28Ağuıtoı 1931 CumKuriyet SOmELGRAFLAR İngiltere'de n?alî buhran KÜÇÜK KÖŞE Bizim tayfaya dair lâflar Gazetelerimiz yazıyor: Maruf Alman romancılarmdan M. Norbert Jaques gezmek, eğlenmek, hava almak için İstanbul'a geldi. Burada keyif çattıktan sonra bilmem nereye gidip safasını tamamlıyacak. Başka memleketlerin gazeteleri de yazar: Bizim şair falan ilkbaharın safasını çıkarmak için dünyanın öbür ucuna gitti. Artık yeni yeni ilham • larla dönecek. Norveç edibi filân, memleketinin Fiyurlarından bıkmış, Avrupa'nın cenubu ile Patagonya'nın şarkında bir eğlenti seyahati yapıyor. Maurice Maeterlinch (Moris Meterlink) genç hanımı ile bu yaz seyahati için Japonya'ya gitti. Kışı Nis'te geçîren Rus muharriri sonbaharı Filorida'da geçirecektir. Bulgar romancısı Gospodin filân Afrika seyahatinden dönerken Vişi ile Karlsbad'a uğnyacaktır. * * * Bizimkilerin de kendilerine maKsus keyif seyahatleri, yaz kış turneleri vardır: Hişt! Bana bak Mahmut Ye sari! Şu Babıali yokuşundan bıkmadın mı? Acem'in kahvesinde çay içmekten, sigara dumanı yutmaktan usandım. Gel seninle seyahate çıkaIım. Nereye gidelim? Bir 'defa Pe yami Safa ile konuş, bende metelik yok. Onda da yokmuş. Sadri Etem mektepten ayhğını alınca borçla rını ödiyecekmiş. Artarsa ben his semi katarım dedi. Yahu! Hikmet Feridun'dan iki kâğıt ödünç alamaz mıyız? tmkânı mı var? Enis Tahsîn Avrupa'da. Kâzım Şinasi emir ver • miş, metelik çıkarmıyorlarmış. (VâNu) ya bile zeytin, peynir, tütün gSnderememişler. Reşat Nuri'de y o traudersin? Vakit'ten elli kuruş avans istemiş, kriz var demişler. Bari kitapçıya bir roman satsak. Alamayız, diyorlar. Formasma iki lira da vermi • yorlar mı ? Uste para istîyorlar. Seyahati düşüneceğine ev sa • hibine biriken kirayî ver. Canma yandığım, bakkal Ho mur'danmağa b'aşladı. Mahalleliye söyleyip duruyormuş. Osman Cemal'den alalım. Doyça Bank'ın vaziyetini kürtarmış, onun için elinde mühîm bir şey yokmuş. tyi ama, bak, bütün dünya ro • mancıları, şairleri dolaşıp duruyorlar. Acaba Nazım Hikmet'te yok mu? Budalalık edip Fransız Ban kasuıa yatırmış, şimdi alamıyormuş. Alayra sırası değil, bir yere gîdelim. Patlıyacağım! Nereye gidelim. Söyle! Avrupa'ya gidip bir keyfede lim. Kaçırdın galiba! Değil canım. Tepebaşı'ndaki Avrupa kahvesinden bahsediyorum. Gel, hep beraber Sarayburunu parkına gidelim. Bedavadır. tyi ama, gezerken ya susarsak? Su, gazöz falân içmek lâzım gelirse? Aman! önüne bak! Görmez likten gel! Beni lâfa tut! Ne oluyor? Terzi geçiyor, gozgöze gelir • sek taksit istiyecek! Yahu! Bildiğin bir eczane var mı? Bizim küçük hasta, bedavadan reçete buldum ama, veresiyeci ec zane bulamadım. yen fevkalâde lüks bir otomo • bille ve tanınmıyan bir müşteri refakatinde dansiğden ayrıldığı anlaşıldı. îrademi kaybedecek dereceye gelmiştim. Bu sırada yanımda bulunan ve bana muavenet eden çok zarif ve kibar bir Macar genci beni teselli etmek is tedi ve: Matmazel, dedi. Burada maalesef bu serserinin hüviyetini bilen kimse yok!... Ne Vronsk, ne garsonlar, ne de kapıcı.. Sizin buIunduğunuz locanın yanındaki Iocada oturmakta olan bir Fransız dostuma deminden bu adamdan bahsediyordum... lmini bilmediğini, ancak Avrupa'nın muhtelif paytahtlarında bu adama tesa düf ettiğini hatırladığını söyle • mişti... Macar gencinin bu sözîerîne b sîrada ehemmiyet vermedim. Esasen ehemmiyet verecek vazi jette de değildim. Bitap, kararsîz, T\ arülıiinım takımı Muazzam tezahürat arasında Mosko va'da Harkof'a hareket etti NALJNA İHEM MIHINA Evvelâ seyirci kursu! Dünkü «Yeni Gün» ün spor sütununda şu serlevhayı okudum: Hakem kursuna rağbet yok! Futbol federasyonu hakem olmak istiyenler için bir kurs açmıştı. Kursî girmek için verilen mühlet bittiği halde hiç kimse müracaat etmemiş. Binlerce kişinin huzurunda bir kaç ağzı bozuktan küfür yemek içîn, bir de kursta ders görmek, sonra da imtihan olmak her halde akıllıca bir iş olmıyacağına göre, hakem kur suna kimsenin rağbet etmiyişini tabiî görmelidir. Fikrimce, hakem kursundan ev vel, bir seyirci kursu açmak, bazı terbiyesiz ve küfürbaz seyircilere futbol nasıl seyredilir, onu öğret mek lâzımdır. Ancak ondan sonra, hakem kursuna rağbet olur. * * * Yeni kabine bütçeyi nasıl tevzin edecek? M. Makdonald Amele Fırkasından çekiliyor, fırka parlâmentoda kendisine muhalefet edecek * Londra 26 (A.A.) Yeni kabi / üenin tanzim etmekle meşgul oldu ğu tasarruf programı amele fırkaaı lıükumetinin sükutunu intaç etraiş blan programın ana hatlarını takip etmektedir. Bu itibarla bütçe muva • zenesinî temin için lâzım olan paraiun en büyük kısmı yeni vergiler ihitlası suretile değil, fakat tasarruf yapmak suretile elde edilecektir. Tasarruf en çok işsizlik sigortası tahsiBatından yapılacaktır. M. Makdonald'ın pritnlerde yapıfacağını dün akşam bildirdiği ten • «ilâttan başka isçilerin iştirak his • peleri altı peniden bir şilinge çtka • înlacaktır. Tatbiki düşünülen tasar • pruf tedbirlerinden başlıca biri de na£ırlar da dahil olduğu halde bütün Hevlet memurlarının maaşlarından azamî % 20 nisbetinde tenzilât icra İından ibarettîr. Parlâmento azala • frmın tahsisatı ve ilk mektep muallimlerinin maaşları da îndirilecektir. Mahallî idarelere ait masraflarda da tenzilât yapılması derpiş edilmiştir. Londra 26 (A.A.) Amele birükleri meclisi ile amele fırkası icra fıeyetinin ve amele firkasının par • lâmentodaki grupunun idare heyetinin iştiraklerüe yapılan bir içtima ve müzakere neticesinde bir karar sureti kabul edilmiştir. Bu karar suretinde yenî hükumete karşı parlâmentoda ve biitün mem lekette şiddetli bir muhalefete geçilmesi Iüzumu müttefikan beyan edilmiştir. Gene bu içtimada yenî hükumete iştiraki kabul etmiyen mesai fırkası nazırlarının bu hareketi tasvip edilmiş ve parlâmentodaki amele fırkası grupuna parlâmentoda hükumete karsı resmen muhalif vaziyet alması tavsiye olunmuştur. Londra 26 (A.A.) M. Makdo nald'm amele fırkası reisliğinden istif a edeceği zannolunmaktadır. Mumaileyh, amele fırkasının mahallî şubesi tarafmdan intihap edilmek hali müstesna olmak üzere, otomatik surette f ırkanın îcra komitesine iştirak etmiyecektir. Başvekilin ikamet etmekte bulunduğu Hampstead icra komitesi, «Fırkaya karsı sedakatsizliğinden dola yı» kendisini komiteden ihraç et miştir. Dinamo stadmda futbolcularımıza tahsis edılmiş olan koşkun <Hoş geldiniz!» levhası Moskova 27 (Darülfünun takımına refakat eden muharririmizden) Dün gece Leningrat operasının res .ardı. Bizi evv. .us Çarlarına mahsus olan locaya götürdüler. Meshur bir Rus operası temsil edildi. Locamızın hususî salo • nunda supe ettik. Maslahatgüzarımız Agâh Bey de bizimle beraberdi. Oyundan sonra gece de Leningrat'tan hareket ettik, bugün de Moskova'ya geldik ve istasyonda hararetle istikbal edildik. Metropol otelinde şerefimize gayet mükellef bir ziyafet verildi. Yemekten sonra IIIIIIIIIIIIIIIIIIMIMIIIIIIMIIIIIIIItMIIIIIIIIIIIIIIIIMIIII bize (Ow) otomobil fabrikasını gezdirdiler. Akşam yemeğini Dinamo stadmda yedik. Rus'lar bizim misaflr olduğumuz köşke (Türk Kö.şkü) ismini vermeğe karar verdiler. Binlerce halkın tezahüratı ara sında saat 7 de istasyona geldik. Bize tahsis edilen lüks yataklı va gona bindik.. Rus spor eakânı ile tarafımızdan çok samimî nutuklar söylendi. Harkof'a hareket ettik. Rus'lar çok büyük muhabbet eser leri gösterdiler ve tekrar memle • ketlerine gelmemiz temennilerinde bulundular. T. S. Holivut'taki karilerimiz! Gene dünkü «Yeni Gün» ün bîrinci sahifesinde Amerika'nın meşhur sînema yıldızlarından «Anita Page» a bir resmi var. Güzel artist bir ma • sanın üstüne oturmuş, eline de bir «Yeni Gün» almış... Füsunkâr göz lerile gazeteye değil, objektife bakıyor. Ben, Anita Page'ın anlamadığı bir lisanda çıkan bir gazeteye bakacağına dosdoğru fotoğraf makinesinin içine bakmasını tabiî buldum. Bu suretle gözlerini, kendisinin meftunu olan «Yeni Gün» karilerinin gözlerine dikmiş oluyor ki matlup ta budur, zaten . Parlak bir sinema yıldızı olmak hoş bir şeydir ama bu san'atm bir çok ta belâlan vardır. Şişmanlamıyacak, zayıflamıyacak, çirkinleşmî yecek, ihtiyarlamıyacak, erken ya • tacak, erken kalkacak, içki içmiyecek, sigara içmiyecek, hamur işi yemiyecek, saatlerce jimnastik yapacak, spor yapacak, sonra rejisörün istediği gibi oturacak, kalkacak, yürüyecek, koşacak, gülecek, ağlıya cak, konuşacak, öpüşecek, kırıta oak, aksıracak... Hulâsa, her ne yaparsa hep rejisörün istediği gibi yapacak... Bütün bunlar yetişmiyormuş gibi şimdi bir de, bilmedikleri lisanlarda cıkan gazeteleri ellerine alarak resim çektirmek derdî peyda oldu. Bu işi, bizim gazetelerden evvelâ yalnız biri yapıyordu. Şimdi AHaha şükür, karilerimiz arttı. Holivut'taki bütün yıldızlar bizi okuyorlar. Eğer bu yıldızlar, 72 buçuk milletin gazetelerini ellerine alarak resim çıkar mak mecburiyetinde kalıyorlarsa vay hallerine! ınııımıııılllllllllllllflllillllllllllllllllllllllllllinnniDNIIimHTiıımıı 169 muallim Maaşları 1 eylulden itibaren arttırıldı Ânkara 27 (Telefonla) tlk ve erta etdrisat kanunları mucibince S muallimin maaşı 55 liradan 70 lira{pa, 11 muallimin maaşı 45 ten 55 liraya, 19 muallimin maaşı 40 tan 45 liraya, 43 muallimin maaşı 34 ten 40 tiraya, 18 muallimin maaşı 30 dan 35 firaya, 55 muallimin maaşı 25 den 30 liraya, 3 muallimin maaşı 22 liradan 25 liraya, 1 muallimin maaşı &0 den 22 liraya, 9 muallimin maaşı 17,5 tan 20 liraya, 5 muallimin maaşı 16 dan 17,5 liraya çıkarılmıştır. Bu maaşlar 1 eylulden itibaren bu şekilde verilecektir. Garbî Trakya'da Turk emlakının ıadesı tesri edilecek Atina 27 (Hususî) MuKtelit Mübadele Komisyonu Yunan heyeti reisi M. Fokas Istanbul'dan buraya gelmiş ve Hariciye Nazınna Ankara itilâfnamesinin tatbiki etrafmda malumat vermiştir. Türkiye'de firarî Yunan'lılara ait emlâkin iadesine dair olan kanunun neşri münasebetile Garbî Trakya'daki Türk emlâ kinin iadesinin tesriine karar verilmiştîr. Şanghay'da bir tayfun, ölenler var IIUIIIIIIIlllllllllllllMMIMIMIMIIHIMIIIIIIMIIIIIIIIMIIIIIIIMIIIIIMIIIIMIIIinilllliniMIIIIIIIIIIII isviçreli bir kadın tayyareci öldü Şanghay 26 (A.A.) Burada şiddetli bir tayfun oimuş, şehrin hemen her tarafını silip süpürmüştür. Bu tayfun Fransız'Iara ait imtiyazlı mıntaka ile beynelmilel mınlakada ve Çin'lilerle meskun havalide büyük hasarat yapmıştır. Bir çok kimselerin telef oldukları söylenmektedir. BuenosAyres 26 (A.A.) tsviçre'li bir tayyareci kadın ile makinisti Kordobar civarında tayyarelerinin yere düşmüsei neticesinde ölmüş lerdir. Bir Yunan tayyaresi dGştü Atina 27 (Hususî) Askerî bir tayyare talim uçuşlan yaparken motörüne ariz olan bir sakathktan dolayı düşerek hurdehaş olmuştur. Pilot ağır surette yaralanmıştır. Amerika'da şekavetle mOcadele Nevyork 26 (A.A.) Nevyork'taki silâhlı şerirlere karşı zabıta tarafından açılan mücadele neticesinde yeniden 100 kadar şüpheli şahıs tevkif edilmiştir. Yakalananlardan bir çoğu ehemmiyetsiz kimselerden ibarettir. Elimizde pasomuz var. Kadıköy'üne geçelim. Fener kulübüne gidelim. Son Moskova maçları hak • kında birer roman yazacağız. Bize malumat veriniz diye kıtır atalım. Elbette bize limonata, pasta, kahve ikram ederler. Oradan Galatasaray kulübüne dönelim. Fener'in ikramlarını bal • landıralım. İnat olsun diye bize akşam ziyafeti çekerler. Ne ile evlerimize döneceğiz? Mes'eledir! Mahmut Beye söyle. Avrupa'da. Bari sen Ahmet Ihsan Beye söyle. Asya'da. Ahmet Asım Beye sSyle. Afrika'da. Nadi Beye sen söyle. Amerika'da. Bir defa da Necmettin Sadık Beye söyle. Avusturalya'da. Bari Ahmet Şükrü Beye aç. Şİşli'de. Ali UIvİ Beye aç. Tren Otomobil mOsademesi Blanchester, «Ohio» 26 (A.A.) Bir tren ile bir otomobil çarpışmış • tır. Otomobilin içinde bulunan 5 kişi ölmüş tür. Büyükdere'de. Kâzım Şinasi Beye aç. Büyükada'da. Tefeci Ali Asgar'a yanaş. Rehin istiyor. Ey.. Ne yapalım öyleyse? Hepimiz toplanalım. El birli ğile ve müşterek imzalarla (Acem Ali'nin kahvesinde seyahat) diye büyük bir roman yazalım. Fena değil. Bizden sonra geleceklere güzel bir eğlence mevzuu olur. * * * Bana gelince; ben alacaklılarm hakaret mektupları içinde ve icra dairesinin ortasında seyahat ediyorum. Meslektaşlarımın perişanhğı beni alâkadar etmez. Bu, yaz se yahatini bitirir bitirmez, kış için Çorlu ayazında yeni bir seyahate çıkacağım. Sağımda Greta Garbo, solumda Marie Bell, arkamda Mary Pickford ve karşımda bütün bir hayat bulunacak. tştirak etmek istiyenler el kaldırsın' AKA GÜNDÜZ.. Gemlik şakilerînden Dönme Mehmet'te yakalandı Gemlik 27 (Hu. Mu.) Yalova Gemlik yolu soyguncularının en azıhsı sabıkalı kopuk Dönme Mehmet'te mütemadi takibat neticesinde Izmit'te yakalandı. Reşit Nafıa Vekili Çanklri'da Çankırı 27 (A.A.) Nafia Vekili Hilmi Bey şimdi Apşan istasyonunu teftiş etmek üzere hareket etmiştir. Refakatinde Çankırı meb'usları Ziya Talât, Rifat Beyler ve in"şaat mühendisleri vardır. öğle ye meğini Halk Fırkasında yedikten sonra Kalecik yolu ile bugün Ankara'ya dönecektir. Vekil Bey Duygu gazetesine beyanatta bulunmuştur. Tapu sicilli ve kadastro kursu Aciz bir kavi! *** «1 Ankara'da pahalılıkla mücadele Ankara 27 (Telefonla) A n kara Belediyesi pahalılığm onüne geçmek üzere sebze ve meyva fiatlarmdaki gayri tabiî yüksekliğin sebeplerini araştırmaktadır. tcap eden tedabir alınacaktır. Ankara 27 (Telefonla) Evkaf, vakıf kayıtlar müdürlüğüne esbak tnebanii hayriye müdürü Hâzım, Samsun evkaf müdürlüğüne Erzurum müdürü Hamdi, Erzurum'a Ayintap müdürü Talât Tahir Beyler tayin eidilmişlerdir. Kayseri tapu müdürü Tevfik Bey Vekâlet emrine alınmıştır. EDEBÎ TEFRİKA: 7 Ankara 27 (Telefonla) Ka • dastrosu biten yerlerde tatbik edilmek üzere Tapu Müdiriyeti Umu • miyesince hazırlanan tapu sicilleri nizamnamesi Şurayi Devlette tas • dik olunmustur. Sicillerin nasıl toplanacağmı oğrenmek üzere tstan bul'da 25 memurluk bir kurs açı • lacaktır. Ankara 27 ( Telefonla % Alacalardan 8 misli resim alınması Iüzumu gümrükler umum müdürlüğünden vilâyetlere tamim edilmiştir. Bilmem hangi pehlivan deveyi kaldırıyormuş ama kendisine hiç bir iş bulamadığı için aç kalmış ve Belediyeye müracaat etmiş. Karnını doyuracak iş bulamadıktan sonra deveyi kaldırmak neye yarar? O kadar kuvvetin bu kadar aczi elimdir. Alacalardan resim Portekizde ihtilâl hereketi Madrit 26 (A.A.) Dahiliye Nezareti Portekiz'de çok şiddetli bir ihtilâl hareketi baş gösterdiğini teyit etmiştir. Lizbon'daki muhafaza kıtaatı ile zabıta kuvvetleri asileri te pelemişlerdir. Asîler teslim olmuş • lardır. thtilâl hareketi nihayet bulmuş vc müşevvikler tevkif edilmişlerdir. likte ikamet ettiği ihtiyar teyze sinden başka aile ve akraba namına kimsesi olmadığını söyledi. «Lilâ'nın bu suretle bana yalaı söylediğini öğrendim. Ancak bu hakikat benim için yeni bir darb< oldu. Günler geçti... Ne bir ses, ne bir haber!.. İztırabım taham • mül edilmez bir hal ahyordu. Harp meydanında ölmüş babamdan kalan yetim maaşımı, haki kati öğrenmek bahasına. seve sev terkedecektim... Bir sabah Maca delikanlısının söylediği şu sözleı hatırıma geldi. «Fransız dostla rımdan birisile bu adam hakkınd konuşuyordum. İsmini bilmiyor, Fakat Avrupa'nın muhtelif paytahtlarında bu serseriyi gördü • ğünü hatırl'vorum» demişti. Dü« şündüm. «Eğer bu Frânsızı bulabilirsem, kardeşimi kaçıran bu « dam hakkında her halde ondan fazla malumat alabilirim» dedin Mabadı var Evkaf tayinleri MOtekaitlerden kazanç vergisi alınacak Ankara 27 (Telefonla) Muhassesatlan ücret olarak verilen mütekaitlerden de alelusul kazanç vergis alınması Iüzumu Maliyeden vilâ • yetlere tamim edilmiştir. beni o kadar şaşîrtmıştı ki rüya görüyorum zannediyordum, ba • şım dönüyordu. Orkestra, duman, yükesk sesli muhavereler, gülüşMAURİCE DEKOBRA'dan meler beni sersemletmişti. Bir denbire Lilâ'nın yerinden kalk Konuşmuyordu bile. Gözleri tığını ve danseden çiftlerin arkasık sık ve ısrarla salonun bir kösîndan dolaşarak yanındakî sert şesinde oturan smokinli ve sert yüzlü adamla birlikte salondan yüzlü bir adamın üzerine dikili • yordu. Bu adam da nezaketsiz bir geçtiklerini gördüm. «Aman Yarebbi! Diyordum, bu adamla dans ısrarla gözlerini hemşiremin üzeda mı edecek?» KalaKalığin ararinden ayırmıyordu. Lilâ birdensında, beyhude yere gözlerimle bire eğildi ve kulağıma: onu araştırîyordum. Danseden Marta, dedi. Karşıdaki kîr çiftler yerlerine avdet ettikleri saçlı adamı tanıyorum... Gidip zaman hemşirem meydanda yokkonuşacağım. tu. Bir çeyrek saat daha bekledim. Ben hayret içinde idim. Kalktî Yarım saat sonra, telâş ve merak ve: içinde Metridotele gittim. Bana Ârkadaşım Erna'nın dâyîsîne cevap vereceğini bilmiyordu. f' dedi. Bunun üzerine müessese sahibine i olmaga vakit Kulmadah \c ' n çıktı, uzaklaştı. O ada koştum. Perisan halime mer mın masasına oturdu; harertle ko hamet eden bu zat adamlarînî çağırdı, sordu. Hemşiremin iki sanuşuyorlardı. Hemşiremin adabî attenberi kapjnîn önünde beklimuaserete aykın olan bu hareketi Kadife alev eve döndüm. Lilâ'nın ergeç avdet sinni rüşte vâsıl olmuş buluna caktı... Bu yaşta bir genç kızın edeceğini ve ancak o vakit bu esbeğendiği bir adamla küçük bir rarengiz firar hâdisesinin mahi yetini öğrenebileceğimi ümit ediseyahat yapmasından daha tabiî ne olurdu!.. yordum. Saatler geçti. Sabah oldu. Lilâ hâlâ avdet etmiyordu... Her ne ise, bir rezalet cıkarArtık merakım müthiş bir kor mak korkusile sükutü tercih et kuya tehavvül etti. En fena en feci tim... ihtimaller zihnimden çıkmıyordu. Yirmi dört saat daha bekledim. Ertesi sabah Lilâ'nın kaçırıldığın Ne gelen var, ne giden... Lilâ dedan polis müdiriyetini haberdar mişti ki: «Bu adam ârkadaşım etmek üzere idim. Fakat bu tarzı Erna'nın dayısıdır.» Hemşiremin hareketimle mes'eleyi işaa etmek mektep arkadaşı ve en samimî bir ten korktum. Müteveffa binbaşı dostu olan bu kızdan o adam hakAnton dö Radeski'nin kızı sabakında malumat alabileceğim, birhın saat ikisinde şöhreti pek pardenbire, hatırıma geldi. Drakoş'lak olmıyan bir kabareden kaçıte akrabaları nezdinde ikamet erılmış... Düşününüz bir kere! den Matmazel Erna'ya koştum. Şutunde ve Abedblatt gazete Evinde buldum. Bir masal uy Ierinin sütunlarında iri harflerle durâum ve bu ı.. yanda kır saçlı yazılan bu rezaleti Viyana'nın ki adamın eşkâlini tarif ederek bu bar ailelerinin istihza ile oku tipte dayısı olup olmadığını sorduklarıni görür gibi oluyorum ve dum. düşünüyordum: Polisler burnuma Erna şaşîrdı ve gülerek İiem gülecekler. Bir kaç ay sonra Lilâ şiremin yanılmış olacağını ve bir