çok şoför ve isçi yetiştirdikleri malumdur. Mütareke devresinde terhis edi • len bu san'atkâr ve isçiler bu işle alâkadar olarak memlekete daha fazla otomobil celbine vesile olmuşlardır. İstiklâl mücadelesini müteakıp norraal bir vaziyete giren memleketi • mize Avrupa ve Amerika fabrika ları ve bunların Istanbul'daki acen taları mütemadiyen motör ve motörKi vasıtalar ithal ederek bu kârlı işi ve Türkiye piyasasını tutmağa çalış mışlar ve milyonlarca liramızı kendi fabrikalannın kasalarına akıtmışlar, Türkive'vi bir otomobil s«rffisine çezeldik. Esmer, sarı, kumral. Üçümüz de başka başka parlıyorduk. Zehra hiç değişmemiş, ne ise gene o; yal • nız boyu uzamış, alnı daha genişle • miş, gözleri daha manalı olmuş. Zehra: Teşekkür ederim, bu, fazla kompliman... Sen, esası kaybetmiyerek çok değişmişsin, Feriha! Fakat, bu değişme tamamile lehinde... Demin birisi sana «Çöl Güneşi» diyordu. Cidden, bir çöl güneşi kadar sıcak bir güzel olmuşsun! Feriha'nın ince, kıvrak kahka hası küçük salonu gene çınlattı: Hangi raaskara yaptı, bu ge • vezeliği? Hoşuma da gitmedi değil. Vallahi adnnı da değiştiririm, şimdiden sonra < Ç I Güneşi> koyarun. r ö Az konusan Müeyyet Çöl Güneşi'nin kendi hakkındaki fikrini anla • mak ister gibi, sordu: Peki, beni nasıl buldunuz? Saçiarın biraz daha açıktı, za İstanbul'un sıhhî işlerile meşgul oluyor Sıhhiye Vekfli Refik Bey dün tstanbul Sıhhiye Müdiriyetini ziyaret etmiştir. Refîk Bey bundan sonra Tıp Talebe Yurduna gitmiştir. Refik Beyin burada bulundu ğu müddetçe fakülte hastanesi, v&rem hastanesi, «nrazı zühreviye mücadelesi işlerile meşgul olacağı haber verilmektedir. Rus Romen müzakeratı Tatil edildi Londra 14 (A.A.) Hariciye Müsteşarı M. Eden tabdidi teslihat lehine olarak yapılan bir içtiraada söylediği bir nutukta demiştir ki: «Hükumet pek yakında topîanacak olan tahdidi te«lihat konferan sında takip edeceği siyaset hakkın da büyük bir faaliyetle tetkikatta bulunmaktadjr. Hükumet bu konfe ransın hayatî bir ehemmiyeti haiz ol» Bükreş 14 (A.A.) Sovyet'ler birliği hükumeti ile Romanya ara • dugunu takdir etmektedir. Hükumet bu konferansa değersiz ve menfaatsında bir ademi tecavüz misakı akti perestane fikirlerle mücehhez ola İçin yapılmakta olan müzakere tatil rak iştirak edecek değildir. Hüku edtlmiştir. Bu husustaki mürakerenîn bu »uretle tatili Sovyet'lerin B > met insanlık âleminin terakk!sine *Sugün bir engel teşkil eden beynel • sarabya'yı Romanya'nın hâkhniyeti milel teslihat yükünün gerçekten deharicinde bırakmak üzere misaka vamlı ve tedrici bir surette hafifle bir madde ilâv«sini istemelerinden imesini temma elinden geldiği kada" Ier> ?elmutir. çahşmak arzusile mütehassis bulunmaktadır. Ziraat Vekâletinde yeni bir mOdiriyet Ankara 14 Ziraat Vekâletinde bir su müdürlüğü teşkil edilecektir. Su müdiriyeti irva ve iska işlerile resen meşgul olacaktn. Konya'dakî sulama idaresinin de buraya raptı düşünülmektedir. Nafıa Vekâletra • deki su müdürlüğünün lâğvi veya doğrudan doğruya bu yeni teşkilât emrine verilraesi muhtemeldh*. I M I N I H « * •* < 1 • Belediyeler kanunu Ankara 14 (Telefonla) Yeni Belediyeler kanununun tatbikından sonra görülen bazı eksikliklerin tamamlan • ması ve bir kunn maddelerin de tadîli dasünül raektedir. Yeni Kara Müsteşan Ankara 14 (Telefonla) Yeni Kara Mnstesan Sedat Pasa buraya gelerek ise basladı. Kanunusani 15, Ramazan 7 Seyfi Paşa teftişe çıkıyor ı'uma Tuiu Öğle ikindi saat daUka saat dakika saat dakika Gaziantep zahire borsası Ankara 14 (Telefonla) Gaziantep Zahire Borsası Heyetî Vekile karan'le Ankara 14 (Telefonla) Yann saTahran 14 (A.A.) Bir çok zaat üete Ankara «Halkevi» nde bir içtima manlar Irak hududunda Iran hükuyapılacakbr. Bu içtimada 9 sube için 9 metine mukavemet gösteren asi Kürt Ankara 14 (Telefonla) Emlâk defter acilacak, bu defterlere sabeierm reisi Cafer Sultan, Irak kuvvetleri Bankasrmn heyeti umumiyesi 18 şu faalivet sekflleri yazılacakbr. tçthnaa Re tarafından bozulmuş ve teslim ol masra mecbur edilmistir. batta Ankara'da toplanacaktır. cep Bey riyaset edecektir. Emlâk Bankaşının Heyeti Umumiyesi Ankara Halkevi'nde bugönkü içtima Ankara 14 Gümrük Muhaf aza Kumandanı Seyfi Pasa merkez tes kilâtını ikmal ettikten bir müddet sonra cenup hududumuzdan başla mak üzere bir tetkik ve teftis seya hatine cıkacaktır. 2 20 24 i 12 19 23 9 14 46 50 ezaoi sevali Asi bir kört reisi Akşam Yatsı imsâk saat datdka saat dakika îaat datdka 12 17 4 1 18 37 40 5 [2 35 38 fczani zevalî CVMHURlYET'tN TEFPtfCAt" 6 ol jjuneşı Şükufe Nihal Tombul ve tembel vücutlu Mü •yyet» gene salonun bir köşesinde gömüldüğü koltuktan onlara dikkat ediyor, o kadar dedikodulara raev zu olan kadının Zehra gibi çok ciddi bir iş kadınile nasıl, nereden dost olduğuna şasiyordu. Zehra ona seslendi: Müetyyet, sen Feriha'yı tanımaz mum? Müeyyet soğuk soğuk gülümsedi. Daha teşerrüf edemedik. Ne teşerrüfü?.. Mektebini unuttun mu? Oradaki arkadaşlar u notulur mu hiç? Hele biz, hele üçümSz... Mektebini hatırlıyorum, hatia iyice biliyonnn, ama, Feriha Ha nımefendiyi orada hiç bulamıyo • rum. Feriha, sende mi unuttun? Feriha, gene kahkahalar arasmda: Vallahi ben de tanıyamadım. Sen pek iyi hatırımda kalnuşsın, hiç bir yerin değişmemiş. Gene o kumral saçlar, gene o siyah, düşündürücü gözler, gene o mce, hareketli vü • cut . Feriha bir daha Zehra'nm bey • nuna abldı, öptü, öptü. Sonra Mü • eyyede döndü: Hammefendi de bizim sınıfta mi idiler? Ben bizim aınıftan senden başka Aliye'yi, Nazan'ı, Müeyyed'i hatırlıyorum. tyiya, Müeyyet işte! Feriha inanraamış gibi, hayretle heyecanla: Müeyyet mi? Sabimi? Ne kadar değişmişsiniz? Yalnız gözlrr kHçük Müeyyed'i hatırlatıyor. Peki, siz becıi tanımadmız mi? Mektebin arkasmdaki büyük bahçeye kaçarak koruk koparmak için çardağa tırmanırdık, ekşi erikleri düşürmek için bir gün ağacm bi'.tün dallarmı kırdiktı Müeyyet biraz ağır işliyen bir zekâ ile Feriha'nın sevinçten hay • retten yanan siyah gözlerme uzun uzun baktı, sonra: Siz küçük gelin olmuştunuz, hepimiz alay ettikti, a, anladım, anladnn. Şimdi hatırladım, hanime • fendL.. Zehra gülerek söze karıştı: Yabancı gibi (hanımefendi) diye görüşmesenize birbirmizle! U • nuttunuz galiba beraber yapttğıtmz delilikleri.. Feriha, küçük, kıvrak kahkaha iarla cevap verdi: Elbette ya, sen, desene bana, Müeyyet! Yabancılığa lüzum var mı, büyüdük diye? Unuttunuz mu, mektepte «Üç yıldızlar» derlerdi bize? Üç&nuade gu şun! Çocukken bahsettiğin şeyieri nihayet tatbik ediyorsun, demek? Daha o zaman senin ruhunun fev • kalâde tarafları vardı, Müeyyet daha çocuktu, Müeyyet1 le oyun oynar, seninle kitaptan, hayattan bahsederdün... Zehra: Sahiden, bizim arkadaşlığımı • zm çok ciddî tarafları vardı, seninle çok iyi bir fikir arkadaşı idik, küçük kafamızda dünyaya sığmıyan bulyalar vardı, sonra, birdenbire, bir gün aramızdan ttayboluverdin. Ne ol duğunu, niçin birdenbire mektebi bıraktığını anlıyamadık, o günl^rde bir gün sana sokakta rasgeldim, mini mini boyunla çarşafa girmişsin, hem de nasıl ? Etekleri yerlere ka • dar, pelerininin uçları bOekleriıte kadar bir çarşaf. Rengi bile hatırımda, koyu kurşuni mi neydi ? Yüzünde kalm bir peçe vardı. Hatırlarsm de • ğil mi? Mabadi var J