Haziran 28 Şemsi paşanın yaveri anlatıyor: Meşrutiyetin ilânı ve Ab- dülhamide k arşı hareke Saraya yapılan, hoş yere istirhamlar yıkılıp gidişi. | ve istipdadın | | | | Miralay galip bey Firzöviğe 10 - 12 gün evvel gc lenler de vardı. Bilhassa bunların sabrı tükenmeğe başlamıştı. Niha-| | Yet 180 imza ile 7 temmuz 1324 te padişaha şu telgraf çekildi.: ' Atebei felek mertebei . cenabı tır ki, bu telgraf üzeri- tehriyarı âzamiye takdim olu ne u öilân tertibatını al- Üzere mağa başladı. Ve fakat ne olur ne Huzuru samii sedaretpenahiye Makamı âliüi meşihatı penahiye Cenabı Rabbel'âlemin tebareke ve tekaddes hazretleri zinet arayi Mansabı celili emaneti kübra, şev- keti efzayi hilâfeti uzma, halifei vu- Yi zemin, veli nimet bi minneti âzam *fendimiz hazretlerini hemişei za- Man kemali şerelü şan ve adlü ih- fan eyle saye sazı İslâmiyan ve Os- itlaniyan buyursun. Ve mevki “ve Makamı sat isamı tacı — darii #zamilerini yaru ağyara karşı yülâlâ ve livayı şevket ihtivayı ci- handarilerini bâlâ buyursun amin.. Pek yakın görmekte olduğumuz felâket ve mahviyetin esbabı men'ü izalesi düşünülmek üzere Kosova Vvilâyet ahalisi kuvvetleri — namına olarak burada - vukubulan içtimar /— Muz neticesinde refah ve saadetini temin için sünneti nebeviyeden bu- n ve 7 zilhicce 1293 tarihli fer- Manı hümayun, mes'adet makrun, tenabı padişahi âzamileriyle tasdik Ve ilân buyurulmuş olan kanunue- “Yazi veçhile meşveret usulü meşru- senın yeniden iade ve ikamesinden başka çare - olmadığını ” teyekkun tderek Derseadette bir Millet mec- - İlsinin celp ve cem'ine müsaadei se- Biyei cenabı şehinşahilerini — istir- ve istidaya müttehiden ve müt- ikan karar verdik. Binaenaleyh talep ve istidayı meşruumuz kabul yurulacağından ümitvar olmakla beraber kemali halisiyetle vukuhu- kin ve sadakat ve emniyet ve hüs- hüniyetimizi teyit ve takviye edecek Olan işbu istirhamatımızın — cevabı ve is'afına dair iradei seniyei Eşraftan Memduh Müderris Mahmut Kâmil Müderris Abdülbaki Eşraftan Hacı Ağuş Yyihden Mehmet Sait Meşayihten Saadettin | Senabı şehriyari âzamilerini kemali |© odi İi tir. Di Te gll yrai tibei ahvalde emrü feri Ku eZ y hazreti veliyyül'emrindir. (1) Firzövik içtimaı kendi mın- takasında olduğu halde müçtemileri İA teşci edici harekâtiyle meşrutiyet Müderris Adem Sırı —— $ — İtalebine imale etmiş, başlı b Müderris Nabi müessir olmuştur. Üsküp müftüsü Hasan Fehmi Eşraftan Salih R Müderris Hacı Şaban — * ev. Müderriz Abdül'ahad —— N anş maçı Bize katıratımı anlatan ve Şemsi prr- şanin yaverliğinde — dulünep haki- katte İttihed ve Perakki hesabına galışan şimdiki müli emlâk vi Bay Süleyman * Ceman (180) imza.. Maamafih Sultan Hamidin ka nunuesasi ve Meşrutiyet hakkında aldığı ilk telgraf bu değildi. Padi- şah, ordu kumandanlarından, mü- fettişi umumilikten, kendi hafiyele- rinden aldığı malümattan başka Se- ezde halktan da bu gibi talepler arsısında kalmıştı. Fakat işin cid: diyetine ve şamil bir vaziyet aldı- gına el'an itimat edemiyordu. İşte Firzövik - müracaati padişa- hın bu tereddüdünü izale etti ve ça-|. resizliğini yüzüne çarptı. Mabeyn olmaz diyerek telgrafa cevap ver- medi. Halbuki Firzövikte içtima edenlerin hakikaten sabrı tükeni- yordu. Firzövik telgrafhanesi kapı- indan ayrılmıyorlardı. 10 temmuz 324 perşembe saba- hı şu ikinci telgraf çekildi : Huzuru samii sadaretpenahiye Makamı muallâyı mesihatpenahi- ye. Vesateti âliyeleriyle arzı- atebei felek mertebi cenabı veliyyünniamı âzami olunan 7 temmuz 1324 tari- hindeki telgrafnamei âcizanemize elyevm cevap zuhur etmedi. Tes- kini heyecan kabil olamıyor. Halk müsellehan aşağı doğru akın - edi- yor, muyafık cevabın — istihsal ve tebşirini rica ederiz. Muvafık ce- vap gelmezse, mutlak reddolunursa vehamet muhakkaktır. Ferman. İnaza Firzövik telgrafhanesinde umum Kosova vilâyeti ulema, eşraf ve rü- esası namina Pirştine belediye reisi Ayni günde padişahtan Meşrüti- yet idaresi istirdat edildi, her tarafta ,enliklıgı yapılmağa başlandı. Firzü- vik içtimaı, meşrutiyetin ilânı için olan müesserattan en büyüğü ve en mühimmidir. Meşrutiyet tarihi, bu vak'aya en mübeccel sahifeler ayı- yacak ve bu sahifelerini on sekizin- ci nizamiye fırkası ve Şemsi paşar nin — vekili, —Erkânıharp — miralayı Fevzi beyin (Mareşal Fevzi - Cak- mak) (1) ile Kosova jandarma ku- mandanı miralay Galip beyin, Ne- cip ve Ferhat Dragalarla Pirştine Geçenlerde İzmirde güreşip bera- bere kalan Kara Ali ile Tekirdağlı, rovanşı mahiyetinde ve Alsancak par- H binası inşaatı menfaatine olmak Ü- zere 8 Temmuzda İzmirde — Alsancak sahasında karşılaşacaklardır. ANADOLU | A vrupa postası _j Dünyanın.en Kontes, çocuğunu Rogviç- Revent kontesinin, Londra- nin Recente parkındaki büyük evinin kapıları sımsıkı kapanmıştır. Bekçi- ler gece ve gündüz. evin bahçesinde devriye gezmektedirler. Evin pence- relerine demir — parmaklıklar — takıl. mıiştır. Tekmil bu tedbirler, haydudların kontese bir tehdid mektubu yazmasın- dan ileri gelmiştir. İlk. tahkikat, bu tehdid mektubunu şaka mahiyetinde olmadığım- göstermiştir. Haydudların gayösi dünyanın en zengin kadım o- lan kontesin çocuğunu ellerine geçir- mektir, bütün ailesini endişeye düşürmüştür. Barbara Hüton adındaki bu kontes, Nevyarkta verilen bir boluya jik ola- rak gittiği zaman, şerefine tam bir buçuk milyonluk bir ziyafet tertip Canilerin bu kötü niyeti, kontesin zengin kadını Meçhul haydudlar tara- . ... fından tehdid ediliyor pencereleri demir parmaklıklı evinde saklıyor. Kontaş ve ça BÜYÜK HİKÂYE. 9 ——— — Güzel Emiş Üu. Yüzü, içyağı sarılığında idi. Gü Yazan: TUĞRUL DELİORMAN miş, ağılda upuzun yatıyor. |diline kâkimdir. Kendisini — kaybed cek derecede sarhoş, sevgilisi için « neşin yakıcı ateşinden gizlenecek yer|mmı feda etmeğe-razı olacak — kadı urıyan koyunlardan birkaçı, genç ölü-|âşık olsa, gene, müşterek' sırdan b nün kaskatı dizleri arasına sokulmuş kelime söylemez. Sanılır ki, Alevi, da muttarid bir sesle soluyordu. Gölge|duğu zaman o sırrı içinde bulmuş « bulamıyanlar da meliyerek, kafaları | ölümü ile bersber ebede götürmüştü: ğıda, ağılın üç adam boyu yükselmişti. kalmasından kuruntulanan lunun çobanı, kaygısızca çalmakta ol- dtuğu kavalını, dudaklarından ayırdı ve bulunduğu yerden birkaç kere: — Hey, Emiş bacı'.. Emiş bacı bi Diye bağırdı. Karşılık alamayınca kavah'a sert sert öttürdü. Fakat, kaT- şıki yamaca çarpan ses, tekrar ken kulaklarında süküt buldu. Ağyın bu- lunduğu taraftan bir cevap alamayım- ca dayanamadı. Çatlak topraktan fış- kırır fişkirmaz sarârivermiş olan ot- ları, tel tel kopararak dolaşan — süri içinde dolaşıyorlardı. ürünün geç vakite kadar ağılda Kandoğ- Ondan sır koparmak, canını - alma tan daha güçtür. Bilhassa <Dede> ye karşı sevgi v saygıları sonsuzdur. Bu cihetlen diye bilirim ki, «Dede> «Hazreti Ali> kı dar sevilen bir varlıktır. <Dede> kel |mesi, her birinden bir parçayı ifad eder. Bu yüzden, yılda bir, nihayet il kere köylerine uğrıyan bu adamı, içle rinin bütün samimiyeti ile ağırlarlaı Emişin ölümünden on beş gün eve ki ayak basmış olan çam yarmar gibi, matruş-yüzlü <Dede> yi, ayr saygı ve coşkun bir sevinçle kârşıla mışlardı. sünü bıraktı ve ağıla doğru yürüdü. — O gün, herkesin yüzü gülüyordu. Burası, etraf bodur bir. taş duvarla — Genç kadınlar, kırmızı dallı Balvar çevrilmiş murabba şeklinde, üstü açık Jarımı giyerek Çİl çil yanan altınların” |bir Bodur duvarın dış tarafına |boydan boya tezek yapıştırılmıştı. | -Kandoğlunun- çobanı, küpeşteleri kırik kapıyı omuzliyarak, kendisine edilmiştir. O zamanlar on yedi yaşın |bu konttan bir çocuğu oluyor. O gün- Zeçebilecek kadar bir aralık açtıktan da idi. Güzelliği herkesin nazarını çe-İden sonra kocasi ve çocuğu ile berü- Kiyordu. gün prens Aleksi Midvani ile evlene- ber sakin bir hayat sürmeğe başlıyor. & P_'ık'.ft çok gecmuluu: zenginliği ken-| — Birkaç gündenberi, haydudlar tara- isi için zararlı olmağa başlıyor. Bir | çandan çocuğu çalınmakla — tehdid e- sonra içeriye girebildi. İri köpek, bir adamın ağıla girdiğini görünce, yıldı. rım gibi yerinden fırlamış, huvlıya ona doğru koşmuştu. Fakat, komşu çobanı tanıyınca, sus- ek, bütün dünyayı dolaşıyor. Lükin, | (Ü0t kontes, büyük bir endişe içindeltu, geri dönerek ağır uğır eski yerine geçimsizlik yüğünden, a2 zaman son- günlerini geçirmeğe baslamıştır. Hat-|gitti, ölgün vücudunu samanlar ara- ta evindeki hizmetçilerden bile şüphe|Sına bırakarak tekrar gözlerini kapa- ra prensten ayriliyor. İkinci defa olarak kon Hotviç-Re-|(ederek, gayet müteyakkız hareket et- ventlovla evleniyor. 1938 senesinde mektedir. Karılarını, metreslerini Madlen Küilzinan, Piyer-Eduvar Buve, Antuvan Süşo adlarında biri kadın diğer ikhsi erkek Üç Fransız gazino artisti, Londrada pek muvaf- fakıyetli numaralar yapmakta imiş- ler. Madlen Küizinanın Pariste şöför lük eden kocası Jorj Küiznan karı. sının Londrada pek razla <almasın- dan kuşkulanarak, bundan bir hafta evel İngiltereye gidiyor. Madelenle iki meslektaşı kendi- sini etardukları küçük evde — güler yüzle karşılıyorlar. İki gün kadar birlikte eğleniyor- lar. Fakat üç gün evel, oturdukları küçük evden, âni silâh sesleri işitili- yor. Evin içinde bir facia olmuştu: İşin iç yüzü şudur: Madlenin kocası Buve ve Saşo döğüşüyor. Sonra cebinden çıkardığı bir tabanca ile karısının üzerine ateş ediyor. Çıkan kurşunlar Madlenle Buveyi yaralayıp yere seriyor. Bu hal karşısında ürken Jorj Külzina- nın elindeki tabanca düşüp ateş alı- yor ve namludan çıkan kurşu nken- disini öldürüyor. Bundan birkaç ay evel jimnatik oyunları yaparak - takdir. kazanan Madlen, bar artistliği yapmak isti- yor. Karısını son derece seven koca- s1 buna itiraz ediyor. Lâkin kocası- Madlen onu terk ederek iki erkek Aartistle beraber Londraya gidiyor. Bu sebeple hiddetlenen Jorj, İngilte- reye karısını öldürmek maksadile gidiyor ve bu işi yapıyor. DİĞER HÂDİSELER Bundan dört gün evel Parisin Vest sokağında da çok feci iki aile facia- sı olmuştur. Buradaki npartmanının bir oda- sında oturan &7 yaşında Pol Garşera isminde işsiz bir amele kıskançlık yü zünden 82 yaşındaki metresi Fer- nand Hatonu başına bir demir boru ile vurarak öldürüyor, yakalanıyor. Bir kaç saat sonra,ayni sokakta vuran birkaç adam ğ biri kendi kurşunu ile hayata göz "yumdu.. Şoförün karısı ve artist kadın 'mın itirazına rağmen kulak asmıyan |Suenin odasına girerek kadını yattı. ği yerde insafsızca bıçaklıyor. Anide uyanan kadın kendisini şiddetle mü- dafaa ediyor. Bu sırada yetişen kom şuların eline düşmemek istiyen Hof- man pencereden atlıyarak kaçıyor. Ağır surette yaralanan Sue hasta- haneye kaldırılmıştır. Fransız polisi bu Hofmanı aramaktadır. A mi Jonson kaza atlattı. Londra, 27 (A.A.) — Dünkü tay. yare şenlikleri esnasında kadın tay. 22 numaralı diğer bir apartmanda yareci Ami Jansonun tayyaresi yere başka bir hâdise oluyor. Morle Hofman adında birisi, ge-| ce yarısı, sabık metresi madam' İdüşerek parçalanmıştır. Tayyareci tayyaresinin enkazı arasından — sağ salim olarak çıkarılmıştır. di. Çoban, islak çamur hi relere basa basa ilerliyor, muş koyunların arasından İgeçmeğe çalışırken! — « — Bu Emiş bacı nirdeki.. Davar öğ- leye kadar ağılda kalır mı imiş? Diye söyleniyordu. Yerde upuzun yatan kadınla karşı- laşınca birdenbire irkildi! — Vışşş!.. Buna nolmuş ki,? Vıy anam, tulum gibi şişmiş.. Genç ölünün etrafında gölgelenen koyunları dağıttıktan sonra, Emişin elini tuttu. Bu el buz gil i. — Ölmüş Emiş ölmüş üle!, Ve acele ile dışarı fırladı, kendi sü rüsüne bakmadan koşa ko ı landı. Herkes tarlasında olduğu için yölda kimseye rastlamamıştı. Soluk soluğa muhtarın odasına gir diği zaman, Emişin kocası çolak Ha. samı da orada görünce hayretten donn- kaldı. Muhtarla çolak Hasan, köşeya bağ- daşmışlar, karsılıklı — oturuyorlar ve mütemadiyen tütün içiyorlardı. Ço- baun, kapıda göründüğü zâman iksinin de kaşları çatıldı. Muhtar, asabi bir sesle; — Ne var üle? Neye geldin?.. Dedi, Kandoğlunun çobanı, korkudan sap- sarı kesilmişti. Çolak Hasanın ne ye- lini almış güb tortop ol güç halle zid adam olduğu herkesçe malâmdu, Karısının ölüm haberini alınca, çoban- dan şüphelene bilir ve onu eşek sudan gelinceye kadar dövrdi de.. Kirpiksiz ve şişkin kapakları altındaki gözlerini susan çocuğa çevirdi: »— Cuvap versene ülen! Gene sükütla karşılaşınca, bu sefer, kirpiksiz ve şişkin kapaklı gözleri yus- yuvarlak oldu. — Emişin yovsa? ölüsünü mü — gördün, — Desene ülen?. Ayağa kalkmıştı. Yü: Uzün boyu ile o, bir eşki yordu — Git sürünün başına.. Biz herşeyi biliyak,. Derken çobana doğru, tehdid maka- korkunçtu. aya benzi- stermişti, Bu elin, yalnız baş ve serçe parmakları vardı. Anadolunun her Alevi köyünde ol- duğu gibi burada d& hambaşka - bir; alem, apayrı bir yaşayış vardı. Biri- birlerine son derece bağlı idiler, En gizli emelleri, dile, kadar çıkamıyacak hisleri aralarında konuşabilirler; fa. kat, bir yabancıya karşı ketum — dav. rYanmayı — husüsiyeflerinin — birinci maddesi alarak kabul ederlerdi, Rir Alevt en ehemimiretsiz isler de he W AĞ Kisa havlıya H poşularının âlhın kısmina — takmislar memelerine gülyağı sürmüşlerdi. Ba bayiğit delikanhlar da, onlar kada sabırsızlık gösteriyorlardı. İ Davarlar çayırdan çabuk getirildi sütler acelerile sağıldı; çocuklar, dahiı hava kararmadan döşeklere yatırıldı Toprak damli evlere, karanlık; olul oluk akmağa başlayınca, kapılar örtü dü ve dapdaracık gübre kokatı köy ya larından kadınlı erkekli birçok silüet «Nede> nin bulunduğu «konağa» doğ ru akmağa başladı. Bu gidenler arasında, yalnız, köyün en güzel kadını olan Emiş yoktu. Ko cası çolak Hasan, Emişi, o gece ağıldı bırakmıştı: Kuşak kuşağa tutunarak halay çe ken genç kadın ve erkeklere, davul ilı zurna sabaha kadar tempo tuttu. Ve © kadar çok dut rakısı içildi ki... Artık, sabah yakındı. «Ali Sırrı» nın getirilmesine ve çı raların söndürülmesine bıçak — sırt kadar zaman kalmıştı. Birdenbire ço lak Hasan, sallana sallana oturanln- rın dizlerine, ayaklarına basarak <De- desnin huzurun geldi; postu, dizi mMmosmor damarlnn_dışın fırlamış Kkü- ba eli öptükten sonra, herkesin duya. bileceği bir sesle karısı Emişin, «Ba- taklıçay» köyünden bir sünni ile öy naştığını hatta bir keresinde onlar türmü meşhüd halinde yakaladığını fakat, «Dede> den bir izinsiz bir lş ya pılamıyacağı için bu zamana kadar sü küt ettiğini anlattı. Bir Alevi kızının, baldırı çıplak bit sünnf? iİle münasebette bulunması, kâ yü çileden çıkaracak dercede sinirlet tirmişti. Onu dinlerken «Dede> evvelâ kızan mış, sonra mosmor olmuştu. Zaten dut rakısı onun — yüzünü bir horo ibiği kadar pançarlaştırmıştı. | Doksan dokuzluk tesbihini havası kaldırdı. Bu, süküt demekti. Çolak Ha: san, hemen sustu. ğ Biraz durduktan sonra Dede: — — Onu, sen kendi elinle öldürecek Sin, A dedi Çolak Hasana,.. — Odadakilerin sırtlarını - soğuk bir ürperti dolaştı. — — Ve, diye devam etti; Emişi ha. bersiz boğacakstn. O bilmemeli öldü. Tüleceğini !.. K r İçeride, korkunç bir süküt esmeğie başlamıştı. Bü sessizliği, çatal çata) çıkmağa başlamış olan <Dodenin» ge. Bi, tekrar bozdu : — Sırrımız, bir aünninin eline geç. meden, bulunduğu — bedenle — beraber mezara gömülmelidir. Sert bir hareketle kadehini kaldır. di; Ç — Alimiz, sırrımız askına,, ( Ve bu satırları yazanın bildiği bir | İmmda sağ elini uzatmış ve kapıyı gös-İmerasimi mütcakıp çıra söndürüldü. Bu geceden on beş gün sonra Kan: İdoğlunun çobamı, — ağılda | ölü yatan Bi Börmüş, ve anlattığımız — gibi muhtarın odasında çolak Hasanla kar: şılaşın O gün, ikindiye doğru, kadınlı er- kekli yirmi kişi, ağılın küpesteri kı rık kapısından İçeri girmiş, koyunları yir delikanlı İle meraya — göndererek Blünün etrafında çepecevre halka -al. muşlardı. Böoğvcüu bir aıcak — vasylı (Sti Hlfen çevirinis)