11 Ağustos 1939 CUM A Fransız ayan azasının en nufuz. meşhur Jozef Kayov, «Dünya nereye gidiyor? Bana öyle geliyor kâ, insanlar akıl ve mantığın sesini işimemek için kulaklarını t- “eatirların başına yazdığım ser- Çak geniştir. Bunu. ben de i- trab'ediyorum. Fakat uzak ufukları gtifmak merakı bende bir ihtiras, ir. Fikrime göre, yalnız hal! istikbal 'de geçmiş vakaların| eski vakaları hulâsa ederek başlıya- cağım, * Üçüncü Napolyonun çılgıncasına yaptığı harplere kadar çıkacak de; lm, Vakıa bu harplerin Avrupa si- Yasi muhitinde yapılan ilk yanlış ha- teket olduğuna inanıyorum. Fakat Yok..: Yalnız şurasını söylemekle i! tifa etleceğim. Almanlar 1870 zafe- tinden sonra Alsas Loreni Fransa dah alarak Fransanın bağrında yıl- ca kanıyan bir yara açmamış ol- salardı, Avrupa bugünkü buhranlı €Vri yaş iktı her halde.. 5 bi bir mürebbidir, di- Yorlar, Fransa denizlerin - ötesinde İt müstemleke imparatorluğu kurar Alsast Loreni unutmuş değildi. Yalnız'bu işin hallini münasap bir| Zümana talik etmişti. Ve het şeyi unutmuş görünerek Yalnız Fransa ve Avrupa dışındaki topraklarında çalışıyordu. 4, Framsa müstemlekeler kurmak Syüsetini takip ederken günün bi e anya ile karşılaştı. 1905 e| ük Alman milleti de müs- mleke işleriyle alâkadar olmağa Na 'imııtı. Almanyanın bu hususta- ki ilk hareketi Fransanın Fasta iler- ine mani olmak oldu. k yya bu işte harp gemilerini &$ kıyılarına göndermeğe - cesaret| #decek kadar cüretkâr ve harpcu bir| #İyasat takip ediyordu. Ç!9İ T Agadir hâdisesi vaki oldu. 5z harp gemileri Afrika sahil- Tihde göründü. Avrupa aylarca harp ve sulh ara- fında mütereddid tehlike devirleri Yaşadı, 1 vermek suretiyle o tarihte Av- sulhunu kurtarabilmiştim, &, Tabit 1911 de çok ehemmiyetli 'ıl"'hu Küçük hâdise buğün tamami- Unutulmuştur. 1911 den itibaren dünya ufukla- P Bül karartmaya başlıyan büyük teh- *yi fark edenler çok oldu. Ve Fran ç ihtilâfları sulhan ve fedakârlık i::)-mıı halletmek taraftarı olanlar mevkiinde çekilip de başka '& cihan harbi patladı. in Vakit kimse bu harbin cihaı wük bir âfet olduğunu d &n Yer yüzünün bütün devlet a- 'irü.':" bu karbi uzatmak için elle- ü gelen gayreti sarfettiler. Hal- a Anatol Fransın dediği gibi «Ci- q'.—h"bl'nde irtikâp edilen en büyük Yet, harbin uzaması olmuştur.> insanların kalbinde ve kafa- 2 yerleşen kanaatleri — değişti- '.'lnlıiı başka bir macera veren len evvelki nesille harp sonrası arasında doldurulmaz bir uçu- aÇan sebep, cihan harbinin uza- Vüzü (A başka bir şey değildir. Yer| M"ullı:tlainden bir. kısmının g__ üpturlar> diye kollarını bağ- Tleh, _u'ı'ngıhodeıud.— bu harple deği- - .'üpı. 'Niyetin mahsulüdür. Halbuki ü bir © Müahedeler yüzünden ikin- Mi har hazırlanıyor. n bu kadar bahsatmek ye- i hale bakmak ve geçici Eş Ten Trfl £ f ünyanın Yeni Yolu tesiriyle doludur. Onun için yazıma| * bu kadar uzaklara gitmeğe ihtiyaç| Ve y Kongoda Almanyaya bir imtiyaz|” «|kendi ırkından olmıyan insanlara da «. . İnsanlar, akıl ve mantığın sesini işit- memek için kulaklarını tikamışlardır Şimdi hali karanlık görüyoruz. Fakat istikbal daha karanlık. Cihan harbinin uzaması, insanlığa başka bir yol vermiştir |(Cemal isminde bir genç, anasını ve babasını öldürdü- gü 16 yaşındaki Muazzezi kirletti ve kaçtı YAZAN POoO ABePr | KrA Y0 Fransız Ayan Azasından ihtilâfların fevkine çıkarak istikbali|tur. Avrupanın günden güne dar keşfetmek istiyorum, bir dairede sıkışan nufusu, yiyecek Milletler fabrikalarını başka ekmek bulabilmek için komşusunu milletlere kapıyorlar! Hal karanlıktır. Fakat istikbal da-) ha karanlık bulutlarla kapalı görünü) yor. Bugünün iki mümeyyiz vasfı var: Umnumi bir parçalanma. Halbuki on dokuzuncu asır, milletleri yaklaş- tırmak iddiasında idi. Buğgün milletler biribirleriyle - lan münasebetlerini — azaltıyorlar. Milletlerin kapısı biribirine günden güne daha sıkı kapanıyor. Memleketler başka memleketle - rin mahsullerine karşı kapılarını ka- pamakla kalmıyorlar, her memleket Milletlerin istihsal ettiği veya yapl Uığı esyanın ithal ve ihracı da bir çok Asrın ikinci mümey- yiz vasfı da bu tek. ği tekemmül etltiren ve ihra- gene fab rikalar çalışıyor. Fakat mamulâ mühim bir kısmı insanları Yani harp ümidi sana- : lürmüyor. Milletlerin serbest mübadele yapmasını, sanayi mem- leketlerinin zararına oldu. Fabrika| çalışıyor, bol istihsal yapıyor. Hal- buki bir çok insanlar işsizdir. Bu mamulâtı istihlâk edemiyorlar. İstih- sal de istihlâk arasında bir nisbetsiz- lik başlıyor İktısadçılar meselenin ö- nü değil, teferrüatını halletmeğe çalışıyor. Dünya bugün için aklı selimin se- sine kulaklarını tıkamıştır. Buhra - nn hakikt sebebini keşfettik ve bu- catta serbesti idi. Bugü tının ecek vasıtalardı: kapılarını kapamıştır. Toprakları beslediği insan sayısı- na nazaran çok geniş olan yerler bile muhacir istemiyor. Bu nöktayı bir çok misallerle te- yit etmek mümkündür. Fakat ben yalnız bir tanesiyle iktifa edeceğim. Cenubi Amerikada sayılamıyacak derecede insanı besliyecek — genis topraklar var.. Böyle olduğu halde dahi muhaceret kapısı tamamiyle ka palı değilse de içeriye girmek çok sı- kı şartlara tabidir. Yanılmıya mahal yok. Bugünkü buhrana sebep insanların - biribirini eski kadar sevmemesi, — insanlığın, milletler hududunu aşarak biribiriy- le alâkadar olmamasıdır. Bu zihniyet insanların biribirine düşman gö silkiyoruz. Harpten sakınmağa - imkân yok! diye bağırıyorlar. Belki imkân var- dır, diye düşünülemez mi? mek kolaydır. İyi tarafını aramak 'daha döğru değil mi? Dünya üzerinde bir fırtına nere-| de ise kopacak. Bu fırtına her millet ilâç olarak gösteriyorlar. ME Dü BE y F A Turgudlu, (Hususi) — İki gecel evvel, şehrin bir kaç kilometre ileri- sindeki bağlarda çok feci bir cinayet lişlenmiştir. Hâdiseyi tafsilâtı ile bil- diriyorum: Davudlu mevkiinde bir bağı bulu- nan otuz beş yaşlarında Demirci Nu- ri, Turgudlu pazarından evinin bir haftalık yiyeceğini aldıktan sonra sergi münasebetiyle — oturdukları bağına gitmistir. Nuri, karısı, onaltı yaşlarındaki kızı Muazzez, kardeş - leri Avni ve Meziyet birlikte akşam yemeğini yemişler ve bir müddet o- turduktan sonra yatmışlardır. Nuri ve karısı küçük kulübede, Muazzez ve kardeşleri de kapısı a- çık bulunan damda uykuya dalmış- lardır, Gece yarısına doğru çocukların yattıkları dama meçhul bir şahıs gir- İmiş ve Muazzezi uyandırmıştır. Av- ni ile Meziyet te gürültüden kalkmış lar, meçhul şahıs bir bıçak çıkararak kendilerine susmaları yataktan çıkmamalarını söylemiş, üzerlerini orada eline geçirdiği seccade vesair S li Ü urgudl (SAHİPE ?) T MT KT Bg W“ı A glarında feci u ba bir cinayet oldu Deyip firar etmiştir, ııin: kaldırılmıştır. Ölmek üzeredir Eli bıçaklı katil kaçtıktan sonra| — Katilin, Turgudlunun Turan Muazzez kardeşlerini kaldırmış, dam | mahallesinden Çakıroğlu Cemal ol dan çıkınca küçük odada annelerinin duğu zannedilmektedir, ölüsünü, babalarının da kanlar için-i — Hâdise muhitte derin bir tecssür de inlediğini görmüşlerdir. Çocuk -|uyandırmıştır. jlar derhal feryada başlamışlar. Avnil ——— mantar tabancası ile bir kaç defa ateş etmiş, gürültüyü duyan kır bekçisi derhal facia mahalline gelmiştir. Bekçi, facin karsısında derhal ha- rekete geçerek jandarma karakoluna koşmuş, kumandan muavini ve iki jandarma bağa gelmişlerdir. Müddeiumumdik te faaliyete geç miş hükümet doktoru vaka mahal - lindeki cinayeti tesbit etmiştir. Katil, demirci Nurinin karısı Lüt- fiyeyi kalın bir demir kazıkla öldür- müş, ayni kazıkla Nurinin başım yarmış, gözlerini kör etmiştir. Hayatı tehlikede bulunan Nuri, hemen Manisa memleket hastane - An&ara'da —İ- « Kayseri Belediye seçimi bitti Kayseri, 10 (A.A.) — Devlet şü- rası tarafından feshedilmesi dolayı- siyle yeniden yapılan seçimde bele- diye meclişine intahap edilmiş olan Jazalar, dün cumhuriyet halk partisi kurağında ilk toplantısını yapmış - aşkanlığına &- ecmettin Feyzi oğlunu İtti fakla seçmiş ve daimi encümen aza- larını ayırmıştır. Bu toplantıda — bulunan valimiz eni — belediye — meclisine mesai- muvaffakıyetler dilerken ken- dilerinden beklenen işlere dikkatle- rini çekmiştir. t tır, Belediye meclisi İvukat eşyalarla örtmüştür. Müteakıben Muazzez ile konuşmıya başlıyan bu eli bıçaklı adam, gündüz babasının neler yaptığını, bağda ailenin yemek esnasında görüşmelerini hep takip ile ini, sonra yatmalarını söylemiş ve orada bir müddet daha kalarak Muazzezi kir- letmişti: Damdan aynlacağı sırada, Muaz zeze: — Ben ananı da, babanı da öldü düntlüK ee VEbüyBizerEtE N, - dı.Sakın beni ele verme. Sönra ha pisten çıkınca seni de öldürürüm. Demiş ve firar etmiştir, Kız; — Ben seni tanımıyorum; kim- sin? | Diye sormuş; katil biçağını göste-i rerek tehdidine devam etmiş ve: — Evlendiğimiz zaman kim oldu-. ğumu anlarsın. miyor. Sulh istiyenlerin, —Avruj nin bir kısmında, insanları idare © denlerin kan dökme temayülünden, vaz geçmesi için duadan başka bir İlerinden gelmiyor. Avrupa bir daha harbe girişecek olursa netice galip ve mağlüp için ay- ni derecede zaaf olacaktır. Bu zanfi Avrupa milletlerinin Asyadan ve Af lrilluıdnn el çekmelerine de sebep ola- vilir, Avrupa niçin böyle Bir zaafa doğ- ru gidiyor? Bunuün iki sebebi var: 1914 de olduğu gibi Avrupa dev- let adamlarının, bilhassa Almanya- da ve İtalyada taşıdıkları gurur ve harbi bir halâs çaresi tanımaları, Ae- ya milletlerinden bazılarının -mese- lâ japonyanın- Avrupayı böyle bir, harbe, yahud silâhlı sulha mecbur e den hareketleri.. Şu halde Avrupa buhranını alel- | na kati çare bulduk diyenlere omuzlade tedbirlerle savuşturmak müm-| *dilen vagzon adedi ise 170,400 kün değil.. Daha geniş düşünmek lâ- Zzim,. Bir İngiliz muharriri, «İnsanın mevcudiyeti bile şarta tabidir. Ru- nsanların kötü olduğunu söyle-|hunun varlığından şüphe eden adam | 15.000 yolcu vVagonu yapılacaktır. Pa yaşamış sayılamaz» diyor. Ferdler için doğru olan bu düşün- ce, cemiyetler ve milletler için de doğrudur. Avrupa buhranının geç. için hazırdır. Halbuki harbi istiyen-İmesi Avrupada mistil bir ruhun da-|Stat, göğüs « ler onu dünyanın mukadderatı için|ha doğru tabiriyle hümanınızda ru-| Ökçesinde saat ilâ hunnun uyanması gerektir. Fransız Almanya ne istiyor? İstedikleri|ve İtalyan rönesanslarını doğuran| dirde duru üyle bakmasına sebep o-|bir hak ise uyuşarak alamaz mı?|Hümanizma Avrupada yeniden bir luyor. Cihan harbinden evvel her yıl|Hak değilse, harbi kazanmanın bile|sulh ve sükün havası kurabilir. Avrupadan bir muhacir kafilesi kal- kar, cenubf Amerikaya giderdi. Bu Avrupanın nufus kesafetini azaltan İktısadi refah temin'eden bir âmildi. Halbuki bugün muhaceret durmuş: bir felâket olduğunu anlıyacak mı? |tecrübeye ne lüzam var> Binaenaleyh, aklıselim sahipleri- Cihan harbinden ve bu harbin ma - ni iş başına çağırmak lâzımdır. Bar- İlâm neticelerinden sonra ikinci bir| barlığın medeniyet tahtına oturması | âl. fikir alemi için bir hezimettir. Fakat Bu suallere kimse cevap vere -İacaba bu sözleri işiten olacak mı? Hafif zelzele oldu Ankara, 10 (A.A.) — Bugün şeh- rimizde 1.30 da hafif bir zelzele his- sedilmiştir. Saat 1.40.da İnönüde ve İzmitte hafif birer zelzele olmuştur. Hasar yoktur. İstanbul, 10 (ALA.) — İstanbul rasathanesindon bildirilmiştir. Bu gece saat 1 1 4 dakika öö sa- niye geçe şiddetlice bir zelzele kay- İsiBtir; .K 5 SNDNT ARRELER kilometre mesafede bulunan ve iki haftadanberi faaliyette olan tezel - mıntakasındadiır. Hastalıkları mütehassısı Hastalarını 11,80 dan bire kadar| Beyler sokağında Ahenk matbaası yanında kabul eder. 4, Biçak IıııymM j yrAekliye bi Bi AF SN Re n DeD Mustafa Ketencinin üzerlerinde' bir e buğak btlanintip;eşkilişcr aati dere edilmiştir. BöKügesekkekavsavösuvenDeNdEK Va vecENYENNrSENAN. İ Şundan-Bundan WAAKAN BeKAKELAKAA KKK DU A VANeBAADA DKU L BKA beKASAYErUREN GöRKUKERENAKEK ENANSAA AA KA SA beN aNU NenELALAEReserAn Sovyetlerde Lokomotif ve vagon inşaatı Sövyetlerde gündelik vasati vagon tahmili, 1933 ten 1938 e kadaf, 51,200 den 88,000 e çıkmıştır. Şebeke üzerinde hareket faaliyeli de hemen hemen 2,2 misl; artnuştır. Bu terakkiler, bittabli, vagon adedinin adedi ile kuvvetinin çoğaltılması neticesinde kabil olmuştur. Son beş sene içinde, lokomotiflerin kuvveti, yüzde 8Ö yukarı çıkmış- tır. Yeni tip lokomotifler de inşa olunmuştur. Nitekim, 1931 senasinde Voroşilov fabr.kası, küvveti Avrupadaki — omsalinden iki misli fazla 101 tonluk FD tipi lokomotif inşasına başlamış ve halen bu tip, eşya trenlerinin mutad Jokomotifi haline gelmiştir. Yolcu trenlerinin mutad lokomatifi, Kolamna fabrikasının ilk defa 1932 de inşasına başladığı je makine: Runun kuüvveti 3000 ilâ 8200 bey eli saatte 130/140 kilometredir. Voroşilov fabrikasız nn son yaptığı aerodinamik lokomotif te 180 yapmaktadır. Sovyet endi yolda su almadan 1000 kilometre g'den yeni bir yapmıştır. Üçüncü beş yıllık plân esnasında ga edileeektir. Başkaca, eski makineler de ye- fazlalaşması ve lokamotitf' ekönomik tip lokomotif tı bunlardan 4,200 tane in nileştirilmiştir. Sovyetler, bugün, lokomotif inşasında ön saftadır, İkinci beş yıllık plânda 6,000 yeni makine yapılmıştır. Üçüncü beş yıllık plânmda da 8,000 yeni makine yapılacaktır. Sovyet endüstrisi, 16/20 günlük vagon © vagonlar inşasına geçmiştir. Hale, yüzde 48,2 sin! teşkil etmektedir. ür. Otomatik tahliye tertibatlı vagon- larla birçok hususi vagonlarda yapılmaktadır. Ezcümle 50 tonluk mayi vagonları, 80 tonluk izotermik vagonlar ve 50 ilâ S0 tonluk paltform vYagonları bunlar arasındadır. Üçüneü beş yıllık pPlân devresi esn sında, yeniden 225,000 eşya Ve lar, 25 metre uzunluğunda tamamiyle metalden yolcu vagonları da çıkarılacaktır. Durmadan işliyecek saatler çıktı Saatlerin icad olundu. Kol saati, bacak saati, üzük iç'nde , Pudra kutusunda saat; şemsiye sapında ayakkabı Fakat bütün bunları işletmek için küurmak İâzım ge r. Aksi tak- Hatta ektrikli saat bile ceri kesilince hâreketten kesili şliyecek bir saat yoktu. Fakat bu ©! Hiç kurmadan ebediyen İsviçreliler icad etmiştir. is de relilerin yakmda icad ettikler; bu saat, barometre nevinden bir n tesiriyle işlemektedir. Ve asla kurulmağa ihtiyaç göstermiyor Böylece, srat'esk'yip çürüyün kadar işleyip gidecektir. Bukalım daha neler göreceğiz.