22 Kasım 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

22 Kasım 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

FE 7 (ANADOLU) _ıı!— sulh ve in-| hizmetinde! F. R. ATAY Bir arkadaşımız diyordu ki: «— Atutürkün şahsına ve serine| karşı her taraftan hayranlık sesi ge- liyor. Fakat bunun ehemmiyetini anlamak için nasıl bir zamanda ya- şadığımızı düşünmelisiniz!> Öyle bir zamandaki bütün kıymet- ler hakkındaki hükümler derin bir buhran geçirmeketdir. Demokrasi ile faşizm, sol ve sağ, rejim ve — sınıf kavgalarına hususi bir şiddet ver - miştir. Milletler arasında veya ayni millet içinde fikir ve his tezadları azamiye çıkmıştır. Atatürkün şah- sında ve eserinde ne var ki herkes onu sevmekte ve övmekte birleşi yor? Bir tarafa göre, tamamen vi tasız bırakılmak dahi, bir milletin kurtuluş imkânlarını arayıp bulmak tan mahrum etmiyeceğini ilk defe ©o göstermiştir. Bir diğer tarafa gö re, eğer demokrasi ve diktatörler o nun gibi hareket etselerdi, rejim ve ler arasındaki amansız mü- lüzum kalmıyacak, bir başkasına göre, Atatürk, demokra inin otoritesizlik hastalığını tedavi iştir. Amerikan kiliselerinde ise hun büyük adamı için dua edil Atatürkün, kendi milleti için istediğini başka milletler için reddetmemesinde, şeref, — sul ve hürriyeti kendi milleti kadar bi tün milletler için de aramasındadır Balkanlar ve Sadâbat paktları, Ke malizm için yalnız bir emniyet de- ğil, bir prensip davası idi. Osmanlı imparatorluğu için ımln:lıı demek. ebedi düşmanı demekti: Türkiye - nin hududları, ittifaklar ve dostluk- larla çevrilmiştir. Lozan Türkiyesi- ni bir sulh tehlikesi gibi karşılamı: olanlar, sonraları gene ona, eğer ol masaydı icad edilmek lâzım geler bir sulh kuvveti olarak istinad et - mişlerdir. Türkiye barışçılığı, hiç mü - cadeleyi tahrik etmeksizin ve hiçbir he ayrılığı teşvik etmeksizin, va- yaptı. Bu vazife üstünde ©n dört sene derin bir hassasiyetle eeclışan İsmet İnönü, cumhuriyet Te iğinde Atatürkü takip etmiştir Milli emniyet ve beynelmilel sulh ila san! l Bunun arri, m gibi, hiç kimsenin unutma- et, Kemalizm davasının bü- af seyrinde, her türlü va- şıflarından başka, yüksek bir tefek- kür adamı olan İnönünün daimi iştirak ve tesiridir. Kemalizmin ar- tık tekarrür eden esaslarının aranış ve bulunuşunda Atatürkün en ya- kın — emektaşı (Collobarateur) İs- met İnönü olmuştur. Ankara — Baştarafı 5 nci Sahifede — akbel Türk nesillerinin en can. ir ziyaretgühi olmakta devam ünkü acıları gören bizler , her şey göçecek, ne süt annelik yapacaklar.| <i yecek, gittikçe ima ilerleme yolunu gös Ufak alevleri küçük bir rüz- lmnmı hazpte Amerika enteilcens Mı I ' an aa Yazan: (Tomas Conson) — Dostum Piyetro nasıl casus te, kilâtma girdiniz. Bunu size kim tav- iye etti. bu âni avali Piyetro için ihan tecrübesi idi. Ma h şaşırmadı. Doktorcuğum -dedi- İngiliz ve alılara beslediğim — dehşetli garazın büyüklüğünü tahmin 'niz.. ı işin garbetine bak, ben ise ebze bile kin beslemiyo- € sesini kısaltarak müm- 4 kadar Piyetronun yanı- Mmüdhiş bir im saklamış değilim. Hatta doğrusunu ' Atmaca bir dakika içinde yelkenle- ri mayna etmiş geldiği yola doğru ya- rı yarıyâ döndükten sonra yeniden kaldırmıştı. Hafif ve güzel tekne su- yun üstünde kayarak deminkinden da. ha uygun bir rüzgür altında yol alma- ğa başlamıştı Fukat rüzgür, korsan gemisi için de şok uygundu. Fazla olarak yelkenleri de, kürekleri de çoktu. - Bu — yüzden Türk gemisine, nar azar da olsa gitti çe yaklaştığı görülüyordu. Kaya Rels, ayakta, korsan gemii nin gelişini bir saniye gözlerinden mayordu. — Başlıca | arkadaşlarını yanıma alarak ne yapılırsa daha - iyi lacağını onlara da sordu. Sonunda Karaca Hasanın plân: kabul edildi Korsan gemisini, yuvasından müm- kün olduğu kadar uzak götürecekler. J1 Böyle yaparak eğer onun yardımı- 1a gelemiyecekler, yahut — gecikecek- erdi. Zaten geriye haber yollamadık- arına göre başka eşleri olmadığı, olsa vile onları çağırmaya lüzüm görme- dikleri anlaşılıyordu. Korsan gemisi- ni böyle açığa çektikten sonra onun kıç kasarasına, provalarını çevirecek. 'er, böylelikler onun etrafında döne Jüne top ateşine devam Kıç kasaraya, hele dümene — bir yüllenin çarpması onun sakat edil: 4 zafer için bol bol yetecekti. Korsan gemisi hızını şaşılacak de: recede arttırıyordu. Kaya Reis Kara Musanın yanınday.. dı: —Dikkat, Düşmanın ardına — geçe- seğiz. Top menzilinden uzak geçeceğiz. elini sığı tut.. Çabuk — davranmalıyız. —Peki Reli Kaya relis geriye bakan gözlerini bir saniye bile ayırmadan kumandayı verdi: —Sancağa. Sancağa dön. Geminin provası gittikleri terafın ğına doğru hızlı bir dönüş yaptı. Ol- kça weniş bir kavis çizerek korsan gemisinin kıç tarafına doğru yol “al- mağa başladı. Düşman da sancak ta- rafına dönüyordu. Fakat bu — dönüş epeyce yavaş oluyordu. Atmaca, bütün bir halka çizecek kadar gitmiş ve o zaman İspanyol gı misini provasına âalmiş bulunuyord —Karaca.. -Büuyur Reis.. —Vardiyanların yanına koş. — Hep bu vaziyette kalacağız.. Dönüşlerimi- zi düşmana uyduracağız... —Anladım, Reis. Karaca, bir anda, kürekçilere ku- manda eden tokmaklı vardiyanla yan- yana yer aldı. Vardiyan gimdi onun şaretlerine göre tokmak vuruyor, kü. rekler de bazan yavaş, bezan orta ve bazan da hızlı olarak denize girip çi- kıyordu. Atmaca top menzi man baş kasaraya g Rela; —Keasaraya. tek Dikkat gür bile söndürür. Fakat bü; ler sumanın rüzgürı ile dah& çok par- lar. Ateşss! Nİ ICASUS |ROMANI 'Knxramanlıî, kan ve Eehçet' ister isen ben farkımna varmadan ca- sus oldum. demek istiyorsun H ti —Evet dostum, gayri ihtiyari en-| sus oldum. Evimi, senelerden evvel İs- | panyaya naklı zaman buradaki teşkilâtta çalışmak İçin resmi bir tek. lif aldım. Bu teklifi kabul ettim. Çün kü o zaman çok fakirdim. Bu tehlikesiz işten, dünyanın parasını — kazanıyor- dum. Fakat bu müddet zarfında san-|ğini ve iltifat göstermiş olmak edeceklerdi,. | tı. Türk gemisinin sivri — provasında| bir-alev, sonra büyük bir duman yığı ni göründü. Atılan gülle düşman ge- nislnin iki üç arşın gçığında ve İske- Ve tarafında denize düştü. b Ateş düzmek için Kaya Reis topla- ra tekrar ateş ettlriyordu. — İkinci top.. Ateş. Üçüncü Ateş... İkinci gülle kocaman teknenin kıç tarafındaki ejder başlı yaldızlı arma- ya çarparak parçaladı. Üçüncü gülle kasaranın üstünü yaladı ve Katalan- İTar arasında bir kaç saniye süren bir kargaşalık oldu. Fakat kendilerini çabuk nüşlardı. Onlar da biribirinin ardından top- arına ateş ettiriyorlardı. Kocaman teknenin arkası —duman içinde kalmıştı. Türk gemisinin ileri. sinde, şağında ve solunda sular hava- ya fışkırıyordu. Bir aralık mahmuzun dibinde bir çatırdı oldu. Düşman gül lelerinden biri onu parçalamıştı. Ayni zamanda düşman gemisi, dö- nüp de Türk gemisini kendi bordası- ha veya provasına alamıyacağımı an- ladığı için ustaca bir manevra yapmış- . Birdenbire olduğu yerde — kalmış, 'a, yelkenleri yarı yarıya ( rek gürekleri geriye doğru çalıştırma- Za başlamıştı. Böylelikle geri geriye gelerek Türk gemisini to) n men- zili içine almıştı. Kaya Rels homurdandı: —Bunu ummuyordum. Vay na. Sonra dümenciye doğru bağırdı: —Yelkenler yarım hissc! sancağa, İTürk topları ardı arası kesilme - den gülle savuruyorlardı. Lükin düşman gemlsi de rasının — kenarlarile — aşağıları lombar deliklerine yerleştirilmiş olan kısa namlulu altı büyük topu man bir ateşe devam ediyordu. Kâya rele manetrayı daha İyi yap” tırmak kaygisiyle kıç kasaraya doğ- rü koşmak için iki adım attı, — Fak bulunduğu yerin İki adım ilerisine dü- şen büyük bir düşman güllesi baş ka- Saranın yarısını, üstündeki on beş ka- dar levendin beş altısı ile birlikte gü- verteye serdi. Kaya Reis de ©o birlikte güverteye yuvarlanmıştı. Kaya gibi adam şimdi külçe halin. deydi. —Reis vuruldu. ruldu.. Güvertede bir kaynaşma oldu. Homurdanmalar duyuldu. 'Topçular kendilerini dumana, güm. bürtüye ve barut kokusu ile baru! lerine o kadar vermişlerdi ki bunlar. dan haberi yoktu. Şaşılacak bir hızlı İşlerine devam ediyorlardı. Kara Mü sa da oralarda değildi. Dümeni çok İş kullanmış, Atmacayı bir iki anın içinde düşman güllelerinin düştükler yerlerden dışarı çıkarmıştı. Karacn Hasan, kılıç bir ha Je suvaşa hazır olan savaşçıların baş top toparla- canı- Dümen Koşun.. Reis vu- Harına geldi ve & rek casus oldunuz. dayadı. Bu şahıs doktorun gözlerine di. ydı. Baş kasaranın parçalandı — Relis vuruldu!.. edilmedi. Bundan başka tazy ladı, mecbüuri olurak teşk Bu vaziyet b denbire ümumi harp başladı. ek Üzere Almanyaya git landım. Fakat casus teşkl. mani oldu ve harbil devam ede intisap eli möğe hazı tı seyahı nezaretinde dostum. Piyetro- 1s masa masa üzerine Fakat lâfını bitiremedi. nun hiç tanımadığı bir lerin jman lar bir nazarla baktı ve: —Bonsuat doktorum, dedi. Klans meçhul adamla karşılaşınca Bözünü kesti. Sarhoşluğun tesiri de bir- nbire uçmuş ve doktor sapsarı ke- silmişti. — Bonsuar dostam, Diye kekeledi ve dost tahmin ettis için -İrek bu devle başa çıkmanın i elen bir emir üzerine| YAZAN: Kadırcan Kaf'lı Sözünü duyar duymaz ora) muştu. Karışan ortalığa gür haykırdı: — Herkes yerine.. Rels yaşiyor. Yaşasın Kaya Reis!.. Herkes yerine. Bazan korkutarak , bazan kardeşçe söyliyerek ortalığı yatıştırdı: — Onun öcünü de alacağız... Yıl - mak yok.. Kaya Reisi el üstünde kaldırarak kıç kamaraya götürmek istediler: — Kıç kamaraya götürün.. Karaca mandayı all.. Göreyim seni.. Bun- arla yakından değil, uzaktan uzağa dövüşeceğiz... Dili işliyordu, fakat bir kolu ve bir| cağı kırılmıştı. Başından — kanlar akıyordu. Karaca onu dediği yere götürdü. Şimdi sağdan sola dönen arkaya arkadan öne koşuyordu. Leventlerin şoğu hemen rampa etmek ve boğaz boğaza dövüşmek istiyorlardı. Hattâ kürekçilerin ipleri çözülmüş silâhları yanlarına konmuştu. Rampa eder et- mez onlar da hazır bulunuyorlardı. Şimdi Atmaca, rüzgürin önüne ka- ılmıştı. Korsan gemlisi onu kovalıyor| klaşıyordu. Ne uzaktan uzağa ne de ran koş seslle ni yokta. Bir kurnazlık yapmak gerekti. Karaca, Midillinin bu tarafların da ayının pek derin olmadı; hattâ Sığrıya giderken yol üstüne uzayan burundan önce, n açıklara doğ. ru yedi sekiz yüz arşın süren İki to- puk olduğunu hatırladı. - Buralarda denizin yüzünden ancak 1 veya 3 arşın 'ardı. Çan- darlının ilk denizcilerinden İsa kap - tan böyle bir kayaya çarparak gemi- vini oturtmuş, kendisinden çok küçük r Bizans gemisini tarafından — top steşile parça parça edilmişti. Katalanlar burala: iz geldik . eri için her halde iyi tamımıyorlardı. Karaca, dümen başında x Kıyıyı, Kara Müsa.. Topuklar- dan geçerek Sığrıya doğru gidilecek. Dedi. Kara Musa on Leventi iğinde sivri kayalar he dediği gibi ler arasında kızgın omurdanmalar kı r muyuz? Nereye gidiyoruz? Rampa edelim Kaya Reix bütün acılarına rağmer Karacanın — manevralarına — dikkatle sakıyordu. O bile kaşları roktası gibi — kıvırara aktı. Karaca anlattı. Kıç kasara önüne gelen başlıca le- ventlere doğru başını kaldırarak Ka. "a Rela büyük bir kuvvet harcıyarak — Herkes yerine... Ben süylüyo - Karaca Hasan benden iyi bi - Rüzgüri iskele bordasına aldıkları ler iyi şişmiyordu. Fakat ürekler çok iyi çalışıyordu. Böyle - ikle iki gemi arasında düşmanın top nenzilinden daha büyük bir aralık İmuşta ve bu aralık artık azalmıyor- Katalan gemi izden kaldırmak için gelmedim. - Saatlerdenberi yalnız otüruyordunuz. Ben de zaten yalnız oturuyordum. Hay. idi nlara bir bonsuar di- yeyim, dedim. | Kiaus yavaş yavaş geçirdiği heye- |Sandan kurtuluyordu. — Pekâlü ettiniz dostum, bizi se Amerika entellemns sertle umandam. | Maüridde kaldım. Ve o zaman 'anberi vindirdiniz. Buyurunuz oturunuz. İca ederim. Meçhul şahıs oturdu. Klsus Piyetroya döndü ve: — Arkadaşımı takdim edeyim de * Von Enrih. Meçhul şahıs takdimi, bir reverans- la karşiladı ve: —Çeller soyadını ilâve etti. Pi TO da mukabil reveransla kendini ta- mMttı. Fakat, takdim merasiminden ve az güren bir konuşmadan sonra üç şahıs arasındaki mükâleme birdenbire dur- atım ilerledi. Bir çok hastaları mu-lelini uzattı, ayağa kulkmağa teşebbüs du. vaffakıyetle tedavi ettim. Ve memle- ketin oldukça şerefli bir doktoru ol | dum, Sanatım sayesinde memlekette ten sonraive n de!hxl çekildim. Fakat istifum kabul Teti Fakat meçhul adam &: la döktorun bu hareke yane bir ta k kanlılık. e mani oldu urla: ca ederim olurunuz -dedi- sizi mesi elbet ki dikkate değer bir hâ-| Piyetro ne söyliyeceğini bilmiyordu. |Çünkü takip edildiklerini hayretle gör- |müştü. Celler deniler bu &damın bir- denbire musalarına bomba gibi düş- baştan kara arını ve kaça- Tüklerin gemileri! ederek karaya çıkacı icaklarını sanıyorlardı. Topukların bulundukları yere gir - diler. Atmaca alabildiğine yoluna devam ediyor, hattâ kayaların bulunduğu yer lerden geçmemek için zikzaklar yapı- yordu. Korsanlar bu kıvrak yürüyü- şü de bir kurtuluş çaresi sanıyorlar, gülüyorlardı. Lükin İspanyol gemisindeki bu se-. vinç havası birden bire kesildi. Çünkü kocaman gemi, provasının altından çıkan büyük bir çatırtı ile birlikte sarsılmış, yan gelmişti. Ka; 'ya çarptıklarını anlıyarak geriye doğ- ru kürek çektiler ve kurtuldular. Ge. ne bir sevinç sesi duyuldu. Gene Türk leri kovalıyorlardı. Lâkin bu da çok sürmedi. Çünkü korsan gemisinin hızı pek çabuk a- zaldı. Gittikçe suya gömülüyordu: — Batıyoruz.. — Gemi su alıyor.. — Ambarlar su içinde.. Panik başladı. Gemi büsbütün yan Baş taraf borda hizasına kadar suya gömüldü. Kıç taraf ta alçaldı. - |Simdi Türk gemisi ona dönmüştü. Ya-|* man bir top ateşine başlamıştı. Güverte karma karışıktı. Denize atlıyan, sandal indiren, di- reklere tırmanan, hâlâ ortalığı yatış- tırarak toplarla ateş etmeğe savaşan- lar vardı. Atmaca şimdi borda toplarını çe - virmişti. Ortalık duman içindeydi. Direkler devriliyor. Yelkenler par- ça-parça olarak güverteye veya deni - ze serpiliyordu. Çığlıklar, yardım isteyişler, boğu- lanların çikardıkları gürültüler — top seslerinin arasında pek az duyuluyor du. Akşam güneş batarken Katalan ge- misi alevler içindeydi. Çok geçmeden onur yerinde dittikçe dağılar — karal bir dümandan başka bir 'İz yokta. At mâca ise oradaki elli kadar Türk kü- rekçisini kurtarmış otuzbeş kadar da osir alarak Çandarlıya du. Kaya Reis yolda gözlerini derin bir rahatlık içinde yumdu. m edecek — ,—- IŞAPKA ' Meraklılarına VİYANANİN MEŞHUR P. ve C. HABİG Marka çapka- ların en son mo- delleri gelmiştir. / Taklitlerinden $ sakınmak için şu resimdeki marka ya dikkat. dönüy inde zafer neşesi VAT- yeymayy dise idi. Muhakkak ki takip ediliyor. lardı. Yani aklından bile geçirmediği bir vaziyet karşısında kalmıştı. Çeller Dr. Ki&usun — baridane ve ayni zamanda müstehziyane bakmak ta devam ediyordu. Doktor — Klausun umumi manzarası ise kendeni topar- lamış gibi gösteriyordu. Fakat haki- katte, sarhboşluktan kendisine — sahip değildi. Bu mübahasayı açmak için de mevzu bulamıyordu. Çeller: —GAaliba — muhabbetinizi idedi ve gülümsedi. Piyetro ve doktor bir ağızdan: —Rica ederim; dediler. —Ben masanıza yanaşmadan önce doktor alâkalı alâkalı bir şeyler anla- tayordu. Neler anlatıyordunuz doktor. cuğum? —Evet bir şeyler aö doktar birdenbire durdu. Piyetro gülerek müdahale etti ve: —Doktor Klaus, Berlinde mektebi tıbbiyede talebe iken geçirmiş olduğu İr aşk macerasını anlatıyordu. —EYvet,.. Evet... Dedi. Piyetro devam etti; — Ya, doktor Klaus tahsiline devam. bozdum üyordum ve Kasdeş milletlerin tabassüsleri Ey Atatürk Yalnz Türk milleti değil, bütün İdünya yaş dolu gözler, yanık bir kalp ve perişan bir ruhla senin muh- teşem cenazeni senin vücude getir- diğin şehrin yollarında; senin cum» huriyet devrinde uir)xi*.'m getirdi- ğin bütün eserler ve yetiştirdiğin yeni nesil gibi neşvünüma buldurdu ğun ağaçlar altında teşyi ediyor. Sen Ey Atatürk Semalara çıkmadan evvel, yıldız- lar arasında kendini yaşlı gözlerimi- zin rüiyetinden uzaklaştırmadan ve gizlemeden önce şafkatli bir bakış- la bir daha; gençliklerinin ilk günlek rinde mihriban ve Büyük Atalarıf * kaybeden bu inliyen gençlere ağlıyan çocuklara, asumnani tecef” nin kendilerinden kesildiği bu 4 temli pencerelere senin aşk ve j habbetinle dolu yanık gönüllerej — ——" nin atıfetin ümidile sana doğru, se- nin mukaddes, sessiz lâkin cazip, se- 'nin hayat ve inkılâp ve heyecanınla irşar ve meşbü beykeline doğru uzanan ve sonra scmalara yükselen titrek ellere bir kere daha bak ! İftihar dölu hayatında yetiçtir . diğin bu yeni nesle, bu vefakâr mihk lete karşı olan cazip nazarların, tat- h, manalı ve büyüklere yakışır bü- yüklükteki manalı bakışların onla- ümitleri, sermayei — azametleri, tiklâl ve saadetleri için, onların himmet ve fedakârlıkları için ebedt ynak olacaktır. Sen kendini te, o mukaddes mıntaka - nahi bulutları arasında im gözlerimizden ve na- beyhüde kendini bü zarlarımızdan gizlemeğe çalışma!.. Sen azamet için meydana getirdi- &in memleketin celâli ebediyetinde, sen talim ve terbiye ettiğin, kendi- lerine hürriyeti ve hakikt hayatı bahşettiğin vatan evlâdlarının o ta- lim ve terbiye, hürriyet ve hakikf hayatlarının ebediyetinde, asıl bani- Si sen olduğun vetanının — saadeti; istiklâli ve bekası ebediyetinde; nik hayet beşeriyetin ebediyetinde dale ma yaşıyacaksın, daima payidarsın. O beşeriyet ki, bizim muazzam padişahımız gibi, sen de o beşerriye tin en ulu önderlerinden birisin. Sana karşı olan aşk ve muhabbet pınarı öyle bir membadir Ki, yalnız ebediyet ve ademi onunla bir olabilir. Bu mukaddes su, senin mik letinin efsürde ve melül hayat tar- lalarını daima sulıyacaktır. Sen çık- maş olduğun o asurı amakın- da, kendini saki af bulut- ların arkasında kendi milletinin ve zT |Lir ferdi de ben bulunduğum kardeş milletinin ve karc olan milletin ebedi saygı, sevgi ve sitayiş mahal- li olacaksın. 20/11/938 İZMİRDE MUKİM BİR İRANLI VI'I'I'EL TUZU ma, kum sancıları| En ucuz maden suyu elde Jettiği sıralarda her iki iş görüyormuş. Yani hem tahsiline devam — ediyor, İnem de fırsat bulduğu zamanlar Ber- li baylıyı rak güzel kızları ağlarına — takıyor- muş. — Demek ki -dedi- Klaua, genç iken gevezenin biri imiş ve müs- tehzi tavrını muhafaza ederek: —Bunu da yeni öğreniyorum. Diye ilâve etti, Çellerin bu sözlerini, oldukça uzun türen bir süküt takip etti? Bundan iatifade eden doktor Klaus bir denbire: —Gitmek zamanı geldi, garsona döndü: — Garson, lütfen hesabı ver! Kiaus hesabı. verdi. Piyetronun para vermesine müsn Derhal kalktılar. B çıkmaz Çeller doktora — Doktor galiba randövü saatini kaçırdık; dedi. Doktor telâş gösterdi: —Üyle mi çcaddelerini, sokal ni | dedi ve — Muhakkak! —T aniei,

Bu sayıdan diğer sayfalar: