Çöl Yıldızı Nakleden: xx 18 Temmuz 1989 SATI h Zekiye hunım hizzat ayağa kalk ti ve Selâhiddine tatlılardan. alma - sını teklif ettikten sonra kendisi, ça- talla bir parça tatlı aldı ve Lâtifenin dudaklarına götürdü: — Tatlıları seviyor musun kızım”? Lâtife cevab vermediği gibi Zeki- Ye bamımın olinden. çatalı aldı. — Ve verilen tatlıyı kendi eliyle ağamna at tı. İlk lokmayı yutar yutmaz bir bo - Buntu içinde kaldı ve büyük siyah gözleri yaş içinde kaldı. Zekiye hanım teessürle yaklaştı: — Ne olüyorsun kızım; neden ağ| hyorsun ? Süleyman söze kârıştı: — Sikılma anne! Dedi. Bu hal ça- buk geçecektir. İlk defadır ki bu gi- bi yerlerde bulunuyor. Selâheddin ayağa kalktı: — Bizi yalmız birakmaklığıma Müsaade ediniz, çünkü çok oturdum. Artık Lâtife hanım esirelerin: ve hiz- Tetçilerini de görebilir.. Süleyman, dostum sana saadetler temenni ede- rim. Zekiye hanım efendinin de ben- den'zi bir evlâd olarak kabul etme- lerini rica ederim. Zekiye hanım cevap verdi: — Allah hiç bir yardımını sen - den esirgemesin evlâdım. Selâhed - din çıktı ve harem kapiları açılarak Mühtelif milletlere mensub bir çok hizmetçi kızlar içeriye girdiler. Bun lar arasında öyle nadide güzeller vardı ki, Lâtife şaşırır gibi oldu. Bu ana kadar ağrzı kilitli olarak hattâ matem içinde yu - '*u.nı': g8l kıııuhıyıuîılı ho’pı:l B * İşkti ve sonra — Bir,daf getirin, dana edeceğim Lâtifenin saraya - girdikten — s0n- Ta verdiği ilk emir bu olmuştu. Ze - kiye hanım Süleymana baktı. Süleyman: — Ne duruüyorsunuz -dedi- çabuk bir def getirin! Lâtife yer'nden kalktı ve ağır a- Rıir yürüyerek salonun ortasına ku - dar geldi. Başındaki ipekli, rengâ - FYenk oşarpı beline bağladı. Defi bek lemeğe başlamıştı. Def gelince Sü - leyman, esir kızlardan hangisinin daha iyi dümbelek çaldığını sordu. ha bir n bilezik hediye edeceğ: Di söyledi. Türk dilbellerinden bir dümbeelği alarak halıların üzerine Oturdu ve çalmağa başladı. Lâtife a- Yağandaki ayakkapları da çıkarmı: Ve halılar üzerinde yalınayak rakset Meğe başlamıştı. Süleyman meftun, *Yumanlı gözlerini Lâtifeden ayırma- An annesine seslendi: — Anneciğim, dikkat ediyormu - #ün, Lâtife sizin için rakşediyor. Fakat Lât'fe Zekiye hanımım dnl- Finlıkla işitmediği bir cümle Je mu- bele etti: — Ben keyfim için dans ediyorum Vaktiyle dilberliğiyle ve — güzel fslariyle bütün şark memleketleri Ve bilhassa Buğdadı ken e mef ıll eden, inceliği ve harikulâdeliği imer paşa gibi bir milyonerin 4 karısı olmağa muvaffak olan Ze Ye hanım şimdi Lâtifenin güzelli $i Ğ Üansı karşısında büyük bir hayret ı’lhyııı', heyecanla kendinden geçi ı'llı'ı hanım kızı takdir etmeğe “Hıını hak vermeğe başlamıştı. Skat çoban kızının o anda yaptı- d'ul. arab diyarının maruf dans - ı,':_f”iın doğildi. O, —matemli ru - WaplAN yükselen garip ve elemli bir "“II temposu ile oynıyordu. ;ıdn'-dnın ayaklarının, bütün vü Nun her hareketi, yürekien ge - ı— M’ astırabın ve meçhül iştiyakla '—l (!ıdııî idi, ı,,’. » İti siyah gözlerini kapa -| l.., hıvıd. münhaniler çizen kol -| " dalga dalga kımıldayan vi - "'vnı dar lıomım ki, bir |denbire salonu kapladı. | | Lâtife, saraya girdikten sonra dD verdiği ilk emir “bana bir def getirin dans edeceğim,, olmuştu deledi ve yuvarlandı. Keskin bir telâş ve heyecan bir- ba - yılmış, tırnakları mosmor otmuş, ağ- zından köpükler gelmeğe baş'amış- t. Hizmetçi kızlar hep birden koştu- 'ar. Fakat sapsarı kesilen Süleymanı bir işâretle hizmetçi kızları uzaklaş. tırdı ve Lât'feyi kolları arasına ala- vak hazırlanmış olan yatak odasına getirdi. Zengin ve-uğır donanmış olan karyolaya yatırd. Süleyman dinlemek için k Lâtifenin kalbinin üzerine koymak (8 tedi. Fakat kuvvetli bir el önu ko- Jundanâ yakaladı, geriye cekti der- hal başını çevirdi ve annesin'n sort Hakışlariyle — karşılaştı. — Süleynan heyecanja sordu: — Ne oldu, no var anne7? — Birşey yok. Sen dışarı çık. Çün kü bü iş kadınlara taallük eder Hizmetçi kızlar, bu gibi ruhi hâdi- seler karşısında bizden iyi İş görür- ier. Bü odada ikimizin de işi yok. Faydi çıkalım. Ve Kendisiyle beraber oğlunu da odadan sürükledi ve salonde bek liven hizmetci kızlara, —Küşük hanımın belindeki korse y! ve elbiselerin! orkarın. Emrini verdi. Sonra harem ağas- ni çağırdı, kendisi ve oğlu | kahve söyledi ve kolundan makta olduğu oğlunu kendi bir ucuna oturttu. Zekiye hanım bu ani ve fe' ziyetten müteessir olmuştu' kim kahveler içildikten son” mun çehresine derin ve dü kışlarla bakıp mirildünd — Öğlüm bana öyle geliyor ki , bir hayat arkadaszı ol - âde güzel... Ahuler bile ona gıbda ederler, fayat ne çu. Süleyman bey de ruhan ustarin- ti. Fakat annesinin bu sözleri üzeri- ne derhal asabileşti: Aftfedin ,fakat ne de'nek tediğinizi anlıyamadım Anmnesi, hiç tereddüd etmeden fik- rini izah etti — Bu kız seni sevmiyar. — Keni sevdirmek imkânlarını bulac ağınızı emin değilim. — Hayreti mucib bir katiyetle ko- nüşüyorsunuz! —Bir ananın gözü hiç bir zaman a! danmaz ve şaşmaz yavrum. — Lütile ana derin bir nefretle bakıyor. Bi- naenaleyh ne yaparsan, onu saf bir vedevi kızı olarak sevmiş olduğu a - Canıdan vaz geçiremiyeceksin. — Devam 2decek— HE Nevyork'tan Haberler: F Şeytan düşmanı kulübü Gök uzunun esrarı : Pek yakında Kaliforniyanın mavi seması altında, dev gibi bir göz, nü- zatlarımı yıldızlı gök kubbeye doğru çevirecek! 'Tam 160 milyar insan gözü kuvve- tinde olan bu göz beş metre kutrun- “|da ve 20.000 kilo ağırlığındadır. Kaliforniyanın Palomar dağı va- muazzam teleskop adesesi, hakika- iye kadar yapılan adeselerin büyüğüdür. Bugüne kadar, dün- yanın en muazzam dürbinlerinden birisi Şikago rasathanesinde, diğeri gene Amerjkada Vilson daifı rasatha- nesinde bulunmakta idi. Yel makta olan teleskop adesc: kago adesesinden beş, Vilegn rasat- hanesi adesesinden iki misli büyük- tür, Bu teleskop adesesi beş milyon do- lara mel olacaktır. Bu eser, Rokfol. ler tesisi ileKarneji enstitüsünün in- saniyete bir hediyesi olarak telâkki ediliyor. Adeseyi yapmak iç'n Ame- rikanın en büyük ve en kuvvetli mü- tehassısları birleşerek tam yedi sene- den beri çalışmaktadırlar. Çünkü bu büyük adeseyi yapmakta muvaffak olurlarsa, astronomide henüz halle- dilemiyen birçok büyük davalar an-) tak bu teleskopla halled lecektir. Pu muazzam cam kütlesi 2,000 de- vecelik bir hararete arzetmek, ve ade Bahaullah kulübünden maada, Amerika'da mevcut olan dini kulüp! erden bır kaçının tarihi (Şeytan düşmanı) kulübü, Niyor. kun en orijinal bir müessesidir. |Bü kulüpten içeriya girdiğiniz vakit, dıvarlarda yazılı olan gü nevi ümde- lerle karşılaşırsınız : 1 — «İçtiğiniz alkolün her barda. fanda şeytan gizlidir.» 2 — «eEğer ruhunuzu temiz tut - mak ve yalandan kendinizi kurtar - mak isterseniz, beş yüz kelimeden mada fazla olarak hiç bir kelime öğ- renmeyiniz.» 8 — «Kötülüğün menbat olun şey- tan, halihazırda spor meydanlarında bulunmaktadır. Onu boğazlamak is- terseniz, bu meydanlardaki yarışla- ra iştirak ediniz. Kırk yıldanberi devam eden bu ta- rikatin reisi Billi Südney adlı bir A- merikalıydı. Bilij Şündey, basketbol şampiyonu iken bir gün hidayete kavuştuğuna hükmetimiş ve az söz söylemenin fa-| zilet nden bahsederek yüzün ve elle- v'n mühtelif hareketleriyle kendi ko- nuşmalarına başka bir mana ve hoye-| gan vermeğe başlamıştı. Meselü bu zat, kontferans verirken ura sıçrar ve ellerini havaya kal- | dırarak mubayyel düşmanlarına moy dan okur gibi gariplikler yapardı. Bir meting eznasında Billi Sündey düşmanlarından en azılısının boğazı- Na dıçramış ve onu lühzede yere de- Virmişti. Şeytana ve alkole karşı şid- detli bir harp açan bu modeyn dev- Fiş iki yıl önce ansızın vefat ötmiş- tir. Güzel bir mabede. malik bulunan Billinin müridleri, bugün aziz istinat larının ruhünü taziye 'ederek onun akidelerini yaşatmaktadırlar. Üçi Madmazel Bati Ellen isimli genç ye güzel bir azizenin ne mabede, ne projöktöre, ne danaa, ne de musiki- | ye ihtiyacı vardır. O, ya bir sinema, yahud bir bar l& Geatir! bir mabudeyi andı -İsalonunda masalardan birlinin üs. . Fakat genç kız kendlamden . tüne çıkar. Kendisinin uzun boyu, gü aralık san -| zel konuşması ve pek asll jeatlarj na- (3) Kulübün risi Bayan Elleni Bati zarı dikkati cal'ptir, inin yanında bir tahtayla br de tebeşr vardır. Masanın üstünde kendilerine sual SOrRN AZİZOye seyiri derin bir hay |ranlık içinde bakarlar ve ona şöylece cevap verirler: — Benim yaşım on sekiz! Evli de- |ğilim. Ağustoş ayında bir çarşamba |günü dünyaya geldim. — Benim yaşım kirk beştir. Evli- yim ve dört çocuğum vardır. Kânu- nuevvelde bir pazartesi günü doğ- düm. — On yaşındayım. Pazar günü doğ dum. Doğduğum ay teşrinisanidir. Kadım, erkek Mis Ellen Battiye bu suretle doğum tarihlerinij söy ler. Modern kâhine, kara tahtaya yazdığı tarihleri bir taraftan cem, diğer taraftan muhtelif rakamlarla taksim ve darbederek onları beheme- kara şir. (8) rakamı, insana muvaffakıyet, istiklâl, ehliyet ve saadet bahşeder, t sayezinde |lünyamıza gelen Yunan filozofu Pi- saxorun bizzat vekilj bulunduğunu iddia eder. Pisagarda, sayıların bünyelerinde birer kuvvet bulundufuna inamr ve bunların dilini bilenlerin mukaddera- ta hi olabileceğini söylerdi. Mis Batti, büyük şeyhi ve üstadı Pizgorun ruhuna izafeten dinleyici. lerin tâlileri üzerinde hükümler ve- rir; ve bu hükümlere mukabil takdir ve alkış sesleri arasında masasından sşağıya İner. Filhak'ka Battinin en güç riyazi- ye meselelerinin içinden nasıl sıyrı hp çıktığını ve kendisine verilen mü- ddit rakamları nası) ince hesap- lardan sonra (3) rakamma çevirdi- Zini görürseniz, siz de bu kadınm kehânetine değilse de her halde ri: yaziyedeki kudretine inanmaktan kendinizi kurtaramazsınız. Altın saçlı melek: 1927 yılında, Glatston sokakların- da Uldin Maybel adında çok güzel bir kız gezmekteydi. Bu kızın ahenk- HN vücudü, parlak cildi ve çok müte- nasip yüzü gelip geçenler arasında takdirler uyandırıyordu. Uldin Maybel, böyle bir gezinti os. nasında Allah tarafından kendisine sureti mahsusada gönderilmiş bir me lekle karşılaştı. Meleğin elinde, etrafından ziyalar fışkıran bir kılıç vardı. Melek, Uldin Maybele şöyle hitap etti; — Sevgili yavrum! Sana ben hak tarafından gönderildim. Onun mu - kaddoea arzusu, senin yaya olarak NI- yorka gitmendir. Sen, insanlara sa. adet ve refah vermeğe Allah tara - fından memursun ! Uldin Maybel, melağin bu sözle- İhal (8) rakamma irca etmeğe çalı-|rini Işitir işitmez derhal Üzerindeki son moda robu çıkardı. Bevaz âyak- larınâ çarıklar giyerak ve güzel o- muzlarına bir kaftan ataralr arkası na taktığı bir kaç işaizle Niyork yolu- >|nu tuttu, Hidayete kavuşan Üldin araşıra sathânesi için yapılmakta olan bu! se evsafını muhafaza edebilmesi için | ( sıuıirvîn' Dev gibi bir göz “Sema yolu,, muammasını çözecek Merih yıldizı kurumağa başladı. Amerikalıların bu iddiasını, Avrupa âlimleri kabul etmiyorlar lar, su yolları görülmektedir. Fakat ona son derece itina göstermek öyle| hâlâ, bunların tal kolay bir iş değildir. Bu adesenn — yapılmakta olduğu cam kitlesinde en küçük bir pürüz, yahut minimini bi rhava kabarcığı kaldı mı, artık bütün 'etler ve maxraflar boşa gitti deme! Adese imalinde son derece dikkat, itina ve İnce hesap lâzımdır. Hele| bu kadar büyük bir adese için, eriyen ve kalıba dökülen cam - kitlesi, tam iki sene beklemeden adese imal edil mez. İki sene içinde soğur, ve normal bir sıcaklığa gelir. Ondan sonra, sıra dürbinlere gelir. Bunlar, bu adese için lâzım olan muhaddeplik veya muakkarlık derecelerini tesbit ede- zek ona göre imal şekilleri düşünü- lür. Bunun için de üstün bir teknik lâzımdır. Yeni adesenin tam parabo- loide (Şibih katı mükâfi) olması için|â çalışan profesör Riçey, ve mühendis|n Golley, istedikleri şekildeki bir ade- sede hatay: nihayet bir milimetrenin yirmi binde birine indirm'şlerdr. Şmdi Kaliforniyanın Palomar dağı zirvesinde muhteşem bir ilim kated- ralı yükselmekte ve şimdiye kadar insan elinden bu kadar muazzamı çıkmamış olan o muazzam adeseyi beklemektedir. Palomar dağı rasathanesinin kub- besi 40 motre kutrundadır. Bunun or- tasında 20 metre yüksekliğ'nde bir beton küp vardır. Mikâbm üzerine teleskop konacaktır. — Adeseleri ve müteferri âletleriyle beraber bu te- leskop ağırlığı 450 tondan aşağı de- € her şey elektrikle hareket etmektedir. — Meselâ' rasat kulesinin kubbesi elektrik motörle- riyle açılır. Burada çalışan âlimler, yıldızlı semanın — sayısız yıldızları çinde ber hangi birine dürbünü çe- cekleri zaman sadece bir elektrik düğmesina başmakla iktifa ederler. Yeni adese o kadar kuvvetlidir ki, Parisle Tokyo arası kadar bir mesa- fede bir tek mumu farkedip fotoğra- fını çekebilecektir. Bu adeseden aya bakıldığı vakit ay 40 kilometre me- safeye yaklaşmış görülecektir. Ayın üzerindeki bütün dağlar, yanardağ- lar, tepeler ve her şey açık açik gö- rülecektir. Hatta söylendiğine naza- yeni adese, teleskopa takıldık- tan sonra ayın üzerinde küçücük bir köy evi dahi olım hu adesenin gözün- den kaçmıy . Fakat ne yazık ldir, Yalnız, aym dağlar ovalar, vadiler gz Hakjkaten ay «gecenin Zülmeti içinde parlıyan bu inciden gözyaşı> ölü bi rdünya ve arzımızın etrafında n'hayetsiz bir sekilde yu- varlanan çorak bir kayalıktır. Fakat beri yanda, kızıl şualar sa- çan dünyanın bir hemşiresi var: Me- rih, Merih yıldızı üzerinde hemen alt- mış senedenberi tetkikler yapılmak- tadır. O zamandanberi Merih üze- rindeki insanlar tarafından yapılmış olması ihtimali ileri gürülen kanal- aa ş e B ee DA yollarda duruyor; ve gelip geçenlere ebedi sadetten, huzurdan, dinden ve diyanetten bahsediyordu. Belki Mis Uldinin fevkalâde hissi. ni, belki de onun hitabeler'ndeki ca- zibe bu yeni azjzenin arkasına az za- manda yüzlerce mürid ve müride taktı. Din kafilesi gün geçtikçe ziyadele- gyor ve örk Üüzerine yürüyen dilber Uldin, her an vicidden veecde geçiyordu. Niyork gazeteleri güzel halâskürın gehre yaklaştığımı haber aldıkları va. kit, onun hayatına dair — sütunlarca yazı vazd zini İlk defa geçen Lind berg Niyorkta karşılandığı zaman na s1ı) caddeler sımsıkı kapanmış ve s0. kaklarda atacak bir adımlık yer kal- — Devamı 10 nuacu sahifede — lüm değildir. İşte bu muamr Palomar rasthanesi — halledecektir, Merih üzerinde üç bin kilometre gölgeli bir kanal şebekesi v. Amerikan heyet âlimle wellin jddiasma göre, Merih rinde bulunan bu düz çizgiler ha- kiksten kanaldır. Merih yıldızı git- tikçe kurumağa, çukurlaşmağa baş- lamıştır. Üzerindeki ileri oldukları için Meril lerdir. lıu— bu Merih yıldığı sulanmakta- dır. hıkat beri yanda Avrupa heyet n bir hayal olduğu. lar, İşte bunu da göş- terecek ol Bundan başka, bu kuv Bayesinde Müşteri yıldızı üzerinde de semereli tetkikler — yapılacaktır. Müşterj kursu üzerinde görülen bü- yük Jekenin mahiyeti de anlaşılacak- . Müşteri yıldızı üzer'nde büyük bir leke vardır. Bu leke bazı şeneler meydana çıkar, bazı seneler kaybo- lür. Amerikan rasathanesi diğer sey- yareler hakkındaki bilgimizi de ta- mamlıyacaktır. Bilhasa Zuhal yıldı- zının etrafındaki halka tetkik edile. cektir. Maamafih yeni ilim âleminin yent Ameri dan beklediği şey yalmız güneş manzumesine aid bazı ibhamları ortadan kaldırmak değildir. Yeni adese sayesinde güneş manzuümesi haricindeki âlem de tet- kik edilecektir. iz boşluğun çinde gündüzleri dünyamızı aydın- latan sarı yıldız gibi cihanda hadsiz hesapsız güneşler vardır. Lâkin bu güneşlerde aramızda o kadar uzun bir mesafe vardır ki, ziya bir saniyede dünyayı 450 kere devredecek derecede bir hızla yol aldığı halde, bugün o güneşlerin bu- lundukları mıntakadan bizim bulun. düğümuz yere yüzlerce hatta binler. ce sene zarfında gelebiliyorlar. Gökyüzünün henüz gözle farkedi- len fakat inceden inceye tetkike im- kân bulunmıyan muammalarından Liri de saman yoludur. Saman yolu miz ikl sıra serpilmiş İnce büe hatları hatırlatan beyaz yol, yüz mil. yardan fazla yıldızın bir araya gele- rek teğkil ettiği bir yıldızlar toplu- luğudur. Bugün teleskoplar, bu sa- man yolundaki yıldızların ancak bir milyar kadarını gösterebiliyor. Yeni Amerikan teleskopu ile beş milyar sayılabileceği tahmin edil'yor, Sonra, bu saman yolunu teşkil e- den yıldızlardan uzakta daha ne ka- dar yıldız var? Bu yıldızlar âlemin sonu Mu, yoksa — cihan daha Öteye doğru uzayıp gidiyor mu? Şimdi el- de mevcut en kudretli teleskoplarla boşluklara bakıldığı zaman, tahmin ve tahayyül ett'ğimiz mesafelerde garip garip bir takım ziya karışıklık- ları görülüyor. Bu ziyalar da, hiç şüp he yok, bizim saman yolumuz gibi saman yoludur. Fakat bunları mey- dana getiren yıldızlar hem biz'mkin- âen daha çok, —hem de pek. daha uzaktır. Yalnız şurası malüm ki, bu niha- yetsiz boşluğun öte taraflarında bu- lunan saman yollarının en uzağın- dan kopan ziya huzmeleri bizim kü- rimize, saniyede 200.000 kilometre hızla geldikleri halde, ancak 280 mil yon senede gelebilecektir. Elde mev. cut âletler bunu göstermektedir. Palomar rasa n yeni teles. kopundan beklenen şey, —malümü- muz olan cihan hudutlarını biraz da- ha genişletmesidir. Par's - Midi