: : Ç ı 1 1 i G0 ae ee 60 ei G6 SA U L0 DES GG S ASA AA ame Ban d0 aa a PSERYUDAA GA EEAUU *KATİEE a) IKAYE: üyük şehir Sabah karanlığından beri baba jitbol tarlasında çalışıyordu. Öğ olmuştu. İhliyar güçlükle belini doğrulttu; cebinden çıkardığı renkli ve lekeli mendili il4 terle 15. lanmiş, butuşuk ve yorgün yüzünü | sildi. Sonra bir ağaçın altına otura- | rak cebinde bir çıkı niçinde olan ek- mek ile peynir'ni yemeğe başladı. İhtiyar jübol yemeğini yerken bu seneki mahsulün pek parlak olma- dığını düşünüyordu. akıllı çalışan da kalmamıştı ya... Bü- tün gençler tarlada çalışmak istemi- yorlar ve biribiri ardı şıra şehre gi- diyorlardı. Böyle düşünürken ihtiyar adamın aklına oğlu jan geldi. Ö da geçen yaz çalışmak için Parise — gitmişti. Baba Jübol içini çekti., Bu, sekiz ço- cuğünün en küçüğü idi. Beşi ölmüştü. Bu yegüne sağ kalan oğul da bu ihtiyar yaşında kendisin! yalmız bırakarak — Parisa gitmişti. Çünk üllk izdivacından olan bir kızı He büyük olğlu şimdi uzak yerlerde evliydiler. Esasen baba jübol bu en küçük oğlunu hepsinden fazla sever.| L Bu, kimbilir belki de altmış ya- şından sonra, dünyaya gelmiş olan son çocuğu olduğu içindi. İhtiyarın fikri tarlalarını ona bırakmaktı. Halbuki Jan askerliğini bitirip köye avdet edince hemen babasına büura- da çalışmak istemediğini aöylemiş ve Parise gidip hayatını karannca- kanı bildirmişti. İhtiyar, buna çok hid. detlenmişti. Fakat bütün israrlarıns rağmen toprakla uğraşmaktan nef- ret eden oğlü büyük bir inatlar — Ben gşehre gideceğim.. Diye tekrarlamaktan usanmamış- &. Jübol israrın faydasız — olduğunu hizsettikten sonra istemiyerek oğlu- nun Parise gitmesine müsaade et- m'şti. Fakat onun gittiği akşam, tek ba- şına kaldığı evinde, ocağın başında birden büyük bir ümideizliğe düş- müstü. Artık çökmüş gib! idi. Şimdi ihtiyar jübol tarlasında ça-| hemağa devam ediyordu. İcin için de günün birinde oğlunun avdet edece.- ğin' ümld ediyordu. Janın moktaplarını — sabırsızlıkla beklerdi. İşta bir aydan beri fazla. dir gen ehabersiz kalmıştı. Son moektubunda jan işini değiştir. diğini bildirmişti. Şimdi bir mada- mun yanında çalışıyordu. Jübol büyük şehri hiç tanımamış- H, Paris hakkında gayet tuhaf dü- şünceleri vardı, — Kimbilir orası ne parlak. ne muazzam, ne zengin bir sehirdi! Şüphesiz ki bütün evlerin ici altın yaldızlarla pırıl piril yanı- yordu. Peri masaliarımda olduğu gi- bi harikulâde süslü evlerde yaşayan kadınların hepsi de şüphesiz biribi. v'nden güzeldi, İpek ve sırmalarin giyiniyorlardı. Acaba jan, böyle bir şehirde ne yapıyordu? Orada yaşı- mağa alışmış miydi? Böyle olmasa her halde köye dönerdi? * İhtiyar evine avdet ettiği zaman kapısının arasına sıkıştirilmiş. alan bir mektup buldu. Şüphes'z bu jJan- dandı, Kendi okumas; olmadığı için hamen komşusu madam Bonjeye git- U. Jan ağır bir hastalık geçirmişti. Hastahaneden yeni çıkmıştı. İşs'zdi. Bazasından biraz para yollamasın: rica ediyordu. İntiyar bu mektubu büyük bir, dikkatle dinlemişti. Bit'nee: — Yarın kendim Parise gideceğim, diye mırıldandı: Akşam üzeri şetli surette şüphelenmişti. Madem - ki oğlu meyhaneye gidebiliyordu. O | halde hastalığının üstünde — büyük bir 1& bırakmadığı aşikârdı. Meyhanenin kapısından girer, gir- mez oğlunu kalabalık bir masada gördü, Yanında birkaç kasketli &-| damla, kılıklarından — ve kıvrilmiş| saçlarından ne oldukları açıkça bel Li olan üç dört kadın vardı. Gürültü- lardı. İhtiyar bu hali görünce utan- cından ve hiddetinden kıpkırmızı kesildi. Demek jan günlerin! böyle bir yer de, bu biçim pla kadımlarla içki içe. Tek geçirmek için, köyünü ve tarla. sıhı. birakmıştı, öyle mi? Demek, jübol babanın senelerden- beri çalışarak zahmetlerle biriktir - diği pâraları buralarda yiyordu hi İhtiyar yumruklarını sıkarak: — Pis Paris!, Di'ye mırıldandı. Ve oğlu kondlsi. ni görmeden meyhaneden çıktı. Bir müddet «Sen nehri> kenarm- daki demir kanapelerden birinin üs- tüne oturun kendini toplamafa v. kuvvetini bulmağa çalıştı. Kararını vern.'şti. Oğluna görünmeden homet böye dönecikti. — Ve artık tarlalar İçinde kendisini harap eder> çalışmıyacak'tı. Bu çalışmak neye ya- Tardı ki öldükten sonra orun parala- rını oğlu birkaç gün içinde bu pls meyhanelerde, o p's fahişelerle içki İçerek bitirecekt!. Janın bir. daha köye gelip çalışmıylıcağına — emin- di. Şimdi ihtiyar ttrek ve yorgun ba- gakları üstünde — zahmetle ilerler, ken arkasından gölen bir takım gü- yültüler ve kabkahalar duydu. Bs- şim çevirip bakınca bunun jan İle arkadaşları olduğunu gördü. Bora- ber olan kadınlardan — biri kend'ni görerek neşe ile baykırdı: — Şu ihtiyara bakınız. Sepetinde tavuk var!. Çapkınlardan biri de: — Şunun tavuklarını elinden aa. hm!. Diye güldü, Ve bir arkadaş'le be- raber itişe, kakışa —ihtiyara doğru yaklaşmağa başladılar. Ve tâ onun yanına gelince ona şiddetle bir o- muz vurarak biçareyi yere düşürdü- ler, Sepetin iç'ndeki yumurtalar kı- rılmış, tavuklar — uçuşmağa başla. İki serseri hmen tayukları - tutup karanlık bir sokağın içine dalmışlar- dı. Jan ve diğerleri gülüşerek ihtiy: ra yaklaştılar. Jübol baba yerde hareketsiz ya- tıyordu. Şapkası başından düşmüştü. Beyaz saçlarla süslü iht'yar başında bir yara — vardı. Bu yaradan akan kanlar sokağın taşlarımı kıpkırmızı bir renge boyamıştı. Jan hayretle: — Fakat bu babam;!. Diye haykırdı. Bu aralık polisler yetişmişlerdi. Jan böyle bir işe gir- memek için onlardan hüv'yetini sak. 'adı. Ve ihtiyarı tammıyor gibi gö- ründü. Maamafih, babasının yetiş- miş olan cankurtaran arabasiyle haâ. tahaneye kaldırılmış olduğunu öğ- renmişti. Ertesi sabah, muhabbetten ziyade merakla jan hastahaneye gidip ba- başını görmek istedi, Hastabakıcı, yarasının gğır olma- gına rafmen şimdi kendine gelmis olan ihtiyara, tatlı bir tebessülmle: — Büyük baba! Dedi. Oğlnuz gel- m'g, sizi görmek İstiyor. ihtiyar Jübol, Oster-| — Fakat, bu sözleri — işiten ihtiyar liç garına indi. Kolunda büyük bir|müthiş bir çehreyle yatağında doğ- sepetin içinde taze yumurtalarla iki|rulmuştu. besli tavuk vardı. Nekahette olanlar| Yumruklarını ve çenesini sıkarak için en iyi şeyler bunlar değil mi idi? |hiddetten ve ıstıraptan titreyen za-| Etindeti adresi ötekine berikine|Yallhı sesiyle: göstererek nihayet oğlunun oturdu- gu oteli bulabilmişti. Büyük yorgun- duğuna rağmen jübol, çok memnun- — Yalan.. Yalan.. Benim oğlum Diye haykırdı. Sonra sıkılmış yum- du, Oğlunun kend'sini görünce ne|ruğiyle kirpiklerinden süzülen bü. kadar hayret edeceğini ve sevinece- ğini düşünüyordu. Fakat bu mem-) nuniyeti çok sürmedi. Oğlu otelde, yoktu. Ötelci, gayet nazik bir tavır- la janım dalma yanındaki madamla gitiği bir meyhaneyi ihtiyara -tarif| Ordu. | (A.A.) — Belediyemizin| yüzlerce fakir hastayı bizzat muayo. beş kilometre mesafeden şehre|ne eder, bu suretle vücudüntü her gün Jübol baba, bu bahsolunan «ma-|getirtmiş olduğu Nazifbey memba| yıpratırdı. Hatta 4 meş'um kalp buh- dam» hakkında otelciye birşey Sor-(suyu, tesisatı ikmal edilmiş olan ge-| ranına tutulduğu gün !ki yüzü müte- cesaret edemedi. Fakat deh-'hir şgebekesine verilmiştir. etmişti. mağa ç Slll ü yük bir damla yaşı sildi. —os>— Ordu'da Su tesisatı bitti (ANADOLU) Dr. C Fuaı—!—;'çı'n —Baştarafı 1 inci sahifede — Hayırola doktar... Haş geldin.. Ne bekliyorgun? Dedim.. F.lânca için dedin.. Kızgın güneşin altında bekleme-| 15 ton buğday mek için buyurun “çeri dediğim za - man: (Rahatsız etmiyeyim!) diye lüt- fen girdin.. Rahatsız olan sen - değil.. Ben id'm! Bunlar çabuk anılsın diye mi git- tin?! Doktor! Son bu kadar büyük ve gönülsüz Köydae adam lü kahkahalarla gülerek konuşuyor- | adam /din. Zahire borsası İZMİR 196 B. pamuk 4317 kilo yapak Zonguldak Parti idare hey'eti reisi seçildi Zonguldak, | (A.A.) — Parti 43 50 46 54 50 Bütün bunları analım diye mi git-| vilâyet idare heyeti mıntaka müfet- tin?l! Verdiğin ders ve dersler kâfi am- ma b'r küçük sözüm daha var: Acaba... Atatürkün hasretine mi dayanamadın? Selâm sana doktor! Hisi/ Geatetdin : Karasaıtı beşkanlı: ğanda toplanarak vilâyet idare heye- ti reisliğine Halkevi bBaşkanı Akın Kamüğuzu seçmiştir. Bu inilhap İt zerine Akın Karauğuz Halkevi MAHMUD ESAD BOZKURT |lâyet idare heyetinden Ahmed Gürel İzmir 2 Ağustos 1939 ——— .cokkk>> Cevdet Fuad Dokto — Baştarafı 1 inci sahifede — tir. Cenaze öğleye doğru, Eşrefpaşa hastahanesinden merasimle kaldırı!. ve büyük hekimi bir daba kalkamı-! mıştır. Omuzlar üzerinde Kemer po- |/ yacağı ölüm döşeğine sermişti. Cev- lis merkezi önüne kadar nakledilen cenaze orada otomobile konmuştur. |betlerinde çok dürüst harekaet eder. Meras'mde vali B. Etem Aykut, müz- takem mevki komutanı tümgenera! Rasim Aktoğu, belediye relsi Dr. Behçet Uz, parti — başkam R. Atıf İnan, daireler müdürleri, doktorlar, dostları, afles! efradı ve gazeteciler- le halk, azker, polla ve belediye zabı- taat müfrezeleri bulunmuşlardır. Omuzlar üzerinde taşınan cenaze- nin yanında &ıhhat ve içtimal muave. net vekâleti ile Kızılay umumi men kezinin, izmir resmi dairelerinin iz- mirdeki büyük, küçük teşekkül ve müesseselerin çelenkleri vardı, Ke- Tner polis merkezi önünde canaza, 6- tomobile konmuş ve Kemer caddesi- ni takip ila Büyük Gazi bulyarım Birincikordonu takiben Kemeraltı enddesine Bölmiş, cenazeyi yüzler- takip eylemişt'r. Cena- ze, hükümet konağı önünde tekrar omuzlarda taşmarak Komeraltı ca- milne götürülmüş, oryada namazı kı- hnmıştır. v Merasime uskerf müzika da Iştirak etmiştir. Cenaze namazı kılındıktar sonra otomobillerle asrf kabı'stana gidilmiş ve cenaze defnedilmiştir. Aziz ölünün mezarı önünde evvelâ izmir etibba barosu adına bir nutuk söyliyen Dr. Ali Agâh Dinel, de- i#erli doktorun muhtetif cephelerdeki kıymet, fedakârlık, — mesleğindek. muvaffakıyetlerin! saymış ve demiş- tir ki: — Etrafında elem, teessür ve ma tem'n her parcasını biribirine 'ehim- lediği bir halka gibi toplandığımız aziz ve hüyük ölüye son vede aör- lerini söylemek vazifesin! etibba ba- yosu ve dostları bana tahm'l Bu acı vazifeyi ifa ederken ve onla- v büyük ve derin teessürlerine ter- rüman olurken en vefakâr, en aziz ve en eek! döstünü kaybetmiş bir a- dam sıfatiyle kendi acılarıma fazir ver verirsem beni mazur görmeniz! riea ederim. Doktor Cevdet Fuadın ölümü, her seyden evve| Türk hekimliği ve ale!- usul izmir hek'mliği icin büyük bir ziyadır. Buna binaen ilk önce hekim Cevdet Fuaddan bahsedeceğim. O kelimenin bütün manas'yle benliği- ni, varlığını, ruhunu, mesleğine vak-) fetmiş. ilim ve fen üşıkı, kâmil bir hekimdi. Uzun tecrübeleri gubesinde ona büyük b'r ihtisas kazandırmış ve ilmi kudreti onu sıhhat şüramı 9. zalığına kadar yükseltmişti. Mektep ten çıkınen müsabaka imtihanın; ka- zanarak Kastamoni firengi hasta- hanesine naklolunmuştu. Ceydet Fu- ad, işe başladığı zaman bu hastaha- ne pek iptidaf bir halde idi. Bugün onu göğüslerimizi kabartan bu mü- tekemmül bir hale koyan onun 27 se- nelik ,temiz, tükenmez yüksek mesa- isidir. O, herşeyden evvel bir fıkara babası olduğu için hastahanenin po- Eklinikliğine her gün müracaat eden gaviz hasta muayene etmiş, bitap ve seçilmiştir. baygın bir halde ancak saat $,5 da öğle yemeğini yiyebilmiş ve arkasın- | kot dan meş'um buhran bu büyük insanı det Fund, meslektaşlariyle münase- hekimlik mösleği kaldelerini harf' harfine tatbik eylerdi. İşte bütün bu büyük meziyetleri içindir ki, onur şahs'yetinde izmir çok büyük — bir rekim kaybetmiştir. Şimdi de vatanperver ve inkılâpçı Cçt detten bahsedeceğim: Cevdet, bu aziz vatanı ve Türklü- ğü candan sevenlerdendi. Mahrem mülâkatlarımıza istinaden diyebil'- rim ki, 6 bütün İmaniyle inkılâba inanmış, ona raptı vücüd etmiş bir in kılâpçı idi. Kısa bir müddet izmir H, partisi riyasetl vazifesini de ifa et- mişti. Bu vazifeyi ifa ederken part' vazifelerini insant hisler ye vaz'fe- lerle mesud bir surette meczetmek yolunu bulmuş, herkesin gönlünü ka- zahmıştı. 441 Öti ÜüÜNeeik. e ha Şimdi de müsaadenizle Cevde: Fuadı ailevi hayatında takip ede- lim: O, bütün manasiyle muti ve lrür- svlâd. müştir ti, baba ve anasını, taabbüt edercesi- ne seyerdi. Kardeşlerine olan rabıta- B Ve sevgisi çok kuvyetli Idi. O, bü- tün emel ve arzularını, say ve gayre- tini bu afle ocağının saadetini temint hasretm'şti. Kıailay reisi Cevdet Fuad ise misl! ender görülür bir hayırseverdi. 14 sene büyük bir nefsi feragati ve Ye- dakârlıkla ifa ettiği bu — vazifede mustarip ve muhtaç insanlara karsı gösterdiği samimi alâka, onlara kar- şı yaplığı maddi ve manevi yardım- lar, onu izmirde blâistima herkese sevdirmişti. Fakir sınıf arasında bu- gün onun ölümüne ağlayanlar bin- leri çok aşar, Son sözlerimi arkadaş Cevdet Fu- ada haşredeceğim; Onu 80 sene evvel mektep sırala- rında tanımıştım. Aramızda derha! samimi bir rabıta teessüs etmişti. En kederli ve meyus zamanlarımda ba na teselli veren, bana cesaret veren bir kelime söylemesini biliyordu. Ve- fakârlığın mücessem timsali idi. A. ramızda böyle 80 sene zarfında hiç tanıyanlar, onun hakkında ayni ka- naati hasıl etmişlerdir. Artık onun sevimli ve müşfik yü- perverin yardımlarını hasretle ana-|miz örneğini tanıttığı gibi ölümiyle | caklar.. Etrafıma bakıyorum, hep yaşlı|min azamet ve şümulünü tanıttı. Te-| gözler görüyorum. Göz yaşları.. Bil- mem ki büyük keder ve elemleri göz yaşları kadar belâgatla ifada eden|dan orilemiyen sırrını bize anlatmış | bir kelime yar mıdır?, Ve bütün bu söylediklerim, sizle-i rin ve kendimin olemlerine torcü - man olabilmiş midir? Hayır.. Buna|saadet içinde geçirilen ve böylece | Yabanm imkân yoktur. Onun için susahm ve ağlıyalım ve bu büyük az'z ölünün 5 50 W Borsa-Piyasa 'PARA BORSASI ANKARA |Sterlin 5.93 Dolar 126.675 F. Frangı 3.355 Liret 6.66 İsviçre F. 28.5775 Florin 67.2725 Rayşmark 50.835 Belga 21.52 Drahmi 1.0825 Leva 1.56 Çekoslovak Kr. 43275 Poçeta 14035 Zloti 23.8425 Pengü 24585 Ley 0.905 Dinar 2.8925 Yen 3462 İsveç Kı. 30.5575 23.90 Yangın Tedbirs'zlik yüzünden çıkmış İkiçeşmelikte Hastane caddesinde misyoncu B. Ali Haydara ait 2 numaralı eyde çıkan yangının teves- sü ederek yanı başındaki 37 ve 39 yan- mıştık. Kw Adliyece yapılaz tahkikata göre, yangın B. Ali Haydarın 2 nemaralı winde kolonya imali için yaktığı is- Dirto ocağından ateşin dolaba siraye- 'îyl;ıbıılnmı;;ır. numaralı evde oturan Ti Odası istihbarat memuru B. Mîîı: Jin ve 39 numaralı evde oturan B. Kerimin evlerindeki eşyanın mühim sir kısmı yanmıştır. Umumi zarar 21500 lira raddesindedir. B. Muhsin ve Kerimin evlerirideki eşya biner li- aya gigortalıdır. Evlerin sigortasız olduğu anlaşılmıştır. Kahramanlar mahallesinde Hüse- iyin oğlu Fedai, Mustafa kızı 25 ya - şında Sıdıkayı geçims!zlik yüzünden bıçakla bir kaç yerindon hafif su - rette yaralamış, kaçmıştır. Suçlu g - ranıyor, mizde yaşadıkça saklamağa ahde delim. Belediye reisinin nutku: Müteakıben belediye re'si Dr. Beh çet Uz da bir nutuk söylemiş, Cav- det Fuadın yüksek değerini, muvaf- fakıyetlerini anlatmış, tam bir insan olarak yaptığı işleri, kazandığı sev- zi ve hürmeti anlatmıştır. B., Atıf İnanın nutkut Son olarak parti ilyönkurul baş- kanı B. Atıf İnan bir nutuk irad et- miş ve demiştir kiz — Cevdet Fuad, iyi insanlığım, o!- gun insanlığın en-iyi örneğini veren, iyiliğin müşahhas timsali olarak he- bimizin seygi ve saygısına çok Jâyık olarak izmir muhitinde her sınıf İçin. de muhabbet yaratmış bir arkadaş- tı. Daima hakkın ve hakikatin ada- mi olmuştur. Halkın ve hâkkın dal- ma mütevazi ve her zaman uluvyu cs | naba sahip bir hadimi olarak tanıdı- fımız mükemmel bir doktar, müte- kâmil bir insan örneği idi. Fıkaranın baba diye sarıldığı ve bugün arka- sından göz yaşı döktüğü, arkadaşla- ailesi büyük ve haklı bir elem için- dedir. Cevdet Fuadın grkasından ağlayanlar yalnız dostları değil, o - de, sevilen adam için duyulan miz hayatiyle olduğu gibi pek acı ö- lümiyle da hayatın herkes tarafın- oldu. Sevilerek ve sayılarak yaşama- nn kiymet'ni bize tanıtmış oldu. Cav det Fuadınki kadar manevi huzur va bitirilen ömre ne mutlu! Herkesi ağlatan ve büyük tessslir karşısında, hürmetle eğilirken onun Içinde bırakan bu nutuklardan aon- aziz, mukaddes hatırasını kelnleri. ra kabristandan avdet ed'lmiştir. — | Bugünkü program 1639 M, 183 Kos./120 Vw Kw. T. A. Ç. 19.74 M. 15195 Kos./20 Kw. 'T. A, P, 31.70 M. 0465 Kos./20 Kw. TÜRKİYE RADYO DİFÜZYON POSTALARI TÜRKİYE — RADYOSU ANKARA RADYOSU Öğle neşriyatı: 12:30 — Program. 12.38 — Türk müziği - Pl. 13.00 - Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, 13.15-14Müzik (karışık program - PL) Akşam neşriyatı: Proj 19.00 gram 19:.05 — Müzik (Bir konserto - PL) 19.30 — 'Türk müziği (fasıl heyeti) 20.15 — Konuşma 20.30 Memleket saat ayarı, ajana ve meteoroloji haberleri. 'Türk müziği | — Nevres - Muhayyer şarkı - Gün kavuştu. 2 — Tanburi Cemil - Hü- sayni şarkı - Görmek istor. 3 — Lemi - Hüseyni şarkı « O güzel gözler!e bakmasını bil. 20.50 b ç Banelettiri v Müğeüalk d Muhayyer türkü - Batan y Arif - Suzinak şarkı - Çekme elenc derdini. 7 — Ahmerti Rasim - Suzi- nak şarkı - Pek revadır sev- diğim. B* Udi Ahmed - Suzinak Şşark: - Bir günah ettimse çana; Yemr ...» Gülizar halk tür küsü - Sinemde bir tutuşr muş. VO —risdesi, maisi, Haftalık pasta kutusu Neşeli plâklar - R. Müzik (Melodiler - Pl. ) © Müzik * (Kücük'etkesimı * Şef: Mecip Aşkin) j Le— Rudolf Nützlader / ğ tir hava daha 2 — Franz Lehar - Çocuk prena öperetinden vals, 3 — Mozart - Re Majör di vertimentodan menuet dan . 4 — Emmerish Kalman * Hollandalı kadin den (Potpuri) 5 — Pepi Müller - ma şarkısı üzerine p ö — Zilileş :Miyklı li kız. 23.00 — Son ajane haberleri, ziraafi esham, tehvilât, kambiyo * nükut borsası (fiyat) 3 23.20 — Müzik (cazband - Pl.) 23.55-24Yarınki program. »» Hüseyni saz ser 21.45 21.50 22.00 Hastalıkları mütehassısı Hastalarını 11,30 dan bire İBeyler sokağında Ahenk matb iyanında kabul eder. Sahip ve Başmuharriri j HAYDAR RÜŞTÜ ÖKTEM Umumf neşriyat ve yazı işleri müdt'rü HAMDİ NÜZHET ÇAN! İDAREHANES İsmir ikinet Beyler B0f ABONE ŞEKRAİ? Yuldı 2400, Altı aylığh Kuruştur. —— —0 memleketler içit abane Ücreti 27 lira Günü geçmiş nüshalar 26 İ ANADOLÜ MATBAAS RASIŞMISTIR. |