30 Eylti 1931 Cumhurıyet S ON Fransız nazırları Paris'e avdet ediyorlar Müşterek mes'elenin tetkiki için bir Âltnan Fransız komisyonu teşkil ediliyor Berlîn 29 (A.A.) M. Laval ile M. Briand bugün Berlin'den hareket etmişlerdir. Akşam üzeri Paris'e dönmüş olacaklardır. Berlin 28 Alman ve Fransız nazırları müzakerelerini ikmal etmiş • ler ve neticede bir karar sureti kabul etmişlerdir. Bu karara göre nazırlar memleketleri arasında müte kabil ve emniyetli münasebetler tesisi hususundaki başlıca maksatla rında mutabık kaldıklarını müşahede eylemişler ve hali hazırda dünyayı kaplamış olan buhranın izalesi için her ikî tarafın müştereken çalışarak hakikî tedbirler ittihaz etmeleri lâ • zım geldiğini görmüşlerdir. Bu mak • satla alâkadar dairelerin mümessillerinden mürekkep bir Fransız Alman komisyonu vücude getirilme • sinde ittifak eylemişlerdir. Komis • yon her iki hükumetin iktisadî ihtiyaçlarını tetkik vazifesile mükellef olacaktır. Avrupa*ya Uç yeni hat Seyrisefain faaliyet sahasını genişletiyor Seyrisefain Müdiri Umumisi Sa dullah B., Şirketihayriye ve Haliç şirketinin Seyrisef ainle birleşmesi ve ihracat emtiamızın Avrupa Iimanla rına nakli mes'elesi hakkmda şu beyanatta bulunmuştur. « Şirketihayriye ve Haliç şîr ketinin Seyrisefainle birleşmesi hak kında resmî bir memur sıfatile bir şey söyliyemem. Yalnız hükumet böyle bir karar verir ve tatbikını bize emrederse biz de bu emri yerine getiririz. Seyrisefainle Şirketihayriye vapurlarının Boğaz'dan Adalar'a kadar aktarmasız sefer yapmaları şimdilik faydasızdır. Biz elyevm tari • femizi Anadolu şimendiferleri tari felerine uydurmuş bir vaziyetteyiz. Yalnız her iki idare tarifelerinin şimdilik birbirine uydurulması hakkmda bir tedbir ittihaz edilebilir. tskenderiye seferleri gittikçe rağbet görmektedir. Eğe vapuru tsmet Pş. Hz. nin seyahatleri için hazır lanmakta olduğundan son Iskende riye seferine Gülcemal vapuru tahsis edilmişti. Gülcemal bu defa Pire'den hareketinde 220 yolcu almıştır. Gördüğümüz bu rağbete çok müteşekkiriz. tdare diğer Avrupa Iimanla • rına daha üç hat tesis edecektir. Fakat bunlar zamana ve yerli kum panyaların memleket ihtiyacını te min etmelerine bağlıdır. Haricî se ferlerden maksai ihracat esyamızı ucuz vesaitle Avrupa limanlarına taşımak olduğuna göre kendi liman larimız ihmal edilemez. Eğer Avrupa limanlarına postalar tesis edecek olursak, bunun mebdeinin Trabzon olduğunu unutmamalıdır. İhracat esyamızı vapurdan vapura aktarma ederek bir çok masraflara ve bunların bozulmasına sebebiyet verdikten sonra Avrupa limanlarına vapur işletmekte mana kalmaz. Mes'ele eşyayi kendi limanlanmız dan alıp Avrupa limanlarına gö türmektir.» Nasıl mağlup olduk? Arkadaşımız S. Galip B. maçı anlatıyor ( Birinci sahifeden mabait ) bizden yüksek olmadışrmı gordüsrümüz Bulgar mülî takımına 51 gibi büyük bir farkla yenilmek akla gelmezdi. * Maç sabahı hafif yağmur, biraz sonra kısa süren bir kar, nihayet öğleden sonra güneş. Saat dörtte otelden otomobillerle Yunag stadma gittik. Dokuz on bin seyirci, stadı ku şatmış. Saha yüzde ellisi kum olmak üzere bizim alışmadığımız derecede yumuşak bir toprak. Bu yumuşak toprak kaydetmek lâzım ki . takımımızın aleyhine oldu. * NALINA. MIHINAI Düşenin dostu olmaz! Çin Japon ihtilâfi Paris sefirimîz Çin hükumetinin notasını Ankaraya gönderdi Ankara ?9 (A.A.) Çin Japon îhti lâfı hakkmda Anadoln Ajansının hüku » mct mehafilinden aldığa malumat ber veçhl rirdir: Türkiye Cmnhuriyeti hfikumeti Man çnri'de cerevan eden mevziî Japon Çin müsellâh ibtilâfmdan bahsederek Kellof misakı itibarile dikkat nasanndan ve bir nüshası bütün devletler meyanında hü kuraetimize de tevdi edilen Çin notasın • dan Paris biiyük elçimizden gelen bir telgraftan dün haberdar olmustnr. Notanm aslı posta ile gönderildiğinden ihtiva ettiği tafsilâta aneak iki üç gün sonra ittilâ kesbedllecektir. Mançuri'de husule gel miş olan askerî hareketlerden hükumeti merkeziyenrn haberdar olmadığı ve böyle bir hareketin hemen durdurulacağı ve Japonya'nın Çin'e karşı harp emelinde bulnnmadığı hakkmda bundan bir hafta evvel Japon Hariciye Nazırmın Tokyo maslâhatçüzarımıza kendiliğinden vuku bvlan dostane izahatı Türkiye Cumhuriyetine bn işte her hangi bir harp tehlikesi mevcut olmadığı huzur ve sükunu verecek mahiyettedir. Hâdise mahallinin uzaklığı itibarile alâkadar htikumftUr m«nabiinden tereşşüh eden malumat ve Ajanslarm verdiği tafsilât haricinde bu bapta husosî biç bir habere malik bnlunnlmamaktadır. Cum hnriyet hükumeti imza ettiği bilumum beynelmilel vesikalann imzasına saik olan esasa lâzun olan tam ehemmiyetini vermekte olduğundan diğer âkitlerin bu gibi vesikalara atfedecekleri şnphesiz o lan ehemmiyeti ile mütekabil taahhütlere riayeten öleülmesi tabiî bulunduğundan Çin hükumetinin notasına verilecek ce • vabı ve vaziyeti mütaleaya muktedir olabilmek için hâdiselerin cereyanma ve ahvale ve sahih ve doğrn bir tarzda vâkıf olan menbalara müracaat edilerek te nevvür etmek ihtiyacındadır. Bn itibarla Tokyo maslâhatgüzarı hâdise hakkmda kandiliginden ve vakti xamanile malumat vermek nezaketinde bnlunan Japon hükumetine Paris büyük elçiliği delâletile aldığımız Çin notasuıdan malumat vererek bizi tenvir etmeleri ri casında bulunmak emrini almıştır. Moskova ve Vaşington elçilikleri nes dinde bulnndukları hükumetlere müra caat ederek işi nasıl telâkki ettiklerini öğrenmek ve bu hususta tenevvür tmek için talimat gönderilmiştir. Bern elçiliğinde Kelloğ misakmdan başka ahdi ahkâm ve tesisindekl hikmet ve sinesinde ihtiva ettiği cihanın büyük bir kısmını kendisine Ankara 29 (Telefonla) Münhal bahşettiği salâhiyet itibarile bu hâdise Adliye Başmüfettişliğine tzmir lcra hakkmda hıısnsi mahiyette iştigal etmesi reisi Visalettin, Van azalığma müdtabiî olan Cemiyeti Akvam umumi kâtipliğine tenevvür maksadile müracaat et deiumumisi Ali Lutfullah, Siverek Sulh hâkimliğine Siirt azasından Ali mesi bildirilmiştir. Rıza, Çorum hukuk hâkimliğine SiuınıııııııllUlllllllllllllllllllHlllllllllllllinilülinnillllllllllHMoımnı.n.m verek reisi Halil Hilmi, Malazkirt sulh hâkimliğine Elâziz sulh hâkimi Mehmet Nuri, Fethiye ceza hâkim liğine Fethiye azasından Hilmi, Fethiye müddeîumumiliğine Fethiye müddeiumumî muavini Sadık, Pazarcık sulh hâkimliğine Pazarcık asliye hâkimi Hüseyin, Ayaş münferit Kanton 28 (A.A.) Seyrü sefer Bursa 29 (Hu. Mu.) Japon dam hâkimliğine Avaş hukuk hâkimi Hüseyin, Yenifoça sulh hâkimliğine latîl edilmiştir. Mançuri'deki Japon pinginin buradaki tesiratı gün geç • Marmara sulh hâkimi Abdürrahman vahşetîni protesto eylemek mak tikçe artıyor. tpek piyasası altüst ol Beyler tayin edilmişlerdir. sadile halk üç dakika sükutu muhamuş, ipekli kumaş tezgâhlarının hefaza eylemiştir. Hükumet makamları, Japon işga men yüzde kırkı tatili faaliyet et Ankara 29 (Telefonla) Heyeti linin devamı müddetince halka ma mek mecburiyetinde kalmış, krepleVekile 1 teşrinievvelden itibaren detem bazubentleri taktırmağa uğraş rimizin satışı kâmilen durmuştur. vairde kış saati mesaisinin tatbikına maktadır. Bu son günlerde bir çok karar vemiştir. 1 teşrinievvelden sonYalnız piyasada tutulan krep da nümayişler yapılmıştır. Hatipler, Jara daireler 9 dan 12 ye ve 1 den 5 e mordur. Bunun da satısı düşüyor. pon mallarına karşı boykotaj yap • kadar acık bul'macaktır. Fabrikatörler kendilerini ciddî bîr mak için halka cesaret vermektedirtehlikenin tehdit ettiğini söyliyor, Ier. Adana 28 Dün, geceyarısından iktisat mütehassıslanmızın ve hükuTokio 28 (A.A.) Bir çok Japon sonra Yıldız parkının büfesinden metimizin bu hale bir çare bulma febaasının t^ehlikeye maruz bulun yangın çıkmış ve bu sırada elektrik masma binaen, bir çok kruvazör Çin sını istiyorlar. Musa cereyanını nakleden tel koparak sahillerine gitmek üzere hazır • yere düşmüştür. Yangına koşmakta bir çok talebe Çin Hariciye Nazırı M. lanmıştır. olan taharri komiser muavini Necip Ouaug'a kabinesinde taarruz etmiş Efendi tele basmış ve cereyamn te Hong Kong 28 (A.A.) Hüku ttıet Japon'lar aleyhinde baş göste • lerdir. Talebe, nazırın kafasına ve sirile derhal ölmüştür. vücudüne vurmuşlardır. ren galeyandan dolayı örfî idare ilân etmiştir. Şayet nazırın adamları ve nezaret Adana 29 Çiftçiler bankalarla müstahdemini araya girmemiş ol Çin Harbiye Naztrtna sttî kast ve İktisat Vekâleti ile temas etmek Londra 28 (A.A.) NankinMen salardı kendisini öldüreceklerdi. Naüzere bir heyet seçmişlerdir. Çiftçizır otomobille götürülmüştür. Va Royter ajasına bildirildiğine göre, lerin talebi borçlarının bir müddet him surette yaralı olup hayatı tehli tecilidir. Bu müddetin on sene kadar Cemîyeti Akvamın Mançuri hakkınolması umumî arzu şeklindedir. daki kararından memnun olmıyan kededir. Adliye tayinleri Çin Japon harbi Kanton'da umumî matem ilân edildi Japon dampingi Bursa'da tezgâhlarm yüzde kırkı kapandı Devairde kış saati Elektrik cereyanından ölüm Adana çiftçileri heyeti lerine itîmatsızlıkla hücumları daima Bir, iki akşam evvel, Haydarpa geri geri kaçarak karsılamak iste • şa'ya da uğrıyan Kadıköy vapurunda, karşıma üç genç geldi oturdu. mesinden ileri gelmiştir. Yüksek sesle fransızca konuşuyor5 Muavin hattının aksaması. lar, İngiliz Iirasının sükutundan bah6 Hücum hattımızın ileri, müsediyorlardı. İkisi, çehrelerinin çizdafaamızın çok geri oyunile saha gilerine ve telâffuzlarma nazaran nın ortasında, daima Bulgar'Iar taMusevi idi. Üçüncüsünün milliyetini raf ından tutulan bir boşluk hasıl olanhyamıyordum. Nihayet, kendisi ması. şöylece, merakımı halletti: 7 Hücum hattında Muzaffer'in Biliyor musunuz, beni Türk'e benzetiyorlar. Türk değilim, ttalyaçok fena oyunile sağ tarafın felce nım, diyorum. fnanmak istemiyorlar. uğraması, Hakkı'nın (kasdî veya Arkadaşları cevap verdiler: gayriksadî) hiç denebilecek dere Hakikaten, çok Türk'e benzi cede az pas alması. yorsunuz. 8 Beraberlikle biten ilk devreİtalyan gencinin simasında cidden den sonra, nasıl olsa yeneriz fikrile bir Türk tipi vardı. gevşek oyunun idamesi. Kim bilir, belki de damarlarındaki Malum merasimi geçiyorum. Ta kan, Türk kanı idi. Akdeniz kıyıları, kımlar şu şekilde: bu! O sahilleroen nice insan selleri Bulgar'ların oyunu bizimkinden Avni geçmiş, oralarda nice nesiller, milyüksek değil. Hatta diyebilirim ki Hüsnü Bürhan Ietler, kavimler, ırklar*birbirine kateknik itibarile faikiz. Fakat maaleMithat Nihat Sami rtşmıştır. sef her zaman olduğu gibi, atletik ka Rebii Fikret Hakkı Muzaffer Niyazi ttalyan genci bu müşabehet bahbiliyetimiz, idmanımız, bilhassa o sini şu suretle bitirdi: Dermovski yun taktiğimiz noksan. Türk'e benzettiklerine memMiştalof Gorçef Neden gol yiyoruz, neden fena oy nunum; İngiliz'e benzetmesinler de... Efremof Baykuşef Dabrovski nuyoruz, onların oyununa karşı nası Neden İngiliz'e benzemek istePançef Peşef Lozanof Staynof Angelof oynamalıyız, nasıl yaparsak gol ola miyorsunuz? Hakem Macar İvançiç. biliyor? Bu cihetleri hiç düşünmüBaksamz a İngiliz düşüyor, Türk * parası yerinde duruyor. Şimdi ikti yor ve ona göre oynamağı, oyunu Oyunun bütün safahatını anlat sadiyat asrındayız. Onun için İngimuzu değiştirmeği beceremiyoruz. liz'e değil, Türk'e benzetilmeği termaktansa umumî cereyanını ve mağBeceremediğimiz gibi antrenörümücih ederim. lubiyetimiz esbap ve avamilini tahlil zün bu husustaki ikazlarını, nasihatUç arkadaş gülüştüler!. edeceğim: lerini dinlememeği de bir marifet saTevekkeli düşenin dostu olmaz, Oyun başladıktan biraz sonra, iki yıyoruz. dememişler! müdaf ile kalecimizin hep birden topa * atılması neticesinde Bulgar'Iar ilk Yugoslâvya ile yapacağımız maçta sayılarını yaptılar. Devrenin niha takımın bir iki noktasınm, bilhassa yetine doğru Hakkı'nın bir şutu, Bul en çok aksıyan oyuncuların değişti • gar kalecisinin plonjonuna rağmen rileceğini tahmin ve zannediyorum. beraberliği temin etti. Yugoslâvya takımı şu şekilde gelecekmiş: İkinci devrede müdafaamız daha Spasiç fena ve geri oynadı. Hücum hattı ise, İvkoviç Toşiç geri kalan muavinlerle irtibatsız Maruşic Premrl Arsenyeviç bir vaziyette şahsî oyunlarla beyhuTırnaniç, Maryanoviç, Hitriç, Vuyadinoviç, de vakit kaybetti. Bu şahsî oyun tarİstanbul musikişinaslan dün Dizından Hakkı'yi istisna etmek lâzım Kokotoviç. vanyolu'ndaki merkezlerinde top S. GALİP dır. Hiç bekletmeden arkadaşlarina lanarak umumî bir kongre aktet pas veren bu oyuncu, bütün oyunda, mişlerdîr. Bu kongrede şark ve garp bîr buçuk saatte, yerinde olarak yalmusikişinasları namile teşkil edilmiş nız dört pas aldı ve dördünü de hüsolan iki cemiyet birleştirilmiş ve esİlk müsabakalarda Yunü istimal etti: Biri gol oldu, birini kidenberi bu iki cemiyet arasında ann*lılar bir pııvan kaleci güç halle kornere attı, ikisi de devam eden ihtilâf ta bu suretle halledilmiştir. kalecinin yetişemiyeceği vaziyetlerfarka galip geldiler Yeni teşkil edilen cemiyete «t» • de direğe çarptı. Hakkı'nın bütün oSofya 28 (A.A.) Balkan oyuntanbul Musikişinaslar Cemiyeti» un yunda soliçten pek az pas alması, larının ikinci günü Sofya civarındavanı verilmiştir. Cemiyetin üç grupu sağiçten îse tek bir pas almaması ki Diana havuzunda yapılan yüzme olacaktır. Bu gruplar da şark musi belki bir iki kişi müstesna olmak yarışlarına inhisar etmiştir. Yüzme kisi, garp musikisi ve amatörler gruüzere bütün kafilede Hakkı'ya kasmüsabakalarına yalnız Bulgar'Iar ve pudur. ten pas verilmediği kanaatini hasıl Yunan'lılar iştirak etmiştir. Müsa • Dünkü kongrede yeni bir nizamnaetti. Hatta Buîgar'lar bile, beğen bakalarda Kral, Balkan hükumetme yapmak için bir encümen teşkil dikleri bu futbolcuya niçin pas ve leri mümessilleri bir çok resmî zevat edilmiştir. Bu encümen nizamnameyi rilmiyerek fazla çalımlarla vakit geve kalabalık bir halk kütlesi hazır tesbit ederek ilk umumî içtimaa kaçirildiğini bizden soruyorlar. dar yetiştirecektir. bulunmuştur. * Müteakıben haysiyet ve murakatlk müsabaka yüz, ki yüz ve dört İkinci devre başlar başlamaz Hakba divanına Aziz, Bahri, Muzaffer, yüz metrelik serbest yüzme idi. Nekı'nın direğe çarpan güzel bir şutunticede Yunan'lılar 21 ve Bulgar'Iar 11 İbrahim ve Osman Beyler intihap o* dan sonra, Bulgar'Iar hakimiyeti allunmuşlardır. puvan almışlardır. Daima müsaba dılar. Müdafaa ve kalecinin fena oBundan sonra yeni idare heyeti kalarında Bulgar'Iar 19 ve Yunan'lıyunlanndan hakkile istifade ederek intihabı yapılmış ve azalıklara Sü • lar 10 puvan almışlardır. Umumî kısa fasılalarla üç gol yaptılar. heylâ, Behice Hanımlarla Hüseyin tasnifte, Yunan'lılar 31 puvan BulOyunun bitmesine bir çeyrek kaHalit, Keramettin, Nebil, Vasıf ve gar'Iar 30 puvan kazanmışlardır. dar var. Lehimize verilen penaltıyı Osman Beyler intihap olunmuşlardır. Bürhan dışarı attı. Buna biraz sonra Yunan'lılar yüzmede Bulgar'Iar ise Müteakıben toplanan heyeti idaBulgar'Iar beşinci golle mukabele et dalmada nazari dikkati celbetmiş re de, riyasete Hüseyin Halit Beyi intiler. tihap etmiştir. lerdir. Sofya'da bu nevi bir müsa • * baka ilk defa olarak yapıldığından Hakem, maçı soğukkanlılıkla ve halkın azamî alâkasını uyandırmış iyi idare etti. Halk dürüst ve kibardı. Cenevre 29 (A.A.) Tahdidi tesve galipler halk tarafından sürekli * lihat komisyonu teslihata muvakkabh surette alkışlanmıştır. Yüzme ten fasıla verilmesi usulünün tesisi Mağlubiyetimizin ve mağlubiyet müsabakalarına yarın da devam ohakkındaki karar suretini kabul etteki büyük farkın sebepleri: lunacaktır. miştir. 1 Sahanın çok yumuşak olması. Bu karar suretinde bilhassa Ce 2 Her zaman olduğu gibi ta miyeti Akvam büyük meclisinin tahkımda taktik noksanı. İzmir 29 Millî takımın Sofya'didi teslihat konferansına davet edi3 Kaleci ile iki müdafiin ta daki mağlubiyeti burada teessür ve len hükumetler nezdinde sulhu tansavvurun fevkinde fena oyunu. asabiyet uyandırdı. Zeki'nin ve kazim ve temin hususundaki arzularını 4 Her zaman ofsayda düşebi leci Malik'in götürülmemesi bu ara isbat etmeleri ve teslihatın artırıl lecek Bulgar muhacimlerine (antre da dedikoduları mucip olmaktadır. masına matuf her hangi bir tedbir nöriin tenbihatma raemen) ofsayda Spor mıntakamız îzmir'den îki oalmaktan çekinmeleri için ısrarda hu: yuncunun Millî takım için tecrübe e lunmasım Cemiyeti Akvam mecl indüşürmek sistemirin tatbik edilme den rica ettiği beyan olunmaktadır. dilmesini istiyecektir. mesi. Bu da her iki müdafiin kendi Musikişinaslar Şark ve Garp musikişinasları birleştiler Sofyada yüzme maçları Teslihat mütarekesi izmir'liler ve Mülî takım EDEBİ TEFRİKA: 40 Kadife alev MAURICE DEKOBRA'dan Altın yaldızların çerçevelediği berrak mavi gökler diyarına vardınız zaman, sizi kıvrık dallı hurma a ğaçları selâmlıyacak... Aydınlık... Her tarafta aydınlık... Gizli âyin • lere, esrarengiz tedavilere elveda... Sinirli Akdeniz'in kıyılarında ve Sahrayikebir'in azametli güzeüiğinde, hür yaşayış .. Benimle geliniz Matmazel dö Radeski... Hiç kork madan geliniz... Deminden mes'uliyetimden bahsediyordunuz ? Çekinmeden yükleniyorum... Vazifemden bahsediyordunuz? Hararetle kabul ediyorum. Bugün sizin için bir hi • çim. Zaman size, gece tahmin etti ğiniz, hakikî bir dost olduğumu u btft edecektir... Bana himat edinîz ve benimle beraber geliniz, Matmazel dö Radeski! Götürmek isterseniz, sizinle beraber oralara gitmeğe hazırım, Mösyö Jak Mond. Yemek bitti. Bizi Tabor'a götü recek otomobile binmek için kırk beş dakika var. Üstkattaki odasına avdet etmek istiyen Matmazel dö Radeski'yi serbest bıraktım. Ben so kağa çıktım, aşağı yukarı dolaşıyordum. Yalnız kalmağa ihtiyacım var. Düşüncelerime muntazam bir mecra vermek lâzım. Netice itibarile ben deminden neler söyledim? Şairane bir teheyyüçle ve şimdi hayret ettiğim bir belâgatle neler anlattım? Bu güzel yabancıya durup dururken bir Afrika seyahati fikrini telkin et mekte ne mana vardı sanki? Ta • lihin hüsnü muhafazama terkediverdiği genç ve güzel bir kadına dadılık mı edecektim? Tuhaf bir sergüzeşt! Güzel bir arkadaşla seyahat edeceğim, halbuki kimse refakatimin hakikî sebebini bilmiyecek! Fena kalpliler: Metresi, diyecekler. Budalalar: Nişanlısı, diye düşünecekler. Safderunlar: Balayı, diye mırıldanacaklar. Otelciler dikkat edecekler: Ayrı oda? Ayrılma başlan gıcı diyecekler ...Dostlarım, şayet bize rast gelirlerse: Jak Mond bir nimbakire yakalamış! Diye fısıldaşataklar. Ve beni sevenler: Gençliğini yıpratıyor! Diye ilâve edecek ler. Ve bunlardan hiç birisi, maksadın bir kurtarmadan ibaret olduğunu tahmin edemiyecek! * Hareket saati yaklaşıyor. Otelin kapisının önünde bekliyorum. Üst leri karlı çam kütükleri yüklü beygirler geçiyor. E:* >ğ;e yüztutmuş bu karlı yoldan geçen insanlarm adedi ne kadar az. Her damdan çıkan cılız bir duman sütunu kapalı göğe doğru titriye rek yükseüyor. Merkezî Avrupa köy lerinin mutat kış manzarası... Ta • biatin bu gamlı haline rağmen başlıyacağımız büyük seyahatin neş'esile kalbim kızışıyor. Daha şimdiden, ileride yapmağa mecbur olduğum vazifelerimi düşünüyorum. Bir hastabakıcı ruhunu taşımak bile bana zevk veriyor. Lilâ'nın yarasını ihtimamla tedavi edeceğim. îlk büyük acısını mutlaka unutturacağım. Bazı insanlar kapalı bir odada bir gü • zeli daha kurban etmekle gururla nırlar. Ben ilk okla yaralanan bir zavalhya yaşamak zevkini iade edebilmekle gururlanacağım. Lilâ dö Radeski henüz yirmi ya şında iken betbaht bir aşk için ölüm derecesine gelmişti. Yirmi bir ya şında onu ben vakitsiz bedbinliğinden Rurtarmış olacağım. Mösyö Jak Mond, hazırım... İşte Lilâ, zarif seyahat kıyafetinde... Başında siyah, küçük bir şapka, küçük eilerinde beyaz eldiven • ler, arkasında mov lütr manto... Ne kadar şirin, ne kadar terü taze. Otomobile biniyoruz. Genç Havlek gülümsüyor. Matmazel dö Radeski'nin karşısında öyle mahçup bir hali var ki, bize güzel seyahatler temenni ediyor. BavuIIarımızı yerleştiriyor ve dizlerimizin üstünü örtüyor. Birdenbire Egl Nuar'ın ihtiyar kadın hizmetçisi nefes nefese koşarak yanımıza geldi. Bir zarf uzattı. Acaba otelde bir şey mi unutmuştum?. Mösyö... Dedi, sizin için bir mektup geldi. Zarfı yırttım. İçinden beyaz bir kâğıt çıktı. Bu kocaman beyaz kâğıdın üzerinde garip bîr yazı ile yazılmış iki satırcık yazı var: «Aramızda harbin başladtğım tnertçe ve açıkça size haber veriyorum.t «Doktor Hugo Şomberg» * 10 nisan Timgat vapuru Filip size bir şey itiraf edeceğim... Şimdiye kadar Akdeniz'de hiç seyahat etmedim... Mektep ta tilinde bir defa Adriyatik'te yaptığım küçük bir cevlânı hesaba katmıyo rum... Fakat açık denizde böyle kocaman bir seyahat!.. Ne zevkli şey miş bu seyahat!.. Yalnız bu seyahat için bile olsa Orlik'in karlı dağlarına veda ettiğime pişiman olmuyorum. Yarın sabah Cezayir'deyiz. Fakat ne yazık şehri güneş doğar ken göreceksiniz.. Güneş batarken limanın ve kasabanın o kadar lâtif bir manzarası vardır ki, çiy renk meraklısı ressamları bu manzara kadar memnun edecek diğer bir levhaya tesadüf etmek mümkün olamaz. Afrika toprağına bir an evvel ayak atmağı o kadar istivorun '':', Dük dö Jen'in Afrika sahil > lerine akm eden gemilerindeki esir kürekçiler gibi söylüyorsunuz. Mabadi var