26 Ekim 1906 Tarihli Balkan (Filibe) Gazetesi Sayfa 1

GÖRDÜNÜZ MÜ CEHALET BELASINI Öyle bir zamandayız ki, el-ıyazü billah insan hayatın ni'met-i kadrini takdirden aciz kalır. Dakika oluyor ki, insanın hayata degil, ******* idecegi geliyor. Fuzuli merhumun ruhu şad olsun. Anın : Dost bi-perva, felek bi-rahm, devran bi-sükun Derd çok, hemderd yok, düşman kavi, tali' zebun beyitiyle ilan eyledigi telehhüf-ü vicdani sanki hemdem hüzün ve alamdır. Ben o hüzün ve alam ile, beynim ateşler içinde yanarcasına düşünür düşünür de, bir şehik-i tesir-i vicdani ile her zaman söyler, ki aman yarabbi hangi bir derde yanarsın, hangi bir derde yanmalıdır. Varak-ı mühr-ü vefayı kim okur kim dinler. İşi yoksa gazeteciler, hakayık-ı tarihiye ve zamaniyeye, hürriyete, adalate, selamet-i millete dair, her gün, her saat bağırsun dursunlar. İşi yoksa gazeteciler inlesünler. Ma'zallah-u teala öyle bir hale gelmişiz ki, bugün gökden ayet ayet bir emr-u ilahi nazil olsa, yine bizlerde işidecek kulak, nazar-ı idrak kalmamıştır. Var mı bir lokma ekmek, bir de yumuşak döşek? * * * Sobranya'nın küşadına iki üç gün kaldı. Sobranya küşadından evvel okunacak nutuklar, arz ve takrir idilecek fikirler hakkında Prens hazretlerinden, en küçük rütbede bir meb'usa kadar hazırlıklar daha bir hafta, on günden, bir ay evvelden başladı. Acaba bizim İslam meb'usları ne sularda? Bilmem kar'ilerimizin hatır-nişanı mıdır acaba, bir zaman olur ki, biz Sobranya'nın küşadı zamanı yaklaştığından, İslam meb'uslarının Sobranya'da arz ve takrir eylemeleri elzem hususat-ı milliye ve diniye hakkında, gerek Bulgaristan matbuat-ı İslamiyesinin ala kaderi'l-istita'a(*) bahs ve intikada koyulmaları içün ve gerek meb'uslarımızın oldukça akıllı uslu, okur yazar insan-ı kamil takımından bulunmalarını te'min eylemiştir. Sobranya'nın küşadına üç gün kaldığı halde, bizim meb'usların hüviyetinden, fikrinden, amalinden bahis, hiçbir yerden bir mektub bile henüz vurud itmedi. Acaba İslam meb'uslarımız kimlerdir? Sobranya'da bu sene ne yapacaklar? Anlar ne gibi nutuklar hazırladılar? Bize öyle geliyor ki meb'uslarımız arasında galiba okuyan yazan bile seyrek. O halde bu adamlara hak söz anlatmak içün gazete degil, Kur'an bile para itmez. Hakikati bunların beynine borazanla söylesek yine boş. Şimdi insan buna nasıl yanmaz. Bir memleketdeyiz ki millet-i hakime olmamakla beraber millet-i hakime olan Bulgarlarla beraber aynı hukuk-u kanuniyeyi haiziz. Kanun-u memleket, bize hürriyet-i lisaniye ve vicdaniye vermiştir. Fakat bunun kadarını bilemedikden, andan layıkıyla istifade idemedikden sonra kaç para ider? Gördünüz mü cehalet belasını?! - - - «oOo» - - - ________________________________ (*) ala kaderi'l-istita'a : Elden geldiği kadar, güç yettiği kadar.