[ Haziran 25 Ne analar, baba- lar varmışmeğer? Çocuklarını öldü- rüp cesedi bodru- ma atmışlar. Çocuğuna çok canavarca muzmele eden, bakımsızlık yüzünden onu ölü- me sürükliyen ve bu da yetmiyormuş gibi, onu nihayet bir mahzene atip çürüten bir anne tasavyur edemezsi- niz tabili.. Fakat Fransada Paris-Ba- vil yolu üzerinde Lorn kasabasında böyle bir anaya rastgelinmiş. Bu kasabada orman bekçiliği eden Leon Mopas, 35 yaşlarında hir adam- dir. Bugün 30 yaşında bulunan - Mod- ren Lebre adında bir kadınla bundan 12 gene evel evlenmiştir. KendIsi ol- dukça çalışkan olmakla beraber çok içki kullanırmış. Madlen /Sebre ise iş güç sevmez ve tam bir lâkaydi içinde yaşıyan bir ka- dimmiş. Bu ailenin sekiz, altı ve dört yaşla- rında üç çocuğu vardır. Bunlardan bağkâa, yirmi ay evel bir çocukları da- ha doğmuştur. Fakat bu çocuğu doğdu gu günden itibaren gören olmamıştır. Bu vaziyetten dolayı, Madlen Sebre- nin komşular bazı dodikodular - çıka- rıyorlar. Bu dedikodular, jandarma kuman- danı M. Alenin kulağına kadar gidi- yor. Alen, bir yolunü düşürüp, hakika- ti öğrenmek için Müdlenin evine gidi- Yor, İçeride yeni doğun çocuğu göre- Meyince evden ayrılıyor ve, biraz son- FA, yanına kasabanın doktoru İle be- lediye reisini âhp tekrar geri geliyor. Madam Sebreye: — Yeni doğan çocuğun nerede? Diye soruyor. Kadın: — Ufak çocuğum 26 Mayısta öldü; tevabını yeriyor. Onu görmek ister Misiniz? Sebrenin gösterdiği yere giden Jan- darmıma kumandanı, orada, loş bir yer- Gde ufak bir çocuk Aarubası * göl r. “Arabanın içinde, eski bir örtü ile ör- TÜrtüş en Wi Yatıyor. 20 aylık bir çocuğa ald oldu- Bu unlaşılan cesed kokmuş ve bozul- Mağa yüz tutmuş bir vaziyettedir. Tahammü! edilmez bir koku etrafı kaplamıştır. Derhal sorguya çekilen Madlen Sebre, çocuğunun — ölümü hakkında $unları söylüyor: — Çocuğum, 26 Muyısta, sebebini bilmediğim bir hastalıktan kollarım a- Tasında öldü. Onu, öldüğü gündenberi bodrumda bıraktım. Kocamın bu hal- den haberi yok. Diğre üç çocuğum tlimden &lınmasın diye onun ölümünü söylemeğe korktum. Çocuğumun — bakımsızlıktan — öldü- #ünü sanmayınız, bunu şiddetle red- dederim. Bu sefer, kadının kocası Leon Mo- Pa dinleniyor. Adam: — ÇocUğumun ölümüne hayret edi- Yorum; diyor. Ben her gün sabah er- kenden gider, akşam geç vakit eve dö- herim. Pazarları ise balık tutmağa gi- derim. Ara sıra, çocuğum hakkkında kü- rımdan malümat isterdim. Bana: «Sıhhati iyidir, şimdi uyuyor. Vabını verirdi. Fakat, bu ailenin sekiz yaşındaki Roland adındaki çocuğu, bu sırada İâfa karışarak: — Babam, diyor, evde fena bir ko- ku olduğu için sık şik annemle kavga, *diyordu. Bütün bunlara rağmen kadm ve ko- Gasının mücrimiyetlerine kanaat ge- Tiren zabıta, her ikisini yakalayıp nd- “"ye vermiştir. Ce- ,Kemerde B. Abdurrahmanın bahçe- Sinde bir boğulma vak'ası olmuştur. lurahmanın karısı Bn. Zeranın altı yardır. Kendisi ve kocası, bah- Sede işle meşgul iken kapı yanında *Yalyan çocuklarından iki buçuk yâ- fihda Gülter adındaki kız, içinde ya- daşpietre kadar su bulunan — havuza AMüs, derhal kurtarılmışsa da has- y Şocuğun ansızın suya düşmek SZunden akciğer felcinden öldüğü an- ANADOLU Sovyet gazetelerine göre: Herhangibirharbe Ame- rika da sürüklenecek! Amerika artık demokratlar cephe- M. Bul Pravda — gazetesinin —& Haziran| 1938 tarihli nüshasında — ebeynel- milel mevzular> başlığı altında in- tişar eden — bir makalede birleşik şimali Amerika Hariciye — Nazırı M.Hellin - 3 Haziranda — söylediği nütku ale alımarak bu nutkun bilk- hassa birleşik — şimali Amerikanın bugünkü gergin beynelmilel — vazi. yetteki pozisyonunu — aksettirdiğin- den dolayı dikkate değer bumıımı-*, ğu ve bununla beraber birleşik şi-! mali Amerikanın dahili — vaziyeti-. nin-de nazarı İtibara —almması lü-| zım geldiği kaydedilmekte - ve ez- cümle şöyle bir mütalea - yürütül- mektedir: «Hellin söylediği bu nutkun, sık- let merkezi yalnız mütecavizleri takbih etmesinde değildir.Bu nutuk | 4 Amari- itibarile. birleşik şimali kanın hâlâ gütmekte devom ettiği © mâahud «bitaraflık» siyasetini ten- kide hasrolunmuştur. | sine yanaşıyor mui miş? ettiğini Apata lüzüm bile yoktur Müfecavizlerin Avrupada — hazırla- makta oldukları harp t& birlesik gi. mali Amerikayı bir kenarda bıraka, maz. - İşte bu sebepledir ki, Alman faşizminin Çekoslovakyaya tasrruz tehdidini birleşik şii A- merikâ hükümetinin büyük bir dik katle takip etmesi de hiç tesadüfi değildir. Hellin Briyan-Kallağ - paktıma tirak eden bütün devletlere vuku bulan hitabı, merkezi Avrupada hu- sule gelen gergin v. ir neti. eesidir. Hiç şüphe yok ki, birleşik şimali Anterikanın idaresi — siyaset adamları 1914 - 1918 deki cihar harbinden alıman tecrübeleri nazarı itibara- almakta ve dünyanm — her hangi bir köşesinde çıkacak yeni bir cihan harbine birleşik — şimal Amerikanin da sürükleneceğini dü şünmektedirler. Amerikan milleti kat'iyen — harş istememekte ve tecavüze karşı mü gadeleye 06 hazır. — bulunmaktadır. Momleket e, Müşterek bir demokratik eephenin vücüde getiril mesi lehindeki —kuvvetler günden güne artmakta, bitaraflık siyaseti nleyhindeki hareket kuvvetlenmek- tedir. Ayni zamanda memleket da- hilinde bitaraflık siyasetini *müda. faa eden, mütecavizlere müzaheret gösteren, halâsı harp çıkarmak yenlerle uzlaşmakta gören ve mü- tecavizlerle yapılan işlerin mesi içi bitarafhık & en is. tifade etmek istiyen reuksiyoner gruplar da mevcuddur. Bu grupla- rın hükümet azaları arasında ve kıs- men Hariciye nezaretinde vekiller de vardır. wizlen- Eğer Hellin bu nutku birlesik gi Aavkerikanın viyaketinde abılan hakikaten ciddi bir adım ise, * hiç şüphe yok ki, böyle bir adım hakiki sulh taraftarları arasında en iyi bir Japonyanın Çine karşı lan harbinin — neticesinde yaptığı ta- mukabele görür, Çünkü onlar, birle- e birleşik 'gik şimali Amerikanın Amerikanın uzak şarktaki menfaat- iltihakımı görmekle sulh kemlilvriıwl cepkesinin lerinin ne derece mutazarrır. oldü-|ne büyük bir kuvvet kazdamış ola- ğunu ve mutazarrır olmakta devam cağımı müdriktirler.» arememıemımimamama İzvestiyanın iddiasına bakılırsa “İtalya harici siyaseti Hayat bu!/.. | Dolfüsün ailesi sefalet içinde Şuşning de karısını göremiyor Eski Avusturya Başvekili Şuşniz son günlerde resmen evlenmiş oldu- &u karısını henüz görmemiştir. Avusturyanın, Almanyaya ilhakı esnasında Belveder şatosunun — bah- çesindeki bir köşke kapatılan — Şuş- nig, orada babası ve dokuz yaşında- ki oğlundan başka bir genç kadınla beraber bulunuyordu. Bu, Kontes Fugger idi.* Suşniğin bu kadınla evlendiği de haber verilmişti. Fakat, bu izdivaç sesmen bundan bir müddet ev- vel, Viyanadaki bir kilisede aktedil- miştir. Yalmız, bu merasimde Şuşnig bulunmamış, nikâh gıyabında kıyıl- mıştır. Bugün Şuşnig Bolveder şatosun- dan Viyanadaki Metropol ateli bina- sına götürülmüştür. Alman gizli po- liz teşkilâtının Avusturya şubesinin bulunduğu bu binada Şuşnige bir - da verilmiştir. Bunun yanındaki ya- Ti ve çalışma odası İse yalnız Suşni- yin İsticvabında kullanılmaktadır. Halbuki, Şuşnig, Metropol oteline nakledilmeden evel, şatodan bir oto- mobille <eşyaların» nakledildi b rülmüştü. Bugün anlaşıldığına g bunlar eşya değil, eski başvekilin dosyalarıdır. Polis, bunlar üzerinde daha derin bir surette araştırma y mak tordan — çıkarmış, poliş merkezine götürmüştür. Bu evrak üzerinde yapılmakta olan — tetkikler esnasında Şuşnig de sorguya çekil- mekte ve bu isticvaplar bazan saat- lerce sürmektedir. Eski başvekil buraya — nakledil- dikten sonra karısile resmen evlen: miş, fakat bugüne kadar, karısını bir çıkmazda!,, Ciano Çekoslovakyadan bahsetmemiş Mussolini mevkiini kurtarmağa çalışıyor. muş çünkü yeni ağırlıklar yüklenmiş. A Hitler M. Mussolini İzvestia' gazetesinin 5 haziran 938/anonun Milânoda korigreda süylediği tarihli nüshasında gazetenin — Roma |nutuk ele alınmakta ve bu nutuk etra- yaseti bir çıkmazda» bağlışı altında |(durulmaktadır : bir mektubu neşredilmiştir. Bu mek-| «İtalya hariciye nazırının Milâno- tupla İtalyan hariciye nazırı kont Ci-|da söylediği nutkun ihtiva ettiği müp- görmesine müsaade edilmemiştir, Şuşniğin karısı da bugün Belve. der şatosundan çıkmış bulunuyor. Buraya yalnız eski başvekilin baba. *1 mütekaid general Şuşnig oturmak tadır. Şuşniğin karısı, ise, kainbira- deri Artur Von Şuşnigle beraber Vi. yanada bir apartamn dairesinde ©- turuyor. Şuşniğin oğlu da, bir gece- Dostum Faik Atılgana BÜYÜK HİKÂYE ÇİFTETELLİ AT ——— — —— ÖĞ O O — — ——— ——— — Sahife 9 Yazun: TUĞRUL DELİORMAN —5S— — Dünya yıkılsa ben Melâhat-|ki dost bir iki gecemi Adanada ge- tan geçmem. Diyerek kestirip attı, Gelgelelim Süheyla han köşe- ciğinde hasta yatıyor. Hem yol sar- sıntısı, hem de son vaziyet, onu iyi- ce hırpalamış. Üç gündür kendinde değil... Doktor, akşam sabah mua-| yeneye gidiyor. Dördüncü günü idi. Biraz iyileştiğini gördüğümüz için vaziyeti kendisine a Sessiz sessiz ağladı; kirli yatağın içinde sarsılâ sarsıla hıçkırdı. Kesik kesik! — Ahn yazım böyle imiş, diye- bildi; Dana, bu oyunu yapacağını dünyada ummazdım. Halbuki, bir zsamanlar ne iyi geçinir, ne güzel se- rdik. TA İstanbuldan buraya ge- lisimin sebebi, vaziyeti gözümle gör mek içindi. Gördüm. Ne kara taliim varmış. Gene yastığına kapandı. Taş kâlp rimizi rikkate getirecek kadar iç yacıları ile dolu hıçkırıkları boşandı. Elimizden ne gelirdi ki. Doktor, hastanın başucunda ka- ra kara düşünüyordu. O da, nerede ise caktı. Biraz sonra, Sühey- la, birdenbire doğruldu. Yaşlı göz- lerini doktora çevirdi. Birkaç saniye bakıştılar. Pijamasının altında dol- gun göğsü, sarsılıyordu. Süheylanın gözlerinde, ani karar vermiş insan- ların cür'etkârlığı okunuyordu! — Bırakın gitsinler... Erzurum- da, boşanmak için istida versin. Ben de, tamamen iyileşir iyileşmez, yani birkaç güne kadar orada bulunaca- ğım. Alâkamızı keseriz. Hanın gıcırtıh merdivenlerinden Knerken, aramızda şöyle konuştuk: — Bu kadın, herifi kodese tıktı- racak galiba... — İhtimal, Veyahud da - kendi- sini,.. Doktor atıldı — Yek canım, onu yapacak ka- dın değil, o... Bir haftadır, doktorun ağzını bı- çak açmıyordu. Bu sözü, âdeta se- çirmem için ısrar ettiler. O gün, eski hatıraları anarak akşamı ettik. Geceyi, iyi bir eğlence yerinde geçirmeğe karar vermiştik. Bir haf- tadanberi Adanada temsiller ver- mekte olan ve halk - tarafından iyi bir rağbet gördüğü söylenen <Zevk tiyatrosu> na gidelim, dedik. İçerde, pekaz gezginci trupa na- sip olan bir kalabalık vardı. Küçük orkestranın kulağı tırma- lamıyan nağmelerine vücudunu tes. lim ederek dans eden genç kızların muhtelif numaraları seyredildi; şar- kılarını dinledik. Bütün bunlar, ne- zih bir hava içinde cereyan etmişti. Halk, Jâubalilik yapmak ihtiyacını duymuyordu. Biraz sonra, sahne arkasından, Kel Hasan vari bir hay- kırışla: — Aaaaytt./ AÇ ulan aç kapıyı., Diyen bir nâra ve ardından da ayak sesleri duyuldu. Aniyen içime, bir ürperme doldu. Bu ses, bana ya- bancı değildi. Fakat, nerede duy- muştum! Sabırsızlık ve endişe ile sahneye bakmağa başladım. Garip bir hissin tesiri altında idim, Büyüyen gözle- rimle sahneye çıkan adama bakın- ca, boğazıma birşey kıkandı, gözle- rime yaşlar hücum etti. Pijamasının tersini giymiş, başı na sivri bir. külâh geçirmiş ve daha ilk sözleri ile salonu kahkahaya boğ- muş olan bu adam, bizim kaza dok- toru idi. Hayretle onu seyrediyor- dum. Oyun, ne kadar devam etti; farkında değildim. Güldüm mü, ağ- ladım mı; onu da bilmiyorum. Yal- nız, perde kapandığı zaman gözle- rim ıslaktı. Fakat, oyun müddetin- ce, halk gülmekten kırılmıştı. Salon dağılmağa başlayınca, sah- ne arkasına koştum. Doktar, geyiniyordu. Beni görün- <e boynuma atıldı. İki k gibi birbirimize — sarıldık. Yüzüme, sıcak bir yüz, terli saçlar dokunu- yordu. Vücadirmez, stepler, ü de idi. Ve neden bilmem titriyor- duk. Ayrıldığımız Zaman, ıslak göz- vinçle söylemişti. Tiyatrocuların aynılışlarından bir kaç gün sonra, gene bir akşam dok- ı:fu.. evinde toplanmıştık. Evden|lerimiz ile bakıştık. bir iki kap yemek gelmiş, içkileri, — Tahmin eder midit bu hali doktor almıştı. Kendisinin bütün 'dedi. neş'esi yerinde idi. Bizi kahkahadan| Oturduk, beni görünce, Süheyla kırıp geçiriyordu. Geç vakte -kadar da çocuk gibi sevinmişti. «Bu iş na- içildi. Evimize dağılırken, doktor, 'sıl oldu?» demeğe kalmadan dok- her birimizi ayrı aymı — öptü, kucak-|tor anlattı: ladı. Sarhoşluğuna hamlettik. | —Biliyorsun, daha ilk geldiği ge- Meğer, bütün bunlar sonmuş. Er- ce Süheylaya âşık olmuştum. Bir- tesi günü öğrendik ki, doktor saba- kaç gün sonra kendisine evlenme ha karşı hana gelmiş ve Süheyla ile ;—":ı:':ı eıl!,ıerıqe beni v:ıdıdehreddîdr: l irum yO- | e nim israrlarım rşisil beraber atlara binerek Erzu: : y Şüaküde vö'bir güzet di idişin dönüşü olmadı. Sevgili boluverdik. Eğer sahne hayatına atır doı?u::ıjıı!u, belki de hiç görmiye- İirsam benimle evlenebileceğini söy. cektik: Kendisinin —nerede bulun-|ledi. Zaten, hevesim vardı. Kabul İduğundan haberimiz yoktu. Yalnız, tettim. Meğer, ben, dağuştan artist- mecburi hizmeti biteli bir seneyi Mişim. Her gittiğim yerde medilh- geçmediği için, İstanbulda — serbest alkış topladım ve çok sevildim 1':: çalışacağını duyduk. Artık, meclis-| yebilirim. Doktorlüktan - çok da lerimizden eski tadı alamaz olmuş-|fazla da kazaniyorum. Değil mi lunu tutmuşlar. yatıst mektebindedir. Ve tatil günle- dedir, Kendisine Çekoslovakyada pasa- Pport verilmiş, bu pasaportu Amerika sefarethanesi de imza etmiştir. Fa- (Devamı 8 önci sahifede) hemiyet bilhassa helihazırda çok ka- rakteristiktir. Bu ise, İtalyanın bu- günkü beynelmilel vaziyetinin müphe- miyet ve karışıklığına tamamiyle uy- gun gelmektedir. Ciano, bugünkü şe- raitte söyliyecek birşey bulamadığın- dan, nutkunda da yeni bir şeyden bah- setmedi. Ciano, eİtalyanın Roma-Ber- lin mihverine sadık kaldığını, tekrar ettikten sonra, İtalyanın İspanyada Almanya ile birlikte «Bolşevizmin hü- cumuna karşı mücadele» etmekte bu- landuğunu bütün cinaha ilân etmiş- tir, Cisno, «Mihver» in üçüncü âzası bulunan Japonyayı Mmethü sena — ve Htalya iİle Japonyanın gayelerinde bir birlik olduğunu işaret ettikten sonra, Uzak Şarktaki — ihtilâfim köklerinin Çin hükümetinin fevkalâde bir ihti. yatsızlıkla müzaheret göstermekte ol. Mede ölmüştür. Yapılan muaye-|hususi muhabirinin eltalya harici al-|fında ezcümle şu noktalar üzerinde |duğu Bolşevizmi yıkmak maksadına dayanmakta olduğunu da söylemekten çekinmedi. Meğer uzak Şarktaki harp hemen hemen milyonlara baliğ Japon tuk. Süheyla?.. Aradan, hemen hemen birbirine| — Kalktılar; karşılıklı lıır çiftetelli benziyen günlerden mürekkep tam oynıd_ ı_ılıır. Dokkıı::ııııı;l eskisinden daha üç yıl geçmisti. Şark hizmetim bit-|neş'eli ve genç lum. ıç' Tarsusa verilmiştim. Adana is- Tuğrul Deliorman. tasyonunda karşılaştığım birkaç' es- — SON — Bamam aa panya programına hiç te tetabuk el- memektedir ve işte asıl bünun içindir ki Mussolininin sabrı tükenmektedir. Cianonun — nutkunda karakteristik bir nokta varsa, o da Çekoslovakyada- 4i hüdiselerden zerre kadar bahsedli- memesidir. Cianonün bu nutku lenince insanda, Çekoslovakyada son zamanlarda İtalyan hariciye nazırının dikkatini celbedecek sanki hiç birşey vukubulmamış hissi hasıl olur. Ciano Fransayı da kale almadan geçmiştir. İtalyanın Almanyaya bağlılığı gün- den güne artmaktadır. Çokttan değil imza edilen İtalyan - Alman iktisadi anlaşması da Avüstüryanın zaptı do- askerlerinin Çine Çini istilâ etmek ve onu bir Japon müstemlekesine çevir- mek makardiyle girmesinden ileri gel- memiş. Bütün bunlar uncak birer te- ferrüattan ibaretmiş. Harbe s#ebep «Bölşevizm» imiş.. Böyle bir jddiada bulunmak için de samlini hiçe say- mak icap eder. Ciano nutkunda doğrudan doğruya Çemberlayn ile Halifaksa atfen söy- lediği sözler, İngiliz hükümetine - ya- pılan bir ihtardan başka birşey de- Bildir, Bu ise Mussolininin arlık sabrı tü- kenmeğe başladığını göstermektedir. Çünkü, Çemberlayn ile Halifaks İn- giliz efkârı umumiyesinin tazyiki #l- tında İngiliz - İtalyan mukavelesinin |İâvısiyle İtalyarın üzerine yeni ağır- mevkii mer'iyete girmesini büyük bir|lıklar yüklemektedir. Müasolininin İn- Romayı | giltere ve Fransa ile bir yakınlık pey- ciddiyetle ele aldıklarından A İtalyan askerlerinin biran evel İspan-jJda etmek yoluyle kendi mevklini tak- yadan geriye çağırılması hususunda | viye etmek teşebbüsü bugün için hiç istical göstermeke davet etmektedir-|bir netice - vermemiştir. -Bu suretler Jer. İtalyan askerlerini İspanyadan çı- İtalyanın harici siyaseti bir çıkmaza karmak mes'elesi ise Muasolininin İs-'aaplanmış kalmıştır.>