5 Aralık 1906 Tarihli Balkan (Filibe) Gazetesi Sayfa 1

5 Aralık 1906 tarihli Balkan (Filibe) Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUSAHABE - 6 - Birçok kari'ler bilir mi ki, canım bu gazeteciler de havadan yazacakları yerde, birtakım evkaf meseleleriyle, mekteb işleriyle sütun doldurub insanı bıktırıyorlar, demekten kendisini alamamıştır. Ya'ni biraz kısa düşünmekten başka bir sebebe ma'tuf olmayan bu fikri, ben birçok kerelere hatta akıllı ve uslu zan idilebilir kimselerden dahi işettim. Doğrudur. Bizim halkımız gazeteyi yalnız havadis okumak içün alır. Akla, hükumete ta'alluk ider bir söz, bir makaleyi okuyub da, biraz da anın üzerinde düşünmenin ruha ve vicdana bahş eyledigi zevki tatmamış(dı)r. Anınçün öyle uzun derin meseleler, makaleler, mahkemeler bizim canımızı sıkar. Ben şimdi şu musahabemde meydanda olan acı bir hakikati i'tiraf iderek, bir gazetecinin vazifesi yalnız ahaliye falan yerde falan şey olmuş demekten ibaret olmadığını, gazeteler, yani matbuat, bir milletin tabib-i ruh ve ahlakı demek olduğunu izah ve andan sonra milletin ruh ve ihtilafına, yani hayat ve istikbaline ta'alluk eden yegane mesele varsa, o da mekteblerimiz, mekteblerimizin tevsi'i ve intizamı içün zahir-i maddi, ecdadımızın bırakmış olduğu evkaf-ı İslamiye bulunduğunu isbat etmek isterim. * * * Gazetecilerin vazifesi yalnız bir vaka'yı haber vermekten ibaret olsa dünyada gazetecilikden kolay bir şey olmazdı. Gazetecilik her vaka'nın esbab-ı hudusunu, evveliyatını, ledüniyyatını(*), neye ta'alluk eyledigini ve eyleyecegini takdir ve tahmin eyledikden sonra halka doğru bir fikir vermek demekdir. Bir milletin tercüman-ı lisanı efkarı, mürşid-i hissiyatı en ruhlu, en canana dokunan işi ne ise, onu milletine her gün, her saat, her münasebetle, her sebeble anlatmağa mecburdur. Biz vakıfları, mektebleri dilimizden düşürmek istemiyoruz. Mümkün olsa bunun içün cildler dolusu yazı yazacağız. Zira bugün Bulgaristan Müslümanlarının canı, hayatı, istikbali vakıflarındadır. Bulgaristan'da Müslümanların nasıl bir dereke-i zillet ve perişani içinde bulunduğunu, layıkıyla takdir idebilmek içün bir kere kanun-i esasiye, hürriyete, adalete müstenid bir idare altında yaşadıkları halde mazhar bulundukları hürriyet ve kanunun feyzinden zerre kadar istifade idemedigini düşünmek kifayet itmez mi? Mesela geçen gün Pazarcık egniya-yı Müslimesinden birinin çocuğunu iki Bulgar eşkiyası kaçırmış. Böyle nice bizim bilmedigimiz vukuat gelüb geçiyorda, kimsenin haberi bile olmayan. Şimdi şu Pazarcık vakı'a-yı müellimesi, şayed ahar milletden birine ________________________ (*) Bir işin gizli cihetleri

Bu sayıdan diğer sayfalar: