1 Hikâyeler \ Beyaz Kısrak miyorsun? Gözleri sulanarak cevap verdi: Efendim Ayşe'nin babası ne zaman bir hayvanın olursa o vakit düğün dernek yapacağım söyledi idi de.. Peki eninde sonunda bu hay vanın senin olmadığı meydana çıkacak değil mi? İş olup bittikten sonra is terse çıksın.. Pekâlâ mademki öyledir. Be yaz kısrağı al git.. Hem bir gece için değil, büsbütün senin olsun.. Yalnız dikkat et bu hayvan çok azıh bir şeydir.. Seni üstünden atar.. Bir tarafını kırar.. Mehmet sevincinden dizlerine kapandı. Ellerini göz yaşlarile ıslattı. * ** Ah.. Maatteessüf iş tahmin ettiğim gibi oldu. Bir hafta müte madiyen yem yemekle vakit geçirmiş olan beyaz kısrak sırtında hiç alışmadığı bir süvariyi hisse dince gemi ağzına alıp dörtnala koşmuş, koşmuş ve köye yakın taş lıkta zavallı Mehmetciğizi kal dırıp atmıştı. Imdadına gittiğimiz zaman bu iri yarı Anadolu delikanhsı her tarafı kan için halsiz ve bitap uzanmış yatıyordu. Beni görünce hurdahaş olmuş vücudünü kıpırdatmak istiyerek: Ah efendim, dedi, görüyorsunuz ya ben ölüyom.Fakat sizin iyi liğinizi ve Ayşeciğimi mümkünü yok unutamıyacağım.. Size çok yalvarırım.. Bütün bunlan ken disi için yaptığımı Ayşeye de yiverin!.. Zavallı sözlerini bitirdi ve gözlerini ebediyen dünyaya kapadı. * ** Mehmed'in bu acıkh macerası sade o köyde değil baştan ayağı tekmil Anadolu'da bir destandır. Nakleden Bir gün çiftlikteki odamda hesapları tetkik ile meşguldüm. Kâhyam Şaban ağa aralık kapıdan usulcacık içeri girdi. Rakamlarla uğraşmaktan yorulmuş kafamı kaldınp sordum: Ne var kâhya?.. Ezilip büzülerek cevap verdi: Efendim, uşaklardan Mehmet sizinle görüşmek istiyor.. Şaban Ağanın bir aksilik et memden korktuğu belliydi. Çünkü çahşırken rahatsız edilmeğe kat'iyyen tahammül edemediğimi biHr tecrübe ile çok iyi bilirdi. Ne dersin o gün iyiliğim tuttu. Gelsin bakalım, dedim, ne istiyor? Biraz sonra basık burunlu, yanık yüzlü Mehmet içeri girdi: Hayrola Mehmet!.. Hayırlar beyim!.. Görüyorsun işim çok.. Ne istiyorsan çabık söyle.. Erame kızmıyacaksmız beyim.. Hayır canım söyle.. Efendim beyaz kısrağı bir gecelik bana verir misiniz? Gülmekten kendimi alamadım. Mehmet, dedim, istersen otomobilimi de vereyim... O ciddiyetini hiç bozmıyaraktan cevap verdi: Efendim benimle zeklen • miyin.. Sahih söylüyorum.. Bu akşam beyaz kısrağı bana verin! Peki ne yapacaksın onu? Uzerine binip Ayşe'ye gideceğim.. O zaman hatırladım.. Mehmet köyiin en güzel kızı Ayşe ile ni şanhydı. En güzel diyorum. Çünkü bir kaç defa toprak evlerinin kapısı önünde beyaz namaz bezinin çerçevelediği pembe yüzünü görmüştüm. Mehmet derin bir sabırsızlık ve düşünce içinde vereceğim karan bekliyordu. Niçin, dedim, köye yayan git Zaro Ağayı Tayyareye de Bindirdiler!, Yirmi beş senede çölün içinde yükseTayyareye binmek, evlenmekten tehlikesizmiş! Dünkü posta ile gelen Taymis gazetesi kemali ciddiyetle şu ma lumatı neşretmektedir: 156 yaşında olduğunu iddia eden ihtiyar Türk Zaro Ağa ma yısın 11 inci günü Brooklands'ta (İngiltere'nin büyük tayyare ve otomobil müsabakaları meyda nında) ilk defa tayyare ile uça • rak İngiliz tayyareci mektebinin talebesi arasındaki yaş rekorunu birden iki misli ile kırmıştır. Şimdiye kadar İngiliz tayyareci mektebinin en yşalı şakirdi 75 yaşında bulunan Sir Horace Plunkett idi. Bu seyahatte ihtiyar Türk kendisine tahsis olunan mektep ta • lim tayyaresini hem elile hem de ayağile idare ve kontrol eyledi ğinden kendisinin tayyareci ta lebe olarak mektebe kaydedil • mesini talep etmiştir. Zaro Ağa müddeti hayatında Napolyon Bonapart'ın fevkalâde vekayi inden sonra en ziyade tayyarecilikten heyecan duyduğunu söy lemiştir. Zaro Ağa Moth sistemindeki haf if tayyareye tırmanarak binip yükseldikten sonra havada 20 dakika kalmıştır. Mumaileyh pilotun nasıl etrafı gördüğünü anlamak için bidayette geride otur muştu. Sonradan öndeki yolcu yerine geçmiştir. Zaro Ağa yere indiği vakit yaptığı hava seyahatinden çok memnuniyet göstermiştir. Zaro Ağa hava seyahatinin evlenmekten dah az tehlikeli olduğunu ve on bir defa başından izdivaç geçtiğini söylemiştir. Hava, tayyare ile gezmek için çok müsait olduğundan ihtiyar Zaro Ağa tayyareyi kendisi idare etmiştir. Mumaileyhin arkasında oturan muallim ihtiyar talebenin acele etmemesine dikkat ediyordu. Muallim, Zaro Ağa hakkında iyi rapor vermiştir. İhtiyar şakirt hafif bir temas ile tayyarenin hareket ve idare edildiğini hayretle müşahede etmiştir. Güneşli bir havada yapılan bu seyahat kısa olduğundan Zaro Ağayı tatmin etmemiş ve ihtiyar yeniden tayya reye binmek arzusunu göster miştir. Ağa şimdiye kadar ömrünün beyhude geçtiğine teessüf etmiş ve demiştir ki: « 130 sene evvel ilk defa evleneceğim yerde imkân bulsay dım da tayyareci olsaydım!» Camharîyeİ SEYAHAT 18 Mayıs 1931 NOTLARl Heliopolis: Güneş Şehri len bu şehir, belki de dünyanm en güzel ve en zarif mamuresidir Kubilây abidesi Teberruat listesi Gazetemizin teşebbüsile yapılacak Kubilây abidesine vatandaşların gönderdiği teber • ruatı neşre devam ve zabıtamız ile Ermeni mekteplerinden gönderilen ilk teberruleri şükranla kaydediyoruz. K. L. Dünkü Tekun 705 Galata nahiyesi polis 71 Serkomiserliği âmir ve memurları 11 Nortibros Ermeni mektebi 50 müessisi Ohanes Hintliyan Efendi 1 Mektep müdürü Ohanes 00 Merdoryan Efend 2 00 1 Muallim Perihan H. 00 0 Muallim Seniha H. 50 Muallim Nmet H. 0 50 Muallim Fikriye H. 0 50 Muallim Keğaroş Terzi yan Hanım 25 Muallim Mokrohi Dira 00 dosyan Hanım 25 Muallim Eronik Vartevsiyan Hanım 25 Muallim Bercuhi Basma 25 cıyan Hanım Muallim Diruhi Arevyan Hanım 25 Muallim Mari Minasyan Hanım 15 Son sınıf talebesi 00 Yekun 727 21 Büyük İskender'in kurduğu İskenderiye, ba başından yalnız isim tevarüs etmiş bir ye tim gibidir. Orada İsken der'den kalmış hiç bir abide göremezsiinz. İs kenderiye'nin bütün güzel Iikleri yenidir ve şehir daha ziyade bir Avrupa şehrine benzer. Kahire, eh ramları, cami leri, müzeleri, sarayları, caddelerile Fira vunların 4 bin seen evvelki medeniyetin den tutunuz, Yunan, Roma, hristiyan, kopt, arap, memluk, Türk ve Avru pa medeniye tinin güzellik Heliopolis şeKrinin cn gilzel binaJarrndan ve dünyanm en muhteşem oteilerinden: Hötelin dahilinden bir manzara Şikâyet ediyorlar Talimatname tasf iye ka nunile mütearız mı? Samsun 16 tskân, tasf iye ka nunu mucibince iskânı adi suretile malı tefevvüz etmiş olanların borçlarının affedildiğini gazetelerde okuyarak çok sevinmiştik. Çünkü tasfiye talepnamesi vermek suretile teffiz muamelesi gören mübadillerin aldıkları meskenlerin yüzde 90 ı iskânı adi derecesi söyle dursun, iki üç aileye hissei şayialı olarak verilmiş evlerden ibarettir1." Zaten tesbit edilen istihkaklarının hakikî kıy • metinin ancak sekizde biri tebarüz ettirilerek mübadiller haksız bir şekilde borçlandmhyorlardı. Bu iti barla bütün mübadiller yeni kanu nu meserretle karşılamıştı. Fakat Maliye Vekâletinin vilâyata tebliğ ettiği 1082376 numarali talimatname bütün ümit ve sevinçlerimizi mah vetti. Talimatnamenin birincî maddesi aynen şudur: «Mübadiller kat'i tasfıyeye esas tutula <Mübadillerde kat'i tasfiyeye esas tutulacak miktar 1331 numaralı kanunun tayin ettiği veçhile kıymetli tapularda yüzde 50, kıymeti muharrer olmıyanlar içm yüzde 40 ve tasfiye beyannameleri uze rinde kabul edilenlerde yüzde 20 nisbet ve miktanndan ibarettir. Binaenaleyh bu nisbet fevkinde mal veya tasfiye vesikası verilmez. Ancak taksimi kabil olmıyan kısmı şayilerden dolayı evvelce 3/7 '929 tarih ve 1129/24 numaralı tahriratı umumiyeye tevfikan istihkak fevkinde borçlanmış olanların tebligatı sabıka veçhile borçlaruıı mukassatan ve e|er arzu ederlerse defaten tediyedeki mecburiyetleri devam eder. Bu tarzda borçlanmaa icap eden mubadıllerden 28 haziran 931 tari hine kadar borçlanma muamelesini ık mal ettirmiyenler uhdelerindeki malın tamamını terkedip mukabüinde tasfiys vesikası almağa mecburdurlar » Bu vaziyet karşısında şikâyetlerimizi hükumete iblâğ edeceğiz. Talimatname bizi mağdur ve muta zarrır etmiş, haklarımızı ziyaa uğ ratmıştır. 150 mübadil namına bir çok imzalar Heliopolis Palace lerinden muhtelif nümuneleri ihtiva eden, eski medeniyet ile yeni medeniyetin kucaklaştığı bir payitahttır. Fakat dört bin senelik ihtiyar ehramların, dokuz yüz senelik eskiyeni Kahire'nin yanında daha henüz yirmi beş yaşında, güzel, genç, ve zarif bir hanım gibi süslü, bir şehir daha vardır: Heliopolis (Helyopolis) * * * meden evvel eski Heliopolis önünde bir memluk ordusunu mağlup etmiştir. Fransız Cenerali Kleber de aynî mevkide Mısırı Fransız işgalinden kurtarmak istiyen bir Osmanlı ordusuna galip gelmişti. * ** Baron Empain 1905 te bir gün, bir çok zevat ile beraber, o vakitler Abbasiye çölü denilen yere gezme • ğe gelip te <rBurada mükemmel bir şehir kurmak, ona Heliopolis ismini vermek istiyorum» dediği zaman yanındakiler bunun delice bir tasav vur olduğunu söylemişler, yalnız Nubar Paşa bu fikri tasvip etmiş... İkisi de aldanmamışlar! Şehrin arazisini satın almak için verdikleri paranın 5000 misli' daha 1926 da çıkarmışlar, çünkü arazi satışından 730,000 Mısır lirası, yani yedi buçuk milyon Türk lirası ka zanmışlardır. Halbuki bidayette şehrin plâniarını ve inşaatını görmüş olan Amerikalı milyarder Pierpont Morgan «Çok güzel amma, hissedarları timaranede ve meclisi idare azaları da hapisanede olsa gerek» diyecek kadar bu işi tehlikeli görmüştür. Her iki şehir arasında güzel asfalt yo 1lardan başka bir elektrikli tramvay bir de saatte 60 kilometre giden elektrikli şimendifer vardır, günde 200 tren gidip gelir Heliopo li'sin bütün su, ziya, muhabere vasıtaları içinden şeçen 32 kilometrelik bir ana lâğmı vardır. Bu sayede şehrin ahvali sıhhiyesi, hatta Belçika şehirlerinden daha mükemmeldir. İnşaat şirketleri halka, çok müsait şeraitle 1300 ev yapmışlardır. Heliopolis'in icrayi adalet nok tasından bir hususiyet ve garabeti vardır. Şehirde, adalet, mensup ol • dukları din ve mezhebe göre, dinî cemaatler tarafından tevzî edilir. Şehrin muhtelif cemaatlerine ka nunların tatbikı hak ve salâhiyeti verilmiştir. Güneş Beldesi, aynî zamanda kibarlar ve zenginler şehridir. Mısır ağnîyasından hemen hepsinin güzel köşkleri oradadır. Çoğu arap. tarzı mimarisinde, kıymetli taşlardan ve mermerden yapılmış olan bir birin • den daha zarif köşkler, daha muhteşem saraylar bu şehri Mısır'ın incisi yapmıştır. Tayyare limanı, at yarışlarına mahsus mükemmel sahast, stadyomu, sinemaları, golf ve polo meydanları, bilhassa fevkalâde güzel otelleri buraya, Mısır'ın yüksek tabakalarına mensup zevatı toplamıştır. Şehrin 20 den fazla mektebi de vardır. * * * AHMET H1DAYET Ehli lcalem miş! Yumurtalarımız Dün alkolik bir arzuhalci Pake acentası ile çıkan ihtilaf halledildi hâdise çıkardı Dün Adliye binasmda yarı mecnun bir şahıs yüzü gözü kan içinde; feryat ve çığlıklarla ortalığı velve leye vermiş, herkesi heyecana dü şürmüştür. Adliyenin önündeki arzuhalcilerden sabıkah ve alkolik Hayri Efendi bir kaç gündenberi para kazana mamaktadır. Bu cihetle arkadaşlarının kaazndıklarının bir miktarını kendisine vermelerini istemektedir. Hayri bugün öğleden sonra bir miktar boyalı ispirto ile kafayı dumanladıktan sonra arzuhalcilerden Asım ve Cevdet Efendilerin yanına gelerek kendisine para vermelerini söylemiştir. Haftalarca devam eden bu dilencilikten usanan Asım Efendi buna «defol artık serseri» demiş ve aralarında kavga başlamıştır. Hayri, kendilerini ayırmağa gelen Cevdet'in üzerine atılarak yüzünü Cevdet'in kafasına vurmuş birdenbire yere yıkılmıştır. Biraz sonra kendine gelen Hayri, polislre bağırarak Adliye bmasına girmiştir. Ben ehli hukuk ve ehli kalemim.. Bu bina adalet evidir, ben müddei • umumiye gideceğim/> diye bağır mıştır. Hayri merdivenleri yüzünden, kafasından akan kanlarla ıslatarak doğruca Müddeiumumî Kenan Be yin makamına giderek kendini bu hale getirenlerin tecziye edilmesini istemiştir. Adliye koridorları Hayri'nin sesini işiterek gelen binlerce halkla dolmuştu. Müddeiumumî Kenan Bey Hayri'yi dinledikten sonra tahki kat yapılmasını emretmiş, vaziyeti anlıyan halk dağılmıştır. îspanya'ya ihraç edilen yumur talann nakli mes'elesi yüzünden yumurta tacirlerile Pake vapur kum panyası arasında zuhur eden ihti lâf ticareti hariciye ofisinin müdadahalesi üzerine bertaraf edilmiştir. Şimdiye kadar îspanya'ya sevkedilen yumurtalar Marsilya'ya gönderiliyor ve oradan tspanya'ya sevkediliyordu. Son zamanlarda Türk ihracatçıları aradaki mutavassıtlan kaldırarak doğrudan doğruya İs panya'ya ihracata başlamışlardı. Bu suretle Pake kumpanyası nakil yü zünden kazandığı mühim bir kâr dan mahrum kalıyordu. Bunu nazan dikkate alatn kurapanya merkezî îstanbul acentasına bir emir vere rek yumurta sandıkları başjna 10 frank fazla alınmasını bildirmişti. Müşkül vaziyette kalan yumurta ihracat tacirleri derhal haricî ticaret ofisine müracaat ederek vaziyete müdahale edilmesini istemişlerdir. Bunun üzerine ofis Pake acentası nezdinde teşebbüsatta bulunmuş, kumpanya da on frank zammm kaldırılması için merkezî umumî nez dinde teşebbüsatta bulunacağmı vadetmiştir. Diğer taraftan nakledilemiyerek kalan 4 bin sandık yumurta için vapurda yer tefrik edildiği ofise bil dirilmiştir. Pake vapuru bu yumurta sandıklarını eskisi gibi zamsız olarak yüklemeğe başlamıştır. Heliopolis yunanca Güneş Beldesi demektir. Ne güzel isim değil mi? Fakat Güneş Beldesi de ismi kadar hatta daha güzel bir şehirdir. Heliopolis, 1906 senesinde, Baron Edvard Empain isminde Belçikalı, müteşebbis bir zengin ile Boğos Nubar Paşa namındaki meşhur Mısır'Iı ermeni tarafından «Abbasiye» çölünün orta sında kurulmuştur. Bugün dünyanın en güzel şehirlerinden birinin bu • lunduğu bu yerde 25 sene evvel ne bir tek ağaç, ne bir damla su, hatta ne de bir avuç toprak vardı. Yapurcular anlaşıyorlar Seyrisefain idaresi millî vapur cular arasındaki rekabetin izalesi için Sadıkzade ve Yelkencizade vapur kumpanyaları mümessilleri ile Seyrisefain idaresi arasındaki mü zakerata devam edilmektedir. Dün Seyrisefain idaresinde yapılan içti mada bu kumpanyalarla Seyrise fain idaresi arasında taksimi amal hakkmda bir itilâf elde edilmiştir. İçtimaa bugün de devam edilerek maddeler tesbit edilecektir. Kediler mahvediüyor Ziraat Odası dün içtima etmiştir. Odaya kedilerin Ben Amar sirk he yeti tarafından vahşi hayvanlara yedirilmekte olduğu ihbar edildi ğinden Ziraat Müdiriyeti Vilâyete gönderdiği bir tezkerede kedilerin tarlalara ve farelere karşı mühîm vazifeler ifa ettiklerinden, sirk he yetinin de üç kedi götüreni sirka meccanen kabul etmekte olduğu haber alındığmdan bu hareketin kat'iyyen men'ini rica etmiştir. Çocuk satanlar! îzmir'de iki çingene karısı on günlük bir çocuğu Kavala müba dillerinden Ayşe H. isminde bir kadına satarlarken zabıta memurları tarafından yakalanmışlardır. Zabıta tahkikatına göre çingenelerden Fatma ismindeki kadın Beyler so kağından geçerken genç bir kadın ba çocuğu ona vermiş ve hemen çingenenin yanından uzaklaşmıstır. Zabıta bu çocuğun kime ait oldu ğunu anlamağa çahşıyor. Ziya Paşa ihtifali Adana Valisi iken 1880 tarihinde vefat eden meşhur şair Ziya Paşa namına Adana'da dün bir ihtifal yapılmıştır. Maarif Emini İsmaü Habip Bey Paşanın hayatı siyasiye ve edebiyesi ve Adana'da valiliği zamanındaki icraatı hakkmda bir nutuk irat etmiştir. Maarif müdürü Hulusi Bey de Seyhan mektebi is minin Ziya Paşa ismine tebdil edildiğini söylemiştir. Zj^a Paşa vali iken her gün bu mektebe gider bir buçuk saat ders verirmiş. Her sene mayısın 17 inci günü Pasanın kabri ziyaret edilecektir. Bugün de gene bütün Adana mektepleri Paşanın Ulucami'deki mezarını ziyaret edeceklerdir. Bankacı bir hanım İş Bankası memurlarından Hatice Hanım ikinci derecede imza salâhiyetini haiz olmak üzere Beyoğlu şubesi muamelât âmirliğine tayin edilmiştir. Sadullah B. Ankara'ya gidecek Evvelki gün Ankara'dan İstan • bul'a dönen Seyrisefain umum müdürü Sadullah Bey dün sabah Yalova'ya gitmiştir. Sadullah Bey bu gün tekrar tstanbul'a gelerek An kara'ya gidecektîr. Serseri torpil Karadeniz'de 41 derece 20 daki ka arzı şimalî ve 30 derece 41 da • kika tulü şarkide bir serseri torpil görülmüş ve imhasına teşebbüs e dilmiştir. Nil'in altında, takriben yüz metre derinliğinde, tahtelârz ikinci bir Nil keşfedilmişti. Heliopolis'e isale edilen bu tahtelârz Nil'in suları tabiatin süzgeçinden geçtiği için, bizim Terkos gibi pis değil, harikulâde bir temîzliktedir. Heliopolis'e su geldikten sonra, deltanın o fevkalâde münbit ve feyyaz toprağından da taşıdılar. Bin lerce ton sıkletinde toprak, evvelâ deve sırtında, yollar yapıldıktan sonra da kamyonlarla nakledildi. Bu topraklarla evlerin bahçeleri, ça yırlıklar, caddelerin ve meydanla rın çimenlikleri ve çiçek tarhları, şehrin umumî bahçeleri yapzldı. Su ve toprak temin edildikten sonra, evvelâ oteller inşa edildi. Çok geçmeden yeni şehir bü yük bir rağbete mazhar oldu. Heliopolis hergün biraz daha büyüyerek, hergün biraz daha güzelleşerek 4000 sene evvelki Fıravunlar Mısır'ın ölmez abidesi olan Ehramların karşısında bugünkü yeni Mısır'ın güzel bir kâzimesi olarak yükseldi. Barpn Empain.in Hindu Palace, yani Hint Sarayı denilen ve Hint mimarisini takliden yapılmış olan harikulâde güzel köşkünün terasın dan Kahire'nin öte tarafına, ufuklara doğru baktığınız vakit, sarı çölün sarı sisleri içinde Firavunların ebediyen sarayları olan Ehramları görürsünüz ve dört bin sene evvelki ihtiyar Mısır medeniyetinin, dört bin sene sonraki genç Mısır medeniyetinin eseri olan Heliopolis'i, bu Güneş Şehrini takdirle seyrettiğını zannedersiniz. * * * Boğaziçi'nîn yalılarından denize iMısırda, gene Kahire civarında, nildiği gibi, Heliopolis'in bazi köşkleri nin bahçelerinden de çöle çıkılır, vaktile bilmem neden «Altın belde» o kadar ki bir ayağınız yemyeşil denilen eski ve tarihî bir Heliopolis mamurede iken öteki ayağınız sapvardır ki şimdi yalnız harabeleri sarı kum çölünün içine basar. kalmıştır. Bir rivayete göre, Hazreti Güneş Şehrinîn, Heliopolis Palace Meryem'le Hazreti İsa Mısırdan kaçHötel, Hint sarayı, Melek Sultanın tıkları esnada eski Heliopolis'te istisarayı, Boğos Nubar Paşanın ve Anrahat etmişler imiş. Arapların Aynî donyadis'in kâşaneleri gibi, harikuşems dedikleri bu şehrin Râ isminde lâde muhteşem binaları, binbir gebir mabudu ve bir de güneş mabedi ce efsanelerinin hakikat olmuş muvarmış. azzam ve esrarlı saraylarıdır. Sultan Selim, Kahire'yi zaptet • ABlDtN DAVER Eski meb'uslar Eski raeb'uslardan Halit (Kars), Fahri (Bahkesir) Beylerin Fırkaca münhal meb'usluklara namzet gösterilecekleri anlaşılmaktadır. Bu sefer meb'usluğa intihap e dilmjyen müderrislerden Behçet B., Edebiyat Fakültesinde münhal bir müderrisliğe alınacaktır. Tıp Fa kültesinde münhal olmadığı için N < u rettin AIi Bey müderris olamıya • caktır. Sabık Urfa meb'usu îshak Re fet Bey de muallimlik için Maarife müracaat etmiştir. Dr. Fuat Sabit B. hakkmda karat Perşembe günü Etibba Odası haysiyet divanı toplanarak Fuat Sabit Beyin Fridman aşısı dolayısile muhtelif gazetelerde ve mecmualarda intişar eden makalelerini tetkik edecek ve kararını verecektü*.