FHarbi, b.zzat cantm Seyfi açmış ve meydan okuma- ga başlamıştı. Tomanbay onu görünce.. bir filo, Kahireden derhal şimale doğ- Fü hareket etti. Camım Seyfi, Cizeye yaklaştıkları- ni görünce toplara <hazirol> emrini verdi. Namlular ağır ağır, Misir ka- rargühina çevrildi ve gülleler — hazır- landı. K Misir ordusundan bir müfreze, ge- ne sahile doğru gelmek üzere idi ki Beyfi İlk kuraandayı verdi! — Ateşt. Ve toplar, birdenbire müdhiş şekil. de patlayınca sandallar de suyün Üs. tünde sallandılar. Filhakika, bu töp ateşi ve — yüllele- rin sırtı sıra infilâkı, Tomanbayın et- rafinda — toplanmış — ölan - Arapları Mmüdhiş surette korkutmaştu.. Çünkü onlar, böyle birşey görmemişlerdi.. Gürültüler ve önları takip eden in- filâklar, Arapları deriltmişti. Atlarie Ba sıçriyarak, bağırışa çışıyorlardı. Kalanlar azdı. - Bunlar ga Tomanbayın çok hürmet we iltifat çağırışa - ka. . ettiği kabilelerdi. f K — mez. Pakat senin alçaklığın da şüp: — beylerden Devletbaya döndü: ç du. hverirler ve onlar kapıştıklan sonâ, biri vurulup düştükten Sonra asil kuvvetler biribirine saldırırlardı. soluyordu. sen de yaptın yapacağını üyle mi?.! bizzat çıkmıyacağım. Conim Seyfi, vaziyetten memnun- ;'iıo_vı hemen emir verdi: — Sahile yanaşalım ve çıkalım ! Kansen çok zmif olan filo, küçük Ve kısa birkaç manevradan #sonra geh- Tin sol sahiline yanaştı ve askeri si- ratle boşalttı. Çıkan efrad, cephe teş- Ki ederek biraz ilerileyince, Bistırli- lar da ayni şekilde mukabil cihetten onlara doğru yürümeğe başladılar. Her iki kuvvet, biribirine azami şe- | yaklaşmıştı ki,Canım Seyfi kuv. | yetlerinin — boruları, keskin - keskü,| nlattı ve bunu müteakıp, Say- fi mizrağımı, kılıç ve kalkanını kapa- rak atını leriye sürdü. sarlılar ve birçok — milletlet, | dahâ Tazla kabileler arasında cari olan bir mübareze usulü idi İki turaf, evvelii birer muharip sa- Simdi harbi, bizzat Çanım Seyfi| Açmış ve meydan okumağa — başlamış Tomanbay onu görünce, uzaktan: — Hain! -Diye bağırdı. Nihayet| Fakat senin gibi şerefsizin karşısına — Meril isen kendin çık! — Benim merdliğim şüpheye döş- hedon üzüdedir ! Tomanbay bünü söyledikten sonra — Haydi Devletbay, göreyim seni! Şu Küpeği yere sar.. Misirh bey, derhal atının dizginine ve mizrağını — doğrultarak arasından bir yay gib fırla- yuca Camim Seyfinin üstüne — Day'an kücü tiçakt O d cevap verdi: — Yüklaş da görürsün uşak!. Yazanı M. AYHAN * « 203 — ra ştarak çarpışıyorlardı. Atların sıç- rayıp koşmaları ile, du. Kılıçlar, kalkanların üstünde acı ve fakat hekr iki Bert seslerle çırpınıyor, süvari de ayni kıratta - oldukları İçin yenişemiyorlardı. a Kendileriti — seyreden - taraftarları arasıra bağırişıyor ve onları teeşi &- diyorlardı. Nihayet Canım Seyfi mızrağına sü-| &ıldı. Çünkü kılıcı kırılmıştı. — Dayan be melün, dayun!. Devletbay, eski silâh —arkadaşının manevrasını hissetmiş ve duha Çevik davranarak kilicin) küvvetli bir dar- be İle Seyfiye havale etmişti. Beyfi kendisini zor kurtarmış, fakat bu a..ı fa da marağı parçalanmış ve darbe- nin şiddeti jle atindan yuvarlanmiştı. Osmanlı kuyvetleri artık tahammü! edememişlerdi. Birdenbire onlar dakımildayıp hü- cum ettiler. Fakat Misırlılar, bügün emsalsiz şekilde mukavemet — ediyor- lardı. Topların kullanılmasına imkân yoktu, çünkü her iki taraf biribirine girmişti. Ayni zamanda, ütlabilecek İzülle kalmamış gibi idi. Mısır âskerleri, müdhiş âürette mü- kavemet ediyorlar. Artık — haysiyet ve şerefleri, ümldleri ve — hergeyleri burada balledilecekti. Bu harbi -kay-« bettikleri takdirde, kurtuluş imkâmı kalmıyacaktı. Sanki — hepsi de bunüu kevramışlardı. Camm Seyfinin kü- mandasındaki kuvvetler, bu — kahrü. manlık ve cesaret karşısında yavaş yavaş çekilmeğe mecbur - kaldılar. Bpeyce de telefat vermişlerdi. Vaziyet ümid ettikleri gibi çıkmamış ve itiraf edilecek bir. botguna uğramışlardı. Bereket versin, arkalarında sandalla- meydanın örtü- sından mütemadiyen tozlur kopuyor- Alcavğ : & Şair Can Akengin! Karla çev;ilmiş kasabada, okur, yazar ve düşünürüm, diyor. Aşina dağlar Gelen dağlar, sırta sırta.. Geçen dağlar kol kola, Dediler: — Ey tedirgial Gene mi düşdün yola? — Yetti, dedim, o BAKÜS sofrasındaki molu. Daha, bin kez kahırlar, kıranlar asılacak. rarını vermiş, cesur insanlardı. Nite- tekim, verdikleri kararı harfi harfine tatbik ederek gece, mühim bir kuv. Veti nehrin kurşı sahiline çıkardılar ve sabah olur olmaz, nehir üzerindeki Osmunlı askerini şidetli bir ateşe tut- tular. p Osmanlı aakeri de ayni süretle müs kabele ediyordu. Fakat su üzerinden iki cepheye kargı - müdafaada devam imkânı yoktu. — Devam edecek — Dağlar gibi sırt sırta . . Dağlar gibi kol kolu! Kodreanonun Can Aliahgin Giresonlu — şair Can Akengini | Si xa tem as | ylz l'hd 1 güh serin Giresön — yaylalarında, “|Bâh zümrüd gibi yeşil fındık bah- reddedildî çelerinde, bazan da kışın en soğuk Bükreş, 17 (AA.) — Yük- |günlerinde her tarafı karla — örtül. s*k askef mahkeme — imülga |müş Alcura kasabasının issiz tenha | Demir Muhalız şabız şefi Kod- ::.':.M görürüm, :îî'lw i oşlanmaz, inzivayı sever, Lı.ınon:ı: k:u dıık lı: ı|ııı:uı' pebirlerden dak ti bir ps' hakkındaki — karbra yap* |riymettir. Herkes onu tanır. Fakat tığı i izazı reddetmiş' ». koca Giresonda hoşlandığı, sevdiği, nihayet üç beş kişiden — ibarettir. orsa ıYüzünde sanki — mükadderi — imiş gibi daimf bir keder, halinde daim? 16:6:938 |bir hüzün vardır. Çok söz - söyle- Zahire satışları mez, heP dinler ve sorduğunuz su- Cinsi K. S. K. S. | allere kısa kısa cevavlar veririr yü- 50 ton Bakla 4 325| zünün cizgilerinde ağlıyan bir kal- S6kent Palamut 175 — 400 — -| bin akisleri gizlidir. Bu bir küskün- lük ki, insan hürmetle — katşısında |" ! Asılsız haberle: duruyor. O memnun olmadığı hal- de hayattan memnun gibi görünür Şair Can Akengin İstanbul, 17 (AA.) — İktisat |— Yoksul mudur, - değil! . Birşeye - — YALINım, yok pilânım. | Vekâ'eti iş daresi üçüncü böle -|ihtiyacı mi var; aslal. Salt gülmektir yalanım. | ge amirliğinden: Hasta mıdir; bilâkis demir gibi| Ün, cnıt-elin olsun; | ada bi bir vücude maliktir! En soğuk bir TI aati e |beyeca bi öeleğa İ kesir, Sü baBİ | DAT SN İAM ' 4 de üstadın nesi var Bir hastalık am- edileceğine mütedair veya böl- , teşhisine lmiyor. ge amirleri toplant sında ittihaz ü S M bi Giresonda altı ay kaldım onun| körkmüşsunüzdür. C. A, İşıdalardan zuhur eder. Bu olunan kararla ilgili olarak ve sık sık İatişir eden bava- dislere tesadif olurmaktadır. Hakikate kal'iyen üygün olm- yan bu kabil neşriyat — tekzib” xi ve nehir vardı. Fakat satdalların bir kısmı, so) cenahtansarkan — düş- mman tarafından zaptedilmişti. Bünla- rın içinde bitkaç dane top bile vurdı. lüp olmakla berü. Canım ber, nel nde kalmıştı. !f B Masırlı| kaptıkları - parçalârı, .. , . nehrin yükan. kismına çekmişlerdi. !)"nc' Nat!fllh Osmanlı kumandanı, vaziyeti henüz Dairesi taşınıyor bir karara bağiamadan kuranlık çök. müştü. Bnaenaleyh olduğu yerde ge- ceyi geçirmek mecburiyetinde idi. HMalbuki Tomanbay, derhal bütün beylerini bir içtimaa davet etmiş ve sormuştu : —- Bugün bir zafer kazandık sayı- labilir. Düsman dâa henüz yükinimiz- dedir. Onu büsbütün mahvetmek ve kaçırtmak, bu güretle Yavuza bir darbe vurmak imkânı var mıdır, yok Bahçelile, hanında iş gören ikaci Noter dairesi, Saman iskelesnde İş bankasının kar- şamndaki binaya nakledilmek- tedir. İzmirin en eski Noteri olan bay Emin Erenerin, bu yeni dairesini kanunün taril ettiği seklde hazülay p iş sahipleri- ve işlerinia ko- la görülmesini temin İçin mudür?. Mevzu, hararetli bir müzakereden geçtikten sonra şu karar verildi: h çbir fedazürlıktan çeki rilme- Elde edilen kandallardan — istifnde | mağ a Herkesin hürmet ve edilerek, gede Yakti, bi kam Hskeri | y iLabbet ai kazanmış — Olan karşı tarafa yizlice mevketmek ve sa | L bu yeni / teşeb- Va bunu müteskıp kılıcına - &arıldı. Derletbay Üa aynl şeyi yaptı. İki atlı, bünlerce Çft gözün önünde, bütün dik- kat ve meburetleriyle, süğüşerek, hâ- Kanlı Mendil | mar Cinayel,, heyecan, korku, aşk — 41 — — Bü hülde mösyö Kançof, ben, yarın geca sizin eve gitmek istoml- — yorüne ç Bi Ş ğ N, — Niçin madmazel? — Bizinle beraber bürada — kal- mak ktiyorum. — Nereda? — Nerede olursa olsun. Mademki yürin gece haydüdlarla. — mücnacik yardır. Ben de sizin yanınızda bu- lunmak, büskini seyretmekk İstiyo- rum.. Kançof, müşkil bir vaziyet içinde kalmıştı. Şiimdi Yasmin'e n& cevap verecekti? — Babanızda ayhi teklifi yaptı bahleyin, Osmanlı kuvyetini — nehrin sağ ve solundah vurmak! Bunların bepal de ölümü — göze al- mış, son nefese kadar çarpışmak ka- büsüsde de muvalfak olmasını dileriz. ç recesini anlamaktır. Acaba haydud- lJar şatonun içne nasıl yirebiliyorlar- d? ve kahramanlık fan Hazar ron! Yerden çıkacaklarım hiç tah- Yazanı İr Moİn etmiyorum. Sondaj ümeliyesi için kenkin ve müdevver demir mütema- kestiremiyorum. Mademki — bunu kurulan mühakkak ftiyorsunuz — madmazel, Jasmtin, Peki size göz veriyorum, Bi- . zi de takipte yanıma alacağım, Al- cak biraz müsaade ediniz. Ben şini- di arkadaşlarımla beraber zemin katınâ ineceğim, Gerek babanıza ge| rek size, bu meseleye dair kat'i bir! fikir vermeğe çalışacağım. — Çoök teşekkür ederim müösyö Kançof! Bilseniz beni ne kadar minnettar bu'ıkumıAı İ du. Bu faaliyet yarım saat sürdü. Kunçof'un : — Artık yetişir! Bir defa kontrol edelim! Emri söndaj yapan durdurdu. taharrileri çeriye baktı. Zaten karanlık delik- — Hüberb Elindeki kazma ile şu köşedeki demir bölmeye vursana | — Peki patron! gil, duymak için açmıştı. Derhal yere uzandı, — Onlar gatoya ancak kapıdan, yahud bahçeden — giriyorlardı pat- ses gıkıyor. mu7 Polia hafiyesi, açılan delikten ten hiçbir şey görülemiyordu. Polls hafiyesi bu deliği, görmek için de- Kulağınt deliğin ağzina yöerleş- ladi madmazel, dedi. O dâ bizimle be-| —- Sen, Benda! Hemen sondaj a- Taber bulunmak istiyor. Hakikaten meliyesine başla! Küçük — motörün tehlike mercud olduğuna Güre, ne|bu işi,iyi göreceğini tahmin ederim, yapacakımı, bilhassa sizi dehlizle.| Zaten üç'mettrelik bir derinlik bize rin içine götürürsem nasıl ve ne şe-|yetişir, Maksadım Kravye kilede işin içinden çıkacağımı pek dehlizlerile şatonun münasebet de- yordu. tirdi. kırtıları kesilmişti. * Â lAmk Kazma sesleri vü ayak ta-| medi Kançof on dakikalik bir tetkik- çıkarken, küçük bir siğara paryası- caddesi ten sonra uyuğa kalklı. Yüzü Kgülü. na tesadüf etli. bu iç marazını bir türlü anlıyama-| Dedim. Başını denize doğru çe- dim, Etraftan da ne bilen var ne an-| virmişti: İlyan!, — Korkmak ta ne demek? Kor- Onunla ilk defa Gökdenizin ya- zahanesinde tanışmıştam. İzmirli ol-|dir. O biraz üm, nezle ol duğumu düvünea? E. "';h H ek e e 9!“»——*_' h ğ —- Merhum şair Eşrefin diyarın- oraya tenha u için $ :d u mı geldiniz? derim ve orada başımı dınleı_ıdıd- |Cpedi, evet, dedim. Elimde bir|rim, Orası sakindir. Sathıbahirden /Anadolu gazetesi vardı. İstedi, ver- 1500 metre yüksek bir yerdir. dim gazetenin her sahifesini dikkat|havada kasaba âdeta mahsur - bir le tetkik ettikten sonra maşaallah|hakle kalır: ne mektup, nılı'. ate, Anadolu çok tekâmül etmiş dedi.Jinsan; hiçbir şey ı-lmu:d_ v —'Eki Halini bilir.mihlalz -das| D M0 ĞÜ MA Gdi öt rum, yazarım. — ) — Üstadım Giresonda en çok ki- — Evet dedi Anadolu benim Yya-|mi seversiniz? bancım değildir. Yirmi senelik aşi-| — Sai nasıyım, Harbi umumide Aydın| - — Çok mu seversiniz? Denizli cihetlerinde bulunduğum| — Beni sevdiği kadar. bit sırada her vakit Anadolu okur-| — Başka> ; dum. Meslek sahibi bir gazetedir. | — Herkesi severim. Anadolu başlığını görmese idim| —— Nasil olur2. üdeta İstanbul gazetesi zannedecek| — Dedim ya beni sevdikleri ka- tim, Çıkaranların sayi meşkür ol |dar severim. sun zengin ve nefis bir gazete doğ-| — Şu halde Saimi hepsinden faz- rusu!.. la seviyorsunuz? Onunla konuşmak için bir zemin| — Saim hakkındaki muhabbeti- arıyordum. min derecesini tayin edemem. — Geçenlerde Alkura - kasaba.| Onun ölçüsü kantarı yoktur. O sına giderken yolda bir tehlike ge- beniti ruhumu anlar. Kalbimi çirdiğinizi, kar fırtınasına — tesadüf Elem ve kederlerime — iştirak eder. YTRLALEERM ea Kendi kondine! Kançof asabi asabi söyleniyor- — Mükemmel! du: Dedi. Sotira Hübere bağırdı: — Kapak nerede? Yeraltı mah- — Hüber! Demir bölmelerden bir|zenlerile şatoyu birleştiren menfez . muhakkak ki buralarda — olacaktır. — Hayır patron, demir bölme pek|Fakat yok! O halde bu dehlize (8) gağibİ ci 4 v ORP A umartlı menfezden girmek icap &- Kançof, bodrumun kömürlük kıs- | decek!... 'mına indi, Burası su mâhzeninin bi | — Polis hafiyesi, düşüne — düşüne tent diyen yeri deliyor ve aşağıya imiyor- lundüğü yerle ayakyolu künklerinin|giderken kendisini ihtiyar kapıcının | Ziyasi altında, ona deminki '?,i birleştiği merkezdi. yanında buldu. Ona, elindeki yarım Ortalık karanlıktı. Polis hafiyesi |sİgarayı gösterdi: İJâmbasını yaktı. Yörde kapâği ündi-| — Şatoda bu sigârayı — kullatan ran birşey aradı. Lükin bulamadı. |kimdir? ' Tam mahzenden sirâ. Dedi. da, köşede bir ayak izi gördü. Kapıcı polis hafiyesinin uzattığı Bu ayak izi kime ald olabilirdi? |yarım sigâarayı eline aldı. Önu dik- İğllerek onu müayene' etti. katli dikkatli muayetie etti: Ayak İzi çok yeni idi.. — Mösyö, dedi; şatoda bu cing | Belki üç, yahud dört gün” önce|ten sigara içen hemen hiç kimse 'burada birisi gözmiş olacaklı!. yoktur. Müsyö Şiyap püro kullanır. | âckbu mahzende gezen kimdi?|Ben, kırk beç yildanberi pipomu içe- | “Tekrar etrafını tetkik etmeğe başlrim. Bu — sigara — şatodan — değildir mösyö! Byet, bu sigara şatodan ha- Lükin hişbir yehi ize terç ?? ede-İrlçte içilmişlir |.. K Kunçof, ihtivar kapısınin hatıra. Metmer merdivenlerden yüka'ı |sini yoklümük salediz Ya, geny urkadaşımız Revan ! O Hdul e casa İçerdir Onu eline aldı., | — Bu süsi Üzerine ihtiyar — kapıci T tatmış ve anlamış bir adam del bilir.|ler yazmağa çalışıyorum. Ge$i Sağlık bahisler Dahili haktasklar m De. M Şerki Jpat Sun'i besleme il çocukların tegac di bozuklukları a Si Yalnız sütle beslenen çocul görülen — zayıflığın ve vücudı büyüyememesi, ayni zamanda zünün solukluğu yapılan tedbi Je geçmez ve gıdalar tashih edil halde çotuğun vücud .Mü"î silme devam ederse, o zaman nin. keyfiyetini. değiştirmek etmektedir. Bunlarda sütü |mak, ve süte ilâve edilen mua ri yüzde' yediye * çikatmak 11 irkküktedir. İKi uybklan' Klll femzik çocuklarından inkıbaz * cud olanlarında Malt hülâsasır vezni beden başına yüz elli ile başlaharak iki yüz "lğ karılmalı ve süte ilâve edil goğalmaktadır. En iyisi tere un gıdasıdır. Eğer çocuk gıda lalığı ile besinlerin zararını sa o zaman gida miktararını mak icap eder, Cünde dört beş bir şişe vermek ve hıhnııdJ kinmek iktiza eder. Bu gibi çocuklar, altıncı #onraâ şişe yerine günde bir iki süte irmik veya bisküvi ve kaynatılarak ezme şeklinde meli ve bir defasında da Püre linde yedirmelidir. Yalnız şunu da unu! ki: Unlü gıdalar çocuklara diği zamanlar undan imi gida bozüklükları da hüsüle mektedir. Bu bozukluklarda dan ve yağlarından mahrum miş oldukları gibi, yalnız unlu bedeni mukavemetleri için, birçok hastalıklara ve ci lara maruz kalarak canları teb ye girmiş bulünür. | ki Saim bunu görüp te seviği ı—ldıııl.u İ yonıın.l-lıınıbuıoilhııı# kaynaklarım kapandı arasıra Pl (Sonu 5 inci sahifede) Yoraammaz yerinden sıçradı: — Bvet mösyö, evet! dedi £ Revan bu sigarayı kullanırdı. dan başka hiçbir sigara içmi — Azıcık benimle beraber. misin ? — Maâlmemnuniye möayö! Kançof, ihtiyar kapicıyı böt katına götürdü. Elektrik lerini — Bü ayak izi kimindir? — Dedi. ” İhtiyar kapıcı ayak izin€ — Buraya hiç kimsa inmef yö, dedi; temin ederim ki l": Hedenberi sü mahzenine Hİ girmemiştir. " —- Şu halde? - #a .0t K — Revanın ayağı büyük Ti — Pek dikkat etmedim Iıl,'" —- Nasıl ayakkabı giyerdi". | —4 Ekseriyetle inca ve Vidiİ' | Pimul — Çıkabm yukarıya'e Kançof, teakikatını t İymaştı. Pükakika, sondai 'ARKASİ İ -- VAR AERO OĞ