7 Ağustos 1939 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

7 Ağustos 1939 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Ağustor 1939 PAZAR Seyahat notları :20 Manisa muallimlerinin Hatay dön Üçüncü mevki tren .. .. üşü yolculuğunun zor” luğu akşam karanlığı ile başlar Gece gene kondin; gösterdi. Tre - nin tempolu gürültüleri arasında 30- yahat ediyoruz. Gece ilerledikçe a mansız bir şekilde uyku da.kendini gösterdi. Fakat nerede yatarsın.. Yamımdaki Jandarma çavuşu kalk tı, bavulları indirdi ve ağın üstüne çı karak beş «dakika sonra horlamağa başladı. Yanımdaki ihtiyar, bir par- ga uzanabilmek için bana da yalvar- dı. — Ne olür sen de şu tarafı boşalt? | İntiyarı kıramadım ben de çıkıp ağa uzandım. Oh hakikaten seyaha- tm:son gününde, üçüncü mevkide en rühaft yer, meğer eşyaların konduğu deliklizağlarmış da- haberim yok... anki bir:kamakda, çam gölgesinde , yafmış bir çocuk gibi rahatım. Şez- ' şlonkda - bile bu kadar rahat edemez- VHim.'Tren sallandıkça beşik gibi sal- lânıyorum, tıkırdılar da ninni.., Üç dört saat mükemmel bir uy - ku çekmiştim ki.... İri yarı şişman bir kontrol memuru akşamdan beri her- kesle kavga eden bizim mini mini biletçi ile göründü. Ve uluorta bütün kompartımanı ayağa kaldırarak, ge- Ce yaârısı/ herkesi rahatsız edecesine Jandarmaya bağırmağa ve sen jan- danzma 'olacaksın burada yatanları menedeceğine burada yatılır mı? Di ye söylenmeğe başladı.. Belki de hakkı vardı. Fakat bi- zim de her halde bir bavuldan daha fazla istirahata ihtiyacımız vardı. Ve heri bunların böyle gece yarısında bir iki saatte bir kontrol diye sarho-| “ga-dönen yolculara sanki neden ya- 'ıkî::!mıılmıdmu.duımık.. e uyandırmasına ve uyuyanlara Çatmasına bakılırsa herkesi de kendi leri gibi ayakta tutmağa ve uykusuz bırakmağa niyet ettikleri görünüyor du. Ve her hatta yeni bir zorlukla karşılaşıyoruz. Şimdi bize dakikalarca ikide bir dillerine doladıkları o meşhur nizam nameden on lira ceza vermemiz lü - zım geldiğinden dem vurdu, jandar- Ta da ben de susuyoruz... Çünkü ni- zamnâme onların elinde silâh... So- nunda da güya iş yapmışcasına, —Haydi bu defalık bu on liralık ce zayı affedelim diyerek gittiler ve kendi akıllarınca güya gönül aldılar, Dâha saat üç , sabaha hayli vakit var... Ayakta durmaktan takatı kal- mamiş bayan arkadaşlar - biletçiye Yalvardılar: — No olur, hasta olacağız, şu ikin ti veya birinci mevkiler boş açıverin de bir sast uzanalım. — Bizim kontrol bu hatta aksili- &i ve fenalığı ile tanınmıştır, korka - Tız, siz söyleyin.. Kontrolü buluyorlar.. — Olamaz, ben vazifemi sulisti - Mal edemem , uyuyanları kaldırın, Sıkışın.... Yahud bir saat için fark Verin geçin.. $ — Bir saat fark ne kadar tutar... $ — Her halde bir liradan fazla.. Bir santlik uyku için bir lira ver - Mek tabif üçüncü mevki yolcusunun arcı değil, gee nayakta kalıyorlar. Gıımeımı. İstanbulda tramvay me Muşlarına adabı muaşeret dersleri Şöümekte olduğunu okuduk, ne 0- lurdu bunu trenlerde tatbik etseler ve şu nizamnameleri yolcunun her za&man göreceği okuyabileceği yer-| lerde bulundursalar, yolcu-da kendi vaziyetini bilse., Ben de yanımdaki ihtiyarı rahat - sız. etmemek için bari şu treni dolaşıp diğer arkadaşları - göreyim dedim. Ve yürümeğe başladım. Tam bir yerde biletçi yolumu kosti.. — Yasak, gidilemez... —Neden — O tarafı kontral etmedim — İyi ya biletimi gör, bün kontrol edilmiş yere değil, köntröl edeceğin yere gidiyorum. Orada- İstersen bir daha görürsün.. — Olamaz.. — Neden olmasın.. Hemen koştu kopuyu kilidledi.. e: — Ben doksan defa bir yolcunun biletine bakamam , senin biletini bi- liyorum, sizi de tanıyorüm, fakat o- lamaz.. — İsminiz no şikâyet bu vaziyoti yazacağım. — Orası size lâzım değil. Ve münakaşaya başlıyoruz. Geri dönüyorum! Hayret, diğer taraf da kilidli... Yarım saat geçiyor, gidiyo-, rum, Bir kaç vagon sonra gene bilet- çinin yasağı... Artık açık kapıdan o bağırırken ben yürüyorum, Çünkü böyle mantık haricinde iş görene ne yapılır. Cidip arkadüşları buldum, onlar da ayni rahatsızlık içinde, yol fotog- raflarına bakıyorlar... sAklıma birşey #eldi; hemen tadan bir defter çıkardım. Arkadaş- ların gezi intibalarını kaydettirmeğe başladım. Öyle ya düşünüyorum Ba- hkesirde geçen neşeli gece, Kütah- yaya gec evarış, Eskişehirde Porsuk çayı sandal gezintileri geno Balıke -| sirde bizimle alâkadar olan ve bü -| tün hastalığına rağmen bizi yalnız bırakmıyan kiymetli bir maarif mü-| dürü.... Kütahyanın çamlıcasında bi- ze emsalsiz bir misafirperverlik gös-| teren val; Hamid Oskay, tayyare ku- mandanı Muzaffer Göksenin Eskişe- hirin kıymetli valisi.. Ve nihayet An kara.. Orada muazzam çubuk bara - İL, orman çiftlizi Maarif Vekâletin- deki hasbuhalimiz ve Ankara mual- limleri hakkında edindiğimiz malü- mat unutulacak hatıralar mı? Ora - dan Kayseriye geliş ve kombinaların içinde ziyafet ve Kayzerili arkadaş- ların sıcak tebeasümleri arasında A - danaya xgelişimiz ve Seyhbun gazino- sunda kıymetli gece nihayet İskende rundan Antakyaya harbiyeye gidi - şimiz, oradaki güzell Konyaya geliş ve gösterilen büyük misi perverlik unutulur mu? Bakalım ar- kadaşlar ne düşünüyorlar. Defteri, bir kaç arkadaşa uzatıyorum. Hepsi de öyle önce bir kaç kiş; yazsın son ra yazarım diyor. Herkes kendisine çok ağır bir iş teklif edilmiş gibi korkuyor. Nite - kim bunu arkadaşlarımız atlattılar. Defter ellerinde dolaştığı halde yaz- madıalr. defterine| Avni Alımeı İzmir Ticaret ve Sanayi Oda- 3lııd an ılmııde Birincikordonda yı rılacak olan 58.549 lira 59 kuruş ke- ir ticaret kulübünün inşaası kapalı zarf usuliyle münar çıknnlmxçnr. | — Taliplerin 2490 sayılı kanun ahkâmına göre izhar edecekleri hı u 4177 liralık muvakkat temi inat mektuplarını 1-9-939 tarihi- izmir ticaret ve sahayi odası muhasebesine makbuz mukabi- "'g- tevdi etmiş olmaları lâzımdır. İhale 2 eylül 39 cumartesi günü saat onda İzmir ticaret oda- müteşekkil komite tarafından yapılacaktır. — Eksiltmeye girmek istiyenlerin 2490 numaralı kanunundaki ı'*'-ıı haiz olduktan başka nafia veya belediye fen heyetinden bu işi bileceğine dair fenmi bir ehliyet vesikası ibraz etmeleri lâzımdır. k * — İstekliler bu işe ait şartname, proje, keşif ve saaireye ait evra- 389 lira mukabilinde oda rııul-ıı.ıebeııız'leııg alabilirler. Ç(ANADOLU) Örijinal anket — Baştarafı 6ıncı sahifede — dan sonra tekrar görmek.> Güstav Fröhheh Güstav Fröhliche büyük bir boks İmaçının perde arasında Deutschland- halle de tesadüf ettim. Sualim ona biraz garip göründü. Fakat - cevap vermekten çekinmedi — Hani aşk sahnesini tercih etti- ğgimi öğrenmek mi istiyorşunuz? Be- nim arzu ettiğim aşk sahnesi veda sahnesidir. Çünkü ayrılırken giden kadının yerini alacak diğer bir kadın hazırdır.» Maria Andergast Yıldızların en genci ve en muvaf- fakıyetlisi bana cevap - verebilmek için telefonda hayli düşündü. Tele- fon ücreti de gittikçe kabarıyordu. Çünkü ben Berlinde, 9 Viyanada idi.. — Beni çok intizarda bırakan, ba- na çok ıstırap veren bir af sahnesini aynamak isterdim. Onu affetmek istiyorum. Çünkü çocuğum bunu benden istiyor ve ben her şeye rağ- men halâ seviyorum.» Dorothea Wicck — Bir talâk sahnesi çrvırmık kıymeti daha iyi anlaşılır.> Hans Moser — Yirmi senedir ki, evliyim, aşk sahnelerinden bıktım.» Nevin Emrullah Gün —o— RADYO — Baştarafı 4 ncü Sahifede — 19.05 — Müzik (Dans müziği - PL.) 19.30 — Türk müziği (İnce saz fas- h) 20.15 Konuşma (Milli musikile- re dair - İskandinav musiki- gi - Hlil Bedi Yönetken) Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri. Türk müziği (Saz eserleri ve şarkılar.) 1 — Numan ağanın - Şev- kefza peşrevi. 2 Ssxl dede - Şevkefza| 3 —- szını Rıza - Tahir puıelık peşrevi, 4 — Sebuhun - sirtosu. 5 — Arif beyin - Muhayyer şarkı - Humarı yok. 6 — Arif beyin - Muhay - yer şark& - iltimas etme - 20.30 20.50 Hicazkâr ğe, 7 — Muhayyer kürdi şarkı Efem şimdi eller sözüne, 8 — Muhayyer kürdi şarkı Evlerimin önü handır. 9 — Halk türküsü - Esmer bugün ağlamış. 10 — Halk türküsü Karan- fil oylum oylum. 21.30 Konuşma (doktorun saa- sih) 21.45 — Neşeli plâklar -R. 21.50 Munk (opera aryaları - Pl.) Müzik (Küçük orkestra -Şef: Necip Aşkın) 1 — Emile Valdteufel - İki (vals) 2 — Franz Lehar - Eva ope retinden potpuri, 3 — Drigo - Arlekenin mil- yonları No, 4 4 — 4 — Hans Löhr- Mem lekete muhtelif memleket- lerin melodileri üzerine rap 22 &i 5 — Micheli - italya şarkı- ları - Potpuri, Son ajans haberleri, at, esham, tavhilât, kabiyo, nukut borsası (fiat) 23.20 — Müzik (Cazband - Pl.) 23,55-24 Yarınki progra. Operatör—— Cevdet Mustafa GÖNENDEN Memleket hastanesi baştabibi 2 inel Beyler sokak furun karşısı No. 25 Eleksir Şahap Basur memelerini gi- derir, Kuvveti, Erkek- Hiği. istihavı arftırır. 23 00 (SAHİFE 77 Paris Tayyare istasyonu Her yıl 130 bin tayyareci tarafından ziyaret olunan tarla ve modern techizat Bu istasyonda neler görürsür inüz? Gar müdürü tayyare.eri nasıl idare eder? Parisin meşhur tayyare İstasyo- nunu ziyaret etmek iç nin seyircilere ihzar ettiği büyük ta- | raçaya çıkmak lâzımdır. Bu taraça binlerce insanı alacak derecede ge- vâsi bir tarla, kadile gibi & rafındaki yüzlerce işaretle — insana yeknazarda tuhaf bir şekil arzetmek- tedir. Par's tayyare istasyonu ve gar müdürü Yanımdaki dostum gülerek şöy-| le söyledi: — Burası muazzam bir şimendi- fer istasyonuna benziyor. Eğer tarladan başınızı çevirip de biraz gerinize bakarsanız, hakikaten büyük bir binanın bütün bir ihtişam- la karşınıza çıktığını görürsünüz. Konförün her türlüsünü haiz yok- cu salonlariyle, eşya anbarlariyle, büfelerle, dükkânlarla, müteaddid atölyelerle dolup taşan Burje tay- yare istasyon binası, Fransız tekni- ğinin nefis bir eseridir. Dünyanın dört bir tarafından ge- len yolcular gümrük, pasaport, pos- ta muamelelerini Pariste değil; bu- rada yaparlar. Kendimi cidden bir şimendifer gatında zannediyordum.. Burje is- sündüzlü çalışmaktı alnız tek- nik kısmiyle alâkadar olan mühen- dislerin ve mühendis muavinlerinin sayısı, dört yüz elli kişidir. 1926 senesinde, bu istasyona yir- mi yedi bin tayyare inmişti. 1939 yılında ise yüz otuz bin tayyare Bur- je meydanını ziyaret etmiştir. Söy- lediğimiz tayyare sayısına, onların aldığı yükleri de ilâve etmek lâzım- dır. Meselâ, 1926 da bin kilo yük taşıyan tayyareler, bugün üç yüz altmış ton ile sefer yapmaktadırlar. Vazife Tayyare istasyonlarının uhdeleri- ne düşen vazifeler çok nazik ve mü- himdir. Gök yüzünde dolaşan tayya- renin salimen yere inmesini, ve bo- zuk olan aksamını süratle tamir etmesini, havanın açıklığı ve ka - palığı hakkında onlara etraflıca ma- lâmat vermesini, yolcularının istira- hatini her suretle temin etmesini bu müesseseler üzerlerine almışlardır. Havada görünen meçhul bir tay- yare, ağır ağır istasyona yaklaşırken gar şefinden dikkatle emir bekler. Büuje istasyonunun şefi, telsizle ona şöylece emirler verir — Biraz bekleyiniz! Sizden ev- vel hareket edecek olan bir tayyare vardır, Yahud, — İstasyonun simal kısmı ile şar- kı arasında mai renkle - çizilen yer i-|boştur. Oraya ininiz. Altı metre yükseklikteki büyük harflerle yazılan Burje kelimesini, pilotlar oldukça mühim irtifalardan okuyabilirler. Tarla, tıpkı bir hari- taya benzemektedir. Şimal, cenup, şark, garp ve bunların arasındaki en ince hatlar, açık renklerle çizilmiş- tir. Gar şefinin verdiği emirleri gök yüzündeki pilot derhal infaz eder, Bazan bu emirler şu suretle de te-|**” celli edebilir: — Beş dakikadan önce yere ine- mezsiniz. Ancak şu anda bulundu- #unuz mıntaka tehlikelidir. Çünkü istasyondan kalkacak olan tayyare- ler sizinle korozman yapabilir. Bi- naenalevh cenuba acılınız ve sizel simdi vereceğimiz hava istesi dahi- linde dolaşarak sıranızı bekleyiniz! Bu emri veren gar müdürü, me-|ehemmiyetli vazifeleri yanında, tay. suliyetin büyük yükü altında çırpı-|yare istasyonlarının yüklettiği me- nırkn, kaybetmiş olduğu yolu müd-|suliyetler de çok büyüktü hiş bir heyecanla soran diğer tayya-| — Fransanın Bosier telsizi, daimi relere de telsizle malümat yetiştirir.|surette Burje istasyoniyle alâkadar- Her halde trenlerin seyir ve hare-|lar. Telsizsiz bir tayyare garı, kalbsiz ketlerini idare eden m:murlnnn — Devamı 8 inci sahifede — veması ..........ı....i Şundan- Bundan Fransadaki körler müessesesi Körler her zaman merhameti en fazla celbeden bedbahtlardır. Fakat işte, anadan doğmu kör olanlar bu merhameti istemiyorlar. Onları tü çocukluklarındanberi normal bir insan gibi yoti, müesseseler olduğu için, bu #nadan doğma körler de kendilerini insanlaraan farksız telâkki ediyorlar. Bizim için en kıymetli şey olam ışığı hiç tanımamış oldukları için içlerinde onun hasreti ve onun eksik. liğini duymuyorl Bizim gözlerimizin zevki ve manası olan bu ışık, onların içinde ve ijruhunda yerleğmiliştir. Onlar görmedikleri için,-bütün hisler da a uyanıktır. Bizim gözlerimizle gördüğümüz şeyleri onlar hissederek an- Tarlar, Eskiden onların sineması konserlerdi, bugün hemen hemen bir çok simseler içim radyo snemanın yeri lmağa başlamıştır. Sanki radyo r için keşfedilmiş bir şey değtl midir. Bugünkü anadan doğma körler çin pek mükemmel mektepler var. dır, Onlar diğer insanlar gibi tahsil görmektedirler. Hallerinden mem- nundurlar. Bir kaç zaman evvel, körler mektebinde tevzii asebe- yle verilen bir müsamerede, kendilerini acındıracak tarzda bir mıxuk yen bir nazırı kör tüalebeler ıslıklarla tezyif etmişlerdir. Anadan doğma körleri tıpkı gören insanlar deyecesinde yetiştiren mektepleri insaniyet Fransaya medyundur denilebilir. Bu işte ilk adı. mı atan insan 1745 de Saint - justte doğmuş, ve 1822 de Patisle ölmüş olan Valentindir. Bu adam körlere mahsus kabarık harfleri icad etmiş ve ilk kör mektebini tesis et Valentinden sonra, 180 da Coupurayda doğmuş, 1852 de Pariste öl müş olan Lonis Braillein bu işe pek büüyk hizmeti olmuştur. Kendis! ilk önce körler mektebinin bir talebesi olmuş, sonra da ayni mektepte ik etmiştir. Kendi ismini taşıyan, svri harfler, rakamları ve u adam icad etmiş, nü kabul etmiştir, Louis Bralliede ra Caen fakültesinde profesör olan Biene Villey ve Maurice de la Sizerann gibi çok kıymetli âmâların bu yolda pek mühim hizmetleri olmuştur. Şimdi körler için bir çok mektep ve mücessese vardır. Bunlardan en şayanı dikkati: Ecole des Seurs aveugles de Saint - Pauldür, Bu mektep, hemen hemen yarı yarıya kör ın'ulı?ler tarafından ida. re edilmektedir. Kör çocuklara ders veren bu muallim rahibelerin bir çoğu da talebe- leri gibi ışığı hiç görmemişlerdir. Mütebesaim bir kör çocuğun, gene onun gibi tatlı bir tebessümle ken disine ders veren kör muallimini dinlemesini görmek hakkaten çok has zin bir manzara oluyor. Fransada anadan doğma körlerin hayatı normal insanların hayatın. dan huwıen hemen farklı değildir denilebilir. Bir kaza neticesi olarak stalıkla kör olan'ar agelince: Onlar da iki üç senede birçok şnyın öğretilebiliyor. Fakat tabit ki onlar, ışığı tanımış oldukları için, ötekiler gibi mesut olamıyorlar. Iki senede 75 milvon frank kazandı Dünyanın en kıymetli bacakları hiç şüphesiz sabık dünya patinaf şampiyonu ve bugünkü sinema eartisti Sonya Heninin bacaklarıdır. .8 Sene cî""; inema artistliğine yani profesyonelliğe başlıyan Sonya Heni, son iki senede bacakları sayesinde 2 milyon dolar, yani 76 mil- ayı bi ve bütün dünya, körler için bu tedris usulü« em de ayni derecede güzel olan büu ba- caklar, cok büy 4 sigortalıdır. Sonya Heninin kayacağı © en ufak bir toz parçası bile bıra- Dünkü onun bacaklarının en ufak bir sıyrıkla bile zedelenme. mesi şarttır. Harikulâde maharete nen Sonya Heni de bazan buzların üzerin. dr düşebilir. İşte o zaman hiçbir şey olmadan ayağa kalkmasını temin etmek lâzımdır. Onuu Kkayacağı bür pistlerinde gösterilen ihtimam da bundandır

Bu sayıdan diğer sayfalar: