İNKILAB İNTİKAMA KAFİDİR Dün Avrupa matbuatını ve bilhassa Rusya ahvalini gözden geçiriyordum, matbuat bu! Neler yok! Ne siyasi mütala'alar, ne hükmi; milli mülahazalar, ne derdler, ne belalar, neler, neler yok. Bilmem ceriha-yı kalbimin zalam-ı mazi ile, ızdırabat-ı dehr ile muttasıl sızladığından mıdır nedir, bütün makalat ve müstahberat arasında nazar-ı fikr ve dikkatimi en ziyade celb eden, hep Rusya haberleri, hep Rusya ihtilalleri, o bir sahne-yi facia-yı kemal ve cihada girmiş olan Rusya'daki gavga-yı hürriyettir. Dün yine bu arada bir Petersburg telgrafı okudum. Bu telgrafda esasen mühim, yeni bir vak'a yok. Bir Rus askerinin sefaletini, mağduriyetini ibreten neşr idiyorlar, fakat gönül bu ya, bana bu telgraf öyle acılar, öyle hatıralar ilham etti ki, insan anı şerh ve tasvere muktedir olsa, şübhe yok bir kitabü'l azab olur. Telgrafın mazmunu şudur: Rus-Japon Muharebesi'nde bir Rus askeri, Mançurya'da Çar hazretlerinin aşkına, kumandanlarının emrine hürmet ve imtisal ile, gazanferane, ifa-yı vazife eylemiş ki, biçare asker tamam on beş kurşun yarası almış. Allah'ın öldürmedigini kim öldürebilir, bu asker ölmemiş. Vatanına avdet etmiştir. Fakat öyle halde ki, zavallıda can-ı hayat eseri yok dinebilir. Beli bükülmüş, kamburu çıkmış. Ayağa kalkdığında el ayak titrer, arada sırada öksürdükce kan da tükürür. Bu zavallı asker, hülasa alil olmuş. Dimek ki o insan, hayat ile alakası bir nefesden ibaret kalmıştır. Bu alilin hayat ile alakası bir nefesden ibaret kalsa bir şey degil. Safa Beg merhumun : Cihan dirler, ki dar-ı ibtiladır Ölüm dirler, medar-ı i'tiladır Mariza tul ömür bir beladır Niçün insan hayata mübteladır! didigi gibi, insan içün dar-ı necat mezardır. Fakat ölmek de kolay degil. İnsan nice zamanlar hayat ile kat'ı alaka etmek ister de, yine yaşamak ister. İnsan hayata biganeyim dir de, yine hayat aleminde mutlak bir ilişki bulunur. Bu tabi'idir. Bu zavallı asker şimdi ölemez de. Zira bir familyası, beş dane de evladı var. Evladlarının en büyükü ise on yaşını tecavüz itmemiş. Bu yavrular ekmek ister, bunlar daha yaşamak isterler. Biçare asker ne yapacak. Kalkar devair-i askeriyeyi gez(er) beş on kuruş sadaka ister. Silah arkadaşlarından isti'taf ider. Fakat beş on pare sadaka ile altı hayat barınsın, mümkün mü? Zavallı asker mecburen saray-ı Çar'dan isti'taf ider. Saray'a bir arzuhal götürür, halini anladır