3 SAHIFE 5 YAZAN: Kadircan Kaflı Şaban reis sordu Padişahımızın fermanında buyurdukları şeyler tanda bu İşto yaptıkları düşmanlığı mç bir amamışlardır. Bunun için dir ki bin dört yüz aitmış üçtenberi ve beş yıldır. harbediyorlardı. Ağrıboz adası da Venediklilerin el. lerinden bulunuyordu. Mora ve Tesal- yaya çok yakın olduğu İçin bütün yar. dımlarını ve — kışkırtmaları buradan yapıyorlardı. Bundan başka İslanbul ile Mora arasındaki en iyi ve kestirme deniz yolunu da kapatıyorda. İkineci Mehmet bu adayıele geçir- meyi çok lüzumlu buldu. Üç yıldanberi büyük bir donanma ha xıylıxnktıı ld[ Yıyııııyı hlıııılç ve yola çıkımığı Bazır Olan gemi u-'ııı ta- |i mam Üç yüz tane olmuştu. Bunlar için pek çok masraf yapılmıştı. Sefer için de ayrica ve daha çok para gerekti. İkinci Mehmet o yılın yaz ve güz mevsimlerinde ödenmesi — lâzimgelen yıllık vergilerin hamen — toplanmazını emir buyurdu. Adalar denizindeki 8- dalardan, premslik, beylik ve Dükalık Jardan vergiyi alıp getirmek üzere de Tersane kühyası Karaca Hasan beyi otuz kadırga ile gönderdi. Bu ârada , devşirme için Hristiyan delikanlıları ve garay için de kızlar toplanacaktı. Karaca Hasan Bey filo le dosdoğ- vu Pireye gitti, Atina dükalığından başlıyarak, Keos, Hermiya, Sira, An- dros, Mikonos, Paras, Nakşa, Sakız gi. bi bütün adaüları dolaşacak, yahut ken. disi- bunların her hangi birine uğradı. in sırâda güvendiği kaptanlardan biz veya Jkisini de yakın daha küçük ada- lara yolhyacaktı. Bu adaların bey ve- ya prenslerine padişah tarafından ây- Ti ayrı yazılmış olan fermanlar da be- raberinde idi. Sirâ adasına uğradığı zaman, kap- tanlarından Şaban relsi de bir kalita ile birlikte Tinox adasına gönderdi. Devlet bayrağını taşıyan Türk ka. dırgası ile kalitası limana girdiği za- man, Koralis ile başpapaz ve başlıca memurlar hemen kaptanı karsılamaya gittiler, Şaban rofs yeşil atlas bir kear içindeki fermanı üç kere öpüp alnına götürdükten sonra Teodos Koralis'e uzattı, 'Tinos beyi de diz çökerek onu üptü ve buşına koydu. Sonra tercümanma uzatarak okumasını emretti. Tercüman okuyor ve rumcaya çevi. riyordu: «Tinos beyi ve sadık kölem Teodos| Koralise hüküm ki, devletçe görüler lüzum üzerine bu yılın yaz veya güz zamanında ödenmesi şart olan şıllık 1vemi hemen şimdi ödeyesin. . Yapı. lan sefer hazırlıkları ve harp masraf- larından dolayı mezkür veryinin, ik? bin düka altını ilâvesile beş bin dükr altını üzerinden verilmesi — gerektir. Bundan başka haremi hümayuna 1â- yık derecede güzel ve dokuz ile on beş yaş urasındaki adalı kızlardan beş ta- nesinin, Enderunu hümayunda terbiye edilerek yotiştirilmek ve ileride devle' hizmetinde kullanılmak üzere yedi ilk on dört yaş arasında yakışıklı, sağ lam, akıllı ve soylu oğlanlardan da beş tanesinin hemen gönderilmesi İstenir. Bu fermanımın vardığı günden başlı. yarak üç gün içinde bunları teslim e desin. Etmediğin takdirde sen ve baş. papazla adanın tahınmış kimselerin- den beş kişinin zincirle bağlı olarak Dersaadete getirilmeniz mukarrerdir Bu halde verginin ve diğer dilekleri. mizin toplanması için Kâaraca Hasan Beye emir verilmiştir. Bunu büyle bi lesin ve dilediğim gibi yapasın.» Ferman okundakça gerek Tinos be- vinin ve gerek onun ardında ve yant başında duranların yüzleri sararıyor. du. Bittiği zaman Şaban rels kalın sesi- le sardu: Nakleden. Vâsâ- Nurettin e Tike — Matmazel Montel kaç numaralı odada oturuyor? — dÜ8. — Lütfen kendisine manikür geldi diye telefon eder misiniz? Şıy kâmilen hazır mıdır? —Fadişahımızın dilekleri hazır mı. dir? Koralis ellerini oğuşturuyor ve tit. rek bir sesle yalvarıyordu: —Vergi çok ağırdır. Zaten zaman: değil. Adamız fakirdir. Üstelik beş delikanlıyı bulmak kolay ise de beş ğ genç kızı.... — Ferman üzerinde konuşulmaz; yapılır. Sorduğuma cevap verin! — Taşiyâbileceğimizden daha-ağır |© bir yük.. —Anlağıldı! Iyor. Yurdunuzu düşman baakınlürın- |dan, Venedik ve Katalan körsanlârın. |dan korumak için neler yapıldığını, ne mâasraflara girildiğini bilmiyorsunuz Lâfla vakit geçirecoğinize işe başla yın. Görünen köy kılavuz istemez. S bunları yapaâmıyacak adamlar değilai. niz. Padişahımız, kiç bir kuluna taşı- yamıyacağı kadar yük ver ğiz. Ferı n yerine ge dır. Hoşça ğiz. ilmesi hakkınt: kalın!. e Azap sakerlerini ardına takarak sandala bindi ve gitti. Koralis ile Teofilos ve adanın ileri telenleri, şatoda toplandılar. Başbaşa vererek fermanı bir daha okudular. Zelki hepsinin de kafalarından şu dü- şünce geçiyordu. —Venediklere haber yollasak — ve artık Türklerden yüz çevirsek, Bu rgiden elbet kurtulur, hattâ yardım yörürdük. Fakat hiçbirisi bu düşüncesini açı- $a vuramıyordu. Bir defa Venediklilerin v sırada A Talâr deniğinde Büyük bir filolâri yok: u. Herek reisin tek başına maakara attiği bu filo, Koca Türk donanmasına e yapacaktı? Bundan başka içlerin- len bir tek kişinin böyle bir düşünceyi vizlemiş olması yarın diğerlerinin ku. larma yurulacak bir topuzu ele ye- irmesi demekti. Hepsi de karkuyor. Tardı. —Tersane kühyasına bir elçi gön- ierelim, verginin indirilmesini iatiye- im. —Ödenmesi içlü de hiç ölmazsa bir w izin versinler. kâ; n yâlniz çeneniz iş-| ” "|leri geç vakte kadar eğleniyorlar. Rus güzeli Polise tabanca çekmiş! 936 güzellih kralicesi şımdı malıkemededır AU ME ÜN Güzel Aryana Paris muhakemesi 1936 Rusya züzeli aleyhindeki bir dava ile meş- guldür. Aryana genç bir kızdir ve'bun- Jan iki sene evvel Rus güzellik kra- liçesi olarak seçilmiştir. Fakat, bir| senelik şöhret olarak bu unvanı alan Haha bir çok diğerleri gibi Aryana Ja nihayet zengin bir sanayi adamı le evleniyor ve Pariste yerleşiyor. Fakat, Fransız zengininin ailesi bu izdivaca taraftar değildir, oğul- larının onu boşamasını — istiyorlar. Bu maksatla da bir cürmü meşhut hazırlıyorlar. Bir gece adam, karısı ve davetli- Sabaha karşı adam sigara amak ba- hanesi ile dı: çıkıyor O zamana kadar davetlilerin çoğu da gitmiş, yalnız bir erkek kalmıştır. Kocası sokağa çıkıp bu adamla Aryana yalnız kalınca odaya komi- rerle beraber fabrikatörün ailesinden bir kaç kişi giriyor ye cürmü meş- 'vud yapmak istyorar. Fakat, Aryana kendini müdafaa #tmnek istiyor ve konsolun gözün- Jen çıkardığı tabanca ile komsere ateş etmeğe kalkıyor. Bu'surellü suçu Bzlalaşaz Rüz> ya güzelini tevkif ediyorlar. 1936 Rus güzeli hakında henüz Öğbkemekörerme Yartılır sa gd Dava, şahitler dinlendikten sonra te- hir edilmiştir. mek için her şeyi göze almış bulunu- yorlardı. İki aat sonra tekrar toplanmak ve |halledilmiyen KADINLAR- Aşksız alışkanlık, acına- 11 Birincikânun PAZAR 1938 ERKEKLER cak bir haldir Aile yuvasında yalan, şüpheler uyan- dıran bir yılandn' İzmir Cumhuriyet müddeiumumi!: vekili, ve değerli hukukçumuz müd- | deiumumi başmuuvini B. Sedat Çum ralıyı da gördük. Boş - vaktinde idi. Çünkü -o ., mütemadiyen çalışan bir 3 |adliyecidir. Müracaat ve suallerimi- zi nezaketle karşıladı. Şu konuşmayı yaptık: — Anadolu mühim bir anket açtı. Beşeriyetle beraber doğan, asırlarca ve. üze e birçok| öz söylenen ve söylenebilecek bir | mevzu. Cemiyetin girift ve muğlâk hâdi- selerinden biri olan kadın - erkek mevzuunda kat'i söz öylenemez. Ben bü suallere; her gün bu işlerle uğra- şanbir meslek adamı sıfatiyle — dü. şüncelerimi görgülerime katarak ce- vap vermeğe çalışacağım. — Kadım düşüren ve küçülten hal- ler nelerdir? — Kadının, kadınlığı: bülmemesi, iffetini, şerefi- tini, gözetmemesi ve mu »| uymamasıdır. — Erkeği sinirlendiren kadın na- sıl-bir kadındır? — Hayatını bağladığı sile yuva- sına uyduramayan, olduğu gibi gö- rünmeyen ve kurduğu yuvada hali- ne, hakkma, ve yaşayışına razı ol - muyan kadındır. Bence erkeğin hoş- landığı kadın ne esmer, ne sarışın ve ne de kumraldır. Erkeğin — aradığı kadın kendisine huy, iş ve saadet or: tağı olan kadındır. — Âllede geçimsiz olan kadın mi- dır, erkek midir? — Ailede geçimsiz olan, mutlak olarak ne kadın ve ne de erkektir. Sualinizin insiyaki olarak sürük- lediği manaya göre geçimsizliğe 80- bep olan şu veya bu sebeple «kadın- dır» diye hemen acele cevap vermek hakikatten uzak olur. Türk kanunu medenisinin boşanma sebeplerinden biri olarak saydığı şiddetli zeçimsiz- liğe dayanan boşanma davalarına ait doayalar tetkik edilirse görülür ki, bin bir sebebe İstinad eden geçimsiz. mevkilni, | —Oğlanlar Enderona gitmek için|hemen işe başlamak üzere dağılmağa|liği bir tarfa yüklemek imkânsızdır. zan atarlar, Lâkin beş tane güzel kızı zasıl bulacağız? Kimin kızını alırsak onu kendimize düşman edeceğiz. başladılar. Salonda yalnız Koralis ile Teofilox kalmışlardı. Teofilos arkadaşının ko- Yekdiğeri ile anlaşamıyan asilede ge- çimsizlik vardır. Anlaşmamazlıkta hangi taraf ileri gitmişse geçimsiz o- |Bu mevzu orta çağlardaki B. Sedat Çumralı İnet bir suçtur. Suçu kanün cezarmie (dırır. Suç n zarar gören her meden? şahsın başvur t ter ise mahkeme- dir. Hiy İ tarafın da mahkemeye giderek ha araması kadar tabit bir şey yoktur. Bütüm dünya kanunlarının hiyanete üğra- |yan karı veya kocanın şahst şikfiyeti üzerine takip ettiği bu suçu hiyane- net görenin mezhep ve — meşrebine nazaran müsamaha ile karşılaması ve hatta affetmesi bile mümkündür. Gene mahkeme dosyalarına nazaran hiyanet etmiş karı ve kocanın affe- dildikleri yani davadan Vazgeçtik. leri bir çok defalar görülmektedir. umurt kaybetmiş. lııı asabiyet ve heyecanını tir, v.. — Aile uıdeundv rılııı dar? — Aile #aadetinde yalanın'hiç ye- ri yoktur. Aile yuvasında yalan şüphe uyan- dıran bir yılandır. Şüphe giren aile yuvasında da saadet olmaz.. Yalan itimadı ortadan kaldırir. Yekdiğeri. ne inanmıyan karı kocanın, düşeceği de hüsrandır. — İnsana hâkim olan aşk midır, alışkanlık mıdır ? — İnsanlara hâkim olan, har saha- da aşktır. Aşksaız, alışıklık bence acınacak bir haldir. Hele evlilikte âdet yerini bulsun diye eve girip çıkmak ve < şıldıği için bir arada bulunmak çe . Fakat bunların hiçbiri yapılabile-|lunu tuttu. Kulağına doğru eğilerek :|dur. sek şeyler değildi. Ferman çok açık ve köstirme yazıl. maştı. Şaban Reis de bu dilekler üze. “inde bir tek söz söyletmemişti. Konuşmaları saatlerce sürdü ve en svonra hepsi de dileklerin eksiksiz bir sürette yapılmasından başka, bir y bulamadılar. Hele 'Koralis İle Teofi- yerlerini kaybetmemek, zincirler. le bağlı olarak İstanbula götürülme- ralıyorum.. İşte elli lira... —İki bin düka altınını bir kaç da. kika içinde elde etmek çok kolaydır. Dedi. Koralis gözlerini-açarak-ona baktı: —Umarım ki benimle şaka yapmı. |Y yorsunuz? —$imdi şaka edilecek zaman m- ar? —Hiç şüphesiz , değildir. (Devamı var) Beni aşağıda bekliyen... İşi bitirir bitirmez, çantanızı size teslim ederim... Görüyorsunuz ya, ne kadar ehemmiyet. siz birşey... Genç kiz, müteredditti. Naciye, israr etti: — Canım, bunda ne fenalık var? O madamla konuşmak istiyorum, Sizin yerinize ben tirnaklarını yapâcağım.. Siz para kazanmiş olüs yorsunuz... Ben de arzumu yapmış oluyorum... Herkes memnün... Hay. di, aşağı inin.. Mütalea salonunda beni bekliyerek gazeteleri okuyün.. Manikür, müphem bir işaretle: *— Madamki öyle istiyorsunuz, tamı... — İsminiz ne?.. ». hammefendi... Büyurun, alin çan- Kapıcı 'esini yaptı ve cevap verdi: — Çıkabilirsiniz... Madam bekliyor.. Naciye, muhavereyi dinlemişti.. Tesadüf, ona yardım — ediyordu. derhal kararını verdi. Ve mahnikürcüyü takip ederek, birlikte asansöre bindi. Çıktıkları sahanlıkta, mütebessimane genç kıza yaklaştı; — Alffedersiniz, matmazel. Siz manikür müsünüz? —— Evet efendim. — Hususi çağırıldığınız zaman kaç para alırsınız? — İki lira, — Pekâlâ.. Beni dinleyiniz o halde.. Yarım saat için elli'lira kazan-! mak ister misiniz? — Evet... Şey... Nasıl yani?... Bilmem ki.. Naciye, onu göze çarpmıyan bir köşeye çekti. — Çok kolay!.. Siz matmaazel Montelin tırnaklarını yapmağa gidI- yorsunuz, değil mi?., Yarım saat için, ben sizin ülât ve edevatınızı ki.- -i b va — Süzan. — Pekâlâ... Manikür, medlivenlerden indi. Naciye, 46 numaralı kapiya, elile vur- du! Matmazel Gubi Montel yatağında yatıyordu. Bu, çok güzal, sarı saçlı, mavi gözlü, tombalakça, ın)dnğu zaman ya- nakları çükür çukur olan bir kızcağızdı! Penbe ipek zarif bir pijama giyiyordu. Yüzükoyun yatmış, bacakları havadaydı. Ağzında bir Sipahiocağı sigarası, başucunda çalan gramo- fonun yeni bir plâğını dinliyordu. Manikürü görünce, pürüzsüz bir Pransız şivesile: — Giriniz, girıniz? Diye seslendi, Sol elimden başlayın... Uğur dene- dim.., Böyle şeylere çok itikadım vardır... Yaş atlattığzım gün sokakta papaza rastlamağa gayret ederim.... Naciye, çantay açtı. Ru forfara ve çok konuşan müşteriyi kolaylıkla söyletebileceğini anlamıştı.. Elini yaparken konuşmağa başladı: — İstanbula geleli çok mu-oldu, matmazal? H Ğ, — Cemi kadındır? — Bilgi ile yükselen ve herkesin dediği gibi evine, yuvasına, kocnsmı,, vavrusuna, faydalı olan kadindir. — Kaârı, koca, kendi arkadaşının | hiyanetini görürse ne yapmalı? — Yapacağı şey elbette eline si- Vâhını biçağını alıp hiyanet eden taa; raftan öç almak olmiyacaktır. Hiya- iyete-faydalı kadın hangi — Hayır, iki gün oluyor. — Camileri, sarayları mı gezm kilmez bir dert olur. İ Memleket haetanesi başoperatörü M. Nuri Arkan Adres: İkinci Beyler sokak firın karşısı.. Kabul saatları 3-7 — kadar. Tele: muayene- hane 3125 ..Evi — 2980 eğe geldiniz? — Saray... Cami... Ben öyle şeylere hiç meraklı değilim.... Adnanın fotoğraf makinesini açarken tırnağımı kırdım.. — Türkle mi evlisiniz. ., | Kız, çapkın bir islık çaldı: “ Naciye tabessüm etti: — Çok girinsiniz, matmazel, — Yok canım? Dikkat edin kuzum.., — Yataklı vagonlar müfettişlerine göre evet.. — Vallahi doğru söylüyoum, evli değilim... Adnana Isvıçreae, istas- yonda rastladım... O bana baktı, ben ona baktım... Hoşuma gitti... Bo- raber yemek yedik... Pasaportum zaten vardı. İki saat içinde vize ettir. dim.... İsviçre ile İstanbul arasında, yataklı vagonda nikâhımız kıyıldı! — Demek dostunuz var?.. — Evet... — Nasıl şey?... — Güzel... Genç.. Çok iy « Şimdi, büyük bir yalısı olan -annesinin öğle yemeğine gitti.. Aman rica ederim, tırnaklarımı daha sivrileştirin., Tırnaklıyan tırnaklar, erkeklerin — Yat... — Ben, söylediğim şeyi bilerek hoşuna gidiyor. süylerim. «Casino de Pariss te bir ar kadaşım var:. Tırnakları yuvarlaktır. Hiçbir dostunu zaptedemiyor. — Siz artist misiniz, matmazel? »— Biraz işte... Bir zaman rövülerde o,y'nıd.ım... Sahneye merakım pek yok. Maksadım kendimi tanıtmaktı. öyle aptal ki... Evvelâ revü fotoğrafları imtivazı»ır yaşadım... Sonra damldıt b alaine d SD A bür di örln ei ei ee S e e l İyi çarliston yaparım.. Erkekler sahihi olan birile bit ; ğira « eX t