j i DAR MUHTELİF ÖRNEKLER : Bir katre sudan peydah. lanan mücevher olduk ve birdenbire gizli inciler gibi kaybolduk; ademin geceler diyarında uykuya yatmıştık. Uyandık ve tekrar uykuya daldık, Müştak (Isfahani) Eğer gözlerim süretlere dalıyorsa, bu, süretlerde bir âlemidir ve biz o süretlerin içinde. yiz; şu halde mânayı yal- niz süretlerde görüyoruz. #vhadüddin (Kirmâni) Hakikatin sırları, ne sual sormakla, ne de mal sarfe. dip haşmet göstermekle hallolur. Elli yıl, gözün ve gönlün kan içinde kalma- dıkça. (kâl) den (hâlje gi- en yol senin için açılmaz, Evhadüddin (Kirmânı) Bu ölmeler ve tekrar di- rilmeler bizim bahçelerimiz- de olan şeylerdir. Bu her iki halden de dertlenmeyiz. Halkın bir kısmı ölür, bir kısmı doğar; ben (hiç) ol- duğum için her iki halden de uzağım. Kâtib (Nişafâri) Hakikati görenlerin gö- zünde ne güzel, ne çirkin vardır, Aşıkların konak yer- leri ister Cehennem olsun, ister Cennet... İster atlasa, ister palasparelere bürün- sünler; ve başlarını ister yastığa koysunlar, ister tuğ- la parçasına... Şeyh İmadüddin Gönül bu çöllerde çok dolaştı. Kılı kırk yardı; fa. kat bir kılın hakikatini bi- ni anlamaya yol bulamadı. Ebu Ali Sina Balık, ıztırap içinde, ya- ban kaz «Suları çeki- len dereye yeniden su ge- iyor!» dedi. : «Açlık- tan kurudum; sende be- nim yiyeceğim, : lokmam oluyorsun. Dünya bizim ölümümüzden sonra ister 10 deniz, isterse şarap olsun!» dedi. Bidar (Kâhistâni) Yazık, akıl ve hüner ehli olanlar gitti. Beraber oturdukları arkadaşlarının hatırlarından çıktılar, Yüz. lerce di! bilip konuşan o kimseler acaba ne işittiler ki, böyle seslerini kestiler? Mukim Esterâbadit Ey varlık ve mekân dai. resinde mevcut olan! Ade- min gizli yerleri, seninle varlık sahrası bir noktasın ve bu âlem dairesi de pergeldir, Etra- fında secdeye kapanmış başlar var... Evhadüddin Kirmânt Bak, dünyada ne kâzan- cım oldu? Hiç! Geçip giden günlerimden elimde kaldı ? Hiç! Farvxet ki. mu- siki âlemlerinde yanan bir mumdum; fakat söndüm. Ne oldu? Hiç! Farzet ki, Cem'in elindeki kadehtim, mL kırıldım, Ne oldum ? ç! Ebu Ali Sina Kara toprağın dibinden tâ Zuhal yıldızına kadar, âlemin her türlü müşkülle- rini hallettim. Her türlü hi- leleri bulup keşfettim. Her bağı çözdüm; yalnız ecel bağı era u Ali Sina Varlığın. di zıddı olan şeylerden ibaret... Hiç ölüm dedikleri şeyi ni etmiyor musun ? Dur, sana bu kalıpla nefesin kıymeti- ni anlatayım: Rüzgârın üf- lediği .bir kir toprak.. a Kasım Meşhedt Alla Da ii âlemden de beni müstağni kıl! Başımı, fakirlik taciyle yücelt! Se. ni istemek yolunda beni kendine sırdaş et! Sana varmıyan her yoldan beni döndür! £bu Sait Bpülhayr Çeviren : 45af Hâlet ÇELEBİ e Batın ın büyükleri : ARİSTO: Etlâtun'un talebesidir. Ef- lâtun'a hürmetle bağlanmış, fakat kısa zamanda müsta- kil düşünmeğe başlamış ve üstadı gibi Atina'da büyük ve. şahsiyetli bir felsefe mektebi kurmaya muvaffak olmuştur. Eflâtun'a talebe. Dn geeien MP veti. abil katub teşkil ie ir fikir siste- mi ku ün pal 384 de Ma- kedonya sahillerinde (Sta. gir) de doğdu. Babası, Ma kedonya Krah (Amintas) ın doktoruydu. 367de Atina'- va geldi ve 20 yıl müddet- le (Retör) lerin ve sonra Eflâtun'un talebesi olarak . Sonra Makedonya”. ya döndü ve Büyük İsken- der'in babası kral (Filip) ta- rafından oğlunun hocalığı- na tayin edildi, Böylece Büyük İskender, babasının ölümiyle Makedonya Kral. lığı tahtına çıkıncaya ka. dar bütün bilgi ve dünya görüşünü Aristo'dan almış oldu, Aristo, Büyük İsken- der'in Asya istikametinde büyük feth ve istilâ hare. ketlerine girişeceği âna ka. dar beraberinde kaldı, onun- la beraber tetkik ve tetebbu sahasını genişletti. Büyük İskender'in istilâ hareket lerine giriştiği 335 tarihin. den itibaren ve tetebbularına başladı ve etrafında zengin bir talebe halkası topladı. Büyük İs- kender, harp ve istilâ faa- liyetleri içinde bile fikir üstadı olan Aristo'yu unut- madı, ona daima bağlı kal. dı ve fethettiği Asya iklim- lerinin hayvan ve nebat ör- neklerini intizamla Aristo'- a gönderdi. İskender'in gönderdiği bütün bu örnek- ler Aristo için pek zengin bir tetkik zemini açtı; böy- lece Aristo, e bilgileri üzerinde il celemelerini yaptı ve «Tabiat tarihi» isimli eserinin temelini attı Büyük İskender'in ölü- münü takip eden, Make. LU ökk EM e e Şa liği donya'ya hareket o ve Aristo'nun Atina” yı el mesini karşı yi akşülam da, milâttan evvel 322 tari- hinde, (Öbe) adasında öldü. Aristo'nun doğduğu 384 tarihinde doğup, öldüğü 322 tarihinde ölen büyük Yunan. hatibi (Demosten), bütün Yunan ve garp me- deniyetinin. istinad AE iki şahsiyetin ölüm yıllarındaki iştirakle de, büyük şahsiyetler ara. sındaki esrarlı tesadüflerin bir nümunesi olkmuştur (Demosten) Yunan istiklâl ve hürriyeti için çalışır've istikbalin dünyasına en ha- ratetli milliyetcilik ve va- tanperverlik ruhunu aşılar- ken, Aristo, müsbet ilim- den başka hiç birşeye kıy- met vermez ve herşeyi ri- yazi akıl menşuru altında muayene eder bir ruh tem- sil etmiş; ve bu iki ruh Yu- nan ve garp medeniyetinin başlıca esası telâkki edil- miştir, Aristo'nun dehası (An- siklopedik) ve ilmidir Aris- to, ilmi dört kısma böler: Mantık, nazariye, ameli gö- rüş ve sanat.. Onca ilmin her şubesi, hadise ve (rea- lite) lerin tetkikine dayanır. Etflâtun ile arasındaki fark, birinin bütün bir idealizma metodu getirmesine mu- kabil, öbürünün, bütün bir realizma usulünü kurmuş olmasıdır. Aristo, Eflâtun'u, fikirde tecrid işini başlı ba- şa bir (realite) kabul et- miş olmakla ittiham eder. Böylece Yunan felsefe dün- tun, saf fikri; Aristo ise, ri- yazi müşahede ve müsbet ilimlerin temelini getirmiş olarak, müselles şeklindeki garp fikir çatısının üç ana direğini temsil ederler, Prof. $. Ü.