6 Teşrînîsanl 1931 'Cumhurtyet KÜÇÜK KÖŞE: SON TELGRAFLAP Mançurf de muharebe! ~m*+^ • • Yalnız ayıp mı, Lurum degıl mı i Ankara 5 (Telefonla) Bugünkü ^Hâkîmiyeti Milliye» nin birinci sa hifesinde «Ayıptır» başl'klı bir yazı vardı. İstanbul'un başına tünemiş olan bir iki mühendisin profesör Yansen aleyhinde bulunduklarından ve saireden bahseden bu sert yazının her noktasına istirak ederim. Yal nız bir tarafını eksik buldum. Yapı Ian ve yapılmakta ısrarla devam edilen herzeler için sadece ayıp de • mek yetmiyor. Bu açık propaganda da daha a çık cürüm vardır ve davanın esası Prof. Yansen değildir. O belki cürme vesile ediliyor. İşi açık konuşmak, olduğu gibi mütalea etmek lâzımdır. Profesör vesile tutularak devleti israfla, şu nunla ve bununla itham ediyorlar. Handiyse hükumetin hazineyi batırdığına dair konferans verecekler. Gerçi her hangi bir hükumete, hatta devlete çatmak o kadar mühim bir iş değildir. Hatta devirmek bile kolaydır. Fakat o devlet entipüften ise ve o hükumet Darlâmentoculuk kombi nezonları ile gelmiş bir parti hüku meti ise... Halbuki biz ne öyle bir devletiz, ne de böyle bir hükumet. Biz bir büyük inkılâbın devletiyiz ve hükumetimiz inkılâbın kombinezonsuz mümessilidir. îdealist arkadaşlarımı azamî ti tizliğe davet ederim. Bana millet önünde batakçılık, beceriksizlik izafe ve isnat edenin ağzını kulaklarına kadar tevsi edemezsem kendi var Iığıma karşı kayıtsızlık göstermiş olurum. Bu profesör Yansen işi basit hendese ve plân işi değildir. Bir çıkmaz sokak döşiyemivenlerin bir yepyeni devlet kuranlara ağız açmak hak ve hürriyeti diye bir hak ve hürriyeti kendi hesabıma tanımıyorum. De mokrasinin bu partal tarafını hemen tamir etmek gerektir. Böyle lâübalilikler mizah sütunları ile mahalle kahvelerinde belki yer bulabilir. Fa kat devlet bütçesine dahil olanlar tarafından asla yapılamaz. AKA CÜNDÜZ 30 güzide arasında bir anket: 2 Japon askerleri şimalde bir kısım araziyi de îşgal ettiler Tokyo S (A.A.) Japon'ların bir demiryolu köprüsünü tamir et mekte oldukiarı Nonnî ırmağı civarmda Çin'lilerle Japon'lar arasında ehemmiyetli bir çarpışma olmuştur. Japon'ların Taonan'dan takviye kıtaatı göndermekte oldukları rivayet ediliyor. Tokyo 4 (A.A.) Nonni ırmağı üstündeki köprüyü tamir için 500 kadar Japon askeri Taonan'dan hareket etmiştir. Iki Çin ceneralının askerierini bu köprünün 10 kilometre gerisine çekilmeleri için Japon kumandanhğı tarafından vaki olan talebi kabul ettikleri resmî surette beyan edilmekle beraber Çin askerlerinin Japon devriyelerine dün akşam ateş açtıkları Harbin'deki Japon mehafilinden bildirilmiştir. Japon'ların takviye kıtaatı gön derecekleri söylenmektedir. tahliyesi ve tahliye edilecek arazinin Çin'liler tarafından tekrar işgali mes'elesine ait teferrüatı halletmek üzere Japonya'nm miimessil gön dermesi talebini havi ve 27 teşrini evvel tarihli Çin notası Japon Hariciye Nezaretinin verdiği cevap Cemiyeti Akvam kâtibi umumiliğine tebliğ edilmistr. Japon hükumeti bu cevabında Çin hükumetine 26 teşrinievvel tarihli Japon beyannamesini hatırlatmakta ve bu beyannamede Mançuri hâdiselerinin halli husu sunda takip edilecek usulün izah edilmiş olduğunu kaydetmektedir. Gene bu cevapta iki memleket arasındaki tabiî ve muntazam münasebetlerin tanzimine esas olacak noktalar hakkında bir anlaşma vücude getirmek için Çin hükumetinin az bir zaman içinde doğrudan doğruya müzakereye girişmesini Japonya'nm pek ziyade arzu etmekte olduğu ilâve edilmiştir. Selim Sırrı Bey çıplak gezmeye muhalif değîl! (Bırincı Sahıfeden ma'bait) [HEM NALINA MIHINA Kâfi değil mi ? «Son Pasta> refikimizde «Abdülhamid'in son günleri» diye tarihî bir tefrika intişar ediyor. Abdülha mid'in ölüncüye kadar muhafızlığı vazifesini ifa etmiş olan elyevm Kütahya meb'usu, mütekait miralay Rasim Bey, «Vakit» refikimize, bu tefrika hakkında şu sözleri söylemiş: Selim Sırrı Beyin cevapları Yeni evler, yeni şiirler, yeni resim tarzı, dekorsuz oynanan tiyatro, Rusya'daki serbest izdivaç, Alman ya'daki çıplaklar, hulâsa son zamanlardaki yenilik cereyanları hakkın da ne düşünüyorsunuz? Yeni hayatın yeni ihtiyaçları olduğuna kaniim. Haddi zatında kıymeti olan yenilikler ancak payıdar | olur. Her bir tutan, barınan, yası I yan yeniliğe taraftarım ve onu be ] ğenîrim. Rusya'daki izdivacın şek lini tetkik etmedim, fakat Almanya'daki çıplaklığı beğeniyorum ve bizde böyle bir harekete müsaade edilse çıplak sokağa çıkacaklarm birinci siyim. itiyat şeklidir. Gençlikte bir gıda, ihtiyarlıkta bir azaptır. İzdivaç aşkın mezandır, derler. Ben buna inan mam, evlendikten sonra da, ciddî sevişenlerde, bu aşk, seklini değistir mek suretile, devam eder sanırım. Yakılmak isterim öldükten sonra yakılmak ister misiniz? Bu cereyana taraftar olanlarm cemiyetine girer misiniz ? öldükten sonra yakılmak is terim. Cesedimin karıştığı toprağı ayak altında çiğnenmekten korumak güçtür. Halbuki bir avuç külü beni sevenler daha kolay muhafaza edebilirler. Bu cereyana taraftar olan cemiyete girmeğe hazırım. «Bu neşriyatın arasında, Sul « tan Hamid'in îstanbul'dan Selâniğ'e ve Selânik'ten îstanbul'a geldiği ve burada öldüğü haki kattir. Kusurunun hakikatle alâkası yoktur. Son senlerde, bizde tarihî tefrika diye yazılan yazılarm hemen hepsi böyledir. Onlar tarihî tefrika değil, tarihî romandır. «Abdülhamid'in son günleri» tefrikasında da Sultan Hamid'in İstanbul'dan Selâniğ'e ve Selânik'ten İstanbul'a götürüldüğü ve burada öldüğü kadar bir hakikat şemmesi varsa, yaza da yeter, kısa da... * ** En mes'ut, en yeisli zamanlar Hayatınızda en mes'ut, en heyecanlı, en yeisli zamanlarınız han gileridir? Hayatım heyecanla doludur. Daima mes'ut yaşamış bir adam olduğum için hayatımda yese kapıldı ğım günü hatırlamıyorum. Yalnız yetimlikle büyüdüğüm için hem anam hem babam olan anamı bundan yedi yıl evvel kaybettiğim gün çok müteessir oldum. Selim Sırrı Bey, on sualimden, bilhassa kadınlara temas etmiyenleri seçmişti. Bunun da ileride bir anket mevzuu olacağını düşünerek sebep araştırmadım. CEVAT FEHMİ Yalan söylerim! Hayatınızda hiç yalan ösyle diniz mi? Yalan söylemiyen insan olur mu? Çocukken, gençken söyledim, şimdi de bu oigun yaşımda zaruret hasıl olursa yalan söylerim. Baska sına zarar verecek yalan söylemeği haysiyetime muvafık bulmam. Yalan söylemiyen insan var mıdır, bilmem; çünkü kıyası nefsederek hüküm ve ririm. Bos ilân levhaları Köprünün ustündeki direklere Belediye, çifter çifter ilân levhaları yaptırmıştı. Kaç vakittir, dikkat ediyorum: Bu levhaların hepsi bomboş. Benim yandığım, bu kadar masraf edilip yapılan ilân levhalarının bir kerecik olsım kâmilen dolmadan boşalmasıdır. Belediye, bari, bu levhalardan baska türlü istifade etse... Evvelâ, kendi ilânlan varsa bir kısmına onları koysa, sonra, bazılarına da henüz kal dırımlarda ve caddelerde yürümeği bilmiyenlere ve ters taraftan gele • rek herkesi göğüsliyenlere ders vermek üzere, «Kaldırımm sağından gidmiz!» «Yolun üstünde durmayinız!» Gibi yazılar yazdırsa... Sonra diğer bazılarını da şu çeşit nasihat lerle süslese: «Şoförler hızlı gitmeyiniz!» «Çocuklar tramvaylara takılmayınız!» «Lutfen yerlere tükürmeyiniz!» «Ağaçları kesmeyiniz!» «Yerlere Öteberi atmaymız!» «Geceleri köprüyü kirletmeyiniz!» Mademki ilân bulamıyoruz, olmazsa, ders verelim!" Çinin notasına Japonyanın cevabt Cenevre 4 (A.A.) Mançuri'nin Teslihat Mütarekesi ((Gizli İttifak yok!» Selim Strrı B. e göre aşk Size göre aşk nedir? Hiç âşık oldunuz mu, izdivacta aşk lâzım mıdır? Bana göre aşk hoşlaşmanın Hükumet Cemiyeti Ak Yunan Hariciye Nazırı vama cevap verdi şayiaları tekzip ediyor Ankara 5 (A.A.) tstihbaratımıza göre «teslihat mütarekesi» hakkındaki Cemiyeti Akvam kâtibi u mumisinin mektubuna Türkiye Hariciye Vekili cevabmı bugün vermiştir. Bu cevap postaya tevdian Bern elçiliği vasıtasile gönderilmiştir. Atina S (A.A.) Hariciye Vekili M. Mihalakopulos Bulgar Başvekili M. Muşanof'un Ankara'ya vuku bulacak ziyareti dolayısile Türk Yunan Bulgar müzakeratma dair deveran etmekte olan fttifak rivayetleri hakkında gazetecilere demiştir ki: «Bu haberler tamamen yanlıştır. Çünkü ittifak siyaseti bugünkü beynelmilelcilik fikirne tamamen muarızdır. Beynelmilelcilik bilhassa küçük devletler için fevkalâde müsaittir. tttifaklara girişmek kötü bir siyasettir. Daha bidayette iki milleti alâkadar eden bütün mes'ele > lerin hallinde Türk'lerle mutabık kaldık. Fakat her türlü ittifaklardan ve siyasetimizi diğer büyük bir devlet siyasetine tâbi kılmaktan içtinaba karar verdik. Bu siyaset tsmet Pş. ve Tevfik Rüştü Beyin son Atina seyahatlerinde de teyit olunmuştur. Macar Parlamentosunda Balkan'lardaki Tütün buhranı Başvekil İsmet Paşanın Cenevre komitesi vaziyeti ziyaretinden bahsetti tetkik ediyor Cenevre S (A.A.) Anadolu ajansınm hususî muhabiri bildiriyor: Hububattan başka mahsulâtm da rüçhanh tarifeye tâbi tutulması mes'elesini tetkike memur hususî komite içtima ederek Şarki karip memle ketlerinde tütün istihsalâtı ve tütünün maruz kaldığı buhranı tieariyi tetkike baslamıştır. Murahhasımız Bern elçisi Cemal Hüsnü Beyin tütünden başka kuruüzüm, incir ve portakal gibi mahsulâtm da bu komite de tetkiki hakkında vaki teklifi komite tarafından kabul edilmiştir. Komite tetkikatı netayicini bir raporla Avrupa Birliği komisyonuna bildirecektir. Peşte 4 (A.A.) Meb'usan Meclisi bugün ilk içtimaını aktetmiştir. Başvekil Kont Karolyi hükumeti tarafından hususî kanuna tevfikan Parlamento kapalı iken ittihaz edilen Londra 5 (A.A.) İngiltere'nin mukarreratı izah etmiş ve meclisin büyük bir kısmında 24 saattenberi bu tedabir hakkında itimat veya ahüküm sürmektejplan şiddetli fırtına demi itimadını beyan edeceğini söy•4 kişinin ölümüne sebep olmuş, e • • lemiştir. Kont Karolyi M. Bethlen hemmiyetli miktarda maddî zarar ve kabinesinin haricî siyasetini tasvip ha*ar yapmtş, Galle memleketinde ettiğini söylemiş, bunu müteakıp deYorkshire'de ve göller mıntakasınmiştir ki: da feyezanlar vukuuna sebebiyet Papa Eftim Ef. nin idaresinde buvermisitr. < İtalya ilk olarak Macaristan'a lunan kiliselerin bazı Rum'lar taradost elini uzatmış ve binnetice Macar Bu havalide bir çok yollar su altmfından cebren zabt ve istirdat edileda kalmış veya toprak çöküntüleri ceği hakkındaki şayialar üzerine Vali milletinin tam minnettarlığına lâyık olmuştur. Tekmil büyük devletlerle yiizünden tıkanıp kapanmıştır. muavini Fazlı Beyin kanuna muhalif Yunan • Bulgar müzakeratı hak münasebatın zamanla daha dostane Londra 4 (A.A.) Manş deni olan bu hareketin her zaman menedikında M. Mihalakopulos demiştir zinde ve îngiltere'de zuhur eden ve bir hale konulmasına muvaffakıyet leceğini söylediğini yazmıştık. Papa ki: «Bulgar Başvekili M. Muşa halen devam etmekte olan fırtınanın Eftim Ef. dün bu hususta demiştir ki: hasıl olmuştur. Bunun en sevinçli anof'un son nikbinane beyanatına ben şiddeti gece artmıştır. lâmeti şudur ki: Fransa beş milyon « Benim idaremde iki kilise varliralık son istikraza iştirak etmiştir. RUzgârın sür'ati bazı yerlerde ve de iştirak ediyorum. Müzakeratın dır. Biri Panaiya diğeri Hiristo kilicereyanı bu nikbinliği haklı gösterbilhassa Cardingotn ve Croydon'da Türkiye Başvekili İsmet Pş. ile Haseleridir. Patrik Ef. yakında bu kilimektedir. Yunanistan ve Bulgaristan saatte 110 kilometreyi geçmiştir. riciye Vekili Tevfik Rüştü Beyin Peşselere gelerek ayin yapacağını söyte'yi ziyaretleri halkın bütün sınıf Havanın ahvali bu sabah bir nebze Kafandaris Molof itilâfnamesi hak lemiş. Bu sözlere istinaden bir takım ları arasında büyük memnuniyet tevsalâh bulmuşsa da Paris'in ilk hava kında kendi noktai nazarlarını mu • Rum'lar da bu iki kiliseyi zaptedip hafaza etmektedirler.» servislerini yapan tayyareler, Croy lit etmiş, Türk Macar milletleri arabeni dışarıya atmak için teşkilât yadon'dan mühim taahhürlerle hareket sındaki rabıtaları bir kat daha takpıyorlarmış. Bu halin Türkiye Cumetmişlerdir. viye eylemiştir.» huriyeti kanunlarma ne derece muhalif ve asayiş ve intizamı ne derece Kont Karolyi, M. Briand'ın Avrumuhil olduğu meydandadır. Zabıtapa ittihadı plânına temas ederek saAnkara 5 (Telefonla) Heyeti Springar 4 (A.A.) Burada müs nın buna meydan vermiyeceğine kamimî bir iktisadî teşriki mesaiye mâVekile saat 5 te toplandı. Bu içtimada niim.» lümanlarla Hindular arasında kar ni olan siyasî ihtilâflar zail olma vekâletlere ait müterakim isler için ça gaşalıklar çıkmıştır. 4 kişi ölmüştür. dıkça bir Avrupa iktisadî ittihadımn lısıldıği tahmin edilmektedir. müşkül olduğunu müteaddit vesileİki bin kişi tevkif edilmiştir. lerle beyan eylediğini hatırlatmış ve Yeni Delhi 4 (A.A.) Cachemidemiştir ki: Ankara 5 (Telefonla) Devlet re mihracesi Harry SingPin talebi üBankası yakında İstanbul'da bir şube «Merkezî Avrupa'nın iktisadî va zerine Cacmire'e bir tngiliz taburu Ankara 5 (Telefonla) Elâziz Taaçacaktır. Bu şube müdiriyetine Ziraat ziyeti sulh muahedelerile tehlikeli daha gönderilmiştir. Bu havaliden pu müdürlüğüne Sıvas Tapu müdürü Bankası muhasebei umumiye müdiri bir surette sarsılmıştır. Muahede gelen haberlere göre Jammu'da vuBehçet, Sıvas Tapu müdürlüğüne Kasumumisi Sait Bey tayin edilmiştir. Sait lerden çıkan iktisadî ve siyasî müş ku bulan arbedede müslümanlar ile tamonu Tapu müdürü Faik, Kastamonu Bey yakında Istanbul şubesinin açılma külât tahfif edilmedikçe devamlı ve mecusilerden 8 kişi yaralanmış, bir Tapu müdürlüğüne Denizli Tapu müisleri ile meşgul olmak üzere İstanbul'a ciddî bir teşriki mesaiye intizar edilçok ta ev yanmıştır. dürü Celâl, Denizli Tapu müdürlüğüne bareket edecektir. memelidir. Bu noktai nazar, dünya • Elâziz Tapu müdürü Hüseyin Avni, Hükumet neşrettiği bir tebliğde Niğde Tapu müdürlüğüne Bilecik Tapu nin her taraf ında kuvvet bulmakta Punçap'dan gelen müslüman kafi dır. Muahedelerin iktisadî ve malî müdürü Şükrii, Bilecik Tapu müdür lelerinin Cachmire'e girmelerini Ankara 5 (Telefonla) tngiliz ve ahkâmından Macaristan kadar hiç lüğüne Niğde Tapu müdürü thsan Beymen'e kendisini mecbur eden sebepDanimarka sefirleri İstanbul'a hareket bir millet müteessir olmamıştır.» ler tayin edümislerdir. leri anlatmışlır. ettiler. Ingiltre'de Şiddetli fırtınalar Papa Eftim Ef. tlâ hiç Aleyhinde teşkilât yapıldığını söylüyor Millet Meclisinin Cumartesi ruznamesi Ankara S (Telefonla) Millet Meclisinin cumartesi ruznamesinde yalnız encümenler intihabatı vardır. M. Litvinof Venedik'te Venedik 5 (A.A.) M. Litvinof'u getiren Ege ismindeki Türk gemisi Venediğ'e gelmiştir. M. Litvinof'un Roma'ya gitmesi muhtemeldir. Ziraat Bankası heyeti umumiyesi Ankara 5 (Telefonla) Ziraat Bankası heyeti umumiyesi ayın 25 ine doğru Ankara'da toplanacaktır. Macar Sefiri Ankara 5 (Telefonla) Macar sefiri M. Tahi Hariciye Vekilini ziyaret ederek htr müddet görüştü. Müslüman Vekiller heyeti dün de toplandı Mecusî mücadelesi Hukuku esasiye müderrisliği Ankara 5 (Telefonla) Ankara Hukuk mektebinde münhal bulunan hukuku esasiye müderrisliğine Yu suf Ziya Bey tayin edilmiştir. Ankara'da îlân Kabul ediyoruz Gazetelerimizin Ankara'da dahi emsali içinde en fazla sabldığım nazari dikkate alarak ilân vermek için bu vaziyetten istifade etmek istiyenlere teshilât göstermek için tertibat aldık. Bu maksatla Ankara'daki Yeni Gün matbaamızda gazetele rimiz için ilânat kabul eden bir şube açılmıştır. Cumhuriyet, Yeni Gün ve fransızca La Republique gazetelerimiz için ilân vermek istiyen Ankara'lı müşteri lerimizin oradaki Yeni Gün matbaamızda bu isle iştigal eden şubeye müracaat etmelerini rica ederiz. Devlet Bankası şubesi Tapu müdürleri Arasında tebeddüller Yunan gezetecilerinin bir telgrafı Türk matbuatınrn yüzüncü devri senevisi münasebetile Matbuat Ce miyetine şu telgraf gönderilmiştir: Atina 5 Atina gazeteleri mu harrirler birliği, yıldönümünü tes'it eden Türk matbuatını tebrik ile bu parlak meslekte asırlaca devamını temenni eyler. Atina gazetecilerî namına Kranitakis çingeneyi kenara itiyordu. îspanyol'ca bir şeyler söyledi. Esteban'ı kolundan tuttu ve ona bazan sert bazan mülâyim sözlerle hitap etti. Ne söylediğini tabiî anlamadım, her halde benim haklı onun haksız olduğunu anlatmış olacak ki, genç çingene yavaş yavaş sükunet buldu ve çekilip gitti. Lilâ'nın meydanda olmadığını ancak o vakit farkettîm: Nerede Lilâ? Diye bağırdım. Esteban'Ia boğuşmanız esna sında ben de size yardım ederken kargaşalıktan bilistifade kaçtı. Diye Monroe cevap verdi. Evden dışarıya fırladım. Yolda kimse görünmüyordu. Deminden ileride duran otomobil meydanda yoktu. Rozaryo Grönata'ya inen karanlık yolu göstererek: Ikisi de bu istikamette gittiler... Lilâ ile Şomberg... Monroe... İşittiniz mi?... Şomberg kaçırmış... Takip için hemen bir otomobil bulalım... ingilizDanimarka Sefirleri EDEBİ TEFRİKA: 75 Kadife alev MAURICE DEKOBRA'dan eEğer Matmazel dö R. nin şu es nada nerede bulunduğunu bilmek isterseniz, hemen MontePakro'daki ihtiyar çingene karısının kulübesine gidiniz.» İmza yoktu. Yazıyı tanımıyordum. Puslayı cebime soktum ve doktora dönerek: Kaybedecek bir dakikamız yok! Hemen şu arabaya atlıyalım ve doğru MontePakro'ya gidelim. Sorsanıza şu arabacıya mek tubu kendisine kim vermiş? Kapıcı adama sordu. VVaşingtonIrvin otelinin garsonlarından biri tarafından kendisine verildiği anlaşıldı. Fakat bu mektubu gönderen meçhul şahsın kim olduğunu öğrenmek tense evvelâ Lilâ'yı bulmak icap ettiğinden hemen arabaya atladık. Ter, şakaklarımdan sızıyordu. Arabacınm kamçısma rağmen beygirin yerinde saydığını zannediyordum. Ne Monroe ne de ben tek kelime söyliyecek halde değildik. Artık nazariye yü rütmeğe de dili varmıyordu. Arabamız nihayet beyaz badanalı izbenin önünde durdu. Yolun üstünde kim • seler yoktu. Yalnız takriben yüz metre ileride fenerleri sönük bir otomobil yolun kenarında bekliyordu. Kapıya vurdum. Cevap vermediler. Tekrar vurdum. Gene ses yok. Daha kuvvetle vurdum. Bu sefer kapı aralandı. Hızla ittim ve kösele suratlı ihtiyar çingene karısile karşılaştım. •i= şik odadan Lilâ'nın sesini duyduk. Kapıyı örten Edirne keçelerini çekip kopararak içeriye girdim. Lilâ'yı, kötü, kara bir demir karyolanın üstüne oturmuş, karşısında ayakta bekliyen Esteban'a gülerek bakıyor görünce, kuvvetim kesilerek yere yıkılacağım sandım. Lilâ yüzüme bakıyor, fakat sanki beni görmüyordu. Ar ve hayadan mahrum vaziyeti sanki gayet tabiî bir hal imiş gibi, davranıyor ve bir makine gibi şuursuzca hareket ediyordu. Üzerine atıldım. Kollarımın arasına aldım ve kapıya doğru sü rükledim. Mukavemet eseri göstermiyordu. Onu bu boğanın elinden kurtarmak istiyordum. Fakat Lilâ'yı, odadan dışarıya adeta sürüklüyerek çıkarır çıkarmaz Esteban'ın eli bi'eEtrafına sarı kâğıt geçirilmiş u • ğime yapıştı. O vakit gözlerim kararfak bir elektrik lâmbasının aydın Iattığı odaya Monroe ile dahil oldum. dı ve beynimde şimşekler çaktı. Üzerine atıldım. Vahşi bir boğuşma başlaMonroe, kocakarıya tspanyol'ca ar • dı. Bu, bir kadın için vuruşan kadaşımın nerede olduğunu sordu. iki şuursuz insanın boğuşmasıydı. , Cadı, bir şeyden haberi olmadığını İkimiz de yere yuvarlandık. Gene iddia etti. Fakat ayni zamanda biti kalktık ve boğuşma daha büyük bir şiddetle yeni baştan alevlendi. Ümitsizlik, on pehlivanın kuvvetini bana birden vermişti. Çingenenin kolla rının arasından sıyrıldım ve bütün kuvvet ve kudretimi toplıyarak çe nesine müthiş bir yumruk salladım. Hasmım sendeliye sendeliye odanm köşesine kadar geriledi. Dizlerinin üstüne yıkıldı. Koştum. İikinci ve birincisi kadar müthiş bir yumruk daha yapıştırdım. Yüzükoyun düştü. Kenardaki bir masaya yanaştı ve burada duran bıcağı almak için elini uzattı. Monroe, Esteban'ın hareketini gördü ve hemen atılarak bıçağı aldı ve cebine koydu. Bütün sinirlerim gerilmiş, gözüm gözünün içinde, yumruklarım sıkılmış tekrar taarruza geçmek için hasmın kıpırdamasını bekliyordum. Fakat birdenbire Rozaryo'nun âmir ve mütehakkim sesi işitildi. İçeriye girraiş ve Esteban'Ia temasıma mâni olmak için ihtiyar Rozaryo umuzlarını silkti: Beyhude vaktinizi kaybeder • siniz azizim... Hangi yolu takip ettiklerini nereden bileceksiniz ? Grönata'dan, Sevillâ'ya da, Kordu'ya da, Jeen'ne de, Mursi'ye de gidile bilir... Beyhude koşacaksınız... Monroe nevmit, cevap verdi: Markizin hakkı var... Araba • mızla otele avdet edelim... Ne yapacağımızı yarın düşünürüz. Arabaya binerken gene tereddüt içinde idim. Rozaryo: Ben yürüyerek avdet ederim. Siz gidiniz, diyor... Ancak bu ak şam olan bitenin hakikatini ağzım dan öğrenmek isterseniz o vakit size refakat edebilirim. Ağzım açık kaldı. Çok ağırlaşan kalbim göğsümü ağrıtıyordu. Hakikat mefhumunu hemen hemen kay • betmiştim. Kendime malik değil • dim. Monroe benim namıma cevap verdi: Mabadi var