— 2 Ağustos 1939 ÇARŞAMBA (ANADOLU) Çöl Yıldızı Nakleden: xx Bir gece Nureddin çadırın xh d :Ia uyku- 4 da bulunduğu bir sırada nöbetçile- F rin tehlike düdüklerile uyandı — Hayir, daha fena, Bedevi düş- | uğursuz evlâd yerige temiz, nezih vle — İbir çocuğu olurdu. Her ne ise Allah — Evet. Esasen bu işi de temiz- |» cAmını hayır eylesin. Başka neler manlarinızdan biriyle evlendi. lemek için hazırlanıyorduk. yar?. © İşte Lütife Selâhiddinle evlen-| — — Neler olacakl.. dikten bir kaç gün sonra birdenbire | in bütün zabıtasını Kahireyi terkettiler ve - Avrupaya harekete getirmiştir.. Bir kaç gün kaçtılar. - ,, Şiçinde başınızı hediye olarak paşaya — Yapmal.... Bunu bana şimdi|getirmezlerse, bizcat seferber edece- Paşa Kahire- i takip için mi haber veriyorsun? Neden daha|ği askerlerle sahrayı muhasara ede-| evvel haber vermedin?. cek ve seni diri yakalıyacak. Nureddin bu gözleri - söylerken| — — Paşanın bu kararı üzerine Ka- ayağa kalkmıştı. Asabiyetle mavze-İhirede ne gibi şayialar çıktı? rinin dipçiğini yere vurmağa, vahşi mağa başladı. Haydudun çehresi gap- ı'l" k?r'îğî:."ı:':ı: ';:_ iye kadar yakalanmadın diye her gün ::;;:Ju. hyilııye, asabını teskine mu|tütunlar dolusu yazılarla zabıtaya vaffak oldu. Ellerini göğesünün üze-|hücum etmektedir. Fotoğrafın da liyorsun!... Bilhassa matbuat şimdi- rinde kavuşturdu ve bedevinin önü- bütün gazetelerde çıkmıştır. Matbu- | ne dikildi. atın her gün devam edegelen bu hü- — Kahirede bu knd?ı hayvan 'cumu neticesinde gayet tabii olarak bırakmıştım. Firara mani ol "İjandarma harekdte gelecek ve bir- lar mı)h Nüreddin, iyi düşün, firara | “Ybire burasını basacaktır. — Ah Nureddin, iyi düşün, firara| — Nureddinin çehresi birdenbire bo- nasıl mani olabilirlerdi? Selâhiddi- // ı Çok sürmiyen derin bir dü- 'nin ona göre aldığı tedbirlerden ha-| ; e "daldı. Nihayet tekrar sükü- berin var mı? netini Buldu. Ve metanetini muhafa- ” İza ile Diyerek kekeledi. Hakikten o günden itibren çete efradı arasında &L âtife, intikam» gi- bi kelimeler ve düşünceler kenara bı- rakıldı, yerlerine yakayı kurtarmak düşünceleri kaim oldu. Nureddin de maiyetindeki efrada i. İintikam mevzuu üzerinde tek lâkır- dı bile söylememeğe başlamıştı. Ken- biz de çaresini bulurduk.. Fakat va- ziyet öyle değildir. — Ne o, yoksa zabıtanın muha: fazası altında mı idi? Bizim gibi Türklerin muhafazasında idi. in mi?. Avustralv ::Lmz pisipisine geberip gitmez miy ? Nureddin,. bedevinin bu cevabına karşı ancak #pekâlâ> diyebildi. Bu kelimeden ne çıkabileceğini kimse 'l_hm!ıı etmiyor ve sormak cesareti-İ yaye firmalarının senede çıkarabil- i d'.'“miy”'d“' Uzunca süren| gikleri tayyare sayısı ancak 300 ka- ir şüküttan sanra Nureddin tekrar| Jardı. h. Japon tehlikesi: — Hüttfeyi, Avrupaya — kaçırdı l LA Kendi topral la:" Avrupa çok büyük bir kıtadır / e ing'liz bahriyesi sayesinde .':Muıylv bulmak meseledir. | o yayordu. İngiliz amirallığı Singa- t bütün akrabalarını beraberin- ». 4 dünyanın en muazzam bir de- Fş & $ lli $ niz üssünü vücuda getirerek uzak ilan başımıza oldukça büyük ';'" şarkın etoprağa acıkmış» kütleleri- t *€mış oluyor. Sarayları, hanları, hin dominyona giden yollarını sım- ııkı—ı_ i. hayvanları, dül Ber n %bıbıı kardeşleri, hep duruyor " biri boöş vi l mi? Avusturalyanın üçte oŞ ve — Baştarafı 8 nci Sahifede yoktu. Melburn ve Sidneydeki tay- — Ömer pasanın Mısır hüküme- | bir canavar gibi aşağı yukarı dolaş- / Ai nüfusunu pekâlâ bi — cekkkırr di derdiyle ancak kendisi kavrulu - yordu. Yanındaki arkadaşlar kaptan larının bu halini görüyorlar, fakat laçılmak cesaretini kendilerinde bula- imıyorlardı. Nureddinin bu hali günler geçtik- çe artıyordu. Son zamani gece- leri de uyumamağa başlamıştı. Çe- tenin nöbetçileri, onun her akşam İçadırını terkederek kumsal bir tepe- nin üzerine çıktığını ve orada tü sa- baha kadar sigaraları birbiri arkası na yakmakla vakit geçirdiğini ıstı- rapla görüyorlardı. Bir gece kaptan Nureddinin çadı: rında uykuda bulunduğu sırada etra: fa dağılmış olan nöbetçiler tehlike düdüklerini çalmağa başladılar. Nureddin düdük seslerini işitin - ce yıldırım gibi ayağa kalkkı ve silâh- larına sarılarak çadırdan dışarı çık- tı. O anda nöbetçilerden biri habet vermek üzere çadırına doğru koşu- yordu: — Kaptan, kaptan!.. — Ne istiyorsun be, ne oluyo- ruz? — Develerle bir takip müfrezesi göründü! — Nereden geliyorlar? — Şuradan, şimdi tepenin arka- sına geçti. Biraz sonra görünecek Fakat anlaşılan yerimizi tesbit etmiş ler. Çünkü pek tedbirsiz ilerliyorlar. — Kârvan olmasın?. — Hayır, takip müfrezesi.. Çün kü kârvan olsaydı develerin boynun daki çanların sesi işitilecekti. — Bize çok yakın mı? — Devam edecek — | anın Müdafaası |Bıı suretle dominyonların müdafaa “ihtiyaçları temin edilmiş oldu. Avusturalya tayyareleri japonla- rinkinden üstün: Avusturalyanın elde ettiği netice- lerin Fransız - İngiliz kalkınmasiyle klarını |bir münasobeti vardır. Avusturalya. | APlanma gayreti müttefiklerine aç.|tırdı. da 1,176 endaht kulübü vardır. Bu endaht cemiyetleri askeri talim ve terbiyeyi idare ederek Avusturalya lejyonunu idame — ettirmektedirler. Bu kulüplerde askert talim gören a- Zanın sayısı 31 kânunuevvel 1986 da 49,180 kiş; d. Aza adedi geçen ma- yısın başlarında 100,000 e çıkarıl- (mıştır. / İbir sex-değildir. Sinir harbi devam I_— di - bi . | Fransız ihtilâlini Almanya, kendi- ni iflâsa sevke- diyor vRA YA e veke dN vekererarANA a KesA e serds Le Temps'dan «Sinir harbır devam ediyor. Ve yalnız dahilde tezahür etmiyor. Bul, | ((- dene hırtınalı temmuz ayında, enternasyo-| 7D DG Üİ Cai eei nal sahada en muhtelif rivayetler ya.|"2 0t Seima kilisesinde yapılan m plyor. en imbetsiz ctccrübe baloz: ÇA İlevti Mermeimindez torın ) a aV -| larir :“'f'f'ı"""'" H':j ".“mı'"da ĞL yordu. Yeni kralın culüsu Paris hal- aazete Dahsiğim kaylaz gae A İkın büyük tezahürata sevketmişti. Te ya dör n lll be döl, Kral avdet eder etmez, Fransız "İ_”îy“y“l:“"’;î"ı; 'df""y Tik ı:ı hanedanının an'anevi üsüllerine ti nüşün sulh yoliyle olması arzusu: Lüinin kollejini de garip bir şekilde birleştiren bir yazı| eç etmişti. Kralın bu ziyareti neşrediyordu. Biraz evvel, B. Hitle-|..den düşünen kollej müdü Tin serbest şehrin reisliğine seçilme- si ihtimali şayiası dolaşmıştı. Hasat zamanına rastlıyacak vahim bir buh ran ihtimalinden de çok bahsedildi. Slovakya hakkında da bir çok riva- yetler dolaştı ve Macaristanda bir na- zi hükümetinin tesisi, bir Alman - Sovyet dostluğu haberleri de bu ara- da uçuruldu. 1775 senesinin temmuz ayında hiye hazırlatmış ve bu medhiyeyi genç talebelerinden birine okut- muştu. Fakat bu genç medhiyeyi okur- ken, kestane rengindeki uzun saçla- rının altında duran sarı çehresi, pe- rişan bir manzara arzediyordu. Gen- cin yeşil gözlerinden fırlıyan nazar lar çok soğuk ve manidardı. Bu ba- kışlar gencin beslediği hissiyatın ter- sümanı oluyorlardı. Maamafih genç "alebe şiiri o kadar güzel bir şive ile okudu ki kral onu tebrik bile etti. Kral müdüriyet odasında mual limlerle başbaşa kaldığı zaman genç hatip hakkında stayişte bulundu ve mektep müdüründen ismini sordu: — Şiiri okuyan gencin ismi ne- dir? Maksim Robes Piyerdin, haşmet- lâ kral hazretleri. 25 sene sonra Fransayı kana bo- yatan muazzam ihtilâlin, iki muarız ordusunu idare eden bu tarihi sima- lar, böylece tanışmışlardı. Robes Piyer sakin görünmekle be- raber, ters tabiatli, daima telâs- h ve yaradılışı sempati uyandırmıyan bir gençti. Daha çok genç iken iki arkadaşı 've 2 hemşireşiyle beraber yetim kal- mıştı. Buna rağmen yetim kardeşle- rine karşt âmansız bir şekilde zalim- di. Robes Piyer yüksek tahsilini Kar- dinal dö Kuzıyene medyundur. Bu adam kendi kesesinden sarfettiği pa- ra ile kilisenin müstakbel âmansız Eylüldenberi vaziyet çok değiş-İdüşmanını okutmuştu. Nitekim Ro- miştir, ve İngilizlerle - Ftansızların|bes Piyer sonradan velinimetine kar- katlanmış oldukları manevi ve mali|şı bile gelmekten çekinmedi, Sen fedakârlıklar, yapmış oldukları si-|Umber nâmındaki kilisesini bile yık- Hiç şüphesiz anların zihinlerini bulandırmıya matuf olan bunca te- yebbüsler karşısında Fransızların va- zifesi açıktır: gukkanlılıklarını muhafara — etmelidirler. Fransanın vaziyeti de sarihtir: İngilterenin va- ziyetiyle aynidir ve bir çok defalar ki devletin mesul devlet adamları tarafından tarif edilmiştir: Derin su. rette sulheu olmalarına rağmen iki levletle Avrupada zuhur ed-bilecek 'htilâfları cebir yoliyle halletmiye matuf bütün teşebbüslere, icabında kuvvete müracaat ederek karşı koy- mak azmindedir. Artık hiç bir zaman ayrılmıyaca- ğımız esas kaide budur. Polonya, ve Yunanistana verilen garantiler, Türkiye ile yapılan anlaşmalar bu kaidenin hususi şekillerinden başka Sovyetlerle müzakere uzasa da- hi, Fransa ile İngilterenin vaziyetleri bu yüzden değişecek değildir. Onla-, yın şimdiden teşkil etmiş oldukları «sulh cephesi> , ve bilhassa kendi kuvvetleri muhtemel karışıklıklara karşı koymağa kâfi gelecektir. mış oldukları krediler, semerelerini Robes Piyer büyük kollejin mü- vermiştir. Amerikanın muvakkat|dürüne de minnettarlığını vahşiyane bir bitaraflığı halinde bile, Sovyetle-|bir şekilde gösterdi. Şiirini okutmak. rin bitaraflığı halinde bile kuvvet|la Robes Piyeri krala takdim eden muvazenesi bizim tarfımıza eğilmek- kollej müdürü, firar etmek suretiyle | tedir. Almanya bunu pek iyi bilir, / yakasını sehpadan kurtarabildi. ve geçen zamanın kendi aleyhinde| — Robes Piyer tahsilini ikmal ettik. salışmasına rağmen kati bir hareke-İten sonra hususf vatanı olan Aros Tarihten 'apraklar memnun etmek gayesiyle bir med- ğ gıçak sahalarla kaplıdır. Fakat bü geei y a rağiR <— Babası yök, kardeşleri de yok.| ,, mlekette pirinç ve şeker kamışı ile| — Avtsturalyada denizeiliğe gelin- tiyar bir annesi ve iki kız kardeşi) ğ g s sebaler S8; Avusturalya bahriyesinde işler K :'::kç:;&’:,'_':u:;n'";:'.:: S vasta, | âğir gitm'ştir. Şimdiye kadar Avustu- Şu hale göre validesi namusİralyada, dünvanın en zengin demir Tülya mülli müdufsası sahil müdafa- erkek evlâd doğurduğundan| madenleri vardır. Bu maden, japon S'PA İnhisar "';:;'—' SA EEN CU l"' görmelidir. Hemşire- ağır sanayli için çok Hüzumludur. ;vln Timanında bir deniz üssü yapıldı. gF e 7 SPE çekinmektedir, hiç te girişmekten şehrine #vukat olarak döndü. Hu-| almazsa harbin mesuliyeti kendine tereddüp etmemesine çalışmaktadır. Harbı temenni eden yegâne dev. letlerin bu tereddütleri bir sulh ümi- di taşımaktadır. Sulhçu devletler her Yüirlü kuvvet darbesi teşebbüslerine kuk ve edebiyat âleminde rolü fazla ileri gitmediği için siyaset yollarını tutmak mecburiyetinde kaldı. Bu su. retle Arot meb'usu olarak seçildi ve | bu vesile ile de Parise taşındı. Fakat | Parise gitmek için parası yoktu. Hem ayni şekilde vicdansız nesiller| — 1şte, ingilterenin Singapur kapısı- rajı Yabileceklerinden onlar da ce-| ,, kapatmasiyle, — Avusturalyanın lacaktır. Bu mesele artık ka-| Anglo - Sakson sekonesi Şaponların Bunun için bir daha bah-İyu emellerinden endişelenmiyecek. üniz, Bir gün gelecek, buljerdir. tekrar hatırıma gelecek ve ol japonya, Avüsturalyaya, talarruz icabına bakacağız. Şimdilik | , deceği yerde, bu taarruzu Çine kar- imiz başka işler vardır. Ş1 yaptı. Avosturalya bu suretle bir ü ireden gelenin Yü-|tehlike atlatı. H ğ'ğf / başladığımız za-İb milletler arası bölgesine zorlayıp Demekki vereceğin| vu:turalyalıların üzer..de derhal bir|. havadisler vardır. Japon tehlikesi belirdi. A rıs'»ralya- paşadan bahsedecek-|lılar anladılar ki, metropoller! Avru- pada tutulur da kendisini tamamen öyle| garanti edemiyecek bir. vaziyet o - Mip bu işte kabahatı olmadı- lursa japonlardan çekmedikleri kal-|ftayyare mevcudu 6,600 e çıkmıştır.|Bel altı süvari fırkası teşkil etmiştir. SEEE . |mıyacak. Wı h;.me sevkede-| Federa! başvekil şu kararı ni im. Vetti: Nekii îı..j,f_“ğ—ğî,';mfm 31;;. — Vakit geçirmeden silâhlanma. Doğru. Fakat paşanı ş;'ğ“::;h Binaenaleyh paşa kö- | mül ',—:ü' “Yy:nu:ıl:&oxn:ı:ıwd.n K ftayyareleri satın aldı. Eski milislere — T Gavallı ihtiyarın talüi olgaydı) 49.000 kişilik bir ordu ilüve etti. ö M VAvusturalyalılar ba Umanı Çin - İpon harbinden evvel Singapur haline getireceklerini söylüyorlar. Avusturalyalılar en çok tayyaraci- likte muvaffak ulmuşlardır. Bugün Melburnda iki tayyare firması Avus- turalya hükümeti namına harp tayya resi yapmakladır. Firmalardan birisi 200 tek satıhlı ,diğeri 140 bombardı- japon kıtaları Şanghaydaki imtiyaz |Mun tayyaresi sipariş almıştır. Diğer|tir, yani Almanya şiddet yoliyle he- üç fabrika da Sidney ve Nevkastlda gece gündüz tayyate imal etmektedir Nevkastldaki fabrikalar — ingiliz Nsansı altında «Bfort» tipi seri tay-| yareler yapmaktadır. Londradaki Empire Press Unionun öğrendiğine — göre Avusturalyanın Bu hesapça Avusturalya tayyare nok- Hân|tasından hissedilir derecede japon-|makinelitüfekleri ve dafi yaya üstündür. Avusturalya tayyare» gileri bedence japon tayyarecilerin: den daha mukavemetlidir. Denebilir da bir 'm;;rhıl kavilden file geçerek milli|ki, Avusturalya dominyonu bundan |Arruzun cesaretini kırmak için ev- li ge (dafan büdeesini on misli arttırdı.|böyle havacılık sahasında, müna-|velâ kendisini koruma tedbirleri nl- Amerikadan avcı ve bombardıman!kaşa kabu! etmez şekilde japon im-|mıştır. paratorluğuna tefevyuk edecektir. Bunlara — sunu da ilâve edelim: j karşı koymak ve her türlü tehditsiz ve serbest müzakereleri muhabbet- le karşılamak siyasetinde azimle de- vam ettikçe bu ümit daha ziyade kwv vetlenecektir. Nasyonal - sosyalist Almanyanın hareketleri tabiiyete ra- zı olmak istemiyen memleketleri mu kavemete sevketmiştir. Bu mukave- Met, icap ettiği kadar devam edecek- şiresinin bir arkadaşından ö ra aldığı gibi, fakir elbiselı ri durmiyacaklardır. Almanya, şerablar ardında koşa- rak kendini iflâsa sevkediyor ve fe- Tâkete doğru koşuyor. Başkalarını da felâkete sürükleyebilir. Fakat ken disinden sonra ve belki daha az kati olarak. Alman şefleri blöf devrinin geçmiş olduğunu ve Avrupanın mu- kadderatı mevzuubahis olurken bir Sehandenfreudeye yer aolmadığını nihayet anlıyacaklar mıdır? Le Temps gemonya hülyasından vazgeçtiğini isbat etmedikçe deva — medecektir. Bu keyfiyet bir kere açıkça sabit ol- luktan sonra bu ayni memleketler iş birliği yapmaktan hiç şüphesiz ge- Avusturalya federal harbiye nazırı| <— Hükümetim, sulh için b tesirini tatbik edecektir. İngilterenin | 'gulhu bizim için kiymetlidir. Çünkü onun sulh içinde yaşaması bizim ya- şamamız demektir. İngiltere harbe İgirerse, biz de gireriz. Bizim müda-| faa yükümüzü yalnız ingiliz amiral- Cenuptaki Lithgow fabrikaları Brenn tayyare topları ima) etmeketdir . Silâhtan bir zırhhi haline gelmiş olan Avusturalya metropol gibi ta- | riyetini kuvvet! - |küllerin -|dar sağlamdı ki mensupları birer ze- -|birli yılan gibi karşısına dikiliyorlar- (SAHİFE 99 | n maruf çehresi: Onun giyotin üzerindeki feryadı, ihtilâlin son sayhası idi lari Antuanetle be-| / Robespiyer sıyacak bavulu da bulunmadığından ayni şekilde bavul da temin etti, Arosun beceriksiz avukatı, böy- lece şan ve şeref dolu yolları tuttu, Fransı linin kanlı kasırgası için- 'de birdenbire doğan Robes Piyer, kı- sa bir zaman içinde feci sahnelerin en büyük siması oldu. Robes Piyer ihtilâl komitesinin Dantonu gibi 'e çıkmağa, nu- tuklar irad etmeğe, ötekine berikin küfür savurmağa âdet edinmiş de- ğildi. Robes Piyerin o kanlı ihtilâl zamanı içinde bir tek nutuk irad etti. ği bile vaki değildi. Maamafih dira- yeti ve zekâsı sayesinde yerinden kı- mıldamadan, yarı karanlık odalar içinden âmansız düşmanları! birer yakalamağa, ve siyast cürüm- lerini tesbit etmeğe pekâlâ muvaffak oluyordu. Dostlarına kat'iyyen iti- madı yoktu. Bilhassa zan altındaki siyasi mücrimlere alâka göşteren her hangi biy şahsı derhal Robes Piyerin, azabına uğryordu. Robes Piyer takip ettiği bu hattı hareketle büyük ihtilâlin en yüksek siması olmuştu. Robes Piyer vicdani azap duy- madan, — jirondenlerin Dantonunu birdenbire temizledi. Evvel olsun, sonra olsun, aleyhinde bulunmuş bütün şahıslardan intikam aldı. Kendini mütevazi göstermekiçin mobilyeci Dipleyin fakirhanesinde ikamet ediyordu. Dantonun sukutundan sonra ci- nayetler âdeta bir makinenin intizam h mesaisi halini almıştı. Bununla be- raber peşinden ayrılmıyan taraftar- ları pek çoktu. Robes Piyerin en fazla korktuğu jakobinlerin kıraathanesinde topla- nan muhtelif teşekküllerdi. Bu teşek- aralarındaki irtihat o ka- dı. Bununla beraber Robcs Piyerin soğuk çehresi göründüğü zaman, bu korkunç şahıslar bile müdhiş bir korku geçiriyorlardı. ) Nihayet rüzgâr, bir kasırga gibi Robes Piyerin aleyhinde esmeğe baş lamıştı. Robes Piyer müdhiş bir inti- kam 'altında kalımıştı. Robes Piyer ayaklarının altındaki zeminin sallan- mağa başladığını hissedince, 'evvelâ zehirli dişleriyle daha sonra da man- tıki ve hitabet kudretiyle muarızları- ni yıkmak istedi. Fakat muvaffak olamadı. Dokuzuncu Termidorun, aleyhinde çaldığı davulların gürültü- sü hâkim geldi. Nitekim Robes Pi- yenleri taşıyan korkunç araba idam makinesinin önüne — vardığı zaman trafını ihata etmiş olan muazzam bir halk kitlesi payansız şekilde te- zahürata başladı. Raber P Avusturalya hükümeti — başvek'li memleketlari bh radyodn şu beyanatta bulunmuştur: cek ve birlikle övüşeceklerdir. nane emellerini 'adlarının kaniyle o da ben halk, gim- — Devamı 10 nuncu sahifede —