30 Kasım 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6

30 Kasım 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAA Mm&u MT 30 İkinciteşrin ÇARŞAMBA 838 TIP ALEMİNDE Kadınlarda kanser Kanser ve kansere karşı savaş Dahili hastalıklar mütehassısı Dr. M. Şevki Uğur sğe İnsanlara büyük wtıraplar çek reh, derin ler içinde bunal veren kanser hastalığından her ası da yüz binlerce hayat ışıkları sön- mektedir. Etrafa dehşetleriyle zalimane sal- dırışlar yapan bu — merhametsiz ve insafaz hastalığın kara belâsından ezici ve eritlci kahhar darbelerinden kurtulabilmek için hakikt sebebine karşi büyük bir mücadele açmak ve lâzimgelen müdafaları tatbik etmek * suretiyle tedavi edilmek icap eder. i Şu hâle göre en evvel yaşayış yol- |! larının tanzim edilmesi gerektir; bu- nunla beraber abdest bozmanın düz- günlüğü ve bağırsak yoliyle zehir. lenmenin kaldırılması ve lâzımgelen gidaları havi yemeklerin — yinmesi gibi tedbirlerle tedavi yapmak za- Tuüreti vardır. Yoksa bundan başka tedavilerle uğraşmak hemen hemen bir hikâye- den İbaret olur. Şurasını da bilmeli- dir ki; kansere müptelâ olanlar ve- ya ertiyet dolayısile bu hastalığa is- tidat ve kabiliyeti olanlar bu tedbir- « |kilde- tenasül cil Kanser mücadele haftası münase- betile muhterem kanser hakkında gerek umumi, ge tekse kendi ihtisas şubelerine aid kanserlerden bahsediyorlar. Ben de kadınlarımıza -anlıyabilecekleri şe- zı kanserlerinden faideli buluyo meslektaşlarım kısaca bahsetme rum Kanser, kadın tenasül cihazının her kısmında olabilir. Dış kısımların kanserine enaz tesadüf edilir. Tena- sül cihazı kanserlerinin yüzde |-5ini teşkil eder. En fazla ihtiyar kadın- larda olur. (9657 altmış yaşından sonraki kıdınludı) Lâkin pek na- dir olarak genç yaşlarda da görülebi- i yaşında kız ço- imüştür. Bu hastalık- önceleri ekseriyetle bu nahiyede kaşıntılar olur. Daha sonraları bir noktadan bir yara gibi başlar. Has- tahk ilerlemeğe başlayınca kasık - lardaki bezlere de intikal eder. Tenasü cihazı kanserlerinden en çok tesadüf edileni rahim kanseri- dir. Rahmin iki kısmı vardır. Biri ağız kısmı ki bu haznenin içindedir. Muayene ile hissedilir ve gözle gö- rülebilir. İşte kanser en ziyade bura- lere daha fazla ehemmiyet vermeleri mutlaka Jâzımdır. 1 Her nevi et yemekleri yinmi- yecektir. Çünkü etlerin çürüşmüş tahallüi etmiş maddeleri uzviyet için en müdhiş ve mühlik bir zehir. dirler, Et albomini muannid bir inklabat ve bir bağırsak tenbelliği tevlid eden sebeplerdendir. Pekâlâ biliyoruz ki; romatizma, nakris — ve kan damarlarının kartlaşması ayni zamanda verem hastalıklarında — bile «t terkedildiğini; ve buna — mu- Kabil nebatt — yemekler — bahusus çi yemekler bu hastalıklara şifayı temin edecek mertebede iyi tesirler ve — neticöler — vermektedir. — İşte kanser tedavisinde dahi bu tedavi gektlleri tathik edilirse çok iyi sonuç- lar görüleceğine şüphe yoktu. Önun için burada et tamamiyle kaldırılmalıdır. Bugün — Avrupada yün binlerce insan nebati ve çiğ ye- Mokler yiyorlar hatta ağır hastalar bile (li üç ayda çiz nebati yemeklere alığıyorlar. Senenin mevsimine göre nebatt yemeklerin Jistesini tertip et- mek imkânı vardır. Bunlar; salkta- lar, havuç, şalgam, lahana, spanak, pazı, karnabahar, domates ve mey- veler vesaire gibi nebat ile yemekler yüpılmalıdır. Almanyada çiğ nebat! yemeklertn hazırlanması ve yapılma- 81 çin kadınlara mahsus kuralar açıl- miştır. Bu kurslarda pek çok kadın- lar; nebatf ve çiğ yemeklerin nasıl yapıldıklarınt ve ne suretle hazırlan- dıklarını öğrenirler. Yemeklerin pi- şirilmesi ve kaynatılması pek büyük bir hatadır. Çünkü bu suretle gıda maddeleri havi oldukları madeni ih- lâsı Ve müessir maddelerini kaybet- miş olurlar. Onun için yemekler hu- susi şekilde yapılan kapların içinde buharlamak suretiyle hazırlanmalı. dır, 2 — Tuüz; hazırlanacak sebze ye- meklerine hiç tuz konmamalıdır. Ne- batın havi olduğu madeni tuzu kâfi gelir. Profesör Fritberger enstitüde. ki tecrübelerinde bu şekilde hazırla nan yemeklerin pişımniş ve kaynatılmış yemeklerden her hustusta daha iyi te- girler yaptığını beyan etmektedir. 3 — Her nevi baharat; kırmızı ve karabüber, hardal ve sirke de yenme- *İmetot ve usullerinde yapı yük olan üst kısmıdır. Burada nis - beten daha az olur. Rahimde olan kanserlerin miktarı hakkında emlekette daima muhtelif istatis tikler yapılır. Ben bunlardan bah - setmiyeceğim. — Yalnız şu kadarın kayıt edeyim ki, bir müellifin topla- İdığı istatistiğe göre Almanyada her| ; sene rahim kanserinden yirmi ber bin kadın ölüyor. Bu kanser Ame âr bin, İngilterede yirm: iki bin kadın öldürüyor. Bu hastalığp len Çok 35-55 yaşlar arasndaki ka dınlarda tesadüf edilir. Bu yaş lardan evvel ve sonra az görülür Yirmi yaşından evvel raslandığı gi bi sekiz yaşında, hatta yedi kız çocuğunda da görülmüştür. Has- talık başlangıçta rahmin ağzında L noktadadır. Fakat böyle kalmaz, ev- velâ o kısmı sonra civarını istilü eder Damar yollariyle vücudün başka « zuvlarına da intikal eder. Meselâ karındaki iç zara, barsaklara, kara ciğere, akciğere, kalbe, kemiklere ve diğer uzuvlara da intikal görülür Rahmin ağzındaki kanserler çök sin- si başlar. Kadın tarafından gayri ta- biilikler görülmeğe başladığı za man bastahk oldukça ilerlemiş bir haldedir. Bu kanser hastalığında klasik olarak üç emare görülür. 1 — Kanama 2 — Akıntı 3.— Ağı Burada işimize en çok yarıyan kanamadır. Bu kanama bazan pek az da olabilir. Bu hastalık ekseriya yaşlılarda, yami âdet kesiminden sonraki yaşlarda, görüldüğü için hiç aylık mek havi olduğu bu hayati maddele rinden dolayı uzviyet için pek müessir ve kiymetli bir gıdadır. Çünkü havi olduğu bu maddeleri dolayisile bağır- sakları tonbiye etmek hassasına mas liktir. Bu suretle amumi müdadeleyı bağırsakların temizlenmesi için lâ. mmngelen büyük bir tesiri vardır. Şu hale göre kanserin şifası kabil midir Umumiyetle insanlar — hayatlarının cak korun- ma tedbirleri ve şinadiye kadar saydı- ğımız yaşama prensiplerinin tatbiki suretile kansere karşı savaş yapmak dalma mümkündür. Burada nebati gı- laların pek büyük faidesi olduğu gibi melidir. Bunler da dehşetli muharriş maddelerdir. Mevcut hücreleri bun . lardan da pek çok mütazarrır olur - lar. 4 — Bayaz ekmek; kepeksiz unlar-| da hububattaki mevcut müessir matd- deleri ihtiva etmezse tabif vitamin ve tuzları - kaybolmuştur. — Yörtos fon Lüyebik gıda maddeleri taharrilerini yapan bu zat bu günkü beyaz unlar - dan yapılan ekmekler pek hatalıdır di-| yoz. Çünkü bu ekmekler yenildiği va-| kit faza birekşilik tevlit eder. Kam fazla hamızlaştırır, ayni zamanda bu- Bgn felç yapıcı bir tesiri de vardır. Bununla beraber bağırsaklarda ten - bellik husüle tesir. yaptı - ğından muannit kabızlığa sebep olur. Bünün için sümar ekmek kepakli ek . bağırsak faaliyetinin muntazam olmu- tidat mübadelenin çiğ yemekler- le düzenli gitmesini temin etmek ica- beder. Ayni zamanda mevcut hareketleri, jimanastik masaj, delikli oturma ban. yoları ve zehirli olmuyan Homoöpatik İlâçlar ve kan temizleyici maddelerle kanserin şifası kabil olduğu gibi kan- sere karşı d ve kabiliyet —güs faren bünyeler de korunmuş olür, İş- te kanserde tedavi diyetle üşık, radyum, hava, güneş ile tedavi günden güne ilerilemektedir. Kansere karşı bu şekilde esaslı bir savaş yapa. ak şifayi ve korunmay) temin etmek için metodik bir fikir varsa o da bun- dan (barettir. —Bitti— ta olur. Diğeri de rahmin daha bü-|> her | fak bir parça kesilerek £ beraber| (AN. kadın hastalıkları mütehassısı Dr. Ziya Üstün —-İ- ma olmıyan bu kadınlarda böy- le birdenbire kan gelmesi pek mü himdir. Bunu gören kadınlar hiç za- man kaybetmeden hemen bir kadın hekimine müracaat — etmelidirler. Âdetini görmekte olan kadınlarda bu kanser olduğu zaman, âdet za- manı haricinde ve ekseriya cinsi münasebetten sonra, büyük abdest anda ıkıntıyı müteakıp, oto - mobil ve araba sarsıntılarından son- ra gibi bir sebeple az miktarda ge - len kan çok ehemmiyetlidir. Bunu görünce mutlaka muayene olmalı- dir, Akıntı pek erken başlamaz, hasta- hığın daha ileri safhasında görülür. Bu akıntı kokuludur. Kanlı da olur. Bu kanlı akıntı yıkanmış etin suyu- na benzetilmiştir. Ağrılar ilk zamanlarda görülmez, hastalık ilerledikten sonra başlar. Bazan hastalığın ileri zamanların- daki ağrılar pek şiddetli ve taham - ül edilemez haldedir. Ağrılar kar- n alt kısmında, bekde, bacaklara inteşir olarak duyulur. Hastalık ledikçe hasta da müterakki şekilde —zayıflar, renksizleşir, alık ekseriya 15-18 a; sene rür, Lâkin bundan 'um âkıbete sü- n cinsi, bir Bu a kanse nokta ve hasta gi nisbette hastalığın çabuk ilerle mesi mevzuubahistir, Hastalığın erken teşhisi pek ko lay değildir. En ufak bir şüphede hasta yerden hekim tarafından v nu mikros kopla muayene ve teşhis koyarak lerhal tedavi tatbik etmek icap © der. Rahmin üst kısmı kanserlerine rahmin ağzındaki kanserlerden da Na az tesadüf r, daha - yaşlı z lınlarda olur. er daha uzun sürer, etrafa ıî_ıhı geç intişar eder, Bunda da gene kanama akıntı, ağrılar olur. Bunlarda kan miktarı muhtelif kilde ve daha| fazlaca olur. Akıntı daha erken baş lar, kanlı ve kokuludur. lar bi dayette hafif, müphemdir. Bele, kal çalara yayılır. Şi mutlaka unut mamalıdır ki, bi âdet kesin den sonra rahim yolundan gelen az veya çok kan çok. ehemmiyetlidir Derbhal bir kadım hekimine müraca atı icap ettirir. Yumurtalıklarda vr yumurtalıklarla rahmi - birleş yollarda da kanser olur. Fakat diğe- rlerine nazaran çok az raslanır. Yü murtalıklardan kanser ur — halinedk olur. Başlangıç sinsidir. Hasta ta rafından farkına varılmaz. Hasta ekseriya karnının şişmesile hekimr müracaat eder. Bazan hazım bozuk. hukları yahud bu urun bir ihtilâtile barsağın tıkanmasile, heki e gelinir Vekaylin yüzde sekse ninde ağrı mevcuddur. Hastalık hekim tarafından muayene edildik nç oldu- jrer selâ ADOLU) ,—Buyuk hıkaye Dağ Çıçegı Yazan: erek: amı - r albay, — Aman yavrum, arabana a yorsun bize merhamet et bari Diye bağırdı. Ve başını penceroye tobüsün hom. a homurd mmakta olduğu sarp yokuşu g rile taradı. Henüz, teye: arı beli de idik. Virajları dönerken lâstikler, bazan çamura saplanıyorlar ve bize birkaç saniyelik korkulu anlar yaşat- tan sonra «Yarım dünya hüreket şoföre & z etekte İken, va rağmven, sırta kadar yaya yürüme- Ki düşünmüştük. Fakat, çıkacağız yol, diz boyu çamar ve gölcük gölcük su idi, Yolun iki tarafındaki tarlalarda da yürümek imkânsızdı. Biz üç er- kek, ölüm tehlikesini göze almaktan- sa, bü ka sırta varabilirdik. Ya kadınlar?.. Bühaasa, bunlar, İstanbul kaldırımı çilmemiş çeşidinden olurlarsa.. e yağdığı için karıdan gelen sularda boğulmak de- mmekti Bütün bu w albay, sonra, neşeli bir r, körkü içinde idiler, Kü . çük bir tehlike başgösterirşe, heman : an şoför, dikk ol biraz un sürüsü yok. şofüre Ufuktan da 3Öb a bulut gü- e doğr . Ba kapkara bulut irlerine ı. rışarak bülr'u gö- Biliyor ve bt ağızı en mıriltilar yııkx.h;mdu. Allm_ı"v Rabbim, z *r. ne diye m! D AH, çocuk barek ramazan günün söylenirken albay, iki orta par mağı dipten kesik sağ elin? kaldırarak kay Hamım, öne ile ilerliyen bir demir ekerlek seslerine müşnbih müthiş bir rök gürültüsü üzerine, kadın, kocası- a çıkışmayı bırakarak yeniden dua ebebi, her yerde kadın hekiminin maunmaması - ihtimalidir. Her pre- isiyen hekim rahim ağzında kanser üphelendi mi mutlak surette müte- sassıs hekime derhal sevk etmelidir. 'beler bu hastalık hakkında i lmelidir. Kadın hekiminin en ya- an yardımcısı ebedir. Kadınlar çok lefa ehemmiyetsiz kan — gelmeleri, te hatta bazın a"nch)'d(h karın açıl dıkta kat'i olarak anlaşılır. Bu kanserlerin hepsine gebe ka dınlarda da tesadüf edilebilir. Vazi yete göre gebelik esmasında derhal tedavi yapmak ta icap eder. Şimdi biraz da en mühim - olan tedaviden bahsedelim : Kanserle mücadele bugün tıp â leminde en çok kanuşulan mevzu lardan biridir. Buna dair tıbbi mec- mualar ve kitaplar intişar eder. Her şubeden profesörler ve en salâhiyet- tar hekimler mücadele cemiyetlerin- |de faal olurak çalışarlar. Ayrıca bil- |hassa üniversite klinikleri bu husus- ta büyük hizmet yaparlar. Yapılar tedavileri, neticelerini — neşrederler, Bu suretle erken teşhis için kadın hekimlerinin nazarı dikkati celp © lunur. Üniversitede tp — talebesine çok rahim kanseri vekayü göster- mek pek lüzumludur. Berlim üniver. sitesi kadın kliniğinde prefesör Sta- eckel'in yanında çalışırken kendisi nin her derste hlrbe)e mutlaka iki d termeği de her tıp talebesine mektepten ç karken rahim kanserinin erken teş-| bisi mutlaka öğretilmelidir. Bunun| safif sancıları ebelere söylerler. Bu Yususta tenvir edilmi t ebe, işe »hemmiyet vererek böyle bir hastayı vemlen mütehassıs hekime sevk et- mekle yeni başlamakta olan bir kan- yerin erken teşhisine ve böyle bir yastanın hayatının — kurtarılmasına yardım etmiş olur. Bundan başka e- heler kadınler arasında bu hastalığı anlatmak için kıymetli bir vasıta slabilirler. Şu halde ebeler bu hu -| sus için de yetiştirilmiş olmahdır - lar. Almanyada Königsberg üniversite i kadın kliniğinde profesör Mikulez rarafından hasta olmıyan sıhhatta tadınları muayene usulü düşünül- kü. Bu muayene parasız, haftada bir| kere ve otuz yaşından yukarı olan 'çadırtlarda yapılıyordu. Muayene her hafta gazete ile ilân ediliyordu. Bu muayenelere pek çok kadın ge- liyordu. Her kadın muayene edili- yor ve her birine aid yazılan muaye- ne kâğıtları muhafaza ediliyordu.| li Gelen her kadına hastalık anlatılı- yor, ve böyle birşey hissederse tek- ar gelmesi tenbih ediliyordu, Has- talık şüphelenilirse böyle kadınlar ayrılıyor, tetkik ediliyordu. — Sonu yarın — ,İanneciğim. « İyorlardı yol görece okumağa koyuldu. İki gelinlik kızları, birbirlerine sar- maş dolaş olmuşlar : Bu günleri de görecek — miy Gibilerde ağlama ile iniltiler çıkarı- Alb & rı, biraz Şişhana yoku- şuna benziyor mu çocuklar rası daha fozla tehlikeli idi. Hele © hangar gibi otobüsler jle tramvayların anavarlıkları.. Bu sırada otobüs, bü- n kuüvvetini ve olanca gürültüsün armağa başladığı halde, bir türlü 'kerleklerini çamurdan kurtaramadı. Ve şoför, sövmekten bıkarak motorü durdurdu; Diyarıbakır çıbanları — ile| damğalanmış yüzünü bize çevirdi — Hepsi bu kadar miralayım. — Aliâh, rahim ve şefiktir, be ev. Henüz canımız sağ, elbette bir resine bakariz. Kocasının yerinden ka ren hanırm telâşla sordu: — Bey, delirdin mi; bu yağmurda nereye?. Albay, yağmurı ktiğını gö - halat gibi yağmakta — olan pencereden seyrede ede, & garesine bakmak lâzı Açılan kapıdan — rüz; yağmur içeri hücum etti. Bımııhı tamlardan hmımıx bunlârı a geldiğimiz yola Özlerine sper edi - gaferlik ölüm. cıkta bir beyaz görünüyor. hemen atı! dulga ile karakolu vardır. da düha fazla ku n hayırlı olmyacağını nuşük; ora- —Hitraz çabuk olun, 'ursuk yanaklarından göksüne dam Te mendüli ile silerken di - için ilk iş rapları çıkarmaktır. hkx_ hem o arpinlere ve hem de onları n sizlere de yazık olacak. yırırkan rına: — Altlarınızdaki battaniyeleri u vatmayınız, Çoraplarınızla iskarpin. 'erinizi battaniyelere sarıp sarmala - yın. Diyor ve arkasından: —Bizim ölümümüz, yollarda olmaz , rabbim, e acıklı bir sesle ilâve ediyor- 1 olmak kolay mi, ha- Sen bunun gihi daha pek çol gördüklerinden — baş. Bım?. ka, —Ax yol mu gördük bu güne lar! Bu sondur, inşallah... el dönüşü dü var amma.... — Hele dur bakalım. O zamana ka i&r neler olmaz. Sa valara rastlıyacak idin doğdeğu xüin de Albayın dudaklarındaki gülümsenir üzünlü bir sesle: Jki, biz de anumızdan böyle, urlu günde doğmudık , dedi. Ve sonra kalın kaşlarının altından kız. larına Baktı. — Siz dahaâ ne oturuyorsumuz, da? Bu hava düzeleceğe benzemiyı hi çekip atlayım aşağı. İki gündenberi ayni otobüste yol « culuk yapıyorduk, Ve ba genç kızlar, «döktürü>sünden tutun da, «Sarı kur- delâ>sina ve «Ferig olmum meşrebi dindaneden> ine — kadar — piyasaya dökülmüş bütün şarkıları güzelim İs-| tanbul şivelerile söylemişlerdi. Hattâ bu sabah konakladı köyden âyrı- lirken zipliya zipi ka- ğim kolun boyfumdan aşır, mele -| Sarhoşum dilim dolaşır Yürü dilber gel badeyi ver. arkısını totturmuşlar, yol bayun k İrap ve SAHNİFE A TUĞRUL Deliorman |muru görünce evli Plar gibi sersemley koltaklarma rak kapıyı açtılar. Kendilerini şidde' li bir yağımur karşıladı. Fakat, naçar, inmek lâzımdı. Hep beraber yürümeğe — başladık, ayaklarımızı, sakız gibi çamırdan çı- arabilmek için bir hayli kuvvet sar- fediyorduk. Ben, alba; hanımına ırdum. Albay da , da gidiyordu. Hep aktık. İkide bir genç kızların haykıs rışları yükseliyordu: — Ay, ayağım çıkmıyor, beybaba.. Ve yağmur, önümüze sudan bir dı- var örmüştü. Tepedeki ev, buğulu bi perde arkasından gönüyordu, bize..... Albay, gür esesi ile: — Heyi.. Beyaz evdekiler; inmisi- diz, CİNMisiniz? Diye bağırıyor, fakat, 0 — susunca gene yağmurun kulaklara uğullu ves en şırıltısı başlıyordu. Yol boyunda ria içindeki ağaçlar, dullarını yem eğmişlerdi. Yapraklarının uçları, gü - müş gibi parlıyordu. Tabiat, erkeğinden ezeli zevkini al. makta olan boylü boyünca — uzanmış şehvetli bir dişiye benziyordu. Her yerde, hallâ ortasına bastığımız zaman salarını etrafa sörpen şu pis gölcük. Dallarım sonstuz le: ar ıwklı— eğen derin bir. ı.vım büken gu yak kivrim kivrım kıvrılan sek zirvesindeki bir kadımın ihtiraslı hali yok mu idil. Tabiat, tatmin dlüm korkusu içinde tepeye tırman « nakta idik, İçeri &l miz zaman, önbe ixr jandarma nelerini silâh temizliği meşgul buldük, Albayı — görünce, a kalkmışlardı. Gözleri, sırsıklam selerimizde ve belimize kadar e tiş çamurda idi. Albay, amir bir Ulan, böyle kazık gibi duracağıe Haydi aslazı. Birkaç dakika sonra, telâşla ayakı Tarımızı yıkamış, neferlerin verdikleri zamaşırları, kaputları giymiş, ateşim şısına büzü ük. Hepimiz de, sol ieabi komtik kılıklara — bürünmüş icemi tuluat artisti hali vardı. Buaşka zaman olsa, iki genç kız, bir yirlerine bakarak gülmekten kırılır . ardı. Fakat, şimdi, sağı solu göre « ek halde değildiler. Büyüğü : — Öyle üşüyorum ki, anmı aşun da çatlıyacak gil Dedikçe, Albayın hanım, ikinci bir kaputu onun sırtına sariyor: — Şimdi nasıl, Ümit yavrum? Tar- arsın çabacak, — O£f, başım öyle ağınyor ki, anne., — O baş ağrısı hepimizde var, kıe zm. Az mi çektik yolda?.. Bak, ateş veni nasıl iyi ediverecek. — Ben isindim bil Bunu söyliyen diğer kızdı, ve bir ocuk gibi gülümseyerek ellerini teke rar alevlere uzattı Albay, yoldaki gibi şen değildi, gere genel —Oc0n, Salur oltuna bakındı bhele, Dağda hasta olmaya kalkarsan, senin lağ kuzusu olduğunu nasıl isbat ede- riz. Gibi işin alay tarafına yürümek stiyordu amma, Ümidin gi zaran yanakları, eğilen baçı,. — Başım öyle uğrayor ki, beybaba.. Diyen halsiz sesi, Albayın yüzün- deki kırışıkları derinleştiriyor, — göze lerine mik kalın kaşları onun endişe- sini belli ediyordu. Karış Ateş yaramıyacak. Yatsın, uyu> Lirşeyciği kalmaz, Zaten pek te gün düşi vYracuğum. ağını şaşırmış bir Va- iyette söylendi Aslanlar, — kerevetlerden tertemiz hazırlayın!... Amma. gibi haf Ümit davra gireri hirimi Barut 'dan afal afal otobüse bakan köylülere &l salllamışlardı Halbuki, gündi, ça| Yatakta, sayıklar gi (Sonu yarın)

Bu sayıdan diğer sayfalar: