Teşrinievvel 1930 Cumhuriyet TELGRAFLAR jntihabattan sonra Izmir Belediye faeyeti toplandı S. F. Ocagının şikâyeti Bir hâdise Muğla'da.. Ankara 22 (A. A.) İsparta, Talvaç, Tirebolu, Aydın, Söke, Elâzile bütün ka zaları, Kula, Arapkir, Urfa ve bütün kazaları, Gülnar, Anamur, Mut, Gelibolu, Germencik, Belediye intihabatını Cumhuriyet Halk Fırkası namzetleri kazan mışlardır. İzmir 22 (A.A) Yeni belediye azalan bugün ilk defa olarak toplanmış, reis ve encümen azalarını intihap etmişlerdir. Riyasete, eski reis Sezai Bey intihap olunmuştur. Yeni azalar meyanında 3 hanım vardır. Armutlu 22 (Son posta) Belediye intihabatını S. F. kazandı. Menemen 22 (Sonposta) Belediye intihabında S. F. ekseriyeti ihraz etmiştir. İzmir 22 (Son posta) S. F. vilâyet ocağı intihabın yolsuz olduğu ve halkın* tazyik edildiği yolunda bazı deliller bulduğunu söyliyerek Gazi Hz. ne telgrafla bir arize gönderdi. Kuvvetli şayialara göre intihabatta fazla gayret gösteren polis müdürü Ömer Bey Vekâlet emrine alınacaktır. Muğla 22 (Aydın muhabirimizden) İzmir S. F. ocak heyeti umumî kâtibi doktor Ethem Vessaf Bey teşkilât için Muğla'ya gittiler, ben de refakat ettim. Şehre yakın yerde yirmi otomobilde Muğla münevverleri istikbale geldiler. Belediye İntihabında müstakillen çalışan Fethi Bey grupile halktan kalabalık bir parti vilâyet ocağına iltihakettiler. Müştak Lutfi Bey kaza heyetlerlnl ve mahalle muhtarlarını kabul etti. Asaf [Cumhuriyet Muştak Lutfi Bey Muğla'da iki defa valilik etmiş ve vilâyette bir çok eserler bırakmıştır. Bu sebeple kendisine müteşekkir olan halkm fırkacılıktan ziyade şahsî sevgisine itibar etmiş olması varit olabilir] Giizellere 'Resim gönderme müddetini teşrinievvel nihayetine kadar temdit ettik Güzellik müLsabakasına işrtirak eden güLzellerin re Ff'mlerini 10 Lteşrinievvel rden itibaren Lneşredecek [tik, fakat Uimdiye ka [dar gelen Iresimler, kâfi miktarda olmadığmdan resim l?öndeıme müddetini teşriniev I ^el nihayetine kadar temidt ettik., Güzeller; Beyoğlu'nda Foto' jSüreyya ve Foto Femina'ya gi / derek bizim hesabımıza resim |lerinizi çektirinîz. Musihabe 6ir darülfiinun nasıl teşekküf eder? S. F. nerelerde kazandı? İzmir Poüs Müdürü ne olacak? tzmir 22 (Son posta) Kemalpaşa kazasının Parsa köyünde dün akşam muhtar İsmail Fehmi Efendi ile Hurşit çavuş rey sandığmı sırthyarak karakol civarında bir yere götürüp açmışlar, içenden S. Fırkaya verilmiş reyleri atıp yerine H. F. reylerini doldurmuşlar, Sandığı muhafaza edecek olanlar da bu sırada karakolda bir odaya kapanmışlar. Nihayet hadise duyulmuş, bir zabıt tutulmuş, kaymakama verilmiş, tahkikata tahrirat kâtibi gönderilmiş, kâtip muhtarın evine vardığı zaman muhtar yemek yiyormuş: Buyurun ycmeğe demiş, mes'ele kapanmış ve H. Fırkasının kazandığı ilân edilmiş.. S. F. İzmir ocağı hadiseyi Dahiliye Vekâletine yazarak şikâyet etmiştir. Kemalpaşa'nın Parsa köyünde neler olmuş? S. Fırkanm Mugla teşkilâtı "Türksozü,, Gazetesınm! tt • Kırk Türk bahadırının esir ettiği Menil taburunun zaptedilen tarihî bayrağı nerede?.. Geçenlerde Adana'da «Türk sözu» fazetesile «Yeni Adana» gazetesi arasında başlıyan bir münakaşeden bahsetmiştik. «Türk Sözü», «Yeni Adana» sahibi Ahmet Remzi Beyi «mücadelei milIiye esnasında kırk kadar Türk kahramanı tarafından esir edilen Fransız'ların meşhnr (Menil) taburunnn bayrağını yok etmekle» itham ediyordu. Çok şayanı dikkat ve ağır böyle bir itham üzerlne blz münakaşeyi hulâsatan kaydetmiş ve bu hadise ve münakaşenin millî bir mahiyet kesbettiğini ilâve ettikten sonra: «Bu milll mes'eleyl derhal tahkik ederek efkârı umumlyeye arzetmek hükumetin en birinci vazifesidlr. Diğer taraftan Ahmet Remzi Beye düşen bir vazife de, hazır ellnde sahibl olduğu bir gazete varken bn isnatlann yalan olduğunu, mahkemede isbat edlnciye kadar bir an evevl efkârı umumiye huzurunda isbat etmek, hiç kimsenin arzu etmediği böyle ağır ithamdan kurtulraaktadır.» Demiştik. Ahmet Remzi Beyin, bizhn pek halisane olan bu tavsiyemizi nazarı dikkate aldığını dün gelen Yeni Adana gazetesinden öğrendik ve memnun olduk. «Yeni Adana» «Türk Sözü» gazetesine hitaben diyor ki: «Kırk kişl tarafından esir edilen Fransız taburuna ait bayragın gazetemiz sahibl tarafında almıp tekrar Fransıziara satıldığı ve bunu isbat etmek için elinizde kuvvetli vesika olduğunu yazıyorsunuz. Bu vesika her ne ise derhal klişesini neşrediniz. Tabiriniz veçhile ve her zaman olduğu gibi işl mngalâtaya boğmaymız. Gazetemiz sahibi ne böyle bir bayrafc almış ve ne de satmıştır. Bn iftira ve yalanlar diyoruz. Mahkeme huzurunda soracağunız snali efkârı umumiye hurarunda soruyoruz. Bizim inkârımız karşısında isbat size düşüyor. Gazetemiz sahibl, bayrağı ne zaman almış, ne zaman nereye ve kime satmıştır? Efkârı umumiye önünde buna derhal isbat için cevap vermek mecburiyetin desiniz.» Ahmet Remzi Beyin bu kat'î ve sarih cevabından sonra «Türk Sözü» gazetesi iddiasını isbat etmek mfvkiindedir. Hatta evvelce de yazdığımıa gibî, iş bu kadar münakaşeye döküldükten sonra mes'eleye hükumet te vazıyet etmell, milletin şerefine taalluk eden bu hadiseyi tenvir etmelidir. Çünkü muhakkak ve asıl mühim olan şudur ki kırk Türk bahadın tarafından esir ediien Menil taburlle beraber, zaptedilmiş olan bayragğın bugün mevcut olmaması ve hiç bir müzemizde bulunmamasıdn*. ediyor, bu servetin menbaını keşfedemiyordu. Paranın itiraf olunamıyacak kirli ve belki de kanlı menbalardan geldiğine şüphesi yoktu. Henüz sulh aktolunmamıştı. İstanbul'da İngiliz, Fransız, İtalyan askerleri, polisleri vardı. Osmanlı askeri ve polisi ile beraber dört türlü inzibat memuru görülüyordu. Bu dört kuvvet arasında şebirde sahipsizliğe benzer fena bir vaziyet hükümferma oluyordu. Hapisanelerden kaçmış lâyuat canüerden bahsediliyor, sık sık dehşetli vnkuat duyulnyordu.. Bir çok büyük mağazaIarın kasalan kırümış, hesapsız paralar çalınmışti. Bütün bu şayiaları duydukça Haşim'in içinde doğan şüphe kurtları büyüyor, ıztırap veriyordu. Acaba bu cinayetlerde Seyfi'nin parmağı var mı idi.. Haşim pek eyi biliyordu ki onun fena!ığa meyli, cinayete istidadı vardı. K«mseye ifşaya cesaret edemediği, bu meş'um hakikat zavaüı gen?e rahat ve huzur bırakmamıştı. Bir aralık Seyfi ile aiv n ln bütün münasehtini ke«nıe£i düşandü. Oturduklan evi terkederek uzaklara kamak is izmîr'de bu sene incir üzüm satışı azaldı tzmir 21 (A.A.) Şehrimiz ticaret Odasının üzüm ve incirlerin ticarl vaziyetine dair neşrettiği rapor şudur: Bu sene mevsim iptidasından 20 teşrinievvel akşamına kadar Izmir borsasında 21.640 347 kilo üzüm şatılmıştır. Geçen sene ayni tarihte 32 500,555 ve evvelki sene 25.030.356 kilo satılmıştı. Son hafta zarfındaki fiatlar şunlardır: Aüyüiaıa 44 ııa 48, aia 43, mrinci 23 ilâ 37,5, lkinci 27 ilâ 33, üçüncü 21 ilâ 26.75 ve karaboca 16,5 ila 21,75 kuruştur. Mevsim iptidasından 20 teşrinievvel tarihine kadar ihracatımız Almanya'ya ve Şimali Avrupa'ya 10,249,729 ve İngiltere'ye, 3,619,163 ve Fransa'ya 417,793 ve Amerika'ya 403,974 ve İtalya'ya 3,183,138 ve Mısır'a 25,433 ve muhtelif memleketlere 117,382 ceman 18,606,010 geçen sene bu miktar 22,384,774 kilo idi. Bu sene, mevsim iptidasmdan 20 teşrinievvel akşamına kadar, İzmir borsasında 14,695,456 kilo İncir satılmıştır. Geçen sene, ayni tarihlerde, 16,038,620 kilo incir ve 1,548,699 kilo hurda incir ve evvelki sene 19,351,166 kilo incir ve 188,838 kilo hurda incir satılmıştır. Son hafta zarfındaki fiatlar: Süzme 28 ilâ 45 ve elleme 18 ilâ 30 ve pacal 7 İlâ 9 ve naturel 7 ilâ 10 kuruştur. Mevsim iptidasından 20 teşrinievvel akşamına kadar ihracatımız, Almanya ve Şimali Avrupa'ya 3,744,114 ve İngiltere'ye 4,622,693 ve Amerika'ya 3,154,192 ve Fransa'ya 295,864 ve İtalya'yal,531,374 ve Avusturalya'ya 490.185 ve muhtelif memleketlere 59,272 ceman 13,897,692 kilodur. Geçen sene bu miktar 14,864,506 kilo idi. Bugün 20,5 tan 38 kuruşa kadar 1559 çuval üzüm ve 7 kuruştan 37 kuruşa kadar 1,606 çuval incir ve 5 kuruştan 560 çuval hurda İncir satılmıştır. nımıııııılltlllllllllllllllllllllllllllinillllHlllinillıııııımıımııuıii Maden ocağında.. Ankaz altındanl65 ceset çıkarddı 120 amele cesedi hâlâ toprak altında Berlin 22 (A. A.) AklaChapelle civarında Alsdorfda VVilhelm maden kuyusunda bir dinamit deposunun iştiali neticesinde telef olan işçilerden 153 ünün cesetleri çıkarılabilmiştir. 120 kadar maden amelesi hâlâ ankaz altında bulunmaktadır. Londra 22 (A. A.) Ingiliz maden amelesi federasyonunun reis ve kâtibi Alman maden işçileri federasyonuna gönderdikleri bir mektupta, Alstrof kazasında telef olan madencilerin akrabalarına taziyet ve teessürierinin bildirilmesini rica etmişlerdir. Ankara 22 ( Telefonla ) Manisa tapu mttdiri Emin B Samsun tapu müdürliiğüne tayin edilmiştir. (931 bütçesi' Heyeti Vekile, Vekâletler tahsisaimı tesbit etti Jütün bütçeler haftaj [sonunda bitmiş olacaktırj Ankra (Telefonla) Bngün İsmet, İPaşanın riyasetinde toplanan Heyetij Vekile geç vakte kadar içtimaa devam] ı etmiştir. İçtimada 931 bütçesi münaj 'sebetile bütün vekâletlere verilecek' tahsisat miktarlan müzakere ve tetj I kik olunmuştur. Bu miktarlar tesbit' edilerek Vekâletlere vrilmiştir. Her i I Vekâlet bütçesini buna göre tanzimj ederek bir hafta zarfında Maliye Ve| kâletine verecektir. ' Vergilerin tadili ve Düyunuumumiye' , işleri hakkında tetkikat yapmak üzei |re beşer kişiden mürekkep olarak| teşkil edilen komisyonlar bu ay niha^ jyetinde işe başlıyacaklardır. mişti. Şimdi eniştesini, bu zavallı bedbahtı kurtarmak, aile arasına almak, meş'um, kirli Seyfi'yi aralarından atmak için çareler düşünüyordu... Almanya, Fransa, Ingiltere gibl büyük pıyor, diğer taraftan, tesisindeki makGarp milletlerinin Darülfünunlan dör sattan da ayrılmış olmuyor, yani Çarlık Sirinlik! der, beşer asırlık birer varlık sahibidir. nüfuzunun ilerlemesine hizmet ediyor. Dün gece, meşhur Fransız artisti Bunlann teşekkül ve tekâmülleri başka Bugünkü Rus Idaresi, Kazan Darülfütürlüdür, ve bizim Da.rülfünunu onlarla nununun ilml sâytni teşvik etmekten (Maurice Chevalier) Moris ŞövaK mukayese etmeğe kalkışmak gülünç o geri dunnamakJa beraber, sosyalizme ye Aşk resmigeçidi'nin fîlmini seylur. Fakat varlığı 125 seneyi bulmakla esaslanna müptelâ yeni bir cemiyet vü rettim. İlk bahardanberi sinemaya beraber yalnız kendi memleketinde de cude getirmekte Darülfünunun yardımıgitmemiş olduğum için, evvelâ, sesğil, bütün dünyada ehemmiyetle telâk na istinat ediyor. li filimlerdeki terakki dikkatimi ki edilen profesörleri yetiştlrmek suretiBu da gösterir ki her vakit, her rejim, le, hakikl bir Darülfünun şeklini alması yalnız siyasl bir varlık olmaktan ibaret celbetti. Artık sesli film, tamamen yüz seneye varmıyan (Kazan) Darül kalmıyor; idare ettiği cemiyetin şeklı tiyatronun yerine kaim olmuştur. fünununu kendimize örnek edinmesinln hakkında da bazı akldeler taşıyor. Ve Hatta sesler daha kuvvetlidir. Ti muvafık olduğuna kaniiz. bu akidelerin yer tutması, cemiyetin Kazan Darülfünunu, iklnci Katerin kendi idealine uygun bir vazlyet alması yatroda, fena ve geride bir yere dttzamanmda, 1805 te, Şarka doğru Çar İçin ilimden istifade etmeğe çalışıyor. şerseniz bir çok sözleri işidemezsl* lığm nüfuzunu yayacak misyonerler yeÇarlık zamanında Kazan Darülfünu niz. Halbuki sesli filimde ses fen» tiştirmek emelile teşkil edilmiş. Kazan nunun talebesi hemen munhasıran Rus nin yardımile öyle kuvvetlidir ki ibir zamanlar, Şimal Türk'lerinden Ka olduğu halde bugün çoğu Türk olmak şidilmemek imkânı yoktur. zan hanlığının makarrı idi; Rus'lar, ora üzere Çuvaş'lardan, Marii'lerden, VotAşk resmigeçidi yalnız sesIUiü larını zaptederek hanlığı ortadan kal yak'lardan müteşekkildir. Darülfünun dırdılar; fakat Türk'leri mahvedemedi bugün fizik, riyaziyat, tıp, sovyet huku itibarile değil, her cihetçe çok mu* ler. Bugün Kazan, sosyalist Sovyet Ta ku, ve amele fakültelerini muhtevidir. vaffak olunmuş bir eserdir. 1927 de tar Cumhuriyetinin makarndır. Demek Talebesinln miktan 2108 dir. Tedrisat Paris'te iken gördüğüm Moris ?3ki eski bir Türk beldesidir; işte (Kate meccanl olduktan maada talebenin üç valye artık, sade Fransız sao'atkâfi rin) bu eski Türk beldesinde bir Rus Da te birden fazlası devlet tarafından idaolmaktan çıkmif, sinema ve sesli fi> rülfünunu tesis etmiştir. re edilir. Im sayesinde beynelmilel bir Kazan Darülfünunu epeyce sene ÇarDarülfünun kütüpanesinde 1904 te siyet ve söhret olmustur. lık için propaganda memuru yetiştiren 228,000 kitap vardı. Bugün 453,000 kitap bir müessese olmuştur. Burasını, sırf vardır. Yüz senede toplanan kitaplar Moris Şövalye'nin en böyflk kuvVj illm aşkile vücude getirmesi, Çarbktan 25 senede iki misline çıkanlmıştır. veti şirinliğindedir. Farnsız elbette beklenemezdi. Maamafih 1814 e Kazan Darülfünunu, yüksele yüksele kân ekseri sinema artistleri gll doğru, müessese ehemmiyet almağa başyalnız Garp irfanma yetişmeğe değil güzel değildir; hatta lâkırdı eder] lar. Bir hayli Alman âliml, burasını lrfan merkezi edinirler. Hele riyaziye tedrisatı, onu geçmeğe de çalıştığını iddia ediyor. ken ağzmın aldığı şekle nazaratil Niçin, bir misal olmak üzere, Kazan her hangi Avrupa Darülfünunu derecebazı bazı çirkindir bile; sesi de fevf Darülfünununu aldığımı, yazımın baş sinden hiç te aşağı değildir. Müderrislekalâde değildir; fakat o kadar . » rin Almancasını, Rus talebe anlamıyor tarafında • söyledim. Şimdi Rusya'da vimli ve şirindir ki ne yapsa hoşa du; onun İçin dersler tercihan Lâtince Kazan Darülfünununa takaddüm eden verillyord'u. İşte o sıralarda riyaziye ders Darülfünunlann teşekküllerinden kısa gidiyor, insan çirkin ve yayık ağ * • zında bile bir sevimlilik buluyor«j lerinde terakki edilmesinln sebebi bu idi. ca bahsedeylm: İlk Darülfünun, Büyük Petro'nun ls Anlaşıhyor ki bir san'atkâr içiı^ O zamanlarda, Kazan Darülfünunu, teşkilâtındaki noksamndan dolayı az tediği şekilde, fakat onun vefatmdan her seyden evvel şirin ve sevimli oh âlim yetiştirmlşti; bununla beraber lç sonra, 1726 da açıldı; 17 Alman müder mak lâzımdır. lerinden bazılan, ilim dünyasmda blrer ria getirildi. Lâkin talebe bulunamadı. Bizim de Moris Şövalye gibi şirhf yıldız gibi parladılar. Kazan Darülfünu 1755 Moskova'da yeni bir Darülfünun nu, en şarkl Avrupa'nın Büyük Asya âle tesls edildi. Bunun 1804 te Harkof, 1805 ve sevimli bir san'atkârumz vardn! mine açılmış bir ilim kapısı idi. Bir ta te Kazan Darülfünunlan takip etti. Le amma arkadaşlan kıskanmasın % , raftan bu keyfiyet, diğer taraftan mü ningrat Darülfünunu 1814 te tekrar alar, diye ismini söylemiyeceğim. derrislerden ekserisinin Alman olması, çıldı. Garbl Avrupa illm merkezlerinin bu müDemekki Kazan Darülfünunu açılmazessese ile münasebete girişmelerine seEsfafurullaH efendim j dan yarım asır evvel, Moskova Darülbep oldu. Bundan talebe son derecede haddim mi?. fünunu tesis edilmiş ve orada yetişen istlfade etti. müderrislerden, Kazan DarülfünununGarp lrfan âJemile teessüs eden bu Felek Bürhanettin dostum, hU, \ münasebet, Kazan Darülfünunundaki da da İstifade olunmuştur. razı yazmıs, mağlubiyetlerle neti « j Rusya bile, Alman irfanından azaml âlimlerin büyük keşiflerde bulunduklan:elenen spor seyahatlerinden dolai ; na bir dereceye kadar yardım etti. Mese istifadeyi temin etmiş bulunuyor. Bugün lâ 1826 senesi şubatmda N. Lobatchevskl, de bu lrfanın Rusya'da tesiri vardır. ı beni de kendisine benzetmis. Estafurullah beyefendi, tevazif fen fakültesinde, muvaziler mes'elesinde Rusların müderrisleri, yalnız Moskova en doğru halline ve gayrl öklldl hendese üniversitesinde değil, Alman Darülfü göstermişsiniz. Benim, size, meshuf M nin ihdasına dair yeni esa£lannı Lsah nununda da yetişmişlerdlr. spor seyahatleri Türkiye sampiyo • etti; bu, ilme büyük bir terakki adımı İlim, bütün insanlara şamll bir nimet nu Bürhanettin Beye benzemek hi$ • attırdı% tlr. Ümln vatanı yoktur. Her millet, N. Zlzln kimya âleminde nam bıraktı. kendinden bilgili olan milletinin ilmin addim mi? Galatasaray kulübünü tesis etti. Hele Şarka ait taharriler, türkoloji Ka den istifade etmek mevkl ve mecburiğimiz zamandanberi geçen Z5 senezan'da en müterakkl dereceyi buldu. yetindedlr. 1861 de, profesör Boutlerov klmyevl Bugün Rus'lar, kendi tayyarelerini, lik spor hayatımda, ben, yalnız bif bünyeye dah yeni bir düstur keşfetti. defacık bir Avrupa seyahati yapa< On dokuzuncu asırla ylrmincl asnn traktörlerinl, otomobillerini, hulâsa her türlü alet ve makinelerini kendi fabri ilen bir beceriksizdim. Siı ise id> ilk senelerinde Kazan Darülfünunu, en yüksek Darülfünunlar derecesinde sayı kalarında, kendi işçileri ve mtitefennin lan ittifakının teşekkülündenberi lıyordu. Rusya'dakl son inkılâbın baş lerile yapıyorlar. İhtlyaçlannın büyük eçen yedi sekiz sene zarfında hiç langıcında bütün Rus âlimlerinin sus lüğü dolayisile Garp teknlğinden henüz ir seyahati kaçırmıyan, rökor satuğu ve ilim hareketinin durduğu zan müstağni kalamıyorlarsa da, emelleri az ıibi bir sampiyonsunuz ve Allah' nolunurken, daha bu sene 125 inci yıl zamanda bu lstiğnadan kurtulmaktır. fiyet versin seyahat sampiyonlu» dönümünü kutlulıyan Kazan Darülfüİnsant olan ilimde böyle milll bir faaçunu kat'iyyen elden bırakacag» nunu, hâlâ o şöhretine lâyik olan sâyin llyet ve feyiz göstermeğe çalışmak.. İşte de devam ettiğlni gösterdl. Düşünelim hakiki milliyetçilik bence budur. Garbın da benzemiyorsunuz. Ben, bu spov ki, Çarük nüfuzunun Asya içerlerine so ilmlni, bir istihlâk metaı gibi aUnak, seyahatleri yarısında hiç sizinle kulması gayeslle teşekkül eden bir mü fakat o ilmi benimseyip ona milli bir oy ölçüşebilir miyim? Doğrusu esseseg yavaş yavaş beynelmilel bir feyiz vermemek neye yarar? pek büyük bir tevazu göstermişsiehemmiyetl haiz hakikl bir Darülfünun niz efendim. şeklini alıyor. Bir taraftan sırf illm yaKÂZIM NAMt * * • HEM NAUNA^ MIHINA^ Matbaacılar cemiyeti kongresi Gazi Osmanpaşa orta mektebi Frannz'ca muallimi Şerif Beye Mektubunuzu alınca Maarif E » minliğine müracaat ettim. Şikâyc» tinizi mucip vaziyetin tashih edil miş olduğu cevabını aldım. Umit e» derim ki mes'ele kalmamıştır. IIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIMItllllllllllllllllllllllllllHH Kongreye iştirak Türbiye matbaacılar cemiyeti heyeti umumiyesi, dün Hilâl matbaasmda toplanmıştır. Kongreye, bütün İstanbul matbaaları iştirak etmiş; matbaacılığın inkişafına mani olan ve matbaaları müteessir eden sebepler görüşülmüş ve cemiyetin matlup faaliyeti göstererek mevcut vaziyeti ıslah edecek çarelerin tiyordu. Evi ve semti değiştirmek fikrini babasına açtı. Tusuf hoca ev değiştirmek fikrine şiddetle itiraz etti. Rahatmı, ahbaplarını feda edemezdi. Bu imkânsızlık karşısında Haşim meyus ve müteessir yaşıyordu. Şimdi eniştesi Ali İle daha sık ve samimi mektuplaşıyordu. Hasbihalden başlıyarak eniştesine yavaş yavaş Seyfi'nin hayatından, şüphelerinden bahsetmiş idi. Ona kardeş demek, onunla münasebatta bulunmak bir azap olduğunu anlamıştı. Bu hissiyatı Ali pek eyi anlıyordu. Bunu an* lamıyan Yusuf Hoca ile, karısı idi. Dünyada, kendi rahat ve menfaatından maada her şeye karşı lâkayt ve bifütur görünen Yusuf hoca Seyfi'nin son zamanlarda yaşadığı mechul hayatı, sarfettiği paraların nereden geldiğini öğrenmek istemiyor, sormuyor, düşünmüyordu. Ona Seyfi'nin para kazandığını görmek onun adam olduğuna delâlet eden kâfi bir delildi. Artık kendisinden para aramıyan Seyfi'ye şe.katler göstermeğe başlamıstı. Seyfi de ara r,.a c':ne bir kaç lira sıkıştıracaiını umit edijcvdu. Samsun tapu müdürlüğa Amasya 22 (A. A.) Büyük Erkâni Harbiye Reisi Möşir Fevd Pş. Hz. refa katlerinde ordu müfettişi İzettin ve kolordu kumandanı Sedat Paşalar bulunda^ edenlerden bir grup îu halde dün akşam şehrimize gelmiş aranılması takarrür eylemiştir. lerdir. Gece belediye tarafından şeref Müteakıben yapılan intihap netice 'erine bir ziyafet verilmiştir. sinde yeni heyeti idare Osmanbey matbaası sahibi Saim, Hamit Bey matbaası lerinden Kâzım Beylerden teşekkül etsahibi Hamit, Cumhuriyet matbaası miştir. muhasebecisi Raşit, Hilâl matbaası saHakkı Tank, Velit, ülvl ve Abbas Beyhibi Nazir, Alâattin Bey matbaası sahibi ler de inzibat heyeti azabklanna seçilAlâettin, Hüsnütabiat matbaası sahip mişlerdir. Seyfi eve uğradıkça ona her şeyin pahalılığından, ailenin zaruretinden bahsile Allah razı olsun, Haşim'in gösterdiği muavenetleri söyler, onu da yardım etmeğe teşvik için imalarda bulunurdu. Fakat Seyfi bu sözleri anlamaz gibi davrandı. Nihayet, Tusuf hoca dayanamadı. Açıktan açığa para aramağı kararlaştırdı. Seyfi gene bütün mahalleye ihtişam satarak otomobil ile gelmişti. Ana, baba ona, hürmetli muhabbetlerle karşıladılar. Yusuf hoca mukaddemeler yaparak derdini açtı: Oğlum, görüyorsnn ya, çok zaruret içindeyiz.^ Sen maşallah kazanıyorsun.. Bjze de yardım edemez misin?.. Dedi. Bugün Seyfi neşesiz görünüyordu. Babasmm para talebi üzerine abus ve hain suratını takındı. Anasını, babasını tekdir eder gibi söyliyordu: Paraya neden ihtiyacınız oluyor? Bankadan ayda kırk lira almıyor musunuz? Yirmi beş lira aylığı kırk liraya çıkartmak benim himmetimle olmadı mı?. Bu lutfuma teşekkür edeceğinize, şikâyet ediyor, daha para anyorsunu*... Yusuf hoca cesareti kırılmış bir rile: Fakat oğlum ailemiz kalabalık, mas~ rafımız çok... Diyecek oldu. Seyfi sesinl yükseltti: İdareli yaşaymır... Şimdi Hasim de kazanıyor... O da eve muavenet etmeli, onun hiç bir masrafı yok... Evde yeytjü içiyor... Halbuki ben şimdi evde kalmıyorum. Beyoğlu'nda odam var... Orada yaşamanm ne kadar masraflı olduğunu bilir misiniz?.. Ben kazamyorsam, ona göre de masrafım var... Klmseye muavenet edecek halim yok... Diyerek ald| • yürüdü. Bu hiddet ve infial ile evden çıkarken: Beni her vakit para için, böyle taeiz edecek olursamz bir daha ev# de uğramam... Dedi. Karı koca, hayretler içinde kaldUar. * * * Fevzi Pş. Hz. Amasya'da MUHACİR Yazan: FAZLl NECÎP MİLLÎ ROMAN: Haşim büyük vicdan ıztırabı içinde « Bu saadeti ümit edebilmek için sekıvranıyordu. Şimdi onu büytik işkencenin lutfuna muhtacım, Haşim... Sen namuslu ve vicdanlı bir gençsin... Beni lere atan Seyfi'nin hayatı idi. Seyfi aile içinde bir afetti. Kurdali ile bn cinayete, bu felâkete sevkeden namus aile arasında bir mukarenet husule geve sevda hissiyatmın ehemmiyetini taktirmeği düşünen Haşim Seyfi'nin şerrindir edersin... « Senden istirham ederim, onları Sey den korkuyordu. fi'nin şerrinden muhafaza et... Çocukla Son zamanlarda Seyfi'nin hayatında rıma valdelerinin hat?»ı ifşa olunmasın âni, büyük bir tehavvül olmuştu. Şimdi bir dan, babalarının âdi bir cani gibi anla mirasa konmuş zannolunabilecek tılmasmdan pek korkuyorum... O meş'um servet ve sefahet içinde yaşıyordu. Mütehâdisenin kendilerinden gizlenmesine addit yeni elbiseler yaptırmıştır. Her gün başka elbise giyer, göğsüne kalın bir çok dikkat et... altın kord»n, parmaklarma elmaslı yü« Çocuklarımı ne vakit ve nasıl görmek mümkün olabileceğini sen tetkik zükler takardı. Eve pek nadir uğrardı, anasmı ziyaret için, kap'y» ^»«»Br otomove temin et...» Mektup, Haşim üzerinde pek derin te bil ile geliyordn. essürler bıraktı. Ali'ye olan muhabbeti Haşim, Seyfi'nin i^?^r\ erVbüereği bn mektup üzerine arttı, Seyfi'ye olan kumarhanelerde bu kv'ar <?k ı ira ı,anefreti, istikrahı ise o nisbette ziyadeleş zanılması mümkün olamadığını tahnıin 8 Bulanık suda balık avlıyan... İşin iç yüzü Bir iki hafta geçmişti Yusuf hoca lunun muamelesinden doğan hiddet infialini henüz hazim edememişti. MabftdJ