Ressam (Domney), - bir iltifatın| Ressam Romney, dostunun yanına ifadesi olan bu sözlerden ziyade, gü-|yaklaşmış ve Büyük bir sevinçle: el kadının yola geldiğini anlıyarak son derece memnun olmuş ve hemen sormuştu : — O halde, teklifimi kabul edi-|li tablolarım örtülerini yorsunuz? Emma, hiç düşünmeden şu cevabı vermişti: — Evet kabul ediyorum, Müktakbel Ledi Hamilton, doktor (Graham) m şiddetli protestolarına| Fağmen, hemen © gece; bir - vakitl kendisine gifa verecek diye Orad Nelsonu ilk defa gördüğü mahud klinikten çıkıp gitmişti!.. Restam Romney, ertesi gün, me- saj daliresinin yanıbaşında — bir ev kiralamış ve Emmayı oraya — oturt- müuştu. Büyük san'atkâr, artık aradığı ha- zineyi bulmuştu.. Aylarca mesai odasından — çıkmı- yan Romney, Emmanın — muhtelif pozlardaki — tasvirerini — büyütmüş, şaheser denecek derecede muhtelif tablolar yaratmıştı.. | Yüksek san'aikâr; — modellikten başka birşey — istemiyeceğine dair Emmaya vermiş olduğu aözü arasıra unutmağa başlamıştı. Güzel — kadım, ına rağmen kendisine çok —merbut lmiş ve ressam arzularını — yrine etirmekte kusur etmemişti. Romney güzel kadına hayranlığımı saklamaza memişti. Yavaş yavaş: — Allah, beni mesud seni yaratmıştır.» Tarzında sözler sarfetmeğo başla- mıştı!. 1782 yılının Martında, hava çok güzelleşmişti. Emma, ikametine tah si& olunan daireye dönmek üzere ha- zarlanmağa koyulmuş, ressam Rom- ney fırçalarını — toplamağa — büaş- hımıştı. Bu sırada kapı — çalınmış! Hişmney, Tommaya bakarak : ' etmek — için de, &4 vicâ ederimi..> Demiş, kapıya — bakmasını güzel kadından dilemişti. Bmma, islak saçlarını — çarçabuk karutmuş ve başını bir peşkirle bağ- | ladıktan sonra, kapıya koşmuştu. Emma, kapıyı açınca — hayrette kalmıştı.Sir Harrinin en yakın arka-| daşlarından Çarl Grevil — gelmişti. Güzel kadın, onu görünce put gibi durmuştu. ğ Çarl Grevil de, güzel kadının kar- şısında / şaşırmıştı. - İhtimal ki, çok! saydığı yüksek san'atkârın ziyareti-| ne geldiğine pişman olmuştu. Ne içe-! riye girmek ve ne de geri dönmek is- temişti.Bu sırada, ressamın içeriden — Kim geldi? Diye bağırdığı işitilmişti. Bima, cevap — vermemişti. — Çarl Grevil de, kapının önünde — dikilmiş kalmıştı. l Güzel kadınla, Çarl Grevil, karşı kârşıya gelmiş oldukları halde bir-| kağ dakika tek aöz teati — etmemiz. lerdi.. Reasam Romneyin sesi ikinci defa olarak işitilmiş: — Canım kimdir? Diye bağırdıktan sonra, — kendisi de odasının kapısında görünmüştü. I Çarl Grevil, dostu Romneyi görün-| ce, daha fazla duramamış, ya&vaş adımlarla çeriye girmişti. Ressam, güler yüzle: — Nerdesin Grevil? Benim görün- memekliğimin yegüne — sebebi, -Em-! mayı göstererek- şu anda senin kar-| şında canlı duruyor. Çok meşgulüm. | Seni gördüğümden dolayı ne derece sevindiğimi söylemeğe lüzum — yok- türa Demişti. Çarl Grevil, tessamın elini sıkmış ve sonra: j — Anladımı; fakat, yeryüzünden kaybolduğun şu iki aydanberi neler yapıyorsun onu söyle?» Diye sormuştu. Yüksek san'atkâr, bir kahkaha ko- parmiş ve sonra: — Ne söylüyoraun iki ay mı? Za- man ne çabuk yuvarlanıyor!..> Diye haykırmıştı. Çarl Grevil, ortada duran sandal-| yelerden birini çekmiş ve oturmuştu. Emma, odanın kapısı önünde ses çı- karmadan dayanmıştı. BBt a e — Bak, Grevil bak!» Demiş ve güzel Emmaya bakarak aydanberi yapmış olduğu kıymet- birer — birer il Naklede». Kâmi Oral baltalamak istemisti. Romney, dostu Çarl Grevilin bu sözlerinden kızmış: — Deli misin? Diye haykırmış ve müteakıben de: —Emma, gel de bu centilmenin kaldırmağa ve arkadaşına gösterme-| hesabına olarak, berarber gülelim!» ite başlamıştı. Çarl Grevil, hayranlıkla ra bakmağa başlamıştı. Bu ressam, tekrar Çarl Grevilin yüzüne bakmış ve sonra: — Emmanın yorum, san'at yüzüne karşı söylü- tablola- |fekat o, Çarl sırada| Müteessir olduğundan, çıkıp gitmişti. Diyerek, güzel kadına Grevilin seslenmiş; sözlerinden Ressam, bu vaziyet karşısında doz- tu Çarl- Grevilin yüzüne bakmış ve: — Sözlerinizden mütecssir olmuş hayatımda bana çok|ki, Allahammarladık bile demeden faydalı oldu. Onun güzelliğini ebedi-| bırakıp gitmiştir. Ben bunu anlama- leştirmekten — duyduğum — zevk, büyüktür. Hayatımın bu demlerini, hep ona medyunum.> Demişti. Emma, bu sözlerden kesilmişti. Bununla beraber fevkalâ- İde memnun kaldığı, yüzündeki alâ-|beri kendinize mal metlerden belli olmuştu. Çarl Grevil ise, yalmz çok|lıyım. Otur da, evine sevinçli | kendisini göreyim.> kadar — gidip Demişti. Çarl Grevil, yerinden : fırlamış ve kıpkırmızı | yüksek san'atkârı elinden tutarak: — Bu güzel kadımı ne zamandan- ettiğinizi daha evel bana söyleyiniz! İşittiğime göre; alâkasızlık | şifa perisi, doktor Grahamın yanın- göstermekle kalmâmış, ayni zaman-|dan ayrılalı, tam iki uy olmuş..» da: Diyerek, ressam Ronneyin Emma- — Sizin san'atınıza Emma ne ilâ-|yı ne vakittenberi inhisar altına aldı- ve etmiş oldu ki?» Demekle; — ress mın, Emma hakkındaki kanaatini ğını anlamak intemişti, — ARKASI VAR — Pariste yakalanan dolandırıcılar takça, Xa SEL ÇA ea vzum sir. Bir Habeşi, Cenevrede Negüsün mu- rahhası diye tanıtıyormuş.. Para kaçakçısı sahtekâr Noter, hep uy- durma murahhasın adamları imişler Deon Boga Fransiz polisi, geçenlerde 36 yaşlarında Leon Boga ismnde bir habeşi tevkif etm 5t.r. Bu adam kendisnin d plomat olduğunu söyliyerek, Şanzelize- de kahve kahve gezip — harice gitmek istiyeniere sahte pasar port ve hatta siy vesika te- min etmekte imş. Ayni zamanda gazeteci oldu- ğgunu iddi eden bu sahte d.p- lomat, polise karşı evvelâ yük- sekten atmış; fakat karakola #idince onun yedi defa kür miyet yiyen sabıkalının biri ol: duüğü meydana çıkmıştır. Bundan başka, evinde yapı- lan bir araştırma net'cesinde, bir çok sahte baritalar ve bir Hariciye müsteşarı olduğunu, dğeri d9 sömürgelerde çıkan gazetelerin muhabiri bvlundu- ğunu gösteren iki vesika ele geçirilmiştir. —Lecon Poga sorguya çekil- diği sırada, 14 Mayıs 1936 senesinde aşırdığı bir lüks oto- mobille Cenevreye gittiğini ve orada kendisni Negüsün resmi murahbasi Ahmet paşa diye tanıttığını, itıraf etmiştir. Bu entresan hâdise bu ka- darladı kalmamıştır. F.ansız pol si, Boğga iin sayesinde, Mira | namını taşıyan Aleksandr. Bam işminde bırini daha ele geçir- miştir,, 1896 yılında Petrograd: da doğa) bu adamın beş sabi- kası vardır. Vatandaşlıktan da tardedilm ştir. Aleksandr. Banun üzerinde 60,000 fraak bu.unmuştur. Fazla oarak, Bagadan, aldığı bir sahte pasapo tta cebinden çık- mıştir ki bu oaun para kaçak- çılığı yaptığını - ortaya koymuş! tur. Fakat iş bununla da bitme- miştir. Tahxikat yapan polisler yeni bir sürprizle karş laşmiş- lardır. Komiser, Raş Bamun oturdu- gu lüks araştırma yapi mekta ikec, xarşısına seksenlik bü ihtiyar çıkmıştır. Bu ihtiya- rın kim olduğunu gösteren kâ- gıtlar tetkik edilince sabık Pet- roğrad No_ıoııenıdıı Staviski olduğu Aanlasılmıştır. Staviski de, sahte vasiyetaame yapmak ile tanınmış bir dolandırıcıdır. evde Amerika Harice sat'ığı silâh ve mühimmat rapo- runu neşretti Vaşington, 7 (Radyo) — Ha- riciye Nezareti, Mayıs ayındaki ihracat raporunu neşretmiştir, Buna göre, Japonya ikinci ve Çin dördüncü derecede mal çeken devletler arasındadır. Birinci derecede” — Brezilya gelmektedir. Japonya bir mih- yon dolardan fazla mal almış, bilhassa tayyare mübayaatını çoğaltmıştır. Üçüncü gelem İn- giltere tayyare, infilâk edici maddeler ve mitralyöz müba- yaa etmiştir. Dördüncü dere- cedeki Çın se — 523,298,000 dolarlık tayyare — vesarı malze- me satın almıştır. Meşhur tayyareci Redferin ölmemiş! On sene evel Amazon ormanında kaybolan tayyareci bulundu Redferm, vahşiler arasında yaşamağa alışmış; beyazların Amerikaya dönmek teklifini de reddetmiş.. Tam on sene evel, 1927 se- nesi İlkbaharında, — Amerikalı tayyareci Redferm, atlas sahili boyunca, - Şimali Amerikadan Cenubi Amerikaya daoğru bir uçuş yapmıştı. Bindiği tayyare tek motörlü idi. Bu uçuşu tek başına yapıyordu. Onun, son olarak Venezüella üzerinde uç- tuğu görüldü ve insan ayağı basmamış Amazon ormanlarına gittiği, alçalarak ağaçlık mın- takaya daldığı farkedildi, Ve bir daha onu kimse gö- remedi.. Mütcaddit araştırma netice sinde, Redfermin Amazon orma- nına üyeceği kabul edilir yordu. senedenberi, izini bulmak için muhtelif keşif gu- rupları Amazon ormanlarında taharriyaıta bulundular. Hatta altı ay süren bir araştırmadan ci ve görüşen mühendir bile netice çıkmadı. Geçen sene, Amerikalılar ta- rafından Redfermi bulmak için son bir teşebbüş daha - yapıl- mıştı. Müteşebbisler, bir arka- daş arını da orada terke mec bur kalarak birkeç hafta evel geri döndüler. Heyet, bu defa heyecanlı bir havadıs getirmişti; İngiliz Gu- viyanın'n cenubunda, Redfer- min tayyaresinin döküntülerini bulmuşlardı. Bu döküntülerden başka bir şey elde edememişlerdir. Fakat bu suretle Redfermin akıbeti hakkındaki şüpheyi — ortadan kaldırmışlardır. Onu, orman ortasına, tayyaresile sağ olarak düştükten sonra imdat bulabil- mek için günlerce yürüdüğü ve nihayet vahşi hayvanlar tara- fından parçalandığını meydana çıkarmışlardır. Bir ay evel, Nevyork muhar kemesi, Redlernin öldüğünü resmen ilân etti ve servetinin varisleri tarafından paylaşılma- sına izin verdi. REDFERMİ GÖRDÜM Bu karar ilân edildikten #on- ra meçhul bir adam ortaya çı- kıyor ve diyor ki: — Brezlyadan — geliyorum; senelerce orada yaşadım. Bu günlerde, Avrupa gazetelerinde Redfernin öldüğüne dair yazılar çıktı. Bu havadis bana pek acaip göründü. Çünkü daha, iki üç ay evel, ben Redferm dört gün bır arada bülündüm. — S.hhati yerinde id... Bu meçhul adamın sözlerine Rerdferm vah şiler urasında başında saç namına — birşey görünmüyordu. Etrafını sarıp, kendisini sor güyz çektik, hiç itiraz etimedi. nerkes güldü. O ilâve eiti: — Gülmeyiniz; — söylediğim doğrudur:Onu Guviyanın cenup kısmındaki Brezilya ormanında gördüm,. — Peki, çektiniz. mi?. — Tabil. Bir fotoğraf uzattı. Fotoğ- rafta, yerliler arasında bir be- yaz adam görünüyordu. Fakat on bir sene evel kaybolan Redfermi bu fotoğrafta nasıl tanımalı idi. Bu meçhul adam Cenubi Amerikada dolaşan bir mü- hendis idi. Seyahatini ve ka- yıp tayyareciye nerelerde tesa- düf ettiğini şöyle anlattı: — Ben Franszım. — İsmim Rene Alesidir. Uzun müddet- tenberi Cenubi Amerikada, Pe- rüda, — Brezilyada bulundum. Oralarda maden taharrisi yap- bım. Tam bir sene evel, kur- şun madeni damarları aramak içim Amazon boyunca Guviya- naya kadar ilerledim. Yanımda iki arkadaşım vardı. Bunlardan - biri. Amerikalı bir kimy ger, diğeri de bir mü- hendis idi, Hanpos Hintlilerin yaşadık- ları topraklara gelince, şarka doğru yollandık, Bir. müddet yürüdükten sonra, hattıüstüva - nin geçtiği mntakaya geldik. Hararetten boğuluyor gibi idik. Geçtiğimiz arazinin kurşun bulunması ihtimali olan yerle- rine işaretler koyduk ve tekrar Amazon ormanına doğru yok landık. Bu sırada karşımıza Karipuna yerlilerinden bir grup çıktı; bizi çok iyi karşıladılar. Bu grubun şefi bize şunları anlattı: — Burada bizden daha vah- şi bir beyaz var. Bizimle be- raber yaşar, fakat' âdetlerimize hiç uymaz. O, melek gibi bir adamdı Bütün tanıdığım beyazlar ara- sında onun kadar uslusuna rast- lamadım.. Hepimiz şüpheye düşmüştük. Fakat reisin işaret ettiği Hıntli kövüne kadarda gitmekten ken- dimizi alamadık. Bahsettiği be- yaz adamı aramağa bile lüzum kalmadı. Bakır renkli yerliler arasında, uzun boylu, zayf, hastalıklı bir beyaz adam gör- dük. Bzim cinsimizden Ooan bu adamın ayağında yalnız bir don vardı. Kemiklerine yapı- şan yüzünün derisi kansz ve şeffaf idi. Parlak, ö gün gözleri yuvalarından fırliamış g biydi. Sefaletin son basamağında olduğu, yüzünden okunuyordu. Y ğlı bir tabakanın — capladığı onun — fotoğraflını Meşhur tayareci Reeferm Hintli tehçeği! ile birkaç: eli me mırıldandı. Ona İspanyolca, Fransızca, İngilizce saaller su- aller sorduk. Nihayet göğsüne vurarak: Redferm; benim adım Kedfermdir; dedi, Bu isim bizi pek © — kadar alâkadar etmedi. Çinkü, Avrüs pada olduğu gibi, Redferim kında hergün gazetelerde çıkam yazıları kıîıp :ııiyord*. Redfermi tedavi ettik. Onu biraz giydirirek eski — medesi haline sokmak istedik. l beraber gelmesi için ı&l= bulüunduk. Başını şiddetle ge: riye doğru sarstı. Tekrar mede- niyete — dönmek Acaba son derece — olgun bir insan haline mi gelmişli? Fa- kat bunun daha ziyade dimağl sarsıntıdan ileri geldiğini çabuk atiadık. ğ Bu adamı zorla — sürücleyip getirmek için ısrar ettik. Fakat kendisini şiddetie müdafan etti. Nibayet onu terkedip geri döne mek mecburiyetinde — kaldık, Yanından — uzaklaşırken — bizi, sessiz sadasız, gözleri ile takip' etti. İşte, öldüğü zannedilen bu adamı, biz, 20 Haziran 1937 senesinde, yani bundan 'on bir ay eve! gördük. Sekiz gür evel, İagitereye - gelince, güzeteleri okuyarak maceramızın Eıy- tini öğrendim. Vesika ile sabit olan bu - kikatin alâkadarları ha eket getireceğni ve zavalli R min sefaletten — kurtarılı ümid edıyorum.. Bütün vesikalır, bu meşi tayyarecinin ölmediğini meda na çıkarmıştır. T yyareciy, mak üzere Amazon ormanl | rına veri bevetle e' eeeti