B İkinciteşrin CUMARTESİ 1938 Kayzer Vilhelm Eski Alman imparatorunun son günleri Polis hikâyeleri okuyor Çin ve İspa nya harbini haritada takip ediyor 79 yaşında. fakat fikirce genç bulunuyor Bundan yirmi sene de Almay imparatorluğu tarihten si linmiş ve Kayzer Vilhelm memleketi terkederek Holandaya çexinl hem vücutça, hem k babimın yanında orada üç bi Iı.u r kalmıştım. Bo üç ay bana © ka- dar yaramışlı ki! Büyük babam vücutça da, fikren de genç ve dinç kalmıştır. Bonun sebebi usülü dairesinde ve sadece bir ha yaşamasıdır. Daima suat yedide kalkar ve bah - çeye çıkar, dolaşır. Kahvealtından, ©' vel bütün aile efra nun lisesinde beral Kahvealtıdan sonra» mevsgime göre bahçede, d e yal r. Büyük babam ba int çok sever. Ho- at şatonün un bir gül — bahçesi t bahçe veya koruda do- a gelir ve bahki gazeteleri gözden geçiri; Şato 1 de y meği geçmez. Akşam » dir. Büyük babam sade şeyler yeme - sini sever. Fakat sade olmakla bera - ber bütün yemekler çok iyi yapılmış- tır. Sofrada çok kalabalık bulunmaz. Ya- nındaki bir iki kişi pek yakın kimse- leridir. Bazan da Almanyadan veya di- ğer memleketlerden misafirlerin gel - diği olur, Yabancı milletten misafir bülundu- Eski Alman imparatoru bugün hâ-| &U zaman onlarla İngilizce veya Fran- lâ Holandadır ve dünyadan tamami-|*1zca konuşur. Bu iki lisanı da Alman 16 uzak bir havat yaşamaktadır. Vil-|ca kadar iyi bilir. helm 79 yaşındadır. Kayzerin oğlunun oğlu olan prens Lui Ferdinand bir İngiliz gazetesin de çıkan bir yazısında bugün büyük babasının Holandadaki Doorn sunda nasıl yaşadığını anla! Ben büyük babama daima aile reisi veya tarihi bir çehre olmuktan ziyade benim için herşayde kendisine danış- tığım ve daima arkadaşlığından mem nun olduğum bir kimse olarak bakmı- şimdir. Kendisini harp günlerinde pek ( hatırlıyamıyorum, çünkü çok küçük - tüm, Fakat bir hatıra var ki onu hiç unutmam, O zaman ilk defa onuün memleketin ve ordunun başı ol- duğunu anlamıştım. On yaşında mülâzim: Bizim ailede bir adet vardı: Bütün erkek çocuklar on yaşında orduya gi- rerler ve kendilerine muhafız — alayı mülâzim rütbesi verilirdi. 1917 — de benim on yaşıma baatığım günde im- parator bizimle beraberdi. Mül. elbisesi giyip karşısına çıktığım za - man, daha evvel ezberlettikleri bir nu- tuk söyliyecektim! Çünkü ben, impa- ratorun en genç askeriydim. Çok çabuk ve kesiksiz. konuştuğu halde, karşısındakini dinler ve onlara sualler sorar, | | evvelâ k , Büyük babam erkeklerin de ellerini sıkar. Bu, eski İbir Alman ananesidir. Yemekten sonra eski Kayzerin kü - tüphanesine çıkılır. Kahveleri oraya getirirler. O kahvesini ayakta sıgara le beraber içer ve pencereden dışarı koruya , bahçeye bakar, gözleri hep dışarda olduğu halde konuşur. Kahveler de içilip bittikten sonra eeki Kayzer, uyumaya çekilir ve mi - olarak Sâfirlerine de ayni şeyi tavsiye eder. Onlar da kendilerine tahsis edilen o- dalarına çekilirler. Misafir odaları şa- tonun ayrı ayrı binalarındadır. Bura- ları eskiden şatonun ahır ve limon - kıkları imiş . Büyük babam, odasında uzun müd- det arkası üstü uzanıp uyuduktan son ra kalkar. İkindi vakti yaklaşmıştır. im|Çayını odasına getirirler, Çayını ek- seriya karısı ile beraber içer. Diğer misafirlerin çayı da odalarına götü- rülür. Yazın ekseri günler öğleden sonra Üniformalarım giymiş olarak sa -İcivardaki köylere gider. Dolaşır, Ken- lona girdim. İmparator ayakta duru-|disini köylüler daima hürmetle selâm- yordu. Etrafında maiyeti vardı. Yanı-İlarlar. Ekseriya otomobilleri durdurt na yaklaştım ve selüm alarak, nutku- mu söylemeğe başladım. Fakat ilk bir iki cümleyi söyledikten soönra arkasını getiremedim. Ne söy. İiyeceğimi unuttum. O zaman büyük babam bana yardım etti ve gözlerimin arkasını o tamamladı.. Sonra: — Peki yavrum, dedi. Pek iyi ol - madı amma, ümit ederim ki general oluncaya kadar, sözlerini söylemek için artık bana ihtiyaç duymazsın.. 1918 deki ihtilâle kadar o günden tukları ve kendisile görüşmek istedik- leri olar. Büyük babam çayla akşam yemeği arasındak! vaktin! çalışma odusında geçirir. Burası şatonun bir kulesjnde. dir. Çok sakin ve seasiz bir yerdir, kimsenin kendisini rahatsız etmesine imkân yoktur. EN iyi tahsil: Seyahat: Bir alle reisi sıfatile, çocuklarını ve torunlarımı eden meselelerle meşgul olur. Kitap- kenidsini, sonra bir daha büyük babamı görme-|larla ve kendisine eski günleri hatır- dim, Birkaç sene sonra da Holandada kendisini bambaşka bir bayat içinde buldum. Bununla beraber, 'bana karşı gene, kendisini Almanyada son olarak hatırladığım günlerde olduğu gibl müşfik davranıyordu. Biz Holandaya ondan birkaç sene|le bir seyahati yapabileceğin için ne NU Bonra gittik. Kendisinden sonra Al-|bahtiyarsın! Ben buna kendim muvaf.- manyada kaldığımız müddet zarfında|fak olamadım. Fakat size İmkân ver-.si B. Maryasi ile Irak elçisi B. Naci|kalmaksızın vecibesini ifa bizimle dalma alâkadar oluyordu. İhtiyarlıkta genç kalmanın sırrı: Doorn bizim için ikinci vatanımız latan eşyalarla dolü olan bu büyük babamiın yanında çok mesut saatler geçirmişimdir. Amerikaya gideceğim zaman ken- disinden ayrılırken O odada söylediği sözleri hiç unutmam: «— Güle güle git, oğlum, dedi: Böy diğim için mesudum. Bence bir genç-Şevket Macar ve Irak memleketleri| müşteriden tahsil olunacaktır. Daha|geme kurumu genel merkezi tarafın- na vurularak öldürülmüştür. Ensesi- için en büyük tahsil ve terbiye seya-'arasında bir dostluk — muahedesini|fazla malümat almak istiyenler dire-|dan 16-10-1938 tarihinden hattir.> ktıktan sonra odadan Ğ | | | | Bugünkü Kayzer uğraşır. Çok sevdiğ ler: ' G Aksem, yemeğini saat, sekizde yeri Fakat büyük babâm dalma sofraya dakika sonra herkesten beş Çünkü, yemek sal ritanın Ü gişti: Bunlar, lerini gösteren Yemekten sonra salonuna gidil eline bir kitap v lerler, işaret etti; bir yazıdır. İngi liyenler yazının Almanca zannederler. Bundan sonra yesi. Eğer ilmi bir eserse, herkesin anlıya- bilmesi için, yavaş yavaş ve kelimele- erek okür. Romansa — en fazla sevdiği , tarihi romanlardır| —hareketlerile kitaptaki kahramanla-| re dikkat rı adeta temsil eder. Okuma faslı bir buçuk, iki alâkadar hattâ bazan daha fazla sürer. Hepi- miz vaktin hiç geçmemesini Fakat, vakit gelince mehni ederek ayrılır. Macaristan- İryak lAnkerada bir dostluk 4 hedesi imzaladılar Ankara, 8 (A.A.) — Macar elçi- ;bugün saat beşte Ankarada Irak el-|mizin 938/1958 sayılı doayasına mü-|tarihine kadar son ön beş gün zar - şakaktan göğse doğru inen kan akın- aldu. Tamamlen yerleşmeden evvel de' Eski Kayzer arkeoloji tetkikatile çiliğinde iİmza etmislerdir. ÇANADOLU) bü ilim üzerinde- ki çalışmalarile gene bu kuledeki oda- sinda baş başa kalır, ir sene dünya- min en meşhur arkeoloğlarından altı, gelir. una giden kori - k bir asker? harita onun inde kır- mızi ve mavi iğneler saplanmıştır. O günkü gazetelerin Çin ve İspanyadaki müuhüarebeler hakkında veriğdi malü- mata göre, bü iğmelerin yerlerini de- er iki tarafın asker- tetlerdir. » ekrar kütüphane » Burada kısa bir müd det oturulup konuşulduktan sonr bü - yük babam, yuvarlak bir masanın ba- şındaki koltuğuna geçer, belki bir gün- lük hayatının en mühim kısmı o da- kikadadır. Koltuğa oturduktan sonra gazete alır ve yük gek sgesle okumağa başlar. Masan: rafında başka koltuklar vardır, diğer- leri de onlara geçer otururlar ve din- et- Büyük babamın okuduğu ekseriya © sabah gazetelerde veya mecmuslarda ce veya Fransızca ise okuduklarını cümle cüm. le derhal tercüme ederek okur ve din- olduğunu mütaleanın — edebi| sikalarile birlikte yirmi gün kısmı başlar, Bu eserler arasında oku- dukları çok muhteliftir. Bazan felsefi bir eser okur, bazan da bir polis hil Baat, büyük — babam odada Kalkar ve hepimize rahat bir gece te- SAHİFE 4 Paraşütün tarihi Paraşütün doğuşu, yük- selişi ve şimdiki alçalışı y l -(ı B YÇ bunda muyaffak olmuştur. Ondan sone YÜ a ra dünyada bir çok baloncuların muh- 3 telif yüksekliklerden- paraşüt. tecrü - beleri yaptıkları görülür. Son seneelrde bütün bavacılıktarol- duğu gibi, paraşütçülükte de-meydanâ gelen yenilikler, teknik terakkiler &a. yesinde birçok memleket$erde, Fransı da, İngiltere'de, Amerika'da ve Sov- yetlerde paraşütle atlamak adeti mo- da halini almıştır. Kadın ve erkek pü- ütçüler hava meydanlarında tecrü- belerini yarış derecesine çıkarmışlar- dir. Vilakublany'a'da bir İngiliz, 800 met- re yükseklikten ardı ardına tam âltı kere atlamıştır. Keza Stark: adında bir Amerikan paraşütçüsü de-800 metre havadan yirmi altışar dakika - hık fasıla ile dokaz saat ön iki daki kada yirmi bir defa atlamıştır. Bugün ve binlerce paraşütçü 29 yaşımd olan Stark dünyanın —en Ka kadın yetı'ıvııiı::r " maruf — paraşü den — birisidir. ğ Malümdur ki paraşüt, pek yüks$ek- Şimdiye kadar tavyaresi yetmişlikİterden: suktıt eden. bir insanın“İnmne Tezla Aülahşa ; ımı;ı:. ng.:. 5:?.:: herif, on sekiz yaşında kız alıyor. — |hızımı azaltmak için yapılmış bir âlet- pilotunun başından geçen çok — heyes tir. Paraşüt, bazılarının — zannet! canlı bir vaka parasfitçülük tarihinde şeydir. De-|&ibi, yakın senelerde icat ediln büyük bir hâdise sayılmaktadır. miş, birincisi para, ikincisi para, ü- |Gildir. Paraşütün icadı tâ on Pilot bir gün tayyaresi bütün sü « EğaLÜNü di öelür gaha asra kadar çıkar. Piskopoa Veranziye ratile uçmakta 'İken - boşluğa — döğru Para ile vatanını satanlar; tarihte İyaclerında, 1617 senesinde Venedik'te (kendisini 4ttüa, Takat tyyarenin: kas KBŞT S böyle bir âlet gördüğünden bahseder. nadına takılmıştır. Paraşült yırtılı b " l v i çi 'araşilt yırtılmış, hâlâ tükürük deryası içinde yüzmek-İ Pakat şüphe yök ki o zamanlar para-İpilot bir kurşün gibi #rza döğrü “in - tddirler. şütçülük teerübelerini-bu derece rn-'..xm başlamıştır. Fakat kendisinden Para, insanların kirli ve pis ma-|retli alarak yapmıyorlardı. Paragütün levvet atlamış olan başka bir paraşüt- hakiki tecrübeleri dmaha pek yakın. çünün Üüzerine inmiş, açılmış paraşü- p3 uei b larda yapılmıştır. tün yanından geçerken birinci para- Paranın girdiği yerde neş'e - ve 1783 senesinde, Fransad Mofpol. şütçü arkadaşım boşlukta kıvı-:nu- bahar aydınlığı, parasizlığın çöktü-|ye kolleji fizik profesörü Lönorman! tir- Fakat bir paraşdt İki adamı tac ğü çatıda kasvet ve karanlık vardır.|Sebastiyen 80 parmak kutrunda iki şıyamamış, bereket versin bunların bi- İnsanı her şekle sokan para, san- | şemsiye ile bir tecrübeye girişmiştir.|risi yanında bulunuz imdat Aletini ki şeytanın icadıdır ve dünyaya, in-|Birer elinde bulunan bu geniş şemsi-'derhal açmıştır. Bu müretle (Ki para- e b biri- yelerle bi revin birinci katından aşa- şülçü sağ salim yere inmeğe- muvaf. san neslinin huzurunu bozup e oya atlamıştır. Profesör hakikaten fak olmuşlardır. Pariste ihtiyar bir ka- sekmer deblbtee | dini öldürdüler Çok paranın azdırdığı - adamla, ; k 3 parasızlığın delirttiği insan tipi, her Zan"ı zengince lmîş. katîîin, eski ; yerde yan yana yaşıyor. v “ Çimdik uşak olduğu söylen.yor Pariste Ausiner civarında oturan B irad gahibi bir ihtiyar kadın evinde ölü olarak bulunmuştur. Cinayete ait tafsilâtı yazıyoruz: Lehot sokağında 57 numarada ika met eden Marcel Bido karisiyle ve çocuklarile beraber evine avdet eder ken, madam Coltotmun apartmanın da fazla miktarda aydınlık görmüş, ve hu vakitsiz ışıkların tabii olmadı- | | ÇİMDİKLER | Para Kleman Votel, Fransız tesliha- tına ve mali vaziyetine aid yazısı- sında şöyle diyor: Parasızlık, bir diş ağrısı gil Bu söz, asrımızın hayatı içinde, bakikaten en doğru olan — bir fikri taşıyor. Fakat diş ağrısı ile parasız- lbık ayni adamda birleşirse o0 zaman neye benzer?.. Para, bugün, bir irbaz gibi, müthiş bir kuvvet gibi dünyayı fet- 'or, insan oğullarını kuklaya çe- viriyor, her türlü marifeti yapıyor Para, zamanı geliyor, insanı şi- marık ve küstah yapıyor. Para sahibi adam, mahiyeti dü: #ünülmeden hürmet görüyor. şAE Paraya tama yüzünden insan, ah- lâkı, vicdanı, fazileti ve bir tarafa bırakarak her türlü sak- labanlığa, her türlü riyakârlığa, her türlü yalancılığa, iftiraya, cinayete kadar gidiyor. Parası olan düdüğü çalıyor. Para hazretleri ile, küflü kapılar açılıyor. Parasına güvenerek, isnada aında da çok ilerlemiş; binlerce ka- din tayyareci sağır Napolyon Bonapart, — Harbi kazanan, zilerini de örtüyor. En üstün kuvvet olan ilim ve ze- İkâ bile, muhterem ve muhteşem para hazretlerinin karşısında boynu- İzmir sulh hukuk hâkimliğinden : Zihni ve Şükrü, Hasan, Şerif, Nuri- nin şayian ve İrsen mutasurrıf olduk- ları İzmirde Tepecikte zeytin sokağın- da kâin 5 ve 7 No. mukayyet ve beş odalı ve 300 lira kıymeti muhamme- neli evin mahkemece verilen izalei şu- yu kararına Jstinaden 6/12/9388 t hine müsadif salı günü saat 15 te İz mir sulh hukuk mahkemesi Ralonunda , Kint hiasederek ihtiyar kadımı bir de- satışı yapılacaktır, Bu arttırmada tah-|fa oklamak İstemiştir. min olunan bedelin yüzde yetmiş beşi| — Mösyö Marsel Bido polise şu ifa- nisbetinde bedel verildiği surette tü-| deyi vermiştir: eee n aa — Işıkların çokluğu nazarı dikka- satış 15 gün daha uzatılarak Bae 5 İ K arttırması 22/12/938 perşembe günü timi celbetti. Çünkü madam Coltot saat 15 te yine dairemizde yapıla-|©fkenden yatan ve erkenden kalkan çaktır. ihtlar bir kadındı. Bahçe — kapısını Gayri menkül üzerinde bak talebit-İaçtım. Mutbah Kismına gelen bom- de bulunanlar ellerindeki resmi ve- rumdan geçerek pencereden İçeriye baktım. Evvelâ mutbahla yemek odası a- rasında iskemlelerin devrildiğine, masaların yıkıldığına şahid oldum. Tecesasllsüm daha çok arttı. Mut- bah kapısını tereddüd etmeden aç- tım. Gördüğüm manzara, bir koltuk- la bir sedirin yanına düşen küçük bir yerde madam Colotteun upuzun u- zanmiş vücudüydü. ! Madamın yüzüne bir kâğıd örtül. müştü. Eğilerek komşunun ölü olup olmadığını anlamak istedim. Maat. tecsslif madam Colotte ölüydü. Der- hal polise koştum, Benim bildiğim bundan ibarettir. Bir taraftan polia anketi de şu ne- ticeyi vermiştir: Madam Colotte, Pariste ve Paris Zavalli bulunduğu köşesi civarında oldukça irad getiren-ev ve mağaza gibi emlüke sahiptir,, Astıl- erde oturanlar, onün kalbinden, fakirlere devamlı - suretta - yaptığı müavenetten, yetim — cemiyetleriyle dajmi şekildeki münasebetinden tak | dirle buhsediyorlar. Hiç gesi olmiyan bu kadın dal- ma yalnız yaşamakta ve emlüâkinin kirasiyle geçinmekteydi. Komşula - rın ifadesine nazaran, son günlerde madam Colette'i evinde meçhul bir adam ziyaret etmiştir. Tahmin edila |diğine göre, bu adam birkaç yıl öne €e madama hizmet eden ve ev bek- çiliği yapan birisidir. Henüz teşhis yeremediği surette gayrimenkul- tek- edilip yakalanamıyan eski bakçinin rar 16 gün müddetle arttırmaya ko- z madamdan para istediği ve onun da 'nulup en çok bedel verenin üzerine İ- Çocuk esirgeme kuru- bu adama para vermamesinden do- halesi apılacak arada tahakkuk edecek layı bekçinin eski bayanmı öldürdü. ihale farkı hiç bir güna hükme hacet| - Müunun yardımları — İğü anlaşılmaktadır. etmiyen| —Ankara, 8 (ALA.) — Çocuk esir-| — İhtiyar kadın, boğularak te başı- iremize müracaatları lâzımdır. Aksi halde haklarında tapu sicilli malüm olmadıkça paylaşmadan - hariç- kala- caklardır. . Şartname 16/11/938 - tarihinden itibaren hörkesin — görebilmesi — için açıkta ve gavyri menkulün evsafı - da şartnamede yazılıdır. Müzayedeye iş- tirak etmek istiyenler kıymeti muhum- menenin yüzde yedi buçuğu nisbetin- de pey akçası veya milli bir banka te- minatı irae etmeleri lâzımdır. Gayri menkulün vergi ve sair kanunit mü- kellefiyetleri satıcılara ve yüzde — iki buçuk dellaliye ve ferağ harçları alı- cıya ait olup ihale bedeli defaten ve peşinen ödenecektir. İhaleyi müteakip müşteri ihale bedelini vermediği vey 111-938'nin her iki tarafındaki çürükler, ve İyesatları lüzumu ilün olunur. 4009 |fında 1142 çocuğa yardım edilmiştir. tıları bunu ispat etmektedir.