A lâç Eczahaneye birisi girdi, eczacı - ya: — Aman, dedi, müthiş bir öksürü- ge tutuldum. Bir ilâç verir misiniz? — Biraz bekleyiniz efendim. Eczacı bir bardağa koyu bir mayi koydu ve uzattı. Hasta bunu içti. XYüzünü buruşturdu. Para vererek çıkıp gitti. İlâcının yapılmasını bekliyen bir müşteri, bu öksürük ilâcının ne ol - duğunu merak etmişti. Ayağa kal- kıp şişenin üzerindeki etikete baktı * ve ağzı hayretten bir karış açıldı: —N0? Öksürük için hindyağı ve- rilir mi?, Eczacı gülümsedi: — Verilir tabil. Gelin bakın. Müşteriyi kolundan tutarak kapı -| ya kadar götürdü vo eliyle karşıki ka! dirımı işaret etti: L — Bakın, dedi, deminki hasta o - rada, öksürmüyor, hattâ kımıldamı- ga bile cesaret edemiyor!.. YK AY ti * YÜti HAYRA ALÂMET Erkek — Yarim öaattir hiç ağınıaçıp bir tek kelime konuşmadınız Kadın — Söyliyecek bir şeyim yoktu ki.. Erkek — Söyliyecek şeyiniz olmadığı zaman konuşmaz mısınız? Kadın — Tabii değil mi ya. Erkek — Öyleyse karım olmayı kabul ediniz lütfen! — Haydi bakalım, uyur gibi du -| hibi, racağına bir golf topu gördün mü o- ::ie.ı:ııde;ı nu #öyl — Fransız karikatürü — y — c0 —— Deli “1epebaşında otobüse atladı. Altıncı dalreden geçerken kay - makamlık binasının üstündeki saate baktı: On bir.. Rahat bir nefes al - dı.. ha vakti vardı. Karaköyde de saate baktı: On - bire beş var.. Yüzünde bir endişe alâmetleri belirdi, Köprüyü geçince - ye kadar yerinde hop oturup, hop kalktı ve Eminönünde bir direğin üs tüne oturtulan saate do gözattı. On- bire on var. Yanındakiler kendi kendine söy - lendiğini işittiler: — Eyvah! Yanlışlıkla gerl geri vi den bir otobüse binmişim!.. SAA AÇ DS | NIN SY KAi NH — Polia gelinceye kadar hiç bir şe ye dokunmamak İâzımgeldiğini dü- şünerek kocamın bağlarını çözme- dim. Sebeb — Ayda bin lira ile yaşamama im- kân yok!... — Deme yahu! Neden? — Neden olacak? Ayda bin İira elime geçmediğinden!.. f — | Hiddet Mücssese memuru arkadaşlarının yanına giderek hiddetle söylen —Eger patron söylediği sözü ge- ri almazsa bu müesseseyi terketmek mecburiyetinde kalacağım.. Teskin etmeğe çalıştılar; beyhu - de!!! Biri sordu: — Patron ne dedi, sana Allaha aşkına ! — Artık mücssese ile alüâkam kal madığını söyledi! «« <00) 5——— Münakaşa Münakaşa ettiler anlaşamadılar ve nihayet sinirlendiler. Birisi söy - Amerikadan gelen habereler göre Holivuddaki sinema yıldızları — sık sık teplantlar yaparak totaliter dev- letlerin harekâtını tenkit etmekte - dir . Bu münasebetle gece klüpleri, barlar umumiyetle tenha olmakta - dır, Çünkü artistler artık siyasi iç - timalara gitmeğe başlamışlardır. 'Totaliter devletlerin harekâtmı ciddi bir şekilde protesto etmeğe ka- rar vermiş olan Amerikan artistleri Sinema yildızlrı da to letlerle mücadeleye başladılar! ” |den o kadar müteessir oldu? lendi: — Ben budalalarla münakaşa et- mem. Öteki gülümseyerek mukabele et- tiz — Onlarla daima mutabık kalır - sın demek? i.. —— ea ——— Anlayış Sinemada seyirci, yanındaki kol- tuğa koyduğu şapkasının üstüne yeni gelen bir seyircinin oturduğunu far- kederek: — Affedersiniz dedi, lütfen şap- kamı verir misiniz? Muhatabı hayret etti: —Ş$imdiden gidiyor musunuz e- fendim? Film daha bitmedi ki! Haline şükret Arkadaşını tesolliye çalıştı: — Üzülme dostum, düşün ki be - terin beteri vardır. — Söylemesi kolay! Beş param ol madiği gibi olmak ümidim de yok. Buna mukabil borçlarım tümen tü - men! Bundan daha beteri ne olabi - lir? —Bundan daha beteri mi? Sen- den alacağı olan adamlardan biri olmadığına şükretsene! , Derste Haham, küçük Abrahama sordu: — Yakup, oğlu Yusufun kardeşleri tarafından satıldığımı öğrenince ne - Abraham hiç tereddüd etmeksi - zin cevap verdi: — Kâfi derecede pahalı satmadık - larını anladığı için olacak? Şişman Çok şişman ve çok sevimli dostu - muz İ. M. İzmire gitmişti. Bir arka- daşına mektub yazdı: «Havalar çok güzel. Her gün ata binip geziyorum. Sıhhatim yerin - Teessür Evi gezdi, beğendi, Sonra da ken- disini methetti: — Bundan evvel oturduğum e- evinden çıktığım zaman | de..» ağladı: Arkadaşı cevap mektubunda sor - — Böyle şey benim başıma gelmez,| du: merek etmeyin. Çünkü ben kirayı da-| — «Üstüne bindiğin at ne oldu? O- nün sıhhatinden bahsetmiyorsun 7» din ediş duru- ye:z geçen gün büyük bir toplantı daha yapmışlardır. Bu toplantıya başta: jan Kravford, Mirna Loy, Miriam Hopkina, Bet Davis, Pol Müni, ja - mes Cagney, Henry Fonda, Claud Rayus, olmak üzere bir çok meşhur yıldız ve rejisörler iştirak etmiş, bü- yük nümayiş yapılmıştır. Söz ulan rejisör Herbert Biberman şunları söylemiştir: — 4 temmuz 1776 senesinde A - merikan halkı mümessilleri, Filâ - delfiyadâ istiklâl meydanında top - lanarak zülümle hâkimiyete artık ni hayet verdiğini İlân etmişlerdi. Şim- & biz 1989 senesinde tıpkı evvel- iler gibi toplanarak, bütün dünyaya * Fransanın tanınmış stüdyola- rından bi celeri> isminde bir filim çevriliyor lerinden biraz müstehzi bir tarzda| bahseden bu filmin Fransada birçok aleyhtarları vardır. Bunlar Fransız filmlerinin cenubi Amerikada çok beğenildiğini ve bu film Fransanın cenubt Amerikaya olan film ihracatının — duracağını söylü- yarlar. * Rejisör Kardigyon havacılığa nit «Kartal yavruları> isimli bir film hazırlıyor. * Korin Luşer, (aşk fırtınası) isimli filminden sonra niçin yeni bir kurdelâ hazırlamadı?, Malüm oldu- ğu üzere yıldız apandisitten ameliyat geçirmiş ve fennin en son - icatları tatbik edilerek yapılan bu ameliyat- ta, Korin Lüşer hiçbir ıztırap duyma- mıştır. Yıldız ameliyatını büyük bir macera geçirmiş ve muvaffak almuş insan gibi gururla anlatmaktadır. * Şarl Trenet'nin yeni çevireceği filmin ismi, (Kale tedbir alıyor) dur. Şarl Trenet bu filmin seneryo- sunu bizzat hazırlamıştır. ** Gaby Silvia, (Vatandaş) ve (Yeşil şapkalı kadınlar) filmlerinde birlikte oynadığı Gerard Landıy ile nişanlanmıştır. * Meg Lemonier İngilterede bü- üş olduğı n İngilizceyi Fran ızcadan evvel konuşmakta idi. Ja- nin Gracy ve Mişel Morgan da mü- kemmelen İngilizce konuşmaktadır- lar. Fakat Fransız film âmilleri bu yıldızların ellerinden kaçmasından endişe etmemektedirler. Malüm al- yüksek konturatlar teklif edilmişti. Fransız artistleri memleketten çık- mak istememektedirler, duğu üzere Daniel Dariyoya da çok| bi zi boyunduruğuna isyan ediyoruz. Bu gözlerinden sonra Mösyö Bi - berman, Almanya ile mevcut bütün iktisadi münasebetlerin ortadan kal dıılması için Amerikan Birleşik dev letleri Reisleumhuruna yazmış oldu- ğu bir teklifnameyi okumuştur. Bu arizada Almanyanın milletleri bir a- ile olarak kabul etmedikleri, bütün insani düşünüş ve beynelmilel ka - nunları ayak altına aldıkları ileri sü rülüyor, Almanya ile iktisadi müna - sebetlerin kesilmesi — teklif olunu- yordu. 1776 senesindeki ariza gibi bu da tam ö6 imza taşımakta idi. Fakat bu kere bu elli imza bütün dünyaca ta- nınmış yıldızlara alttir. Vaziyetin kendi menfaatlarını sar sacağını düşünen film âümilleri biraz endişeye kapılmışlarsa da, Ruzvelt- te dim olunacak arizanın kaleme çekilmemesine karar vermişlerdir. Böylece bu derdin de önüne geçilmiş tir. Maamafih Holivudda totaliter dev letler, ve bilhassa japonya aleyhine şahsan büyük tezahürat yapmak ar- hâkim olmak emelinde bulunan na- tistlerde Almanlar ve diğer totaliter Küçük Haberler * Uzun müddettenberi dediko- inde «Buenos Ayres> ıv—!dıuu dönen «Sekiz yüz mahküm şeh- re yürüyor>» filmi henüz bitmemiş Cenubi Amerika milletinin seyirci- tir. Birçok kimseler, mahkümlar bu -- kadar ağır hareket ederlerse muhak- kak ki yakalanırlar» demektedir. Pa — g- a Dınyçl Dariyo, «Kalb heyecanları» iaminde yeni bir film ' çevir miştir. Dilber yedun bu resmi, o filmdeki bir bozudur. talitfır do Holivudda sık - sık toplantılar yapılıyor.. Artistler de siyasetle meşgul! Jdevletler aleyhine propağanda yap- mak için büyük masraflara katlan - maktadırlar. Bu seneki tatilinden istifade ede » rek bütün Amerikayı dolaşmış olan rejisör Biberman da bu hususta halk arasında bir ânket yapmış ve mil - yonlarca imza toplanmıştır. Kim bilir bir çok kimseler belki de güzel yıl- dız ile ayni kanaat! ifade etmek , ayni kâğıdı imzalamak kaprisi ile bu harekete iştirak etmişlerdir. Ma - amafih Ülmerikada bilhassa sinema âleminde nazi aleyhtarlığı propagan dası büyük bir şiddetle devam etmek tedir. japon ve İtalyan aleyhtarları da Alman aleyhtarlığından aşağı de- gildir. Rejisör Biberman bütün gayretine rağmen tahmin olunduğu gibi yirmi milyon imza toplayamamıştır. İstanbtul Cağaloğlu Sıhhat Yurdu Sahip ve müdürüManisa- l1 operatör Orhan Ünal, İstanbulun tam merkezinde bü tün profesörlere en yakın ve husust bir hastahaned'r. Erkek kadınlara aid her nevi ameliy: idrar yolları, bağaz, burun, göz hastarkları ve ameliyatları taların arzu ettikleri yüksek hassıslara yaptırılır. Hiç bir vasıta- mi kolaylık gösterilir. İstanbul Telefon: 23165