Temmuz 1931 Buğdayı kurtarma hareketi ve halk. M. Makdonald ve Heni'ne gidiyorlar Almanya'da bankalar kredi fikdanından iflâs vaziyetindedirler Londra 26 (A.A.) M. Makdonald ile M. Henderson'un Berlin seyahatteri için icap «den bütün tcrlibat alınmıştır. M. Makdonald, yarınki pazartesi giinü saat 10 da Hendan tayyare karargâhından hareket edecektir. Mumaileyh, çarşamba giinü avdet etmek ve bir kaç gün sonra tatilleri geçirmek üzre tskoçya'da kâm Lossicmouth'a gitroek niyetindedir. M. Henderson, Berlin'e alelâde yoldan gidecektir. Mumaileyh, Alman payitahtına pazartesi günü vâsıl olacak ve avdette M. Makdonald ile beraber gelecektir. malumata gore, yüksek mehafil kat'î ha! suretleri derpiş etmek tcdir. Bu hal suretleri, ihthnal ter kedilecektir, fakat bunlar Alman • ya'nın kendi kendini kurtarmak yoIunda aonuna kadar devam et meğc hazır olduğunu gösterecektir. İHEM Hiyanet vesikaları Hayat pahahhğı Vesika öyle değil, böyle olur! Uftrinci Sahifeden Mabait) NALINA MIHINA ği çok pratik bir usul Yeni bir kararname Berlin 25 (A.A.) Kabine, öğle vakti içtima ederek yeni bir kararname yapmıştır. Bu kararname, 25 temmuzdan itibaren yapılacak borsa muamelelerini bir takım ahkâm ve nizamata raptetmektedir. Eşya teslimi için yapılmiş olan mukavelenamelerden mütevellh o • Almanya'da bankalar lup temmuz ayında istifade edilecek hukuk refedilmiştir. tehlikede mi? Bu kararname, âkitlerden birînin Berlin 25 (A.A.) M. Briining, kararnamenin neşrinden evvel gi • buraya avdet eder etmez ittihazı icap eden mühim kararlar karşısında ! rişmiş oldukları muamelelere taal luku yoktur. Diger muamelelere gekalmıştır. Mumaileyh, hali hazirda bundan on beş gün evvelkinden dalince muhtelif borsaların tâbi ol • ha ziyade şiddetle kendini göster duklan yilâyetler memurini bunla mekte olan bankalann inhidamı teh rm tasfiye fiatlarını tesbit edecek likesine karşı koymak mecburiyetin lerdir. Mubayaa fiatı tasfiye fiatınde bulunmaktadır. dan aşagi olacak olur$a satın alan Herkes, 13 temmuzdanberi devam satandan 15 ağustoa tarihme kadar •tmekte olan felç vaziyeKnin kapitafarkı talep edebilecektir. Aksi halde llst rejîmin harap olmaatnı intaç «tyan! tasfiye fiatı mubayaa fiatından raeden uzıyamıyacağı mütaleasın aşağı oldugu takdirde de satanın bu da bulunmaktadır. suretle tal«pte bulunması bakkı mahfuzdur. Gayet iyi bir roembadan alınan Memurlar Düğün hediyesî t # Varislerini, hayatta iken Prenses Ileana'ya bir tayin edecekler tayyare verdiler Ankara 26 (Telefonla) Tekaöt Bükreş 25 (A.A.) Prenses llekanunundaki bir maddeye tevfikan; ana ile arşidük Antoine de Bour memurların ve mütekaitlerin ve bon'un izdrvaçlan münasebetile icra fatlarından evvel; maaşlarını kune edilecek merasim ve şenliklere dün bırakacaklarma dair bir beyanname Sinaia'da başlanmıştır. Daha bir tavermek mecburiyetinde olduklarınkım ecnebilerin ve bilhassa Yugos dan Maliye Vekâleti, bu beyanna • melerin tanzim edilerek Vekâlete lâvya Kraliçesi Maria ile nişanlı argönderilmesini tamim edecektir. şidükün iki biraderinin gelmesine in100 kurusa kadar olan eytam tizar edlmektedir. maaslarının 10 seneliklerinin defaDün, öğleden sonra; Prenses ile ten verilerek alâkalarının kesilmearşidük kendilerini tebrik etmeğe si muamelesine devam edilmektedir. ve hediyaler takdim etmeğe gelmiş Şimdiye kadar 30 kurusa kadar o olan bir takım heyetleri kabul etmişlanlar verilmiş, 40 kurusa kadar o lerdir. Kral; genç çifte bir seyahat lanlarm muamelesine devam edil tayyare»!, Kraliçe bir pandantif ,Voymekte bulunmuştur. voda Michei bizzat kendisinin imal Maliye Vekâleti, memur maaş etmis oldugu bir tahta hokka takımı larından kazanç vergisinin tahsil tarzı ile bütçe kanunundaki bazı ah ihda etmişlerdir. kâm için birer izahname hazırlamak2526 temmuz gecesi, büyük bir tadır. Çarşambaya Ankara'ya avdet resmi kabul yapılmıştır. Bugün meedecek olan Maliye muhasebei umu deni ve dinî nikâh merasimi icra edimiye müdürü FaUt Bey geldikten Iecektir. sonra izahnameler mülhakata gönderilecektir. Ankara 26 (Telefonla) Muallim ve orta mektepler müdürleri, Ankara 26 (Telefonla) Rus, san'at kız san'at mektepleri kongreAlman, Felemenk maslahatgüzarları leri mukarreratı temenni mahîye bugün Haricîye Vekilini ayrı ayrı tinde olarak birer rapor halinde Veziyaret ederek görüşmüşlerdir. kâlete arzedilmiştir. Ticaret mektepleri kongresi bir kaç güne kadar bitecektir. Orta mektepler tabiiyat Ankara 26 (Telefonla) Münkursu daha bir ay devam edecek, ve hal tapu umum mtidürlüğüne henüz kongre mukarreratı Vekâlet tarafınkimse tayin edilmeniiştir. Maliye dan bu seneden itibaren tatbik öluMüsteşarı umuru vekâleten tedvir nacakhr. etmek tedir. Mektep kongreleri mukarreratı Hariciyede ziyaretler Tapu Umum Müdürlügö Türk buğdayınm korunması içm ileri sürdüğümüz fikir bütün mem Iekette en hayatî mes'ele olarak elc alındı. Her vilâyette bu hareket etrafında bir kaynaşma var. Balikesir meb'usu Hayrettin Be • yin, Balıkesir'de çıkarmakta oldugu «Türk Dilî»refiğimizde buğday mes'e lesi için bir anket açmıştır. Türk Dili bütün ihtisas erbabından ve alâkadarladan şu üç soali soruyor: 1 Buğday fiatlarının müstehliki rencide etmiyecek bir dereceye terf ii ve orada tutulraası için ne yapılmalıdır? Eskişehir isçilerine 2 Umumi buhrandan möatah «Amele... Köylü: silin vikayesi için ne gibi tedbirler Senelerdenberi dünyayı her ahnmak faydalı olur? taraftan saran kapitaliz zincir3 Bjığday fiatlarının bugünkü ri, bugün Rusya fıkarayı kâsibevaziyetini muhafaza ettnesi veya da sinin, parçahyıcı bir darbesile koha ziyade düşmesi ihtimali karşı sında müstahsili nasıl ve ne gibi çapup, mahvolurken, Şark ve Gar • relerle korumalıyız? bin bütün mazlum ve masum, işRefiğimiz ayni zamanda buğday çi ve köylü halk kütleleri yeni bir ziraatimiz etrafında istatistik iza hayata nail olmağa susanv.ş, kı • hatı vermektedir. Meselâ buna gore yam ediyorlar. buğday ziraati; umum Türkiye bu • Ey işçi arkadaşlar. Ey dün.vabubat zer'iyatınm %57,2 sini tnt • nın daima çalışan ve daima aç maktadır. Fakat sürüp ekme usul • ve yoksul kalan namuskâr insanIerimiz fena oldugu için istihsalâtıları... mız az oluyor. Türkiye'de bir hektar arazide vasatî 6 kental mahsul ahBugün Şarkta doğan yeni çü • nıyor. Ayni derece Fransa'da 16, Al< neş sizin sararan namuslu alın • manya'da 26, Amerika'da 30, Danilarınıza renk ve hayat vermek > • marka'da 36 dır. çin çalışıyor, çalışacak, muvaf • Yazının muharriri yüz kilo buğfak oluyor ve elbette muvaffak dayın alelmüfredat 530 kurusa mal olacak. olduğunu hesap ediyor. Şu takdhde Ey Eskişehir işçileri... köylü bu yüz kiloyu lâakal 530 dan Dünyanın her tarafında bu fazlaya satmahdır ki masrafı ve egüneşin mırundan istifadeye komek mukabilini çıkararak maişetini şan işçi ve koylüye mâni olmak temin etsin. istiyejn kirli eller vardır. Ve her Buğday işinin nihayet, tarlayi yerde bu kirli eller daima atıl ve sürmek, tohum ekmek ve mahsul kaldırmak itibarile ince hesaplara mazarrattan sakıt bir hale ge istinat eder bir istihsal mes'elesi tirilmiştir. oldugu malumdur. Hiç şüphesiz ÎBunu yapan sizin Şark ve mahsulün bol bir derecede ve makbul Garp'teki işçi ve köylü arkadaşevsaf dahilinde alınabilmesi için çift larımzdır. çilik usullerinin daha makul ve müsBugün bu cereyanin gayesi mir şerait ve alâte tevfik edilmesi şu veya bu milletin istifadesine zarureti vardır. Taşköprü karilerimizden Faruk B. hei^P olmak değildir. Bunun garez ve hedefi dünyayı kendileribize yazdığı bir mektupta buğday ne yemlik ittihaz eden kara devvaziyetimizi teşrih a#erken istihsa leri ezmek ve dünyayı dünya, inlimizi daraltan sebepler arasında sanları insan etntektir. çiftçinin safsatah an'anelere hâlâ sadık kalmasını teessürle zikrediyor. âlâ 23 kuruş fazlaya yiyebileceğiFaruk B. bir rençpere sormuşs miz kanaatindedir. Çünkü bu para Baba, niçin tohumunu hüku bittabi muayyen bir kontrol altınmetin verdiği göztaşı ile yıkayıp teda • köylünün cebine girecektir. Bir mSzlemiyorsun ? ev günde nihayet 12 okka ekmek İhtiyar cevap vermiş: sarfeder ve bu fark ekseriyet için Biz kurt kuş için çahşıyeruz. bir yük teşkil etmez. Onların yediğinden artan malda bereket vardır.» Zaten ktfylü tamamen mağdur • Bu akide maalesef büttin Türk dur. Yegâne hayat medarı olan buğköylüsünün kafasmda yaşamakta dayın ve alesseviye bütün hububadır. Onlar mahsulü üçe ayırırlar, tın müthiş bir tenetzüle uğramatına biri kurdun, karıncanın, biri kuşun, rağmen diğer gıda ve istihlâk madbiri de rençperin.. Sonra verilen pul deleri hiç bir fark göstermemiş, hatluklar bir tarafta atilır, durur, tarla ta yükselmistir. Binaenaleyh büyük gene kara sapanla sürülür, tohum ekseriyet olan köylü, kendisine kıyagene onunla ekilir. sen akalliyette kalan muayyen bir Faruk B. şehirliden de şikâyet ticaret partisinin vaziyetini muha • ediyor: faıa etmesine rağmen ekmeğini kaybetmiştir. « Mahsul kalkmadan evvel onlar köylüyü malm yan fiatına bore» landırırlar, mahsulü güz mevsi minde elinden alırlar. Sonra kış ortaMacaristan âli ticaret mektebi sında 2 misline • gene koylüye sa mezunlarından ve ziraatçilerden Ahtarlar. Bîttabi buna çare olacak met Rıdvan B. bize bir mektup gön* tedbir koylüye küçük kredmm açılderdi. Rıdvan Beyin itah ettiği Maması ve çoğaltılmasıdır. caristan hububat alim ve satııtıı şekKariimiz ekmeğin okkasını pek line göre bizde de düşünülen ekmek damlar, Çerkes Ethem'in isyanı sıraund*,Büyük Reitimizin buyurduklan gibi^Bolşeviklere bu memleket içinde bir feveran, bir inkılâp, bir ihtilmi yapmak imhâm oldugu kanaa tini verdirmek istediler. Bunun içindir ki gönderdıklcri memuru tnah • Mutlarla bir bmyanname yazdılar. Evvelâ, Etkişehir'de bulanan ameleyı isyan ettirmek istiyorlardı. O r>me leym hitabm bir bmytmnam* yazdt • letr, tabettirdiler.» tşte miilet, düşmamn taarruzlarını ve Çerke» Ethem'in isyamnı bastırmakla uğraşırken Arif Oruç'larm neşrettikleri bir beyanname ile, şu suretle Eskişehh işçilcrini isyana ve kıvama sevkediyorlardı: Binaenaleyh bugün size de düşen vazife bu cereyana tabt olmak ve bir an evvel P»l«evizmin • nurlu güneşmden solgun ova lanmszı, sararan benzlerimizi' sönmek üzere olan hanümanlarımızı, tahsilsiz kalan çocuklan mızı, aç ve yoksul kalan arkadaşlanmızı kurtarmak ve diriItmeV için çalışmaktır. Haydi arkadaşlar haydi, işçi ve köyîüler, diriliniz ve deyiniz ki biz de Bolşevizmin insanî e saslanm memleketimzide gör mek istiyoruz. Haydi arkadaşlar haydi.» Beyanname, çok sarih ve o kadar da feeidh, Arif Oruç ve hempaları tam düşmanla ve Çerkes Ethem'le mücadele ettikleri bir sırada rnillî kuvvetleri, arkadan vurmak için Eskişehir'Iileri isyana, kıyama teşvik ediyorlardı. Fakat, asıl dikkate şa yan olan nokta Arif Oruc'un hiç değişmemiş olmasıdtr. Bugün, işçi ve çiftçi fırkasını tesise çalışan A rif Oruç, milli mücahede esnasında Bolşeviklik ilânına çalışan Arif Oruc'un ta kendisidir. O zaman neşrettikleri beyannamede «Şark'ta dos ! ğan yeni güneş > ten bahseden Arif Oruç şimdi de, kendisinin ve hem ' palarının eseri olan işçi ve çiftçi fırkasmın doğuşundan bahsederken «Yarın» paçavrasının cumartesi 6 haziran 1931 tarihli ve 523 numaraIı nüshasında yeni bir güneşin doğu' şunu gösteren kocaman resimler neşrediyordu. Mayası vatana hiya netle yoğurulmuş olan serserinin değişmesine hiç imkân mı vardı? Fakat bu vesikadan daha kuv vetli, daha müthiş bir vesika daha vardır. Yarınki nüshamızda da vatan haini, Arif Oruç'larm gene Çerkes Et hem'in kuvvetini tezyit için 1920 senesinde Eskişehir'de gizlice neşret tikleri risaleden bahsedeceğiz. Bu risale ve beyannamede Mustafa JCemal hükumeti için bu hükumetin halk için, tngiliz siyasetine alet o • Ian hürriyet ve itilâfçılardan hiç farkı olmıyan ve fakat maske ile m»y dana çıkan eski tttihatçılar oldugu kanaatinde olduklarını beyan ve bu hükumetle hiç bir alâkaları olma dıklarını resmen ilân ettiklerinî o kuduğunuz zaman Arif Oruc sergerisinin ne mel'un bir memleket düşmanı olduğunu bir daha hayretle, ibretle ve dehşetle göreceksiniz! fiatına 12 kuruş zam veya değir • menlerde muayyen bir para tahsil fikirleri pekâlâ kabili tatbiktir. Bu usul bugün Macaristan'da »öyle cereyan etmektedht Poletta denilen bu utule göre her zahire alıcısı ve satıcısı zahirenin normal fiatından maada her 100 kilo içifı 6 Pengü kıymetinde bir Poletta vermek mecburiyetindedir. Bir Pengü Türk parasile 35 kuruştur. Meselâ zahire fiatı 100 kilo için 13 Pengü ise alıcı 13 Pengüden sonra buna 6 Pengülük bir Poletta ilâve eder. Parası mukabilinde maliyeden alınan bu Poltettalar evrakı naktiye gibi mevkii tedavülde kullanılmaz. Yalnız Macaristan hükumeti bun ları hazineye müessesat ve efrat tarafından yapılacak tediyelerde para kıymetile kabul eder. Hem rençperin hukukunu nizamî bir şekilde muhafaza eden, hem de hazineye olan borçlar için bir tediye unstıru olarak kullanılan bu şekil umumiyet iti • barile bizde de tatbik kabiliyetini haiz olabilir ve her halde üzerinde ehetnmiyetle durulacak bir tekliftir. sanların aklıria! Ben tehdide, hatta ölü'me ehemmiyet veren • lerden değilim. O âsıka şiddetli bir cevap verdim ve zannedersefn fazla kabaltk ettim: Elimin tersi yanağında şakladı... Sonra düşündüm. Bir hafta sonra da plânımı çizdim. Tokat* ladığım âşıkımın en aziz iki üç dostuna gittim, ahbapça konuştum ve dudaklarımdan birer defa öptürdüm. Bir şey çıkmadı. Fakat bir üçüncüsü yartağımdan öpünce bana şu malumatı verdi: Oral senin casus olman ihtimalini ötede beride propaganda ediyor. Uzun bir kahkahadan sonra: Görüyorsun ya? Her şeyim senin iken arasıra iki dudağımla bir yanağım başkalarımn o • luyor. Yarın da başka bir vesika Bir müddet İstanbul'da oturup tetkikatta bulunan bilmem hangi ecnebi mütehassıs, İstanbul'da hayat pahalıhğının bir sebebi de ayak **tıcıları olduğunu iddia etmişti. O mütehassıs diyordu ki koskocaman bir delikanh, en az kendi hayatını, sattığı mal ile kazanmak mecbu • riyetinde oldugu için, mümkün ol dağu kadar pahalıya satmağa çah şıyor. O zaman, doğruluğuna inanmadığım bu iddianın, şhndi, doğru tarafları olduğuna inanıyorum. Bir müddettenberi Erenköy'ün • deyim. Seyyar satıcılar, oturduğtrm köske zerzevat, yemiş, bahk geti riyorlar. Geçenlerde bir satıcı, domatesin okkasına elli kuruş istedL Kırk beşe kendim aldım diye ye minler etti. Bu, saf görünen bir Anadolu uşağıdı, nihayet biraz zor layınca kırka verdi. tstanbul'a indiğim zaman en iyi domatesin okkası dükkânlarda yirmi kuruş olduğunu gördüm. Ertesi gün bizim yüzde yüze kazıkçı delikanh gelince, savdım, bir daha bir şey ahnadım ama onun yerine gelen de ayni ihtikâri yapıyor. Bir balıkçı, Fener'deki dalyandan kıhç balığı getir • mişti. Bin yemm ile 120 ye verdi. Halbuki daha iyUi İstanbul'da, Balıkpazarı'nda 80 kuıuştu. Bunun aksi de yok değil. Köprüniin Kadıköy iskelesinde seyyar satıcıların nefis kırmızı erikleri 20 kurusa sattığı gün, Beyoğlu Ballıkpazarı'nda bir dükkânda daha fe nası 50 ye idi. GSrüyorsunuz ki fi atlardaki farklar, öyle beş altı kuruştan ibaret değil, yüzde yüz, yüzde yüz elli gibi fahiş ihtikâr farklan var. Kaç senedh, bizhn ekseri esnafımızda, bilhassa seyyar satıcılarda müsteriyi fena halde aldatmak, âmiyane, tabirile kazıklaraak fikri yer etmtştir. Pierre Loti'nin bir kitabrada takdirle taavh ettiği, müşterinin hakkı geçmesin diye sattığını fazlasile tartan dürüst satıcının yerine, şimdi yüzde beş yüz fazla istiyen, dirhemi eksik, terazisi bozuk satıcı kaim olmuştur. Elbette dürüst olanları da çoktur; fakat maalesef, ekseriyet doğruluktan uzaklaşıyor. Ecnebi limanlannda, vapurlara seyyar sattcılar gelir, öteberi satarlar. Vapurun hareket zamanı yak laştıkça fiatları indire indire, tptida, yüz kuruş istedikleri bir şeyi nihayet gider ayak, beş kurusa bile verirler. tşte bizim esnafımızın büyük bir kısmına da şimdi bu tutturabildiğine, daha doğrusu yutturabildiğine sat mak fikri gelmiş, vaktile «Yahudi pazarlığı» dediğimiz on isteyip bire vermek usulü, şimdi, çok revaç bulmuştur ama herkesin saatlerce pa zarlık edecek vakti yoktur ki... Eskiden, Şehremaneti sebze, yemiş gibi şeylerin, sabahleyin pazardaki fiatlarını, bir liste halinde, gazetelere gönderir ve halk ta fiat ları aşağı yukarı bilirdi; az çok faydalı olan bu usulden her nedense vaz geçilmiştir. Bizde Avrupa'daki gibi hâller olmadığı için, hııkikî fiatları bilemezsiniz. Aldanmamak isterseniz işinizi gücünüzü bırakıp dükkân dükkân dolaşmak ve pazarlık etmek mecburiyetinde kalırsınız. Belediye, eskisi gibi sebzelerin, yemişlerin, hatta etlerin ve balıkların fiat cetvellerini gazetelerde neşrettirirs» halka büyük bir iyilik etmiş olur. i Macarlstan'daki usul Bir itah EDEBİ TEFRIKA: 37 KOKAiN Yazan: AKA GÜNDÜZ Ha! unuttum, bir de mazi bahsi yasak! Ona itaat ettiğin gibi buna da riayet et. Evlenmeği niçin istiyorsun? Sana daha çok merbut olmam âçin mi? Fakat bilreelisin ki ben seni, her tahminin üstünde seviyorum. Nasıl oldu bu? Niçin ol du? Onu ben de bilmem. Aşk ne bütçe kanunudur, ne başka ka nun.. 0nun şu veya bu eababı mucibesi yoktur? Mademki bu kadar yakı nız, onu bâğlıyıverelim. Budala! Seninle evlenip seni bedbaht etmek ister miyim? Dur! Söze karışma! Ben lâml çimi yok, bulanık bir tipim. Be nim yalnız kendimin unuttuğum bir mazim var. Sonra bir An kara yıldızlığım var, canh si • nema yıldızlığı! Ben hepsini biliyorum. Sonra yalnız seni değil, bir başkasını da bedbaht ederim. Senin yetişmiş bir kızın var. Yetişmis anasız kızın ne demek olduğunu ben pek âlâ bilirim. Beni herkes bilir de kızın bilmez mi? Sanki öğrenmiyecek mi? 0 her hangi bir sabah, mukadder olan kocası ile karşıma dikilince... Gözlerimiz çarpısınca... Ne olacak bilir misin? O ıztırabın dan sararacak, ben hicabımdan kipkirmızı kesileceğim. Seni çok sevmişim, onu takdis etmişim, benim yüreğim tertemizmiş, kaç para eder? Onun kalbine zehirli bir yılan gibi girmiyecek miyim? O kıs bana her bakışta gözbe • beklerimde annesinin ayağa kalk mif m«zarta«ını görecektir. 0 ö lünün yerine geçenin ne diri bir 8lü olduğunu anlıyacaktır. Ben bunu yapamam! Ben bunu yapamam! Ben h«r şey olabilirim. Maiisiz bir ka • dın, mazili bir kız, canlı bir sinema, yabancılara kucak açan bir fahişe! Her şey olabilirim. Hatta ötedenberi şüphelendikleri gibi «n koyu bir casus bile olabilirim! Fakat masum ve mes'ut bir kızı masum ve kendini bana vermiş bir babayı bedbaht edecek vic dansız olamam. Çünkü ben de senin kızının yolundan geçtim, çünkü benim babam da senin kadar masum ve kendini anne • me vermiş bir adamdı. Vaz geç bunlardan. Beraber mi yaşamak? Onu senden önce ben istiyorum, ben yalvarıyorum. Bir düşün! Masum bir kızı olan sen bir kötü benle, bir casus bcnle evleneceksin! Kabil mi bu? Benim şerefim yoksa senin var. Ikide bir casus kadından bahsediyorsun. Bunun ne mü • nasebeti var bu işle? Sen bunu da bilmiyorsun. Sen beni de bilmezsin, Benim yalnız sevdiğimi bilirsin. O kadar. Fakat acı hakikat şudur ki bana casusluğu bile yaraştırmış • lardır. Hakları da var, hayatımı biraz görenler bu zanna düşebilirler. Arada bîr de düşman olunca. Bir düşman mı? Eski bir âşık ve y«ni bir düşman. Anhyarnadım. • Ben işUrimde çok açık bir kadınım. Aşıklarımdan biri, bir gün bana şunu söyledi: Beni çok incitme! Bunda ince fakat hançer ucu gibi bir tehdit sezdim. Hayatta b«ni uhdit! Şaşanm in Dünkü yazrmda bahsettiğim Amerika'lı M. Fonrırr/v» beyanatı, yüzı çökluğunditl bugune kalmıştır. izmir'de Fırka işleri tzmir 26 • Fırka riyasetine eelen Balıkesir meb'usu Mâcim Muhittin Bey işleri tanzim île meşguldür. Bakterivoioğ doktor Mahmut Ekrem, nıimar Sfvfettln, doktor Baha ve Clâziz O^manlı Banttası miidürn Neemetttn Beylerin pederleri, Himmettade dolrtor Nasib Abdüsşekur Bey uzun bir rahat «ızlıktan sonra dünkü pazar sabahı vefat etmhtir Onazesi bufün saat 11,30 ta Üsküdar'da Zeynep Kâmil Hastane caddcsindeki pvinden kaldırılacak VP Valid« camiişerifinde cenaze namazı eda edilerek Karacaahmet'teki habi^âhı ebedisine tevdi edileccktir. Hazin bir irtihal 28 temmuz salı günv I. T. Maarif C. Rozet günüdiir.