13 Haziran 1931 SO N TELGRÂFLAR lstikrazvejaiz işleri Hazirlanan nizamname Ankara 11 Yakında Heyeti Vekilede müzakere edilecek rehinciler nizamnamesine göre; rehincilik san'atı menkul emvalle kıymetli evrak mukabilinde para vermektir, bankalar bundan ha riçtir. Nizamname hilâfına mu amele olamaz. Bu işle uğraşa • nın en az 5000 lira sermayesi, İktisat Vekâletinden müsaadesi olmak lâzımdır. Bunlar ticaret sicilline mukayyet olacaklardır. Mahkumiyeti olanlara ruhsatiye verilemez. Ruhsat istidasında sermayenîn beşte biri nisbetinde teminat mektubu merbut olacak, sermayenin tevsii yeniden müsaadeye mütevakkıf bulunacaktır. Kıymetli rehinler çinko mu hafaza içinde rehinciye teslim e KÜÇÜK KÖŞE: Cümhuriyet | Yakut Kayalar Muallim A. Halit kütüphane si bir giizel eser daha çıkardı: Şükufe Nihal Hanımın «Yakut Kayalar» ını. Uç siir kitabı, bir küçük ro man ve bir hikâyeler mecmua • sından sonra gelen bu altıncı eser de mevzudan yana hemen hemen hiçtir. Zaten o öyledir, mevzularım en basitinden seçer; e debî mektep, şu teknik ve bu kaideyle alâkası yoktur; o sadece özü alır ve öze musiki verir. Çünkü Ş. Nihal içten insandır ve sahiden şairdir. Hangi eserini okudumsa Şükufe ile Lamartin arasında bir münasebet bulmuşumdur; şu küçük farkla: Lamartin bir erkek keman, bizimki bir kadın nısfiye: İkisi de şairden önce bizzat şiirdirler. Şu var ki Yakut Kayalar'ı Rafael'den çok, ve Hazan Rüzgârlarını Graziyella'dan derin anlıyoruz. Altıncı eseri de gösteriyor ki sairimiz henüz bir buçuk üslup ludur. Mısralarında yarımdır, kristalize olmamıştır, fakat ne sirlerinde tam bir üslup yapmıştır denilebilir. Kafiyelerindeki bu havlı billurluğun ne ehemmiyeti var? Mademki kendisi ve her mısraı şiirdir. Bir gün şiirle • rinden o hava, o pus ta kalka • cak ve altından nesrinde olduğu gibi şahsiliğe ermiş bir üslup çıkacak. Gayya'sında ne olgun parçalar vardır, bithassa ilk sayıfayı doldurup taşan Gayya'da. Bence Şükufe Nihal hep nesir bestelemelidir. Çünkü şiirleri nasıl çerçeveli, dar iskarpinli birer nesirse; nesirleri baştanbaşa engin bir şiirdir. Hem son devir edebiyatında şiir, gittikçe maziye gömülüyor, yahut kalıbını değiştiriyor. Aziz okurlarıma Yakut Kayalar'ı gösterirken şiirden niçin bu kadar tonturaklı, öyle şatafath bahsettim? Methe hiç ihtiyacı olmadığı halde niçin pek süslü püslü metettim? İnat için! Şiirimizi ve nesrimizi görmiyen münkirlerin göz bebeklerine mertek gibi batırmak için! Ve onları hasetlerinden çatlatmak için! AKA GÜNDÜZ kiben müdür tarafından bir nutuk söylenmiş ve mezunların sı nıf şarkısı ile merasime nihayet verilmiştir. Genç hanımlara ha yatta muvaffakiyet temenni e deriz. Kolejden mezun olan hanım lar şunlardır: Türkân Mehmet Methi, Sel ma Alâettin Cemil, Emine Ali Naci, Leman Asım, Şake Atarnyan, Margarit Luiz Barnhart, E linor Barnun, Aysenhart Lusi, Mehpare Ekrem, Suzan, Fis, Meliha Haydar, Şükrüye Halil, Zeliha Halil, Madleden Nevart, Hüsyan, Saide Lutfi, Semahat Mehmet, Arev Melkonyan, Anna Mimoğlu, Adile Neşati, Ne venka Popof, Samime Reşat, Füruzan Selâhettin, Saliha Yümnü Şermizade, İlhan Siyami, Mer gube Süreyya, Mina Tahsin Nahit, Nensi Tubini, Bercuhi Tüysüzyan, Cavidan Fahri tpekçi, Meri Vasilyades... ILMI MUSAHABE medeniyete ne hediye ettiler? Gâve diyor Eski ağızla Gâve bazan hezeyan, bazan da dürdane yazar Keyfi tam olduğu gün doğrusU şahane yazar Yazamaz doğruyu lâkin butün efsane yazar Bulsa bir hâmei hürriyeti ımmt ne yazar J Iki ilim Kahramanı.. Bu sene Nobel mükâfatını kazananlar Her sene ilim adamlarımızın en kıymetlilerine din ve milliyet fark< Iarı gözetmeksizin • tevzi edilmekte olan (Nobel) mükâfatını bilirsiniz. Bu temiz ve çok insanî mükâfat dinamit mucidinin ilim ve fen er babına ebedî bir hediyesidir. Hay ret etmeyiniz, İsveç'li kimyager (Alfred • Nobel) ordularla insanların mahvına alet olan (dinamit )in icadından dolayı girdiği giinah ile uğradığı vicdanî azabın bu suretle belki kefaretini ödemek istemiştir. 1901 tarihindenberi her sene âdil ve yüksek bir bitaraflıkla ehline tevdi edilmekte olan (1,200,000) franklık mükâfat edebiyatta, physiquede, kimyada, physiologide, tıpta bir de hayır ve fazilette teferrüt eden zatlara verilmek üzere altı mü*avi parçaya ayrılmıştır. 1931 senesinin kimya mükâfatı (Munich) uzvî kimya (institut) sü müderrisi (Hans Fischere) e verilmiştir. Bu tevcihin isabetini bütün dünya teslim etmektedir. Simdilik însaniyetin yalnız ilmî cephesinde görülen bu yüksek adalet ve tesanüde hayran olmamak mümkün değildir. Darısı diğer be şerî zümrelerin başına!... Profesör Hans Fischere tetebbüler'ni kimyanın en müşkül kısım Iarı üzerinde yapmaktadır. Şimdiye kadar uzvî tahlillerle uğraşan kimya gerlerin (matierescolarantes mülevven maddeler) deyip geçtikleri ve hakikî mahiyetlerine nüfuz e demedikleri (Porphyrines) lerle uğrtsmaktadır. Bünye ve terkipleri son derece muğlak olan bu cev herlerin, hayatin arz üzerinde ba kasına müekkel oldukları bu zatın gayretile meydana çıkmıştır. (Porphyrines) ler bir çok nebat ve havvanda serbest ve yahut her hangi bir madenle mümtezîç bir halde buhinmaktadır. Bahusus kanda mevcut olan ve teneffüs keyfiyetinin âmili bulunan CHemoglobine) nin kirmizı maddei mülpvvenesile, bîr de nişa, seker, selilöz .. gibi (Hydrates de car bone) lerin yegâne müessiri (chlorophylle) in yesil renkli cevherinin esaslarını hep (porphyrines) ler teşkil etmektedir. Hayvanî hayatın en mühim rüknü olan (Hemoglobine) ile nebatî hayatta ayni vazifeyi ifa eyliyen (chlorophylle) arasında yalnız ihtiva eyledikleri maddelerden başka hiç bir fark yoktur. Birincisinde demirin yerini ikincisinde magnezyum tutmaktadır. İnsanlar bahusus hasta oldukları zamanlarda ziyade miktarda (prophyrines) mürekkebatı ifraz ederler. Bu mürekkebatın en mü Simleri (ürines) de bulunan (L'uroporphyrine) ile bir de (ürüıe) ve (excrements maddei gaita) da teKlorofil ile emoglobinin gittikçe artan hayati ehemmiyetleri bütün kimya erbabını kendilerile tevaggule mecbur etmis, çoktanberi bu mad deler üzerinde yapılan derin tetebbüler bir çok porfirinlerin keşfine ve vasıflarının tahavvüllerine dair ilmî vesikaların elde edilmesine bais olmuştur. Iste kimyanın bu nazik vadisinde çalışanlar arasında (HansFischere) teferrüt etmiş, ayni yolda uğrasan seleflerini çok geride bırakmıştır. sadüf edilen (coproporhyrine) den ibarettir. (üroporphyrine) ve be nekli yumurta kabuklarile bir de (Turacüs) tabir edilen bir Afrika kuşunun kanatlarındaki kırmızı tüylerin mü levven maddesinde te sadüf edilmekte olduğunu söylemek faydadan hali değildir. Porfirinlerin (Syntese terkip) usulü ile vücude getirilmesi sırf bu zatın eseridir. Artık bundan sonra sun'î emoglobin yapılabilecektir. Bu muvaffakiyetin hayat ilmi noktai nazarından ne derece yüksek bir ehemmiyeti hazi olduğunu erbabı takdir eder. Hans Fischere son gayretlerini terkip suretile vücude getirilmesi daha müskül olan klorofile tevcih etmiştir. 1912 denberi yılmaz bir azimle çalışan ve sırf porfirinler hakkında birbirinden kıymetli (230) muhtıra neşreden bu zatın mesaisi Isveç a kademisî tarafından (Nobel) mükâfatile tetviç edilmiştir. lHan« Fischere) den bahseder • ken ayni raükâfatın fizik kısmını kazanan Hint'Ii âlim hakkında da karilerime bir nebze malumat ver memeği kadirşinaslığa muvafık bulmadım. (Nob'*!) mükâfatının tevziine memur olan Stockholm ilim aka demiyesi 1931 fizik mükâfatını da (C. V. Raman) namını taşıyan ve Kalküta Darülfünunu fizik müderrisi bulunan Hint'Ii bir âlime ver miştir. Iste b.ı tevcih de namzetlerin tefrikinde ne kadar bitaraf davranıl • dığını, ne derecede âlicenap bir his ile hareket edildiğini gösterir. Bir Türk âliminin de bu mükâfata nail olacağı günü dört gözle bekliyelim. En yüksek şahikalara dikilmeğe ahşık olan bayrağımızı ilmin nurlu zirvesine de ilk defa dikecek olan zata ne mutlu! Raman, fizikin ziya bahsine ait olan ve kendi namını taşıyan hâdi seyi 1928 de keşfetmişti. Bu mu • vaffakiyetin ehemmiyeti Raman'ın geçen sene Paris'te verdiği iki konferanstan sonra anlaşılmıştır. Bu keşfin neden ibaret olduğunu basit bir surette anlatalım: Raman hâdisesi fizikin (Flüorescence) bahsine mütealliktir. Uzerine ziya huzmeleri tevcih edilen her hangi bir raaddenin bu tesir tahtında kaldığı müddetçe bizzat neşrettiği ziyaya (flüori ziya) tabir ederler. Tecrübe esnasında istimal edilen ziya menbaı her ne olsa olabilir. Fakat ekseriyetle kullanılan memba(quartz kuars) ampullü cıva buharı lâmbalardır. Bunlardan inti şar eden ziyadan tek renkli, basit bir huzme ayrılmak için evvelâ ya renkli bir camdan ve yahut içine bu vazifeyi ifa edecelc bir mayi konulmuş zücaç tüpten geçirmeK. Bo suretle elde edilen tek renkli basit huzmeyi tekrar içine saf bir mayi konulmus diğer bir cam küvveten g«çirirken o mayi sevkettiğimiz renk ne olursa olsun eğer kısa tulü mevçK i*e bir renk neşretmekte sebat eder, ıızun tulü mevçlileri ise yalnız aksettirir. Raman tecrübesini yaparken ikinci cam küveti, şimdiye kadar Flüorescences olmıyan maddeler arasında sayılan saf benzin ile dol durmuştu Hint'Ii âlim Benzin tarafından nesrediien canibî ziyayi tetkik ederken bu huzmenin de basit renkli olduğunu görerek hayretler içinde kalmıştır. Çünkü Benzin Flüorescen madelerden madut ol sa bile diğer ernsallerinde olduğu gibi canibî huzmenin gayet mürek kep olması lâzım gelirdi. Bu raman hassasını haiz olan maddeler kısa tulü mevçli basit ziyalarla lenvir edildikleri zaman tek renkli canibî ziyalar neşrediyorlar. Meselâ Benzin kısa tulü mevçli (mavi) ziya ile tenvir edildiği zaman yesil renkli basit bir canibî ziya nesrediyor. Kıyrnet ve ehemmiyeti erbabına malum ol^n bu keşif, hâlâ sırlı sislerden tamamen sıyrılamamıs olan (Atome) âlemine ilim gözünün biraz daha fazla nüfuz edebilmesini temin elmistir. mürabahaya mâni olacak tedbirleri ihtiva ediyor dilir, borçlu parayı vermezse bu muhafaza ancak icra memuru huzurunda açılır. Rehin mallar, masrafı müstakrıza ait olmak üzere mukrız tarafından sigorta edilecektir. Faiz miktarı tarafeyin arasın da serbestçe tayin edilebilir. Ancak mustakrız eşyanın nevine göre alacağı faiz miktarını bir levha halinde müesse6esine a sacak ve faizi pesin alamıyacaktır. tstikraz müdetinin hitamında mustakrız Noter vasıtasile borçluya tebligat yapar. Eşya gaze telerle ilân edilerek icra memuru huzurunda satıhr. İktisat Vekâ leti rehincileri umumî surette senede 2 defa, hususî surette icap ettikçe teftiş ettirir. iılıır Pek mubah oldu bakın sözde yalan, histe yalan Dönüyor yüksek ağızlarda bugün böyle lîsan Düşünen var mı, hayır, başka bir üslubu beyar Bunu bilmez gibi hâlâ da o di • vana yazar * Yaptığın doğruluğun hakkı mükâfatı diye Kimbilir kaç kişi var bekliyor ikramiye Buldurup kaydını takdim ederek Vali Beye Onu bir gün bize Nadi Baba merdane yazar Hele arzu edecek olsa Yesarizad« Atarak badıhava arkadaşile bâde Çulluğundan daha cazip daha fevkalâde Yeni bir lehçei Turan ile hep name yazar * Ya benîm «Amca» beyimden daha hür kim vardır ? Titretir herkesi akşamları zan gır zangır Yazsa bir parça eğer tuzlu ve bir parça ağır Tez geçer mes'eleyi öyle zarifane yazar « Sorunuz ehli mizahı babacan Daver'den O dur en puslalı kaptan bu kü çük beylerden Şu kadarcık size ifşa edeyim ezberden Biri kestane yazarsa, biri mestane yazar * mizahkârları akletse de Mazhar Osman Cemedip toplasa bir haneye, vallahı inan, «Cem» i bevvap yaparak sonra da handan handan Semti balâsına hakkile tımar hane yazar GÂVEİ ZALIM Bizi Zavallı Fas'Iılar îspanya'dan biraz hürriyet istediler, alamadılar.. Madrit 11 (A.A.) Fas eşra fından hükumete tevdi ettiği metalip üstesi Ispanyolca'ya tercüme olımarak gazetelerde intisar etmiştir. Fas'lılar şu mutalebatta bulunmakla dır: 1 Vaktile kiliseye tahvil edilmu> olan Kurtuba camiinin tekrar cami haline ifrazı. 2 Fas'ın idare masraflarına Fas'lıların da iştiraki. 3 Fas memurlarının intiha bında Fas'lıların da rey sahîbi ol ması ve beledive meclislerinde tem$il edilmeleri. lyi malumat alan mehafil, hükumetin bu mutalebatı reddettiğini »oylemektedir. , ı Mücadele böyle olur! İtalya, 13,000 yataklı 40 verem hastanesi açmağa hazırlandı Roma 11 (A.A.) İçtimaî sigorta sandığı risi âyan aza sından M. Carbasso verem hastalığına karşı ihdas olunan mecburi sigorta neticesinde sanatoriyomlar tesisi için te şebbüs olunan inşaat hakkında M. Musolini'ye izahat ver miştir. 9000 yatak istiap ede cek olan 30 hastanenin inşa sına başlanmıştır. 4000 yatakh diğer 10 has tanenin de insasına yakında başlanacaktır. Ceneral Canabellas'ın beyanatı Madrit 11 (A.A.) Fas'takj as' kerî kuvvetler kumandam ceneral Canabellas, memuriyeti başına mü teveccihen hareket etmezden evvel gazetecilere şu beyanatta bulun mufitur: «Fas'taki askerî kuvvetler mik tarının fazla olduğunu kabul ede rim. Fakat bu miktarın tensiki keyfiyetinin iğtişaşçıların umumî asa • yişi ihlâl etmesine bais olmamalıdır. Lejion etranger, boş durmamak için yollar yapmalı ve bir takım inşaatta bulunmalıdır. Komünizm, Fas'ta bir tehlike teşkil etmektedir. Bazı unsurlar, propaganda yapmakta iseler de biç bir netice sahibi veya ufak bourgois olmak ister. Müteyakkiz d*svranıldığı takdirde ber türlü tehlike bertaraf edilmiş olur.» Bir tayyareei kadın Bahrimuhiti geçecek Nevyork 11 (A.A.) Bahrimuhiti gecmeğe hazirlanan tayyareei kadın Ruth Nicholls tecrübe uçuşlarını bitirmiştir. Hava müsait oldu ğu takdirde mumaileyha bu hafta sonlarında Terre Neuve'ye uçacak ve oradan da Fransa'ya gitmek ü zere Bahrimuhiti asacaktır. Sinemanın kanser tedavisine yardımı Yalova seferleri Vapurlar Kadıköy'üne de uğratılmahdır Köprüden hergün Yalova'ya ha • reket eden vapur Kadıköy'üne uğ ramadığı icin Kadıköy, Haydar pase, Üsküdar, ve Anadolu hattı üzerindeki köylerin bir kısmı mü himmi bundan istifade edememektedirler. Buralardan Yalova'ya gidecekler Haydaıpaşa'dan, yahut Kadiköy'ünden köprüye inmek mecbnriyetinde kalmaktadırlar. Kadı kby ve Anadolu hattı üzerindeki köylerde oturan halk murahhasları Sehir Meclisinde kendilerini temsil eden zevata müracaatle iktiza e • den makamlar nezdinde teşebbü • satta bulunmalarını rica etmişler dir. Kendilerine bu suretle müra caat vuku bulan zevat ta geçen gün keyfiyeti İstanbul Belediyesine bildirdikleri gibi Seyrisefain Müdürü Umumisi Sadullah Beyi de ziyaret ederek Yalova vapurunun Kadı köy'üne uğratılmasını istemişlerdir. Sadullah B. köprüden hareket e • den vapurun Kadıköy'üne uğratıl • ması yolculuk müddetinin bir çey • rek saat daha uzıyarak üçer saate baliğ olacağım söylemekle beraber idarenin bu temenniyatı nazari dikkate alacağını beyan etmiştir. " \ Adana'da feci bir kaza Adana 12 Tarsus ve Gölek istasyonları arasında feci bir kaza olmuş, Katar gardöfireni Bekir, tren hareket halinde iken bir vagondan dîğerine geçmiş ve telgraf tellerinin üzerine düşmüştür. Bekir telin üstünde boğularak yere yuvarlan mıştir. Paris 11 (A.A.) Doktor Car riel, Amerika'dan avdet etmiştir. Mumaileyh orada »inema vasıta sile bir takım fiziyoloji tecrübeleri yapmış, taharrilerde bulunmuş ve kanserin vücude gelmesi ve tekâ mülü hakkında mühim müşahedelere muvaffak olmuştur. \ Bir idam kararı Kastamj|tu 11 (A.A.) Ağırceza mahkemesi, köylüsü Hasan'ı öldüren İnebolu'nun Kızılcaelma köyünden Ahmed'i idam cezasına mahkum etmiştir. r\merikan Kız Kollejinde 931 mezuır larına sehadetname verildî Çamlıca orta mektebinde bir müsamere Dün Çamlıca kız orta mekte • binde son sınıf talebesi bir ve da müsameresi vermiştir. Mü samerede talebe velileri ve da vetliler hazır bulunmuş, parlak bir program muvaffakiyetle başarılmıştır. Müsamereye İstiklâl marşile başlanılmış, iki piyes temsil edildikten sonra muhtelif musiki parçaları çalınmış, manzume ve monologlar okunmuş, muhtelif zeybek dansları yapılmış tır. Müsamere alkışlar arasında devam ederek talebenin güfte ve bestesini kendilerinin yaptıkları veda marşı ile nihayet bul muş ve bu marş davetliler üze rinde çok derin tesir bırakmış • tır. Müsamereyî müteakıp davet liler büfede izaz edilmiştir. • ^ ABDÜLFEYYAZ TEVFİK İzmir 12 İzmir Nafıa komi serliği Karşıyaka, Buca, Burnova elektrik tesisatının İstanbul'da olduğu gibi üç sekiz taksim 220 volt üzerinden yapılmasım vekâletten talep etmiştir. Şirket bu şekli kabule mütemayil görülmiyor. Kordon tramvaylarımn da elektrikli olması etrafındaki müzakerelere devam ediimektedir. Izmir elektriği 18 inden aşağı çocuklar Jzmir 12 Izmir Polis Müdiri • yeti 18 yaşından aşağı çocukların kahvelere çıkmasmı menetmiştir. Kollefden meznn 30 hanım mektebin hni'tsl kıyafet ve başhklarile.. Arnavutköy'ündeki Amerikan kız koleji imtihanları bitmiş ve mezun olan son sınıf talebesine şehadetnameleri dün merasimle tevzi edilmiştir. Mezunlar 30 kifidir ve hanımların ekseriyeti ni Türk kızları teşkil etmektedir. Dünkü merasim mektebin sa • Ionunda İstiklâl marşile başlan mış, talebe tarafından muhtelif musiki parçaları çalınmış, man zumeler okunmuştur. Şehadetnamelerin tevziini ta • Izmir tayyare şubesindaki açık İzmir 12 Tayyare Cemiyeti şube müdürü iken zimmetine 22 bin lira geçirdiği iddia edilen Durmuş B. Ağırceza mahkemesine verilmiştir. Yarınki nüshamızda As. Tekaüt şubesinde işleri ikmal edilenler