—'SAHİFE 8 ) Tirol Almanları ' Yurt'arından kovu- lacaklar mıdır? İagiliz matbuatı dün a — G'ye tavsif edilmeye Jây Deşretti: Berlinle Româ hükümetle- ri «centbi Tiröl» Almânlarını Al. müanyaya nakletmek hususunda mu- tabık kalmışlar. Berlin hâdiseyi tekzip etmi, mniz bunü Tirol Almanla arzu edenlerin anayurda d kolaylaştırmak maksa — tedbirler şeklinde tahdit ediyor. Fa- — kat gimdiden iki ofis işi ele almışlar- dar, 1921 Anadolu rumlarının muha- ceretine benzer bir kütle muhacere- tinden bahsetmek her halde fazla mü — balüğa olmaz; fakat burada muhte- lif yerlerde mesleklerini jcra edeb'- lecek zanaatkârlar ve tüccarlar de- — giltoprak sahibi köylüler mevzuu ba- histir. Tirol Almanları şeraf hisleri hürri- yet aşkıyle mezcolmuş çalışkan ve vakür bir halk kütlesidir. Öyle ki bu- l Türkiyen İngilterenin, Türki şamil bir politik Paristen yazılıyor: Askeri mütehassısların — noktai- mazarınca ve Paris ile Londrada mev- *|cud malümata göre, mihver devlet lerinin harp plânları, garpte strate- jik bir müdafaayı, şimali Afrika ile kın şarkta ise, yıldırım süratiyle etmektedir. Harp başlar başlamaz, Sicilya, Pantelleria ve Libyadaki vaziyetle- rine dayanarak, İtalyan donanması ve Alman - İtalyan hava kuvvetleri, Fransızlarla İngilizlerin, Akdenizin garbından şarkına geçmelerine hor suretle engel olacak ve böylelikle ge- rek asker gerek malzeme göndermek rada her vadi, iki asırlık Habsburg merkeziyeteiliğine rağmen kendi hu. — susiyetlerini muhafaza eden kendine — mahsus bir âlemdi. — Fakat faşizm bu dağlıları en mu- — kaddes anânelerinden mahrum et- meğe azmetti. Dilleri evvelâ hükü- — met dairelerinde, sonra mekteplerde, nihayet killsede ve hatta çocuklara ğ — Almanca öğretilmesi menedilmek su- retiyle nileler içinde yasak edildi. Bununla beraber Alman kültürü- nün kâkünü kazımak için yapılan bu mücadele senup tirollularının mill hislerini tahrik etneekten başka bir, metice vermeyince faşist hükümeti Almân köylülerini italyan İşçilerinin — yağını altında kaybetmek için bu mım- takayı sanayileştirme işine girişti. Bu — Büretle yirmi senaden kısa bir zaman içinde Bolzanonun nüfusu üç misline /— yakın çoğaldı. Üstelik köylüyü arazi- — sinden mahrüm etmek için iflâsa sü- “rükliyen bir vergi aistemi ihdas edil-| di. — Sabık vatanları Avusturyanın hi - — mayeden üciz olduğu ve bahusus 1934 denberi İtalyanın vesayeti altın da bulunduğunu bildikleri için tazyik altında inliyen cenubi Tirollular sabit bir fikirle yaşıyorlardı: Cenubi Tiro- li de içine alarak büyük bir. Alman devletinin kurulması. Hitler «Mein Kampf» da Alman- yanın kazanabileceğini umdüğu ye- gâne müttefik olan jtalyanın dostlu- gu, Almanyânın bu topraklardan fe- ragatine bağlı olduğunu yazıyordu. Fakat Tirol Almanları bunun sırası gelmek üzere bir bekleyiş manevar- - gsından jbaret olduğu kanantindey - — giler. İtalya dostluğu büyük Alman- yanın tahakkukuna imküân verince, Almanya kendi malını tekrar geri a- lacaktı. Böylece bütün ümitlerini kendilerine ihanet etmiş olana bağ- lamış'lardı. Fakat Anşlus vukua geldi. Führer, bunu Mussol'niye kabul ettirebilmek için Brenner hududuna ebediyen rin- yet etmek tazhhüdüne girişti. Bu ta- ahhüt büyük Taş'at konseyince res - men senet İttihaz edidi. Sulh mushe- delerinin italyaya verdiği bu 250.000 © Almanin mukadderatını ağır bir taş tayin etmişti. Irk birliği mistiği, Çe- koslovakyanın istilâsindan önce Al- man emperyalizmi tarafımndan ayak- lar altma alımmıştı. Bu iki hareket birbirine zıt şartlar ürzetmelerine rağımen her |kiai de devlet zarüreti- nin trk mistiğine galip geldiğini gös- terir. Bununla berabelr bu kapalı ufuk karşısında Almanların ayrılıkcı 2ih. niyetleri daha ziyade alevlendiği — için cenubt Tirol ihtilâfı gitgide şi: det kesbetti. Bir yandan da mıntaka Tan #alyanlaştırılması her gün biraz — gaha küvvetleniyordu. Çünkü Mus- — golimi Brenner atratejik hududunu — müdafas ihtiyacını gitgide daha zi- | yade hissediyordu. Bu, şüphesiz, mihver mensublar: — için müşkül ve italyan - Alman men- — faat iştirakine zarar verebilecek bir vaziyetti. . Pakat Hitler, yersizi'kten şikâyet * t b Ki ö y suretiyle, Mısır, Filistin, Suriye ve Yunanistana yapılacak olan yardım aksatılmış olacaktır. Bu tatbik edilirken, bir Al- ah - İtalyan ordusu Libyadan Mı- sır ve Sudana hücum edecek, diğer bir ordu da, Balkanlar üzernden ge- çerek, Anadolu üzerinden, Suriye ile Filistini işgal etmiş olacaktır. Bu. nun neticesinde, Libyadan hareket etmiş olan ordu kuvvetleriyle Avru- patdiik. dürkep Gelen otdülar Filişlin- de birleşmiş olacaktır. Bu muazzam projenin tatbikine imkân hasıl olun- ca da, harbin, mihver devletleri le- hine neticelenmesi büyük bir ihtimal dahiline girecekmiş. Bu vaziyet göz önünde tutulun- ca, tabildir ki, gerek — İngiltere ile Fransa, gerek Almanya ile İtalya Türkiyenin yardımını temin etmek- le mükellef bulunmuşlardır. Şunu teslim etmek lâzımdır ki, Atatürk ve onun halefi İsmet İnö- nü, harpte mağlüp edilerek yere se- ;iın Türkiyeye, yeniden can vermiş- aekeri bir kudret faktörü yapmışlar- dır. Sovyetlerle 1920 de yapıln dost- luk paktı neticesinde, Türkiye, 18 in- (ANADOLU) Mihver devletleri ve- İ ÇiMDiKLER | in kuvveti yede uzun bir âtiyi a vazifesini üze- rine aldığı yazılıyor ci asirdanberi şark hududundan mü: terihtir. Sadaâbad paktı ile ise, kiye, kendisinden başka, İran, İral ve Afganistanın da dah Asyadaki devletler grubunun başı- na geçmiştir. Atatürk'ün dâhice bir eseri olun ür- k yapılacak olan bir taarruzu istihdaf| Türk - Yunan ittifakı ile, Türkiye, | Yacak mı sanırım.. Eğe denizini bir Türk - Yunan deni zi haline sokmuş ve Balkan antantı neticesinde Avrupadaki hududlarını emniyet altına almıştır. Buna bir de, Türkiyenin coğrafi vaziyetini ve ordusunun tokm'l Bal- kanlardaki orduların en büyüğü ve n kuvvetlisi olduğunu da katmak| vek güzel net'celere de varmaktadır- fzımdir. İki mihver devletinden biri olân İtalyanın Türkiye ile olan müansebe- *i hiç bir zaman memnuniyeti mu- ip bir şekil almamıştır. Balkan harbı esnasında, İtalyanın Anadoluda istilâ tasavvurlarında ol- duğunu Türkler unutmadıkları gibi, gene bu devletin on iki adadaki tah- kimatı gözlerinden kaçtrmamıştır. Bu vaziyet karşısında, İtalya hü- kümeti Türklerin kuşkulanmalarını esaslı bir surette bertaraf etmeğe hiç bir zaman muvaffak - olamamışlar: dır; hattâ İtalyanın sonradan boğaz- lar anlaşmasına girmesi de, Roma ile Ankara arasındaki münasebete vuzüh vermemişti Buna mukabil, Cihan harbından sonra, Almanya ile Türkiyenin mü- nasebeti çok iyi idi. Bu iki devlet ara- sında, ekonomik mübadele, gittikçe daha canlı bir şekil aldı. Alıman mü- hendisleri Türkiyede geniş bir faa- liyet aahası buldu. Fransa, muhtelif sebebler yüzün- den, Türkiyede Almanlarla rekabet feyi, Türkiyede uzun bir âtiye şa: mi! bir politikayi göze alan İngi |üzerine aldı. | Noye Zürher Saytung ——— cekKR>> . Erzincan'da — Baştarafı 7 nci Sahifede — sına da karar verilmiştir. Ayni tuz- lada daire binası ve tuz anbarları ve Jekovil tesisatına ait plânların hazır- landığını da haber almıştır. Bu bina- ların arsaları istimlâk edilmiye baş- Tanmıştır. Memlekette tuz bol ve çok. ucuzdur. Tuzun kilosu yaz ve kış beş, beş buçuk kuruştur. Evvelce çorak toprakları hayvanlarına yala- tan ve bu suretle hayvanlarının tuz ihtiyacını temine çalışan köylü Cum- n başarıcı ve yaratıcı elleri sayesinde bugün bol bol tuza kavuş- muştur. Yol inşaatı Belediye önünden postahane önü- me kadar olan kısma parke döşenmiş tir, Çarşı mıntakasındaki yolların iki tarafına kaldırım yapılmaktadır. Her kes kendi dükkânının önünü beton- luyarak şehrin imarına hizmet et- mektedir. Incir Bol —— Baştarafı 7 nci Sahifete — ler yapmaları, bölgemiz incircileri- nin umumi dilekleridir. Nazilli pamuk istasyonu çok kı- &a bir zamanda nasıl Ege pamukçu- merelerini görmeği, sabırsızlıkla bekliyorlar. yat sahasına ihtiyaç hissedecektir. ederken daha 200 bin kişi beslemek mecbüriyetinde kalacaktır! Bu pek na müsaade eetmiyeceklerdir. La Republipue luğunu islâh ve ihya ettiyse, incir stasyonunun da ayni neticeyi bir an evvel elde edecek çalışmalarının se- incircilerimiz emniyet'verici bir şey değildir, çün- kü yakında bumna tekabul eden bir ha- Fakat teşebbüs alâkalıların göster dikleri çetin mukâavemet karşısında #kim kalabilir. Cenubi Tirollular be-| reketli topraklarından kovulmaları-| |Her gün öğleden sonra saat 8 ten il bulunduğu Hulak, yem'ş, bir burun — mırmışım, İlerini inceden inceye, sütunlar dolusu Şundan, bundan İzmitte, midesizin biri, yengesinin kulağını yemiş. Kulağı, burnu ye - mek değil, ısırmak bile damarda ve- rüsette, Boldok köpeğinden gelme bir nesneye delâlet eder.. Amma, bu herif kalkar da, — Ey ükelâlar, siz cananın — du. daklarını, göğtünü sırmağı hoş gö- rür, bunun için şürler yazar, edıhiA parçalar karalarsınız da ben bir tek bundan kıyamet mi kopar. Derse, vereceğimiz cevab, her halde insafa ve mantığa pek uyguün olmı- | İtalya ile dostlüğümüz — yolunda. Hani neredeyse, can ciğer kuzu sar- Ması olacağız.. Bizim meslekdaşlar, bunun sebep- tahliller yaparak araştırmakta ve lar, Fakat bu işin en döğru ve kestir- Mesi şudur: Türk - İngiliz anlaşması, dostları- mızın rüyasına girdikçe, kaba etleri- ne kuyruklu stokmüş gibi sıçrayıp, ka- leme sarılıyorlar. Karşıyaka sahil gazinosunda mo- noloğlar yapan bir zat var. Bu zat, daha z'yade bir halk mukallididir. Muvaffak olduğu parçalar da epey- e0 Karşısıralakileri bol bol güldüren ve kendisini alkışlatan bu adamı, şöyle alelâde bir zamanında gör - düm: Mütcellim, muztarip ve dalgın bir hali vardı.. İçimin sızladığını itiraf ederim: Sanat vad'sinde — çalışanların bir kısmı, hep işte böyle oluyorlar, sah- nede kahkaha ile gülen artist, kulis aralarında kan tükürüyor, fakat ki. min haberi var? Sıcaklar, işi azıttı. Hani neredey- v0, lli zeliktir, Diyeceğ'z. Çocukken sıcaklardan şikâyet ettiğim zamanlarda, büyük | | annem, na göre, Büyük Fölkişer Beobahterin Londra muha: biri bildiriyar: Britanya deniz genel kurmayı, bir harp takdirinde Atlas deizindeki ti« enret muvasalasını daha Iyi emniyet ve muhafaza altina alabilmek için, ayrıca tayyare ana gem leriyle de bir emniyet tertibatı temin etmek ta- savvurundadır. Deyli Telgrafın de- nizeilik muharriri Bywater tarafın- dan ortaya atılan bu plân, ingiltere- nin bilhassa iaşe meseles'ne verdiği ehemmiyeti göstermektedir. İngiliz harp donanmasının halen yedi tayyare üna gemisi vardır. Çok pahalıya mal olan bu gemilerin jn- şaatı, son zamanlarda bir sürü ten- kitlefre maruz kalmıştır. Maamafih filolariyle birlikte harekete geçecek olan bu gemilerin, süratleri az ve ça- buk müteessir olur bir yapıda olma- ları yüzünden, düşmanın herhangi bir ani hücumunda tahrip edilmeleri kuvvetle muhtemel olduğu mütalea- at ileri sürülmektedir. Bywater, bu görüşün yanlış olduğuna işaret cimektedir. Bu muharir, bir harp takdirinde, ana gemilerin çoğu, Atlas den'zinin ticâas| Yet yollarında karakol| vazifesi göre- geğini yazmaktadır. Malümdur k, Çihan harbinde, Bri- Lanya, ticaret Atlas denizinde, büyük Ökyanosta ve Hind den.zinde çok a- iir zayjat vermişti. O zaman der.izl ticaret muvasalalarına tahsis edilmiş Olan kruvazörler, pek mahdut bir sahada, kontrol faliyetinde bu:unı—ı şlerdir. Kontrol işing tahsis e« dilmiş olan bu kruvazörler, havaya ve dürbinlerine bağlı kaldıklarından, | isli ve bozuk havalarda, birkaç mil| gibi kısa bir mesafede bulunan düş. manı bile fprkedememişlerdir. ae eaaamerener CN Buçtüm wei tamamiyle aret müvasalalarına kontrc mur edilecek olan kruvazör- re, beherinde takriben 68 tayyare bulunan ana gemi'lerdek! tayyarelo. — Aman oğlum -derdi. sus, Allah- rin yapacakları uçuş devriyeleriyle 18 Temmüz 19389 SALI Harpte İngiliz tica- ret filosu Alman hava kumandanlığı mecmuası- Britanyanın hava küuvvetleri miktarı nedir? müvasüla yolları ve büyük Okyanus ile Hind denizi için tasavvur edilmiş. tir; yakın mesafede olan denizyol- larında, küçük kravazörler, destro- yerler ve refakat gemileri e hava meydanlarındak; tayyarelerle emti. et tartibatı alınacaktır. Bu projeler üzerinde üç yıldânberi — çalışılmak. tadır. Maamafih, Bywater, buna rağmmetn, ingiliz ticaret Tilosunu — korumanın Küç olacağını teslim etmektedir. Bir- Jenb're bir harp ilânı - takdirinde dünya denizlerinin dört br tarafına Makal 1,600 gemi serpitmiş bir vazi- yette bulunacaktır. Runa bir de 200 den fazla büyük sahil gemilerini kat. mak lâzımdır. Folkişer Beobahter Alman hava bakanlığının resmi meemuası «Adler» den: Büyük Britanyanın halan anavi tanda birine) sınıf — 1571 tayyare! vardır. Banün 560 şi avcı, 855 gi mu- harebe (bombardıman), 264 torpedo bombardıman, 216 g1 uzak keşif ve sahil tarasat, 98 x yakın keğif tay» yarı Deniz aşırı memleketlerde (Akde- niz, orta şark, Filistin, Mavorayı Ür- dün, İrak, Aden, Hindistan ve uzak şark) ceman 364 tayyare bulunmak- tadır X, lar, 3 avcı, 24 muttelif iş (keşif, bombardıman ve teorpedo ai K Holarından rekk tica, deniz krü- vetlerinin 240 tayyaresi katılmakta. dir, Britanyanın, 1940 yılıada anava- tandaki tayyare adedi ceman 2370 dane olacaktır. Deniz aşırı memleket lerdekile ayısı 496, den'z küvyet. Kadroya gelince, Büyük Bifntan- yanın devamlı olarak 35,000 subay ve asker, 31,000 gönüllü yedek sü- bay ve askeri, yardımcı kıtalar ha- inde de 8,600 subay ve askeri var- tan kork.. Bunun daha beteri var.|düşman tarafın faaliyet'nden haber|dır. Hasılı ceman 125,000 kişilik bir D ü .. « oktorun köşesi — Baştarafı 2 nci Sahifede — rinden patlıcandan başka hiç biri ve- temez. Kış mevsiminde bile o kadarını an tak karnebaharla şalgamda bulabi. Hriz. Fakat pathean imam bayldısı HNe şalgam, hatta karnebahar yamek- leri mukayese bile edilemez. Onun icin imambayıldıdan sonra bir de komposto yeseniz, hem şeker vücüdünüze faydalı — olur. Hem de imambayıldıdaki zeytinyağı —daha iş! yanarak vücuda zarar vermez. Patıcandaki yüzde 20 miligram C vitamini de, imambayıldıya konula- cak domatesin gene o kadar vitami- niyle birleşerek d'şlerinizi çürütmek- 'ten korur. aa aa areşaeee ae | *r muhasipis arıyor | — İthalüt, ihracat ve komüsyoncu-| Ş ek işlerine vakıf, İ392 numsralı hanenin fist katında. “Sevdiğim Adam,, Roman YAZAN ORHAN RAHMİ GÖKÇE Fiatı 50 kuruş Yeni çıktı. Çok nefis, edebi bir eserdir. Bütün kütüphanelerde bulunur peratör Cevdet Gönenden Memleket hastanesi baştabibi 2 inci Beyler sokak furun karşısı| No, 25 itibaren hasta kabul eder. 'Telefon No, 3125 Cehennemi düşünmüyor musun sen!İvermek süretiyle ortadan kaldırıla.|hava kadrosuna sahipt'r. 1989/40 yı. Şimdi, bir taraftan bizi zivanadan çıkaran sıcaklara bakıyor, diğer ta- taktır. Bu proje, uzak mesafede bulunan hnda ordunun devamlı hava kadrosu 118,000 subay ve askerden terekküp raftan büyük annemin sözlerini hatır| ;malf ve cenubt atlas denizindeki letmiş olacaktır. —— — s0kkkr>r hyori — © da gelsin, büyük anneciğim, diyorum. Kâfi miktarda eksersiz yap tık, cehennemde yabancılık çekmo- yiz. Karşıyaka sahijlinde sıcakların e- serlerini temaşa ederken “nsan hem iğreniyor, hem utanıyor, hem kızıyor. Plâjlarda mayolarla dolaşmağı an- larım., Fakat şehrin ana caddelerin de mayolarla, hatta beyaz, püfür pü- für, kavrim kıvrım külotlarla dola- şan koskoca gençleri ve erkekleri gördükçe, — İnsanlarda ki hayâ da sıcaktan tebehhür edip somalara uçtu, Demekten kendimi alamıyorum. ÇİMDİK Manisa üzüm- cülüğü — Baştarafı 7 nci Sahifede — halkın yüzde doksanı bağcılıkla ge- çinen Manisa Ticaret odasının ve ik- Hsadi her türlü kalkınmada önayak Yugoslav politikası Burada prensip değil, pretik görüş hâkim imiş Belgraddan yazılıyor: Belgradda harp korkusu diye bir sey yoktur. Ancak, bu sükün, harp olmıyacak ve sulh muhafaza edile- cektir kanaatinden değil, sadece harp ve isyandan başka bir şey gör- memiş olan bir tarihin muhassalası- dir ki, pek ender görülen yirmi yıl- lık bir sulh devresi, âdeta bir harika telâkki edilmektedir. Cihan harbında hiç bir devlet Sırbistan kadar büyük zayiat verme- miştir. İnsan Makedonyada bir seya- hate çıkınca meydan muharebelerine sahne olmuş sayısız yerlerden ve si- perlerden geçmektedir. Bu memle- kette, her neslin bir çok harpler gör- olan Odanın genel sekreteri Sadık|mesi, âdeta yazılmamış bir kanun Onatın üzüm müstahsilinin menfaa-|halinde olduğu kanaati hüküm sür- tini koruyu_ık bir şekilde _fnlfyfle mektedir. Bu askert hayat telâkkisi geçmesi Ve icap eden tedbirleri ön- , e A L N a| İeDEA MEMAUNİYEL Uyan l aan ve iç hareketlerden hiç mü-| dırmıştır. i ; Manisada son seneler bağcılığa|teessir olmıyan bir ordu mevcuddur. werilen önem, ve bir san'at haline|Harbın kötü tarafları malüdur fa- giren bağcılık, günün şartlarına ve kat ondan korkulmaz. Sulh en mu- Ziraat Vekâleti fidanlığının senede|kaddes bir emanettir; onu muhafa- bir milyondan fazla çubuk Hatı,|za etmek için her çareye baş vuru- ziraat dairesinin mütemadi öğüdleri|lur; zira, muhtelif sahalarda meyve ve halkın da feragatiyle çalışmasiyle|lerini henüz vermeğe başlamış olan az verimli kır bağları da yeniden ye-|ekonomik ve milli kalkınmayı ta- tiştirilen ova bağlariyle tebdile im-|mamlamak için, Yugoslayyanın lâa- kân bulunmaları neticesi olarak |kal daha on senelik bir </büna ihti- 937 - 938 yılları istihsalâtı 42.000'yacı vardır. tonu bulmuştur. Yugoslav dış politikasında pren- sip değil, sadece pratik bir görüş hâ- kimdir. Yugoslavya, İtalyanın Ha- beşistana karşı giriştiği harpte, tica- retini büyük zararlara sokmuş olan zecri tedbirlere iştirak etmiş olması yüzünden kaybı o kadar muazzam- dır ki, Belgrad, kolektif prensiplerin adını bile işitmek istemiyor. Kısacası, Yugoslavlar, müttefik- lere bel bağlamak istemiyorlar, Yu- goslavyanın 1939 daki dış politikası 1914 deki politikanın tamamiyle ak- sidir. Fakat, bu vaziyet, pasifik bir mahiyette değildir. Onların prensipleri şudur: «Başka devletlerden bir talebi- miz olmadığı gibi, kimseye hediyö edecek yerimiz de yoktur. Yugoslav- bir şey koparmak istiyen var- sa, bizzat gelip alsın. İcap ettiği şe- kilde kendisini karşılamaktan geri kalmıyacağız.» Noye Züher Sa Hoxtur Eakteryolog A. Kemal Tonay Bulaşıcı, salgın hastalıklar müshansı (Verem ve saire) Basmahane polis karakolu yar tında 747T Talafan: 4118