L.umtıurıyet f Sehir ve memleket haberleri j Siyasî icmal ATTILA & Muharriri: Marcel Brion Mütercimi: Mustafa Namık Şehir biitoesi 11,5 milyon lira olarak kabul edildi Şehir Meclisi mezbaha resmini indirecek Şehir Meclisi dün toplanmıştır. Meb'usluğa intihap edilen Vasf i Raşit ve Salâh Cimcoz Beylerin istifaları okunarak kabul edilmiştir. 3 senelik yol programının muad del şekli okunmuştur. Bu sekle göre İçerenköy Kayısdağı yolu prog ramdan çıkarılmakta ve yerine Korucuköy Hasanlar yolu konulmaktadır. Kanhca Beykoz yolu için tahsisat verilmemekte ve Belediye nin buradaki istimlâkleri yapması beklenmektedir. Program Nafıa Encümenine havale edilmiştir. Anadoluhisarı'ndaki dispanserin tekrar açılması teklifi, yeni belediye kanunu mucibince Belediye varidatının yüzde b'eşinin bankaya yatırılması ve Cumhuriyet Merkez Ban kası kanunu mucibince de 50 bin den fazla varidatı olan idarei hu susiyelerin varidatlarmın yüzde birile Devlet Bankasına iştirakleri hakkındaki tezkereler Bütçe Encümenine havale edilmiştir. Azadan Kara Mustafazade Ahmet Beyin ikinci def a talebi üzerine istifası kabul edilmiştir. Sokaklarda fahişeler! Fuhşun men'i için bir çok talimatnameler hazırlanmış ve tatbik sahasına da konmus olmasına rağmen maalesef guruptan son ra caddeleri istilâ eden uraumî kadınlar sokak dilencileri kadar halkı bizar etmektedirler. Bil hassa Beyoğlu'nun en kalabalık yeri olan İstiklâl caddetile Gîavani, Venedik, Derviş ve Timoni sokaklarını saran bu kadınlar geceleri buralarda müşteri ara makta ve şuna, buna zorla sa taşmaktadırlar. Buralarda görülen manzara ve vak'alar gazete sütunlarına ya zılamıyacak kadar fecidir. Bir çok namuslu ailelerin gelip geçmek mecburiyetinde kaldıkları bu en işlek yerlerdeki manzara hem çirkindir, hem de ahlik ve sıhhati umumiyeyi tehdit etmek tedir. Bu sokak kadınları hiç bir muayene ve murakabeye tâbî değildirler. Heyeti umumiyesi sari hastalıklarla maluldür. Zabıtanın her an teftiş ve kontrol salâhiyet ve mecburiyetinde bulunduğu bu yerler maalesef açık umumî evler kadar serbesttir. Zabıtanın içti maî ve ahlâkî bir tehlike haline gelen bu çirkef manzarayı gör mesi ve menetmesi lâzımdır. Diyoruz, Stok tütünler Mubayaata bu haf ta içinde başlanıyor Bir Isviçre fabrikasile mukavele aktedildi Tütün İnhisarı umum müdürü Behçet Bey dün bir muharririmize tütün işleri hakkında şu izahatı vermiştir: « Tüccarlara ait olup muhtelif bankalara merhun bulunan ve takriben 6 milyon kiloya baliğ olan stok tütünlerin mubayaasına bu hafta içinde başlıyacağız. Tacirlere muh teviyatı 3 sene zarfında ödenmek üzere bonolar vereceğiz. Alâkadarlar isterlerse bu bonoları millî bankalarda iskonto ettirebileceklerdir. Satın aldığımız bu stok tütünleri ihraç edeceğiz. Bu suretle önümüzdeki sene için tekrar mubayaatta bulu nabilmek imkânı temin edilmiş olacaktır.» Behçet Bey son iktisadi buhra nın tütün piyasasma olan tesiri hakkında şu malumatı vermiştir: « Tütün »atışları tetkik edildi. Avrupa rejilerinde buhran dolayısile satış noksanı lâakal yüzde yir midir. Bizde ise yüzde beştir. Bu nun da bu ay zarfında telâfi edile ceğini kuvvetle ümit etmekteyiz. Yaprak tütün ihracatımız her sene 30, 35 milyon kilo miktarında • dır ki bu yekunun bu sene azalmı yacağını tahmin ediyorum. Bizim için tütüncülükte dikkat edeceğimiz şey iyi tütün yetiştirmek, tütünü ucuza maletmek ve temiz işlemektir. Bu hususta hükumetçe icap eden tedabir alınmak üzeredir. Haricî tütün ticaretimiz gün geçtikçe inkişaf etmektedir. Son ola • rak bir tsviçre fabrikasile mukavele akdettik. Mukavele mucibince bu fabrika Fransız rejisile olduğu gibi bizimle de muamele yapacak ve tütünlerimizi işliyecektir. Bu fabrika faaliyete geçmistir. Bu fabrikadan başka hariçte 3 fabrikamız daha mevcuttur. Bunlardan Suriye'deki fabrika dört ay sonra faaliyete geçecektîr. Şimalî ve Cenubî Amerika'daki fabrikalar bir sene sonra muameleye baslıyacaklardır. Bundan başka Mısır, Irak, Belçika. Felemenk'te fabrika küşadı için müzakeredeyiz. Diğer taraftan Fransa, fngiltere, ttalya, Macaristan, Danimarka'da, ve Filistin'de yal • nız mamulâtımizı satan hususî mü messillerimiz de vardır.» Balkan itfihadı ve yeni blok Almanya • Avusturya gümrük itilâfı Avrupa siyaseti üzerinde derin tesirler icra etmekte devam ediyor. Fransa, iki Alman hükumeti etrafında iktisadî büyük bir blokun teessüs etmemesi için diplomasî, si yasî ve mali bütün kudret ve kuvvetini sarfediyor. Dün Lehistan'a bir milyar frankhk istikraz vermiş idi. Bugün de Çekoslovakya'ya «lli milyon dolarlık bir istikraz vermeğe muvafakat etmiştir. Fransa, Merkezî Avrupa'da ve Balkan'larda ayrıca iktisadî bir grupun vücude gelmesine çalışıyor. Tereşşüh eden bazı malumata göre Fransa hükumeti Lehistan, Çekoslovakya, Yugoslâvya, Romanya ve Bulgaristan'dan mürekkep bir blok vücude getirmek istiyor. Filvaki bu memleketlerden bir çoğu ziraî olup menfaatleri müşterek ve coğrafî vaziyetleri birleşmelerine müsaittir. Şu kadar var ki Balkan'larda ve hatta Merkezî Avrupa'da büyük bir ehemmiyeti olan TUrkiye'nin hariç kalacağı her hangi iktisadî blokun tam olması ve yaşaması şüphelidir. Fransa'nın terviç ettiği blok Tuna'nın ağzına kadar imtidat edecek olsa bile Merkezî Avrupa'nın ve Balkan'ların en büyük iktisadî damarı olan bu yolun hakikî mahreci ve haricî ağzı olan Boğazlar Türkiye'de olduğundan iktisadî yenî zümrenin hariç ile muvasalası serb*«t ve emin olamaz. Şarkî Avrupa'da vücude gelmesi tasavvur olunan her hangi iktisadt bir blok ancak TUrkiye'nin dahi dahil bulunacağı bir Balkan Birliğine istinat edebilir. Aksi takdirde azun müddet yasamamağa mahkum olur. Fransa'nın kurmak istediği blok adeta Balkan Birliğini daha teşek kül etmeden evvel inhilâle uğrat mağı istihdaf ediyor. Avrupa Birliğinin îstinat edeceği mevziî gruplardan şarktaki ancak TUrkiye'nin ve Balkan Birliğinin iştiraki ile vücude gelebilîr. 3 Muzaffer Hün'lerin Roma sokaklarında parlak geçit resmi diken diken kürk paketlerine benziyen insanlar garip ve korkunç şekiller Çin hududundan Volga nehrinekadar!.. $ Hün'ler alkışlamyor.. Galiplerin müdebdep bir surette istikbaline karar verildi. Ro ma'ya avdet ettikleri gün, gani metler, bayraklar, çiçekler, kahramanca yazılarla süslenmiş taki zaferler altından resmi geçit yaparak geçtiler. Halk, şükranından ve sevincinden ağlıyordu. Göklere yükselen şevkü şadî avazesî içinde bilhassa, Stilikon'un yanında kendi süvari kıtaatının başında, at üstünde giden alçsk alınlı, vahşi ve hayvanî bakışlı Huldin alkışlamyor, alkışlanı yordu. Sarus ile Visigoth'lar alayın sonuna bırakılmıştı. Hün'ler geçerken neş'e ile bağırmaktan soluğu kesilmiş olan seyirciler, resmi geçide iştirak edenlerin mütebaki efradına karşı, şükran avazesi çıkarmıyorlardı. Milletin nankörlüğüne alışmış olan Roma'lı ceneraller, omuz • larını silkiyorlardı. Roma ordu su, ecnebi kuvvetlerinin himaye ve muavenetinden vaz geçecek bir halde değildi. Bu ecnebi ordularının ister Frank, Cermain, Alain ister Hün olmasında esas itibarile bir fark yoktu. Maamafih küçük ve inatçı atIara binmiş, oklarla, oktanlarla, mızraklarla diken diken bir manzara almış, kürk paketlerine benziyen bu askerlerin Roma sokaklarından geçişi pek garip oluyordu. Ecnebilerden teşekkül etmiş muavin askerlerirl garip silâhlarına, alacalı elbiselerine ajışmış olan ahali, bu yeni müttefikîere korku ile karışık bir tecessüsle bakıyordu. Şeytan gibi insanlar.. Ecnebi Kral Gaynas'ı cezalandırmak için Roma tarafından tavzif olunmuş bulunan Huldin'in onu mağlup ederek başını bir torba içinde tmparatora gönderdiği rivayet ediliyor, bu Asya'hların harikulâde zalimliğinden, vahşi huylarından bahsolunuyordu. Kısrak sütü içtikleri, çiy et yedikleri, sertliğini gidermek için eti kendi kalçalarile atlarının böğürleri arasına koydukları naklolunuyor • du. Kasabaları da yoktu, arabalar içinde yaşıyorlardı. Kadınlarını, çocuklarını ev esyasını hep ara balar içine yığıyorlardı. Onlar kadar çirkin ecnebiler görülmemişti. Gerçi Cermen'lerin, Suev'lerin, Frank'ların da yırtıcı ve zalim tavrı vardı. Bu nunla beraber onlar insan şeklü kıyafetinden mahrum değillerdi. Halbuki Hün'ler, Roma'hların nazarında hayvanlara benziyordu. Hatta Irani'lerde, Habeşi' lerde bile hiç bir zaman böyle insanlar görülmemişti. Derileri koyu sarı, kolları uzun, gövdeleri geniş, yüzleri yassı idi. Şakaklara doğru çekilmiş gözleri bütün simayı bir hile ve zulüm şimşeği ?ibi parlatıyordu. Kafatasları çocuk luktan itibaren, tahtadan ve kayıstan yapılmış bir kundak içinde asıl şeklini kaybetmiş, biçimsiz leşmişti, arkaya doğru uzanıyor du. Hün'ler sakalsızdı. Yüzlerinde tüy bitmemek için derin çizgiler yaparlardı. Hayvan derisi ile giyinirlerdi. Başlarında kürkten yapılmış serpuşlar, ayaklarında ince ve uzun deriden çarıklar vardı. Bakışları kurnaz ve vahşi idi. Bu küçük adamlar, Asya ile Avrupa'nın bütün akvamı arasına korku ve dehşet saçmışlardı. Çin'den Volga'ya kadar.. Visigoth'ların iddia eyledikleri gibi, onlar hakikaten kâhinlerin, şeytanların evlâdı mıdır? Bu, malum değildi. Fakat böyle bir efsanenin vücudü, yaptıkları tahribata dair kulaktan kulağa dolaşan rivayetler, komşularında daimî, ebedî bir korku uyandırmıştı. Hün'ler kâh Çin İmparatorlu ğu hudutlarında, kâh Volga nehrine munsap (Kama) çayı sahillerinde görünürlerdi. Garp ak vamına meçhul olan uzak mem leketlerden geliyorlardı. Orta Asya'nın yüksek yaylalannda, mmtakaları kendilerine ve atlarına gıda verdikçe, göçebe kabileler halinde, tulh içinde yaşıyorlardı. Fakat geniş kum çölünün hudu dunda bulunuyorlardı. Rivayete nazaran onların kuvvetli hüku • metlerini mahveden bu müthiş komşunun, bu kum çölünün keyfü heveslerine her zaman tâbi oluyorlardı. Rüzgârın tesirile kımıldıyan kum tepelerini dalga haline getirerek memleketin manzarasını bir kaç dakikada değiştiren fırtınalar, su gibi derin ve yumuşak kumları, ekseriya, ön • lerine katip süpürüyorlardı. Bu sapsarı, kupkuru ve sıcak cezrü met, zaptı mümkün olmıyan bir tarzda ilerliyor, otlakları kum tabakaları altında bırakıyordu. Göller ortadan kayboluyor, çöl, her tuttuğunu kısırlaştıran büyük bir el gibi, bereketli topraklara uzanıyordu. Göçebenin en müthiş düşmanı çöldü. Kumlar şe hirleri mahvediyor ve önüne ne çıkarsa hepsini yıkarak mahve den yakıcı dalgalarla, ahaliyi, k o valıyor, kovahyordu. Göçebe halk ta ondan kaçıyordu. Fakat göçebenin arkasından, kum bütün ovanın üzerine abanmış büyük bir sarı hayvan gibi, ilerliyor du. Atların dörtnala koşma sına rağmen, süvarilerini yakalamağa, gömmeğe uğraşan yakıcı ve zalim kumların arkadan ye • tiştiği hissediliyordu. Bu kum sahrasının en yakın komşuları Hün'lerdi. Onlar, bu düşmanın hilelerini, fırtmalann geleceğini haber veren toprağın namahsus lerzeşlerini anlama nın yolunu öğrenmişlerdi. Gö çebeler, fırtınanın nevim ve sükuna daldığını yahut ateşin bir gazapla sabırsızlandığını sanki alelâcayip hurufat şeklinde te celli eden telâtumdan anlıyor lardı. Sicak rüzgâr toprakları silip süpürürken, hayvanların gözlerini körleten kum tanelerini havalara sürükliyip yükseltir ken atlar acı acı kişniyor sanki, büyük bir galeyan ve hercümerci evvelden haber veriyorlardı. Mabadi var Doğru değil mi? Şirketi Hayriyeden sikâyet Usküdar ile köprünün mesafesi Haydarpaşa ile köprünün nisfı derecesinde olduğu halde Şirketihay riyenin daha fazla ücret aldığı ve Hayriye ismini füzulî olarak kul landığı hakkında bir kaç imzalı takrir okunmuştur. Azadan Aziz Bey demiştir ki: Üsküdar'ı ayırmağa lüzum yoktur. Bütün Boğaziçi pahalıdır. Boğaz'a gitmek için 45 kuruş veriliyor. Bu gidişle Boğaziçi'nde kimse kalmıyacaktır. Belediye reisi Muhittin Beyin teklifi üzerine takrir tetkik edilmek üzere, makama havale edilmiştir. Fazilet mükâfatı Muallimler arasından 4 namzet seçilecek Kibarzade Fadıl, Kâtipzade Sabri ve Namık Beyler tarafından mühim miktarda bir para fazilet mü kâfatı olarak vakfedilmiştir. Paranın bu seneki faizi 1500 liradır. Mükâfat âli, orta, ilk tahsil hocaları arasından seçilecek dört muallime verilecektir. Maarif Vekâleti âli tahsil hocaları için iki namzet gösterilmesini Darülfünun Emanetine bildirmiştir. Namzetlerin tayini için Darülfünun Emîni Muammer Raşit Beyin riyasetinde ve yüksek mektep müdürle rinin iştirakile bir komisyon teşek • kül etmiştir. Bu komisyon iki nam • zet gösterecek Vekâlet birisini ter cih edecektir. İlk ve orta tahsil hocalarmın in • tihabı ile de Maarif Emaneti meş gul olmaktadır. Bütün mıntakalardaki ilk mektep lerde intihabat yapılmaktadır. öğrendiğimize göre şimdiye ka dar en çok rey alan Muallimler Birliği idare heyetinden Göztepe be şinci ilk mektep müdürü Hacı Tahir Beydir. Tahir Beyin kazanacağı kuvvetle tahmin edilmektedir. miş, Metnurin müdürü Samih B. bunların da sigortaya konacağını beyan etmiştir'. MUHARREM FEYZİ Belediye kütüphanesi Müteakıben Belediye için bir kütüphane tesis edilmesi hakkında Tevfik Salim Pş. nın takriri okun muştur. Tevfik Salim Pş. demiştir ki: « Bir kütüphane tesisine ehemmiyetle ihtiyacımız var. Dünyada belediyecilik hakkında yazılan e serlere malik olmalıyız ki lâzım olunca müracaat edebilelim. Mektupçu Osman B. Bu talep çok yerindedir. Tahsisat verilirse bu seneden itibaren işe başlar ve ileride mühim bir kütüphaneye malik oluruz. Zaten Fatih'te de bir med rese aldık, burada bir Şehir kütüphanesi yapacağız. Muhittin B. Belediye kütüp • hanesi için Köprülü kütüphanesini istedik. Burasını Belediyenin hususî kütüphanesi yapacağız. Ayrıca u • mumî Belediye kütüphanesini de Fatih'te açacağız. Neticede kütüphane için tahsisat verilmesi ve makamın bu işle meşgul olması ittifakla kabul edilmiştir. Nâzım Hikmet B. Komünistlik cürmile muhakeme ediliyor Şair Nazım Hikmet Beyin şimdiye kadar neşrettiği muh telif şiir mec muaları komü nist propagan dası mahiye tinde görül e rek mahkeme • ye verilmiştir. Sairin rüzgâr Nazım Hikmet B. lar, 1f 1, 835 satır, Jokont ile Siyao, Sesin! kaybeden şehir, Varan 3 isimli kitaplan evvelâ Dahiliye Ve • kâletinm nazari dikkatini celbet miş ve Vekâlet İstanbul Polîs mü • dirîyetine yazdığı bir tezkere ile bu eserlerin müddeiumumiliğin nazari dikkatini celbedip etmedîğini sormuştur. Polis müdiriyeti keyf iyeti müddeiumumilikten sormuş, mfid deiumumilik te bu istilâm üzerine mevzuubahs eserleri tetkik ederek komünistlik propagandası mahiye tinde görmüş ve dava açmıştır. tstintak hâkimi, Nazım Hikmet B. hakkında yazdığı kararda «kendisine komünist şairi unvanını vererek bu rejimi propaganda mak sadile şiirler yazmakla> tahtı zan • na almış ve ceza kanununun 311 ve 312 inci maddeleri mucibince ikinci ceza mahkemesine sevketmistir. Bu muhakemeye çarsamba günü Öğle den sonra saat 3 te başlanacaktır. Şehir bütçeri Müteakıben 931 bütçesinin varidat kısmımn müzakeresine başlanmış • tır. Bütçenin Vilâyet varidat kısmı 4,839,580 lira, fevkalâde bütçesi 35 bin lira, Belediye kısmımn da 6,639,770 lira ki bütçe ceman 11,479,350 lira olarak kabul edilmiştir. Yalnız mezbeha kısmının müzakeresi esnasında daimî encümenin mazbatasının okunmasma karar verilmiştir. Bu sırada yeni RiyasetiCumhur intihabını ilân eden toplar işitilti • ğinden celse hürmeten beş dakika tatil edilmiştir. Uçüncü celsede mezbahaya ait mazbata okunmuştur. Mazbata hakkında Galip Bahtiyar B. hulâsaten demiştir ki: Mezbaha ücretlerinin fazlalığı resmin hayvan başına alınmasındandır. Mezbahaya ecnebi sığırları ve büyük hayvanlar sevkediliyor. Köylüler büyük hayvanlarını veriyor lar ve kendilerine cılız hayvanlar kalıyor. Etin okkasına 1 2 1 3 kuruş bir resim düşüyor. Her halde bir pahalılik vardır. Resmi biraz indirsek bunu buz satışından temin ederiz. Çünkü buz satışı fena idare ediliyor. Sadettin Rıza B. Mezbahadan aldığımız varidat belediye varidatının yüzde yirmi beşini teşkil edi • yor. Bundan varidatın tarzı cibayetinde bir ahenksizlik olduğu kanaati çıkıyor. Neticede mezbaha resminin ten zili cihetine gidilmesi ve bunun için tetkikat yapılması takarrür etmiş ve bu faslın tehiri müzakeresi kabul edilmiştir. Meclis 18 de perşembe günü saat 14 te tekrar toplanmak Uzere dağılmıştır. Biri Yunan diğeri Sovyet tebaa sından iki şahsın memleketimizde devamı ikametleri mahzurlu görül • düğünden Dahiliye Vekâletinden verilen emir üzerine ilk vasıta ile hududumuz haricine çıkarılmak üzere polis müteferrikasına getirilmişlerdir. Hudut haricine çıkarılacaklar Bîr kadın kaçakçısı (Campos) isminde Belçika'lı bir muhabbet tellâlının Brüksel'de namuslu bir aileye mensup ve fakat filim yıldızı olmak hevesine düşen Jannessllimince, Janness Ermines isimlerinde genç ve güzel iki kızı tstanbul'da filim çevireceğinden bahisle iğfal ederek kaçırmış ve vapurla İstanbul'a müteveccihen hareket etmiş oldukları Brüksel zabıtasın • dan Istanbul zabıtasına bildirilmiştir. Campos ile kızlar zabıtaca aranılmaktadır. Bulunduklarında memleketlerine iade edileceklerdir. Hastane ihtiyacı Maryo Sera Italya'da tevkif edildi Koryera Della Sera gazetesinin verdiği habere göre Yıldız ga zinosu müsteciri Maryo Se • ra hileli ifiâs cürmünden dolayı Italya'da tevkif edil miş ve mevkufen muhake mesine başlanmıştır. Maryo Sera elde ettiği sahte bir pasaportla îtalya'dan kaçarken hudutta yakalanmıştır. Kubilây abidesi I Teberruat listesi Gazetemizin teşebbüsile yapılacak «Kubilây» abidesi için gönderilen teberrüatı liste ha linde neşre devam ediyoruz: L. Eski Yekun 521 Edirne Kız muallim mektebi muallim ve tale beleri 27 Yekun 548 Müteakıben sıhhiye encümeninin mazbatası okunmuştur. Mazbatada İstanbul'un 7000 hasta yatağına ih tiyacı olduğu, halbuki tstanbul'da bugün 750 yatak bulunduğu zikre • dilmekte ve 100 bin lira sarfedile rek Usküdar'da bir hastane açılması ve 55 bin lira da idame masrafı verilmesi, ayni miktarda tahsisatla da Beyoğlu Zükur hastanesinin tevsii teklif edilmekte idi. Bu hususta uzun müzakereler olmuş ve mazbatanın mesai encümenine havalesi teklif edilmiştir. Cevdet Kerim Bey Bu mazbata mühim bir ihtiyaca cevap veriyor. Bu işin uzatılmasına vakit müsait değildir. Muhittin Bey Mesai encüme ni esasen işe vazıyet etmiştir. İşuzıyacak değildir. Tevfik Salim Paşa Biz bu mazbatayı mesai programının müzake • resine tehir edersek daha iyi olur. Teklif kabul edilmiştir. Müteakıben birinci celseye nihayet verilmiştir. İkinci celsede belediye memur larının tekaütlükleri hakkındaki tezkere okunmuştur. 1930 senesinden sonra Belediyeye alınan memurla rın ücretli olarak kullanılması ve eski memurların yeni tekaüt kanunundan istifade etmeleri kabul edilmiştir. Tevfik Salim Paşa ücretli me murların da unutulmamasını söyle Mezbeha resmi iniyor Serkomiserler arasında Poüs beşinci şubesinde serkomiser Salim Bey görülen lüzum üzerine Sarıyer kazasına ve Sarıyer ka zasından serkomiser Fahri Bey de beşinci şubeye nakledilmişlerdir. Bu kere serkomiserliğe terfi eden Sakir Bey de Eminönü merkezine tayin edilmiştir. vc Tedrisat talimatnamen Maarif Vekâleti ilk mekteplerde tatbik edilmekte olan ders ve terbiye talimatnamesinin tadili icap eden kısımlan hakkında vekâlete malumat verilmesini bildirmistir. Bu münasebetle İstanbul'daki ilk mektep hocaları talimatnaraeyi muallim meclislerinde müzakereye baş< lamışlardır. Bütün mektepler bir haftaya kadar bu mes'ele üzerinde noktai nazarlarmı tesbit edecekler ve neticeyi pazartesi günü Muallimler Birliğinde müzakere ederek tadili istenen maddeleri vekâlete bildireceklerdir. Ktrk memur Ankara'ya gönderildi Polis mektebinin bu devrei tedrisiyesi hitam bulmak üzeredir. Ve bu devrede bulunan kırk polis nam • zedi Emniyeti umumiyenin talebi üzerine geceliyin ve müstacelen icra edilerek Ankara'ya gönderilmişlerdir. Pangaltı merkezinde serkomiser Zübeyir Beyle muavin Avni Efendi hakkında tahkikat yapılrraktadır. Poliste tahkikat tkinci celse Polis maaşları verilemiyor İstanbul polis kadrosundan bir kısmı Merkez Bankası hisse senedi almış bir kısmı da alrramıştır. Defterdarlık bunların defterini istemis, muhasebe verememiştir. Bunun için Defterdarhkla polis muhasebesi a • rasındaki muamele ihtil&fı yüztin • den polis maaşları verilememiştir. J 4 I K. 60 38 Mekteplerde imtihan tlk mekteplerde dersler hazira « nın bırinde kesilecek ve hemen im tihanlara başlanacaktır. Lise ve orta mekteplerde imtihanlara hazira nın on beşinde başlanacaktır.