Mayıs 193] Cumhtmyet PEŞTE MEKTUPLAR1: SON TELGRAFLAR Tenkihat haberleri nereden çıkıyor? ı«ll» l Budapeşte'de Türkiye Peşte'den yazdıyor: Bu serlevhaya eminim ki şaşırdınız. Burada bulunan biz Türkler de hayretler içindeyiz: Budapeşte'nin en güzel parkındaki sergi sahasında günden güne şeklini alan Türk paviyonu Macar kardeşlerimizin dilin den düşmüyor. Beynelmilel Buda peşte sergisinde Türk paviyonu daha şiradiden tam manasile dillere destan oldu. Bunu size bir kaç misal ile ısbata çalışayım: Macar haricî ticaret enstîtüsü nün umum müdürü M. Korodi'nin Türk sergi komisyonu şerefine verdiği bir ziyafette ben de bulunmak fır • satına nail oldum. M. Korodi sergi heyeti reisi doktor Vedat Nedim Beyle şöyle konuşuyordu: « Beynelmilel sergilere Maca ristan namına müessesemiz iştirak eder. Bu seneki Milâno sergisine Macar paviyonunu idare içi git • miştim. Orada Yugoslâvya paviyonu günün hâdisesi olmuştu. Dost düş • man bütün sergiye iştirak eden heyetler Yugoslâvya sergi heyetini hararetle tebrik etmek mecburiyetinde kaldılar. Budapeşte beynelmilel sergisinde bu şerefi muhakkak sizin paviyonunuz kazanacaktır. Daha şim diden gazetelerimiz paviyonunuzun methü senasile doludur.» Doktor Vedat Nedim Bey bu samimî candan beyanata milletimi ze has bir tevazula mukabele ederken gözleri içindeki iftihar ve se • vinci ifşa ediyordu. Diğer bir misal: Dün gazetelerden biri de, sergi mahallinde mantar gibi biten yeni yeni ve renkrenk paviyonlardan bah sederken paviyonumuz îçin «par kın en güzel çiçeği hiç şüphesiz ki Türk paviyonudur» diyordu. Paviyonumuzu bir Türk mimarının yaptığına bir çokları inanmak istemediler. Genç san'atkârımız mimar Sedat Bey için bu ne canlı bir mu vaf f akiyet! Bize bu iftiharı tattırdığı için kendisine buradaki Türkler namına teşekkür etmeği bir vazife bilirim. Komiser Daniş, doktor Vedat Nedim, ressam İsmail Hakkı ve Ah met Hulusi Beylerden müteşekkil sergi heyetimiz sabahtan akşama kadar paviyonumuzun bu şerefe Iâyık olabilmesi için kanter içinde çalışıyorlar. Gelecek mektubumda serginin açılma merasimi hakkında okuyucularımıza daha sevinç ve if • tihar verici haberler göndereceğimden eminim. FERİT Türk Yunan dostluğu naasıl oldu M. Makas dün çok mühim Meb'uslar bir konferans verdi [Birinci Sahifeen Mabait] giderlerken« Yenî tenkihat yapılmıyacak, yalnız münhaller açık bırakılacak Ankara 8 (Telefonla) Hü se tayin edilmemiştir. Bu usule kumetin yeni bütçede yapacağı ta devam edilecektir. İsmet Paşa samıfatı temin etmek üzere bü hükumeti devlet memurlarının tün memuriyetlerde vukua gele hukukunu vikayeyi şiar edinmişcek münhalâta kimseyi tayin et • tir. Alelitlâk tensikata ihtimal vememek şıkkını kararlaştırdığı ma rilmemektedir. Yalnız maaşlar Iumdur. Ayrıca memur adedinde dan yüzde beş kazanç vergisile tenkisat ve maaşlarda tenzilât tekaüdiye aidatı kesilmesi tasav • mevzuu bahis değildir. Şimdiye vur edilmektedir. Henüz bu hu • kadar vaki olan 900 münhale kim susta mukarrer bir şey oktur. Müthis netice. Ermenistan zelzelesi 51 şehri harap etti Moskova 7 (A.A.) Ermenis • tan'da vukua gelen zelzele netice sindeki zayiat ve hasarata ait kat'i miktar şunlardır: 51 kasaba harap olmuş, 300 kîşî ölraüş, 7420 kişi yaralanmıştır. 5875 hayvan telef olmuştur. M. Venizelos Meclisin feshini talep etmesi muhtemel.... Atina 7 (A.A.) Matbuat ceraimi hakkındaki kanuna sistematik bir muhalefet yapıldığı takdirde M. Venizelos, meclisin feshini istiyecektir. Fakat böyle bir ihtimalin önüne gecileceği ümit edilmektedir. Fırka münhallere namzet gösterecek Ankara 8 Müstakillerden in hilâl eden meb'usluklar için yapı • lacak intihabatın kongreden sonra icrası tahakkuk etmiştir. Buralara Fırka namzet gösterecektir. Fakat henüz isimler taayyün etmiş değildir. Münhallere namzetliklerinin konulması îçin H. Fırkası Umumî Kâtipliğine yenidcn müracaatler başlamıştır. Fransa'nın tspanya'yı tebriki Madrit 7 (A.A.) Fransa meb'usan mecHsmin genç İspanya Cumhuriyetinin tebrikini mutazammm bir takrir kabul etmesi, siyasî mehafilde fevkalâde iyi bîr intiba bırak raıştır. Napolide bir Japon filosu Napoli 7 (A.A.) tki mektep gemisinden mürekkep bir Japon filosu, buraya gelmiştir. Gemilerde bulunan zabitler Roma'yı resmen zîyaret edeceklerdir. Rasim Âli B. Ankara'da Ankara 8 Tıp Fakültesinden ihracına karar verilen Rasim Âli B. buraya gelerek Maarif Vekâletine müracaat etmiştir. Fransa'nın siyasî zaferi Londra 7 (A.A.) Daily Express gazetesi «Fransa'nın Avrupa'daki siyasî bir zaferi» namile yazmış olduğu bir makalede diyor ki: Fransa, bir kaç hafta gibi kısa bir müddet zarfında Almanya ile Avustur ya'nın gümrük itilâfı ile mukarenet plânını ve Almanya Romanya, Romanya • Macaristan itilâflarını suya düşürmek suretile harpten sonraki siyasî zaferlerin en parlağını ihraz etmiştir. Bu hal, Fransa'nın hali hazırda Avrupa'da siyaset sahasında en hâkim bir devlet olduğunu göstermektedir ve bugünkü nüfuzunun Avrupa diplomasisinde misli mesbuk değildir. Hilâliahmer kongresi Ankara 8 (Telefonla) Hilâliahmer kongresi yarm toplanacaktır. Vilâyetler murahhasları gelmişler dir. fstanbul murahhası Ali Pş. da gelmiştir. SONHABER Tasarruf Cemiyeti Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti bu namla küçük bir risale neşrst • miştir. Bunda, 12 kânunuevvel 929 da tesis edilen cemiyetin 16 aylık hayatmdaki faaliyet ve mesai hulâseten izah edilmektedir. Tasarruf mefhumunun tanılıp tatbik edilmesi, yerli mallarının temini revacı hususunda herhalde çok feyizli ve meşkur himmeti görülen cemiyet; faaliyet safahatına göre pek kısa olan bu zaman zarfında teşkilâtını ol dukça tevsi etmiş, bilhassa yerli mallarının sürümünü arttırmak yolun da hayli muvaffak olmuştur. Teşviki sanayi kanunundan istifade eden millî müesseselerin 927 de 19 tnilyon lira tutan imalâtının 929 da 67 milyonu bulduğunu bu broşörden öğ reniyoruz. Cemiyet tasarruf terbiyesînin tamiminde büyük âmil olmuştur. Bu kısmın semerelerini tasarruf kum • baralarına gösterilen büyük rağ bette de görmek kabildir. Tasarruf cemiyet inin neşriyatı tasarruf, iktisat, yerli malı kullanmak akidelerinin tevziinde muvaffakiyetli bir rol oynamıştır. 16 aylık mesainin bilânçosu yarın için büyük bir ümit ve emniyet vesilesidir. olarak bir kıskançhk vesilesi de yoktu. Bu tesadüf belki de mes'ut bir hâdise idi. Kocam benimle yalnız başına St. Moritz'de eğlenebilecek mî idi? Paris'e belki de gayri • memnun dönecek ve benim kendisini beyhude neş'esiz bir seyahate cebrettiğimi hatırlıyacaktı. Onlarla hoş görüşecek ve onun neş'esinin kığılcımları karısının üzerine de sıçırıyacaktı. Bu böyle idi, fakat ben kederli idim. îzmir'de bir intihar tzmir 8 Çekoslovak tebaasın dan M. Maks işlerinin fena gitme sinden müteessir olarak zehirle intihar etmiştir. Urfa'da çeklvge çıktı Urfa 6 Bu havalide çekirgeler çıkmış, ve yürümege başlamışhr. Haran ve Viranfehir kazalarında mücadeleye şiddetle devam ediliyor. Çekirgeler tren hattını da istilâ ettiklerinden Mardin treni gecikmiş tir. Fethi B. ne diyor ? Mefsuh S. Fırka lideri Fethi Bey siyasî hayattan çekildiğini söylemifti. Fethi Bey bir muha • vere esnasmda siyasî hayatının son safhası için şöyle demiştir: « S. Fırkayı teşkil ettiğim zaman Gazi Hz. nin bitaraf kala cakları kanaatinde idim. Geçen hâdisat bu kanaatimi değiştir • mişti. Maamafih son intihabatta namzetliğimin konması arzu edilmemiş değildir. Fakat istemsdim ve koymadım.» Urfa'da sıcaklar Urfa 8 Sıcaklar bir kaç çün dür şiddetlenmeğe başladı. Buz fabrikası buz çıkarmaktadır. Rockfeller'in bir teberruu Londra 7 (A.A.) Rockfeller mü essesesi, siyasi ve iktisadî ilimler mektebine 710,000 dolar teberru etmiştir. tesî reisi Tahir Beyler, Patrik vekili Polikarpos, M. Fokas, M. Pikujon darülfünun müderrisleri, darülfünun müderrisleri, ve da ve darülfünun talebeleri ve bir çok zevat hazır bulunmuşlrdır. Evvelâ Hukuk fakültesi reisi müderris Tahir B. M. Makkas'ı hazıruna takdim etmiş ve fransızca olarak M. Makkas'ın ter cümei halini yapmıştır. Yunan dip lomatının Roma, Lozan, Lâhi, ı konferanslarına murahhas olarak' gittiğini, ve siyasî bir çok eserler yazan beynelmilel bir şahsiyet olduğunu ve Türk • Yunan dostluğunun devamı için çahsanların en başında bulunduğunu söyle dikten sonra sözü M. Makkas'a bırakmıştır. M. Makkas evvelâ İstanbul ve Ankara'da gördüğü büyük hüsnü kabulü unutamıyacağını kayıt ve Tahir Beye teşekkür ettikten sonra konferansına başlamıştır. Hatip iki millet arasındaki siyasî münasebetlerin bir tarihçesini yaptıktan sonra demiştir ki: « Eğer biz sulhü idameye karar vermişsek maziyi ta mamile unutmaklığımız lâzım dir. Mazi hatıraları içinde çok güzel sahifeler olduğu gibi çok elemli, ıztıraph yapraklar da vardır. Biz artık yeni bir harp istemiyoruz. Biz yıllann verdiği ıztırap ve elemlerden sonra sulhle, dai ma ve her zaman sulh içinde yaşamak istiyoruz, sulh ve dost luk!.. Haritayı açınız, Balkanlarda ne göreceksiniz? Bir Balkan şibihceziresi, bir Anadolu yarım adası ve etrafını saran deniz ler... İşte bu toprakların asil çocukları isterlerse aralarında müebbet bir sulh temin edebilirler... Buralarda asırlarca devam e den uzun ihtiras politikaları artık sona gelmiş ve bitmiştir. Bugün Gazi ve İsmet Paşalarla M. Venizelos, Tevfik Rüştü Bey bu büyük hakikati anlamışlar ve bir dostluğa vücut vermişlerdir. Dostluk esaslanna istinat eden Türk Yunan muahedesi bunun yüksek bir delilidir. Ankara'da gördüğüm ve his • settiğim şudur ki: Artık iki mil let «umumî münasebattan ziyade iki millet dostluğunun bize sulhü müsalemeti temin edeceğini, ve bu dostluğun çok kuvvetli te mellere istinat etmekte olduğu • nu» kemalile takdir etmiştir. Selânik'ten tutunuzda ta Suriye'ye kadar bütün bu saha üze rindeki milletlerin iktisadî, fikrî, yollarda yekdiğerile sıkı müna sbeti vardır. Bizler yekdiğerimizle kardeşiz, hiç olmazsa komşu milletleriz. En yakın bir istikbal bu hisleri tamamile kuvvetlendirecek, payidar bir dostluk tesis edecektir. Gün geçtikçe fazlalaşan, Türki tahakküm etmişe benziyordu. Te bessüm ettiği zaman, bir an için ram oldum. O aralık kocası da geldi. Tren iki yüksek dağ arasında yuvarlanıyor, demiryoluna müvazi olarak bir sel akıyordu. Bu manzara bana yeis ve hüzün verici bir şey göründü. Madamın kocası bana can sıkıcı bahisler anlatmağa başladı. Bir çok kişiden duyarak öğrenmiş idim ki, zeki bir adamdı. Yalnız Fas'ta muvaffak olmuş değildi, mut lak surette büyük bîr iş adamı ol • muştn. Filip aynen demişti, ki o her yerde, her işte hazır ve nazırdır; «fosfatlarda, limanlarda, madenlerde, ilâ..» Fakat hakîkat şu ki ben onun anlattıklarından bir zevk du yamazdım; benim kulaklarım ve aklım onun karısının kocamla ne konuştuğunda idi. Ne de yapsam, trenin hareket halinden mütevellit gürültü onların sözlerinin yarısını çaIıp uçuruyordu. Kadının sesi: :, Şu halde, size göre, güzellik nedir?» Devamla: « Bu gayet mudil bir mes'e le. Bunda çehre bir rol oynar, vücut Gitti hep meb'us olanlar kalmad» hiç bir kişi Başlasın hayrü selâmetle bugün millet if! Dönmesinler lâkîn 9ç beş günde bir îstanbufa Uymasmlar macera ardmda bh* haylâz kul» Çünkü meb'usluk demek gelgH değfl, hieret degfl Sade bir unvan değil, devlet degü, şShret degtt Hepsi milletten vekâlet almıs ehH hibredir Zerreler ayrılsa da onlar gen« yekparedir Uğraşıp teşhîsi emraz etmeli, o n verraell Hastahk baki kahrsa kimsenra hrtV maz befl Bence en sabit kadem bir Hamdi Oa> man zadedfr Bahçesinde her zaman her hizmeto amadedîr Kim bilir kaç bin ağaç, kaç bin çiçek derdindedir Aklı fikrî daima bir nerkisî nermindedtr kazar, hem kazdırır demez, moprak öyle bir Ferhadı âlemdir ki hak Hem toprak demez hiç ya demez Maruf Yunan meb'usu M. Makas ye Yunan iktisadî münasebatı dostlk düşüncelerini takviye e • decektir. Darülfünunlarımız, gazetelerimiz, hülâsa bütün fikrî müesseselerimiz bu dostluğun tesisine yardım edeceklerdir.» M. Makkas bundan sonra ts tanbul'un cihanşümul siyasî, ve fikrî mevkiinden bahsetmiştir. M. Makkas'ın nutku çok alkısIanmış ve kendisi hararetle teb rik edilmiştir. M. Makkas bugün saat üçte Romanya vapurile Pi • re'ye hareket edecektir. ' Fırka kongresi (Birinci sahifeden mabait f Iâyihalar ait oldukları Vekâletlere gönderilecek ve temini im~ kânları araştırılacaktır. Kongrede bu encümenden başka azanın bir teklifi olursa bunları tetkik için bir murakabe encümeni teşkil olunacaktır. Kongre encümen ve kâtiplerinin intihabını müteakıp umumî reis Gazi Hz. bir küşat nutku söyliyeceklerdir. Müteakıben 4 senelik icraat hakkındaki be • yannameyi reis vekili ismet Pş. okuyacaktır. Bundan sonra encümenler 34 günde mesailerini ikmal ederek neticeyi kongrenin müzakeresine arzedeceklerdir. Kongrenin 5 günde mesaisini bitirmesî muh ~ temeldir. Kongrenin hitamında Gazi Hz. yeni icraat hakkında büyük bir beyanname daha neşrede ceklerdir. Reisi Umumî Hz. kongre müzakeratım bizzat takip buyuracaklardır. Fırka programında Gazi Hz. nin son beyannamelerinden mülhem olarak daha ziyade ana hatIarı gösterir şekille yapılacak, teferruat kısmı ağlebi ihtimal gelecek kongreye bırakılacaktır. Nizamname encümeni Fırka divanının ilgasını istemiş ise de Divan Fırka işlerinin yegâne mercii olduğu için bu teklife temayül yoktur. Varsa çıksın karsıma bir nüshayı saniyes? Eş kabul etmez onun âlerode tuim künyerf Gerçi hergün tek yaşar, rahat ya • şar, yalnız yasar Hak budur ki sînesmde bahçrra» bir kiz yaşar Şimdî gHti nezdine bir yarî ca« meb'us onnt Hanesinde kahkahayı duysun «rtdt dehri « t s Ma Miri Cimcoz'dur bu yarî can has«i etsem gerek' Yazmak isterdim sünuhatı fakat mahrem gerek' Kİm bilir kimlerle tezyin eyliyorla* sohbet? Görmek isterdim bu sohbetten kurulmuş ceımetl Sen de gît bari, Ubeydullah'ım, «»• lat Gâve'rî Çünkü yalnızlıkla yazdım b«m b«» günkü yaveyl Sevdiğim însanlar ayrıldıkça bea» den sızlanm Ağlarım tenhada bazan sanki yoktan bir vanm Fikri ruhum bir olanlardan uzaK kaldım bugün Bari ben de müstakil olsam çekilsem büsbütnn Bir Cenap yok, bir Salfth yok, bir Ubeyduliah ta yok Neyleyim mabudu yalnız, vahdetî dergâh ta yok GÂVEİ ZALİM Vecihi Bey geldi Bir müddet evvel kendî kendine bir tayyare yaparak Ankara'ya u • can güzîde tayyarecimiz Vecihi B. tayyaresini bu defa da Prag'a gö • türerek orada bir çok tecrübe ve tetkik uçuşları yapmış, tayyare inşaat şirketlerile temasta balunmuştur. Vecihi B. evvelki gün gene ayni tay Parlak, parlak! Dedim ve pek iyi gördüm ki benim belâhetime hükmetmektedir. Bu da umurumda değildi. Zaten ona karşı düşmanlık duyuyordum. Karısını neden kolundan çekip götürmiyordu ? Bu seya hatin nihayeti gözlerime bir heze • yan nöbetinin hatırası gibî görünür. Son derece ateş verilmîş olan kü çük tren birer saniye karları örten buhar bulutlarına sarılı bir halde, parlak bir beyazlık dekoru içind« mütemadiyen çıkmakta idi. Etrafı • mızda çam ağaçlarınm mütetevvio beyaz sırtlarını mütemadiyen dev rettiren büyük esrarengiz münhanîleri takip ediyordu. Bir aralık yolun böğründe bîr girdap peyda oluyor, ve onun ta dibinde, dolaşa dolaşa bıraktığımıs yol görünüyordu. Kadın bu mana zıra bir çocuk saffeti takınarak bakıyor ve bilâfasıla kocamın nazarî dikkatini manazırın teferrüatı üzerine celbediyordu. Mabadi var Japonya'nın haricî ticareti Tokyo 7 (A.A.) Nisan ayına ait ve haricî ticarete müteallik bir istatistiğe nazaran Japonya'nm it halâtı 127,000,000 ve ihracatı 81,000,000 yendir. keza... Fakat hepsinden evvel tabiilik gelir...> Bir kelime kaçırdım, şimdi gene kadının sesi: «Keza zevk, alayiş, sergüzeştçuluk... Ne dersi niz bunlar da, güzelliğin mütemmimatından değil midir?» Filip: Elbette, dedi, bunların hep sini tophyan bir halitadır. Bir kadın hem ciddî olabilmeli, hem çocuk kalmalıdır. Tahammülsuz olan... Gene trenin sarsıntısından bir cümlenin ait tarafını kaçırdım. önümüzde dağlar yükseliyordu. Pelerin şeklinde, geniş çatılı bir köşkün yanında reçineleri parlıyan tahta yığınları vardı. Acaba ben sekiz gün sekiz gece böyle işkence mi çekecektim? Madamın kocası.. Hiç bir kelimesini dinlemediğim nutkunu bana şu cümle ile bitirdi: İşte görüyorsunuz ki bu ameliye çok parlaktır, her cihetten. Bunu söyledi ve güldü. Şüphe yok ki bana çok ince bir kombinezon anlatmıştı. Bütün bu nutuktan aklımda bir iMİm kaldı, Godet grupu. Cumhuriyet'in tefrikası:55 Yazan: Andre Moruva IKLIMLER Tereeme eden: Haydar Rifai Yalnız değil, en aziz dostlarınızla. Filip o zaraana kadar hiç gör mediğim bir şiddetle: İzabel, bu gülünç sahne ile yoruldum, dedi, size karşı hiç bir kusurda bulunmadım. Onları davet eden ben değilim; kendi kendilerini davet ettiler. Bence hiç bir hükümleri de yoktur; Madama bir kur da yapmış değilim. Artık kâfi. Şimdi hem dolaşıyor, hem söylüyordu • sizî o kadar kıskanç, o derece endişeli görüyrum ki, artık adım atmam kabil değil, ağzımı açamıyorum. Bu ömrü kısaltıcı buz gibi bir şey oluyor... ömrü kısaltan şey onu herkesIe taksim etmektir.. Kendi sözümü kendimde hayretIe dinliyordum. Müstehzi, hasım bir vaziyet almıştırn. Dünyada beni yegâne alâkadar eden bir vücudü kızdırmak üzere bulunuyor ve bunu yapmaktan kendimi menedemiyor dum. Zavallı İzabel! Demekle iktifa etti. Ve ben ki onun geçmiş hayatını, ondan öğrenmek suretile o kadar iyi büiyordum, ve onun hatıratında belki ondan ziyade yaşıyordum, o cümleyi onun hesabına içimden tamamIadım: Zavallı İzabel, sen de mi? Sıra sana mı geldi? O gece pek rahatsız oyudum. Ken* di kendimi uzun uzun levmettim. Hakikî şikâyet için ne sebep vardı? Kocamla Madam arasında bir münasebet yoktu, birbirini ne zaman .dir görmemişlerdi. O halde makul X Biz Villier'lerden bir gün evvel hareket edecektik; fakat geciktik ve her dördümüz ayni trene bindik. Filip sabahleyin erkenden kelktı, ben konpartımandan çıktığım za man onu Kuluvar'da, keza tama men hazırlanmış olan Madamla uzun bir bahiste buldum. Bir an baktım, mes'ut hallerinden vuruldum. Yaklaştım, «bonjur, madam! Dedim, döndü, kendi kendimden istemiyerek sordum: Acaba benziyor mu? Hayır, benzemiyordu. Bu daha dinç idi; hututu daha az tıflâne, daha az melekâne idi? Bu hayat ile boy ölcüşmüş ve hayata