Haydar Rifat Bey maEıkemesi dün hîtam buldu ıııHIHIIMIIIIItlllllllllllllllllllllllllllllllllUlllltllııııuını» Cumhuriyet «= 9 Haziran 1930 [Birinci Sahifeden Mabait] tir. Adliyenin esash ıslaha muhtaç olduğunu söyledim. Vakıa hukuk tahsil ettim, fakat çiftçilikten geldim, yardımınızı isterim dedim. Kenan B. yorgunluğundan bahisle istifa edeceğini söyledi. Diğer bazı müdürler de bu harekete nydular, istifanız doğru değildir, hep beraber çalışalım dedim, Kenan Bey mümkün olmadığını, beni harice karşı müşkül vaziyette bırakmamak için beş on gün kalabileceğini söyledi. Böyle istifadan müşkül vaziyete düşmiyeceğimi söyledim. Bazı müdürlerle istifa etti, sonra haber aldım ki istifa tertip eseri inıiş, gücenmedim, hatta eytamın dağnık parasını toplıyacak komisyona Kenan Beyi reis yaptım, altı ay çalıştıktan sonra Mecllsin tatiline yirmi gün kala bu işin yapılamıyacağmı söyledi, çok müşkül vaziyette kaldım, çünkü Reisicumhura, Meclise, eytam bankasının teşkil edileceğini bildirmiştim, sözü yerine getirememek tehlikesi vardı, İş Bankası müdürü Celâl Beye rica ettim, onun reisliğinde toplanan heyet derhal kanun projesini hazırladı, gene kızmadım. Usul muhakematı cezaiye komisyonuna reis yaptım. Senelerce uğraşan bu komisyon bir iş görmeden dağıldı. Hukuk fakültesi reisi Tahir Beyin riyasetinde mümtaz hukukçularımız toplanarak yeni kanunu hazırladılar. Kenan Beyin yerine müsteşarlığa gelen Kâzım Beye «sen bu makamda oturamazsın, bu sandalyeler iğnelidir.» Gibi sözler söyledi. Bunu o sırada İstanbul müddeiumumisi Esat Beye de söyledi, bana haber virdiler. «Makamınızda böyle muamele eden kim olursa olsun polise verin!» Dedim. Gene bir gün Kenan Beyin hain Ferit divanı harbinde bazı vatandaşlar aleyhinde şahitliğini îşlttim. Bunu doğru bulmadığımı haber verenlere söyledim. Cevat ve Kenan Beylerin darülfünun müderrisliklerine tayinini işitince isabet olmadığını merhum Necati Beye söyledim. Çünkü her ikisi bu gibi kanunların alındıklan memleketlerin lisanlarmı bilmezler. Hiç bir ecnebi dili bilmezler. Yalnız Cevat Bey Arnavutça bilir. Bu da ilim sahasında ise yaramaz. Cevat B. kanunu medenî hazırlanırken «Hükumet şeriati terkediyor. Katolik oluyor» Demiş. Ben evvelki fikrimde gene musırrım. Bu sahitler mahkemede tevdi edilmiş şehadet mevzularına cevap vermeyince bunun haricine çıkarak gayretkeşlik göstermişlerdir. Yüksek mahkemenin bu ifadelerdeki gayzi görmek için zorluk çekmiyeceğine şüphem yoktur. | Hikmet Bey de Kadriye Hanım mes'elesinde lüzumu muhakeme kararı verdiğinden dolayı mahkemeye sevkolunmadı. Başka sebeplerden dolayı hesap vermeğe çağmldı. Basat'ın tahliyesine gelince: Hâlâ yüzünü bile görmediğim Basat'ın tahliyesi bence niçin matlup olsun? Bunlar benim emrimle tevkif edimlişlerdir. Evvelâ tevkif ettirip sonra tahliye ettirmenıde mana nedir? Guya Jak Basat Zonguldak meb'usu Nazif Beye intisap etmiş ve Nazif Bey de tahliyesini temin etmiş. Nazif Bey bana yalnız «müstantik Hikmet Bey, Jak Basat Nazif Beyin tesirile tahliye edildi, diyormuş. Rica ederim tahkikat yaptırınız» demiştir. Ben Müddeiumumî ve müstantike Basat'ın takip ve tevkifi için emir verdim, fakat tahliyesi için asla emir vermedim. Jak Basat'ın niçin diğerlerinden evvel ve daha az kefaletle tahliye edildiğini benden değil, müstantik kararnamesinden öğrenilebilir. Bu sebepleri, onlar mahkemeye sevkedildikleri takdirde bütün milletle beraber biz de öğrenebiliriz. Mahkemeye intikal etmemiş bir tahkikat safhası mahremdir. Bir davanın muhtelif maznunlarından bir kısmı yüksek kefaletle bir kısmı daha az kefaletle, bir kısmı da kefaletsiz tahliye olunabilir. Bunlar hâkimin ve müstantiğin takdirine bırakılmıştır. Bir sui istimal görmedikçe Vekâletin bunları sormağa hakkı yoktur. Şayanı dikkattir ki şahit Cevat Bey buna dair malumatı Nesim Mazliyah Efendiden; mevkuf iken işitmiş. Nesim Mazliyah Efendi benim emrimle tevkif edilmiştir ve bîttabi onun bana hayır dua etmiyeceği malumdur. Jak Basad'ın tahliyesi Haydar Rifat Beyin mevkii İsmail Sıtkı Bey fsmail Sıtkı Beyin maruf itilâfçılardan biri olduğunu işitirdim. Damat Ferit kabinesinde Adliye Nezaretini kabul ettiğini Selcuk dağlarmda Yunan'lılarla göğüs göğüse çarpıştığım sırada işittim, şasmadım. O zamanlar düşmanın müdahalesine susan bu zat gazeteciler davalarının Bursa'ya naklinden çok müteessirmiş. Hürriyeti matbuata bu kadar meclup olan ve Türk gazetecileri nezareti zamanında sürgünlere gönderilen bu ihtiyar sahit bu hırsa o kadar kapılmış ki mahkemede mevzu haricine çıkıyor. Görüyoruz ki Haydar Rifat mutlan surette müdafaasız kalmıştır. Ortada Cumhuriyet Müddeiumumiliğince açılan dava mevzuları etrafında maznun lehine kullanacağım tek bir kanunî mesnet kalmamıştır. Bu suretle bürünmek istediği ve fakat şimdi kırılan müdafaa kalkanı içinden Haydar Rifat elinde bir demet iftira bir tutam hakaret ve avaz avaz bağıran tehdit mektuplarile kanun muvaeehesinde kalmıştır. Maznun bu ana kadar bana istediği gibi iftira etti. Aklına geleni söyledi. Sokakta. gazetelerde, salonlarda, koridorlarda, mektuplarında doyabildifi kadar sövdü sövdü. Artık yeter zannederim. Türk ceza kanununun 208 inci maddesi hükmüne göre bir kimse müfteri olabilmek için onun adi olabilmek için onun Adliyeye veya işi Adliyeye vermeğe mecbur olan bir memua ihbarname veya şikâyetname vererek suçsuz olduğunu bildiği bir kJmse hakında gareze mebni bir cürüm isnat etmeli yahut böyle bir cürüm maddî eser ve delillerini tasni eylemelidir. Haydar Rifat hakkında açılan iftira davası bu maddenin birinci fıkrasmdaki unsurlara temas etmektedir. Bu unsurlar 1 ihbarname, % memur. 3 mecburiyet, 4 garez, 5 cürüm isnadı 6 suçsuzluk bilgisi 7 iki şahıstır. memura verdi. O da Reisicumhur Haz f tup gönderir. Avrupada talebeyi teftiş iretleridir. Burada tetkik eidlecek cibet çin muvakkat müfettislik salâhiyetleri Reisicumhur Hazretlerniin memur olup ister, kitapları alımayınca muğber olur, olmadığıdır. Memur ise bu ihbarnamele müfettislik verilmiyince gücenir. Fakat ri Adliyeye vermeğe mecbur bulunup muhterem hâkimler ist'kbalde kendileribulunmadığıdır. Türk Reisicumburu ne hüküm salâhiyeti verilecek gençleri her öne çıkana nasıl teftiş ettirebilirim? Türk kanununa güre memurdurlar. Onların izzeti nefislerini nasıl küeülte3 Memur bir hizmet kabul etmiş bilirim? Haydar Rifat Beyin hastalığını olacaktır. Reisicumhurun vazifede hiztedavi için nasıl is ihdas eder ve milletin metleri teşkilâtı esasiye kanununda parasını sarfedebilirim? gösterilmiştir. Demek ki Reisicumhur memur olarak tekabbül ettiği hizmetler Haydar Rifat Bey müdahale mi istemiş de vardır. Bunlarla da iktifa etmedi. Bana kay4 Memurun maaşlı veya maaşsız olbetmek tehlikesine maruz kaldığı davaması lâzım gelir. Reisicumhur Hazretlelar için sahabet teklif etti. Mektuplarınrinin kanunu mahsusla maaşları da varda haksız yere hâkimlere sövüp saydı. dır. Hatta kendine müdafaa şahidi göster5 Memurun tekabbül ettiği vazife diği Kenan Beyi bile tahkir etti.» Vekil nin muvakkat veya daimî olması lâzım burada da mektupları okudu ve sözüne gelir. Türk Reisicuhuru Teşkilâtı esasiye devam etti: kanununun maddesine göre dört sene « Düşününüz muhterem hâkimler müddetle vazife alır. Bütün bu tahlilden davalarını kazandırmaklığım için bana anlaşıldı. Türkiye Reisicumhuru Hazret mektup yazan Haydar Rifat Bey bugün leri 279 uncu madde mefhumunda bir beni müdahalecilikle ittiham etmektememurdurlar. Türk hukuku mevzuasına dir. Fakat Haydar Rifat Beyin istediği şey müdahaledir. Bu reddedilince iftigöre vaziyet budur. raya başladı. Nihayet bir gün Baroya iaTürkiye'de söz desine rağmen bir memura da rüşvet 6 Reisicumhur Hazretleri Türk ka teklif etiğini de haber aldım. Mektupları nunlanna göre maznunun ihbarlarını getirtip okudum. İşi Baroya havale etAdliyeye göndermeğe mecburdur. Teşki tim. Mektuplar avnen şunlardır.» Mahlâtı esasiyemizin 38 inci maddesi muci mut Esat Bey mektupları okudu ve: bince Reisicumhur kanunlara riayet ve « Vaziyetten müteessir olan Havonları müdafaa edeceğine dair Mecils dar Rifat Bey pürtelâs bana gene mekhuzurunda resmen yemin eder. Eğer tuplar yazmağa başladı. Ve bu defa vaHaydar Rifat Beyin mütaleasına göre zısının taklit edilmiş olduğunu sövledi. Reisicumhur bu gibi ihbarları alâkadar Bunu isbat için de benim yazdığım mekmakama vermeğe mecbur olmadığını tubu ve imzamı taklit ederek bana gönbir an kabul edersek o vakit Meclis hu derdiği mektuba leffen gönderiyor. Hayzurunda bütün bir millet müvacehesin dar Rifat Bey bununla yazı ve imlânın de resmen namus üzerine edilen yeminin kolayca taklit edilebileceğini izaha çalıbu memlekette bir süsten manasız bir şıyor. Bakınız benim namıma ve benim lâfızdan ibaret olduğuna inanmak lâzım imzamla müfettiş Abdülkerim Beye neler yazıyor. (Mektup okunur) Yazılarımı gelir. Türkiye'de süs için söz verilmez. taklit ettiği mektubun altına da bana Yeminle tekabbül edilen bir vazifenin hitaben şunları yazıyor (okur). icabını yerine getirmiyenler, Türk demokrasisinde mutlaka mes'uldürler. Haydar Rifat Beyin teessürü f ğim. Bu milletin varlığını kendilerine geçim yolu yapabileceğini umanların acırım akıllarına... Milletin adalet işleri emaneti elimde kaldıkça bu gibilerin : kuracakları tuzakların, sui kastların ! dehşeti ne olursa olsun, onlardan yılacak, milletini unutacak tıynette değilim. Bunlar iki elimi her gün yakalarmda bulacaklardır. Cumhuriyet kanunları elleri silâhlı eşkiyaları daçlardan boyunlannda zîncirle indirdi. Bu kanunlar kravath şehir eskiyalarını, sehir hırsızlarını. Mahmut Esat bir gün bu tuzaklar içinde yok edilse bile Türk hâkiminin önüne elleri kelepceli cıkaracak kadar kuvvetlidirler. Millet mahkemelerinin ve kanunların şunun bunun kevfine alet olacağı devirler çoktan geçti. Böyle bir şey umanlaın husranına yanarım. Asılsız olduğu görülen ihbarnamelerini sırf vatani ve millî endişelere binaen yaptığını söyliyen Haydar Rifat Beyden sorulmaz mi ki aleyhindeki davaya hâkime müdahale ederek kapattığım halde artık bunları yazmıyacağım bana bildirdiğine göre bu verdiği haberlerin milletle vatanla ne münasebetleri kahyor? Maznunun nasıl sönmiyen bir garazla bir intikamla hakkımda Devlet Reisine ihbarnameler yazdığım bilmem ki büyük mahkeme daha fazla izah etmekliğimi ister mi? Mahmut Esat Bey bundan sonra Haydar Rifat Beyin ihbarnamelerinde kendisine isnat ettiği cürüm vakıalarını birer birer söyledi ve meşhur Emil Garson'un bir mütaleasını şöyle hulâsa etti: f Mahkeme müdafaa talebini reddetmiş ve muhakemenin devamma karar vermiştir. Muhakeme devam etti. Vekil Beyin müdafilerinden Salâhattin Bey uzun boylu müdafaatta bulundu. Bunu taklben Vasfi Raşit, Sadettin Ferit Beyler söz söylediler. Miiddeiumuminin iddianamesi Avukatlarm sözü bittikten sonra Müddeiumumî Ekmel Bey uzun iddianamesini okumağa başladı. Bunda esbap ve delâili cürmiye tavsif ediliyor ve Haydar Rifat Beyin ceza kanununun 188 285 480 482 inei maddeleri ahkâmına tevfikan tecziyesi talep ediliyordu. Mahkeme saat 6 da bitmiştir. Mahkeme reisi: « Muhakeme hitam buldu. Perşembc günü öğleden sonra karar tefhim edilecektir.» Dedi. Temyizdeki reddin espabı mucibesi Haydar Rifat Beyin tahliye ta • lebinin Temyiz mahkemesince reddedildiği vazılmıstı. Bu reddin esbabı mucibesi şudur: Müstantik Nazım Bevin dahili dava olmak üzere verdiği istida 29 kânunusani 930 tarihli olup. davaya ve hükme esas teskil eden Havdar Rifat imzalı istida dahi 28 eylul 929 tarihlidir. Buna na zaran suçun ikaı tarihi ile şikâyetname arasında ceza kanununun 490 mcı maddesinde gösterilen üç aydan fazla müddet geçmiş ve suç Ceza mahkemeleri usulü kanununun 344 üncü maddesinde yazıh suçlar meyamna girmiştir. Ancak ceza mahkemeleri usulü kanununun 346 ıncı maddesi 344 üncü maddesinde gösterilen suçlardan dolayı ammenin menfaati noktasında Cumhuriyet müddeiumumisine hukuku amme davasını açmak salâhiyetini verdiğine ve bu mülâhaza ile İstanbul müddeiumumiliği harekete gelerek ammenin menfaati noktasından 20 teşrinisani 929 tarihinde mumaileyh Haydar Rifat Bey aleyhine hukuku amme davası açmış ve suçun işlendiği tarih ile Cumhuriyet müddeiumumiliğinin dava rkamesi tarihi arasında hususî müruru zaman gecmemiş olmasına nazaran ceza muhakemeleri usulü kanununun 402 inci maddesi mucibince hadisede hususi müruru zaman mevcut olduğundan bahisle tahliyesine dair olan Haydar Rifat Bevin taIebi varit görülmediğinden reddine ittifakla karar verilmiştir. Şikâyet hakkı, iftira hakkı İhbarnameler ve devlet reisi Fransa Temyiz mahkemesi reisi, devlete verilmiş bir ihbarname ile muhbirin bunu en emin ve en müessir bir yoldan alâkadarlarına tevdi ettirmeği istemiş ve kastetmiş olduğuna karar vermiştir. Bu kararı teyiden Paris hukuk fakültesi ceza profesörü Emil Garson; Reisi devlete verilmiş olan iftirayı mutazammın bir ihbarname kanunun şümulüne girer. Çünkü devlet reisi kuvvei icraiyenin başı olması hasebile her şeyden evvel cürümleri tenkil ve idarl inzibatı temin etmek vazifesile mükelleftir, diyor. Dolozno'nun meşhur hukuk lugatmda Reisicumhurun iftira ihbarlarını ve şikâyetlerini kabule salâhiyettar memurlar meyanında bulunduğu sarahatle kaydedilmektedir. Bu bahis etrafında bir noktaya ilişmek isterim. Haydar Rifat Bey geçenki mülâhazaları sırasında ihbarnameleri almağa ve adliyeye vermeğe mecbur olan memurlarm ceza muhakemeleri usulü kanununun 151 inci maddesinde yazılı olduğunu söyledi. Görülüyor ki Haydar Rifat Bey Vekilliğim zamanında bana her istediğini yaptırmağa muvaffak olacağını zannetmiş olmalı ki bimuhaba tekliflerde bulunan davetler yaptı. Bunlarm hiç birinin olmadığını görünce teessürü artmağa başladı. Nihayet rüşvet maznunlarının vekâletini İsmail Sıtkı Bey ve sair zevatIa beraber der'uhte etti. Bütün ısrar ve gayretlerine rağmen müekkillerini istediği zamanda tahliye ettiremeyince Cumhuriyet müstantikini tahkir edecek kadar ileri vardı. Tabiî her hangi mütecaviz şahıs gibi o da yakasından tutularak mahkemeye çıkarıldı. Müekkillerini tahliye ettiremediğinden dolayı gayz içinde kalan Haydar Rifat Beye teessürü kâfi gelmiyormuş gibi bir de maznun olarak mahkeme huzuruna çıkanlması büsbütün koydu. « Şikâyet hakkı var, ihbar hakkı var demek iftira hakkı, yalan hakkı var demek değildir.» Muhterem hâkimler! Bütün bir ömrünü ceza işlerine vakfetmiş ve o işler içinde son nefesini vermiş olan profesörün mütaleasına benim ilâve edeceğim bir noktacık var. Türk Cumhuriyetinde şikâyet kapıları daima açıktır. Herkes hatta aklına geleni söyliyebilir. Fakat bu ufuklar almaz hürriyete mukabil küçük bir vazife bağı vardır ki o da hesap vermektir. Yapanlar ve söyliyenler günün birinde kanun karşısında hesap vermezlerse bizim hürriyetimiz nerede demeğe hakları kalmaz. Meğer Haydar Rifat Bey yalnız değilmiş! Çatmak kararı Şimdiye kadar her gayrimeşru talebini reddeden Mahmut Esad'a çatmak kararını verdi. Bunu nasıl yapacaktı? Reisicuhur Hazretlerine o hayalsuz ihbarnameleri yazmakla... Haydar Rifat Bey bu ihbarnameleri niçin yazdı? Bunu safha safha tahlil ettiğim mazi gösterdi ki bunun asıl son sebebini bana yazdığı son mektubundan sarahaten anlıyabiliriz. Şimdi mahkemeye mevdu bulunan bu mektubunda maznun «hakkımda müstantiki tahkirden dolayı açılan hukuku umumiye davasını hâkime, müddeiumumiye emir vererek kapatmazsan ihbaratta devam edeceğim, kapatırsan yazmıyacağım. Müsalâha bitsin, haber vermeğe başlıyayım. Fakat yapacaklarımı tecrübe etmemekliğini temenni ederim» diyor. Aklı sıra beni korkutacağını ummuş, olacak. İnkılâp makamlarının mes'uliyetini omuzlarına almış adamların böyle yıldırılabileceğine inanmış. Şimdi yalnız maznunun müdafaası kalmıştır. Suçlarına temas etmezden evvel söylemek isterim ki: Haydar Rifat yalnız değildir. Arkasında gizleneler ve yanıbaşmda maskeli duranlar vardır. Almakta olduğum malumat bunu müeyyittir. Onlar namuslu adamlarsa benimle millet mahkemesi huzurunda yüz yüze gelmelerini, benden hesap sormalarını, Türk milleti muvaeehesinde kendilerine teklif ediyorum... Vatandaşlarını seviyorlarsa vazifelerini Avukat Mustafa Hayri Bey, dün Adliyapsınlar. Bu davetten kaçanların hükmünderiç münü millete bırakıyoum.» Vekil Beyin ye Vekiline çektiği aşağıda nutkunu müteakıp birinci celse tatil telgrafı gösteerek bir şey ilâvesine lüzum olmadığını söylemiştir. edildi. Mustafa Hayri Bey telgraf çekti Madde mutlak değil Sahitler ifadelerinde sadet hari cine mi çımışlar? Mektup ve ihbarname 1 Maznun hakkımda Reisicumhur Hazretlerine ihbarname vermişti. Haydar Rifat Bey bunun ihbarname olmadığını söyliyor, noktai nazarını isbat için pulsuz olduğunu Reisicumhurun şahsına husus! bir mektuptan ibaret bulunduğunu beyan ediyor. İhbarnamelerin şekline veya pullu olup olmıyacağına dair kanunda bir sarahat yoktur. Haydar Rifat Beyin beni töhmet altına alan ihbarnameleri yalnız Reisicumhur Hazretlerine verilmemiştir. Millet Meclisi Reisiliğine de gönderlmiştir. Hatta Darülfünun koridorlarında müderris Cevdet Bey vasıtasile okunduğu da mütevatirdir. Haydar Rifat Beyin benim hakkımda yalnız ihbarda bulunmak istememiş fakat bunun muamele mevkiine konması için her tarafta ilân ve işaa ettirmiştir. Böyle önüne gelene okutturulan hatta ta Millet Meclisi Reisliğine kadar suretleri gönderilerek ağır ittihamları ihtiva eden ihbarnameleri Reisicumhur Hazretleri nasıl olur da alâkadarIara tevdi etmezlerdi. Reisicumhur Hazretlerinin şahıslarına ait olduğu, Haydar Rifat Bey atrafmdan beyan olunan ihbarnamelerin zarfları kâtibi umumilik namına yazılmıştır. Şahsi mektuplar böyle mi gönderilir? Bütün bunlar muhbir beyin bu yazıları gizli almaları için değil, fakat Adliye Vekili hakkında muamele yapılması kastle yazdığım gösterir vesikalardır. Reisicumhur ve Büyük Millet Meclisi Reisi bu kadar ağır ittihamları nasıl saklıyabilirler. Diğer şahitlerin şehadetleri hakkında söyliyecek bir şeyim yoktur. Bu şahitlerin söylediklerine gelince şehadetin mevzuu vak'anm naklidir. Yoksa şahidin efkârını bildirmesi değildir. Cevat Bey, «matbuat davalarının nakli mes'elesinde malumatım yok» demekle şahitlik vazifesini yapmıştır. Alt tarafta söylediği şeyler mevzu harici gayretkeşliktir. Kenan Bey de sorıılan suale Cevat B. gibi ademi malumat beyan ediyor. Cevat Beyin hissi şehadetine mukabil fikrî şehadette bulunuyor. Bu kabil şehadet caiz değildir. Garo'nun şehadet hakkında ilmi mütalealarından yukarda bahsettiğim sepepler dolayısile bihaber bulunan bu Darülfünun müderrisinin ağzından bunları işitmek aeı bir şeydir. Abdurrahman Münip Bey de kanun ve ilim şahitliği değil, fikir şahitliği yapıyor. Yani şehadet etmiyor, bu mütalealar hiffetten bunalmış bir adamın gayrişunri sözleridir. Türk hâkimi Abdurrahman Münip Beyden izzeti nefis dersi almaktan çok müstağnidir. Mustafa Hayri Bey: «Bursa'ya nakli dava kanunsuzdur. Çünkü kablelhüküjm hâkimden şüphelenemez, şüpheli ahvalde nakli dava hükümden evvel olur.» İsmail Sıtkı Bey, Gazetecller davasının Bursa'ya naklinden müteessirim diyor. Niçin. anlıyamadım. Maamafih teessür ve memnuniyet herkesin hakkıdır. Adliye Vekilinin vaziyeti Sahitler diğer suallerin hepsl hakkınHele bu cürümleri takip ile mükellef da ademi malumat beyan etmişler, yalnız Adliye Vekili bunları alınca müddeiumusadet harici bazı şeyler söylemişlerdir. miliği nasıl tahrik etmezdi. Kadriye Hanım mes'elegi, Naztm Haydar Rifat B. aleyhine bir değil bir ve Hikmet Beyler çok ihbarnameler vermiştir. Hatta fazla Adliye Vekili sıfatile salâhiyetimin olarak hakkında muamele yapılmasını hepsini Kadriye Hanım ve rüfekasını istiyen ihbarnamele yazılmıştır. Bunlar takip yolunda son kerteye kadar kultetkik edilirse sözlerimde mübalâğa delandım. Benden, bundan fazlasını isteğil hatta imsak ettiğim anlaşılır. Burada meğe kimsenin hakkı yoktur. bir notaya acele işaret etmeliyim ki Türk Nazım Beyin terfii Kadriye Hanım be ceza kanununa göre müfterialeyh hakra** tttikten 6 ay sonra olmuştur. Bun kında takibata geçilmiş olması iftira dan başka Nazım Bey Kadriye Hanım cürmünün tekevvününde kanunen şart hakkında men'i muhakeme değil, lüzudeğildir. mu muhakeme kararına iştirak etmişti. Reisicumhur memurdur Kadrolar müsait olsaydı Nazım Bevin 2 Haydar Rifat Bey ihbarnamelebugün müfettiş değil, Mahkemei Temvizd« bulunması icap ederdi. rini işi Adliyeye vermeğe mecbur olan Fakat bu mutlak değildir. Maddede isimleri geçmiyen devlet makamlarındaki şefler dahi ihbarname veya şikâyetname kabul edebilirler. Meselâ ve bilhassa Adliye Vekili nazareti altında bu lunan bütün mmurlar ve sair hususat hakkında ihbarname kabulüne salâhiyettar ve diğer vekiller kendi dairelerine mensup mmurlar alyhinde ihbar ve şikâyetname kabulü hakkmı haizdirler. Bizdeki tatbikat ta böyledir. Yalnız bizde değil, fakat dünyanm her yerinde böyledir. Haydar Rifat Beyin bu mes'ele etrafındaki iddiaları ve mütalealan yanlıştır. Çünkü vaziyet Haydar Rifat Beyin dediği gibi olsaydı blhassa Adliye Vekili ile diğer Vekilin ihbarname ve şiGörülülüyor ki Reisicumhur Hazretkâyetname kabulü bunları muamele lerine müdahalelerimden şikâyet eden mevkiine koymak salâhiyetleri bulun Haydar Rifat Bey aleyhinde cereyan eden davayı hâkime, müddeiumumiye emak icap ederdi. mir vererek örtbas ettirirsen artık ihbarTeşkilâtı esasiyenin 151 inci name yazmıyacağım, diyor. Riyasetimaddesi nasıldır? cumhura beni müdahalecilikle ittiham Biliriz ki teşkilâtı esasiye kanunu her eden Haydar Rifat Bey korkamadan, vickanunun fevkindedir. Onu hiç bir kanun danı sızlamadan benden müdahale istikayıtlan bağlıyamaz. Her kanun teşkilâ yor. tı esasiye ile müfittir. Bu kadar korkusuzca bir tecavüzü bilMznunun 151 inci madde etrafındaki mem ki adliye sicillerinde bulabilecek görüşü kabul edilirse teşkilâtı esasiye ka misiniz? Görülüyor ki Haydar Rifat B. in nununun 38 inci maddesi mucibince Re Reisicumhura ihbaratta bulunması saisi cumhurun der'uhte ettiği vazifenin mimi değildir. Kanunun elinden kurtulde hükmü yoktur demek lâzım gelir. mak için garazkârane bir cürüm isnadıHaydar Rifat Beyin garezle hareket et dır. tiğini bilmem ki isbata lüzum var mıdır? Küfürler Fakat hiç bir noktanın indi kalmaması Bir noktaya daha işaret edeyim: Iâzımdır. Evvelâ Haydar Rifat Beyle Madam ki şikâyetleri sırf vatanî ve münasebetimizin ilk safhasım tesbit etmillî idi. Daha düne kadar necabetimden meliyim. Zatı seniyeliğimden bahseHaydar Rifat Beyle miinase asaletimden, den bu adam sokak külhanbeği gibi bebatın başlangıcı ni niçin sövüyordu? Ben Adliye Vekili olduğum zaman HayReisicumhurun huzuruna arzedilen ihdar Rifat Beyi Barodan tardedilmiş bul barnameleri böyle ağız dolusu küfürlerle dum. Haydar Rifat Bey bana yazdığı doldurmak ayıp değil miydi? Reisicummektuplarda haksızlığa maruz kaldığını, hur Hazretleri bu küfürleri nasıl okukabahati olmadığını, avukatlığa iadesini ya bilirdi? Bu bir saygısızlık değil midir? aylarca rica etti. Hatta bir çok zevatı da Buna neden lüzum görüyordu? ricalarmın tervicine tavsit etti. İşin başlangıcı rüşvet maznunlarının Bu mektuplardan bazılannı okuyorum. takibidir. Benim bütün kabahatim irtişa Mahmut Esat Bey burada mektupları maznunlarını koşturmaklığım, bunlarm okudu ve devam etti: vekâletini der'uhte eden Haydar Rifat c Haydar Rifat Bey benden yalnız Beyin Türk hâkimlerine hakaret etmesibunu istemekle iktifa etmedi. Meselâ ne müsamaha göstermemekliğimdir. Faalelâcele bir kitap yazar, kabına «müte kat benim böyle îsnatlardan. tecavüzlerceddit, inkılâpkâr Mahmut Esat Beye den korkum yoktur. Çünkü bu memleket fendiye» diye yazar, bunları hâkimlere te hakkı yerine koyacak Türk hüâkimiesattırmaklığım ve Adliye Vekâleti hesa ri vardır. bına almaklığım İçin mütemadiyen mekEvet rüşvetçileri takip ettim ve edece Haydar Rifat Beyin mektupları Mahmut Esat Beyin okuduğu mektuplardan birinde kitaplannın satılmasına tavassutu, birinde Avrupa'da talebe müfettişliğinin verilmesi rica edilmektedir. Bir şimendifer davasından bahs ve müdahale rica eden bir mektup daha okudu. Bunda Haydar Rifat Bey hasım avukatı olarak sabık müsteşar Kenan Beyi «mahut» tabirile tavsif etmektedir. Haydar Rifat Bey bir mektubunda da Vekilin İzmir'den yorgun geldiğini, Bebek'teki köşkünde samimî bir yuva bulabileceğini söyliyerek «gelseniz, bizi saadete garketseniz» demekte idi. Mahmut Esat B. mektubun alt tarafı «hususidir» müsaade buyurun da okumayım» demiştir. Müteakıben Eskişehir tevkifane müdürüne Haydar Rifat Beyin gönderdiği bir mektubun fotoğrafmdan satırlar okudu. Bunda Haydar Rifat Bey Temyizde nakzı temin edilecek bir karar için 25 bin lira rüşvet teklif ediyor ve diyordu ki: «Parayı münasip kimselere verirsen göreceksin ki altın anahtara dayanamıyacaklar. Cesur ol. Bunu sana Haydar Rifat söyliyor» Başka birinde bir şahidi yalan şehadete teşvik ve tehdit ediyor ve «yalan söylemezsen seni hapisanede çürütürüm. Zaten Madam Anastas hapisanelerde çürüyecek» diyordu. Vekil bunlardan gec haberdar olduğundan müruu zamana uğradığını, fakat bir karar verilmesi icin baroya gönderdiğini söyliyerek demistir ki: « Bunlarm eline çeçtiğini haber alan Haydar Rifat Bana bir mektup yazarak mektuplarm kendisinin olmadığını. imzasının taklit edildiğini bildiriyor ve isbat için benim yazı ve imzamı taklit ederek leffen gönderiyordu. Altında da şöyle bir meşruhat vardı: «Vekâletpenah kusura bakma. Belki ufak tefek kusurlar vardır. İlk acemiliğe bağısiayınız.» Bundan başka Mahmut Esat Bey Vekil oldu&u zaman gönderilmiş baştan başa iltifatla dolu bir tebrik mektubu da vardı. Ankara'da Adliye Vekili Mahmut Esat Beye Ankara mahkemesinde şahitlerden bahsederken (Haydar Rifat yalnız değildir. ilâ..) ifadenizi gazetelerde okudum. Bahsettiğiniz namus vadisinde mücahedeler gerçi çoktur. Ben ise onun fedayisiyim. Vaki davet üzerine İstanbul mahkemesinde kanaatimi söyledim. Millet mahkemesi huzurunda beyanatta bulunmak üzere Ankara mahkemesine gelmekliğimi istiyorsunuz. İstanbul mahkemesi de millet mahkemesi olduğunu kayıtla beraber teklifinizi hemen kabule şitap eder ve mahkemeden davete sabırsıziıkla intizar ederim. İsnat eylediğiniz maske kullanmasını henüz tecrübe etmemiş olduğumu bu vesile ile bir kere daha teyide fırsat bulacağımdan kendimi bahtiyar addeylerim efendim. Avukat MUSTAFA HAYRÎ Apdürrahman Münip Bey ne diyor Adliye Vekili izahat verirken Haydar Rifat Bey davasında bazı dinlenen sahitler hakkında bazı sözler söylemiştir. Müderris Abdurrahman Münip B. Adliye Vekilinin sözlerine karşı şunları söylemiştir: « Mahkemeye hakaret davasının, Adliye Vekilinin teşvik ve ter«Tİbi ile açıldığım sövlemiştim. Bu davanın bu suretle ikame edildi <?inde gene musırrım. Kazanç vergisi mes'elesine gelince, Adliye Veili buna müteallik dosvayı tetkik etmiş ve ettirmişti, hakikati mes'eleyi anlaması, buna da merci saklamak, verçi kaçırmak mes'elesi olmadığını biimesi lâzımdı. Kazanç kanununun 71 inci maddesi muciSince beyanname verilmemişti. Avukatlar bundan üç sene muaftır'ar. Bu harekete vergi kaçırmak denemez. Bunları bildiği halde hâlâ bu mes'eleden bahseden Adliye Vekilinin hareketini nasıl tavsif etmek caizdir, bunu bilmiyorum.» Ikinci celse Saat 2 buçukta ikinci celse açıldı. Evvelâ Haydar Rifat Beyin gnderdiği istida okundu. Haydar Rifat Bey bu istidasında müdafaasım yapabilmek için kanunî mühlet talep edivordu.