a 10 Ağustos 1931 *Cumhmiyet SON TEÜ3RAFLAR Alman nazırları Roma dan Berlin'e döndüler Roma 8 (A.A.) M. Brüning ile M. Fon Cürtiüs bugün M. Musolini ve M. Grandi ile bir buçuk saat görüşmüşlerdir. Alman nazırlarının şerefine veriIen akşam ziyafetinin sonlarına doğru M. Musolini bir nutuk söyliyerek umumî vaziyetin iyileştirilmesi için sarfedilen müşterek mesaiye ttalya'nın iştirakte devam ve sebat edeceğini temin eylemiştir. Roma 8 (A.A.) M. Brüning, M. Musolini'yi Alman hükumetinin misafiri olmak üzere Berlin'e da • vet etmiştir. Duçe, bu daveti kabul etmiş ve M. Brüning'e teşekkür ederek ziyaretinin tarihini tesbit etmek hakkını muhafaza eylediğini söylemiştir. Resmi tebliğ Roma 8 (A.A.) Stefani ajansının bir tebliği dün ve bugün M. Brüning, M. Cürtiüs, M. Musolini ve M. Grandi arasında müteaddit mükâ lemeler icra edilmiş olduğunu ve bu mükâlemelerin dostane ve müte • kabil bir anlaşma ile temayüz etmiş bulunduğunu beyan etmektedir. Mükâlemeler esnasında, Avru • pa'nın umumî vaziyeti tamamile tetkik edilmiş ve mevcut müşkülâtm iktiham ve izalesi için bütün devlet ARAS1RA: Kıztası Alman Başvekili, M. Musolini'yi Berlin'e davet etmiş, oda bu daveti kabul etmiştir Avrupa Amerika | Yakında tayyare sefer Harîciye Vekili yarın İstanbul'a geliyor lerine başlanacak Kopenhag 8 (A.A.) Transamerican An* Lines Corporation'un mü • messili olan Amerika bankerlerin den M. Grant, Gruenlend'dan gel mekte olan tayyareci Cramer ile ayni zamanda buraya gelmiş, Danimarka Başvekilinden bütün sene zarfında Amerika ile Avrupa arasında evvelâ posta tayyare seferleri ve bilâhare yolcu seferleri yapmak inhisaruun kendisine verümesini istemiştir. Kumpanyanın yağlı motörlerle müceh • hez tayyarelerle ve tzlanda'ya uğramak suretile bir iki aya kadar servislerine başlıyacağı söylenmek tedir. Gazetelere nazaran başvekil, mütehassıslann mütalealanna na • zaran Gruenland tarikile muntazam seferler icrası havalann sık sık musına rağmen, bu hususta kat'î bir kahalefetine binaen mümkün olmamarar verebilmek için, kumpanya hu • susî bir malî taviz teklif etmek ve bunun için malî temînat göstermesi muvafık olacağmi beyan etmiştir. Fatih tramvay mevkifinîn biraz gerisinde sağda üçüncü sokağa gîriIirse üç yol ağzında dikili bir taş görülür. Bu taş, üç basamakla çıkılan mermer bir kaide üzerindedir, granit cinsindendir, on metre yüksekliktedir, gene mermerden bir başlığı vardır. Bir tarafında kanath iki peri resmi mevcuttur. Perinin biri mersin ağacı resimlerile müzeyyen haçlı bir levha tutmaktadır. Bu, tarihe göre, Marsiyen sütunudur. Fakat halk lisamnda «Kıztaşı» diye anıl • lerin itimat esasına müstenit faal maktadır. bir teşriki mesaide buîunmalan lüHakikî Kıztaşı Afrodit heykelini zumu müttefikan kabul ve teslim etaşıyan başka bir sütun idi.Vaktile yıdilmiştir. kılmış ve galiba Fatih camiinin inşaaönümüzdeki tabdidi teslibat kontında kullanılmıştır. Onun efsanevî feransının cihanın iktisadi ve ma bir şöhreti vardı. Guya yanına getinevî hayatı ile sulhün menfaati narilen ve yahut tesadüfen oradan gemına müsait ve f ilî neticeler vermesi çen günahkâr kızlarin üzerine eğiiçin sarfı mümkün olan bütün gaylerek biçarelerin mahrem cürüm • retlerin sarfedilmesi lüzumu da kelerini meydana çıkanrraış. Hatta İmza takdir ve teslim olunmuştur. parator Justen bile, baldızının aşk M. Brüning ile M. Curtiat Berlin'e gunahına bu taş delâletile vâkıf olarak talihsiz kızcağızı boğdurmuş dönayorlar imiş. Roma 8 (A.A.) M. Brüning île Taş yıkıldıktan sonra ona atfo M. Cürtiüs dün saat 21,30 da Ber • lunan muhbirlik, daha doğrusu mülin'e hareket ettiler. zevvirlik hassası Marsiyen sütununa Almanya'da mali vaziyet intikal ettirilmiş ve bu sütuna Kızdazeliyor taşı ismi takılmıştır. Londra 8 (A.A.) Bütün ga • Geçen gün oradan geçiyordum. zeteler, Alman maliyesinde vuku buFener'Ii mi, Şişli'li mi, misafir mi, elan salahı kaydetmektedir. Gazetetabli mi, belli değilse de lisanlarınIer, dün îngiltere'de malî vaziyette görülen salâh, Cite buhranı atlatmış dan Rum olduğu anlaşılan iki kadına olduğuna alâmet telâkki olunmakta • rastladım. Biri geçkince, biri genç idi. Anakız olmaları pek muhte • dır. Gazetelerin ekserisi; tngiliz lira meldi. Geçkincesi san, sapsarı bir sıriın sukutunu ehemmiyetle kaydetçehre taşıyordu ve galiba titriyor mekte ve buna çaresaz olmak için du. Genci, onun aksine, kıpkırımızı tedbirler tttihaz edilmesini talep ey idi ve galiba ter döküyordu. Ikisi de lemekte ve bu tedbirleri ancak hüku sahte Kıztaşı'mn etrafını fırıl fırıl metin ittibaz edeceğini söylemektedönüyorlar ve her devir hareketini dir. müteakip ihtiyar abideyi bariz bir telâş ile gözden geçiriyorlardı. İlk bakışta bu tuhaf tavafın sebebini bulamadım, bilâhare hatırladım ve anladım ki onlar hakim ve maz • nun vaziyetinde idi. Biri itham edi yordu, diğeri teberriye çahşıyordu. Şehadeti, ölü taştan bekliyorlardı. Ankara 9 (Telefonla) Hari Taş, bittabi eğilmedi, dimdik kaldı. ciye Vekili Tevfik Rüştü Beyi Madamla matmazel de anî bir se vinç içinde kucaklaşarak öpüştüler bugün ttalya maslâhatgüzan ziyare ederek bir müddet görüşmüştür. Tev ve ayrıldılar. Deraek ki şık madamlar ve matfik Rüştü B. yarın tstanbul'a bare • mazeller arasında hâlâ taştan keraket edecektir. Vekil B. ağustos somet uman âvareler var: nunda, Cenevre'ye giderek Avrupa tBümem eyhyecek girye midir, hande Birliği komisyonunun ictimaına iştimidir?> rak edecektir. M.T. * AdUye ve Müdafaa VekiUeri Adliye Vekili Yusuf Kemal, Millî Müdafaa Vekili Zekai, Maarif Ve ( BirtTici sdhifeden mabait 1 kili Esat Beyler dün Dolmabhaçe salari söylemiştir: rayına giderek Reiskumhur Hz. ne « Geçen senelerde birlik aarzı tazimat etmişlerdir. zasmdan bir kaç kişi Türkiye'ye ILMI MUSAHABE Şimal kutbuna hücum! Bangizler altında kutba gidecek Nautilüs tahtelbahri nasıl hazırlandı Milletçe etrafında Toplanacağımız Bir tarih: 30 ağustos LBaşmakaleden mabait] 1 Nattius tahtelbahri kazaya uğradıktan sonra bir Irlanda limamna çekütrken Veldllerimiz Fen artık arzımızın şimal kut • bunu ne pahasına olursa olsun fethetmeğe karar verdi. Mahiyetini insanlara öğretmemekte asırlardan beri inat eden o mahuf, o sırh ufklara bütün kudret ve vasıtaları ile hücum etmeğe başladı. Havadan (Graf Zeppelin), bangizlertn üze • rinden mükemmel kızaklarla mü cehhez seferî heyetler, denizlerin dibinden de (MautilusMotilüs) tahtelbahri hep birden faaliyete geçtiler. Fen erbabmın bu mütesanit ve müttefik gayreti, adetleri sayıla • mıyacak dereceleri bulan ilim fe dailerinin intikamını alacaktır. Bütün dünyanın birlikte tes'it e deceği bu yüksek zafere sabırsız lıkla intizar edelim. Korkunç bangizlerm altmdaki karanlık denizlerden, şimal kutpu gibi nice âlim başı yemiş netameli hedef e doğru büyük bir cesaretle harekete başlamış olan ( Mautilus) tahtelbahrinin inşasına başlandığı esnada icap eden malumab verdiğimi muhterem karilerim elbette hatırlarlar. Nautilüs'ün ilim tarihinde henüz emsali görülmiyen bu seyahatini fen âleminin müteheyyiç nazarları se lâmet temenni eden projektörler gibi teşyi ederken, ben de bugünkü ya zımla hem karilerime mütemmim malumat vermeği ve hem de mem leketimiz namına bu fennî ve he yecanlı teşyie iştirak etmeği mu • İş kadınları İki kardeş millet Sofya 8 (A.A.) Doktor İstrogof Sofya'da întişar eden Minoviç gazetesinde yüksek mehaf ilden roülhem olarak Türk • Bulgar dostluğu hakkında neşrettiği bir makalede Türklüğe karşı çok hararetli bir lisan kul lanarak diyor ki: «Türk'ler ve Bulgar'lar menfaatleri müşterek, pisikolojileri müşterek iki kardeş millettir. Her iki millet te yekdiğerini aramakta ve hâdisatm zarureti ile nihayet birbirlerine yaklaşmak çaresini bulacakalardır. EDEBİ TEFRtKA gelmiş ve Türk kadınlık cereyanları hakkındaki intibaları bize Maarif Vekili Esat B. dün Adada anlatmışlardı. Bu münasebetle istirahat etmiş ve İstanbul'a uğra Türk kadmlarını az çok tanıyor mıştır. Vekil Beyin bugün Pendik te'ki Darülfünun kampmı ziyaret et duk. Burada bulunduğumuz bir kaç gün zarfında Türk kadınları mesi muhtemeldir. ile daha yakından tanışmak f ır satını bulacağız. Türkiye'yi hariç Ankara 9 (Telefonla) Bugün bırakan bir birliğin beynelmilel Ankara Palas önünde durmakta olan, ünvanını taşıması doğru olamı çimento fabrikasına ait bir otomobil yacağını düşünerek Türk kadın kendi kendine harekete gelerek tslarının da bize iltihakmı temin tasyon caddesîne doğru inmeğe başmaksadile İstanbul'a geldik.» lamış, ve nihayet bir elektrik dire Amerika'lı kadınlar buğün sağine çarpmısnr. Bu sırada soför yeat 5 buçukta Tokatlıyan'da Türk tişerek arabayı durdurmuştur. Kadın Birliği azaları şerefine bir çay ziyafeti verecekler ve mak tzmir 8 (Hususî) Komünistler satlarını izah yollu konferansîar hakkındaki tahkikat ikmal edilerek verecekler dir. maznunlar adliyeye verildi. Maarif Vekili Ankara'da bir kaza izmir'deki komOnistler Nihayet (Sir Hubert) bu sene iptidasında Amerika'da (Camden) civarında böyle bir gemi vücude getirebilmiş gerek Müttehit Cumhu riyetler hükumetinden ve gerek bizzat (Simon Lake) tan kıymetli yardımlar görmüştür. Vaktile inşa tarzı hakkında lâzım gelen tafsilâtı verdiğim bu geminin üst tarafına • temas edeceği buzdan duvarlardan kolayca kaymasını temin için büyük ve hususî tertipte bir (Patins) geçirilmiştir. (Nautilüs) e ilâve edilen maki nelerden en mühimmi (Peirscopique) bir (tüp) içine yerleştirilmiş bir (PerforatriceMiskap) tır. Kuvvetli bir elektrik raotörü ile işliyen bu dönücü (testere), icap ettikçe bangizlerin içinde geniş bacalar oymakta, ve bu vasıta ile hem geminin havası tecdit ve hem de harice çıkı • larak fennî tetkikler ifa edilmektedir. Tahtelbahirleri ilk defa hayalen düşünen (Julesverne) nin hatırasını teyit için (Nautilüs) tesmiye edilmiş olan bu geminin bir de su derunünde iken tayfaların harice çıkabilme lerini ihzar eden mühim bir odalan vardır. (12) kişiden ibaret olan mürettebat icap ettiği zaman bu odaya girip (hava ve helium) mahlutu ile teneffüslerini temin eden (Scap handresdalgıç esvabı) nı giyerler. Bu gemi (Spitzberg) adası ile (Behring) denizi arasındaki tecrübe vaf ık buldum. seyahatini pek mükemmel bir su *«* rette ifa etmiştir. Tahtelbahir inşasında büyük bir Müteşebbislerini bu müthiş se şöhreti haiz olan Amerika mühen yahatin icrasına teşçi eden bir ta dislerinden (M. Siman Lake) 1919da Kutup seyahatlerine mahsus bir tah kım ilmî sebepler vardır ki bunların da başlıcaları: telbahir projesi hazırlamıştı. Yaz mevsimlerinde kutup deniz Bu projeye göre yapılacâk gemi lerinde pek büyük kıt'ada (icbergs)(90) metre derinliklerde seyahat lerin bulunmaması, bahusus müteedebilecek kabiliyette olacağından, madiyen birbirlerini takip eden abangizlerin meydana getireceği mazim buz kütlelerinin görülmeme&i, nialardan masun kalabilecekti. kıyılara yakın yerlerde (30 metre Geminin icabında üzerindeki kadermliklere inen sabih buz kütle lın buz kütlesini parçaliyarak su leri istisna edilirse açıklarda tesasathına çıkabilmesini temin eden bir düf olunan buzların (10) metreden (buz kıran) makinesi ile de teçhizi fazla kalınlık ibraz edememeleri gibi düşünülüyordu. müşahedeye istinat eden malumat(Simon Lake) bu proje halmdeki tan ibarettir. gemisinin (500) ton olmasım ve su Sıcak günlerde kutup denizlerinin sathında (12) mil sür'atle hareket buzları bîr çok küçük parçalara daetmesini kâf i görüyor, Kutup istikağılmakta bulunduğundan Ingiliz gemetindeki (6000) millik bir seya • micileri bu hatarnak seyahatlerinin hatte ancak (200) millik sahanın ancak dörtte birini bangizler altında bangizler altında katedilmek mec yapmağa mecbur olacaklarını ve her buriyetinde kalınacağmı tahmin e(10) kilometrede bir su sathına çıdiyordu. kabileceklerini ümit ediyorlar. (Simon Lake) pek yüksek bir tet(Hubert Wilkms) in bütün ilmî kik mahsulü olan bu projesini biz gayeleri istihdaf eden mükemmel zat tatbik edemedL Bu muvaf f akiyel proğramında: Cenubî Kutpun keşfinde büyük yaCevvî alâimin tetkikatı, hava rarlıklan görülen (Hubert Wilkins) nin yüksek tabakalarının balon namındaki Ingiliz seyyahına nasip sandlarla Utikşafı, (Wanetz) al«ti oldu. sonra.. Vikont güldü. Öyleyse merkezimiz gene Selânik kal sın, dedi. Niçin?Dedim. Niçin olacak? Yann orası da buraya merbut olmıyacak mı? Harpten sonra Ankara kalır mı hiç? Bana koku çektir! letlerin hakikaten mukaddesatını teşkil etmek gerektir. Daima onlara istinat olunarak yeni yeni zorlukların hakkından gelinir, ve yeni yeni harikalar yaratmağa imkân bulunur, Eğer Aka Gündüz'ün bu gönül beyannamesi milletin saf ve samimî sinesinde akisler uyandırdığını görürsek ve eğer büyük Erkâni Harbiyemizin tasvibine de mazhar olursak biz milleti 30 ağustosta Dumlupınar meydanında gönül birliği edecek bir toplantıya kolayhkla sevketmek yollarını gösterecek bir komite teşkil etmeğe hazır olduğumuzu beyan ederiz. Memleketin her köşe ve bucağından alıp getireceğimiz üçer beşer kişi önümüzdeki 30 ağustosta bütün milletin Dumlupınar'da sembolik olduğu kadar muazzam ve muhteşem bir içtimaım temine kâHdir. Millî idrakin en yüksek tecellileri» ni kendisinde toplıyan Büyük Erkânî Harbiye herkesten ve hepimizden çok iyi bilir ki büyük meydan muharebeleri millet yapar, millet yı • kar, devirleri değiştirir ve dünyanın tarihine yepyeni ufuklar açar. Ve bir meydan muharebesinin tesiri ve hükmü yalnız halline memur olduğu mes'eleye münhasır değildir, belki nesillere ve asırlara şamildir. Hayatın günlük bayağı dedikoduları îçinde harita ve puslayı şaşırmış göründüğümüz şu zamanlarda hakikî benliğimize yükselmek için 30 ağustos etrafından bir içtima aktetmekliğimiz cidden yalnız tarihin ilham ettiği bir hakikat değil, belki günün emrettiği bir zarurettir. YUNUS NAD1 «Terkos» un tekzibi Dün Terkos Şirketi Müdüru Kastelno imzasile şu tezkereyi aldtk: «Şirketimiz, bazı gazetelerin neşriyatı hilâfına 5 ağustosta Beşiktaş'ta vukua gelen harik e» nasında yangın musluklanna muntazaman su verildiğini her zaman temin ve isbat edebilir. tşbu kat'î beyanatımızm yanhş neşriyata bir nihayet vereceğini ümit ederiz. Yukarıdaki tavzihnamemizin muhterem gazetenize dercini rica ile takdimi ihtiram eyleriz efendim.» Cumhuriyet: Beşiktaş yan • gınında terkos musluklannda su bulunmadığı ve bu sebeple yangınm büyüyüp şiddetlendiği Vali ve Beîediye Reisi Muhittin Beyin ve Beîediye Fen Müdürünün resmî beyanatlarile teeyyüt etmiş ve bu asla istinaden Şirketin mes'uliyeti ileri sürülmüştü. Müddeamn en beliğ bürhanı da o genç itfaiyenin ta sahile kadar hortum uzatarak denizden su alması ve koca bir mahallenin cayı cayır yan masıdır. Terkosun «bade harabel Beşiktaş» her hangi bir şekilde ademi mes'uliyetini isbata kalkış ması feiâketi tamir veya tahfif edemez. vasıtası ile cazibenin deniz altında mesahası, (Soniques) ve (mekanik) aletler yardımile sondages icrası, (oceanographique muhit ilmine ait) tetkikler arz miknatisiyetinin me sahası, buzların tevzii... gibi pek mühim bahisleri muhtevidir. ABDOLFEYYAZ TEVFtK Sonra boynuma sanlarak ağlamağa başladı: Affet beni! Ben bazı böyle deliceşirim. Affet ninem, bana koku var! Tuuuu! Allah cızurtısını versin bu meclisi idare reisinin! Iki kolumu, iki ayağımı bağlamasay dı şimdi Ayaş bağlarında ola cakîtık. Aman aman fmdık! Ne güzel de kırdık, Ceviz içi badem de Şamfıstık! Kah kah kah! KOKAiN Yazan: AKA GÜNDÜZ Haberin var mı? Güzin HaIiımın eniştesi çok hasta. Doktorlar hummadan şüphe ediyorlar. Gözleri biraz daha kıvılcım • landı: * Eğer, dedi. Ruh humması ise bir şey değil, geçer. Fakat mikrop humması ise çok dikkat etmeli. Ruh humması da mı var? Var ya... Hiç işitmemiştim. Sen ne bilirsin ki? Benden başka hiç bir şey bilmiyorsun sen? Ruh hummasmı da mı bi leyim? Bil ya! öğret öyle İte. L O öğretilmez, benim gibi çekilir. Ben mi çektim? Elbette. Paris dönüşü Selânik'te yatağa düştüm. Yataktan bir çöp gibi kalktığun günlerde idi ki hayat bana çalışacaksın? Diye emret ti. Işte o zaman karçıma Vikont dö la Roşnuvar çıktı. Ahmet Beyin direktörü mü? ~> Benim sözlerime hiç ehemmiyet vermiyorsun. Başka kim olur canım? Ahmet Bey de gene bera ber mi idi? Öööf! Sen de ninem? De~ mindenberi anlatıyorum da dinlemiyorsun. Tabiî beraberdi. Şirket Yunanistan'da iş yapmak için Vikont'u göndermiş. Nuri Bey Ahmet Beyi tavsiye etmiş, bir kâtip lâzım olmuş, ben ora ya kapıldım. Hem sen bu kadar şeyi bana ne diye soruyorsun? Ben sormadım cicim. Hummadan kurtulduğuna sevindim. öyle ya. Kurtuldum. Hal siz halsiz çalışmağa başladım. Bir gün beni İstanbul'a gönderdiler. Orada yapılabilecek işler hakkında malumat almak için... Gittim. Teyzeme hiç uğramadım. Çünkü uğramak imkânı yoktu. Çünkü teyzem Nurinisa Hanunefendi Hazretleri. Tunus asilzadesinin bir dişi örneği olup çıkmış... Eskiden hiç olmazsa gizli yapardı. Artık büsbütün açığa vurmuş. Harbimiz hepinizledir. Hepinizden kurtulmak istiyoruz. Hatta Yunanistan'la bir alış verişimiz yoktur bile.. Bütün Türkiye'nin dostu geçinen Klot Farer'iniz den mazlum bir Türk kızı sıfa tile himaye istedim de, beni kazançlı, yeni bir romanma mev Kokudon sonra rakı ver zu, sermaye etmeğe kalkıştı. bana! Hınzır Fransız beni çıl O gündenberi Vikont bana dırttı. Hemen ayağa kalktım: karşı en hakikî hürmetini gös Asil direktör efendi! Diye termeğe başladı: haykırdım. Eğer bir erkek olsay Sen onları söylerken Ah dun, şimdi sizi düelloya davet met Bey bir şey demedi mi? Bir ay İstanbul'da kaldım. Eli ederdim. Bizi, sizin elinizden kur Söylemedi ama, kalktı iki boş döndüm. tarmağa çalışan Ankara'ya karyanağımdan, dudaklarımdan be Demek bir iş bulamadın? şı yalnız hürmetle bahsetmeli • şer onar defa doya, doya öptü. siniz. Sözümü kesme. Elim boş Bizimle Ankara'nın ne mü Ben de onu doya doya, içe içe tu ama ümidim kuvvetli idi. İstanöptüm. nasebeti var madam? bul'da öğrendim ki yeni Tür Demek o gündenberi be Siz, Ankara'yı sadece dar kiye'nin merkezi de Ankara'dır. rabersin? sokaklı tzmir için mi harbetti ~ Vikont dedi: Fırlar gibi bir vaziyet alarak ğine kanisiniz? Eğer böyleyse öyle ama, onlar şimdi tzbağırdı; mücadelenin bir idolüdür. Ve mir cephesinde harbediyorlar. Sen alçak mısm nesin be!!? biz Yunan'hlarla harbetmiyoruz Zarar yok, dedim. Harpten Bir romanın krokısi Gözleri parpar yanıyordu. Yüzü, temiz beyaz balmumundan farksızdı. Bir tutam koku daha çekti. Eski koltuğa yaslandı. Gülerek: Ne düşünüyorum bilir misin? Dedi. Mabadl var